Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 MART2001 PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGÖN
AIİ StRMEN
Kadın Yüzyıh
Sevgili,
8 Mart 2001 Perşembe yeni milenyumun ve
yüzyılın ilk kadınlar gününü yaşadık.
Kutladık değil de yaşadık demeyi yeğliyorum,
çünkü Türkiye'de kadınlar günü olarak kutlana-
cak bir durum yok.
Gerçekten Türkiye'de kadınlar hâlâ koca da-
yağı yiyor, töre cinayetlerine kurban gidiyor ve
ikinci sınıf yaratık olarak yaşıyorlar. Hâlâ ücret-
lerde eşitlik sağlanmış değil.
Oysa 19. yüzyılın sonunda başlayan kadın ha-
reketi, geride bıraktığımız yüzyılda büyük aşama-
laryaptı.
20. yüzyılın kazanımlan arasında veya başın-
da, kadının toplum içindeki konumunu sayabili-
riz.
Düşün ki Sevgili, Büyük Devrim'in ülkesi Fran-
sa'da bile kadının erkeğin sahip olduğu haklan
elde edebilmesi için 2. Dünya Savaşı sonrasını
beklemesi gerekti.
Yani Büyük Devrim'in ülkesinde, özgürlük, kar-
deşlik ve eşitlik ilkelerinin toplumun yalnız erkek
kesimine, yani yarısına değil, tümüne ait olduğu-
nun anlaşılması için 1789'dan sonra hemen he-
men 150 yıl daha beklemek gerekti.
Yirrninci yüzyılda kadın hareketi dünyanın baş-
ta gelişmiş ülkeleri olmak üzere, hemen hemen
her kesiminde büyük ileriemeler sağladı.
•••
Kimi islam ülkelerini (hepsi değil) bir yana bıra-
kırsan, artık kadınlann oy sahibi olmadıklan ülke
kalmadı. Bu alanda öncü ülkelerden biri olan Tür-
kiye Cumhuriyeti, başkayerlerdeki gelişmelerle ka-
dın hareketinde geri kalan ülkelerden biri konumu-
na geldi.
1926 yılında Isviçre'den alınan Türk Medeni Ka-
nunu, bugün için kadını ikinci sınıf bir konumdatu-
tan, çağın çok gerisinde kalmış bir yasadır.
Gerçi Medeni Kanun'un değişmesi için girişim
var, yeni yasa tasansı komisyonda görüşülüyor,
ama görüşmeler sırasında ileri sürülen kimi görüş-
lerin korkunçluğu, toplumun hatın sayılır bir kesi-
minin kadına hâlâ nasıl baktığını gözler önüne ser-
mektedir.
Türkiye'de yine de yasalar kadına kimi haklan ta-
nımıştır, aksaklık daha çok uygulamadan, insanla-
nn kafa yapılanndan kaynaklanıyor.
Uygulamada Cumhuriyet'in eğitim seferberliği-
nin sonucunda elde edilen önemli haklar, daha
sonraki aydınlanmaya karşı yeniden karanlık hare-
ketinin etkisiyle sınırtı kaldı ve bunlara yenileri ek-
lenemedi.
Ama Türkiye'deki kadın hareketi artık sorunun
kamuoyu vicdanında yer almasını sağladı. Artık
Türkiye'nin dinamik kesimleri, emek sorununa pa-
ralel, zaman zaman onunla iç içe, ama zaman za-
man da ondan ayrı, bir kadın sorunu olduğunu bi-
liyor.
Üstelik artık kadın erkek eşitliğinin kadın erkek
aynıyeti anlamını taşımadığını da uzun uzun anlat-
maya gerek yok. • •• - •
• • • - •'•••*-, -
Yirminci yüzyılın son anlannda ve yirmi birinci
yüzyılın hemen başında sağlanan bilimsel geliş-
meler, kadının erkekten geri olmadığını ortaya çı-
kardı.
Hatta gen teknolojisinin son buluşlan kadının da-
ha ileride olduğunu da söylüyor.
Artık herkes biliyor ki 21. yüzyıl kadınlann yüzyı-
lı olacak.
Yapılan araştırmalar bu yüzyıl içinde, her beş yö-
netici kadrosunun üçünün kadınlann elinde olaca-
ğını haber veriyor. Gidiş o yönde.
Her alanda olduğu gibi politikada da kadınlar er-
kekler ile eşit düzeye gelmek üzereler.
Erkeklerin kimileri, bu durumda üstün konumla-
nnı yitirmenin endişesi ve üzüntüsü içindeler. Oy-
sa kadının özgürieşmesi erkeğin de özgürleşme-
sini sağlayacak. Tabii ki özgürieşmeyi baskı kurmak
olarak anlayan görüş bu savı anlayamaz.
Küreselleşmenin en önemli kazanımı belki de
kadın erkek eşitliği alanında gerçekleşecek. Ama
yine aynı küreselleşmenin yaratacağı ekonomik
eşitsizlik, çevre ülkelerin ve merkez ülkelerdeki ka-
dınlann emekçi sınıfından olanlann yaşamlanna hiç
de olumlu etki yapmayacak.
Her neyse Sevgili, biz erkek egemen dünyada
yaşadık, çocuklanmız ve torunlanmız kadının eşit
olduğu, hatta erkeğe oranla daha ileri konum sağ-
ladığı bir dünyada yaşayacaklar.
Yusuf Topcu genel başkan
Kızılay'da olaylı
kongre
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Muhalif
grubun katıldığı Kızı-
lay'ın olağanüstü genel
kurulu, hükümet komi-
serinin 'çoğunhıksağla-
namadığı için yapıla-
mavacağY uyansına
karşın dün gerçekleşti-
rildi. Genel kurulda se-
çilen merkez kurulu,
genel başkanlığa Yusuf
Topçu'yu getirdi.
Genel kurul, Kayseri
Şube Başkanı Mustafa
Alemdar Gûngör tara-
fından "salt çoğunlu-
ğunsağlandığr belirti-
lerek başlatıldı. Divan
başkanlığına Kınkkale
Şube Başkanı ÜmitNu-
ri KocabaUı getirildi.
Bunun üzerine müda-
hale eden hükümet ko-
miseri, Dernekler Yasa-
sı'na göre 191 üyenin
imzasının gerekmesine
karşın bu sayının
130'da kaldığına işaret
ederek 'salt çoğunluk
sağtanamadığı' gerek-
çesiyle toplantının ya-
Topçu,oyçoktuğuieseçidL
pılamayacağuıı bildir-
di. Divan başkanlığı ise
genel kurulun üçte bir
çoğunlukla toplanabi-
leceğini belirterek üye
seçimine geçti.
Kızılay Merkez Ku-
rulu'na 30 asil ve 30 ye-
dek üye; denetçiler ku-
ruluna da 5 asil ve 5 ye-
dek üye seçildi. Merkez
kurul üyelerinden 25'i
daha sonra bir araya ge-
lerek genel başkan ve
yönetim kurulu üyelik-
lerini belirlediler.
Halen Genel Başkan-
lık görevini sürdüren
Ertan Gönen, kongre-
nin hukuk dışı olduğu-
nu savunarak savcıhğa
suç duyunısunda bu-
lunduklannı belirtti.
Altyapı projesi için hazırlanan raporda,' 14.5 milyon dolarlık kamu zaran vardır' sonucuna vanldı
IskeiKİenmMa kuşkuhı proje
CANGAZALa
ANKARA - Iskenderun Belediye
Başkanlığı'nca gerçekleştirilen alt-
yapı projesi ihalesinde 14.5 milyon
dolarlık fazla ödeme yapıldığını sap-
tayan Mülkiye Başmüfettişı Musta-
fa Kara'nın, aynı konudaki fezleke-
de "Usulsüzlük yoktur" görüşünü
bildirdiği ortaya çıktı. Projenin Ha-
zine garantili olması nedeniyle öde-
nemeyen dış borçlar şu ana dek dev-
letin kasasından 10 milyon 277 bin
dolar çıkmasına neden olurken bele-
diye meclisinden onay alan ANAP'lı
başkan Mete Aslan, 18 milyon dolar-
lık dış borçlanma garantisi için daha
Hazine'ye başvurmaya hazırlanıyor.
îskenderun'un altyapı inşaatı pro-
jesi uzun bir geçmişe dayanıyor. Alı-
nan bilgiye göre, 1985 yılında Dün-
ya Bankası'nın kredi desteğiyle plan-
lanan Çukurova Kentsel Gelişim Pro-
jesi çerçevesinde îskenderun'un alt-
yapısı için 7 fazdan oluşan proje ha-
zırlandı. Kent merkezi çalışmalannı
kapsayan projenin ilk fazı SHP'li be-
lediye döneminde tamamlandı. 1994
yerel seçimlerini, belediye başkanh-
ğuıı bugün de sürdüren ANAP'lı Me-
te Aslan kazandı. Aslan yönetimin-
deki Iskenderun Belediyesi, proje-
nin, şehrin tamamuıın kanalizasyon-
drenaj şebekeleri ve antma tesisini
kapsayan kalan 6 bölümünün birleş-
tirilerek '2.faz' adı altında ihaleye çı-
kanlması karan aldı. Belediye, Hazi-
ne MüsteşarlığYnın 22 Kasım 1994
tarihli izniyle, Hazine garantili dış
borçlanmayla ihale açtı. 5 firmanuı
erteleme önerisi reddedildiğinden
yalnızca 3 fırmanın katıldığı ihale,
Akkaya AŞ'nin 28 milyon 963 bin
dolar, TEKSER'in 36 milyon 945 bin
dolarlık teklifi bulunmasına karşın,
• Usulsüzlüğü belirleyen başmüfettiş Mustafa Kara, konuyla ilgili hazırladığı fezlekede
belediye başkanı ve encümen üyelerini akladı ve proje devam etti. Hazine, garantili dış borç
için bugüne kadar 10 milyon 277 milyon dolar ödemek zorunda kaldı.
49 milyon 904 bin dolarla en yüksek 1996 tarihinde sunulan ve ODTÜ öğ- dış kredi onayı vermeyi durdurdu. îs-
öneriyi veren Ahsel-Koçoğlu ortak-
lığına verildi.
Içişleri Bakanlığı'nın görevlendir-
digi mülkiye başmüfettişleri Musta-
fa Çetin ve Mustafa Kara, projeyle ıl-
gili incelemelerinin ardından hazırla-
dıklan raporda, "Kamu haksız yere
zarara uğraalnuşbr" dıyerek ihale-
nin 'ivedflikle' iptal edilmesini istedi-
ler. Içişleri Bakanlığı'na 11 Ocak
retim üyelerinin bilirkişi incelemesi
doğrultusunda hazırlanan raporda,
35 milyon dolara çıkanlabilecek iha-
lenin 49 milyon 900 bin dolara veril-
diği kaydedildi.
Müfettişlerin raporu üzerine Içiş-
leri Bakanlığı, Hatay Valiliği aracıh-
ğıyla 7 Şubat 1996 tarihinde Isken-
derun Belediyesi'nden ihalenin ipta-
lini istedi. Hazine Müsteşarlığı ise
kenderun Belediyesi, bakanlığa baş-
vurarak bu karara itiraz etti.
Aynı müfettişten farkh görüş
Ihaleyi gerçekleştiren Belediye
Başkanı Mete Aslan ve diğer encü-
men üyeleri hakkmda fezleke de dü-
zenlendi. Bu fezlekede, inceleme ra-
porunda olumsuz görüş bildiren
Mülkiye Başmüfettişı Mustafa Kara
ile Başmüfettiş Süteyman Kamçı'nm
imzalan yer aldı. Fezlekede, ihale-
nin yasaya uygun olduğu görüşü be-
lirtildi. Bunun üzerine Hazine, pro-
jeyle ilgili dış kredi onayını yeniden
verdi.
Bu gelişmelerin ardından altyapı
inşaatına başlandı. Dış kredi bulma-
yı üstlenen Ahsel-Koçoğlu firması-
nın ilk etapta 25 milyon dolarlık kre-
di sağladığı bildirildi. Geri kalan iş-
ler için yaklaşık 2 yıl çalışmalara ara
verildi. 2000 yılında, kredinin kalan
bölümünün de sağlandığı belirtilerek
çalışmalara yeniden başlandı.
Prof. Orhon'un çalışması kabul gormedi
Rapora ÎTÜ'den ret
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Iskenderun altyapı projesi
ihalesinı kazanan Ahsel-Koçoğlu
firması için tt
ohır" veren İTÜ
Çevre Bilimleri Anabüim Dah
Başkanı Prof. DerinOriıon'un ra-
porunu üniversite kabul etmedi.
Iskenderun altyapı projesinin
ikinci fazı için oluşturulan yeter-
lik komisyonu, 15 Ağustos 1995
tarihli karânnda, ihaleye katılan 3
firmanın teklifi üzerinde bilimsel
bir inceleme yapılmasını, karann
buna göre verilmesini benimsedi.
îskenderun Belediyesi, 18 Ağus-
tos 1995 tarihinde ÎTÜ Inşaat Fa-
kültesi Dekanlığı'na başvurarak
"Çevre BiKmleri Anabilim Dah
Başkanhğı'nda oluşturulacak bir
heyeti" önenlenn incelenmesi
için İskenderun'a davet etti. Bu-
nun üzerine "heyet" isteminin ak-
sine, yalnızca Çevre Bilimleri
Anabilim Dah Başkanı Prof. Dr.
Derin Orhon tarafindan bir rapor
hazırlandı. 23 Ağustos 1995 ta-
rihli raporun giriş bölümünde,
"Bu çahşma İTÜ döner sermaye
yönetmeliği hükümleri çerçeve-
sinde yapünuştırn
denildi.
ÎTÜ antetli ohnasına karşm ka-
yıt numarası ve mührü bulunma-
yan raporda, Orhon, ihaleye giren
Akkaya ve Tekser firmalannın
önerilerinin "biümsel ve teknik
esaslara uygun ohnadığr sonucu-
na vardı.
Orhon, Ahsel-Koçoğlu ortakh-
ğına ait önerinin ise "gerekM de-
ğişikük ve ilavelerin yapüması"
koşuluyla genel olarak şartname
koşullarını taşıdığını belirtti.
İskenderun Belediye Başkanlığı
Aslan üstlenmiyor
ANKARA (Cumhuriyet Bû-
rosu) - îskenderun Belediye
Başkanı MeteAslan, bugün Içiş-
leri Bakanlığı Teftiş Kurulu
Başkan Yarduncılığı görevini
sürdüren Mustafa Kara'nın be-
lediyenin açtığı ihaleyle ilgili
birbirinden farklı işlemler yap-
ması konusunda, "Bu benim so-
runum değiL Içişleri Bakanh-
ğı'nın sorunu" dedi.
Aslan, Iskenderun Belediye-
si'nce projede kalan 6 bölümün
birleştirilerek "2. faz" olarak be-
lirlenmesine karşın 18 milyon
dolarlık yeni borçlanma karan-
na ilişkin "Bu 3. faz içindir" di-
ye konuştu.
Mete Aslan, ÎTÜ'den Prof.
Derin Orhon'un hazırladığı ra-
porun üniversiteyi bağlamadığı-
na ilişkin yazı yazıhnasını nasıl
değeriendirdiği sorusuna, "tlg^-
B müfetrişkr, yetkiHler, Sayıştay
hepsagetipincekdiler. Bu onlann
konusu, onlann konusu için be-
nim konuşmam uygun ounaz"
demekle yetindi. Mete Aslan,
"Hazinebugüne kadarİskende-
run Belediyesi'nin dış borcu ne-
deniyle 10 milyon 277 bin dolar
ödedi. Bundan sonraki borçlan-
mada bu sıkmü yaratmayacak
mı" sorusunu yanıtlarken de şu
ifadeleri kuUandı:
"Nrye yaratsın. tller Bankası
bizim borca mahsup edryor. Bü-
tün herkes böyle, yahuz İsken-
derun Belediyesi böyle değiL
Zorlukçekersekahnayacağız,oi-
mayan bir şey için elbise biçmek
mümkün degU."
Kara Kuvvetleri'nin konukları Kara çarşafın yerini türban, hücre evlerinin yerini ise barlar alıyor ,:;i
Hizlndlah strateji değiştirdi
Oğrnndlere
hüzünlüvedaKara Kuvvederi Komutanhğı'nın davetlisi olarak
bayram boyunca büyük kentierde ağırianan Doğu ve
Güneydoğulu öğrenciler mutlu ancak biraz buruk
olarak memkketierine döndüler. Öğrenciler, 6 gün
boyunca tstanbul tzmir, Ankara ve Bursa'da tarihi,
turistik yerieri gezdiler. Anadohı'nun çeşitü
kentkrinden geien ve bayram tatiüni Bursa'da geciren
50 başanlı öğrenciden 30'unun havayolu ile önce
İzmir'e, oradan da Diyarbakır'a, ötcki öğrencilerin ise
karayoluyia Antaha ve Mersin'e gidecekleri bUdirildi.
İzmir'de ağuianan 21"i kız 50 öğrenciden 30'u da dün
sabah askeri uçakla Adnan Menderes
Havaalanı'ndan memleketieri Dijarbakır ve Muş'a
uğurlandı. Maltepe Askeri Lisesi Komutanı Kunnay
Albay Bülent Dağsah, İzmir'de misafir edilen
öğrencilerden 20'sinin ise kara>olu ile Burdur ve
Antarya'ya gönderildiğini belirtti. Lğurlama
sırasında, birbirierine ve komutanlara sanlan
öğrenciler gözyaşlannı tutamadüar.
tĞNELtFIRÇA ZAFERTEMOÇtN
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
MAHMUTORAL
DİYARBAKIR - Şeri-
atçı terör örgütü Hizbul-
lah, operasyonlann ar-
duıdan deşifre olmama-
lan için kadın militanla-
nn çarşaf giymek yerine
türban takmalannı, er-
keklerin de şort giymele-
rini istedi. Hücre evleri
yerine kafe ve barlarda
buluşmalan önerilen mi-
lıtanlann elinde halen
çok sayıda silah ve mü-
himmat olduğu bildirildi.
Hizbullah itirafçısı Fa-
dıl Işık ifadelerinde,
Beykoz operasyonunun
ardından medyaya yan-
sıyan mezar evler nede-
niyle halkta örgüte karşı
büyük tepki oluştuğunu,
bu nedenle örgütün stra-
teji değişikliğine gittiği-
ni anlattı. Özellikle mili-
tanlann giyim ve buluş-
ma mekânlannda deği-
şikliğe gittiğini belirten
Işık, ifadesinde şunlan
söyledi:
"Kadın elemanlann
giydikleri kara çarşaf ola-
rak adlandınlan peçe
halkarasındatepki toplu-
yordu. Örgüte sempaüŞİe
bakümadığı gibihalk ara-
smda da bayanlara öcü
gözüyle baküıyordu. Bu
nedenle çarşaf yerine tür-
ban takılması kararlaştı-
nldı. Baû\a giden militan-
lann ise Güneydoğu'dan
gittikleri anlaşümasın di-
ye erkek militanlann plaj-
İarda şort giyip top sakal
bu*akmalan istendi. Bu-
luşma yerieri ise kafe ve
bar olarak beliıiendL Te-
lefon konuşması ve smırh
tele\iz>on izlenmesine
müsaade edihniştnf
Örgütün silah ve mal-
zemelerinin büyük bir
bölümünün Kuzey Irak'-
tan tankerciler aracılığıy-
la kaçak olarak, bir bölü-
münün ise kaçakçılardan
para karşılığında sağlan-
dığrnı anlatan Işık, ''Ör-
gütün elinde şu anda
RPG-7 roketi, Kanas su-
ikast sUahu M-16, G-3,
Biksi maküıeü tüfek, sa-
vunma ve salduı tipi el
bombalan bulunuyor"
dedi.
Işık, faizin haram ol-
duğu inancında oldukla-
n için militanlann para-
lannı bankalar yerine
Kuzey Irak'taki örgüt
yöneticilerinde topladık-
lannı belirtti.
oralcalislar@yahoo.com
Ibrahim Tatlıses'ten ayrıldığını
açıklayan Derya Tuna'nın çapkınlık
konusunda söyledikleri ilginç: "Er-
kek çapkınlık yapabilir. Çünkü erke-
ğe çapkınlık yakışır. Bunun seviyeli
olması lazım. Bunu duyurmadan,
kimsenin onurunu, gururunu incit-
meden, seviyeli şekilde yaparsanız
sorun olmaz. Çapkınlık yapmayan
erkek varmıdır acaba? Ben Ibrahim
Tatlıses için 'Ibrahim Bey'e çapkın-
lık yakışıyor
1
diyordum. Ama bu şe-
kildeki çapkınlık değil. Bunu halk da
ona yakıştıramadı. Işte o zaman işin
seviyesizliği ortaya çıkıyor."
Derya Tuna ile Ibrahim Tatlıses
arasındaki ilişkiye kanşacak değiliz.
Onlar, kendi yaşamlannı kendileri is-
tedikleri gibi kurarlar. Toplumun gö-
zü önünde olduklan için aralannda-
ki ilişki de ister istemez kamusal bir
özellik kazanıyor. Derya Tuna'nın
söyledikleri bu nedenle tartışılmaya
değer.
Önce çapkınlıktan başlayalım:
Çapkınlık nedir? Türk Dil Kurumu
sözlüğünde çapkın için şunlar yazı-
Çapkınlık Neden Erkeklerin Hakkı?
yon "Geçici aşklar peşinde koşan,
cinsel arzuyu taşıyan ya da hatıra
getiren." Derya Tuna, "Erkek çap-
kınlık yapabilir, erkeğe çapkınlık ya-
kışır" diyerek aşk peşinde koşanı,
cinsel arzu taşıyanı yalnızca erkek
olarak kabul edryor. Yani erkek cin-
sel arzu taşıyabilir, kadın taşıyamaz;
erkek geçici aşklar peşinde koşar,
kadın koşamaz.
Derya Tuna'nın bu sözleri doğaya
aykın. Erkek, cinsel zevkin çeşrtleri-
ni tatmak ister de, kadın istemez mi?
Erkek, gördüğü güzel bir kadını ar-
zu eder de, kadın gördüğü yakışıklı
bir erkeği arzu etmez mi? Bunun
gerçek bir tez olmadığını yaşamdan
biliyoruz. Birçok ünlü kadının, sev-
gili değiştirdiğini, çapkınlık peşinde
koştuğunu hemen her gün medya-
dan izliyoruz.
Ünlü kadınlar, parası olan kadınlar,
kendilerini güçlü hissettikleri için bu
konuda daha özgür davranmıyorlar
mı? Neden Ajda Pekkan ya da Gö-
nül Yazar ıstemedığı erkekleri daha
kolay terk edebiliyorlar? Gönül Ya-
zar'a bu anlamda çapkın diyemez
miyiz?
Derya Tuna, erkeğe çapkınlığı ya-
kıştınrken erkek egemen düzenin bir
anlayışını dile getiriyor. Güçlü olan,
parası olan, şöhreti olan ya da evin
ekonomik kontrolünü elinde tutan
erkek, çapkınlık hakkının da ken-
disinde olduğunu düşünüyor. Bu fik-
ri topluma kabul ettiriyor. Kadın ol-
sun, erkek olsun bütün toplum, er-
kek egemen bu dünyada erkeğin
çapkınlığını kaçınılmaz bir gerçek
olarak kabul ediyor.
Derya Tuna, bir daha dünyaya ge-
lirse Ibrahim Tatlıses'in yerinde ol-
mak istediğini söylerken aslında, bu
sistemin kendisi aleyhine çalıştığını
da itiraf ediyor. Yani diyor ki, erkek
olsam çapkınlık yapardım, ama ka-
dınım ve bu mümkün değil. Başka
bir dünyaya gidip gelinceye kadar
da bunun değişmeyeceğini içselleş-
tirmiş. Halbuki, bu erkek egemen
dünya, bu haliyle gitmek zorunda
değil, değişebilir. Dünyanın yansı ka-
dın. Neden erkekler, çapkınlık hak-
kını ellerinde tutacaklar; bu hakkı
onlara kim verdi? Kadınlar bu ege-
menliği yıkabilirler.
Doğru olan, kadın olsun erkek ol-
sun, sevginin ve aşkın peşinde koş-
mak hakkını her iki cinsin de elinde
tutabilmesidir. Kadın da, erkek de
bir erkeğe veya bir kadına, toplum-
sal önyargılar yüzünden bağımlı ol-
mamalı. Seviyorsa, birlikteyaşamak
istiyorsa biıiikte olmalı. Bunun sağ-
lanabilmesinin önemli önkoşullann-
dan birisi, ekonomik bağımsızlık.
Eğer kadın, erkekten ayrıldığında
kendi ayaklan üzerinde durabiliyor-
sa, elde ettiği gelirie kendisini ge-
çindirebiliyorsa, zaten sevmediği bir
ilişkiye ömür boyu razı olmaz. Er-
kek, ekonomik gücü elinde bulun-
durduğu için en azından gelecek
kaygısı gütmeden yeni ilişkilere gire-
biliyor. Belki onu da toplumsal ön-
yargılar, yerieşik geleneklerfrenliyor,
duygulannı bastırmasına neden olu-
yor.
Derya Tuna, Ibrahim Tatlıses iliş-
kisi de bir kez daha gösteriyor ki er-
kek egemen dünyanın sorunları ön-
ce kadının sırtına biniyor. Acıyı önce
kadın çekiyor. Üstelik kadınlar, bu
konularda öylesine şartlanmışlar ki,
erkeğin çapkınlıklannı, istediği ka-
dınla birlikte olmasını ona ait bir hak
olarak görüyortar.
Erkek egemen ilişki, kadını ezdiği
gibi, aşkı ve sevgiyi de öldürüyor. In-
sanlar arası eşit ilişkiyi ortadan kal-
dınyor. Toplumun yansını acılara sü-
rüklüyor. Bundan erkeklerin de bü-
yük acılar çektiğine inanıyorum.
Çapkınlığın erkeklere ait bir hak ol-
maktan çıktığı gün, eşitlik dünyası-
na, özgürlük dünyasına, baskıların
son bulduğu dünyaya doğru önem-
li bir adım atacağız.