Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 MART2001PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melih Boydak'la hızla çölleşmemizi konuştuk -•-
Ormantahribikorkunç boyutta
Kamu
yararı
düşünülmüyor
- 6831 sayılı Orman Yasası'nda kamu
yararı gerekçesiyle ormanlarda kurulan
izin ve irtifakJarla ilgili olarak
uygulamada nasü biryol izieniyor?
- Bu yasanın 17. ve 115. maddekri
turizm alan ve merkezleri dışmda kalan
devlet ormanlannda kamu yaran olan her
tûrlü bina ve tesisler için gerçek ve
tüzelkişilere 49 yıllığına ve çok dûşük
bedellerle izin verme olanağı
getirilmiştir. Bu sûre 99 yda kadar da
uzatılabilmektedir. Aynca, turizm amaçlı
tesisler için de irtifak hakkı verilmiştir.
Bu son konunun düzenlemesi de 2634
sayılı Turizmi Teşvik Yasası çerçevesinde
yapılmaktadır. Ancak, bu maddelerin
uygulanmasında, onnan ekosistemlerinin
bütünlüğü, toprak koruma, su verimi,
halk sağlığı, rekreasyon işlevleri dikkate
alınarak sağladıklan kamu yaranyla,
kurulacak tesisin kamu yaranndan
hangısinın üstün kamu yaran sayılacağı
konusuna özen gösterilmemiştir. Örneğm
Istanbul-Kemerburgaz'da bir kuruluşa,
üyelerinin golf ve binicilik sponı
amacıyla kullanılması için 270 hektar
devlet onnanı tahsıs edÜmiştir. Oysa bu
alanlann onnan ekosistemi bütünlüğü
içüıde tüm îstanbul halkının sağlık,
rekreasyon gereksinimi konulanndaki
kamu yaran, Îstanbul halkından kopanlıp
sadece bir kulübün üyelerine tahsismdeki
kamu yaranndan daha üstündür. Bu
konuda daha çok sayıda örnek vermek
mümkündür. Belirtilen nedenlerle, devlet
ormanlannda kunılacak izin ve
irtifaklarda kamu yaran kavramının çok
iyi değerlendirilmesi, kararlann
kamuoyuna açık olması, orman
ekosistem bütünlüğünün bozulmamasına
özen gösterilmesi ve yapılan tesîslerin,
amaçlanna uygun hizmet verip
vermediklerinin denetlenmesi için de çok
iyi kontrol sisteminin kurulması gerekir.
Yasal
boşlukların
etkileri büyük
- Ormanlann azalmasına ya da amaç dışı
kullanımına nedert olan başka yasal
düzenlemeler var mı?
- Taşıdıklan bazı olumsuz maddelerle,
ülkemiz ormanlanndan, alan kaybına
neden olan, örneğin, 2634 sayılı Turizmi
Teşvik Yasası, 3711 sayılı yasayla, 2547
sayılı Yüksek Öğretim Yasası'na eklenen
18. madde, 3213 sayılı Maden Yasası,
4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve
Erozyon Kontrolü Seferberlik Yasası,
2873 sayılı Milli Parklar Yasası gibi bir
kısım yasalar daha var. Bu yasalardaki
boşluklan bu söyleşi kapsamı içinde
açıklamaya zaman elvermiyor.
Ancak. bu yasal boşlukların ormanlanmız
üzenndeki olumsuzluklan çok büyük
boyutlardadır. Örneğin, Anayasa
Mahkemesi'nce iptal edilen ve vakıf
üniversitelerine orman alanı tahsisini
öngören yasa, Istanbul'un Şile-Çatalca
hattında bir şerit halinde kalan ve îstanbul
halkmın akciğerleri olan sağlık, estetik ve
rekreasyonel gereksinimleri için
dokunulmaması gereken ormanlan parça
parça Îstanbul halkından koparacak bir
uygulamaya olanak vermekteydi.
Îstanbul'da hızla çoğalan vakıf
üniversitelerinin ilk amaçlanndan birisi
kampuslanm, anayasanın, orman alanlan
daraltılamaz hükmüne rağmen, bu
ormanlara taşımak yönündedir.
- Bütün bunlar olurken ormanlanmızm
geleceği baktmtndan önerileriniz neler?
- Bu koşullar içinde toplum olarak
TBMM'den beklentimiz, bu olumsuz
süreci tersine çevirecek biçimde
anayasada ve mevcut yasalarda
ormanlann azalmasına neden olan yasal
boşluklann giderilmesi, ülke ormanlanru
yüzde 30 düzeyinin üstüne çıkaracak
önlemlerin almmasıdır. Aynca halkıy
ve sivil toplum kuruluşlannın çevre
ormanlanndaki olumsuzluklan izleyerek
yetkilileri uyarmalan, gerektiğinde yasal
yollara başvunnalan büyük önem
taşımaktadır. Yerel yönetimler yeşil
alanlarda ve su toplama havzalannda
yapılaşmaya engel olmalıdırlar.
Ülkenin ormanlan talan edîliyor, yetkililer seyirci kalıyor.
yetkilileri dahil, pekçokpara babası bu evlerde yaşamayı
üniversiteleri ormanlann üzerine oturuyor, kimseden "tık
PORTRE / Prof. Dr. MELtH BOYDAK
Elazığ, 1943 doğumlu. Yükseköğrenimini ÎİJ Orman
Fakültesi'nde tamamladu Fulbright bursuyla ABD'de,
Rockefeller Vakfı bursuyla İtalya 'da, Finlandiya 'da büimsel
araştırmalaryaptu 1995-98 arasıtÜ Orman Fakültesi
Dekanlığı görevinde bulundu. Ülkemizde ilk kez bazı ağaç
türlerinin doğal ormanlannın variığım ortaya çıkardu
Türkiye'nin ilk dağcüan arasındayer aldu Munzur Dağlan,
Erciyes ve Aladağlar-Demirkazık zirvelerine ürmandu
Halen ÎÜ Orman Fakültesi öğretim üyesL
Özel ormanlann içine evler yapılıyor, ülkenin
marifet sayıyor, bundan utanç duymuyor. Vakıf
" yok. Halkın akciğeri olan ormanlan yok edip yerine
beton ormanlan dikdikçe iklim
koşullan bozuluyor. Bu talan
düzeniyle kim baş edecek? Buna
engel olmak için neler yapılması
gerekecek? Utanmazca, arsızca bu
güzelim ormanlan yok edenlere
neler yapılabilecek? Bütün bu
noktalan ÎÜ Orman Fakültesi eski
dekanlarından Orman Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melih
Boydak 'la konuştuk.
- Ülkemiz bitkizenginliğibakımından hangi konumda? Dün-
yada ormanlann azalmasutın başhca nedenleri ve sonuçlan ne-
ler?
- Türkiye, dünyanın en zengin bitki merkezlerinden birisi. Ni-
tekim, 3 bin adedi yalnız ülkemizde yetişenler, başka bir deyişle
endemikler olmak üzere, 9 bin bitki türü doğal olarak yetişmek-
tedir. Buna karşüık ülkemizden 15 kat daha geniş bir alana sahip
olan Avrupa kıtasında 2 bin 500 adedi endemik olan 12 bin do-
ğal bitki türü bulunmaktadır. Bu tür zenginliği, ülkemizin dünya
üzenndeki coğrafı konumu ve yeryüzü şeklinden kaynaklanıyor.
Aynca, son 100 bin yü içinde, buzullann Türkiye'de 2 bin met-
renin aluna inmemiş olması, Tersiyer, yani üçüncü zaman bitki
zenginliğinin günümüze ulaşmasını sağladı. Ormanlar, yeryüzü-
nün en görkemli ekosistemlerinden birisini oluşturuyor. MÖ 2000
yülannda 8 milyar hektar olduğu tahmin edilen dünya ormanla-
n, bugün 3.6 milyar hektara indi. Ülkemizde de bilimsel verile-
re göre önceleri 50 milyon hektar olan ormanlar bugün 20.7 mil-
yon hektara geriledi. Insanlann toplu yaşama geçişleri, doğa üze-
rinde iki olumsuzluğa neden oldu. Bunlardan birincisi, artan nü-
fusla birlıkte tanm alanlannın orman aleyhine gelişmesi. tkinci-
si ise 18. yüzyılda başlayan ve 19. yüzyılın ikinci yansında hız-
lanan sanayi devriminin ortaya çıkardığı olumsuzluk. Nitekim son
yüzyılda orman tahribi "korkunç" diyebileceğimiz boyutlara u-
laştı. Meralar sökülerek tanm alanlanna dönüştürüldü. Çevre kir-
liliği ulusal sınırlann ötesinde uluslararası boyutlar kazandı. Su
kirliliği, tanm alanlannın verimliliğini düşürdü. Bazı göl ve de-
nizlerdeki biyolojik çeşitühği azaltü. Hava kirliliği toplu orman
ölümlerine neden oldu. Küresel ısınma ve yaratabileceği olum-
suzluklar insanoğlunu düşündürmeye ve önlemler almaya yö-
neltti.
-Bu olumsuz ortamda dünyada
çevresorunlannayaklaştm nasü?
- Bu olumsuz gidışe 5 Hazıran
1972'de Stockholm'de düzenlenen
"Dûnya Çevre ve Kalkmma KDD-
ferana"nın sonuç bildirgesinde
dikkat çekildi. Bu sonuç bildirge-
sinin 1 No'lu prensip maddesinde
şu ifade yer alıyon
Derln ekolojl
"tnsanın şereffi ve huzurhı bir
yaşama izin verecek kaütede bir
çevrede özgürtük, eşiüik ve elveriş-
ti yaşam koşullan içinde yaşaması
temel hakkıdır. tnsan şimdürîvege-
lecek kuşaklann çevresini koru-
mak ve gdiştirmek içm kutsal bir
sorumluluk taşımaktadır. Bu ne-
denle ırk aynmı, sömürgeciük ve
dtğer eziyet ceşitierini, yabancı ta-
hakkümünü destekleyen vedevam-
hkılanpolitikalarvasaknr,kakiınl-
mahdnf
Daha sonra 1987 tarihli Dünya
Komisyonu Raporu'nda sürdürü-
lebiür kalkınma ve kuşaklar arası sorumluluk kavramlan günde-
me geldi. 1992'de yayımlanan Rio deklarasyonu da bu kavram-
lan içeriyor. Norveçli felsefeci ArneNaestararından önerilen ve
doğal dengenin her şeyin üstünde tutulmasını savunan "derin
ekotoji" görüşü ise insan yerine doğayı merkez alan bir yaklaşım
benimsiyor. Bu görüşte insanın kendısini çevreye yabancı kabul
etmeyerek canh ve cansız her şeyle eşit sayması esası kabul edi-
hyor. Ekosistemlerin ve biyolojik çeşitlüiğın sürdürülmesinin zo-
runlu olduğu, insanlann yaşam gereksinimleri ötesinde doğayı
yok etmeden, sade bir biçimde doğadan gerekeni almasını esas
ahyor. Sanayisi geüşmiş ülkelerdekı nüfus artışının tehlikeli ol-
duğunu, hatta değeri, sadece insan değeri olarak görmenin ırkçı
bir önyargı olduğunu kabul ediyor.
-Dünyada çevresorunlan içingenelçözüm önerilerinelerola-
bilir?
- Doğal kaynaklara yaklaşımda ekosistem dengesinin gözetıl-
memesi hahnde, çevre sorunlan tüm canlılarla birlikte insanlan
datehdit ederboyutlarda çözümsüzlüğe gidecektir. lnsanoğlu do-
ğayla uyumlu yaşamayı amaçlamak zorundadır. Vanlan bu kay-
gı verici aşamada, sanayi uygarhğını tümüyle reddetmek olanak-
sız. Ancak, sanayi uygarhğının yarattığı çevre sorunlannı_yine
kendisinin çözeceği görüşüne de katümak olanakh değil. Ozel-
likle son 50 yılda yapılan doğa tahribatı sonucu insanlann, kay-
bohnasına neden olduğu biyolojik çeşitliliği yeniden geri getir-
mek düşünülemez. Toplum, sanayi ve doğa arasında, doğanın
korunmasını esas alan politikalann yerel, ülkesel ve küresel baz-
larda üretihnesi zorunludur. Hint düşünürü Gandi'nin "Yeryüzû
hprkfgn grakrinimmi karşriayahiür, ama aygnztiihiğiinii karşıla-
yamaz" ifadesi bugünkü olumsuz ekonomi pohtikalannı iyi bir
biçimde özetliyor. Belirtilmesi gereken bir konu da dünyadaki
çevre kirlenmesinin yüzde 80'inin kuzeyin sanayi faaliyetlerin-
den kaynaklandığı, buna karşdık küreselleşme sürecinde çevre so-
runlan maliyetinin, gelişmekte olan ülkelere yüklenmeye çalışü-
dığıdır. Oysa, doğanın kirletümesiyle orantüı olarak bu maliyet
paylaşümahdır.
- Ormancüık özelinde sürdürülebiUriik nasü birgelişme gös-
terdi?
- Ormancüık özeline dönersek, ormancılıkta sürdürülebüirhk
kavramı 13. yüzyıla giden uzun bir geleneğe sahiptir. Bu, başlan-
gıçta sadece toplumun odun hammaddesi tüketimi üzerine odak-
lanmıştı. Daha sonra orman kaynaklannın çok amaçlı kullanımı
benimsendi. Son zamanlarda da sürdürülebilir orman yönetimi
kavramı geliştirildi. Sürdürülebilir orman yönetıminin ise sürdü-
rülebilir kalkınmanın önemli bir unsuru olduğu konusunda gö-
rüş birliğine vanldı. Varsıl ülkeler kendı ülkelerindeki ormanla-
nn, çevTenin korunması yönünde duyarhlar. Ancak, bu ülkelerin
bir kısmının aynı duyarlıhğı ve özeni, gelişmekte olan yoksul ül-
kelerin orman ve çevreleri için göstermediklerini ve çevre etiği-
ni göz ardı ettiklerini söyleyebiliriz. Ülkemizde ise son 20 yılda
değer yargılannın altüst olduğu bir süreç yaşandı. Bu nedenle son
20 yılda orman ve çevreye bakış açısı ve yasal düzenlemeler, bu
olumsuz ortamda şekillendi.
Suçlar af kapsamında deflll
- Anayasanın 169 ve 170. maddelerine rağmen bâylesine bir
orman tahribatt nasüyapüabilir?
- 169. madde ormanlanmızın yetersiz oluşu, ülke düzeyinde
dengesiz, yetersiz dağılışı ve ormanlardan faydalanmanın yeter-
siz kontrolü gerekçesiyle ormanlanmızda devlet mülkiyeti, dev-
let orman işletmecüiği ve devamlılık ilkelerini kabul etmiştir.
Anayasanın bu maddesine göre devlet ormanlannın mülkiyeti
devrolunamaz. Zamanaşımıyla mülk edinilemez. Kamu yaran dı-
şında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verecek fa-
aliyetler ve siyasi propaganda yapılamaz. Orman suçlan genel ve
özel af kapsamına alınamaz.
Ancak. 169. maddenin son nkrasındaki "Orman olarak mu-
hafazasmria hilim w fen hakrnımrian hiyhiryarargfiriihnpyeiL, ak-
sme tarmı alanlanna dönûştûrülmesinde kesin >arar olduğu tes-
pheditenyerlerie31.12.1981 tarihino^nöncebilirnvefen bakımın-
dan orman niteliğini tam olarak kaybetmiş bağ, tarla. meyvelik,
zevtinlik gibi çeşhh' tanm alanlannda veya hayvancılıkta kuüanıl-
masında yarar olduğu tespit edilen arazfler şehir, kasaba, köy ya-
pılaruun tophı olarakbuhînduğuyerler dışında,orman suurlann-
da daraltma yapdamaz" ifadesi ülkemizin esasen daralmış, ha-
rap ohnuş ve doruklara çekümiş orman varlığı bakımından ana-
yasanın ruhuna aykın yasal düzenlemelerle bir dizi ciddi olum-
suzluklara neden oldu. Aslında toprakla uğraşan tanm, orman,
mera sektörleri arasında havza bazında çahşmalarla ve kurallara
bağlanarak bazı dönüşümler yapılabihr. Ancak, Türkiye'de ara-
zi kullanmnnın güncel durumuna bakarsak ormandan başka kul-
lanımlar için alan çıkanlmasının düşünülmemesı ya da son dere-
ce sınırlı durumlara indirgenmesi zonınluluğu belirgin olarak or-
taya çıkar. Nitekim, Toprak-Su Genel Müdürlüğü tarafından ya-
pılan çahşmalara göre, ülkemizde orman veya meraya dönmesi
gereken ve yanlış olarak tanmda kullanılan 6.1 milyon hektar alan
bulunuyor. Bu ortamda 31.12.1981 tarihinden önce orman nite-
liğini kaybetmiş alanlann, onnan sınırlan dışına çıkarümalan, bu
alanlann yasalara karşı gelerek suç işleyenlere devredilmesi ve
yasalara saygılı vatandaşlann da görecelı olarak cezalandınlma-
sı düşüncesini anlayabümek mümkün değıl. Aynca, ormanlık bir
alanın orman niteliğini kaybetmesi görüşü de yanhş.
Yasada yanlı;
- Neden yanhş?
Orman, bir ekosistemdir. Bu ekosistemin bir parçası olan ağaç-
lar kesilerek bundan çıkanlmış olsa dahi, o alan toprağı, flora ve
faunasıyla yine potansiyel bir orman toprağıdrr ve ormana dönüş-
türülebilir. Anayasanın 170. maddesi ise devlet ormanlan içinde
ve bitişiğindeki köyler halkının kalkındınlması görevini vermiş-
tir. Aynı maddede, yine, 31.12.1981 tarihinden önce orman nite-
liğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi, bilim ve fen
bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yer-
lerin tespiti ve orman sınırlan dışına çıkanlması ancak buralann
devlet eliyle ihya edilerek orman içindeki halkın kısmen ya da ta-
mamen bu yerlere yerleştirilmesi, orman içinden nakledilen köy-
lere ait arazilerin derhal ağaçlanduıhnası hükmünü getirmiştir.
-Anayasanın 170. maddesinin, ilgiliyasalaria uygulamaya ko-
nulması ne düzeyde gerçekJeştirüebüiyor?
- Anayasanın orman köylerinin devlet tarafından kalkındınl-
ması amacı tarnşmasız doğrudur. Ancak, bu maddenin düzen-
lenmesi amacıyla çıkanlan 2924 sayüı Orman Köylerinin Kal-
kındınlmasuıın Desteklenmesi Hakkında Yasa ve bunun değişik-
hkleri olan 3763 ve4127 sayüı yasalaria izlenenyol yanhş ve ana-
yasanın ruhuna aykın. Nitekim, anayasanın emretmesine rağmen
belirtilen bu yasalann kapsamında, onnan niteliğini kaybera',
yanlış düşüncesiyle onnan sınırlan dışına çıkanlan alanlarda dev-
let eliyle bir imar ve ihya yapılması öngörülmemiştır. Orman
köylerinin kalkmdınhnası için kısmen ya da tamamen bu alanla-
ra nakli ve nakledüen köylerin terk ettüderi alanlann ağaçlandı-
nlmalan konulan tamamıyla göz ardı edümiştir. Uygulamada
yapılan, daha önce söylediğim gibi, suç işlenerek ormandan açı-
lan alanlann 6831 sayüı Onnan Yasası'nın 2B maddesi kapsa-
mmHa Hazine adına orman dışına çıkanlması ve 4127 sayüı ya-
sa kapsamında suçu işleyenlere satışıdır. Özetlersek, yasada or-
man köylerinin kalkmdınhnası göz ardı edilmiş ve yasa, devlet
ormanlanndan çıkanlacak alanlann saüşı biçimine dönüştürül-
müştür. 1980'üyülarla 1990'hyıllannük yansında, ilgili tüm ya-
salarda anayasaya rağmen değişiklüder yapüarak 2B uygulama-
lannın, yani ormanlardan alan çıkarmanın kolaylaştınlmasına
çahşümıştır. Nitekim, 1986 yüında kabul edilen 3302 sayüı ya-
sayla 6831 sayılı Orman Yasası'nın 2B maddesinde değişiklik ya-
püarak bu yasadan "su vetoprak rejimine zarar vennemek", "or-
man bütünlüğünü bozmamak" koşullan çıkarümıştır. Aynca, 2.
madde uygulamalan aleyhine, Orman Genel Müdürlüğü vetaş-
ra birimlerinin dava hakkı kaldınlarak dava açabümek için ba-
kanlıktan izin ahna zorunluluğu getiril-
miştir. Yine aynı yasayla 6831 sayılı Or-
man Yasası'nın 7. maddesi değiştirile-
rek 2B uygulamalanm yapan kadastro
komisyonlannda ormancı üye sayısı
azınlığa düşürühnüş ve orman dışına çı-
kanlma kararlan bu kompozisyonda ve-
rümeye başlanmıştır.
SanayHeşmeye hız
- Yani, "Bizböyleyapak, oldu" tav-
n içinde mi bu yasalar düzenleniyor?
- Evet. Değer yargılannın altüst oldu-
ğu bu dönemin bir özelliği de yasa ya-
pımı sırasında bilim ve meslek kuruluş-
lannuı genelde devre dışı bırakıhnış ol-
masıdır. Bununla birlikte, gerek dekan-
lığun sırasında, gerekse benden önceki
yöneticilerimiz, aynca da Orman Mü-
hendisleri Odası, genelde dolaylı yol-
lardan elde edüen yasa ve yönetmelik
taslaklannda ya da yasalardaki olum-
suzluklan raporlarla saptamış ve gerek-
h girişimleri yapmışlardır. Bu konuda
olumlu bir gelişmeyi de belirtmek iste-
rim. Orman Bakanı Prof. Dr. Nami Ça-
ğan'ın 6831 sayılı Orman Yasası'nda
yapmak istediği değişiküklere üişkin yasa taslağını fakültemize,
Orman Mühendisleri Odası ve sivü toplum kunüuşlanna gönde-
rerek görüş istemesi bakanhk, bilim kuruluşlan, meslek kuruluş-
lan ve sivil toplum kuruluşlan arasındaki olumlu işbırliğının ye-
niden kurulması yönünde olumlu bir adımdır.
- Bu konuştuğumuz yaklasımlarla orman köylerinin kalkın-
dınlması olanakh mı?
- Takdir edersiniz, orman köylerinin kalkındınlması, sadece Or-
man Bakanhğı'nın işi değildir. Buna bütün sektörlerin katüması
gerekir. Kalkınma için izlenecek yol ise havza bazında kapsam-
h kırsal kalkınma projelerinın hazırlanması ve uygulamaya kon-
masıdır. Aynca kalkınmanın, yerinde kalkındınlabüecek onnan
köylerine, yoğunlaşnnlarak bir program içinde geliştirilmesi ge-
rekir. Yerinde kalkındınlması mümkün ohnayacak ve göç süre-
cinin devam ettiği orman köyleri bulunmaktadır. Çok sayıda or-
man köyünde sadece yaşlı nüfus kalmışür. Bu köyler eninde so-
nunda terk edüecektir.
Avrupa ve Amerika'da sanayüeşmeye paralel olarak yaşanan
bu süreç, ülkemizde de son 50 yılda hız kazanmışar. Bu süreci
tersine çevinnek mümkün değüdir. Bu nedenle, kırsal kalkınma
projelerinın bir plan dahiunde, yerinde kalkındınlabüecek köy-
lere yoğunlaştırüması, göç alan kentlerde de çarpüc kentleşmeyi
önleyici önlemlerin alınması önenüidir. Oysa sıyasiler, genelde
orman köylerine, kalkındırümalan amacıyla değil, popülist dü-
şüncelerle yaklaştüar.
- Peki, 4127 sayüıyasa hangi kesinüerden destek gördü?
- Kanımca, 4127 sayüı yasanın çüanasını isteyenler ve destek-
leyenler, orman köylülerinden çok büyük kent çevrelerinde ve tu-
rizm bölgelerinde arazi rantından yararlanmak isteyen kesimler-
di. Nitekim son aylarda basına yansıyan olaylar bu görüşümüzü
kanıtlamaktadır.
Yasa, orman dışına çıkanlan alanlardahak sahibi olabümek için
orman köy nüfusuna kayıth ohnak ve kanunun yürürlüğe girdi-
ği tarihten itibaren geriye doğru en az beş yü o köyde ikamet et-
miş ohnayı gerektiriyor. Ancak, büyük kentler çevresinde, örne-
ğin Istanbul'da ve turizm bölgelerinde, yasayla orman dışına çı-
kanlan ve yüksek rant değeri olan alanlar, usülsüz yollarla ve hız-
la el değiştirmeye başlamıştır.