15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MAYIS 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Robert MıısiTlehıılıışıııaRobert Musil'in Niteüksiz Adam'ını henüz okumadım. Ahmet Cemal'in çevırisi olduğunu biliyor- sunuzdur. Musil'in başyapıtı olarak nitelendirilen romanın bu ilk cildi- ni evirip çevirdikten sonra, kitaba alınan, ErnstFischer'ın Musil üze- rine yazdığı uzunca denemeyi oku- dum. Romanı ise ne yazık ki bir okur saplantısı olarak ikınci cildinin çıkmasını bekleyerek bir yana bı- raktım! Bugünlerde, yeni basımı yapılan, ılk romanı Genç Töriess'i elime alınca, ister istemez, Fischer'ın o nefıs derlemesini okumaya yönel- dim yeniden. Oradan da, 'genç bir öğrenci' olarak müdavimi olduğum, Arslan Kavnardağ'ın Beyazıt'taki Elif Kitabevi'ne uzandım. Kaynar- dağ'ın bakışlannın gölgesınde, raf- lardan, aradığımı bulmuşçasına, 'benim için yazılmış birkitap' önse- zisiyle Genç Töriess'i ahp, Çınaral- ö'nda okumaya başladığım an'lara döndüm.. llkgençlik yaşlan öyledir, okudu- ğunuz her kitapta biraz kendinizi bulursunuz. Genç Törless de benim için öylesi bir romandı. Bu tür kitap- lar önce ruhunuza, sonra düşlerini- ze, daha sonra da düşüncelerinize seslenir. Ki, duygu/düşünce dünya- nızın biçimlenmesınde bunlann pa- yı yadsınamaz. Asıl eğitimin, zamanında ve ye- rinde (yaşında) okunan bu tür kıtap- larla sağlanabileceğine inananlarda- nım. Bunun içindir ki, sık sık, 'yaş- dönemi okumalan'ndan söz ederim. Kamuran Şipal'in çevirisindeki (1972, Bozok Yay.) "Oğrend Tör- less'in bunahmlan" alt başlığı ilgi- mi çekmış olmalı! Özellikle de, Maeterlinck'ten alıntılanan; "Bir şeyi dile getirir getirmez, ne tuhaf- sa değerini yitirdiğini gözlemleriz onun^" dıye başlayan sözlerin be- ni kitabın içine nasıl çektiğini 'usil, tıpkı Rilke gibi, elini kalbinin üzerine koyup, diğerleriyle de kaleminin ucuyla bir yol/yön çiziyordu size. Adım adım gidiyordunuz. Hayata birçok yanıyla bakabiliyordunuz. îç yolculuklann büyülü fenerini tutuyordu içinize. OKUMA ÖNERILERI Robert Musil: * Genç Törless, Çev.: Kamuran Şipal, 2. Basım: 2000, İletişim Yay., 216 s. * Yaşarken Açılan Miras, Çev.: Ahmet Cemal, 1993, Yapı Kredi Yay., 126 s. * ÜçKadın, Çev.: ZehraAksu Ydmazer, 2. Basım:2001, Dost Kitabevi, 114 s. * Niteliksiz Adam I, Çev.: Ahmet Cemal, 2. Basım: 2000, Yapı Kredi Yay., 546s. * Kitap-hk, Sayı: 42. Temmuz-Ağustos 2000. Derginin "Vesikaltk" bölümü Musil 'e aynlmış. BELLEK KUTUSU "Edebiyatın görevi, olanı değıl.fakat olması gerekeni anlatmaktır. Başka deyişle: Edebiyat, ortaya anlam imgeleri koyar. Anlamlandırma demektir. Yaşamınyorumlanmasıdır. Gerçek, edebiyat için malzemedir." R, Musil "Musil'in duyarhğı, bulandırmaya ve kanşmaya karşı korunmadan başka bir şey değildi. Yazmada açıklık ve saydamlık, bir kez elde edildiğınde varhğım koruyan otomatik bir nitelik olmayıp sürekliyeni baştan edinilmesi gerekir." Elias Canetti "Musil, Avrupa nın ve Âvrupa kültürünün ölümünü kâğıda geçirmek eleştirel olarak açıklamak amacıylayola çıkar." George Steitıar anımsıyorum şimdi.. -. • O ezbenmde yer eden, kendim yazmışçasına döne döne okuduğum Malte Laurids Brigge'nin Notla- n'nın tınısı \ardı bu kitapta. Ril- ke'nin şu sözleriyle başlayıp, "De- mek buraya yaşanacak yer diye ge- liyoriar; burası ölünecek yer desem dahadoğru": Törless'in geldiği ya- tılı okuldakı sıla özleminin ruhunda çiçeklenen yanlannın anlatımıyla sürüyordu. Biri ötekine kapı aralı- yor, yer yer bütünlüyor; genç insa- nın yaşadığı sannlan, özlem ve se- vinçleri yansıtıyordu. Evet, biri diğerinin yanında duru- yordu. Rilke'yi ilkten okumuş ol- manın, Musil için bir baslama nok- tası olabileceğinı çok sonra öğrene- cektim. Belki de Musıl'le buluşma. Kafka'ya giden yolun en emin adımlannı atmamı sağhyordu bana. Kafka ki; içteki sürgünü, bir başı- nalığın alacakaranlık an'lannı bin bir sızıyla anlatırdı. Sinik duranaba- kar, toplumu/insanı buradan görme- ye, anlamaya çalışırdı. Örtüktü, ola- bildiğince sırlı tutardı asıl anlatmak ıstediğini. Rilke, sözün yalvacı gibi gelmiş- Tiyatro ve müzikal alanında verilen 2001 Tony Ödülleri adaylan açıklandı The Producers 15 dalda aday KûMr Servisi - Tiyatro ve müzikal alanında verilen en önemli ödüllerden biri olan 'Tony Ödülfcri - 2001' aday- lan açıklandı. 3 Hazıran'da New York'taki Radio City Musk Hall'de sahiplerini bulacak ödüller için bu yıl Mei Brooks'un 1968 tarihii ve klasdder arasına girmiş filmi 'TheProducers'ın sah- ne versiyonu 'The Produ- cers, the new Mei Brooks Musical' adlı yapım, tam 15 dalda aday oldu. Değer görüldüğu adaylık- lar arasında 'En lyi Müzi- kal 1 , 'En lyi Orijinal Senar- yo' dallannın yanı sıra 'En lyi Erkek Oyiıncu'nun da bulunduğu yapım, bu dalda müzikalin her ıki oyuncusu Matthevv Broderick ve Nat- hanLane'e de ayrı ayn aday- lık kazandırdı. Müziklerini bizzat Mei Brooks'un yazıp bestelediğı 'The Producers, the new Mei Brooks Musi- cal', koreografisini de ger- çekleştiren Susan Stroman tarafından sahneye konuldu. Müzikal, bir prodüktörün ayakta kalabilmek için ışıltı- h şov dûnyasında yaşadığı zorlukfan ve giderek yükse- lişini konu ahyor. Adaylararasındagöze çar- pan bir dığer yapım da 'The Fufl Monty' ('Anadan Doğ- ma'). 'En fyi Orijinal Senar- yo', 'En İyi Müzikal Senar- yo', 'En lyi Erkek Oyuncu - MüokaT başta olmak üzere toplam 8 dalda adaylık ka- zanan müzikal, çelik fabri- kalannın kapanmasından sonraçaresiz durumdakalan Ingiliz işçilerinin sonunda striptiz yaparak yaşamlannı kazanmaya karar vermeleri- ni konu alıyor. Bu yılm Oscar adaylann- dan 'Çikolata' filminin ba- şanlı Fransız oyuncusu Jufi- etteBinoche da 'BetrayaP ile 'En lyi Kadın Oyuncu - Ti- yatro' dalında ödül bekJiyor. 2001 yılı'Özd Tony Ödü- hl', PaulGemignani'ye veri- lecek. Belli başh adayhklar ise şu şekiide sıralandı: Mei Brooks (sağda), Mattnevv Broderick ve NathanLane (altta). Juliefte Binoche 'Betrayal'de(üstte). 'En iyi Erkek Oyuncu - Müzikal' • Matthew Broderick, "The Producers, the new Mei Brooks musical' • Kevin Chambeıiain, 'Seussical' • Tom Hewitt, 'The Rocky Horror Show' • Nathan Lane, 'The Producers, the new Mei Brooks musical' • Patrick Wilson, "The Full Monty' 'En İyl Kadın Oyuncu - Müzlkal' • Bh/the Danner, 'Follıes' • Christine Ebersole, '42nd Street' • Randy Graff, A Class Act' • Faitb Prince, 'Bells Are Ringing' • Maıia SchaffeL 'Jane Eyre' En İyl Yönetmen - Müzlkal 1 • Christopher Ashky, 'The Rocky Horror Show' • Mark Bramble, '42nd Street' • Jack O'Brien, 'The Full Monty' • Susan Stroman', 'The Producers, the new Mei Brooks musical' 'En iyl Erkek Oyuncu - Tiyatro' • Sean Carapion, 'Stones in His Pockrts' • Rkhard Easton, 'The Invention of Love' • Conieth Hfll. 'Stones in His Pockets' • Brian Stokes Mitchell. 'King Hedley II' • Gary Sinise, 'One Flew Over the Cuckoo's Nest' 'En iyi Kadın Oyuncu - Tlyatro' • Juliette Binoche, 'Betrayal' • Lmda Lavin. 'The Tale of the ABerpst's Wife' • Mary-Louise Parker, 'Proor • Jean Smart 'The Man Who CametoDinııer' • Lesfie Uggams. 'King Hedley II' En İyl Yönetmen - Tiyatro' • Markm McCtinton, 'King Hedley II' • Ian McEDıinney. 'Stones in His Pockets' • Jack O'Brien, 'The Invention of Love' • DanielSuffivan ti bana. Melekler katında yaşanılan acınınbannağını göstenrdi hep. Ke- mal Demirel'in bana sunduğu o gü- zelım Rodin kitabında Rilke, haya- ta bakışın, hayatın öte yakasında olupbitenlerinbir sanatçının duyar- lılığına nasıl yansıdığını anlaöyor- du. Musil, tıpkı Rilke gibi, elini kal- binin üzerine koyup, diğerleriyle de kaleminin ucuyla bir yol/yön çizi- yordu size. Adım adım gidiyordu- nuz. Duygu sapmalan, yalnızlık dehlizleri, aşk kırgınlıklan, gece sannlan, savrulma bannaklan, ka- bagüç salvolan önünüzde anlamka- zandığı kadar; anlamlanıu yitirdiği an'lara da dönüyordunuz onunla. Hayata birçok yanıyla bakabiliyor- dunuz. îç yolculuklann büyülü fenerini tutuyordu içinize, Musil. ••• îletişim Yayınlan'nca yeni bası- mı yapılan Genç Töriess'i elime alınca; Beyazıt'a, Sahaflar Çarşı- sı'na gitmek, Elif Kitabevi'nin önündengeçmek, Çınaraltı'naulaş- mak istedim. Hiçbir şeyin eskisi gi- bi olmadığını bildiğimden içim el- vermedi. Bir okuma sığınağım olan Rumelihisan'ndaki Kale Çay Bah- çesi'nde soluğu aldım. Okuma serüveni başh başına yol- culuktur. Siz o an'lan yerler/mekân- larla anlamlı kılarsanız; her bir an'ın belleğin su^daşı, yaşanan ve anımsa- nan zamanın en kalıcı yanlan oldu- ğunu görürsünüz. ••• Askeri bir okulda yatılı öğrenci olarak okuyan Törless, her ne kadar Musil'in yaşamından izler getiriyor- sa da; yazann imgelemi, soyutlama yetisi bir başka dünyanın kapılannı açıyor bize. 1940'larda yoğun bi- çimde yaşanacak olan faşizmin in- san ruhundaki fılizlendiği ortamla- n bu bakış açısıyla çok önceleri gö- rebilen Musil, insan gerçekliğine derinlemesine bakmanın da yolunu yordamını gösteriyordu bizlere. 'Kitkveiktidar'ın gücünün aktığı ır- maklann debisine döndürür bizi. Törless'in yansıtıcı bilınciyle, Re- hing, Beineberg ve Basini'nin dün- yalanna uzanınz. Buradan bize tut- tuğu ayna insan ruhunu anlamamı- za kapı aralar. Ernst Fischer'ın şu sözleri, bizi ona daha da yakınlaştırmaktadır: "Çökmekteolan birtoplumdayaşa- yanyazar,bu çdküşü betimkmekten kendini alamaz." ••• Musil, bireyin ruhunun derinlikle- rine bakarken; dıştakini, hayatın en- gellennı, olumsuzluklannı gösterir. GençTörless'te benleşen duygulann yansısıylabirlikte, bireyin içsel dün- yasının olgunlaşma sürecini de adım adım dile getirir. '70'li yıllann karabasan ortamın- da içinden çıkamadığım duygu git- gellerinin ağırlığından yavaş yavaş kurtulduğumu anımsıyorum bu ro- manla yolculuğumda. Musil, bir bakıma da sizi buna ha- zu^lar. Romanı yeniden okurken; başka izlerden gitmedim, hep o an'lara döndüm. Okumak için gel- diğim kent de, giderek nerelerde yoksullaştığımızı, neleri yitirdiği- mizi zamanla anlatacaktı bana da. "IJmutsuzJuklannen kaüneriisTrun yaşandığı günlerden sıynlıp hayaü anlamaya giden yolun kavşağında duran Musil'le buluşmanın anlamı- nı pekiştiren bir ödev olarak Kaf- ka'ya, Camus'ye, Sartre'a dönmüş- tümyüzümü. Ait olma duygusunu bize en çok hissettiren Musil'deki karamizahı, Kafka'daki ironiyle karşılaştınrken; yeni bir okuma katmanına doğru yol almanın kaçmılmazhğını görüyor- dum. Belki de bana, oturup Karl Man'ın 1844El Yazmalan'nı okuma duygusunu veren de buydu! Yaşar Kemal'in "Akçasaz'uı Ağalan" ro- manlannı okumanın yordamına an- cak böyle varabilirdim. Musil, birça- ğı/dönemi, değişeni, başkalaşımı gösteriyordu; ondan yansıyan ışıltıy- labirbaşka yapıtadönüp daha 'iç'ten bakabilirdiniz. Şimdi, Niteliksiz Adam'ı okuma- ya karar verirken de; Semih Kapla- noğhı'nunHerkesKendiEvinderıl- mindeki öyküden bize yansıyanlar- la birlikte, o alacakaranlığa, belleğe dönüşün neleri içereceğini görme- nin dayanılmaz sannsını yaşadığımı söylemeliyim. Musil ise o sannlı dünyanın ilk ayna tutanlanndan biri olarak orada duruyor; geçmişteki geleceği bize bagışlayan biryazar olarak hem de... www.feridunandac.com ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Osmanlı ve Türkiye... "Kültürel kimlik", dün olduğu gibi bugün de öne- mini konjyan bir kavram. Ancak ırdelenmesi ge- rektiğinde yanlış çıkış noktalannı temel almak, her kavramı olduğu gibi kültürel kimlik kavramını da bulandınp yozlaştırmaktan başkaca birsonuç ve- remez. Bulanık bir kültürel kimlik kavramı ise, ül- kemizin yakın geçmişinde sık görüldüğu üzere, kolaylıkla toplumu karanlık yollara sürüklemenin aracına dönüşebilir. Günümüzde kendi kültürel kimliğimize ciddiyet- le eğilmek istedığımizde, bu kimliğin "Osmanlı" geçmişini de -iıstelık önemle- göz önünde bulun- durmamız, nesnel-bilimsei düşünmeeyleminin ge- reğidir. Bu bağlamda asıl önem taşıyan nokta ise, Osmanlı olgusunu doğru yere oturtabilmektir. Osmanlı Tmparatorluğu döneminde Avrupa ta- rihine baktığımızda hemen saptanabilecek olan birolgu, bu doğru yeri bulabilmek açısından önem taşımaktadır. Imparatorluk döneminde, birmonar- şiler örgüsü olan Avrupa'ya baktığımızda, karşımı- za Ingiltere Krallığı, Ispanya Krallığı, I. Elisabeth'in ölümune kadar Iskoçya Krallığı, Fransa Krallığı gi- bi devlet adlan çıkar. Başka deyişle Avrupa'da devletler, tek tek hanedanlann adını değil, fakat bir ülkenin adını taşır. Osmanlı Imparatortuğu'nda ise, bu imparator- luğun alt yüz yıllık tarihi boyunca devlet, bir ülke- nin değil, fakat bir hanedanın adını taşıyan, ço- kuluslu bir imparatoriuk olagelmiştir. Bu impara- torluk içerisinde Osmanoğullan'nın Türk unsuru- na nasıl baktıklan ise, bilindiği gibi, bugüne kadar tartışma konusudur. En azından görülen odur ki, Osmanoğullan Türk unsuruna hiçbir zaman aşın bir sempati ve bağlılıkla bakmamışlardır. Cumhu- riyetin kuruluşuna kadarki dönem boyunca Os- manlı Devleti'yle bağıntılı olarak "Türkler" söyle- mi, daha çok Baulı kaynaklarda rastlanan birsöy- lemdir. Osmanlı Imparatoriuğu'nun özellikle duraklama ve gerileme dönemlennde hanedanın soyunun tü- kenme tehlikesi karşısında sarayın geçirmiş oldu- ğu panik durumlan da, yukandaki olgular gözö- nünde tutulduğunda, daha iyi anlaşılabilmektedir. Avrupa'daki monarşilerde aynı krallıkta hanedan- lann birbirini izlemesı devletin varlık koşulu sayıl- mazken Osmanlılarda durum farkiıdır. imparator- luğun altı yüz yıh boyunca Osmanlı soyundan gel- meyen bir padişah hiçbir zaman düşünülmemiş, Osmanlı soyunun tükenme tehlikesi ise her za- man, en azından devletin ve ülkenin adsız kalma- sı gibi tuhaf bir tehlikeyi de beraberinde getiımiş- tir. Bu durumda Osmanlı Imparatoriuğu'nun yıkılı- şının ardından tarih sahnesine çıkan Türkiye Cumhuriyeti, karşımızda -Avrupa'da, Osmanlı Imparatoıiuğu ile aynı tarihlerde son bulan bazı monarşilerdeki durumun aksine- yalnızca yönetim . biçimi açısından değil, fakat doğrudan özü açısın- dan yeni bir devlet olarak belirmektedir. Bu öz çer- çevesinde, örneğin "Türk" unsurunun ırk köke- ninden aynlıp ulusa dönüşmesi de yenidir, vatan kavramı da. Ve yine bu açıdan bakıldığında, Mi- sak-ı Milli ile sınırlan çizılen ülke, Türkiye Cumhu- riyeti'nin kuruluşu ile birlikte tarihte ilk kez oluş- turuian bir ülke nitelığinı taşımaktadır. Önceki yüz- yıllar boyunca Anadolu'da egemen öğe olan Türk öğesi, aynı topraklarda yaşayan topluluktur; bu- na karşılık Osmanoğullannın bakış açılanndan ay- nı topluluk, hiçbir zaman Fransa krallarının Fran- sızlara, Ingiltere krallannın da Ingilizlere bakış açı- larryla görülmemiştir. Aslında Mustafa Kemal, giriştiği Kurtuluş Sa- vaşı ile bir vatanı yalnızca kurtarmamış, fakat va- retmiştir. Bu olgunun kültürel kimliğimiz açısından doğurduğu sonuçlan tartışmayı sürdüreceğiz. e-posta: ahmetcemalCa superonline.com [email protected] BHy Higgins yaşamn yitinf • Küitür Servisi- Caz dünyası, 12 yaşında müzisyenliğe başlayan ve ilk profesyonel çalışmalannı Los Angeles'taki "rhythm and blues" gruplanyla yapan ünlü davulcu Billy Higgins'i yıtirdi. Ornette Coleman, Miles Davis, Cedar Walton gibi müzisyenlerle çalışan Higgins, caz rock ve caz funk alanlaruıda yaptığı müziklerin ardından daima cazın ortodoks tarzına geri dönmüştü. 1997 yılında Ulusal Caz Ustalan Yetenek Ödülü'nü alan müzisyen ikinci kalp nakli için bekJerken yaşamını yitirdi. Bodpum Jazz Günleri başlıyor • Küitür Servisi - Akbank, 12 Mayıs - 1 Haziran tanhlen arasında gerçekleşecek Bodrum Jazz Günleri'ne destek veriyor. Etkinlik, avangard arayışlardan funk'a uzanan yenihkçi anlayışı ve Acid Trippin'in müziği ile başlayacak. 15 Mayıs salı günü llhan Erşahin ve Wax Poetic izleyicilerle buluşacak. 18 Mayıs cuma günü jazz, rock, funk, blues ve latin tarzlannı içeren Trio Mrio'nun konseri izlenebilecek. Doğaçlama çalışmalanyla tanınan Butch Morris tarafından yönetilen ve Istanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü öğrencilerinden oluşan Istanbul Project ise 20 Mayıs pazar gecesi sahne alacak. Caz gitaristi Don Nixon 23 Mayıs'ta, Amerikan Trompetçi The Lloyd Chrisholm Group 25 Mayıs ve 30 Mayıs'ta 60'h yıllann caz geleneğini günümüze taşıyan Cengiz Baysal ve Dörtlüsü'nün konseri ile jazz günleri sürecek. Bodrum Jazz Günleri'nin son konuğu 1 Haziran'da Selen Gülün Dörtlüsü olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle