Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2001 ÇARŞAMBA
ÖÜ/ O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gonjs@cumhuriyet.com.tr
3
0 Haziran-l Temmuz2001
tarihınde Cumhuriyet Halk
Partısi 29. Olağan Kurulta-
'.ı, Ankara Atatürk Spor Sa-
ionu'nda toplanacak. "Baa-
lannın CHP'de yine mi ku-
rultay var?" dıve bıyık altından gül-
düklerinı görür gıbi oluyorum.
Gerçek anlamda kurultay yapabıl-
mek, bir sıyasal parti için yüz akıdır.
1919'dan2Ö01 Haziranı'nadeğinCHP,
29 olağan ve 11 olağanüstü kurultay
gerçekleştirmiştır. Kurultay sayılan bı-
le, bır başka sıyasal partinin yaşamın-
da kolay kolay erişemeyeceğı basamak-
lan göstermeye yeter de artar bile. Bu
süreçte kuşkusuz mutlu günleri olduğu
gibı. çok karamsar tablolann çızıldığı
kurultaylan da olmuştur. Ama bunca
zaman ayakta kalabilmek, ona kayıtsız
koşulsuz gönül verenlerin desteğiyle
gerçekleşmıştır; unutmayalım.
Türkıye Cumhuriyeti tarihinde ku-
nıltay sözcüğü, neredeyse CHP ile eşan-
lamhdır. Çünkü siyasal arenada yanız
CHP kurultaylan gerçek anlamda par-
ti sorunlannm tartışıldığı, gerektiğinde
yönetıcilenn acımasızca eleştınldiğı
hatta genel baskanın seçimle değiştiril-
diği toplantılardır.
Çok kısa süre önce yaşadığımız DSP
Kongresi(onlannki kurultay değıl kong-
redir) yutturmacasına, bu yüzden kurul-
tay demek haksızlık olur. Eleştirmek
şöyle dursun, aday olmak ıçin ızin ala-
mayan Sayın Sema Pişkinsüt, kürsüye
bile yaklaştınlmadı. Öbür siyasal par-
tilerin genel başkan ve üst düzey yöne-
tim organlannın seçimi içın yapılan top-
lantının adı, kurultay değil. büyük kong-
' redır. Öncelıkle CHP ve kurultay. bu
yüzden aynlmaz ikilidir. Öte yandan
CHP kurultaylan Türkiye Cumhuriye-
'de Kurultay Var...
*' *% W)f. Dr. Mustafa ÖZYUKT uiudağ üni., nP
ti 'nin gelecegine yöneiık,programlann Kemal Ankara'da yayımlanan gazete-
ve uygulama yöntemlennfn ortaya atıl-
dığı, ülke sorunlanilıB'cnine boyuna
tartışıldığı, kilometre taşı sayılan önem-
li toplantılardır. Öraeğin ŞemsettinGü-
nahay'ın divan başkanlığını yaptığı 21
Mayıs 1956'datoplanan 12. kurultay, ana-
yasa değışikligi, antıdemokratik kanun-
lann kaldınlması, anayasa mahkemesi
kurulması, seçim sisteminin değiştiril-
mesı, üniversite özerkliği, basın özgür-
lüğü, ispat hakkı. tarafsız yönetim, me-
mur statüsü ve güvencesi, tarafsız rad-
yo, işçiye grevhakkı, yolsuzhıklar ve ha-
yat pahahhğının önlenmesi gibi kav-
ramlann tartışıldığı ve daha sonra bun-
lann 1961 Anayasası'ndayeralmasının
sağlandığı 'kurultay'dır. Işte bu yüz-
den her Türk vatandaşı, CHP kurulta-
yından az ya da çok etkilenmiştir. Ku-
ruluşundan bu yana geçen 82 yıl ıçin-
de siyasal, sosyal ve kültürel etkinlik-
lerin hep odak noktası olmuştur CHP.
Türkiye Cumhuriyeti 'nı kuran çağa ya-
kışır (modern) anlamda devrimleri ta-
nıtan, demokrasinın kök salmasını ve
sosyal demokrasinin yerleşmesini sağ-
layan partidir CHP. Işgale karşı ulusal
dırenişı öngören ve geçici bir yönetim
bıçimi getiren Srvas Kongresi, devlet
kuran parti kişıliğine kavuşruran
CHP'nın da ılk kurultayı sayılır. Tüm
ulusal güçlerin bir araya geldiği kong-
re, bu niteliğiyle CHP'nın "halkçıhk"
ilkesinın temelinin atıldığı yerdir ayru
zamanda. Lozan Konferansı'nın sürdü-
ğü günlerde 6 Aralık 1922'de Mustafa
lere verdiği demeçte ilk kez parti kur-
ma düşüncesinden söz etmiştir. O gü-
ne değin oluşturmaya çalıştığı "halkçı-
hk" ilkesinin parti kuruluşunda önem-
li dayanak noktası alınacağını da bu de-
mecine eklemeyı unutmamıştır büyük
kurtancı. Ashnda 1 Nisan 1921 günüka-
zanılan Ütinci Inönü Zaferi'nden sonra
TBMM içindeki çekişmeler sonucu or-
taya çıkan gruplardan Mustafa Kemal'in
başı çektiğı Müdafaa-i HukukGrubu,
CHP'nin çekirdeğını oluşturmuştur. 20
Kasım 1923 günü Halk Fırkası Reisi
UmumiVekiliısınetımzasıyıla tüm Mü-
dafaa-i Hukuk Cemiyeti merkezlerine
gönderilen genelgeyle bir ihtilal örgü-
tü olan Müdafaa-i HukukCemiyeti, ar-
ük bır 'siyasal parti'ye dönüşmüş ol-
maktadır. Daha sonra Halk Fırkası'nm
adı 10 Kasım 1924'te Cumhuriyet Halk
Fırkası olarak değiştirilecek ve 9 Ma-
yıs 1935'te toplanan 4. kurultayda ise
partinin adı "CumhuriyetHalk PartisT
olarak kesinleşecektir. 15 Ekim 1927 gü-
nü Büyük Millet Meclisi salonlannda
toplanan CHP 2. Kıındtayı, savaş son-
rası yıllann dökümünün yapıldığı ve
izlenen sosyo-ekonomik politıkanın sis-
temleştirilmeye çalışıldığı bir kurultay
olmuştur. îkinci Kurultay'ın sonunda
Cumhuriyet Halk Partisı, 'dört ok'uy-
la siyaset sahnesinde yerini alırken
önemli üç de belge bırakmıştır " Büyük
Nuruk, CHP Nizamnamesi ve Genel
BaşkanhkBüdirisr
CHP 3. Kurultayı, 10 Mayıs 1931 gü-
Fak. Öğr. Üy.
nü başladığında "devietçi'' girişimler
henüz geçiş dönemındedir. Kurultay'da
1927-1931 dönemine iüşkın raporu oku-
yan Ismet Paşa da sözlenni şöyle biti-
rir. "Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı,
devietçi, laik ve inküapçı fikriyanmız,
geçen dönemde olumlu eserkriyle mu-
vaffak olarak çahşnuşür. Geçen kurul-
taydanberibaşhcaicraatımızbunbrdnf
3. kurultay, Recep Peker'in ata ok sim-
gesine (sembolüne) soktuğu altı ilke,
CHP tüzük ve programına girmiş, par-
tinin "Altı Ok"u tamamlanmıştır.
26 Aralık 1938 günü toplanan CHP
1. Olağanüstü Kurultayı, Inönü'nün tar-
tışılmaz ve sarsılmaz iktıdannm belge-
lendiği kurultay olmuştur. Bu kurullay-
la Inönü, CHP'nin "değişmez genelbaş-
kanT ve Türkiye'nin "miHi şePidir.
16 Ekim 1981 günü Milli Güvenlik
Konseyi'nın siyasal partilerin kapatıl-
masına ilişkin yasayı kabul etmesiyle 62
yıllık CHP tanhi son buluyordu. Türk
siyasal yaşamının olmazsa olman olan
CHP, dokuz maddeden oluşan bir bil-
diriyle tarihe gömülmek ıstendı. Ancak
yasaklann kalkmasının ardından
CHP'nin yenıden açılış kurultayı olan
25. kurultay, yine bir 9 Eylül günü
(1992), Atatürk Spor Salonu'nda top-
landı. 12 Eylül öncesi 1979'da son ku-
rultaya katılan 1538 delegeden 1338'i
salonda yerlerini almışn. Bu kurultay-
da Deniz BaykaL Atatürk, tnönü ve Ece-
vit'ten sonra CHP'nin dördüncü genel
başkanı seçıldi.
1980 sonrasında har vurup harman
savurma ahşkanhğuu ycrieştirenbatak-
çı poiitikalara ortak olmamış tek parti
CHFdir.Bu süreçte, CHP, yalnız elh dört
(54) günlük seçım hükümeti dışında,
iktidan hıç paylaşmamıştır Bu yönüy-
ledevatandaşm gözünde CHPtemiz, ba-
tağa bulaşmamış, hortumlama, birbir-
lerini aklama veyolsuzluklan örtbas et-
me yanşmda oy vermeyen tek parti ko-
numundadır.
Bu ıflas pohtikasında son noktayı ko-
yan ve ülkeyi ekonomik çıkmaza sürük-
leyen koalisyon ortağı partilerin ne ya-
pacaklannı bilemediklen, başı kesık ta-
vuk gibı, bir oraya bir buraya çarptık-
lan için de bocaladığımız karamsar gün-
lerde gerçek sosyal demokrat kesimin
temsilcısi CHP'nin sıkılmış yumruk
benzeri tek vücut olması beklenirken ki-
şileri gerekçe göstererek solda yeni ara-
yış peşinde koşmak. bence gerçekçi bir
yaklaşım sayılmaz. Sıyasal tarıhimize
geriye dönüp şöyle bir baktığımızda,
partilerinde umduğunu bulamayanla-
nn, lider hegemonyası olmadığı "kad-
ro hareketine'" dayalı parti kuranlann ba-
şanlı olduğunu gösteren tek bir örnek
yoktur. Solda bölünmüşlük, ülkeyi ba-
tıranlann ekmeğine yağ bal sürmekten
öteye yarar sağlamaz kanısmdayım. Iş-
te bu İcoşullarda toplanan CHP 29'un-
cu Olağan Kurultayı, her şeyden önce
ülke sorunlanna çözüm üreten, önü-
müzdeki yıllarda tek başına iktidar ol-
duğunda neler yapacağını tüm açıklığıy-
la ortaya koymak içın iyi bir fırsat ya-
kalamıştır. 1956 Kurultayı'nda alınan ka-
rarlann 1961 Anayasasfnda yer aldığı
gibi, 29. Kurultay sonuçlannın da, Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin ekonomik ve sos-
yal değişimine ışık tutacak nitelikte ol-
ması en içten dileğimizdir.
ARADABİR
GÜNDÜZ AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yanıtlar Gerekçe'ye Aykırı...
Iki yılı aşkın bir
yargılama sonu-
cu, Anayasa
Mahkemesi
22.06.2001 tan-
hindeFazıletPar-
tisi'nin kapatıl-
masınakararver-
di. Her parti ka-
patmada olduğu
gibi bu kez de
hukukçular, siyasi parti başkanlan, medyakö-
şe yazarlan, bilim adamlan bu konuda bırbırı
ile çelişen açıklamalarda bulundular. Kimılerı
Fazilet Partisi'nın kapatılmasını demokrası
açısından uygun görmezken kimileri ise rejim
açısından tehlıkeli gördükJerı bu partinin ka-
pâtılması konusunda Anayasa Mahkemesi'ne
destek verdıler. Bu tartışmalann daha uzun sü-
re devam edeceği anlaşılıyor.
Bu yazıda, konuya Fazilet Partisi mensup-
lartnın verdiklen demeçler (beyanlar) açısından
yaklaşarak ve kimi demokratlann görüşlerine
değinerek kendi görüşlerimı açıklamak istıyo-
rum.
Necmettin Erbakan'ın siyasal Islamı te-
mel alan göruşleri doğrultusunda kurulan ve
1971 yıhnda Anayasa Mahkemesı'nce kapa-
tılan Milli Nizam Partisi, 12 Eylül 1980 aske-
ri harekât sonrası kapatılan Milli Selamet
Partisi, 1998 yılında Anayasa Mahkemesı'nce
kapatılan Refah Partisi ve son olarak Ana-
yasa Mahkemesi'nce kapatılan Fazilet Par-
tisi'nin kapatma gerekçelerinde ortak payda,
'laik cumhuriyet ilkelerine aykın davran-
mak'tır.
Durum Yüksek Mahkeme'nin karartarı ile
bu şekilde saptanmışken hâlâ bu partilere
mensup olanlar, "Biz vaten hainliğiyapmadık,
biz çeteler kurmadık, biz bankaları hortum-
lamadık, kapatılmamız demokrasinın bir ayı-
bıdır" biçimınde söylemlerde bulunarak her za-
man amaca ulaşmak için araç olarak kullan-
dıklan demokrasinin kanatlan altına stğınmak
ıstiyoriar.
Anayasaya ve yasalara aykırı davranma-
yan, mevcut anayasal rejimı koruyan ve kol-
layan ve demokratik siyasi hayatın vazgeçil-
mez unsurlan olan siyasi partilerin birtakım si-
yasi nedenlerle kapatılması elbetteki bır de-
mokrası ayıbıdır. Kapatılan bu partilerin tüm
mensuplanna soruyorum. Partilerinizin ka-
patma gerekçelerinde vatan haini olduğunuz,
çete kurduğunuz, banka hortumladığınız ve
benzeri bır suçlama olduğunu anımsamıyo-
rum. Televizyonlara çıkıp; "Biz bu suçlan iş-
lemedik ama, laik cumhuriyet rejimi konu-
sunda da bir tehlike oluşturmadık" dıyebilir
misiniz?
Eğer diyebili-
yorsanız, yetkili
ağızlardan çıkan;
- "MSP'ye oy
vermek, biz din
düşmanlığı iste-
miyoruz demek-
tir" sözü ile de-
mokratik siyasal
hayatın vazgeçil-
mez öğeleri olan öbür siyasi partileri din düş-
manı gibı gösteren söyleme,
- "İhtilal gelecek, kanlı mı olacak kansız mı
olacak" sözü ile kanlı bir rejimin haberini ver-
mek söylemine,
- "Kubbeler miğferimiz, minareler süngü-
müz" sözleri ile siyasi Islam rejimini çağnştı-
ran söyleme,
- "Kan dökülecek fıstık gibi olacak" sözle-
ri ile yine kanlı bir ihtilal çağnşımına davetiye
çıkarma söylemine,
"Türkiye, sütû bozuk bir 28 Şubat sûrecin-
den sonra geldiği noktada bugün debeten-
mektedir, çırpınmaktadır. Bunu aşmakzorun-
dayız" sözleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ni he-
def gösteren söyleme,
- Devrim yasalan yürüriükte iken ve Türki-
ye laik bir cumhuriyet rejimi ile yönetilirken te-
settüriü bir bayanı milletvekili seçtirerek ve o
haliyte Büyük Millet Meclisi'ne sokturmaya
çalışarak, bu yasalan ve rejimi hıçe sayma
hareketinize ve çoğaltılması olanaklı olan bun-
lara benzer söylem ve davranışlannıza, somut
ve ınandıncı yanıtlar vermeniz gerekmektedir.
Kapatma kararianna gerekçe oluşturan ey-
lemleri bir yana bırakarak şu anda Türkiye'nin
gündemini oluşturan olumsuz durumlan kür-
sülerden dıle getirip yurttaşlaria alay etmeni-
ze katılmak olanaksızdır.
Ülkemizde 5 milyon oy potansiyeline sahip
bir partiyi siyasal arenada görmek hepimizin
arzusudur. Bu partiye oy veren iyi niyetli yurt-
taşlarımızın incinmesini, üzülmesini hiç kim-
se istememektedir. Tek isteğimiz, bu partinin
de mevcut anayasal düzene uyması, laikliğe
ve Atatürk devrimlerine karşı tavır almama-
sıdır. Demokrasilerde liberal sağ tutucu (mu-
hafazakâr) sağ ve sol kanatlann olması demok-
rasinin olmazsa olmaz koşuludur. Hiçbir de-
mokratik rejim, kendini yok etmeye çalı-
şan totaliter rejimlere izin vermemekte-
dir. Güzel yurdumuzda bu müşterek payda-
lan yakalamak varken başka yollar denemek
elbette sıkıntı yaratacaktır. Aydın ve demok-
rat insanlar parti kapatmayı eleştirirken bu
doğrulan göz önünde tutarlarsa daha objek-
tif davranmış oluriar diye düşünüyorum.
Deprem Dede: Işıkara
Kemal OCAK Emekli MEB Müfettişi
B
in dokuz yüz kırklı yıl-
lann sonunda Artvın
ılinin o orman ve dağ
köyünden Yusuf de-
dem yılda iki kez bize özlem gi-
dermeye ve tütün almaya gelırdi.
Bedensel yapı olarak, kaş-göz
olarak, hoşgörü olarak, Deprem
Dede'ye çok benzerdi. Ilİc kez
TV'de Prof. Dr. Ahmet Mete Işı-
kara'yı görünce ona büyük bır
hayranlık ve saygı duydum. Çün-
kü o, bana yıllar önce "Yaban" ro-
manındakı olay kahramanının ağ-
zından aydınlann sorgulamasmı
anımsatmıştı.
"Anadoluhalkmınbirruhuvar-
dı,nüfuz edemedin. Bir kafası \-ar-
dı ayadınlatamadın. Bir vücudu
vardı, besieyemedin. Üstünde ya-
şadığı bir toprak vardı işleteme-
din. Şundi elinde orak hasada gel-
mişsin. Ne ektin ki ne biçeceksin?
Sana ısrırap veren bu şe>. senin
kendi eserindir."
Gerçek şuki, aydınlanmız, yö-
neticilerimiz ve siyaset adaml-
manmız bugüne dek halkımızın
sorunlanna yeterince çözümler
üretememişlerdi. Bir de bugün
Fransa'da ulus devlet savunulur-
ken ülkemizin bazı aydmlan kü-
reselleşmenin sarmalına ve tutku-
suna girerek ulusal dilı. ulusal
kültürü ve ulusal düşünceyi ve
ulus devleti insafsızca tartışmaya
açmışlardı.
Ama bütün bunların yanında
17 Ağustos'tan sonra sevindirici
bir gelişme olmuştu ve yetkin ya-
şına karşın bir aydın, bir bılim
adamı ortaya çıkmıştı.
Bursa'da, Izmit'te, Adapaza-
rı'nda, Bingöl'de, Hakkâri'de,
Muş'ta ulusumuzun çocuklanna
depremi öğretmenin yollannı ara-
mıştı. Bu serüven sırasmda laik
Cumhunyetımızin bır öğretmeni
Deprem Dede'ye sormuştu: "Ho-
cam deprem CebraiTin yer aitın-
dakidamarlancekmesmdenmey-
dana gehyornuış-."
TV'den bakıyorum, Deprem
Dede önce bu söyleme acı acı gü-
lüyor, sonra da bir bilim adamı-
nın sevecenliğiyle, hoşgörüsüyle
ve bılgehğıyle öğretmene yanıt
veriyor: "Deprem bir doğal olay-
du-.-"
Hemen bu haberin arkasından
ve başka bir TV kanalında bazı
okullann kapatılarak yağmur du-
asına çıkıldığı haberini izliyorum.
Parmak kadar çocuklar, mavi ön-
lükleriyle, beyaz yakalıklanyla,
küçücük yüreklenyle, pamuk el-
leriyle ve gülen gözleriyle en ön-
de yağmur için yakanyorlar. Oy-
sa, bizler öğrencilerimıze yağ-
murun da deprem gibi bir doğa
olayı olduğunu öğretmiştik. Şim-
di ben bu olayın bilimsel yönünü
tartışmayacağım. Ancak, burada
kamu hizmetmin ve kamu yara-
nnın engellendiğini, yasaya kar-
şı suç işlendiğini düşünüyorum.
Bu düşünceden yola çıkarak da
Milli Eğıtım Bakanımız Sayın
Metin Bostancıoğlu'nun ve Teftiş
Kurulu Başkanı Bay Cevdet Cen-
giz'ın bu iki olay karşısında ne
yapacaklannı merak ediyorum.
Açıkçası bütün bunlar yıllar
önce yapılan bu" planın parçala-
ndır ve çağdaş düşünceye, çağdaş
eğitime ve çağunıza da ters düş-
mektedir. Teokratik devlet özlem-
lerinin devinimleridır. Türban öy-
küsü de bunlann bir parçasıdır...
Işte Deprem Dede, bu çağdışı,
bu sapkın, bu bilgisiz insanlann
önüne eylemlenyle kaya gibı di-
kilmektedir. Türk gençlığının ka-
yıtsız ve koşulsuz Türk devrim
ilkelen doğrultusunda yetiştınl-
mesinı ıstemektedır. Eylemleriy-
le yalnız depremi öğretmekle kal-
mamakta, bilimsel gerçekleri ver-
mekte, dogmalara dur demekte
ve ülkemizde tabulan yıkmak-
tadtır. Bu arada laik ve demokra-
tik Türkıye Cumhuriyeti'nı ve
onun çağdaş kurumlannı da sa-
vunmaktadır.
Doğrusu bu uğurda ve bu yol-
da Atatürk \e fnönü'den sonra
büyük çaba gösteren ve bu yüce
değerlen savunan Sayın Cumhur-
başkanımız AhmetNecdetSezer'i
burada övgü ve saygıyla anmak
istıyorum.
Bu konuda ve yeri gelmişken
Ankara'da eşini \ e çocuklannı bı-
rakıp Van 100. Yıl Üniversite-
sı'ne Türk Devnm Tarihi'ni öğ-
retmeye giden Prof. Dr. Ünsal Ya-
vuz'u da özverisinden dolayı kut-
luyorum.
Aynca ülkemizde bugün çok
Işıkara'lann çıkacağını düşünüyo-
rum. O zaman çok geçmeden top-
lumumuz, Ulusal Kurtuluş Sava-
şımızda olduğu gibi yeniden ve
görülmemiş bir gönül bağlanyla
bütünleşecek, bu depresyonun ya-
rattığı çöküntüleri aşacaktır.
Işte Deprem Dede bütün bun-
lann önderi, öncüsü ve yol gös-
tencisidir. Onu gönülden ve yü-
rekten alkışlıyorum. Sen çok ya-
şa Deprem Dede
PENCERE
23 Yıl Once,
23 Yıl Sonra
Faruk BilcHrici'nin "Bilmediğiniz Kemal Derviş"
adlı yazı dizisi Hürriyet'te yayımlandı. (Bildirici Cum-
huriyet okulundandır.)
Yazının üçüncü bölümünde adımı ve resmimi
gördüm; meğer 1978 yılında Kemal Derviş'e iliş-
kin bir şeyler yazmışım bu köşede...
Ben yazıyı unutmuştum; Faruk Bildirici yeniden
gündeme getirdi.
İyi de etti...
•
Yıl 1978..
Ecevtt Başbakan..
Türkiye çoğunlukla olduğu gibi ekonomik buna-
lımda ve her zaman olduğu gibi IMF ile Dünya Ban-
kası devrede...
Kemal Derviş Dünya Bankası adına Türkiye için
bir rapor kaleme alır.
Nesöyler?..
"Sanayileşmenin ertelenmesini" ister..
"Sürekli devalüasyonlara başvunjlmasının zonın-
lu olduğunu" dile getirir.
"Kimya, temel makine, imalat ve maden işlerne
gibi ağır sanayilerden vazgeçilmeli" der..
"Kaynaklarihracatayönelikhafifsanayilerekay-
dınlmalıdır" diye öğüt verir..
"Tek bir devalüasyon yapmak çare değildir, de-
valüasyon sürekli olmalı" diye akıl öğretir..
Ünlü Economist dergisi, bu raporun Türkiye'ye
yaklaşımını şöyle özetler:
"Türkıye bölgesinin manavı, kasabı, sütçüsü
olursa çok daha iyi olacaktır."
•
Kemal Derviş ve Sherman Robinson'un yazdık-
lan Dünya Bankası Rapoaı'nun haberi Cumhuri-
yet'te 24 Ağustos 1978'de yayımlanır; iki gün son-
ra bu köşede çıkan yazıda şu satırların altı çizilir
"... IMF gırtlağına dek borca batmış bir Türki-
ye'nin karşısına dikilip derki:
- Sana açtığım kredinin ikinci dilimini vereceğim,
ama, sürekli devalüasyonu benimseyeceksin.
Ve Türkiye sürekli devalüasyonu benimser, ya-
ni görünüşte parasını dalgalanmaya bırakır. Böy-
lece yeni sömürgeciliğin enflasyon-devalüasyon
yöntemi bütünleştirilir. Enflasyon içerdeki fiyat ar-
tışlanyla para babalannın halkı sömürmesi, deva-
lüasyon bu sömürünün dışan sağılmasıdır. Bu sü-
reci önümüzdeki yıllar için betonlaştırmış bulunu-
yoruz."
•
Peki, sonra ne oldu?..
Ecevit hükümeti yıkıldı; ardından gelen Demirel
hükümeti 12 Eylül darbesiyle alaşağı edildi; Dün-
^a Bankası'nın rahlei tedrisinden geçmiş Turgut
Ozal ile Kenan Evren'in işbiriiğinde pekişen ikti-
dar kuruldu; IMF ve Dünya Bankası'nın bütün is-
tekleri yerine getirildi; "sürekli zam-sürekli deva-
lüasyon" ekonominin resmi kanununa dönüştü;
dış ve iç borç sarmalına dolandıkça dolandık...
Sonuç ortada!..
Konu Kemal Derviş değil...
Metropollerin ünlü üniversitelerinden yetişmiş
her renkten dünya kadar parlak ekonomi uzmanı
çeşıtlı ülkelere serpilmiştir...
Konu başka...
Biz bu gidişle "bölgenin kasabı, manavı, sütçü-
sü"bile olamayacağız; 1978'den beri IMF ve Dün-
ya Bankası'nın güdümünde geldiğimiz yer burası...
Türkiye buna layık mı?..
BAKIRKÖY1. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo 2001/235
Mahkememızce venlen 16 5.2001 tarih, 2001/235 esas,
2001,486 sayıh karar ile Kamıl oglu, 1928 d lu Mehmet Hulu-
sı Balhsoy'a eşı Hunye Ballısoy'un vası atanmasına karar ve-
nlmış olup, ışbu vası karanna kanum süresi ıçvnde ıtıraz vaki
olmadığı takdırde hükmün aynen kesınleşeceğı teblığ yenne
kaım olmak üzere ılan olunur Basın. 36625
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo 2001 396 \'esayet
Mahkememızce venlen 12 6.2001 tanh, 2001/396-441
E K. sayılı karar ile MK 355 maddesı gereğınce Emınönü Ni-
şanca Mah. C 24, HN 329'da nüfusa kayıtlı Kamil ve Ayşe
kızı Fatma Umran Estı vesayet altına alınarak, kendısıne Ka-
mıl Kaya vası tayın edılmıştır. Keyfiyet ılan olunur. 17.4.2001
Basrn 36S92
HER YONDEN KAZANACAKSINIZ...
TEK TAKSITTE % 1 ODUL Bu kampanya 31.07.2001 tarihine kadar geçerlidir.
VaillanlSICAK BİR FİKİR
İSTANBUL MERKEZ SATIŞ DANIŞMA : Şemsettin Günaltay Cad. No: 209 81080 Erenköy - istanbul Tel: (0216) 302 02 24 (Pbx)
ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ SATIŞ OANIŞMA : Esenboğa Yolu 13 Km. Tabaş Benzinliğı Arkaşı Cemilbey Sok.
No. 10 Pursaklar - Ankara Tel- (0312) 328 79 40 (Pbx) v. /
BURSA SERVİS VE EĞİTİM MERKEZİ SATIŞ DANIŞMA : Kükürtlü Mah. Oulu Cad. Dıniz Apt. No: 11 Sırameşeler - Bursa Tel- (0224) 234 27 27 (3 Hat)
ESKİŞEHİR SERVİS VE EĞİTİM MERKEZİ SATIŞ DANIŞMA : Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Cad No 51/A Eskışehır Tel. (0222) 221 77 09 - 230 21 10
İZMİT SERVİS VE EĞİTİM MERKEZİ SATIŞ OANIŞMA : Kadıköy Mah Atatürk Bulvan 67/B Izmıt Tel. (0262) 323 55 93 (3 Hat)
e-mail: vaillant@vaillant.com tr
Vaillant bir ^ ) a d v a n t a g e üye kuruluşudur.