Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 ŞUBAT 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLERÎN DEVAM
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
I Baştarafi 1. Sayfada
(1) "Fethullah Güten medreseleri" adıyla anılan Fı-
rat Eğitim Merkezleri "irticai faaliyetle" suçlandı.
FEM'in, burada okuyan öğrencileri "dini içerikli ya-
yınlara abone olmaya zortadığı" öne sürüldü.
(2) Hem gülün hem de ağlayın: Gülen'in radikal is-
lamcılann hedefi olduğu için "Türkiye'de koruma ai-
tına" alındığı açıklandı.
Gülen Amerika'da, ABD yönetiminin gizli himaye-
sinde, büyükçe bir konuttalslami kurallann elverdiği
ölçüde her şeyden yarartanarak refah içinde yaşıyor.
"Değirmenin suyu" Türkiye'de zengin olanaklara
sahip Nur örgütü üyelerinden geliyor.
Gözünii budaktan sakınmayan, ideali uğruna ölü-
mü bile hiçe saydığını söyleyen Fethullah Gülen'in,
Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde açılan da-
vayı duyar duymaz Türkıye'ye gelmesi beklenirken...
Hazret, hastalığını ve tedavisini bahane ederek
ABD himayesinde yaşamayı yeğledi.
Ifadesini almak aylar sürecek.
Amerikan yasalan, ülkesinde bulunan kişinin ifade-
sini almaya ancak istinabe yolunu açık tutuyor.
Böylece efendim; Savcı Nuh Mete Yüksel'in ha-
zırladığı ıddianame Dışişlen'ne gönderildi.
Bakanhk 79 sayfa tutarındaki iddianameyi Ingiliz-
ceye çevirmekte.
Çeviri tamamlanınca metni Amerika'ya göndere-
cek.
Amerika, Gülen'i sorgulayacak bir yargıç bulacak.
Amerikalı yargıç, Ingilizcesi kaç sayfa tutar bilinmez,
Nuh Mete Yüksel'in savlannı okuyacak.
Savları anlar anlamaz, o ayn sorun. Amerikalı yar-
gıç Gülen'i huzura alacak ve... efendime söyleyeyim,
nihayet Gülen'i sorgulayacak!
Tam tamına "Göl nerede? Inek içti. Inek nerede?
Dağa kaçtı. Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu" teker-
lemesine benzeyen bir işlem, bir süreç. Kısacası, öl-
me eşeğim ölme!
Aylardan sonra ifadesi alınan Gülen'le ilgili dava
başlayacak!
Bu örnek bile, bu adamın hüküm giyerse Türki-
ye'ye gelmeyeceöinin kanıtı değil mi?
Türkiye'yi ılımlı Islam modeli bir cumhuriyete dö-
nüştürmeyi düşleyen Amerika'daki GülenistJer, çok-
tan harekete geçmişlerdir.
Paul Henze, Graham Fuller, lan Lesser, Morton
Abramowitz gibi CIAgörevlıleri, eski büyükelçilerve
isimlerini henüz bilmediğimiz kişiler...
Otasıiıklar
Örnegin, Paul Henze, Fuller'i de aşarak işi tarikat-
lann desteklenmesine kadar götürerek şunlan yazdı:
"Türk Islamcılığında önemli modern yönelimler ve
yeni modernist gelişme poîansiyeli var. Yaygın etki-
ye sahip Said-i Nursi'nin izleyicisi Nurcular hareke-
ti; bilimin, modern düşüncesinin ve ciddi modern
eğitimin, geleneksel olarak Islamın önemli parçalan
olduğuna vurgu yapıyor. Bu hareket kimi aydınlarca
gizli ve yıkıcı olarak değerlendiriliyor. Ama bu konu-
daki yargılan yüzeysel."
DGM Savcısı Yüksel'in iddianamesi Gülen ve Nur
cemaatiyle ilgili bir biigi hazinesi. Ne ki, DGM savo
lığı elindeki bilgilerle yetinmedi, Emniyet Genel Mü-
düriüğü'nden de Gülenist faaliyetleri içeren "bilgi ta-
teö/"nde bulundu.
Genftf müdürlüğün 4 ay önce DGM Savcılıği'na
gönderdiği yazı ile Nuh Mete Yüksel'in bilgileri örtü-
şuyor. Yazıdaki "Yapılanma" bölümündeki sıralama
kimi çağrışımlara yol açıyor. örnegin örgütte "talebe"
diye çağnlan, "bizzat cemaatin içerisindeki kişi". Ya-
ni üyeler.
Arkadaş: "Cemaat çıkartan doğrultusunda irtibat
kurulan kişiler." Bu tanımlama ister istemez akla şu
soruyu getiriyor: Bu ifadeyle acaba Gülen'in elinden
ödül alan eski Cumhurbaşkanı Demirel'le Başbakan
Ecevit ve benzerleri mi murat ediliyor?
Sempatizan: "Cemaate müspet bakan kişiler."
Bunlar ülkeyı bölecek, demokratik rejime kıyacak
hareketleri "sonsuz özgürlük" adına savunagelen ya-
zarlar-çizerier mi acaba?
Mattepe'de polise saldn
• Istanbul Haber Servisi - Maltepe'de polıs
memuru Tuncay Akbaba, bir otomobılden açılan
ateş sonucu bacağından yaralandı. Merkez
Mahallesi Cemalbey Sokak'ta uygulama yapan
polis ekiplerı. ıçmde 3 kışi bulunan 34 P 4911
plakah otomobili durdurarak arama yapmak istedi.
Polisin 'dur' ihtanna uymayan bu kişiler, polise
ateş açtı. Açılan ateş sonucu Akbaba bacağından
yaralamrken saldırganlar olay yerinden kaçtı.
Fransa'yı Telin Mîtingj
• MALATYA (Cumhuriyet) - Malatya'da Ermeni
Soykınm Yasası'nın Fransa Meclisi'nde kabul
edilmesini protesto etmek amacıyla binlerce kişinin
katılımıyla 'Fransa'yı Telin Mitingi' düzenlendi.
Mitinge katılan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş, "'Fransa Meclisi'nde bu utanç verici yasayı
yapanlar. gün gelecek pışman olacaklardır" dedi.
Gore ders vermeye baştadı
• NEVV YORK (AA) - ABD'nin, bır süre önce
görev süresi sona eren Başkan Yarduncısı Al Gore,
New York'taki Columbıa Universitesi Gazetecilik
Okulu'nda ders veımeye başladı. Gore, ilk dersinde
'Enfonnasyon çağında ulusal sorunlan gazeteci
olarak izlemek' konusunu işledi.
Reklamcılar Derneğfnde seçân
• Istanbul Haber Servisi - Reklamcılar Derneğı
Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine Faruk Atasoy
yeniden getinldi. Dernekten yapılan açıklamada 31
Ocak 2001'de gerçekleştirilen 17. Genel Kurul'da
seçilen yenı yönetim kurulunun toplanarak görev
dağıhmı yaptığı belirtildi.
VEFAT VE
BAŞSAĞLIĞI
Çalışma arkadaşımız
VURAL
SAYGILI'yı
yitirdik. Meıtıuma Allah'tan rahmet,
ailesine ve sevenlerine
başsağlığı dileriz.
Cumhuriyet Çalışanlan
'Ölümüne kavga'ya yol açan içtüzük değişikliği, protestoya karşın kabul edildi
DYP görüşmeleri terk etliANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosıı) - TBMM Genel Kuru-
lu'nda "ölümüne kavgaya" ne-
den olan içtüzük değişikliği,
DYP'nin protestosuna karşın ka-
bul edildi. DYP Şanlıurfa Millet-
vekıli Fevzi Şıhanhoğhı'nun ya-
şamını yitirmesine neden olayla-
nn ardmdan görüşmelerine ge-
çen hafta ara verilen içtüzük de-
ğişikliğinin genlimsiz başlayan
görüşmelerinde DYP'liler, hü-
kümete "temel yasalann*" görü-
şülmesi konusunda kolaylık sağ-
layan düzenlemeyi protesto ede-
rek topluca genel kurulu terk et-
ti.
TBMM Genel Kurulunda 31
Ocak Salı günü gerçekleştirilen
içtüzük görüşmeleri sırasında
DYP Şanlıurfa Milletvekili Fev-
zi Şıhanhoğlu'nun yaşammı yı-
rirdiği olaylann ardından ara ve-
rilen ve üzennde uzlaşma ara-
nan içtüzük değişikliğinin gö-
rüşmeleri tamamlandı. Meclis
Danışma Kurulu önerisi genel
kurulda oylanırken DYP Grup
Başkanvekili AüRızaGönül. ik-
tidara sitemde bulunarak
u
Bir
arkadaşınuzı kaybettik. Haftaya
da btınu görûşebiiiriz. Bu duru-
mu artk vicdanlannıza, takdiri-
nize bıralayoruın" dedi. DYP
Tunceli Milletvekili Kamer
Genç, içtüzük değişikliği ile
Meclis'in kapısına kılit vuruldu-
ğu ve "sivil darbe" yapıldığını
savundu. Genç, ıktidara geldik-
lerinde, "demokrasişehidr ola-
rak nıtelediği Fevzi Şıhanhoğ-
lu'nun heykelini, TBMM önüne
dikeceklerini söyledi.
TBMM Genel Kurulu'nda da-
ha sonra muhalefetin 'sesimiz la-
Prof. Dr. Köknel, zihinsel olgunluğun belirleyici olduğunu söyledi
Meclis
y
in koltııkkm masum
Istanbul Haber Servisi-TBMM'nin MHP'li 1da-
re Amiri Ahmet Çakar'ın Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu'ndaki kırmızı koltuk ve du-
varlann mermer cephesinin milletvekillerini tah-
rik ettiği, saldırgan yaptığı iddiası psikiyatrlar ta-
rafından ciddi bulunmadı. Psikiyatrlar tddiayı, "2*-
hinsel otgunluğa erişmemiş canlüar. sadece renk ve
sesuyanlanna göre davTanır. Çakar'ın iddiası,Mee-
fe'teki kavganın özürû, etiketi olamaz" şeklinde
karşıladılar.
Ahmet Çakar'ın iddiasını değerlendiren Prof. Dr.
Özcan Köknel, ruh sağhğını etkileyen, öfke,
altkültür. toplumsal etkiler gibi pek çok neden ol-
duğunu belirterek "MecMs'tekikavgayı,renk\eıne-
kâna bağlamak, bin etkenden ancak biri olabitir"
dedi.
Renk ve ses uyanlanna göre hareket etmerün
refleks olduğunu ve zihinsel olgunluğa erişmemiş
canhlann sadece reflekslenyle hareket ettiklerini
vurgulayan Köknel, Meclis'te görev alacak ölçü-
de kendisini geliştiren kişilerin reflekslenyle değil,
bilgi ve tecrübeleriyle hareket ettiklerini söyledi.
Köknel, "Zihinsd anlamda olgun kişi, kendisini
olıunsuz etkileyen etkenlerin farkmdadır. Sadece
renk ve ses uyanlanna göre hareket etroez. Mec-
lis'teki kavganın özürii. etiketi lonnızı koftukfau;
mermer duvariar olamaz. Çakar'ın iddiasmm U-
limsel açıklaması yok" dedi.
Psikiyatr Doç. Dr. Oğoz Karamustafaboğlu da
renklerin insanlar üzerinde bazı etkilerinin olduğu-
nun varsayıldığıru belirterek renklerle ilgili birebir
ilişki gösterilmiş olsa bile kontrolsüz davranışlan
tek bir nedene bağlamanrn mümkün olmadığını
vurguladı. Karamustafahoğlu. "Butürdavranışla-
n çok yöniü olarak araştırmak gerekir*' dedi.
Dr. Aynan Akçan ise renklerin psikolojik davra-
nışlan belirlediğini ifade ederek kırmızı rengin in-
sanda öfke ve hırçınhk, beyazın ise huzur, sakinli-
ğe yol açtığını anımsatarak Meclis'te yaşanan ola-
yuı temelinde rengm yatmadığını vurguladı.
süryor' gerekçesiyle karşı çıktı-
ğı 3. madde üzerinde toplam 21
önerge verildi. Bu madde, siya-
si parti gruplanna maddeler üze-
rinde 5 'er dakıka konuşma hak-
kı verilmesini öngören iktidar
partilermin önergesi doğrultu-
sunda kabul edildi. Bu madde-
nin oylamasında FP lideri Kutan
ile partili grup başkanvekilleri
'kabul' yönünde oy kullandılar.
Öctidar ve muhalefet arasında
"nrfaşma sağlanamayan" temel
yasalarla ilgili düzenlemenin
görüşmelerinde ise gerginlik ya-
şandı. FP Grup Başkan-
vekili Yasin Haüpoğla, bu
maddeye "geçitvenneye-
ceklerini" belirterek
Anayasa Mahkemesi'ne
iptal başvurusunda bulu-
nacaklannı bildirdi.
Görüşmelerin başında
gerilimi tırmandırmama-
ya özen gösteren DYP'li-
ler ise iktidann bekleme-
diği bir protesto ortaya
koydular. DYP Grup Baş-
kanvekili Gönül, hükü-
metin temel yasalarla il-
gili bu maddeyi Meclis'e
"dayatüğuu" savundu.
Gönül'ün,
u
VebalaHmda
kaldığımzı göreceksiniz.
Sizi tarihi sorumluluğu-
nuzta baş başa btralayo-
ruz ve müzakerelenkn çe-
kffiyoruz" sözlerinin ar-
dından DYP'liler topluca
genel kurul salonunu terk
etti.
FP'lilerin özellikle te-
mel yasalara ilişkin dü-
zenlemelerle ilgili sert
eleştiriler yönelttiği gö-
rüşmelerin son maddesi
üzerinde söz alan MHP
Grup Başkanvekili İsmail
Köse, DYP'lilerin protes-
tosunu ima ederek "Bu-
rada en faziletli davTanışı
Fazflet Partisi sergüemiş-
tir"dedi.
Hükümet ortaklan, ka-
bul edilen içtüzük deği-
şikliğinin ardından, başta
enerji piyasası yasa tasa-
nsı olmak üzere birçok
tasanyı "özel görüşme"
yöntemi ile kısa sürede
genel kuruldan çıkarmayı
planlıyor. Bu çerçevede
iktidar partilerinin enerji
piyasası, avukathk, fikir
ve sanat eserleri, şeker
yasatasanlannı *temdya
da yeniden yapüaruna"
yasalarmı öncelikle genel
kurul gündemine getir-
meleri bekleniyor.
Şimdi de İsviçre görüşüyor
• Baştarafi 1. Sayfada
tonu Çalışma Partisi üyesi olan
Zsyadis ve arkadaşlan, prosedür
gereği ilk başvurulannı 6 Hazi-
ran 2000 tarihinde hükümete
yaptılar. Başvuruyu 30 Ağus-
tos'ta yanıtlayan hükümet. "bu
konunun olsa olsa uluslararası
bir platfonnda tarbşdabileceğmi
benVterek" tsviçre Parlamento-
su'nun bu tartışmaya uygun bir
ortam olmadığını bildirdi.
Hükümet resmi yanıtmda
özetle şu görüşlere yer verdi:
"Ermeni halkuun geemişindeki
trajik olaylardan üzünrü duydu-
ğumuzu, 1995 ve 1998'deki'giri-
şünlerde de bildirmiştik. Hükü-
met, 1894 ile 1922 yuîan arasuı-
daki ayaklanmalarve sa\aşlar sı-
rasında ve özellikle 1915 yüında
gerçekleşen esef verici zorunlu
göçler ile toplu kryımlan kınar-
ken bu olaylann Osmanlı devie-
tinin yıkıhşuıa rastiadığını haür-
lanr. Bu hadiseler olağanüstü bü-
yük sayıda Enneninin (çeşitli
kaynaldara göre 800 bin ile 1.5
müyon insanın) ölümüne yol ac-
mışör. Hükümet, milleder toplu-
luğu sahnesinde rol alan pek çok
aktörün bu olav lara dair fıkir be-
urttiğinin farkindadır. Ancak bi-
zim görüşümüze göre, bu gibi
tarbşmalar uluslararası bir ceza
mahkemesinin önüne getirilme-
lidir. tsviçre de böyte bir mahke-
menin kurulması için gerekli gi-
rişimlere kaülmaktadn-."
5 milletvekılirun Ermeni soy-
kınmımn İsviçre Parlamento-
su'nda tartışılması konusu iki
ayn meclisten oluşan parlamen-
tonun halkı temsil eden 200 üye-
li Ulusal Meclisi'nde mart ayı
oturumlan sırasında görüşüle-
cek. Eğer bu alt meclis, bu konu-
da bir yasa çıkanlması yönünde
karar alırsa, 248 üyeli îsviçre
Parlamentosu gerekli yasayı çı-
karmak için hazırlıklara başla-
yacak.
İBşkiler tehlikeye ginii
Bu arada, Ermeni soykınmı
konusu, yeni yenı iyileşmeye
başlayan Türkiye - Isviçre ılişki-
lennı de tehlikeye attı. Türki-
ye'ye en çokyatmm yapan 5. ül-
ke konumundaki lsviçre'nin. Ilı-
su Barajı'nın finansmanındaki
sorunlara yaklaşımı belirsizliği-
ni korurken şimdı de Türki-
ye'nin hassas olduğu "sözde Er-
meni soylonmr konusuna taraf
olma ihtimali, diplomatık çevre-
len endişelendirmeye başladı.
lsviçreli diplomatik kaynaklar,
Ulusal Meclis gündemine alınan
yasa önerisıne hükümetin sıcak
bakmadığını dile getirirken bu-
nu Hazıran 2000'deki "başvuru-
yu reddeden tavnyla da" ortaya
koyduğuna dikkat çekiyorlar.
1993 yıhnda Büyükelçi Kaya
Toperi'nin. Bern Büyükelçili-
ği'ne girmeye çalışan Kürt gös-
tericilerden binsinı vurduğu id-
diasıyla "istenmejen Jdşj" ilan
edilmesinin ardmdan elçilerini
geri çeken iki ülke, 1995'te elçi-
liklerini tekrar açmasma karşrn
ıstenen diyaloğu ancak tsviçre
Dışışleri Bakanı Joseph Deiss'in
Türkiye zıyareti ve 25 Şubat'ta
İsmail Cem'in Bern görüşmele-
rinin ardından iyi bir seyre gire-
ceği izlenimi vermişti. Şu sırada
da Müsteşar Kürşat Tüzmen, Is-
Berlin'deki Osmanlı Sergisi nde gerginlik
Türk'ün ziyaretinde eylem
BERLİN (AA) - Almanya
Adalet Bakanı Herta Daeub-
ter-Gmeün ın resmi davetlisi
olarak Berlin'de bulunan
Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk'ün, Osmanlı Hat Sana-
tı sergisini ziyareti sırasında
iki kişi kargaşa çıkardı.
Çeşitli temaslarda bulun-
mak üzere Berlin'e gelen
Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk'ün Osmanlı Hat Sanatı
sergisini ziyareti sırasında el-
lerinde pankartlar taşıyan ve
yasadışı DHKP-C üyesi ol-
duklan sanılan iki kişi karga-
şa yarattı. Sloganlar atan bu
iki kişi, çevrede bulunan gü-
venlik görevlileri tarafından
sergi salonundan uzaklaştı-
nldı ve bir polis aracına bin-
dirilerek karakola göturüldü.
Adalet Bakanı Türk, daha
sonra Alman bakanla birlik-
te sergiyi gezmeye devam et-
ti.
Hikmet Sami Türk, olayla
ilgili olarak, bu tür eyîemle-
rin yurtdışından yönlendiril-
diği açıklamasını yaptı. Türk
gençlerinin Almanya'da iyi
eğitim almasmı istediklerini
ve bu eylemlerin hiçbir işe
yaramayacağını belirten
Adalet Bakanı Türk, "Bu tör
eyiemlersadece Ftipi cezaev-
lerinin kapaolması ya da tek-
rar koğuş sisteminin getiril-
mesi isteğiyle ilgili değiL Bu-
nun yanı sıra siyasi program
niteliğinde birtakun istekleri
var" dedi.
viçre-Türkiye Karma Ekonomik
Konseyi toplantılanna katılmak
üzere Isviçre'de bulunuyor.
1995'te benzer başvuru
Isviçre'de yaşayan Ermeni
toplumu, 1995 yılında da topla-
dığı 5 bin imza ile milletvekili
Angenne Frankhauser öncülü-
ğünde Dış llişkiler Komisyo-
nu'na başvurarak Ermeni soykı-
nmının parlamentoda görüşül-
mesini istedi. Ancak komisyon,
konuyu parlamentoya havale et-
mek yerine, hükümete havale et-
ti.
Hükümet ise Dışışleri Bakan-
lığı aracılığıyla yaptığı açıkla-
mada, "genosidin unsurtannın
ne kadannm gerçekleştiğinin be-
Krsiz olduğu" gerekçesiyle ko-
nuya kanşmak istemediğini bil-
dirmış ve konu kapanmıştı.
1998'de yine sonuçsuz bir giri-
şim daha olmuştu.
'Soykınm yok' demek suç^.
Doğrudan demokrasiyle yöne-
tilen isviçre, bir yandan halkına,
istedikleri gibi bir yaşamı şekil-
lendirmerün yollannı açık tutar-
ken bir yandan da "duşünce ve
n'adeözgürtüğünesuuriamakoy-
manın" çelişkisini sisteminde
banndrnyor.
İsviçre Ceza Yasası'mn "Her
kim ld bir topiuluğu, ırta, milli-
yeti ya da dini nedeniyle insanh-
ğa sığmayacak bir şekflde aşağt-
lar veya aynmcılık yaparsa veya
insanhğa karşı işlenmiş soylaron
veva d^er suçbn inkâreder,öne-
mini azunsarsayada aksinisavu-
nursa hapis veya para cezasryb
cezalandmnr" diyen 261. mad-
desi bir bölümüyle iyi bir amaca
hizmet ederken son bölümüyle
de "kesin tanmn yapüamayacak
kavramlar üzerindeki tarbşma
özgürlüğüne engel oiuşturuyor".
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
Oğuz...
Yahya Oğuz, Sanayi Bakanlığı'nda müsteşardı.
Erbakan'ın istemiyle istifa edip gitti. Cemalettin
Kaplan da gidişinin hemen sonrasında "kara s-
es" olarak ün yaptı!
Esad Coşan ise Nakşibendi Şeyhi Mehmet
Zahit Kotku'nun damadı, Ankara Universitesi
llahiyat Fakültesi'nden emekli öğretim üyesi...
Yıl 1996... REFAHYOL hükümeti dolu dizgin gi-
diyor. Akla gelebilecek her alana RP çizgisinin
adamlan atanıyor. Erbakan, kendisini iktidarata-
şryan, demokratik sistem dışı kim varsa Başba-
kanlık konutuna taşıyor. Aralıkta bir akşam ye-
meği veriyor. Konuklann başında Esad Coşan...
Yıl 2001... Geçen hafta taa Avustralya'dan,
Türkiye'yi yakından ilgilendiren bir haber geldi.
Esad Coşan ve damadı Ali Yücel Uyarel trafik
kazasında ölmüştü...
Ölüm bütün duygulan geride bırakır ve herke-
si eşitler. Yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağ-
lığı diliyoruz.
Ne var ki, gelinen noktada ölüm, başka bir iş-
leve büründü. Trafik kazasının arkasından Co-
şan'ın Avustralya'da gömüleceği duyuruldu. He-
men ertesinde başka bir düğmeye basılmış ol-
malı ki karar değişti. Dışışleri Bakanlığı'nın dev-
reye ginmesi sağlandı, özel mezariıklardan so-
rumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova, Bakanlar
Kurulu karan için öneri yazısı yazdı. Coşan ve da-
madının, kayınpederi Mehmet Zahit Kotku, Tur-
gut Özal'nı annesi Hafize Özal, kardeşi Yusuf
Bozkurt Özal'ın da gömülü olduğu Süleymani-
ye'ye gömülmesi için imzalar atılmaya başlan-
dı... Ardından cenazelerin Türkiye'ye getirilme-
sinin kesinleştirildiği duyuruldu...
1593 sayılı Hıfzıssıhha Yasası'na göre, önce-
den belirlenen mezariıklar dışına gömü yapılabil-
mesi için Bakanlar Kurulu karan gerekiyor.
Yusuf Özal, Süleymaniye'ye geçen ay gömül-
dü. Ola ki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se-
zer imzalamaz diye, önce cenaze gömüldü, son-
ra kararname çıktı. Bu mantık Erbakan-özal çiz-
gisine uygun, ama demek ki mevcut hükümet de
bu ikiliden etkilenmiş... Belki Coşan için de aynı
yöntem uygulanır!
Sorular
Gelinen noktanın dikkat çekici yönlerini sıra-
layalım:
1 - Yapılan, devlet eliyle dinsel ayncalıktır. Bir
tarikatın üyeleri, hükümetlere istedikleri kararia-
n aldınp istedikleri yerde gömülebiliyorlar. Bun-
dan örnek alan öteki dinsel gruplar da kendile-
rince önder saydıklan kişinin özel yere gömülme-
sini isterierse hükümet ne yapacak?
2- Atılan adım, Süleymaniye'yi daraltmakta,
belli bir grubun özel kutsal alanı haline getirmek-
te. Kanuni Sultan Süleyman'ın, Mimar Si-
nan'ın da mezannın bulunduğu Süleymaniye,
tarihsel anlamıyla geleceğe miras bırakılmalı...
3- Esad Coşan, yaşamının her diliminde dini
siyasete, siyaseti dine alet eden siyasi çizginin
içinde yer aldı. Erbakan'la yakınlığını yazının ba-
şında vurguladık. Hükümet hangi akla hizmetle,
siyasal ağırlığı dinsel ağııiığının üzerine çıkmış bir
kişi için özel uygulama yapıyor?
4- 28 Şubat sürecinde yaşadıklanmız göster-
di ki dini kullanarak siyasi iktidara ulaşmak iste-
yenler, akla gelebilecek her türlü yöntemle dev-
let organlannın içine sızmışlar. O dönem ve son-
rasındaki hükümetler arada bir farklı şeyler söy-
leseler de irticayla mücadelenin önemini vurgu-
lamak durumunda kaldılar. Irticayı tarihe göm-
mesi beklenen hükümet, bu kesimin temsilcile-
rini ölümsüzteştirmiş olmuyor mu?
5- Istanbul'daki cenaze töreninin özel bir gös-
teriye dönüştürülmesi için girişimler var. Hükü-
met bir yandan da bu kesimlere, "Arada bir sizi
yasaklıyormuş gibi görûnüyoruz ama, bakmayın
siz ona. Biz ölülerinıze bile sahip çıkanz" demi-
yor mu?
6- DYP Şanlıurfa Milletvekili Fevzi Şthanhoğ-
lu'nun ölümüyle aşiretlerin, Esad Coşan'ın ölü-
müyle tarikatlann siyaset üzerindeki etkisini bir
kez daha gördük. Toplumun tümünü ayncalıksız
kucaklama yeri olması gereken Meclis'i bu ke-
simlerin temsil yeri olmaktan böylesi adımlarla mı
kurtaracağız?
ankcum@ttnetnettr
Saygıh'yı yitirdik
• Baştarafi 1. Sayfada
müdürlüğünü yaptığı Cumhuriyet Gazetesi Anka-
ra Matbaası'nda da büyük üzüntü yarattı.
1931 doğumlu olan Vural Saygılı, 1963 yılında
Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladı. Spor
yazarlığı yapan Saygılı, Türkiye Spor Yazarlan
Demeği ve Dünya Spor Yazarlan Birliği Yönetim
Kurulu üyeliklerinde bulundu. Cumhuriyet gazete-
sinin Ankara Matbaası'nda uzun yıllar müdürlük
görevini yürüttü. TSYD Denetim Kurulu üyeliği de
yapan Saygılı, evli ve üç çocuk babasıydı. Saygı-
lı'nin cenazesi yann Maltepe Camisi'nde kılınacak
öğle namazırun ardmdan toprağa verilecek.
TEDAŞ'tan açıklama
Haber Merkezi - TEDAŞ'ta Malzeme Yönetim
Daire Başkanı iken 1996 yılında teftiş kurulu ra-
poruyla görevinden ahnan Mehmet Hanefi Töre-
miş'in görevine Enerji Bakanı Cumhur Ersü-
mer'in katkısıyla değil mahkeme karanyla döndü-
ğü açıklandı.
TEDAŞ'tan yapılan açıklamada, 1996 yılında
Enerji Bakanlığı müfettişlerinden Savaş Erdem'in
1996 yılmda hazırladığı ve kamuoyunda TEDAŞ
dosyası olarak bilinen rapor sonucunda genel mü-
dürden düz memura kadar görevden alman 16 ki-
şi arasmda bulanan Töremiş'in açığa ahnmayıp
sadce görevden alındığı belirtilerek hakkında açı-
lan tüm davalardan aklandığı mahkeme karan ile
eski görevine döndüğü hatırlatıldı. Töremiş'in BE-
DAŞ Yönetim Kurulu üyeliğine atanmasuıın da
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 24.
maddesinin gereği olarak ana teşeküllü (TEDAŞ)
temsilen boşta bulunan bir kadroya atandığı ve ku-
rum bünyesindeki daire başkanlannın büyük bir
bölümünün bağlı ortaklıklann yönetim ve denetim
kurulu üyesi bulunduğuna dikkat çekildi.