18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ŞUBAT 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLERÎN DEVAM G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK I Baştarafi 1. Sayfada (1) "Fethullah Güten medreseleri" adıyla anılan Fı- rat Eğitim Merkezleri "irticai faaliyetle" suçlandı. FEM'in, burada okuyan öğrencileri "dini içerikli ya- yınlara abone olmaya zortadığı" öne sürüldü. (2) Hem gülün hem de ağlayın: Gülen'in radikal is- lamcılann hedefi olduğu için "Türkiye'de koruma ai- tına" alındığı açıklandı. Gülen Amerika'da, ABD yönetiminin gizli himaye- sinde, büyükçe bir konuttalslami kurallann elverdiği ölçüde her şeyden yarartanarak refah içinde yaşıyor. "Değirmenin suyu" Türkiye'de zengin olanaklara sahip Nur örgütü üyelerinden geliyor. Gözünii budaktan sakınmayan, ideali uğruna ölü- mü bile hiçe saydığını söyleyen Fethullah Gülen'in, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde açılan da- vayı duyar duymaz Türkıye'ye gelmesi beklenirken... Hazret, hastalığını ve tedavisini bahane ederek ABD himayesinde yaşamayı yeğledi. Ifadesini almak aylar sürecek. Amerikan yasalan, ülkesinde bulunan kişinin ifade- sini almaya ancak istinabe yolunu açık tutuyor. Böylece efendim; Savcı Nuh Mete Yüksel'in ha- zırladığı ıddianame Dışişlen'ne gönderildi. Bakanhk 79 sayfa tutarındaki iddianameyi Ingiliz- ceye çevirmekte. Çeviri tamamlanınca metni Amerika'ya göndere- cek. Amerika, Gülen'i sorgulayacak bir yargıç bulacak. Amerikalı yargıç, Ingilizcesi kaç sayfa tutar bilinmez, Nuh Mete Yüksel'in savlannı okuyacak. Savları anlar anlamaz, o ayn sorun. Amerikalı yar- gıç Gülen'i huzura alacak ve... efendime söyleyeyim, nihayet Gülen'i sorgulayacak! Tam tamına "Göl nerede? Inek içti. Inek nerede? Dağa kaçtı. Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu" teker- lemesine benzeyen bir işlem, bir süreç. Kısacası, öl- me eşeğim ölme! Aylardan sonra ifadesi alınan Gülen'le ilgili dava başlayacak! Bu örnek bile, bu adamın hüküm giyerse Türki- ye'ye gelmeyeceöinin kanıtı değil mi? Türkiye'yi ılımlı Islam modeli bir cumhuriyete dö- nüştürmeyi düşleyen Amerika'daki GülenistJer, çok- tan harekete geçmişlerdir. Paul Henze, Graham Fuller, lan Lesser, Morton Abramowitz gibi CIAgörevlıleri, eski büyükelçilerve isimlerini henüz bilmediğimiz kişiler... Otasıiıklar Örnegin, Paul Henze, Fuller'i de aşarak işi tarikat- lann desteklenmesine kadar götürerek şunlan yazdı: "Türk Islamcılığında önemli modern yönelimler ve yeni modernist gelişme poîansiyeli var. Yaygın etki- ye sahip Said-i Nursi'nin izleyicisi Nurcular hareke- ti; bilimin, modern düşüncesinin ve ciddi modern eğitimin, geleneksel olarak Islamın önemli parçalan olduğuna vurgu yapıyor. Bu hareket kimi aydınlarca gizli ve yıkıcı olarak değerlendiriliyor. Ama bu konu- daki yargılan yüzeysel." DGM Savcısı Yüksel'in iddianamesi Gülen ve Nur cemaatiyle ilgili bir biigi hazinesi. Ne ki, DGM savo lığı elindeki bilgilerle yetinmedi, Emniyet Genel Mü- düriüğü'nden de Gülenist faaliyetleri içeren "bilgi ta- teö/"nde bulundu. Genftf müdürlüğün 4 ay önce DGM Savcılıği'na gönderdiği yazı ile Nuh Mete Yüksel'in bilgileri örtü- şuyor. Yazıdaki "Yapılanma" bölümündeki sıralama kimi çağrışımlara yol açıyor. örnegin örgütte "talebe" diye çağnlan, "bizzat cemaatin içerisindeki kişi". Ya- ni üyeler. Arkadaş: "Cemaat çıkartan doğrultusunda irtibat kurulan kişiler." Bu tanımlama ister istemez akla şu soruyu getiriyor: Bu ifadeyle acaba Gülen'in elinden ödül alan eski Cumhurbaşkanı Demirel'le Başbakan Ecevit ve benzerleri mi murat ediliyor? Sempatizan: "Cemaate müspet bakan kişiler." Bunlar ülkeyı bölecek, demokratik rejime kıyacak hareketleri "sonsuz özgürlük" adına savunagelen ya- zarlar-çizerier mi acaba? Mattepe'de polise saldn • Istanbul Haber Servisi - Maltepe'de polıs memuru Tuncay Akbaba, bir otomobılden açılan ateş sonucu bacağından yaralandı. Merkez Mahallesi Cemalbey Sokak'ta uygulama yapan polis ekiplerı. ıçmde 3 kışi bulunan 34 P 4911 plakah otomobili durdurarak arama yapmak istedi. Polisin 'dur' ihtanna uymayan bu kişiler, polise ateş açtı. Açılan ateş sonucu Akbaba bacağından yaralamrken saldırganlar olay yerinden kaçtı. Fransa'yı Telin Mîtingj • MALATYA (Cumhuriyet) - Malatya'da Ermeni Soykınm Yasası'nın Fransa Meclisi'nde kabul edilmesini protesto etmek amacıyla binlerce kişinin katılımıyla 'Fransa'yı Telin Mitingi' düzenlendi. Mitinge katılan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "'Fransa Meclisi'nde bu utanç verici yasayı yapanlar. gün gelecek pışman olacaklardır" dedi. Gore ders vermeye baştadı • NEVV YORK (AA) - ABD'nin, bır süre önce görev süresi sona eren Başkan Yarduncısı Al Gore, New York'taki Columbıa Universitesi Gazetecilik Okulu'nda ders veımeye başladı. Gore, ilk dersinde 'Enfonnasyon çağında ulusal sorunlan gazeteci olarak izlemek' konusunu işledi. Reklamcılar Derneğfnde seçân • Istanbul Haber Servisi - Reklamcılar Derneğı Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine Faruk Atasoy yeniden getinldi. Dernekten yapılan açıklamada 31 Ocak 2001'de gerçekleştirilen 17. Genel Kurul'da seçilen yenı yönetim kurulunun toplanarak görev dağıhmı yaptığı belirtildi. VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Çalışma arkadaşımız VURAL SAYGILI'yı yitirdik. Meıtıuma Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz. Cumhuriyet Çalışanlan 'Ölümüne kavga'ya yol açan içtüzük değişikliği, protestoya karşın kabul edildi DYP görüşmeleri terk etliANKARA (Cumhuriyet Bü- rosıı) - TBMM Genel Kuru- lu'nda "ölümüne kavgaya" ne- den olan içtüzük değişikliği, DYP'nin protestosuna karşın ka- bul edildi. DYP Şanlıurfa Millet- vekıli Fevzi Şıhanhoğhı'nun ya- şamını yitirmesine neden olayla- nn ardmdan görüşmelerine ge- çen hafta ara verilen içtüzük de- ğişikliğinin genlimsiz başlayan görüşmelerinde DYP'liler, hü- kümete "temel yasalann*" görü- şülmesi konusunda kolaylık sağ- layan düzenlemeyi protesto ede- rek topluca genel kurulu terk et- ti. TBMM Genel Kurulunda 31 Ocak Salı günü gerçekleştirilen içtüzük görüşmeleri sırasında DYP Şanlıurfa Milletvekili Fev- zi Şıhanhoğlu'nun yaşammı yı- rirdiği olaylann ardından ara ve- rilen ve üzennde uzlaşma ara- nan içtüzük değişikliğinin gö- rüşmeleri tamamlandı. Meclis Danışma Kurulu önerisi genel kurulda oylanırken DYP Grup Başkanvekili AüRızaGönül. ik- tidara sitemde bulunarak u Bir arkadaşınuzı kaybettik. Haftaya da btınu görûşebiiiriz. Bu duru- mu artk vicdanlannıza, takdiri- nize bıralayoruın" dedi. DYP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, içtüzük değişikliği ile Meclis'in kapısına kılit vuruldu- ğu ve "sivil darbe" yapıldığını savundu. Genç, ıktidara geldik- lerinde, "demokrasişehidr ola- rak nıtelediği Fevzi Şıhanhoğ- lu'nun heykelini, TBMM önüne dikeceklerini söyledi. TBMM Genel Kurulu'nda da- ha sonra muhalefetin 'sesimiz la- Prof. Dr. Köknel, zihinsel olgunluğun belirleyici olduğunu söyledi Meclis y in koltııkkm masum Istanbul Haber Servisi-TBMM'nin MHP'li 1da- re Amiri Ahmet Çakar'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'ndaki kırmızı koltuk ve du- varlann mermer cephesinin milletvekillerini tah- rik ettiği, saldırgan yaptığı iddiası psikiyatrlar ta- rafından ciddi bulunmadı. Psikiyatrlar tddiayı, "2*- hinsel otgunluğa erişmemiş canlüar. sadece renk ve sesuyanlanna göre davTanır. Çakar'ın iddiası,Mee- fe'teki kavganın özürû, etiketi olamaz" şeklinde karşıladılar. Ahmet Çakar'ın iddiasını değerlendiren Prof. Dr. Özcan Köknel, ruh sağhğını etkileyen, öfke, altkültür. toplumsal etkiler gibi pek çok neden ol- duğunu belirterek "MecMs'tekikavgayı,renk\eıne- kâna bağlamak, bin etkenden ancak biri olabitir" dedi. Renk ve ses uyanlanna göre hareket etmerün refleks olduğunu ve zihinsel olgunluğa erişmemiş canhlann sadece reflekslenyle hareket ettiklerini vurgulayan Köknel, Meclis'te görev alacak ölçü- de kendisini geliştiren kişilerin reflekslenyle değil, bilgi ve tecrübeleriyle hareket ettiklerini söyledi. Köknel, "Zihinsd anlamda olgun kişi, kendisini olıunsuz etkileyen etkenlerin farkmdadır. Sadece renk ve ses uyanlanna göre hareket etroez. Mec- lis'teki kavganın özürii. etiketi lonnızı koftukfau; mermer duvariar olamaz. Çakar'ın iddiasmm U- limsel açıklaması yok" dedi. Psikiyatr Doç. Dr. Oğoz Karamustafaboğlu da renklerin insanlar üzerinde bazı etkilerinin olduğu- nun varsayıldığıru belirterek renklerle ilgili birebir ilişki gösterilmiş olsa bile kontrolsüz davranışlan tek bir nedene bağlamanrn mümkün olmadığını vurguladı. Karamustafahoğlu. "Butürdavranışla- n çok yöniü olarak araştırmak gerekir*' dedi. Dr. Aynan Akçan ise renklerin psikolojik davra- nışlan belirlediğini ifade ederek kırmızı rengin in- sanda öfke ve hırçınhk, beyazın ise huzur, sakinli- ğe yol açtığını anımsatarak Meclis'te yaşanan ola- yuı temelinde rengm yatmadığını vurguladı. süryor' gerekçesiyle karşı çıktı- ğı 3. madde üzerinde toplam 21 önerge verildi. Bu madde, siya- si parti gruplanna maddeler üze- rinde 5 'er dakıka konuşma hak- kı verilmesini öngören iktidar partilermin önergesi doğrultu- sunda kabul edildi. Bu madde- nin oylamasında FP lideri Kutan ile partili grup başkanvekilleri 'kabul' yönünde oy kullandılar. Öctidar ve muhalefet arasında "nrfaşma sağlanamayan" temel yasalarla ilgili düzenlemenin görüşmelerinde ise gerginlik ya- şandı. FP Grup Başkan- vekili Yasin Haüpoğla, bu maddeye "geçitvenneye- ceklerini" belirterek Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusunda bulu- nacaklannı bildirdi. Görüşmelerin başında gerilimi tırmandırmama- ya özen gösteren DYP'li- ler ise iktidann bekleme- diği bir protesto ortaya koydular. DYP Grup Baş- kanvekili Gönül, hükü- metin temel yasalarla il- gili bu maddeyi Meclis'e "dayatüğuu" savundu. Gönül'ün, u VebalaHmda kaldığımzı göreceksiniz. Sizi tarihi sorumluluğu- nuzta baş başa btralayo- ruz ve müzakerelenkn çe- kffiyoruz" sözlerinin ar- dından DYP'liler topluca genel kurul salonunu terk etti. FP'lilerin özellikle te- mel yasalara ilişkin dü- zenlemelerle ilgili sert eleştiriler yönelttiği gö- rüşmelerin son maddesi üzerinde söz alan MHP Grup Başkanvekili İsmail Köse, DYP'lilerin protes- tosunu ima ederek "Bu- rada en faziletli davTanışı Fazflet Partisi sergüemiş- tir"dedi. Hükümet ortaklan, ka- bul edilen içtüzük deği- şikliğinin ardından, başta enerji piyasası yasa tasa- nsı olmak üzere birçok tasanyı "özel görüşme" yöntemi ile kısa sürede genel kuruldan çıkarmayı planlıyor. Bu çerçevede iktidar partilerinin enerji piyasası, avukathk, fikir ve sanat eserleri, şeker yasatasanlannı *temdya da yeniden yapüaruna" yasalarmı öncelikle genel kurul gündemine getir- meleri bekleniyor. Şimdi de İsviçre görüşüyor • Baştarafi 1. Sayfada tonu Çalışma Partisi üyesi olan Zsyadis ve arkadaşlan, prosedür gereği ilk başvurulannı 6 Hazi- ran 2000 tarihinde hükümete yaptılar. Başvuruyu 30 Ağus- tos'ta yanıtlayan hükümet. "bu konunun olsa olsa uluslararası bir platfonnda tarbşdabileceğmi benVterek" tsviçre Parlamento- su'nun bu tartışmaya uygun bir ortam olmadığını bildirdi. Hükümet resmi yanıtmda özetle şu görüşlere yer verdi: "Ermeni halkuun geemişindeki trajik olaylardan üzünrü duydu- ğumuzu, 1995 ve 1998'deki'giri- şünlerde de bildirmiştik. Hükü- met, 1894 ile 1922 yuîan arasuı- daki ayaklanmalarve sa\aşlar sı- rasında ve özellikle 1915 yüında gerçekleşen esef verici zorunlu göçler ile toplu kryımlan kınar- ken bu olaylann Osmanlı devie- tinin yıkıhşuıa rastiadığını haür- lanr. Bu hadiseler olağanüstü bü- yük sayıda Enneninin (çeşitli kaynaldara göre 800 bin ile 1.5 müyon insanın) ölümüne yol ac- mışör. Hükümet, milleder toplu- luğu sahnesinde rol alan pek çok aktörün bu olav lara dair fıkir be- urttiğinin farkindadır. Ancak bi- zim görüşümüze göre, bu gibi tarbşmalar uluslararası bir ceza mahkemesinin önüne getirilme- lidir. tsviçre de böyte bir mahke- menin kurulması için gerekli gi- rişimlere kaülmaktadn-." 5 milletvekılirun Ermeni soy- kınmımn İsviçre Parlamento- su'nda tartışılması konusu iki ayn meclisten oluşan parlamen- tonun halkı temsil eden 200 üye- li Ulusal Meclisi'nde mart ayı oturumlan sırasında görüşüle- cek. Eğer bu alt meclis, bu konu- da bir yasa çıkanlması yönünde karar alırsa, 248 üyeli îsviçre Parlamentosu gerekli yasayı çı- karmak için hazırlıklara başla- yacak. İBşkiler tehlikeye ginii Bu arada, Ermeni soykınmı konusu, yeni yenı iyileşmeye başlayan Türkiye - Isviçre ılişki- lennı de tehlikeye attı. Türki- ye'ye en çokyatmm yapan 5. ül- ke konumundaki lsviçre'nin. Ilı- su Barajı'nın finansmanındaki sorunlara yaklaşımı belirsizliği- ni korurken şimdı de Türki- ye'nin hassas olduğu "sözde Er- meni soylonmr konusuna taraf olma ihtimali, diplomatık çevre- len endişelendirmeye başladı. lsviçreli diplomatik kaynaklar, Ulusal Meclis gündemine alınan yasa önerisıne hükümetin sıcak bakmadığını dile getirirken bu- nu Hazıran 2000'deki "başvuru- yu reddeden tavnyla da" ortaya koyduğuna dikkat çekiyorlar. 1993 yıhnda Büyükelçi Kaya Toperi'nin. Bern Büyükelçili- ği'ne girmeye çalışan Kürt gös- tericilerden binsinı vurduğu id- diasıyla "istenmejen Jdşj" ilan edilmesinin ardmdan elçilerini geri çeken iki ülke, 1995'te elçi- liklerini tekrar açmasma karşrn ıstenen diyaloğu ancak tsviçre Dışışleri Bakanı Joseph Deiss'in Türkiye zıyareti ve 25 Şubat'ta İsmail Cem'in Bern görüşmele- rinin ardından iyi bir seyre gire- ceği izlenimi vermişti. Şu sırada da Müsteşar Kürşat Tüzmen, Is- Berlin'deki Osmanlı Sergisi nde gerginlik Türk'ün ziyaretinde eylem BERLİN (AA) - Almanya Adalet Bakanı Herta Daeub- ter-Gmeün ın resmi davetlisi olarak Berlin'de bulunan Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün, Osmanlı Hat Sana- tı sergisini ziyareti sırasında iki kişi kargaşa çıkardı. Çeşitli temaslarda bulun- mak üzere Berlin'e gelen Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün Osmanlı Hat Sanatı sergisini ziyareti sırasında el- lerinde pankartlar taşıyan ve yasadışı DHKP-C üyesi ol- duklan sanılan iki kişi karga- şa yarattı. Sloganlar atan bu iki kişi, çevrede bulunan gü- venlik görevlileri tarafından sergi salonundan uzaklaştı- nldı ve bir polis aracına bin- dirilerek karakola göturüldü. Adalet Bakanı Türk, daha sonra Alman bakanla birlik- te sergiyi gezmeye devam et- ti. Hikmet Sami Türk, olayla ilgili olarak, bu tür eyîemle- rin yurtdışından yönlendiril- diği açıklamasını yaptı. Türk gençlerinin Almanya'da iyi eğitim almasmı istediklerini ve bu eylemlerin hiçbir işe yaramayacağını belirten Adalet Bakanı Türk, "Bu tör eyiemlersadece Ftipi cezaev- lerinin kapaolması ya da tek- rar koğuş sisteminin getiril- mesi isteğiyle ilgili değiL Bu- nun yanı sıra siyasi program niteliğinde birtakun istekleri var" dedi. viçre-Türkiye Karma Ekonomik Konseyi toplantılanna katılmak üzere Isviçre'de bulunuyor. 1995'te benzer başvuru Isviçre'de yaşayan Ermeni toplumu, 1995 yılında da topla- dığı 5 bin imza ile milletvekili Angenne Frankhauser öncülü- ğünde Dış llişkiler Komisyo- nu'na başvurarak Ermeni soykı- nmının parlamentoda görüşül- mesini istedi. Ancak komisyon, konuyu parlamentoya havale et- mek yerine, hükümete havale et- ti. Hükümet ise Dışışleri Bakan- lığı aracılığıyla yaptığı açıkla- mada, "genosidin unsurtannın ne kadannm gerçekleştiğinin be- Krsiz olduğu" gerekçesiyle ko- nuya kanşmak istemediğini bil- dirmış ve konu kapanmıştı. 1998'de yine sonuçsuz bir giri- şim daha olmuştu. 'Soykınm yok' demek suç^. Doğrudan demokrasiyle yöne- tilen isviçre, bir yandan halkına, istedikleri gibi bir yaşamı şekil- lendirmerün yollannı açık tutar- ken bir yandan da "duşünce ve n'adeözgürtüğünesuuriamakoy- manın" çelişkisini sisteminde banndrnyor. İsviçre Ceza Yasası'mn "Her kim ld bir topiuluğu, ırta, milli- yeti ya da dini nedeniyle insanh- ğa sığmayacak bir şekflde aşağt- lar veya aynmcılık yaparsa veya insanhğa karşı işlenmiş soylaron veva d^er suçbn inkâreder,öne- mini azunsarsayada aksinisavu- nursa hapis veya para cezasryb cezalandmnr" diyen 261. mad- desi bir bölümüyle iyi bir amaca hizmet ederken son bölümüyle de "kesin tanmn yapüamayacak kavramlar üzerindeki tarbşma özgürlüğüne engel oiuşturuyor". G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Oğuz... Yahya Oğuz, Sanayi Bakanlığı'nda müsteşardı. Erbakan'ın istemiyle istifa edip gitti. Cemalettin Kaplan da gidişinin hemen sonrasında "kara s- es" olarak ün yaptı! Esad Coşan ise Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zahit Kotku'nun damadı, Ankara Universitesi llahiyat Fakültesi'nden emekli öğretim üyesi... Yıl 1996... REFAHYOL hükümeti dolu dizgin gi- diyor. Akla gelebilecek her alana RP çizgisinin adamlan atanıyor. Erbakan, kendisini iktidarata- şryan, demokratik sistem dışı kim varsa Başba- kanlık konutuna taşıyor. Aralıkta bir akşam ye- meği veriyor. Konuklann başında Esad Coşan... Yıl 2001... Geçen hafta taa Avustralya'dan, Türkiye'yi yakından ilgilendiren bir haber geldi. Esad Coşan ve damadı Ali Yücel Uyarel trafik kazasında ölmüştü... Ölüm bütün duygulan geride bırakır ve herke- si eşitler. Yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağ- lığı diliyoruz. Ne var ki, gelinen noktada ölüm, başka bir iş- leve büründü. Trafik kazasının arkasından Co- şan'ın Avustralya'da gömüleceği duyuruldu. He- men ertesinde başka bir düğmeye basılmış ol- malı ki karar değişti. Dışışleri Bakanlığı'nın dev- reye ginmesi sağlandı, özel mezariıklardan so- rumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova, Bakanlar Kurulu karan için öneri yazısı yazdı. Coşan ve da- madının, kayınpederi Mehmet Zahit Kotku, Tur- gut Özal'nı annesi Hafize Özal, kardeşi Yusuf Bozkurt Özal'ın da gömülü olduğu Süleymani- ye'ye gömülmesi için imzalar atılmaya başlan- dı... Ardından cenazelerin Türkiye'ye getirilme- sinin kesinleştirildiği duyuruldu... 1593 sayılı Hıfzıssıhha Yasası'na göre, önce- den belirlenen mezariıklar dışına gömü yapılabil- mesi için Bakanlar Kurulu karan gerekiyor. Yusuf Özal, Süleymaniye'ye geçen ay gömül- dü. Ola ki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer imzalamaz diye, önce cenaze gömüldü, son- ra kararname çıktı. Bu mantık Erbakan-özal çiz- gisine uygun, ama demek ki mevcut hükümet de bu ikiliden etkilenmiş... Belki Coşan için de aynı yöntem uygulanır! Sorular Gelinen noktanın dikkat çekici yönlerini sıra- layalım: 1 - Yapılan, devlet eliyle dinsel ayncalıktır. Bir tarikatın üyeleri, hükümetlere istedikleri kararia- n aldınp istedikleri yerde gömülebiliyorlar. Bun- dan örnek alan öteki dinsel gruplar da kendile- rince önder saydıklan kişinin özel yere gömülme- sini isterierse hükümet ne yapacak? 2- Atılan adım, Süleymaniye'yi daraltmakta, belli bir grubun özel kutsal alanı haline getirmek- te. Kanuni Sultan Süleyman'ın, Mimar Si- nan'ın da mezannın bulunduğu Süleymaniye, tarihsel anlamıyla geleceğe miras bırakılmalı... 3- Esad Coşan, yaşamının her diliminde dini siyasete, siyaseti dine alet eden siyasi çizginin içinde yer aldı. Erbakan'la yakınlığını yazının ba- şında vurguladık. Hükümet hangi akla hizmetle, siyasal ağırlığı dinsel ağııiığının üzerine çıkmış bir kişi için özel uygulama yapıyor? 4- 28 Şubat sürecinde yaşadıklanmız göster- di ki dini kullanarak siyasi iktidara ulaşmak iste- yenler, akla gelebilecek her türlü yöntemle dev- let organlannın içine sızmışlar. O dönem ve son- rasındaki hükümetler arada bir farklı şeyler söy- leseler de irticayla mücadelenin önemini vurgu- lamak durumunda kaldılar. Irticayı tarihe göm- mesi beklenen hükümet, bu kesimin temsilcile- rini ölümsüzteştirmiş olmuyor mu? 5- Istanbul'daki cenaze töreninin özel bir gös- teriye dönüştürülmesi için girişimler var. Hükü- met bir yandan da bu kesimlere, "Arada bir sizi yasaklıyormuş gibi görûnüyoruz ama, bakmayın siz ona. Biz ölülerinıze bile sahip çıkanz" demi- yor mu? 6- DYP Şanlıurfa Milletvekili Fevzi Şthanhoğ- lu'nun ölümüyle aşiretlerin, Esad Coşan'ın ölü- müyle tarikatlann siyaset üzerindeki etkisini bir kez daha gördük. Toplumun tümünü ayncalıksız kucaklama yeri olması gereken Meclis'i bu ke- simlerin temsil yeri olmaktan böylesi adımlarla mı kurtaracağız? ankcum@ttnetnettr Saygıh'yı yitirdik • Baştarafi 1. Sayfada müdürlüğünü yaptığı Cumhuriyet Gazetesi Anka- ra Matbaası'nda da büyük üzüntü yarattı. 1931 doğumlu olan Vural Saygılı, 1963 yılında Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladı. Spor yazarlığı yapan Saygılı, Türkiye Spor Yazarlan Demeği ve Dünya Spor Yazarlan Birliği Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu. Cumhuriyet gazete- sinin Ankara Matbaası'nda uzun yıllar müdürlük görevini yürüttü. TSYD Denetim Kurulu üyeliği de yapan Saygılı, evli ve üç çocuk babasıydı. Saygı- lı'nin cenazesi yann Maltepe Camisi'nde kılınacak öğle namazırun ardmdan toprağa verilecek. TEDAŞ'tan açıklama Haber Merkezi - TEDAŞ'ta Malzeme Yönetim Daire Başkanı iken 1996 yılında teftiş kurulu ra- poruyla görevinden ahnan Mehmet Hanefi Töre- miş'in görevine Enerji Bakanı Cumhur Ersü- mer'in katkısıyla değil mahkeme karanyla döndü- ğü açıklandı. TEDAŞ'tan yapılan açıklamada, 1996 yılında Enerji Bakanlığı müfettişlerinden Savaş Erdem'in 1996 yılmda hazırladığı ve kamuoyunda TEDAŞ dosyası olarak bilinen rapor sonucunda genel mü- dürden düz memura kadar görevden alman 16 ki- şi arasmda bulanan Töremiş'in açığa ahnmayıp sadce görevden alındığı belirtilerek hakkında açı- lan tüm davalardan aklandığı mahkeme karan ile eski görevine döndüğü hatırlatıldı. Töremiş'in BE- DAŞ Yönetim Kurulu üyeliğine atanmasuıın da 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 24. maddesinin gereği olarak ana teşeküllü (TEDAŞ) temsilen boşta bulunan bir kadroya atandığı ve ku- rum bünyesindeki daire başkanlannın büyük bir bölümünün bağlı ortaklıklann yönetim ve denetim kurulu üyesi bulunduğuna dikkat çekildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle