15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MAYIS 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Etektronik posta: denizsomecumhunyetcom.tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Mavi Akım'ın Rusya'daki şirketi de hortumlanmış... "Iki ucu hortumlu proie!" Siemens Iki yıl kadar önce aldığı ve garanti süresi dolan bulaşık makinesi bozulmuş; eve gelen teknik servis "makinenin beyninin yandığını" bildiriyor. Onarım için işçilikle birlikte 100 milyon liralık bir faturanın ödenmesi gerekryor. Evin hanımı bu parayı veremeyeceğini ve bundan böyle bulaşıkları elinde yıkayacağını söylüyor. Teknik yetkili, "Makinenizi keşke altı ay sonra almış olsaydınız, çünkü garanti süresi sizden sonra üç yıla çıkartıldı" diyor, bir yandan da makinenin seri numarasına bakıyor. Makine Almanya'da üretilmiş; orijinal... Teknik yetkili, ilgili yöneticilerle konuşacağını ve belki makinenin Almanya'daki gibi garanti süresine girebileceğini belirtip gidiyor... Ertesi gün, eve başka bir teknik servis geliyor ve işçilik ücreti de alınmadan bulaşık makinesinin arızalı beyni değiştiriliyor. Türkiye'de bazen iyi şeyler de oluyor... aha önce New York'ta sergi açan dört ka- dın ressam, Gülay Sevsevil, Ayşegül Ko- ra, Yakut Ayverdi ve Selva Suman bu kez Paris'te bir sergi açıyor... Ünlü galerilerden "Gallerie Herouef'den gelen davet üzerine dört res- sam, Paris'e önce tablolarını gönderiyor... Tablolar, galeriye teslim edilmek koşuluyla Istanbul'dan bir taşımacıhk şirketine veriliyor. llk aksilik, tabloların gönderilmesinden sonra ya- şanıyor, çünkü ressamlar Paris'e gittiklerinde tab- loların galeriye ulaşmadığını görüyor... Taşımacıhk şirketinin Paris temsilcisi "Biz gümrük işlerini bilmeyiz, başınızın çaresine" bakın diyor. Ressamlar, Paris'teki Türk konsolosluğunun da yar- dımıyla Fransız gümrüğünden tabloları serginin açı- lışından birkaç saat önce çekmeyi başarıyor... Tablolar son dakikada sergiye yetişiyor... Sergi büyük ilgi görüyor... Açılışa Türk konsolosu da katılıyor... Tablolar Onbeş gün boyunca tabloların bir kısmı alıcı bu- luyor; gazetelerde haberler çıkıyor... Sergi bittikten sonra, sıra tabloların Türkiye'ye gönderilmesine geliyor... Ressamlar, tabloları Istan- bul'dan getiren şirketten hoşnut kalmadıkları için bir Fransız taşımacıhk şirketiyle anlaşıyor.. Tablolar Paris'ten Istanbul'a gönderiliyor... Ressamlar da dönüyor... Tablolarını almak için gümrüğe gittiklerinde res- samları başka bir sürpriz bekliyor... Tablolann İstanbul'dan çıkışında taşımacıhk şirke- ti "gümrük beyannamesi" düzenlemediği için tab- lolar "dışalım" sayılıyor... Ressamlardan kendi tab- loları için gümrük vergisi ödemesi isteniyor! Fransız gazetelerinde yayımlanmış sergi haberle- ri, tabloların yurtdışına çıkabilmesi için Resim ve Heykel Müzesi'nden alınmış resmi yazı, yeterli ol- muyor... Gümrük, haklı olarak çıkıştaki beyannameyi arı- yor; hatta bir uzmana da bu tabloların yağlıboya olup olmadığını incelettiriyor... Gümrük, bir yandan da ressamlara haksızlık yapmaktan kendini alamı- yor çünkü uzmana yağlıboya tabloların kimin elin- den çıktığını sormuyor, yalnızca boyasını soruyor! Sonuçta, dört Türk ressamı kendi ellerinden çık- mış resimlerini geri alabilmek için, bunları sanki Fransız ressamlar yapmış da onlar ithal ediyormuş gibi 216 milyon lira ardiye ve 560 milyon 40 bin lira da gümrük vergisi ödemek durumunda kalıyor... Ödemeseler, resimler devlete kalacak! Türkiye böylece ressamlarına kendi tablolarını it- hal ettiren bir ülke olarak dünya sanat tarihindeki ye- rini alıyor... Bu başarıda hiç kuşkusuz Türkiye'deki nakliye şirketinin de ayrı bir yeri bulunuyor! SESSÎZ SEDASIZ (!) Ç.ÜA/ÂÛ) &E\/'4/ML/ f NURİ KURTCEBE —f/l W^m^^ • 1 Yüksek Yerilim Hattı erdincutkıi" yahoo.com - Suya sabuna dokunmayan toplum TEMİZ TOPLUM olamaz! Anaokullarının eğitsel malzemeleri Okul öncesi eğitim veren anaokul- larına ve anasınıflanna alınacak eğit- sel malzemelerde Ankara'da yeni ku- rulan Ay-Say firmasının öne çıktığı yo- lundaki söylentileri yansıtıp işin aslını Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürlü- ğü'nden Daire Başkanı Asım Sepet- çi'nin bilebileceğini yazmıştık. Sepet- çi'den açıklama geldi: "Donanım malzemeleri, bakanlıkça gönderilen ödenekler ve il özel ida- resi katkıları ile o il valisinin uygun gördüğü zamanlarda 2886 sayılı Dev- let Ihale Kanunu hükümlerine göre alınmaktadır. Ihaleye katılan firmala- rın malzemeleri, ihale komisyonu ve il encümenince değerlendirildiğinden genel müdürlüğümüzce bir ilgisi bu- lunmamaktadır." Sepetçi, açıklamasında kariyerinin zedelendiğini, manevi zarara uğradı- ğını da yazmış... Bu tür vehımlere ka- pılmasına gerek olduğunu sanmıyo- ruz... Zaten Ay-Say firmasının ortak- larından Abdülkadir Aydın da tele- A fonla arayıp, iddıaların asılsız olduğu- j nu, Asım Sepetçi'yi tanımadığını söy- ledi... Aydın, kaliteli mal ürettikleri için kazandıkları birkaç ihaleden dezarar ettiklerini anlattı... Bu arada, galiba Balıkesir'de alınan eğitsel oyuncak- larla ilgili birsoruşturmaaçılmış... Ka- riyerine ve manevi menfaatlerine say- gı duyduğumuzu özellıkle belirterek Asım Sepetçi'den soruşturmanın so- nucunu ıletmesini isteyebilir miyiz aca- ba... Bu soruyu sormakla da bir hata ettikse şimdiden özür dileriz efendim... Siyaset - Sivil Toplum flişkisi YAŞAR SEYMAN Basisen, 37. kuruluş yıldö- nümünü kutladı. İstanbul dö- nüşü uçakta sivil toplum örgut- lerinin öneminin kavranmadı- ğı gerçeğini bir kez daha gör- düm. Banka sigorta iş kolun- da örgütlü ve ülkenin o alan- daki en büyük sendikası ku- ruluş yıldönümünü kendi üye- leriyle, işverenlerle görkemli -kutlamasında siyasilerin yer almaması, sivil toplum örgüt- leri - siyaset ilişkisinin zayıflı- ğını bir kez daha gözler önü- ne seriyor. Banka sigorta iş kolunda ör- gütlü Türk-iş'e üye Basisen Sendikası 37. kuruluş yıldönü- münü anlamlı bir günde kut- luyor. 19 Mayıs 1964 yılında kurulan Basisen, önceleri Ata- türk'ün kurduğu iş Bankası çalışanlarının işyeri sendikası olarak kuruluyor. 1982 Ana- yasası sonrası yeni çalışma yasaları doğrultusunda işko- lu sendikası olarak örgütlenip yaşamını sürdüruyor. 18 Mayıs 2001 günü Yapı Kredi Bankası ile Basisen ara- sındaki toplu iş sözleşmeleri- nin 6. oturumuyapılıyordu. Is- tanbul'daki Yapı Kredi Pla- za'da başlayan toplantı salo- nundaki dev ekranda "Basi- sen 'ın 37. yıldönümünü kutlu- yonız! Yapı Kredi" yazıyordu. Günümüzde işçi-işveren ara- sında böylesi çağdaş adım- lara özlem duyulmakta... • • • Çağdaş demokratik toplum- ların vazgeçilmez öğelerinden birincisi, sivil toplum örgütle- ridır. Bu örgütler demokrasinin güvencesi. bir yandan da ör- gütlü toplumun temel direkle- ridir. Bu gerçeği görmeyen si- yasi yapılar çağcıl siyaset an- layışını nasıl geliştirecekler- dir? Sivil toplum örgütleri kısa- ca STÖ, ülkemiz açısından bakıldığında üç ana örgütlen- me biçimi olarak göze çarpar. Sivil toplum örgütleri: 1 - Demokratik kitle örgütle- ri (sendikalar-odalar) 2- Gönüllü kuruluşlar (der- nekler - vakıflar) 3- 70'lerden sonra oluşan. sivil toplumun yeni evreleri: Kadın ve çevre hareketi. Yurttaş girişimleri. Bunlar de- mokratik kitle örgütlerinden farklılık gösteriyor. yaygın ol- duklanndan, bazen milyonlar- la bazen onbinlerle sesini du- yuruyorlar. Sivil toplum örgütlerinin te- mel özellikleri: - Devlet dışında bir taban hareketi ve örgütü olması - Özerk olması - Gönüllülüğe dayanması - Kâr amacı gütmeyen örgüt- ler olması - STÖ içinde; örgüt içi de- mokrasiye özen gösterilmesi - Sivil toplum örgütleri sa- dece kendi üyelerinin değil, tüm toplum kesimlerinin so- runlarını ve yararlarını savu- nan örgütlerdir. Batı'da klasik anlamda sivil toplum örgütlerinde akılcı bi- rey, özerk birey, iç içe geç- miştir. Kendi olan kendi başı- na olan birey. Kendi kendine yeterli olmayı başarma. Ayak- ta durma yeteneği, sivil top- lum örgütlerinin yansımasıdır. Çünkü gerçek demokrasiler- de katılımcılık ve sorgulayıcı- lık ancak demokratik kitle ör- gütleri ile yapılır. Birsendikanın kuruluş yıldö- nümünde siyaset ve sivil top- lum örgütlerinin çiçekleri, me- sajları ve konukları birbirine karışmalı. Bu iletişimin ilkadı- mı, siyasi yapıların özeni ile atılmalı. Oysa, bizde yapılan, seçim dönemi sivil toplum ör- gütlerine gitmek, başkanını ta- nımak, sivil toplum örgütleriy- le ilişki olarak algılanıyor. Siyaset-sivil toplum örgüt- leri ilişkisini günümüzde geliş- tirmeyen siyasi yapılann başa- rı şansı zayıftır. Siyaset-sivil toplum örgütleri ilişkisi kuram- sal olmak zorundadır. Sivil top- lum örgütleriyle kuramsal iliş- ki geliştiren siyasi yapılann ba- şan şansı yüksektir... Sivil top- lum örgütleriyle kurumsal iliş- ki aynı anda milyonlarla aynı dili konuşmak, milyonlara ulaş- mak, sorunları paylaşmak ve toplumla bütünleşmektir... www.yasarseyman.org HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ igulgecOı yahoo.com KİM KtME DLM DUMA BEHIÇAK.^* T" behtcakiu turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 25 Mayıs HATAY SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2000 847 Davacı Mustafa Reyhan \ekili Av. Ali Dağ tarafından davalılar Ali Bağcı \e arkadaşlan aleyhine açılmış bulunan iş bu ortaklığın gide- rılmesi davasının yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince, Dava konusu Antakya 5. mıntıkada kâin 3734 parsel sayılı taşınmazın malikı ve davalılar Mehmet Bagcı ve Ali Bagcı'nın adresleri tüm ara- malara rağmen bulunamadığından 17.7.2001 tarihinde saat 09'da ya- pılacak olan duruşmasında davalılar Mehmet Bağcı \e Ali Bağcının (Davacı Mustafa Reyhan ve Cihat Büyükleyla tarafından açılan dava- larda birleştirme karan verildiğinden) mahkememiz duruşma salo- nunda hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmesı, duruşmada hazır bulunmadığı takdirde yargılamaya yoklugunda de- vam edileceğı hususu ilan olunur. Basın: 28887 ŞİŞLİ 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2001-385 Giresun ili, Görele ilçesi, Akköy, cilt 023, aile sıra no 181, sıra no: 105'de kayıtlı bulunan Yüksel oğlu, Yurdagül"den 1989'da ol- ma Tolga Şahin'ın hacır altına alınarak M.K.'nun 369. maddesı gereğince annesı Yurdagül Şahin"ın velayeti altına konulduguna dair ılanen du>-urulur. 11 5.2001 Basın: 28996 ALMAN SfLAHLANMIASI KARSISINDA.. 1934 'r£ BUGÜN, FRANSA PIŞİÇLeRJ BA&4UI LOUlS ALMA N YA BELtlST-MfŞTr. Ö7B A /USAS 8ÖLSESİ / AMfPEN /ÇSÂL ETMEME- Sl fÇİN 6ÜVEA/CE ÎSTtYO/SOU- KASTAMONU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2000/261 Esas Davacı Satı Uzunhüseyınoğlu vekili tarafından davalı Semahat Uzunhüseyinoğlu aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapı- lan yargılamalan sonunda: Davanın kabulü ile; Kastamonu ılı Merkez Sanömer köyü cilt 213, kulük 46'da nüfiısa kayıtlı olan lsnıaıl ve Safi- ye'den olma 1961 doğumlu Satı Uzunhüseyınoğlu ile Hüseyın ve Safıye'den olma 1968 doğumlu Semahat Uzunhüseyınoğlu'nun boşanmala- nna, müşterek çocuklar 1984 doğumlu Hüseyin, 1988 doğumlu Necla ve 1994 doğumlu Nuray Uzunhüseyinoğlu'nun velayetlerinın davacı Sa- tı Uzunhüseyuıoğlu'na venlmesine, davalının müşterek çocuklannı pazar günleri sabah saat 09.00 ile akşam saat 18.00 saatleri arasında. duıi bayTamlann 1. günü aynı saatler arasında ve Temmuz ayının 1 günü ile 31 günu arasında yanına almak suretiyle görmesine. davalı ile çocuk- lan arasmdakı şahsı ilişkinin bu şekilde düzenlenmesine, 250.000.000 TL. manevi tazmınatın karann kesuîleşmesınden ıtıbaren ışleyecek ya- sal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verihnesıne dair verilen karar. karar tebhğı yenne kaim olmak üzere ılanen teblığ olunur Basın: 28885 ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKtMOĞLU Babalar ve Çocuklar Arif Mardin yılın adamı seçiliyor New York'ta. Mü- zik dünyasının ünlü kişileri "Arif'e çok şey borçluyuz" diye teşekkür mesajlan yayımlıyor, platin plak kaza- nan Bette Midler "You are myhero" şarkısının söz- lerinı Arif için değiştirerek seslendiriyor. Güzel bir olay değil mi? Başka oiaylar da var. Birdansolayı, birmü- zik olayı. Sultans of the Dance'ı, Halfeti'de bir gitar konseri, başka gruplardan ikili üçlü konserler de çir- kinliklere karşı boy veren güzellikleri sergiliyor ülke- mizde. Özümüzü, yaratıcı gücümüzü kanıtlıyor. Ün- lü gitar ustası Ahmet Kanneci, Halfeti'deki dede evi- ni bir müzik merkezine dönüştürüyor. ANKA'da Na- zif Ekzen'i dinlerken karar verdim, gelecek bahar ben de gideceğim Halfeti'ye. Çirkinliklere karşı oluşan güzellikleri hissedeceğim. Özünü yansrtmaktan geri kalmıyor genç kuşaklar. Belli tırmantşlan bu yolda aşmayı yeğliyoriar. Ahmet Kanneci güzel bir örnek veriyor Halfeti'de. Bir cam ustasının torununa yaraşır bir saygı duruşu bu. Taş ustalan, cam ustalan, müzik ustaları Halfeti'de bulu- şuyor 2000'li yıllarda. Gelecek kuşaklara güzel bir ar- mağan. Dahası anlamlı bir uyan. Bunalım politikası- na ödün vermiyor, yol aynmını belirlemeye çaba gös- teriyor gençler. Kuşkusuz siyasal yaşamda da boy verecek bu çabalar. Çünkü aldatmaca bir yere ka- dar. Her şey özüne, gerçeğine dönüyor sonra. Işte hor- tumlar, işte soygunlar, akıl almaz vurgunlar, Beyaz Ener- ji, mavi hat, yeşil kuşak, neredeyse bir gökkuşağı ama aynntılar birleşiyor, gerçek tablo oluşuyor son- ra. Öfke de, baskı da, bastırma da geçersiz kalıyor artık. Ses telleri yırtılırcasına bağıranlar, öfke saçan- lar, ihanetten söz edenler de gücünü yitiriyor gerçek karşısında. Böyle gelmiş böyle gitmez. Yıtik değer- lerden artı değer üremez. Bu geçici dönemi de aşa- cağız elbet. Sona iyice yaklaştık. Sonrası belli artık, ya ışık, ya karanlık. • • • . Ankara Sanat Tiyatrosu'nda bir oyun izledim vak- tiyle. Baş oyuncu Genco Erkal. Oyunun adı da "Dur- durun Dünyayı Inecek Var". 40 yıl önce izledim. Bu- günlerde perde perde yaşıyorum... • • • Okurlarım biliyor, 27 Mayıs devriminden sonra An- kara'ya geldim, başkent olaylarını yakından izledim. O dönemden güzel günler var, 40 yılı aşan bir zaman dilimi var yaşamımda. 27 Mayıs devrimini Atatürk- çülüğe dönüş yolunda bir atılım diye yorumladım ben, demokratik yaşamdan mutlu bir aşama diye düşündüm, yazılanmla destekledim her zaman. 27 Mayıs 'ın Romanı" adlı kitabımı da Sevgili Nadir Bey'in isteğiyle yazdım. 1961 Anayasası'nı da çağdaş bir bel- ge diye yorumluyorum ben. Ancak bu çağdaş belge yaşama giremedi tümüyle. 1961 Anayasası'nda yer alan haklar, özgürtükler kâğıtta kaldı. 5 yıllık kalkın- ma planı da onanmlarla uygulandı. Kısaca karşıdev- rimcilerin direnişi ağır bastı, yozlaşma çabalarıyla çe- lişik oiaylar yaşandı ülkemizde. Elbet tarihçileryorum- layacak ama 27 Mayıs artılan ağır basan bir devrim, kapsamlı bir olay diye düşünüyorum ben. 1961 Ana- yasası hâlâ çağdaş bir belge. O belge doğrultusun- da oluşan kurumlar, kuruluşlar da önemini koruyor hâlâ. Ancak karşı güçler ağır basıyor, sesini, soluğu- nu yitiren, kolu kanadı kopuk birtopluma dönüşüyo- ruz giderek. Meslek dalımızda ilginç oiaylar yaşanıyor. Çok ses- lilik eğiNmi güçleşiyor, tek sesli haber ve yorumlarla yozlaşma derinleşiyor giderek. Her şey siyasal ortam- dan, yozlaşmadan kaynaklanmıyor elbet. Meslek içi sorunlar da var, mestek içi eğitimden, denetimden yok- sun kalmanın sonuçları da yansıyor dalımıza. Dal sağlığını yitiriyor, kolay eğiliyor, kolay kınlıyor. Yaşa- ma gücü de tükeniyor giderek. Çıkar ilişkileri mesle- ğimizi de etkiliyor, belli olaylardan korunma, diren- me gücü yeteri kadar gelişemiyor. Tablo hayli acı an- cak umutsuz değiliz. Yozlaşmaya karşın temizlenme, arınma özlemi de var dalımızda. O özlemi soldurmak kolay değil. Özellikle bahar kuşakları solmayı değil yeşermeyi amaçlıyor. • • • Önceki sabah Suphi Karaman telefon etti, yanın- da oğlu Suay Baba oğul bir karan açıklıyor bana. 41 'in- ci yılda 27 Mayısçıların çocuklannı buluşturmaya ha- zırlanıyorlar. Birlikte yemek yiyecekler. Sonra bir ge- lenek oluşacak. Devrimden kaç yıl sonra bir araya ge- liyor çocuklar. Kimbilir neler konuşacaklar? Babala- n çok ters, çelişik koşullarda buluştu bir mayıs ge- cesi. Türkeş'ler, Karaman'lar, Kabibay'lar, Özgür'ler, Küçük'ler, Gürsoytrak lar, Esin'ler, daha niceleri. Yüz yüze geldiler, başlannı bir amaca koydular. Kimi dünyamızda değil şimdi. Kimi birbirine çok uzak, ki- mı birbirine çok yakın. Toplumun her kesiminden yüzlerce genç renkli bir mozaik oluşturuyor şimdi. 27 Mayıs'tan yannlara selam veriyor. Benden de selam olsun. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/ I. Dünya ^ Savaşı'nda yenilgiye uğ- ' rayanOsman- 3 lı Devleti'nin Itilaf Devlet- leri ile 30 Ekiml918'de yaptığı ateş- kes antlaşma- sı. 2/ Çıkar yol, çare... Kı- sa bacaklı bir köpek cinsi. 3/ En uzun ko- şudalı. 4/Argodaka- 2 ba saba ve görgüsüz 3 kimseye verilen ad... 4 Küçük mağara. 5/ Kabadayı... Kıldan dokunmuş büyük çu- val. 6/ Geniş kalaba- lıklar önünde yapı- " | lan büyük gösteri... ' Bir nota. II "Eğil bir yol öpeyim/—rkaranlık gör- mezler" (Türkü)... Bir yapıyı koruyan ve sulann yapıya zarar vermesini önleyen taş kaplama. 8/ Baharlı bir bitki... İyi yetişmiş, değerli kimse. 9/ Sürat korkusu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kuran'ın açık ve herkesçe anlaşılabilen ayet- leri. 2/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Hasta olma- ma durumu, esenlik. 3/ Aday... Eski Mısır'da gü- neş tannsı. 4/ Acıklı olay... "Harami var diye korku verirler/Benim — yüklü kervanım mı var" (Karacaoğlan). 5/ Gedik, yarık. 6/ Bölmeli gö- çebe çadm... Kanca, kopça. 7/ Yergi... Tokyo'nun eski adı. 8/ Batmış bir nesnenin yerini ve duru- munu akustik dalgalarla saptayan sistem... Avru- pa Birliği'nin kısa yazılışı. 9/ Giysi kolu... Dev- letin olan, devletle ilgili.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle