23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MART2001 PAZAR CUMHURtYET SAYFA HABERLER Yolsuzluğun kitabı yazılacak • NEVŞEHtR (Cumhıniyet) - Görevini tamamlayan Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı ve Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, kamu bankalannda yaşanan yolsuzluğun kitabını yazacağını söyledı. Elkatmış, kamu bankalannda yaşanan yolsuzluk olaylanyla ilgili araştmnalar yapıp belge topladığını, doküman toplama işlemlerini tamamladıktan sonra yapılan yolsuzluklarla ilgili bir kitap hazırlayacağını kaydetti. Kamu bankalanndaki yolsuzluk olaylannın son 4 yılda büyûk orandaartış gösterdiğine dikkat çeken Mehmet Elkatmış, Emlak Bankası, Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın toplam görev zarannuı 20 milyar dolara ulaştığmı belirtti. Gürüz'den raporlu yanıt • ANKARA(ANKA)- Rektör atamalan sürecinde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından antidemokratik olmakla eleştınlen YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, hazırladığı bir raporla Sezer'i yanıtladı. Rektörlerin seçimle behrlenmesının demokratikleşmeyle ilgisi olmadığını savunan Gûrüz, bu görüşün "sokaktaki ortalama insana yaranma içgüdüsûnden" kaynaklandığını söyledi. Gürüz, "Yükseköğretim Sevk ve Idare Sistemleri" başlığıyla hazırladığı raporda, değişik ülkelerdeki üniversite yönetim sistemleri ile Türkiye'deki yönetim şeklini karşılaştırdı. Yatajjan'da arıza sürüyor • MUĞLA(AA)- Yatağan Termik Santralı'nın neden olduğu hava kirlilıği, baca gaa antma tesislerindeki anzanın giderilememesi nedeniyle Yatağan ve çevresinde tehlike oluşturmaya devam ediyor. 18 Mart'ta faaliyete başlayacağı bildirilen santralın 3. ünitesine ait baca gazı antma tesisınin çalıştınlmasının ertelenmesi gündeme geldi. Aria'nm yeni servisi açılıyor • istanbulHaber Servisi-GSM 1800 operatörü Aria'nın merkez müşteri hizmetleri servisi, yann hizmete girecek. Yapılan yazılı açıklamaya göre, 20 Mart tarihine kadar 08.00-20.00 saatleri arasında hizmet verecek olan servis, 21 Mart'tan itibaren her gün 24 saat aralıksız çalışacak. Aria Müşteri Hizmetleri Servisi'ne 444 0 151 numaralı telefondan ulaşılabilecek. CHP'de eski liderler, kendileriyle görüşmek isteyen genel başkanm çağnsını tartışıyor Inönü BaykaiPa soğukANKARA (Cumhumet Bürosu) CHP Genel Başkanı De- niz Baykal'ın beş eski genel başkana yaptığı görüşme çağ- Ölümünün 9. yılı nsı soğuk karşılandı. CHP'den istifaya hazırlanan Erdal tnönü'nün bu çağnya olumsuz yaklaştığı behrtilir- ken Murat Karayalçm'ın gö- rüşmeye gıtme yanlısı olduğu bildırildi. Baykal da, "Partj- de kavgayıbitinneklazım.Bu, kurultaym koyduğu irade doğruhusunda olacaknr. Ben eski genel başkanlara çağnmı yaptım, düşüncelerini anla- mak isterim" dedi. Beş eski genel başkanm Baykal'a gönderdiği mektup- la parti içi çekişmeler su yü- züne çıktı. Bir süre sessiz ka- lan Baykal, daha sonra Kara- yalçın aracılığıyla beş eski genel başkanı görüşmeye ça- ğırdı. Eski genel başkanlann Emil Galip Sandalcı anılıyor Istanbul Haber Servisi - tnsan Haklan Denıeği kurucusu, gaze- teci-yazar Emil Gaüp Sandalcı, ölümünün dokuzuncu yılında Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başmda amldı. Anma törenine ÎHD Istanbul Şube Başkam Eren Keskin ile der- neğin Istanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri katıldı. Eren Kes- kin, Sandalcı'nın demokrasi ve insan haklan için verdiği mücade- lenin unutulamayacağını belirte- rek "Sandalcı, darbenin en ağır yaşandığı günlerde demokrasinin öncüsü olmuştu. Onun gönüHeri- mizdeki yerini her zaman koruya- cağK" dedi. Savaşımla dolu bir yaşam Emil Galip Sandalcı, 1922 yı- lında lstanbul'da doğdu. ÎÜ Iktisat Fakültesi'ni bitirdikten sonra ABD Michigan Üniversitesi'nde felsefe bölümünde master, Har- vard Oniversitesi'nde tarih, sos- yoloji ve antropoloji çalışmalan yaptı. Gazeteciliğe Tercüman ga- zetesinde başlayan Sandalcı, 1961'de Yeni Türkiye Partisi'nin kurucusu oldu. TRT Yönetim Ku- rulu üyeliği de yapan Sandalcı, 12 Mart döneminde 1971 ve 1972'de iki kez, 12 Eylül'den sonra 1981 ve 1983'te de iki kez tutuklandı. Sandalcı, 12 Eylül askeri darbesi- ne karşı 1984'te Aydınlar Dilek- çesi'ni imzalayanlar arasında yer aldı. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART m.kart@superonline.com.tr davetin doğrudan değil de, Karayalçın aracılığıyla yapıl- masma tepki gösterdıği öğre- nildi. CHP'den istifası bekle- nen Erdal Inönü'nün bu dave- te olumsuz yamt vereceği, di- ğer genel başkanlann da bazı tereddütleri olduğu kay- dedildi. Karayalçın'ın ise, görüşmeye gitmek ıçin diğer eski genel baş- kanlan ikna etmeye ça- lıştığı bildirildi. Baykal, önceki gün akşam katıldığı bir tele- vizyon programında, "tasfiye* sözcüğünü çok yanlış bulduğunu, tersi- ne genişleme çabası içinde olduklannı söyle- di. Baykal, mayıs aymda yapılacak kurultayda kendisini rahatsız ede- cek bir durum olmadığı- nı belirterek "Benim derdim seçilmek değil. Partiyikurultayınirade- si doğnütusunda bütün- leştirmek lazun" dedi. S liderle görüşmek için çağn yaptığuıı vurgula- yan Baykal, şunlan söy- ledi: "Düşünceve değerlen- dirmelerine önem veri- yorum. Sadece mektubu getiren sayın Cezmi Kar- tay'la görüşme olanağı buldum. Ona görüşleri- mi anlatbm, bana hak verdL Benimk tarbşma- dı, tepki göstermedi ve çıktığmda da yararh bir görüşme olduğunu söy- ledL Diğer arkadaşlaıîa bir araya geiip konuşma imkânımız olmadL Mümkûn olduğu kadar geniş bir kesimi ikna et- me üıtiyacmdayız. Ama ne yapacağınıızı biz ka- raıiaştınyoruz. Kurul- taydan aldığunız yetki doğnütusunda bunu uy- gulayıp götürüyoruz. fa- terdim ki, bir tereddfit varsa bizimle doğrudan temas kurulsunJ" Yeni parti çahşmaları hızlandı>*İnönü'nün başa geçmesi için baskı arttı. Sağlar, eski hastalıklara izin verilmeyeceğini belirtirken Karakaş, yeni partinin yalnızca eski CHP'lilerden oluşmayacağını söyledi BARIŞDOSTER Solda yeni bir oluşum için hazırlık- lar hızlanırken Erdal lnönü'ye, yeni oluşumun başına geçmesi için yapılan baskılar da arttı. İnönü'nün önümüz- deki günlerde CHP'den istifa edece- ği, Baykal yönetiminden umudu kes- tiği, fakat yeni oluşuma nasıl ve han- gi konumda destek vereceği konusun- da düşünmekte olduğu belirtildi. CHP'den koparak oluşuma destek ve- recek olan politikacılar da yeni parti- nin en geniş katılımla, geçmişin siya- si hatalanmn özeleştirisini yaparak ve bunlara izin vermeden yola çıkacağı- m söylediler. Yeni bir sol parti için çalışmalar tüm hızıyla sürerken tnönü'nün istifa ka- rannın, hem Baykal yönetiminden duyduğu umutsuzluktan hem de önü- müzdeki günlerde piyasaya çıkacak olan kitabmda yer alan Baykal'la il- gili görüşleri nedeniyle İnönü'nün duyduğu sorumluluk anlayışından kaynaklandığı vurgulandı. İnonü'nün endlşesi Yeni oluşumun içinde yer alan isim- ler, înönü'nün yeni oluşuma sıcak bakmaya başladığını öne sürerken İnönü'nün, yeni partinin başına geç- mesi için tatil yapmakta olduğu otel- de bile çok sayıda partilinin ve yurt- taşm baskısıyla karşılaştığı belirtildi. İnönü'nün, yeni partide şimdiye dek siyasete girmemiş yetkin, birikimli, donanımlı kişileri görmek istediği, CHP'den kopacak isimlenn eski alış- kanlıklannı ve siyasi üsluplanm sür- dürmelerinden endişe duyduğu ifade edildi. İnönü'nün, genel başkanhğı kabul etmesi durumunda, belli koşul- lannın olabileceği vurgulandı. Eski CHP lstanbul Milletvekili Er- can Karakaş. kamuoyuna çağn yapa- caklarını belirterek "Çağnmızda CHP'nin kökünden, misyonundan ve iddiasmdan kopruğunu, parti içinde Baykalcı olmayanlara karşı geniş ve acımasız bir tasfıye hareketi yürütül- düğünü, CHP'de siyaset yapmanın bizler için olanaksız olduğunu açıkla- yacak, olabilecek en geniş katılımla sol oluşuma destek verilmesini isteyece- ğfe" dedi. Sosyal Pemolcrat Parti Karakaş, yeni partinin adını, Sosyal Demokrat Parti (SDP) olarak düşün- düklennı. bu partide, sadece CHP'den kopanlann olmayacağını ve olmama- sı gerektiğini ifade etti. Eski bakan ve milletvekili Fikri Sağlar da Deniz Baykal yönetiminde- ki CHP'nin tarihsel misyonunun dışı- na çıktığını vurguladı. Tltiz çalışma v . CHP'nin ilkelerini, misyonunu ve devrimci coşkusunu yitirdiğini anlatan Sağlar, gerçek CHP'yi isteyenlerin, ye- ni isimlerle birlikte yola çıktıklannı, CHP'nin en sade üyesinden genel baş- kanlığını yapmış kişilere dek partilile- rin, şimdiye dek siyaset yapmamış, a- ma sola gönül vermiş isimlerin kendi- lerine destek ve umut verdiğıni belirt- ti. Sağlar, "Daha önce siyasetyapan in- sanlann, eski ahşkanhkve hastalıklan- m yeni bünyeye taşımalannı önlemek için çok titiz davranıyoruz. Genel baş- kan kim olacak sorunu yok. Düğmeye bassak, kısa süre içinde 81 ilde örgütie- necek güçteyiz'' diye konuştu. IRMIKIAYDIN ENGÎN aengin@doruk.net tr. Kimi telefonda, kimi karşıla- şınca, sık sık sorarlar: - Engin Bey, hergün yazmak zor değil mi? Konuyu nasıl bu- luyorsunuz... Kimileri eklerler - Sırfsiz değil... Hergûnya- zanlar... Gülerek geçiştirirsiniz: - Aman efendim, Türkiye gi- bi bereketli bir toprakta zoriuk konu bulmakta değil, konular- dan birini seçmekte... Ama meslek içi sohbetlerde "Bugün ne yazmalı yav? Hay Allah, kafamda Nçbirşeyyok" yollu yakınmalara sık sık tanık olursunuz ya da yakınan zaten sizsinizdir... Aslında günlük yazı yazanla ev kadını arasında pek de bü- yük fark yoktur. Biri o gün ne yazacağının, öteki ne pişirece- ğinin derdine düşmüştür. Eğer alışveriş için elde ve ev- de yeterli para varsa, "bugün ne pişirmeli" sorusuna yanıt vemnekgörece kolaydır. Semt- teki bir alışveriş merkezine gi- Konuyu Okuyucu Saptasaydı... dilip araba doldurulur; eve dö- nüp bol malzeme ile iyi bir ak- şam yemeği hazırlanabilir. Tabii ömeğimizdeki ev kadı- nının aşçılık yeteneği kısrtlı, lez- zet duygusu kısır, el hüneri ye- tersizse ortaya çıkan yemek de tatsız tuzsuzdur. Tıpkı siyasetin hareketlendi- ği, sosyal olayların hızlandığı günlerde konu sıkıntısı çekme- yen gazeteci gibi. Tabii onun da mesleki yeteneği sınırlı, dil lezzeti kısır, hüneri yetersizse ortaya çıkan yazı da öyle olur, okur "şöööööyle bir göz atıp" bir başka yazıya geçer. Buraya kadar, okuriann pasif (edilgin) kaldıkları gazeteci- okur ilişkisinden söz edildi. Bir de aktrf, hatta hiperaktif okurlar var. Hele şu elektronik posta çıktığından, e-mektup i- cat edildiğinden beri böylesi okurlann sayısı iyiden iyiye art- tı. O gün yazılanı, bazan yazı- lanın iki katı uzunlukta bir kar- şı-yazıylayanıtlarlar, eleştirirler, çürütürier; yazara az övgü, bol fırça atariar; ardından da ken- di önerilerini sıralarlar. Yani bir tür "Hey gazeteci, onuyazma, bunuyaz; öyleyaz- ma, böyle yaz" olgusu... Bazı örnekler ister misiniz? Buyrun: "... Tam o da okuyucunun tepkisini çektiğini fark etti de vazgeçti diyorduk ki yine şu F tipini attın ortaya. 140 gün sû- ren ölüm orucuna kendin ina- nıyor musun ki, bizi inandırma- ya çalışıyorsun. MademF tipi- ni yazacaksın, Avrupa hapis- hanelerini yazsana. Oradaki hapishane düzenini anlatıp doğru dürüst gazetecilik yap- sana..." (Emin Eldirek) "... Ama yine de uzun za- mandır 'konuya' eğilmediğini- zi yazabilirim. Son yazı Adalet Bakanı'na bir çağn yazısıydı yanılmıyorsam. Yazının kimi yerleri birtakım şeyleri hatıhat- mak amacıyla olsa da bazı pa- ragraflar 'lütuf bekler' vaziyet- te, özellikle son paragraflar 'ben onlardan yana değilim, sadece insanlar ölmesin isti- yorum'anlamını taşıyordu. Tır- mık bu yazısından sonra konu- ya eğilmedi. Oysa bugün için bu konudan daha önemli bir konuyu ben düşünemiyo- rum..." (M. Kemal Eren - Ko- caeli F Tipi Cezaevi) "... Ulusallık üstüne yazdık- lannız bıktınyor. Lafı bu kadar gevelemenizin altında ulus- devleti reddetme niyeti miya- tıyor? Bunu açıkça söyleme- diniz. Ama yazdıklarınızdan sanki ulus-devletin çağı geç- miştir anlamı çıkmıyor mu? Sözü o kadar uzatacağınıza, siz de farketmişiniz kipehlivan tefrikası diyorsunuz, Ata- türk'ün Nutuk'undan ilgili bö- lümleri aktarsaydınız hem si- zin, hem Kemal Derviş'lerin ka- fası açılmaz mıydı?.." (Şazi- ment Bahar) "Programın Ulusalı-2 başlık- lı yazıyı okuyunca size geçen gün televizyonda izlediğim bir Derviş röportajından bahset- mekistedim. Sanınm YDHza- manında yapılmış. Kanalı anımsamıyorum ama söyledik- leri aklımda. Şöyle diyordu: 'Bu devirde ulus devletisavun- mak çağdışılıktır.' Saygılanm- /a..." (Ercan Ertürk) "... Gericilikherzaman çem- bersakalla olmaz. Çağın geri- sinde kalmak da gericiliktir. Ulusallık konulu yazı 'dizi'nizde küreselleşmenin ulus-devleti yok ettiğini söylüyor ve bun- dan acı çektiğinizi satırtannızın içine yeheştiriyorsunuz. Itiraf edeyim ki bunu ustaca yapı- yorsunuz. Ama usta gericiler de vardırelbet... Rüzgâra kar- şı yolculuğunuzda başan- /ar(?j..."(ŞerefÖzdiken) POIİTtKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETİNKAYA Perde İndi, Oyun Bitti O son gece fırtınasından önceki buluşma, aynlı- şın gizemli hüznünü çiçeklere bırakıp kaçmıştı... Hani insanı yaşatan kelimeler vardır, hani yunmuş annmış sözler.. isterseniz sıcaklık diyelim, güven di- yelim... Mesela aşk, eşitlik, özgürtük kelimesi gibi.. Paul Eluard'ın dizelerinde karşımıza çıkan... "Çocuk kelimesi gibi, insanlık kelimesi gibi..." Mavi bir gökyüzüne baktığımızda, yaşamı o an- da kucakladığımızda, kendi çıkaıianndan başka bir şey düşünmeyen insanlar vardır... Sonra inatçı bir tutku, vazgeçememe gibi!.. Ardından suskunluk!.. Toprak kötü uykuyla doludur o anda... Siyah gülüşün alevi arbnda ezilmiş zeytin ağaci, sevgililerin kucaklaşmalan, Tristan Tzara'nın ateş- li parmakuçlannı anlatan karanlığın görülen yüreği... Hani sıkıntı basar içinizi, karşınızdaki sürekli yalan söylerken.. gözleriyle size "ben sana gösterihm" derken... Dudaklan buz kesmiş gibidir, o anda kafasında başka sevışmelerin tadı vardır... Uzun soluklu bir gecedir, bir arkadaşın ödünç ver- diği yatak son sevişmeyse eğer, kaypaklığın esir al- dığı aldatma saatlerinde... Bir ses duyulur sonra... ' ~g Uzaklardan gelen bir gitar sesi... J, Bir hıçkınk... : - £ "Bir adam şarkı söyler her sokakta p Işıklara bezenmiş gözyaşlan : ** Savrulan rüzgâıiarla Köherin maskesı altından" Arbk yoktur boşluğun kristallerini dinleyecek ka- dın ve erkekler... Belki bir zamanlar Benjamin Peret'i dinleyerek avundular "Denize yakın mağaralarda > "• bir susuzluk duyarsın, bir aşk, birçoşku deniz kabuklan gibi sert alır avucuna tutabilirsin. Denize yakın mağaralarda günterce gözûnün içine baktım ne ben seni tanıdım, ne de sen beni" <* • • • O son gece fırtınasından önceki buluşma, bir bi- tişin habercisiydi... Tıpkı çocuk kelimesi gibi.. insanlık kelimesi gibi!.. Yıllarönce, 1930'lann başmda Robert Desnos, "dostum benim, canyoldaşım" derken, Saınt-Mar- tin sokağı şarkısında, bilinmez kaçışlan, yalancı ke- limeleri, aşkın hüznünü anlatıyordu dünyaya... Işte o son gece fırtınasından önceki buluşma- da, beş yıldır ödünç olarak yattıklan yatakta, Robert Desnos, bir şeylerin elinden kayıp gittiğinin farkın- daydı aslında... Sevgilinin 'yasa/caş/c/a/v'nı bilen şair, herşeye kar- şın şöyle haykırmıştı: "Seni öyle düşledim ki.. yitirdim gerçekliğini..." Ve devam etmişti: Bu canlı bedene sahip olmanın ve benim tapft- ğım sesin çıktığı bu ağzı öpmenin daha zamanı de- ğil midir? Seni öylesine düşledim ki.. senin gölgeni kucak- laya kucaklaya, göğsümün üstünde kavuşmaya alışmış olan kollanm belki de senın belını sarama- yacak. Beni günler boyu ve yıllar boyu yöneten ve ken- dine çeken gerçek görüntünün karşısında birgöl- ge gibi kalacağım kuşkusuz. Ey duygusal dengeler. Seni öylesine düşledim ki zaman yok artık uyan- mama hiç kuşkusuz. Ayakta uyuyorum, yaşamın ve aşkın bütün görü- nümlenne sunulmuş beden ve sana, benim ıçin bugün tek önemli şey olan sana, senın alnına ve du- daklanna belki de hiç dokunamam, ilk gördüğüm birinin dudaklanna ve alnına dokunduğum kadar. Seni öylesine düşledim, görüntünle öylesine yü- rûdüm, konuştum, yattım ki.. görüntün bile silindi gözterimin önünden ve yine de yaşamının güneş saati üstünde ağır ağır gezinen ve gezinecek olan gölgeden bir kat daha koyudur gölgen, görüntüler arasında görüntün eksıksızdır. • • • Uzaklardan geten bir gitar sesi!.. Yalancı düşlerle avunan kadın, aslında kendisini bir boşluğa bırakıyordu... Robert Desnos, o son gece fırtınasından önce, al- datan kadının gözlerinin içine bakarken, evren ken- dı kargaşası içındeydi... Masmavı gökyuzü!.. Kurşun bir güneş altında çürüyen ağaç, bir yan- gın sonrası ormanın hüznüyle buluşmuştu... Denizin uçurumu üstünde mavi bir alev gibi yanı- yordu bulutlann sürüsü... Bir adam ve bir kadın... İnatçı tutkunun orta yerinde kalleşlıği yeğleyin- ce, sesin ve sesinin vurgusu alışılmış sevda kelime- leriyie çatıştı!.. Gözlerdeki isyancıl sevişmeler kayboldu... Buz kestı dudaklar!.. Perde indi, oyun bitti!.. hikmet.cetinkaya@ cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhurryet k ı t a p 1 a r ı Hikmet Çetinkaya BİR GUNEYDOGU GERÇEĞt:NECLA Onun öyküsüyle hiç kunse fazla ılgüenmedı, on dört yaşndı yaşamın kirli sulannda yok olup gittı Sisli ve soğuk bir Dıyarbakır akşamıydı Karanlığın grigclges evlenn. caddelenn, sokaklann ûzenne düşüyotrfu... Cumhuriyet Çağ Pazarfama A Ş Türkocağı Cad No-3&41 kitap fculûbû (34334)Cağaloğlu-lstanbulTel (212)514 0-96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle