Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2001 PERŞEMBE
14 J v U J L l U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr
Adnan Çoker, çağımızın birsanatçısı olarak yaşanan düzensidiğe tepkisinVyansıtıyor
Topmğının şarkısını söylüyor
ÖZLEMALTUNOK
Adnan Çoker'i bir sanat galerisinde gerçek-
leşen malum tartışmadan anımsamak yerine,
Cumhurbaşkanlığı'nın yenı binasının resepsi-
yon salonu ve Hürriyet gazetesi binasının gi-
riş salonuna konulan resimJeri, ödülleri ile ve
modern Türk resminın öncülerinden biri ola-
rak anımsamak daha anlamlı olsa gerek. Ad-
nan Çoker'in şu sıralar geometrik soyut sanat
üzerine sürdürdüğü çalışmalan 'EksikBurçlar'
adı altında Mudo-Maçka Sanat Galerisi'nde
sergileniyor. 10 Mart'a dek sürecek olan ser-
gide 'EksikBurçlar' serisinin yanı sıra üslubu-
nun uzantılan olarak 1993'te Galeri Nev'de
sergilediği üç ve 'Giz' serisinden iki yapıt da
yer alıyor.
"KareJeri, karemsi dikdörtgenleri ve özeüik-
le yatay dikdörtgenleri seviyorum. Bu seride
daireyi de bu geometrik formlarla biriürte kul-
lanmak istedim. Önce daire tuval yapmak iste-
dim, ama daha sonra karenin içine daireyi yer-
leştirerek aralannı formlarla doldurmaya baş-
ladun. Geometrik çalışanlarda bile düşünceler
kendi kendüermedoğuyor çoğuzaman. Ressam-
ca gelişen bu tür dununlarda, dnygu, düşünce
ortadan kalkıyor ve resminizie mücadele söz
konusu ohıyor. Sonuçta, burçlan andıran 12 ye-
rine 8 adet form ortaya çıkü ve dolayısıyla' Ek-
sik Burçlar' adını akü."
'Etik yoksunluğundan şikâyetçiyim'
'Eksik Burçlar' serisi. Çoker'in resminde
dönüm noktası olan soyut ekspresyonizmden
koparak minimalist bir tavır oluşturmasıyla ge-
lişen bir sürekliliğin son ürünleri niteliğinde.
^1968sonrasmdaso>Trtekq>resyonizmisınırlan-
dırma endişesi gütmeye başladım. Bu espası sa-
nniandırma düşüncesiyle karşıma Osmanh,
SelçukveBizansçıkn.68'den sonrald bu ressam-
ca balaş açısı,resimbflgileriyle dengelenmiştir.
Böylece düzen, geometri, denge ve simetri dev-
reye girdi. Ayıklamalar ve ekonomik yaklasım-
la kendiliğinden bir sım çözme dunımu oluş-
tu. Aynı dunım renkte de söz konusu oidu."
Kâh EdirneSeliıniye Camii. kâh Ayaso/ya, so-
yutlanmış bır kubbe, mimari plan, kapı ya da
pencere gibi yapı formlanyla çıkıyor karşımı-
za Çoker'in resimlerinde. Geçmişin izlerini so-
mut olarak bugüne taşıyan tüm bu yapı form-
G.'eleneksel
olanı bugüne
taşırken Adnan
Çoker'e göre,
geçmişimizi de
korumuş oluyoruz.
Ve tüm bunlan
resim bilgisi kıt,
üzerine bol felsefe
ve edebiyatla
oluşturulan bir
temel değil,
ressamca bir bakış
açısı destekliyor.
&
lan, 'dûzen'in yansımalannı içeriyor soyutla-
malarda. "Düzensizliklerden, etik yoksunlu-
ğundan, dağınıkhktan şikâyetçiyim. Ben düzen
istiyorum, çünkü düzende ahlak var. Doğru
düzgün meydan kalmadı Türkiye'de. Niye bu
düzensizlik? Eğri çizgiler, kopuk çizgilerle ula-
şıyorsunuz ulaşacağınız yere. Bu, çağumzın bir
sanatçısuun yaşanan düzensizüge tepkisidir ay-
nı zamanda."
Sımetn. mutlak bir düzen taşıyıcısı olarak,
kaosa, karmaşaya karşı geliyor. Kendi gelene-
'imetri, mutlak
bir düzen taşıyıcısı
olarak, kaosa,
karmaşaya karşı
geliyor. Kendi
geleneğiyle
hesaplaşarak bir
tavır koyuyor
ortaya. Siyah
renkle de
dünyadan çıkıp
evrene açılıyor.
ğiyle hesaplaşarak bir tavır koyuyor ortaya. Si-
yah renkle de dünyadan çıkıp evrene açılıyor.
"Çeşitii evreler gecirmiş bir seçirn bu. Siyah ön-
ce öndeki elemanlarafonoluşturdu, daha son-
ra bütün yfizeyi kapladı. Sryanın varhğı ve res-
min askı biçhninde ofanasmı sağlayan ufiık çiz-
gisi ve yerçeidmine yer verilmemesi, önemli rol
oynar resmünde. Resmimin yalmzdünyasal ıA-
ması bana yetmiyor, ufuğu ve yerçekimini kal-
dırarak evrene açıldım ve dünyanın üzerineçtk-
üm. Evrende ışık yahuzca nesnenüı üzerine vu-
rur,ışıkyansımasıolmaz. Ve 'mutlak siyah' var
ohır, o da renk değil espasür. Siyah, mutlak bir
boşhık hissidir. Soyut boyutun tam ifadesidir."
Uzaysal derinlikle birhkte hareket unsuru, yu-
varlak formun ve eleman çokluğunun bir geti-
risi olarak kaışımıza çıkıyor 'EksikBurçlar' se-
risüıde. "Tektiveçoklu eleman kullanınunıiçe-
ren cahşmalanm oldu. Çok elemanh çabşma-
larda, merkezden bir yayılma oiduğu için ele-
manlann otomatikman diyagonal harekettilik-
leri söz konusu oluvor."
'Sanatçı kendi felsefesini kendi yaraür'
Simetrik kurgular, mimari öğelerden kay-
naklanan soyutlamalarda, süsleme sanatlann-
dakı 'sonsuzfuk prensibi' ile örtüşüyor. Ve bi-
çimin siyah fonla ilişkisi mutlak bir düzeni
yansıtıyor. Geleneksel olan bugüne taşınırken
Çoker'e göre geçmişimizi de korumuş oluyo-
ruz. Ve tüm bunlan resim bilgisi kıt, üzerine
bol felsefe ve edebiyatla oluşturulan bir temel
değil, ressamca bir bakış açısı destekliyor.
"Akademi sıralarmda ahnnuş ciddi bir eğiti-
min sonucudur bu dengenin vartığı. Bunu ge-
liştirebilmek için Baü'ya gfttim. Enternasyonal
bakış açısının hâkim oiduğu resimler yaptun.
Herkes bir şarkı söylüyor, siz de onlann şarkı-
sınısöyiüyorsunuz. Bir sürc sonra kendi özgün-
lüğümü oluşrurma gereksinimi duydum. Ve
kenditopraklannun dilini, SinarTuı izieriniya-
kalamaya çahştun."
Modern Türk resmi üzerine kaygılar taşıyor
Adnan Çoker ve son zamanlardâ sanat adına
yapılan şeylere de tepkıli. "Ressamlar befirübir
yaşa gekükten sonra kendi çizgilerini kendileri
yürûtebUhier,onlann küratöre ihtiyacı yoktur.
Sanatçı kendi felsefesini kendisi yaraür, onun-
la özgünleşir, yoksa enternasyonal bakış açda-
n her zaman vardır. 1960'larda Türk sanaünın
teknik yetersizligi vanü, bu sorun aşıldı.
Bugündünyaya açıhşsorunuda ortadan kalk-
ti. Şündi bir karşıthk bilinci sorunu var, karşıt
olunabflir, ama bu karşıthk içinde kişisel şeyle-
re de yer verilmesi gerekir. Bu memleketten iz-
ler taşıyan bir dil oluşturulmabdır."
Adnan Çoker, resim dilinin tutarlılığını, ken-
di toprağının şarkılannı söyleyerek gerçekleş-
tirmeye devam ediyor ve "Resmimin ilerisi, ge-
leceği görülebüiyorsa eğer, kendi içindegizli bir
açıklaması vardır" diyor.
51. Uluslararası Berlin Film Festivali görkemli bir galayla başladıPera Palas Oteli'nde
Tarihi belgeler
müzayedede
İSTANBUL (AA) - Librairie de Pera
Kitabevi'nin, çoğunluğu yüzlerce yülık
antika ve nadir kitaplar ile eski lstanbul
gravürleri, renkli taşbaskılar ve tarihi
belgelenn yer aldığı müzayedesi, 11 Şubat
Pazar günü gerçekleştirilecek. Pera Palas
Oteli'nde düzenlenecek müzayedede satışa
çıkanlacak en ilginç belgelerden bıri, Papa
II. Pius'un. Fatih Sultan Mehmet'i
Hıristiyan olmaya davet eden mektubu.
XV yüzyıhn önemli tarihçi ve hümanisti
Aeneas Syhius Pkcolominl 1458 yılmda
Papa II. Pıus lakabıyla Hıristiyan
dünyasuım başına geçtiği zaman,
Osmanhlar Avrupa kapılanna
dayandığında. "savaş yerine barşçü bir
çözüm getirmek için" Fatih Sultan
Mehmet'e mektup göndererek Hıristiyan
olmasını istemişti. Müzayedede, 1533
yılında basılmış, yine Fatih Sultan
Mehmet'i Hıristiyan olmaya davet eden
Latince bir metin satılacak. Bu metin ise
fetihten sonra Sultan II. Mehmet tarafından
Istanbul'daki Hıristiyanlann ruhani lideri
olarak atanan Patrik Gennadius'un imzasmı
taşıyor. Müzayedenin önemli belgelennden
biri de 1551 tarihli îbranice ve Latince bir
încil. diğeri ise 1590 tarihli ve Ptolemaus
tarafından yapılmış bir Anadolu haritası.
Onlü yazar ve gazeteci Fikret Adil'in
kitaplığından çıkan eserlerin ağırlıkta
oiduğu müzayedede, Adil'e ait, Türk
yazarlannm imzalı kitaplan ve
mektuplannın yanı sıra çıkardığı dergilerde
yayımlanmak üzere yapılan Abidin Dino,
Nejad Devrim, Fikret Mualla gibi ünlü
ressamlann desenleri de yer alacak. Toplam
547 eser ve belgenin 447 başlık altında
satışa sunulacağı müzayedede, kitabın
dışında Melling, Preault, Ailom imzalannı
taşıyan eski lstanbul gravürleri, Ptoleınaııs
ve Homann'ın antika haritalan da
bulunacak. Müzayedede, Türk edebiyatırun
ilk romanı olarak bılinen Şemseddin
Sami'nin "Taasşuknı Tal'at ve Frtnat" adlı
kitabının ilk baskısı, Abdülhamit'ın British
Library için özel ciltlettiği hediye kitaplar
ile ünlü yazarlarm birbirierine ve dostlanna
imzaladığı kitaplar yer alacak.
Atatürk ve devrimleriyle ilgili birçok kitap
ile özgün tekniklerle sınırlı sayıda basılnuş
çeşitli kitaplann da satışa sunulacağı
müzayedede aynca, 20. yüzyılın başına ait
eski fotoğraf albümleri, lstanbul, Izrnir ve
Türkiye hakkmda Barı'da yayımlanmış
gravürlü kitaplar, özel baskılı erotik kitaplar
gibi ilginç ve geniş bir ilgi yelpazesine
hitap eden eserler satılacak.
Festivabn 21 yühk
yönetmeni ve
Holhywood
ha>Tanı oiduğu
söylenen Moritz
de Hadeln bu yıl
veda ediyor.
Festival bundan
sonra, Avrupa
sinemasui)
ön plana çıkarma
yolunu
benimseyecek.
ertinak,yüzünüAmıpa
9
yaçemiyor
GÜNERYÜREKLİK
BERLİN - Sinemaseverler için uzun
bekleyiş nihayet sona erdi. Uluslararası
yanşmalı sınema şenliklerinin başında
yer alan Berlin Film Festivali, kısa adıy-
la "BerBnale", dün akşam görkemli bir
gala gecesi ve dünya prömiyen ile baş-
ladı. Berlinale-Palas sinemasında düzen-
lenen açılışı bu yılkültürden sorumlu ye-
ni devlet bakanı Prof. Dr. JuManNida-Rü-
melin yapıtı ve ardından Jean-Jacques
Annaud'nun Alman yapımı filmı "Du-
eB-EnemyattheGates" yanşma dışı gös-
terildi.
Büyük birkısmı Berlin'deki Babelsberg
stüdyolannda çekılen ve 180 milyon
markla Avrupa'run gehniş geçmiş en pa-
halı fiüni oiduğu söylenen "DudPde,
1942'deki Stalingrad muharebesinde sa-
vaşan bir Rus partızanı ile keskın nişan-
cı bir Alman askeri arasındaki ölüm-ka-
lım düeflosunun öyküsü anlatılıyor.
Eski askeri loşlada çekfldi
Ancak film, yahuzca iki kişinın düel-
losunu anlatmıyor. Oldukça kalabalık
kanh savaş sahneleri, binlerce fıgüraru gö-
rüntüleyen sahneleri ve olağanüstü tekniği
ile şimdiye dek Amerika'nın tekelinde olan
pahalı bir sinemanm, Almanya'da, yani Av-
rupa'da da çekilebileceği belirtiliyor. "Gü-
lün Adı" filminden yakmdan tanıdığımız Os-
car ödüllü Fransız yönetmen Annaud, "Du-
efl"i geçen yıl ocak-nisan aylan arasında, Ber-
lin'in bitişiğindeki Brandenburg eyaletinde ve
Ruslar'ın Potsdam'daki eski askeri kışlala-
nnda çekmiş, çekimlerde Stalingrad kent mer-
kezi de aslına uygun bire bir dekoruyla bura-
ya inşa edilmiş.
En çok Alman polirikacılar bu filmle ifti-
har ediyorlar ve siyasal arenada, Amerika ile
Avrupa arasında silahsızlanma tartışmalan-
Açıtaş, Annaud'nun 'Enemy at the Gates'iyle yapddu
nın yeniden alevlendiği şu günlerde Hollywo-
od'a adeta bir gönderme yaparak "Bizde böy-
le fdmler çekeriz*' demeye getiriyorlar. Bun-
dan, Berlinale'de yeni bir dönemin başlamak-
ta oiduğu yorumunu da çıkarabiliriz. Bugü-
ne dek özellikle yanşma bölümünde, Ame-
rikan sinemasına büyük ağırlık veren ve üç
gün sonra Oscar alacak, tüm üücede zaten
gösterime girecek Hollywood fiknlerine Al-
tın-Gümüş Ayı ödülleri dağıtan Berlinale,
bundan sonra yüzünü ve de iki gözünü, Av-
rupa'ya çevireceğe benziyor.
Soğuk savaş döneminde Berlinale, Doğu ile
Batı arasında bir köprü olma görevi üstlen-
mişti. Doğuyu genellikle eski Sovyet yapımı
filmler, baüyı ise ağırhklı olarak ABD'den
gelenler temsil ederdi. Altın-Gümüş Ayı
ödülleri de "bir sana, bir bana" zihniye-
tiyle ve kardeşce taksım edılırdı. Bu dö-
nem, festivalin 21 yıllık yönetmeni olan
ve Hollywood hayranı oiduğu söylenen
Moritz de Hadeln in işine son verilme-
siyle bitmiş gibi görünüyor. Moritz de Ha-
dehı için 51. Uluslararası Berlin Film
Festivali, bir tür veda festivali olacak.
Almanya'yı tek film temsil ediyor
Bundan sonra, Doğu Avrupa ülkeleri
ile bütünleşmeyı hedefleyen Avrupa'nuı
ve onun lokomotifi olan Ahnanya'nın,
Amerikan sinemasına biraz yan çizip
kendi sinemasını ön plana çıkarma yo-
lunu benimseyeceğı söylenebilir. Kurul-
duğu günden beri en başta ABD'ye kar-
şı topyekûn rekabeti amaçlayan Avrupa
Birliği, çıkar çatışmasmı şimdı Alman-
ya aracılığı ile sinema salonlannda da
sürdürme eğiliminde. Bu görevi Cannes
ya da Venedik festivalleri üstlenemezler
çünkü onlar "çoksanatsal" ve Berlin ka-
dar "siyasal'' olamadılar hiçbir zaman.
Öte yandan festivalin yanşma bölü-
münde ABD ile Ingiltere dörder, Fransa
üç, Italya iki fıhnle birden temsil edilirken Al-
manya'nın sadece bir tek yapımla Altın Ayı
maratonuna alınması Moritz de Hadehı'in gi-
derayak bir oyunu, misillemesi olarak değer-
lendiriliyor. Yanşmaya alınan "My Sweet Ho-
me" adlı film ise tam bir Alman yapımı de-
ğil. Yönetmeni Filippos Tsitos olan Alman-
Yunan ortak yapımı bır film. Eleştirmenlere
göre, Moritz de Hadeln zaten hiçbir zaman
Alman sinemasına sıcak bakmamıştı. Bir dö-
nem boykot bile ettiler Ahnan yönetmenler
Berlinale'yi. Şimdi Moritz de Hadehı'in ye-
rine geçecek olan Kuzey Ren Vestfalya Film
Vakfı yönetmeni Dieter Kosshck'te bütün
umutlar.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATtLLA BtRKİYE
Aşk Mektupları
"Sevgili Hoki
Bu akşam herzamankinden daha güzel görû-
nüyordun. Sana her bakışımda ûzgün mü yoksa
mutlu mu olduğunu merak ediyorum. Aramızda
hep birperde var, ancak bazen o perdenin arka-
sındakini görebildiğimi sanıyorum, tıpkı Alice'in
aynanın öte yanına geçişi gibi. Sana âşık olmayı
çokistiyorum ama sen yalnızca aşka âşıksın. Tan-
n seni korusun.
Arkadaşın Henry San"
Hoki Tokuda'ya, Nisan 1966 tarihli bu kısa
mektubu yazdığında Henry Millergönlünü, iki ay
önce tanıştığı bu Doğulu kıza kaptırmıştı.
• • •
Henry Miller'in Hoki Tokuda'ya yazdtğtAşkMek-
tuplan birkaç ay önce Parantez Yayınlan'ndan
çıkmıştı. Türkçeye Nihal Özçelik çevirmiş.
Henry Miller'in ölümünden sonra kitabı basıma
hazırlayan Joyce Hovvard, bu sıradışı ve saplan-
tılı aşkı kısaca şöyle tanımlıyor:
"Böylece, bu doğu-batı, nisan-ekim ilişkisi
Henry yetmiş beşinde ve Hoki yirmi sekizindey-
ken başlamış oldu. Bu, ruhbilimsel biryap-bozu
andıran ve sıradışı kişilikleri olan kişileri ilgilendir-
diğinden eşine az rastlanan bir ilişkiydi.'
• • •
Aşkın, cinselliğin ve tutkunun yazan Henry Mil-
ler, 1966'nın Şubat ayındayakın arkadaşı Dr. Lee
Siegel'in evine masatenisi oynarnaya grttiğinde,
güzel ve güzel oiduğu kadar etkileyici Hoki Toku-
da ile karşılaşır.
Romantik bir aşkın peşinde olan Miller yetmiş
beşinde, kız ise yirmi yedisindedir. Caz şarkıcısı
ve piyanisti olan Tokuda ülkesinden yenı gelmiş-
tir. Kısa bir süre sonra, Miller onun sahneye çık-
tığı "Imperial Gardens"a gıtmeye başlar ve ona
sınlsıklam âşık olur.
Bu sıradışı ilişki evliliğe vanr. Hoki ve Henry, 10
Eylül 1967'de evlenirter ve balayına Paris'e gider-
)er. Miller'in -yaratıcılığının- kentine.
•••
Kederli bir aşk, kederii bir ilişkidir aslında. Şu
veya bu şekilde "ayn düşmeler" ile bir süre gider.
"Bana verebileceğin tekgerçek, geçerii ve en-
der hediye senin tapılası kibar, neşeli, çekici, al-
dırmaz, müsrif, umursamaz kendin -HokiSama-
dir. Bir süre şarkı söyle, biraz kal. Tokugavva dö-
neminin Tokuda'sı.
Senin her zaman sadık, duyariı, seven, bağlı,
akılsız kocan.
Henry-San."
• • •
Zorunlu gidip gelmeler, ayrılıklar ve aradaki kırk
sekiz yıllık bir zaman diliminin yarattığı "farklılık."
Giderek içinden çıkılmaz bir ilişkiye dönüşür. (Is-
ter istemez.)
Beklenen bir son: Mayıs 1970'te boşanıriar. An-
cak arkadaşlıklan, görüşmeien hatta meUupiaş-
malan sürer. >
"Sevgili Hoki-San
Sonundabirsonuca vardım; bizimkan koca ola-
rakyaşamımızın bir anlamı yok. Biz hiçbirzaman
gerçekanlamda kan koca olmadık. Bana hiç sev-
gi ya da ilgi göstermedin. Sanki bir canavarmı-
şımgibi, sanayaklaştığımda kaçtın. Yalnızcaken-
dinle ve kendi güvenliğinle ilgili gibisin. İki ya-
bancıgibiyiz. İkikısa yıllıkevtiliğimizsûresince hep
birgün değişeceğini umdum, ancakgörûnüşegö-
re değişemiyorsun ya da değişmeyeceksin.
Seni suçlamayacağım. Olduğun gibisin ve bu-
na engel olamıyorsun, ancak ben böyle anlam-
sız biryaşamı sürdüremem. Benim için sevgiya-
şamdaki en önemlişeydir. Anlaşılan seniniçin de-
ğil.
Buyüzden aynlmamızgerektiğini düşünüyorum.
Döndüğünde boşanma hazırtıklannı yapacağım;
belki böyle daha da mutlu oluruz,"
Miller, 4 Ocak 1969'da yazdığı bu mektupta, ya-
şadığı kederi, hüznü, sıkıntıyı böyle dile getırir. En
ryisi -doğrusu- boşanmaktır.
• • •
Sevgililer Günü'nde birine bir armağan vere-
cekseniz; bu kez kitap alın. Bir gül ile, örneğin kır-
mızı bir gül ile bıriikte olabilir pekâlâ.
Niye, kederli de olsa Henry Miller'in yaşamının
sonlannda yaşadığı bu sıradışı aşkı içeren Aşk
Mektuplan olmasın vereceğiniz armağan!..
Tracey Emin'in çıplafc
fotoğpaflan saOşa sunıduyop
I Kültür Servisi - İlk olarak Tracey Emin'in
Londra'daki Tate Modern'de iç çamaşırlanyla
dolu bir kutuyu sergileyeceği haberi geldi.
Öyle görünüyor ki sanatseverler şimdi de
sanatçıyı çamaşırsız görme fırsatmı elde
edecekler.Tracey Emin'in bir dizi çıplak
fotoğrafı, bu hafta içmde Chnstie's'de satışa
sunulacak. 'Naked Photos-Life Model Goes'
başlıklı fotoğraflar sanatçıyı çalışu-ken
dinlenirken ve oyun oynarken gösteriyor.
Emin'in bu fotoğraflanna ilham veren bir
enstalasyon da Ingiltere'de ilk kez sergileniyor.
Bu enstalasyon, Emin'in altı yıl boyunca bir
resim 'blok'unu bitirmeye çalıştıktan
sonra Stockholm'e gittiğı ve orada
galerinin cam duvarlı bir bölmesine kendini
kilitleyerek tümüyle çıplak olarak uyuduğu,
yemek yediği ve sergiyi gerçekleştirdiği zaman
ortaya çıktı. Izleyiciler ise onu galeri
duvarlanndaki onaltı balık gözü lensten
seyrettıler. Chnstie's'de satışa sunulan işler
arasmda Sam Taylor- VVood'un 'Pent-Up'
isimli bir video çalışması ve Sarah Lucas'ın
oto-portreleri de bulunuyor.