23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 NİSAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Türkülerin öyküleriHerşeyi, herşeyi; şiirieri de, şa- irlerini de, şarkılan da, türküleri de, ozanlannı datüketiyoruz... Oysa; ya- ratılış, bulunuş, söyleniş süreçleri ile her birinin kimi kez acılara, kimi kez seviye, kimi kez de gerçek olay- lara dayanan üretiliş öyküleri oldu- ğunu unutuveriyoruz. Örneğin, son yıllarda pektutulan "Ormana" türküsü. "Aman orman- cı, canım ormancı I Köyümüze bı- raktınyoktan bir acı" vurgusu ile di- limizde dolandırdığımız, yalıçapkı- nı gibi gönül sularımıza dalıp dalıp çıkan o ünlü ezgi. Onun da öykü- sü olmaz mı hiç... Yatağan'a bağlı Gevenes Kö- yü'nün kahvesi Belen Tepesi'nde- dir. Köylüler burada toplanarak da- ma ve tavla oynarlar. 1946'nın tem- muz ayında çevrede orman yangı- nı çıkar. Ormancı San Mehmet, kahveye gelip Muhtar Tevfik'ten yardım etsin diye köyün bekçisini ister. Muhtar, iş zamanı olduğu için bekçiyi vermez. Ormancı da tuttu- ğu zaptın imzalanmasını ister. Da- ma oynayan MuhtarTevfik, zaptı im- zalamayınca, ormancı dama ma- sasını devirir ve çıkan kavgada bı- çaklar çekilir, tabancalar patlar, Muhtar Tevfik de yanlışlıkla vuru- lup ölür. "Ormanct" türküsünün öyküsü- nü, folklor çalışmalarını Anadolu cicimi gibi dokuyan Metin Turan'ın hiç yüksünmeden, özveri ile üç ay- da bir çıkardığı "Folklor/Edebiyat" dergisinden öğrendik. Metin Tu- ran, "Harmana giren porsuk dirge- ne katlanır" deyip tüm olumsuz ko- şullara karşın dergiyi çıkarmakta direniyor. Uretim harmanına gir- mek ısteyenler için "Folklor/Edebi- yat" dergisinin yazışma adresini verelim: "HataySokak9/19,06410 Kızılay IANKARA. Telefon: 0312- 425 39 20." ISIK KAXSC .net.tr. Nisan Sonunu Bekleyin!Erdal Irvönü'nün randevu defteri kabank... Siyasetçiler, il başkanlan, CHP'den ayrılanlar ve etkili kesim- lerden temsilciler, Inönü'nün kapı- sını aşındırıyor... inönü'yü yeni bir oluşuma razı et- mek isteyenlerin gerekçeleri aşağı yu- karı belli: "Ekonomik bunalımla bir- likte siyasi bunalım doruk noktaya ulaştı. Her ne kadar 'Seçeneğimiz yok diyerek geçiştirse de, bugünkü iktidartam anlamtyla bitmiştir. Sokak- lara dökülen on binlerin gösterdikle- ri tepkiler, yalnızca iktidar ortaklan- nın değil, TBMM içinde ve dışında- ki muhalefet partilerinin de halka gü- ven vermediğini kanıtlıyor. Bu du- rumda, TBMM'nin yenilenmesi ge- reksinimi çok açık. Ancak gerek eko- nomik, gerekse siyasi açıdan erken seçime gitmenin koşullan oluşmuş değil. Var olan partilerle seçime git- mek, sorunu çözümlemez. Çünkü bırakınız seçmenlerin bûyük çoğun- luğunun kararsız olmasını, birbaşka büyük çoğunluk varki, onlar 'Hiçbi- rine oy vermem' eğiliminde. Çoğul- cu demokratik rejim açısından teh- likeiibu eğilim karşısında, özellikte sol- da, halkın güvenini sağlayacak, ken- di içinde kavga etmeyen, geçmişte- ki hatalardan ders almış, birbiri için- de küçük parçalara böİünmüşlükle- ri belli ilke ve hedefler çerçevesinde tutkallayan, güçleri dağıtmayan, ye- ni simalarla donatılmış bir kitle par- tisine duyulan özlemin ivedilikle ya- şama geçirilmesi gerekiyor. Böylesi bir oluşum, siyasette ya- şanan ve 'ara rejim ya da teknokrat hükümeti' arayışlanna yolaçan 'se- çeneksizlik' ortamının sislerinide da- ğıtacaktır. Bu koşullarda Inönü'nün önderii- ğine mutlaka gereksinim duyulmak- tadır." Peki, Inönü ne yapacak ya da ya- pabilir? Duyumlar çeşitleniyor: "özünde Inönü'nün siyasete dön- meye hiç niyetiyok. Ancak kendisiy- le görüşenleri dinliyor ve düşünme sürecinde. Türkiye çapındaki endi- şe vericigelişmelehdikkatle izliyorve büyûk rahatsızlık duyuyor. Ne de ol- sa, o bir Inönü... Bu ay içinde 'Nasıl bir Türkiye, nasıl bir parti' sorulanna açıklıkge- tiren düşüncelerini kamuoyuna açık- layabilir. En azından tartışmaya aça- bilir." Ortak beklentiye gelince... Herke- sin ağzında, sıkça dile getirilen üç sözcük: "Nisan sonunu bekleyin!" ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARl YILMAZ ŞIPAL SSK, 'Genel Sağhk Sigortası' mıdır? Anayasanın 56. maddesinde: "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı- na sahiprir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sûrdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasar- ruf ve verimi arttırarak işbirliğini gerçekleştirmek ama- cıyla sağbk kuruluşlannı tek elden planlayıp hizmet ver- mesini dfizenler. Devlet, bu görevi kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sos- yal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek ye- rine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilme- si için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir" denil- mektedir. 65 milyonluk Türkiye nüfusunun yüzde 78'inin (yetmiş se- kiz) "ruh ve beden sağlığını" sağlamak görevini, Sosyaİ Si- gortalar Kurumu sağlık kurumları üstlenmiştir. Bir anlamda SSK sağlık kurumlan, anayasada öngörülen "genel sağlık si- gortası" konumuna getirilmiştir. (1) SSK, Bağ-Kur ve özel sandıklara prim ödeyenler, bu kurumlardan malullük, yaşlılık, dul ve yetim aylığı alanlar, bunlara bağımlı olan eş, çocuk, ana ve babalara sağlık yardı- mını SSK sağlık kurumlan yapmaktadır. SKK, Bağ-Kur ve özel sandıklarla ilgilendirilenlerin sayısı 1999 yılı verilerine göre 50 milyon 578 bin kişidir. Bu da Türkiye nüfusunun yüzde 78'idir. (2) TC Emekli Sandığf na kesenek ödeyenler, bu kurum- dan malullük, emeklilik, dul ve yetim aylığı alanlar ve bunla- ra bağımlı eş. çocuk. ana ve babalann toplamı 8 milyon 434 bin kişidir. Bu 8 milyon 434 bin kişi, Türkiye nüfusunun yüz- de 13'ünü oluşturmaktadır. Nüfusun yüzde 13'ünü oluşruran TC Emekli Sandığı ile il- gilendirilenlerin hangi sağlık kurumlanndan yararlanacağı, 16 Temmuz 1973 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan, "Emekli, Adi Malullük veya Vazife Malulleri Aylığı Bağ- lanmış Olanlarla, Bunların Kanunen BakmakJa Yüküm- lü Bulundukları Aile Fertleri, Dul ve Yetim Aybğı AJanla- nn Muayene ve Tedavileri Hakkında Tüzük"ün 4. madde- sinde belirtilmiştir: "Genel ve katma bütçeli dairelerle, özel idarelere, bele- diyelere ve karma iktisadi teşebbüslerine bağlı poliklinik- ler, hastaneler, doğumevleri, sanatoryumlar, prevantor- yumlar, rehabilitasyon merkezleri, sağlık merkezleri, dis- panserler, ana ve çocuk sağlığı merkezleri, hükümet ta- biplikleri, belediye tabiplikJeri, sağlık ocaklan vb. sağlık kurum ve kuruluşları bu tuzük hükümlerine göre resmi sağlık kurumu sayılır." Sosyaİ Güvenlik Kurumlannda Sağlık Yardımı Alanların Dağılımı (1) SSK, BAĞ-KUR, ÖZEL SANDIKLAR AktıfSıgortah îstege Bağlı Sıgortalı Tanm Sıgortalısı Aylık Alanlar Bağımlılar Toplam 7 877. 000 1.165.000 1.055.000 4.388.0O0 36.093.000 50.578.000 %12.15 %1.80 %1.63 %6. 77 %55. 69 %78. 04 (2) EMEKLİ SANDIĞI 2.118.000 0 0 1.257.000 5.059.000 8.434.000 %3.27 %0.00 %0.00 %1.94 %7.81 %13.01 Türkiye nüfusunun yüzde 78'i olan 50 milyon 600 bin ki- şiye sağlık yardımı veren SSK, anayasada öngörülen "Genel Sağlık Sigortası" görevini üstlenmiş demektir. BAFRA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1999'487 Davacı Erkan Çuvalcı vekılı Av Nazım Geyıkcı tarafından davalı ha- sımsız olarak mahkememıze açılan gaiplık davasının mahkememizde ya- pılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince: Trabzon ıli, Yomra ılçesi, Kayabaşı köyü nüfusuna kayıtlı olup halen Bafra Osmanbeyh köyünde ikamet eden Rasim ve Fatma'dan olma, 5.1.1944 d.iu Ahmet Çuvalcı 2.5.1992 tanhınde kaybolmuş ve bu zama- na kadar kendisinden bir haber alınamamıştır. Adı geçenı tanıyan. gören, adresinı bilen şahıslann, duruşma günü olan 27 12.2001 tarihıne kadar mahkememıze büdırmelen, bu tahhe kadar bir haber aünamadığında ga- ipliğine karar verileceği ilan olunur. Basın: 18222 Yurttaşlar da olmasa Türk-lş Başkanı Bayram Meral dövünüyor "Dervişprogramıile200 bineyakın kamu işçisi resen emek- li edilecek..." Tüm Banka-Sen Başkanı Ali Rı- za Camcı, geçen hafta Ziraat Ban- kası önünde açıkJama yaparken uya- nyor "Derviş programı ile kamu ban- kalanndayapılacak operasyonlarso- nucu yaklaşık 25 bin kamu bankası çalışanı zorunlu emekliliğe sevk edi- lecek. " Tek Gıda-lş Başkanı Hüseyin Ka- rakoç çığlığını duyurmaya çabaiıyor "Derviş programı ile TEKEL özelleş- tirilirse, tütûnden ekmekyiyen 3.5- 5 milyon insan perişan olacaktır." Çrftçi örgütleri, dertlerinin dinlen- mediğinden yakınıyon "Derviş prog- ramı ile TBMM'den aceleyle çıkan- lan şekeryasası ile 3.5-5 milyon pan- carüreticisi, şekerişçisi, hayvanye- tiştiricisi birkaç yıl içinde aç kala- cak." Kepenk kapatan esnaflar ise so- kakta... An ah; şu yurttaşlar da olmasa, üi- keyi öyle güzel yönetecekler ki... Tasarrufu sevsinlerBaşbakanlık 7 sayfaiık tasarruf genelgesi yayımladı: Iş- tevini yrtirmiş bina ve tesisler tasfiye edilecekmiş, hizmet birimleri az sayıda personelle çalışacakmış, telefon ko- nuşmalan belirlenen hedefi aşarsa bedelleri memurlardan alınacakmış, kaloriferler az yakılacakrnış, açık lambalar söndürülecekmiş, su kullanımında aşınlıktan kaçtnıiacak- mış, falan filan... Bu genelge ile ne kadartasanxıfedilecek bilemeyiz ama, yalnızca 6 termik santradn yanında "bedava "ya devredi- len, devredilecek olan kömürocaklanndan kamunun ne ka- dar zarar edecegini hesaplayabiliriz. Türkiye Maden-lş Sendikası'nın yaptığı belirlemelere göre; Yatagan, Yeni- köy, Kemerkoy, Çavtrhan, Orhaneli ve Seyitömer termik sant- rallan özel ettere devrediltrken, bu santrallan besleyecek olan 687 milyon tonluk kömür rezervterinin "bilaücret" ay- nı özel ellere verilmesinin bedeli tam tamına 6 milyar 632 milyon dolar. Bir başka deyişle, Amerika'lardan gelip bizi kurtaracak olan Kemal Derviş'in fellik fellik aradığı 12 mil- yar dolann yansından faziası... Bir bilgi daha size: Kömür ocaklannın bedavaya verilme- sine ilişkin devir sözleşmelerinin altında TEAŞ adına Mu- zafferSelvi ile Önal Peker'in imzalan yeralıyor. Hani "yol- suzluk" suçlamastyfa cezaevinde yatan bürokratlar var ya, onlar... Başbakanlığın tasarruf geneJgesini kuttar, ak günler di- leriz efendim... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@tur1f.net KEDt LEVO APTÜÜKA BA&IMSIZLIK} HEM MODAS &EÇMİŞ, HEM DE J"' TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 9 Nisan -Ah !. Yafrum ftirryei, o ne ya? Öpsenc paşa babalartntn eteklermiISenr* sona yarama alerkr, hafar/ tUHer de., kimse. strû / KARIKATÜRÜMÛZÜNBABASL 19SO'PE BUGÛN, ÜNLÜ KABİKATÜfiCÜ CB- MİL CEM, İSTAN8ÜL 'DA ĞLOÛ- fB?O'L£K- DE "OİYOJEN"Mİ2AH DS8SİSİNDE YAY/N. IMJAH KAei&tTV&ceSLE gAÇLAYAH TÛRK KARİKATÛR SAMATt, OAHA SONM CEAÂ'İN KATKILARIYLA ÇA&NA UYGUN BİR. PÛ2EYE YAKLA$ACAK.Ttg..KA(ÜKATÛr RÜMÜ2JJN İLK USTASI OIAN CBM,TİTİZ İŞÇİLİğ/, ZAMANIMN (İSTİSDAT PCVKİ VB İMMMT&ZLUĞUN SON YtUAKl) PO- ÜTİK YAPfSlNA 6ETİ8DİSİ YEBGıvE AYPtN KİŞİLİĞİYUE GeLECSK KUŞAKLA- RA ÖRfJBK OlACAKTlR. C£M.CUtAUU- HİYET DeVfÜHC>£,HEMEN HEMEH HİÇ. KA8İKATÜR. GİZMEMİçrfK ALANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999/615 Karar No: 2000/350 Davacı Fevzi Alaydın ve arkadaşlan vekili Av. Osman Doğan tarafından Ayten Çalışer ve arkadaşlan aleyhine açılan tapu iptali ve tes- cil davasının yapılan açık yargılaması sonunda Alanya Şekerhane Mahallesi 3 pafta 245 ada 1 parsel nolu taşınmaz ile yanı mahallede 4 pafta 244 ada 30 parsel sayılı taşınmazlann tapu kaydında malik görülen Mehmet Alaattinoğlu'nun 27/216 olan her iki parseldeki pay- lannın iptali ile bu orandaki paylann davacılar adına hisseleri oramnda MK.nun 639/2 maddesi gereğince tapuya tesciline 5.5.2000 gün ve 615/350 sayj ile karar verilmiş olup, karar adresi tespit edilemeyen davalılar Ayten Çalışer, Dilek Çalışer (Çiloğlu), Didar Çalışer, Yal- çın Çalışer, Habibe Sağlam. Emine Çalışer, Suzan Özer'e tebliğ edilemediğüıden adı geçenlere Tebligat Kanunu'nun 28, 29, 30, 31 md. göre ilanen tebliğ olunur. Basın: 17948 CİDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999/20 Karar No: 2000/141 Davacı Bayram Bakacak vekili tarafından davalı Florentın Bakacak aleyhine açılan boşanma davasının yapılan ve bitirilen açık yargı- laması sonunda; Davanın kabulü ile Kastamonu ili Cide ilçesi Kasım köyû cilt 046/01, sayfa 33, kütük no 9'da nüfusa kayıtlı Ramazan ve Ayşe oğlu 1966 d.lu Bayram Bakacak ile aynı hanede nüfusa kayıtlı Emılıan ve Cornelıa kızı 1975 d.lu Florentın Bakacak'ın M.FCnun 134/1. mad- desi gereğince boşanmalanna, 710.000 TL harcın davalıdan tahsiline, 34.540.000 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, yine 13.500.000 TL. maktu vekâlet jicretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine dair 12.9.2000 tarihinde yasa yolu açık olmak üzere karar veriuniş olup, işbu karar davalı Florentın Bakacak'a tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ ve karann ılanından itibaren 15 gün içersinde ya- sa yoluna başvunnadığı takdirde karann kesinleşeceği hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 18216 GÖRÜŞ KASIM KAZBAY Okullara Giriş Sınavlan Üzerine Zekâ ve yetenek testleri hayatımızın pek çok döneminde, her okul kapısında bizim ve yakın- larımızın karşımıza çıkmakta, gireceğimiz okul- ları belirleyerek mesleğimizi ve bir yerde kade- rimizi belirlemekte. Ancak testlerde başarılı ol- malarına rağmen girdikleri okullarda başarılı olamayan pek çok çocuk var. Ya da pırıl pırıl bir okul yaşamından sonra hayatta sendeleyen- ler oldukça fazla. Bu oranın yüksek olduğu, elimizde istatistik olmamakla birlikte malumumuz. Bu durumu 20 yıllık parlak bir eğitimden geçen diplomalı işsizlerden; ya da ortaokul mezunu, ama "şans- lı" patronlarının yanında asgari ücretin biraz üs- tünde bir maaşla geçinen ve hayatın adalet- sizliğinden yakınan genç mezunlarımızdan so- ralım. Aldıkları eğitimle bağdaşık, hak eftikle- ri parayı alamayanlar bir el kaldırsın sayalım... Soru: Yetenek ve zekâ belirleyici seçme ve yerleştirme sınavlarının amacı ne? llerideki yıl- larda en başarılı olacak zekâları tanımlayarak bunlan en iyi şekilde eğitmek mi? Eğer öyle ise, kolejlere giriş sınavlarındaki ya da üniversite giriş sınavlarındaki puanın, bu gençlerin 20 sene sonraki gelir ve saygınlıkla- rının önemli bir belirleyicisi olması beklenir. Acaba Öyle midir? ABD'de yapılan benzeri sınavlar ile ilgili ça- lışmalar, sınav sonuçlarının hayaftaki başarının çok da önemli bir belirleyicisi olmadığını gös- teriyor. Bu nedenle ABD'de bazı üniversiteler girişte ÖSS eşdeğeri SATsınavı gerekliliğini ar- tık kaldırmaya başladı. Pek çok okulda ise geleceği daha iyi göre- bilecek alternatif testler konusunda ciddi ara- yışlar var. Türkiye için sınav sonuçları ile ha- yaftaki başarı arasındaki korelasyonu belgele- yen bir çalışma yok. Ancak, anekdotal izle- nimler, durumun Türkiye'de de benzer olduğu- nu düşündürüyor. Soru: Sınavlar gerçekten kişinin zekâsını ve yeteneği mi belirliyor? Eğitim-para adaletsiz- liğindeki sorun gerçekte burada aranabilir. Şu andaki sistemde sorulann hazırlanışı ve sınav- ların belirlediği bellek ve analitik düşünme gü- cü. Oysa bunlarzekânın sadece bir boyutu. Bu- nun yanında hiç test edilmeyen pratik zekâ, ya- ratıcı zekâ, yeni durumlara uyabilme yetene- ği, sanatsal ve duygusal zekâ göz ardı ediliyor. Yalnız göz ardı edilmiyor, öğretim süreci içeri- sinde de söylenenleri iyi ezberlemesi ve kur- nazlık etmemesi -ayağını denk alması- konu- sunda "eğitilerek" bu yetenekleri köreltiyor. Bu sebeple üniversiteden başarı ile mezun olan genç, kurallar ve sınırlar içinde oynarken, ılımlı maaşlı işine dört elle sarılırken; Anado- lu'nun pratik zekâsı esnekliği ile aradan sıyn- labiliyor. Ve biz burada adaletsizlik anyoruz. Ha- civat- Karagöz, alaylı-mektepli, Kaynanalar gi- bi, tiplemelerinde okumuş kesimi hep kaybe- den durumda gösteren halk edebiyatı biraz da gerçekleri yansıtıyor. Bol diplomalı birisi olarak amacım, eğitimi kü- çülterek önemli olan kumazlıktır ucuzluğuna kaç- mak değil. Ancak seçme sınavlarındaki kriter- lerin ve okul içi eğitimin radikal olarak gözden geçirilmesi gerekliliğine inanıyorum. Böylelikle, birincisi ezber yapamadığı için sistem dışına itilen pek çok pratik-yaratıcı ço- cuk eğitim imkânına kavuşacaktır. Ikincisi oku- la girmiş olan pek çok zeki çocuk da ayakla- nnı denk almak, sindirilmek yerine özgün dü- şünceleri ile geleceğin Türkiye'sini şekillendi- recektir. Kimler eğitilecek, nasıl eğitilecek, eğitim- güç-kazanç arasındaki adalet nasıl kurulacak; çok da küçük bir proje değil bu. B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Bir kara- rayadabiran- laşmaya geti- rilen sınırla- 3 ma. 2/ Afri- 4 ka'dayaşayan, bacaklan be- yaz çizgili bir hayvan... Ma- denkülçeleri- „ nin eritilip anndınlması. 9 3/Bir soru sözü... Bir giyeceğin göğüsle 1 omuz arasında kalan 2 bölümüne eklenen 3 parça. 4/ Pamuktan 4 dokunmuş basma... Tabanı tahtadan ya- pılmış deri ayakkabı. 5/ Asma kütüğü... ' Dince aziz tanınan ki- mi kadınlara verilen saygı sanı. 6/ Bir şeyi, bir yerden bir yere çekerek görürüp getirmeye yarayan halat. II Yapmacıklı dav- ranış... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmak için kullanılan deyim sözü. 8/ Çanakkale'nin bir ilçe- si... Bir cetvel türü. 9/ Küçük bitkilere verilen or- tak ad... Yemenicilerin kullandığı ölçü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bol tüylü, başı aslan başına benzeyen, Çin kö- kenli bir köpek cinsi... "Hayır" anlamında kulla- nılan söz. 2/ tlave... Yoksullara yiyecek dağıtan ha- yır kurumu. 3/ Kırmızı, san ya da pembe çiçekle- ri olan ve halk hekimliğinde kullanılan otsu bir bit- ki. 4/ Yeşil abanoz da denilen ve tropikal Ameri- ka'da yetişen ağaç... Celp eden, çeken. 5/ Nikelin simgesi... Bir oyun ya da filmde aniden yaratılan komik durumlar... Bakınn simgesi. 6/ Eski Mı- sır'da güneş tannsı... Ege Bölgesi'nde ünlü bir an- tik kent. 7/ Başka birinin kullandığı söz ya da tüm- celeri anlamsız olarak yankı gibi yineleme. 8/ Pe- şin parayla bir şeye alıcı olma işi... Uzaklık işare- ti. 9/ iyi terbiye edihnemiş vahşi binek hayvanı... Dağ sırtlannda geçit veren çukur yer.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle