23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MART2001 PAZAR HABERLER DUNYADA BUGÖN AIİ StRMEN Kadın Yüzyıh Sevgili, 8 Mart 2001 Perşembe yeni milenyumun ve yüzyılın ilk kadınlar gününü yaşadık. Kutladık değil de yaşadık demeyi yeğliyorum, çünkü Türkiye'de kadınlar günü olarak kutlana- cak bir durum yok. Gerçekten Türkiye'de kadınlar hâlâ koca da- yağı yiyor, töre cinayetlerine kurban gidiyor ve ikinci sınıf yaratık olarak yaşıyorlar. Hâlâ ücret- lerde eşitlik sağlanmış değil. Oysa 19. yüzyılın sonunda başlayan kadın ha- reketi, geride bıraktığımız yüzyılda büyük aşama- laryaptı. 20. yüzyılın kazanımlan arasında veya başın- da, kadının toplum içindeki konumunu sayabili- riz. Düşün ki Sevgili, Büyük Devrim'in ülkesi Fran- sa'da bile kadının erkeğin sahip olduğu haklan elde edebilmesi için 2. Dünya Savaşı sonrasını beklemesi gerekti. Yani Büyük Devrim'in ülkesinde, özgürlük, kar- deşlik ve eşitlik ilkelerinin toplumun yalnız erkek kesimine, yani yarısına değil, tümüne ait olduğu- nun anlaşılması için 1789'dan sonra hemen he- men 150 yıl daha beklemek gerekti. Yirrninci yüzyılda kadın hareketi dünyanın baş- ta gelişmiş ülkeleri olmak üzere, hemen hemen her kesiminde büyük ileriemeler sağladı. ••• Kimi islam ülkelerini (hepsi değil) bir yana bıra- kırsan, artık kadınlann oy sahibi olmadıklan ülke kalmadı. Bu alanda öncü ülkelerden biri olan Tür- kiye Cumhuriyeti, başkayerlerdeki gelişmelerle ka- dın hareketinde geri kalan ülkelerden biri konumu- na geldi. 1926 yılında Isviçre'den alınan Türk Medeni Ka- nunu, bugün için kadını ikinci sınıf bir konumdatu- tan, çağın çok gerisinde kalmış bir yasadır. Gerçi Medeni Kanun'un değişmesi için girişim var, yeni yasa tasansı komisyonda görüşülüyor, ama görüşmeler sırasında ileri sürülen kimi görüş- lerin korkunçluğu, toplumun hatın sayılır bir kesi- minin kadına hâlâ nasıl baktığını gözler önüne ser- mektedir. Türkiye'de yine de yasalar kadına kimi haklan ta- nımıştır, aksaklık daha çok uygulamadan, insanla- nn kafa yapılanndan kaynaklanıyor. Uygulamada Cumhuriyet'in eğitim seferberliği- nin sonucunda elde edilen önemli haklar, daha sonraki aydınlanmaya karşı yeniden karanlık hare- ketinin etkisiyle sınırtı kaldı ve bunlara yenileri ek- lenemedi. Ama Türkiye'deki kadın hareketi artık sorunun kamuoyu vicdanında yer almasını sağladı. Artık Türkiye'nin dinamik kesimleri, emek sorununa pa- ralel, zaman zaman onunla iç içe, ama zaman za- man da ondan ayrı, bir kadın sorunu olduğunu bi- liyor. Üstelik artık kadın erkek eşitliğinin kadın erkek aynıyeti anlamını taşımadığını da uzun uzun anlat- maya gerek yok. • •• - • • • • - •'•••*-, - Yirminci yüzyılın son anlannda ve yirmi birinci yüzyılın hemen başında sağlanan bilimsel geliş- meler, kadının erkekten geri olmadığını ortaya çı- kardı. Hatta gen teknolojisinin son buluşlan kadının da- ha ileride olduğunu da söylüyor. Artık herkes biliyor ki 21. yüzyıl kadınlann yüzyı- lı olacak. Yapılan araştırmalar bu yüzyıl içinde, her beş yö- netici kadrosunun üçünün kadınlann elinde olaca- ğını haber veriyor. Gidiş o yönde. Her alanda olduğu gibi politikada da kadınlar er- kekler ile eşit düzeye gelmek üzereler. Erkeklerin kimileri, bu durumda üstün konumla- nnı yitirmenin endişesi ve üzüntüsü içindeler. Oy- sa kadının özgürieşmesi erkeğin de özgürleşme- sini sağlayacak. Tabii ki özgürieşmeyi baskı kurmak olarak anlayan görüş bu savı anlayamaz. Küreselleşmenin en önemli kazanımı belki de kadın erkek eşitliği alanında gerçekleşecek. Ama yine aynı küreselleşmenin yaratacağı ekonomik eşitsizlik, çevre ülkelerin ve merkez ülkelerdeki ka- dınlann emekçi sınıfından olanlann yaşamlanna hiç de olumlu etki yapmayacak. Her neyse Sevgili, biz erkek egemen dünyada yaşadık, çocuklanmız ve torunlanmız kadının eşit olduğu, hatta erkeğe oranla daha ileri konum sağ- ladığı bir dünyada yaşayacaklar. Yusuf Topcu genel başkan Kızılay'da olaylı kongre ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Muhalif grubun katıldığı Kızı- lay'ın olağanüstü genel kurulu, hükümet komi- serinin 'çoğunhıksağla- namadığı için yapıla- mavacağY uyansına karşın dün gerçekleşti- rildi. Genel kurulda se- çilen merkez kurulu, genel başkanlığa Yusuf Topçu'yu getirdi. Genel kurul, Kayseri Şube Başkanı Mustafa Alemdar Gûngör tara- fından "salt çoğunlu- ğunsağlandığr belirti- lerek başlatıldı. Divan başkanlığına Kınkkale Şube Başkanı ÜmitNu- ri KocabaUı getirildi. Bunun üzerine müda- hale eden hükümet ko- miseri, Dernekler Yasa- sı'na göre 191 üyenin imzasının gerekmesine karşın bu sayının 130'da kaldığına işaret ederek 'salt çoğunluk sağtanamadığı' gerek- çesiyle toplantının ya- Topçu,oyçoktuğuieseçidL pılamayacağuıı bildir- di. Divan başkanlığı ise genel kurulun üçte bir çoğunlukla toplanabi- leceğini belirterek üye seçimine geçti. Kızılay Merkez Ku- rulu'na 30 asil ve 30 ye- dek üye; denetçiler ku- ruluna da 5 asil ve 5 ye- dek üye seçildi. Merkez kurul üyelerinden 25'i daha sonra bir araya ge- lerek genel başkan ve yönetim kurulu üyelik- lerini belirlediler. Halen Genel Başkan- lık görevini sürdüren Ertan Gönen, kongre- nin hukuk dışı olduğu- nu savunarak savcıhğa suç duyunısunda bu- lunduklannı belirtti. Altyapı projesi için hazırlanan raporda,' 14.5 milyon dolarlık kamu zaran vardır' sonucuna vanldı IskeiKİenmMa kuşkuhı proje CANGAZALa ANKARA - Iskenderun Belediye Başkanlığı'nca gerçekleştirilen alt- yapı projesi ihalesinde 14.5 milyon dolarlık fazla ödeme yapıldığını sap- tayan Mülkiye Başmüfettişı Musta- fa Kara'nın, aynı konudaki fezleke- de "Usulsüzlük yoktur" görüşünü bildirdiği ortaya çıktı. Projenin Ha- zine garantili olması nedeniyle öde- nemeyen dış borçlar şu ana dek dev- letin kasasından 10 milyon 277 bin dolar çıkmasına neden olurken bele- diye meclisinden onay alan ANAP'lı başkan Mete Aslan, 18 milyon dolar- lık dış borçlanma garantisi için daha Hazine'ye başvurmaya hazırlanıyor. îskenderun'un altyapı inşaatı pro- jesi uzun bir geçmişe dayanıyor. Alı- nan bilgiye göre, 1985 yılında Dün- ya Bankası'nın kredi desteğiyle plan- lanan Çukurova Kentsel Gelişim Pro- jesi çerçevesinde îskenderun'un alt- yapısı için 7 fazdan oluşan proje ha- zırlandı. Kent merkezi çalışmalannı kapsayan projenin ilk fazı SHP'li be- lediye döneminde tamamlandı. 1994 yerel seçimlerini, belediye başkanh- ğuıı bugün de sürdüren ANAP'lı Me- te Aslan kazandı. Aslan yönetimin- deki Iskenderun Belediyesi, proje- nin, şehrin tamamuıın kanalizasyon- drenaj şebekeleri ve antma tesisini kapsayan kalan 6 bölümünün birleş- tirilerek '2.faz' adı altında ihaleye çı- kanlması karan aldı. Belediye, Hazi- ne MüsteşarlığYnın 22 Kasım 1994 tarihli izniyle, Hazine garantili dış borçlanmayla ihale açtı. 5 firmanuı erteleme önerisi reddedildiğinden yalnızca 3 fırmanın katıldığı ihale, Akkaya AŞ'nin 28 milyon 963 bin dolar, TEKSER'in 36 milyon 945 bin dolarlık teklifi bulunmasına karşın, • Usulsüzlüğü belirleyen başmüfettiş Mustafa Kara, konuyla ilgili hazırladığı fezlekede belediye başkanı ve encümen üyelerini akladı ve proje devam etti. Hazine, garantili dış borç için bugüne kadar 10 milyon 277 milyon dolar ödemek zorunda kaldı. 49 milyon 904 bin dolarla en yüksek 1996 tarihinde sunulan ve ODTÜ öğ- dış kredi onayı vermeyi durdurdu. îs- öneriyi veren Ahsel-Koçoğlu ortak- lığına verildi. Içişleri Bakanlığı'nın görevlendir- digi mülkiye başmüfettişleri Musta- fa Çetin ve Mustafa Kara, projeyle ıl- gili incelemelerinin ardından hazırla- dıklan raporda, "Kamu haksız yere zarara uğraalnuşbr" dıyerek ihale- nin 'ivedflikle' iptal edilmesini istedi- ler. Içişleri Bakanlığı'na 11 Ocak retim üyelerinin bilirkişi incelemesi doğrultusunda hazırlanan raporda, 35 milyon dolara çıkanlabilecek iha- lenin 49 milyon 900 bin dolara veril- diği kaydedildi. Müfettişlerin raporu üzerine Içiş- leri Bakanlığı, Hatay Valiliği aracıh- ğıyla 7 Şubat 1996 tarihinde Isken- derun Belediyesi'nden ihalenin ipta- lini istedi. Hazine Müsteşarlığı ise kenderun Belediyesi, bakanlığa baş- vurarak bu karara itiraz etti. Aynı müfettişten farkh görüş Ihaleyi gerçekleştiren Belediye Başkanı Mete Aslan ve diğer encü- men üyeleri hakkmda fezleke de dü- zenlendi. Bu fezlekede, inceleme ra- porunda olumsuz görüş bildiren Mülkiye Başmüfettişı Mustafa Kara ile Başmüfettiş Süteyman Kamçı'nm imzalan yer aldı. Fezlekede, ihale- nin yasaya uygun olduğu görüşü be- lirtildi. Bunun üzerine Hazine, pro- jeyle ilgili dış kredi onayını yeniden verdi. Bu gelişmelerin ardından altyapı inşaatına başlandı. Dış kredi bulma- yı üstlenen Ahsel-Koçoğlu firması- nın ilk etapta 25 milyon dolarlık kre- di sağladığı bildirildi. Geri kalan iş- ler için yaklaşık 2 yıl çalışmalara ara verildi. 2000 yılında, kredinin kalan bölümünün de sağlandığı belirtilerek çalışmalara yeniden başlandı. Prof. Orhon'un çalışması kabul gormedi Rapora ÎTÜ'den ret ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Iskenderun altyapı projesi ihalesinı kazanan Ahsel-Koçoğlu firması için tt ohır" veren İTÜ Çevre Bilimleri Anabüim Dah Başkanı Prof. DerinOriıon'un ra- porunu üniversite kabul etmedi. Iskenderun altyapı projesinin ikinci fazı için oluşturulan yeter- lik komisyonu, 15 Ağustos 1995 tarihli karânnda, ihaleye katılan 3 firmanın teklifi üzerinde bilimsel bir inceleme yapılmasını, karann buna göre verilmesini benimsedi. îskenderun Belediyesi, 18 Ağus- tos 1995 tarihinde ÎTÜ Inşaat Fa- kültesi Dekanlığı'na başvurarak "Çevre BiKmleri Anabilim Dah Başkanhğı'nda oluşturulacak bir heyeti" önenlenn incelenmesi için İskenderun'a davet etti. Bu- nun üzerine "heyet" isteminin ak- sine, yalnızca Çevre Bilimleri Anabilim Dah Başkanı Prof. Dr. Derin Orhon tarafindan bir rapor hazırlandı. 23 Ağustos 1995 ta- rihli raporun giriş bölümünde, "Bu çahşma İTÜ döner sermaye yönetmeliği hükümleri çerçeve- sinde yapünuştırn denildi. ÎTÜ antetli ohnasına karşm ka- yıt numarası ve mührü bulunma- yan raporda, Orhon, ihaleye giren Akkaya ve Tekser firmalannın önerilerinin "biümsel ve teknik esaslara uygun ohnadığr sonucu- na vardı. Orhon, Ahsel-Koçoğlu ortakh- ğına ait önerinin ise "gerekM de- ğişikük ve ilavelerin yapüması" koşuluyla genel olarak şartname koşullarını taşıdığını belirtti. İskenderun Belediye Başkanlığı Aslan üstlenmiyor ANKARA (Cumhuriyet Bû- rosu) - îskenderun Belediye Başkanı MeteAslan, bugün Içiş- leri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yarduncılığı görevini sürdüren Mustafa Kara'nın be- lediyenin açtığı ihaleyle ilgili birbirinden farklı işlemler yap- ması konusunda, "Bu benim so- runum değiL Içişleri Bakanh- ğı'nın sorunu" dedi. Aslan, Iskenderun Belediye- si'nce projede kalan 6 bölümün birleştirilerek "2. faz" olarak be- lirlenmesine karşın 18 milyon dolarlık yeni borçlanma karan- na ilişkin "Bu 3. faz içindir" di- ye konuştu. Mete Aslan, ÎTÜ'den Prof. Derin Orhon'un hazırladığı ra- porun üniversiteyi bağlamadığı- na ilişkin yazı yazıhnasını nasıl değeriendirdiği sorusuna, "tlg^- B müfetrişkr, yetkiHler, Sayıştay hepsagetipincekdiler. Bu onlann konusu, onlann konusu için be- nim konuşmam uygun ounaz" demekle yetindi. Mete Aslan, "Hazinebugüne kadarİskende- run Belediyesi'nin dış borcu ne- deniyle 10 milyon 277 bin dolar ödedi. Bundan sonraki borçlan- mada bu sıkmü yaratmayacak mı" sorusunu yanıtlarken de şu ifadeleri kuUandı: "Nrye yaratsın. tller Bankası bizim borca mahsup edryor. Bü- tün herkes böyle, yahuz İsken- derun Belediyesi böyle değiL Zorlukçekersekahnayacağız,oi- mayan bir şey için elbise biçmek mümkün degU." Kara Kuvvetleri'nin konukları Kara çarşafın yerini türban, hücre evlerinin yerini ise barlar alıyor ,:;i Hizlndlah strateji değiştirdi Oğrnndlere hüzünlüvedaKara Kuvvederi Komutanhğı'nın davetlisi olarak bayram boyunca büyük kentierde ağırianan Doğu ve Güneydoğulu öğrenciler mutlu ancak biraz buruk olarak memkketierine döndüler. Öğrenciler, 6 gün boyunca tstanbul tzmir, Ankara ve Bursa'da tarihi, turistik yerieri gezdiler. Anadohı'nun çeşitü kentkrinden geien ve bayram tatiüni Bursa'da geciren 50 başanlı öğrenciden 30'unun havayolu ile önce İzmir'e, oradan da Diyarbakır'a, ötcki öğrencilerin ise karayoluyia Antaha ve Mersin'e gidecekleri bUdirildi. İzmir'de ağuianan 21"i kız 50 öğrenciden 30'u da dün sabah askeri uçakla Adnan Menderes Havaalanı'ndan memleketieri Dijarbakır ve Muş'a uğurlandı. Maltepe Askeri Lisesi Komutanı Kunnay Albay Bülent Dağsah, İzmir'de misafir edilen öğrencilerden 20'sinin ise kara>olu ile Burdur ve Antarya'ya gönderildiğini belirtti. Lğurlama sırasında, birbirierine ve komutanlara sanlan öğrenciler gözyaşlannı tutamadüar. tĞNELtFIRÇA ZAFERTEMOÇtN SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR MAHMUTORAL DİYARBAKIR - Şeri- atçı terör örgütü Hizbul- lah, operasyonlann ar- duıdan deşifre olmama- lan için kadın militanla- nn çarşaf giymek yerine türban takmalannı, er- keklerin de şort giymele- rini istedi. Hücre evleri yerine kafe ve barlarda buluşmalan önerilen mi- lıtanlann elinde halen çok sayıda silah ve mü- himmat olduğu bildirildi. Hizbullah itirafçısı Fa- dıl Işık ifadelerinde, Beykoz operasyonunun ardından medyaya yan- sıyan mezar evler nede- niyle halkta örgüte karşı büyük tepki oluştuğunu, bu nedenle örgütün stra- teji değişikliğine gittiği- ni anlattı. Özellikle mili- tanlann giyim ve buluş- ma mekânlannda deği- şikliğe gittiğini belirten Işık, ifadesinde şunlan söyledi: "Kadın elemanlann giydikleri kara çarşaf ola- rak adlandınlan peçe halkarasındatepki toplu- yordu. Örgüte sempaüŞİe bakümadığı gibihalk ara- smda da bayanlara öcü gözüyle baküıyordu. Bu nedenle çarşaf yerine tür- ban takılması kararlaştı- nldı. Baû\a giden militan- lann ise Güneydoğu'dan gittikleri anlaşümasın di- ye erkek militanlann plaj- İarda şort giyip top sakal bu*akmalan istendi. Bu- luşma yerieri ise kafe ve bar olarak beliıiendL Te- lefon konuşması ve smırh tele\iz>on izlenmesine müsaade edihniştnf Örgütün silah ve mal- zemelerinin büyük bir bölümünün Kuzey Irak'- tan tankerciler aracılığıy- la kaçak olarak, bir bölü- münün ise kaçakçılardan para karşılığında sağlan- dığrnı anlatan Işık, ''Ör- gütün elinde şu anda RPG-7 roketi, Kanas su- ikast sUahu M-16, G-3, Biksi maküıeü tüfek, sa- vunma ve salduı tipi el bombalan bulunuyor" dedi. Işık, faizin haram ol- duğu inancında oldukla- n için militanlann para- lannı bankalar yerine Kuzey Irak'taki örgüt yöneticilerinde topladık- lannı belirtti. oralcalislar@yahoo.com Ibrahim Tatlıses'ten ayrıldığını açıklayan Derya Tuna'nın çapkınlık konusunda söyledikleri ilginç: "Er- kek çapkınlık yapabilir. Çünkü erke- ğe çapkınlık yakışır. Bunun seviyeli olması lazım. Bunu duyurmadan, kimsenin onurunu, gururunu incit- meden, seviyeli şekilde yaparsanız sorun olmaz. Çapkınlık yapmayan erkek varmıdır acaba? Ben Ibrahim Tatlıses için 'Ibrahim Bey'e çapkın- lık yakışıyor 1 diyordum. Ama bu şe- kildeki çapkınlık değil. Bunu halk da ona yakıştıramadı. Işte o zaman işin seviyesizliği ortaya çıkıyor." Derya Tuna ile Ibrahim Tatlıses arasındaki ilişkiye kanşacak değiliz. Onlar, kendi yaşamlannı kendileri is- tedikleri gibi kurarlar. Toplumun gö- zü önünde olduklan için aralannda- ki ilişki de ister istemez kamusal bir özellik kazanıyor. Derya Tuna'nın söyledikleri bu nedenle tartışılmaya değer. Önce çapkınlıktan başlayalım: Çapkınlık nedir? Türk Dil Kurumu sözlüğünde çapkın için şunlar yazı- Çapkınlık Neden Erkeklerin Hakkı? yon "Geçici aşklar peşinde koşan, cinsel arzuyu taşıyan ya da hatıra getiren." Derya Tuna, "Erkek çap- kınlık yapabilir, erkeğe çapkınlık ya- kışır" diyerek aşk peşinde koşanı, cinsel arzu taşıyanı yalnızca erkek olarak kabul edryor. Yani erkek cin- sel arzu taşıyabilir, kadın taşıyamaz; erkek geçici aşklar peşinde koşar, kadın koşamaz. Derya Tuna'nın bu sözleri doğaya aykın. Erkek, cinsel zevkin çeşrtleri- ni tatmak ister de, kadın istemez mi? Erkek, gördüğü güzel bir kadını ar- zu eder de, kadın gördüğü yakışıklı bir erkeği arzu etmez mi? Bunun gerçek bir tez olmadığını yaşamdan biliyoruz. Birçok ünlü kadının, sev- gili değiştirdiğini, çapkınlık peşinde koştuğunu hemen her gün medya- dan izliyoruz. Ünlü kadınlar, parası olan kadınlar, kendilerini güçlü hissettikleri için bu konuda daha özgür davranmıyorlar mı? Neden Ajda Pekkan ya da Gö- nül Yazar ıstemedığı erkekleri daha kolay terk edebiliyorlar? Gönül Ya- zar'a bu anlamda çapkın diyemez miyiz? Derya Tuna, erkeğe çapkınlığı ya- kıştınrken erkek egemen düzenin bir anlayışını dile getiriyor. Güçlü olan, parası olan, şöhreti olan ya da evin ekonomik kontrolünü elinde tutan erkek, çapkınlık hakkının da ken- disinde olduğunu düşünüyor. Bu fik- ri topluma kabul ettiriyor. Kadın ol- sun, erkek olsun bütün toplum, er- kek egemen bu dünyada erkeğin çapkınlığını kaçınılmaz bir gerçek olarak kabul ediyor. Derya Tuna, bir daha dünyaya ge- lirse Ibrahim Tatlıses'in yerinde ol- mak istediğini söylerken aslında, bu sistemin kendisi aleyhine çalıştığını da itiraf ediyor. Yani diyor ki, erkek olsam çapkınlık yapardım, ama ka- dınım ve bu mümkün değil. Başka bir dünyaya gidip gelinceye kadar da bunun değişmeyeceğini içselleş- tirmiş. Halbuki, bu erkek egemen dünya, bu haliyle gitmek zorunda değil, değişebilir. Dünyanın yansı ka- dın. Neden erkekler, çapkınlık hak- kını ellerinde tutacaklar; bu hakkı onlara kim verdi? Kadınlar bu ege- menliği yıkabilirler. Doğru olan, kadın olsun erkek ol- sun, sevginin ve aşkın peşinde koş- mak hakkını her iki cinsin de elinde tutabilmesidir. Kadın da, erkek de bir erkeğe veya bir kadına, toplum- sal önyargılar yüzünden bağımlı ol- mamalı. Seviyorsa, birlikteyaşamak istiyorsa biıiikte olmalı. Bunun sağ- lanabilmesinin önemli önkoşullann- dan birisi, ekonomik bağımsızlık. Eğer kadın, erkekten ayrıldığında kendi ayaklan üzerinde durabiliyor- sa, elde ettiği gelirie kendisini ge- çindirebiliyorsa, zaten sevmediği bir ilişkiye ömür boyu razı olmaz. Er- kek, ekonomik gücü elinde bulun- durduğu için en azından gelecek kaygısı gütmeden yeni ilişkilere gire- biliyor. Belki onu da toplumsal ön- yargılar, yerieşik geleneklerfrenliyor, duygulannı bastırmasına neden olu- yor. Derya Tuna, Ibrahim Tatlıses iliş- kisi de bir kez daha gösteriyor ki er- kek egemen dünyanın sorunları ön- ce kadının sırtına biniyor. Acıyı önce kadın çekiyor. Üstelik kadınlar, bu konularda öylesine şartlanmışlar ki, erkeğin çapkınlıklannı, istediği ka- dınla birlikte olmasını ona ait bir hak olarak görüyortar. Erkek egemen ilişki, kadını ezdiği gibi, aşkı ve sevgiyi de öldürüyor. In- sanlar arası eşit ilişkiyi ortadan kal- dınyor. Toplumun yansını acılara sü- rüklüyor. Bundan erkeklerin de bü- yük acılar çektiğine inanıyorum. Çapkınlığın erkeklere ait bir hak ol- maktan çıktığı gün, eşitlik dünyası- na, özgürlük dünyasına, baskıların son bulduğu dünyaya doğru önem- li bir adım atacağız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle