15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MAY1S 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 'îhtirasın Bedeli'nde hırs, ihanet, aşk ve genelev âlemlerinden geçilmiyor tma hücum ve 'öncüler' A SUNGU ÇAPAN 19. yüzyılın ortalannda. milyon- larca maceraperesti, işsiz güçsüzü tatlı hayallere daldırarak umut kapı- sı Kaliforniya'ya çeken altın hırsı, birçok filmde perdeye yansıtılmıştı. , Chaplin ustanın sessiz sinema ça- ğındaki "The Gold Rush - Altına Hü- cum" (1925) adlı başyapıtında ko- mik tarafindan ele aldığı. Kaliforni- ya'nın da kurulduğu bu sancılı. buh- ranh dönemde yaşanmış, 4 öncü* al- tın arayıcılannın dramatik ve çoğu . efsaneye dönüşmüş serüvenleri üs- • tüne çekilmiş filmler arasında. şım- diden bir yer edinen, yeni bir western seyrettik: "İhtirasın Bedeli" adıyla gösterilen "The Claim". Son 6 yılda "Go Now" (1995). «Jude" (1995). "YVelconıe to Saraje- vo" (1996). "I VV'ant You" (1998). ! "VVonderiand" gibi fılmleriyle tanı- dığımız, 1961 Blackburn doğumlu . Michael Winterbottom da bu yılın • Berlın Festıvalı'nde yanşıp genelde • beğenılen son filmi "The Claim"le. ABD'de çalışan Ingıliz yönetmenler kervanına katılıyor. Altına hücum çağını. iki saatlik, gerçekçi, epik bir western boyutla- • nnda beyazperdeye yansıtan "The . Claim"in senaryosu. Thomas Hardy'nin "The Mayor of Casterb- - ridge"ınden (1886) esınlenen Frank Cottrel Boyce'a ait. Kahramanlany- The Claim / Yönetmenr Michael VVinterbottom / Senaryo: Frank Cotrell Boyce / Kamera: Alwin Kuchler / Oyuncular: Wes Bentley, Milla Jovovich, Peter Mullan, Nastassja Kinski, Sarah Polley, Jullian Richings / ABD 2001 (Umut Sanat). sa. ilk altına hücum dalgasında yö- reye gelmış w öncü'lerden Daniel Dil- lon (Peter Mullan). şarkıcı kapatma- sı ve genelev patroniçesi Lucia (Mil- la Jovovich), Central Pacific demır- yollannın temsilcisi, arazi ölçüm mühendisi, genç Dalglish (Wes Bent- ley) ve Dillon'ın karanlık geçmişin- den çıkagelip kızı Hope'la (Sarah Polley) sığıntı gibi kasaba oteline i- nen. geçkınce. bıkkın, acılı, hasta bir kadın Elena (Nastassja Kinski). Zamanla altına gark olup köşeyi dönen ve Kingdom Come denen. so- ğuk kışa. zorlu doğa koşullanna tes- lim, dağlık kasabanm bankasına, maden ocağına, oteline. banna. ge- nelevine, kısacası her şeyine sahip olmuş Dillon. Ancak Hope'la da flört eden genç Dalglish. döşenecek demiryolunu kasabadan geçirme- yince, Dillon'ın Kingdom Come krallığı darbe alıyor. Dahası. Ele- na'yla Hope'un. Dillon'ın yıllarön- ce altın uğruna sattığı kansı ve kızı olduğu gerçeğinin ortaya cıkması- dır... 1867'de geçen filmde. altın tozu, hırs. ihanet, tren yolu. kar-soğuk, ge- nelev âlemleri, kadın ve içki gırlagi- derken hasta Elena'nın ölümü ve kı- zı Hope'un onu bir türlü bağışlayıp benimseyememesi, artık ocağı tüt- meyen, kasabanm kralı Dillon'ı yı- kıyor ve kundakçılığa teşvık ediyor finalde... , 4 Yönetmen Michael Wuıterbottom'ın son Berlin Film Festivali'nde yanşan western denemesi 'İhtirasın Bedeli'nde genç kahramanlan YVes Bentiey ve Sarah Polley oynuyor. Sonuçta yönetmen Winterbot- tom'ın Amerikan kariyeri adına çok büyük bir başan sayılmasa da, döne- min atmosferini veren anlatımı. çe- kimleri, oyunculuğuyla düzeyli bir epik \vestern niteliğindeki "İhtirasm Bedeli" bizce yine de haftanm en iyisi, uzunluğu bir yana. Aynca Wes Bentley, Peter Mullan, Milla Jovo- vich gibi oyunculann sivrildiği kad- rosu da oldukça göz ahcı ve doyu- rucu. Yönetmen Robert EHis'in 1968vapımı 'Svreet November'ının yeniden çevrhniolan 'Kasımda Aşk', şimdiye dek yığınla benzerini seyrettiğimiz fiirden, drama dönuşen, birazuzun tutulmuş, fotoromanmısı bir aşk hikâyesini anlatryor. Işkolik reklamcı- bohem kız aşkı Erkek, geçmişinin sorunla- nyla kuşatılmış. sürekli işiyle yaşayan, işi dışında bir hobisi, ilgisi bulunmayan, aslında mutsuz. yine de tüm dünyaya patronluk taslayan, Nelson Moss (Keanu Reeves) adında. işkolik bir reklamcı. Kadınsa ailesme, geleneksel değerlere, alışılagelmiş kural- lara sırt çevirip bağimsız ve öz- gürce yaşamayı seçmiş, güzel. hayat dolu, bohem Sara Deve- er(CharüzeTheron). Işinde kendini son derece ba- şanlı addederken bir anda pat- ronunca kapı önüne konuluve- ren, işinden olduğu gibi sevgi- lisini de kaybeden reklamcı Nelson'la. erkekleri mutlu et- meyi görev edinmiş, hayvanse- ver, özgür dilber Sara'nın iliş- kisi. bu hafta oflaya puflaya seyrettiğimiz "Sweet Novem- ber-Kasımda Aşk Başkadır"ın konusunu oluşturuyor. Malum karşıt kutuplann çe- kiciliği klişesine yaslanan bu birbiriyle çelişik iki karakterin, San Francisco dekorunda ge- çen ve kaçırulmaz biçimde, ateşin bacayı sardığı aşk hikâ- yesi.bize 1970'lerinepeymen- dil ıslatan "Aşk Hikâyesi"ni çağnştırdı yer yer. Inandıncı olamayan. yapay, mızmız. kartondan karakterler. Kameraman Ed Lachmanın San Francisco mekânlanna odaklanan. başanlı görüntüle- ri ve Enya, Stevie Nick, K.D. Lang şarkılanyla destekli ro- mantik müziklerle paketlen- miş, eli yüzü düzgün. ama Sweet November / Yönetmen: Pat O'Connor / Senaryo: Kurt Voelker, Herman Raucher'den / Kamera: Edvvard Lachman / Müzik: Christopher Young / Oyuncular: Keanu Reeves, Chariize Theron, Jason Isaacs, Greg Germann, Liam Aiken / ABD 2001, (WB). özelliksiz bir anJatım. Giderek acıklı melorenklerinebulanan, çabucak unutulacak. yeni bir aşk filmi çeşitlemesi 'Sweet November'. Kuzey Irlanda'daki şiddete ihşkin "CaP(1984)adhpoHtik gerilim fihniyle dikkati çektik- ten sonra 1990'larda postu Amerika'ya seren ve "Circleof Friends"( 1994), "Inventingthe Abbotts"{1996). "Dancing at Lughnasa"( 1997) gibi orta ka- rar filmlerden öteye gideme- yen îrlandalı yönetmen Pat O'Connor, kuşkusuz aşk filmi tiryakilerinin kaçırmayacağı, Keanu Reeves-Charlize The- ron gibi gözde oyunculanyla gişeyi baştan sağlama alan bu önemsiz son çahşmasıyla Amerikan sinemasına iyice uyum sağladığını örnekliyor. Bezirgânca kotarılmış bir patlamış mısır eğlenceliği: Mumya Ceri Dönüyor 32 kısım tekmili birden...Eski Mısır hayranlığının (özellikle kitap yayımcılığın- da) süregeldiği günümüzde, 2-3 yıl önce çekilmiş "Mumya"nın parlak gişe hasılatmdan sonra bir devam filminin gelmesi kaçınılmazdı. İlk "Mumya"nın. üretken-girişkeo Avustralyalı sv- .x nemacısı Stephen Sonuners'ın yine kollan sı- vayarak yazıp yönettiği ve aynı eki- biyle Fas'ta, Ûrdün'de çektiği "Mumya Geri Dönüyor'". ilk filmin bıraktığı yerden. bir- takım akıl-mantık almaz, fantastık serüvenleri sür- dürüyor. nerdeyse 32 kı- sım tekmili birden. Daha çok aksiyon ve daha çok görsel efekt içeren bir yaklaşımın ürünü olan film, hızla akan. mantı- ğı iplemeyen. 'Indiana Jones' tarzı olaylar di- zisıyle sıradan seyirci- yi perdeye bağlıyor. Espriden çok karika- tür düzeyinde bir mi- zaha bulanmış. he- yecandan. kovala- macadan. koşuştur- macadan geçilme- yen bir sirk ya da pa- nayır eğlencesi nite- liğindeki fılme. ünlü ILM (Industrial Lıght and Magic) markalı. çarpıcı özel efektler damgasını vuruyor baştan sona. MÖ 3000'lerde baş- layıp ruhunu verdiği ölüm tannsı Anubis'e sürekli hizmet etmek durumunda kalan. korkunç Akrep Kral'ın (DwayneJohnson). 1933'teBritishMuseum'dan dirilip yeniden canlanan ve kahraman çiftimi- zın küçük oğullantu kaçıran can düşmanlan, (ilk filmden tanıdık) 'âşık' başrahip Imho- tep'in (Arnold Vosloo) yanı sıra. yeni bir 'amansız kötü' olarak devreye gir- diğı "Mumya Geri Dönüyor", tıpik bir patlamış mısır eğ- lenceliği sonuçta. İlk fil- min ilgisiz kalınamayan spektaküler havasını, bezirgân ve arakçı yö- netmen Sommers bu kez biraz ayağa düşür- müş gibi geldi bize. İZLEYİCİ GÖZÜYLE The Mummy Returns/ Yönetmen, senaryo: Stephen Sommers / Kamera: Adrian Biddle / Müzik: Alan Silvestri / Oyuncular: Brendan Fraser, Rachel Weisz, Arnold Vosloo, John Hannah, Patricia Velasquez, Oded Fehr / ABD 2001 (UIP) ERDAL ATABEK Ozgür duygular mı, sadık kalmak mı? "Ozgür Duygular" adıyla gösten- me giren filmin onjınal adı "La Fîd- ehte-Sadakat". Andzej Zulavvski'nın bu filmi "bir kadının erkeğinc sadık kalması" temasmı tartıştınyor. Seçilen oyuncu Sophie Marceau olunca da sadakat tartışması hoş bir bıçim alıyor. Çünkü filmdeki adıyla Clelia yetenekli bir fotoğrafçı. güzel bir genç kadın ve cinsel açıdan hiç de tutucu davranmıyor. "Birkahveiçme- yenedersiniz?" kolaylığında sevişti- ği için de onun davranış kodlanyla sa- dakati buluşturmak Zulavvskı'nin hoş bir sürprizi oluyor. Sophie Marceau. sinema kişiliği olan bir oyuncu. Üze- rine bir film kurulabilen özelliklere sahip. Çocuk masumluğunu taşıyan yüzüyle ^ekici bir dişi bedeni birleş- tiren bu oyuncu, istediği zaman kışkır- tıcı olabiliyor. La Verite - Gerçek adındakı bir gazetede fotoğrafçı ola- rak çalışmaya başhyor. Gazete içınde- ki insan ilişkileri, bütünüyle ikiyüzlü, çıkara dayalı. hiçbir normu olmayan ilişkiler. Clelia , çocuk yayınlan edi- törlüğü yapan Cleve ile tanışıyor, "buiikte bir kahve içiyorlar". Cleve, kalabalık biraileye sahip, ai- ledeki herkes ayn bir tip. Cleve "kah- veden çok memnun kalıj'or" ve Cle- lıa'ya âşık oluyor. Fotoğrafçı genç ka- dın bu arada bir spor kulübünün fo- toğraflannı çekiyor, duşta çekilen çıp- lak erkek fotoğraflan çok beğenilıyor. Bu iş sırasında genç bir sporcuyla kı- sa süreli "özel bir görüşme" fırsatını da kaçırmıyor Clelia. Cleve. Clelia ile evieniyor. Hoş bir evliliklen oluyor. Fakat birlikte çalıştıklan Nemo adlı bir yakışıklı genç fotoğrafçı da Cle- lia'daki örtülü tadin farkına vanyor. îşte. güzel ve genç bir kadının içinde- ki sadakat tartışması da burada başlı- yor. Clelia. eşine sadık kalmalı mıdır, yoksa geçmişte yaşadıklannın yanına yeni bir denemeyi koymalı mıdır? Sa- nırım bu "se>11en eşe sadakat" konu- sunda erkeklerle kadınlar arasındaki tartışma sürüp gıdecek. Erkekler, "eş- lerini se\ seler de erkeğin sadakat ye- minini ara sıra bozabileceklerini" söy- leyecekler ama kadınlar bu konuda çok daha kararlı davranacaklar. bunu kabul edilir bulmayacaklardır. Acaba bu konuda erkeklerle kadın- lar arasındaki tutum farkı hormonal kaynaklı mıdır, yoksa kültürel bir dav- ranış mıdır? Belki doğada erkekle di- şiden beklenen cinsel işlevler farklı- dır, ama ınsan toplumlanndaki fark kültürel olmalıdır. En önemlisi de se- vilen ve seçilen cinsel eşin varlığında erkeğin olsun, kadının olsun başka bir kişiye cinsel ilgısinin azalmasının gerçek olduğudur. Ama cinsel eş, "se- \ilen ve seçilen" olmaktan çıkınca is- tek yönelimleri de farklılaşır. Clelia . genç iş arkadaşı Nemo'nun yakışıklı ve çekici olduğunun farkındadır ama onun isteklerine hep "Hayır" dıye- cektir. Nemo'yu çılduian bu tutumu, eşi Cleve anlayacak mıdır? Bunu filmde göreceksiniz, siz de içinızde tartışacaksınız. Erkek sadakati ile ka- dın sadakati arasında fark var mıdır, varsa nelerdir? Fransız yapımı olan filmi kendiniz görerek değerlendirin. Eleştirmenler bu filmi Sophie Marceau filmi olarak değerlendirdiler, çok önemli buhnadı- lar, ama siz kendiniz karar verin. Unutmayın ki her filmde "insan ken- di filmini görür". KEDÎ GOZU VECDİ SAYAR Cannes'dan Diyarbakır'a Ekonomik kriz, tüm alanlarda olduğu gibi kültür ve sanat yaşamı üzerinde de etkısini gösteriyor. Sana- ta verilen desteklerde önemli bir azalma görülürken tiyatro ve sinema seyircisindeki düşüşler dramatik boyutlara ulaşıyor. Krizden etkilenmeyenler de var elbette. Popüler kültürün 'sfar'ları üzerine kurulu projeler seyircinin il- gısini çekmeyi başanyor. Öyle ki, "Vizontele", tümza- manlann hasılat rekorunu kırmayı başardı ve üç mil- yonun üzennde bir seyirciye ulaştı. "Komser Şeks- pir", "Hemşo", "Abuzer Kadayıf" da önemli bir gışe başarısı yakalayan filmler. Kuşkusuz bu, sektör adı- na önemli bir gelişmedir. Ama bu başan yönetmen- lerimizi mutlu etmeye yetmiyor. Geçen hafta sonuç- lanan 54. Cannes Film Festivah'ne bir filmimizin se- çilmemiş olmasından şikâyetçiler. Acaba haklılar mı? Acaba sinemamızın hakkı mı yenıyor? Bu sorunun yanıtını bulmak için Cannes'ın ödül lis- tesine göz atmak yeterlı. Bu yıl büyük ödülleri iki film paylaştı: Nanni Moretti'nın "Oğlumun Odası" ve Michael Haneke'nin "Piyano Öğretmenı". Ikisı de 'sanat s/nemas/'nın önemli ustaları. Yapıtlan, seyir- ciyi eğlendirmekten çok düşündürmeyi amaçlayan filmler. Gışede, geniş kitlelerden çok, belirli bir kültür düzeyine ulaşmış seyirciyi hedefliyorlar. Türkiye'de ıse bu alanın oldukça dar olduğu bir gerçek. Yanı, bir 'sanat filnn'nm seyircı desteği ile ayakta kalması çok zor. Hele, bu ülkede 'sübvansi- yon' sıstemınin ne derece yetersız olduğunu hesa- ba katarsanız. Dünyanın neresine giderseniz gidin, 'sanatsıneması' ile 'ticari sinema 'ayrı kulvarlardaya- rışır. Ticari filmler çekenler, eleştirmenlerden övgü beklemedikleri gibi, sanatsal denemelere girişenler de gişe başansı elde edemedikleri zaman fazlaca üzülmezler. Bizim sınemacılarımızın ıse son derece özgün dü- şünceleri vardır. Sinan Çetin, "en lyi filmin en çok hasılat getiren film olduğuna" inandığı gibi, herkesin de böyle düşünmesini ister. Eleştırmenleri karala- mak, sinemacılanmızın ortak paydası olmuştur ade- ta. Böyle bir ülkede, sinema yazısı yazmaMan nan- kör bir iş yoktur. Fılmlerın dramatik yapılarının, este- tik bütünlüklerinin zayıflığından, diyaloglann yapay- lığından, filmin içerik - biçim tutarsızlığından söz ede- mezsiniz. Iran sinemasının yakaladığı yalınlık ve şiir- sel anlatımın bu sinemaya ne büyük avantajlar sağ- ladığını vurgularsanız, 'Türk sineması düşmanı' ola- rak suçlanmanız an meselesidir. Türkiye gibi olağa- nüstü bir doğaya sahip bir ülkenin nasıl olup da bu avantajı değerlendiremediğıni sorgulayamazsınız. El- bette, böyle bir ülkede sinema anlayışının gelişmesi hemen hemen olanaksızdır. Birkaç genç yönetme- nin kişisel çabalanna kalmıştır bu sanatın gelişmesi. Ve ne yazık ki bu genç insanlar çabalarında yapayal- nızdır. Sinemaya yönelen sınırlı destekler, popüler yapımlan yeğler. Çünkü amaçlan, bir koyup üç almak, verdiklen desteği ucuz reklama dönüştürmektir. Bu durum, yalnızca sinema alanı ıçın geçerli değil elbette. Diğer sanat dallanna destek veren özel ku- ruluşların da bırinci tercihi popüler kültür ürünleri ol- maktadır. Oysa Batı'da genellikle seyirci potansiyeli sınırlı ve ticari şansı az olan sanat ürünlerine ve et- kinliklerine yönelir bu destekler. Ticari projeler, pazar mekanîzması ijefçevesinde yaşam olanağı bulabil- mektedir nasıl olsa. Bu açıdan, sanat alanına cıddi destek sağlayan ye- rel yönetimler ve özel kuruluşların önemi iyice artı- yor. Yarın, Diyarbakır'da büyük bir kültür-sanat fes- tivalı başlıyor. Festıvalın afiş ve broşürlerini basan Is- tanbul Bılgı Unıversıtesı'nin, filmlerini veren yapımcı ve dağıtımcıların, oyunlarını Diyarbakır'a gönderen AKSANAT'ın katkılannı Diyarbakır halkı unutmaya- cak. Bir kez daha yineleyelim; tüm küftür ve sanat et- kinliklerı bir-ikı büyük kentte toplanmış bir ülke, in- sani gelışme açısından çok gerilere düşmeye mah- kûmdur. BAKIRKÖY ASLİYE ALTEVCI HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1998 498 Esas Davacı Ayten Çığdem tarafindan davalı Azız Çığdem aleyhıne açılan boşanma davası netıcesınde da\alının geçımsızliğe sebebıyet verdıgı subut bulduğundan Ma- lat>a. Merkez, Alaıiuşağı. C-93 01. S-79 ve K-13 S.lı yerde kayıtlı Ayten Çığdem ile Azız Çığdem"ın boşan- malarına, küçükler Ebru ile Kardelen'ın \elayetlennm davacı anne>e \enlmesıne, davalı babalan ile herayın 1 ve 3 pazar günlerı ile dını bayramların 2. giinlen saat 9 ile 17 arası, her yılın 1 -15 Temmuz günlen arasında şah- sı münasebet tesısıne. davacının üteği doğrultusunda kendısı ile küçükler jararlarına herhangı bir nafaka ta- yınıne yer olmadığına 17.6 1999 tanhınde karar verildı- ğı. ışbu karar Kazım Karabekır Mah., Kazım Karabekır Cad. 36 5 Esenler adresınde bulunamayan davalı Azız Çığderrfe ılanen teblığ olunur. Basın: 29507 KARTAL 1. ASLİYE HLTOJK MAHKEMESİ'NDEN 2000 861 Mahkememızin yukanda esas numarası belırtilen da- \asında davacı Vesıle Handan Yıldız tarafindan davalı Danyal Yıldız aleyhıne şıddetlı geçımsızlık dolayısıyla boşanma da\ası açılmış olup. davalı Danyal Yıldız'ın teblıgata yarar adresı tespıt edılerek da\etıye teblığ edı- lemedığınden. ılanın gazetede yayımlandığı tanhten 7 gün sonra teblığ yapılmış sayılacağından davalı Danyal Yıldız'ın tebhğden ıtıbaren 10 gün ıçınde davaya karşı cevaplarını bıldırmesı ta>ın edılen 28.6.2001 günü saat 11.50'dekı oturumda hazır bulunması veya kendını bir vekılle temsıl ettırmesı. duruşmada hazır bulunmadığı veya kendını bir \ekille temsıl ettırmedığı takdırde HUMK'nın 213 \e 377. maddelen uyannca yargılama- nın yokluğunda yapılarak karar venleceğı davetıye yen- ne geçmek üzere ılanen teblığ olunur. Basın: 29667
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle