24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8ŞUBAT2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Birbirindenfarklı buluşlarla yarışmaya katılan minikler, büyüklereparmak ısırttı Küçüklerin büyük icatlan] • Küçük Mucitler Yanşması'nda birinci olan ,'Ormanın Yangından Korunması' icadında I "ormandaki her ağacın üzerine birer fiskiye yerleştirilmesiyle yangınlann önlenmesi" amaçlanıyor. Ödüle layık görûlen başka bir icat olan Banş Şapkası'nın yaratıcısı Özerk, banş ve dostluğun sağlanması için bu şapkayı yarattığını belirtiyor. NtLÜFERŞENSÖZ Türkiye küçük mucitlerini seç- ti. Bu yıl ilk kez düzenlenen Kü- çük Mucitler Yanşması'nda bir- birinden farklı icatlarla yanşan minikler, hayal güçlerinin sınır- lannı zorlayarak büyüklere par- mak ısırttılar. Hewlett Packard tarafindan 23 ildeki 58 ilkokuldan 355 mucidin katıldığı yanşmada, "Onnanın Yangından Korunması" , "Dep- reme Dayanıkb Okul Sırası", Çocuklara psikodrama tiginç buluşlarm sergilendiği yanşmada kflçükler hayal dfinyabnnı gerçeğe dönûştürdûler. (Fotoğraf: ZAFER ÜÇÜNCÜ) "Banş ŞapkasT, "Düşünmatik" ve "Eğlence Dünyası" ıcatlan ödüle layık görüldü. Genellikle büyük kentlerde ve özel okullarda okuyan çocukla- nn ödül aldığı yanşmada, birin- cilik ödülünü "Ormanın Yangın- dan Korunması" icadıyla Metisa Tapan aldı. Tapan, icadıyla "Or- mandakj her bir ağaon üzerine birerfiskrveyçrkştirilmesiyleyan- gınlann önJenmesini" amaçladı- ğıru belirtiyor. fldncilik ödülünü "Depreme Dayanıkb Okul Sırası"yla alan Kubilay Hasdemir de icadını şöy- le anlattı: "Okul sırası, çelik mal- zemeden yapıku. Çocuklann dep- remde kurtubnalan için tasarla- dun." "Banş £apkası"yla üçüncü olan Dgın Ozerk, dünyadaki kav- galann ve savaşlann onu çok üz- düğünü dile getirerek " Kavgalar ve kızguıhklar, düşünmeden ha- reket etmenin ve Itregınhğın so- nunda doğar. Banş ve dostluğun sağlanması için bu şapkayı yarat- nm* diye konuştu. Özerk, Banş Şapkası'nın nasıl çalıştığını şöyle anlattı: "Şapka- yı başma takan Idşünn beyninde- ki sinir dalgalan havaya ve topra- ğa kanşryor. lyi dalgalar da kişi- nin beyninden içeri giriyor. Böyie- ce Idşinin kızgınhğı geçmiş olu- yor." DüşünmatHc ' "Ailelerimiz genellikle bizlerin boyuÜanndan daha büyük krya- fetierabyor" dıyerek şıkâyette bu- lunan Eymen Atayoln ise "Dü- şünmatik"i bu nedenle yarattığı- nı ifade etti. Atayolu, Düşünma- tik'le kafanızda düşündüğünüz elbiseleri tasarladığını belirtti. "Apartmanlarda oturan çocuk- lann en büyük sonınunun oyun oynamak istendiğinde yer bula- mamak" olduğuna dikkat çeken Ozan Koç da "Eğlence Dünyası" adlı icadını şöyle açıklıyor: "Bü- yük bir robotyaptun. O kadar bü- yük ki binaJan geçryor." "Çay Kanşûrma Makinesi'', "PfenguenTeleferigi'', "BenEvde Yokken Bahğunı Kim Besler" gı- bi miniklerin sınırsız hayal güçle- rini ortaya koyan çok sayıda icat, Istanbul Deneme Bilim Merke- zi'nde 9 Mart tarihine kadar ser- gilenecek. Oyunla gelişen s FİGENATALAY Çocuklar da sorunlar yaşar. Ve bunlan yetışkınlere farklı sinyallerle duyururiar. Bu sinyal, kimı zaman ders başansında düşüştür, kimi zaman altına kaçırma. Öflce nöbetieri, çevreye ve kendine kÖtü davranma da bu sinyallerden bazılandır. Işte o zaman devreye psikodrama girer. Önce çocuğa duygu ve düşüncelerini paylaşabileceği güvenli bir ortam yaratılır. Sonra sıra oyuna gelir. Oyunla çocuk, sözcüklerin sınırlı dünyasından kurtulur, geçmişteki olaylan ve gelecekle ılgılı hayallerini canlandınr. Nisan Aile ve Çocuk Merkezi, çocuk psikodramasının uygulandığı az sayıda yerlerden biri. Burada çocuk psikodramasını uygulayan psikolojik danışman FüizÇetin, psikodramayı dığer terapılerden ayıran üç önemli özelliğin, eylem, yaratıcılık ve spontanlık (beklenmedik olaylara verilen uygun tepki) olduğuna dikkat çekti. Çetin, amaçlannı şöyle sıraladı: "Çocuklann, -Duygu ve düşüncelerini payiaşabüecekleri güvenli bir ortam yaratmayı, -Arkadaş, anne ve baba ilişldlerindeki zonuklarda yeni ve farklı balaş açüanm geüştirmeJerini, -Kendileri gibi sıkuıülar yaşayan başka çocuklann da okhığunu, yalnız ounadıklannı görmeierini, -Kendilerine olan güvenlerini, -Kendini ortaya koyma becerUerini arrarmayı hedeflemektedir." isınma, oyun, paylaşma Çetin'in verdiğı bılgilere göre, 6-12 yaş arasmdaki çocuklara uygulanan ve her çocuğa yaratıcı yönünü ortaya çıkartma şansının verildiği psikodrama, şu aşamalardan oluşuyor: "Ismma aşamasıyla çocuklann duygulanyla iMşki kurmalan sağiamyor ve grupta nasıl bir çataşma yapılacağma karar veriliyor. İlk sahnenin ne olacağı beürlendikten ve sahne hazuiandıktan sonra da oyun aşamasına geçiliyor. "Anlatma. yap!' ükesinin uygulandığı psikodrama sabnesinde, geçmiş olaylar ve yaşanülar, gelecekle ilgili hayailer ya da rüyalar canlandmlabiliyor. Sorunlar yalnızca konuşuiarak değfl, eykme döküJerek sahneleniyor. En sonunda paylaşun yapüryor." Örneğin, annesiyle tartışma yaşamış bir çocuk, bu olayı önce gruba anlatıyor. Sonra çocuktan, sahnede canlandırmak için 4-6 kişilik bir gruptan kendi annesini seçmesi istenir. Bunun için oyunlar gerçekleştiriliyor. Çocuğun gruptan seçtiği çocukla yani seçtiği yeni annesiyle olay tekrar canlandınlıyor. Bu arada rol değişimleriyle çocuk ve annesi rolündeki diğer çocuk, aldıklan rolleri değiştirerek. karşılanndakinin bakış açısını anlamaya çalışıyorlar. TürkHavaKuvvetleri'ninkonuğuolaraktstanbul'dabulunan G ö n e v d o ğ u > d a n ^ ^ d ü n tstadbui'un taribi ve türfcdk bölgelerini gördüler. Muş, Batman, Diyarbakır ve Mardin'den getirilen 14'ü kız ve 22'si erkek 36 öğrenci sabah saat- lerinde Sultanahmet Camii, Topkapı Sarayı, Ayasofya Miizesi ve Yerebatan Sarayı'nj gezdiler. Gençier öğieden sonra da Mydonose Shovvland'de Magic Puppet Planet Shovv'u izlediler. Güneydoğlu öğrencüeryarm HavacıhkMüzesi, Pe- lit çikolata fabrikasından sonra Kalamış Koyu, Salacak ve Üsküdar'ı gezecekler. (Fotoğraf: HATlCE TUNCER) Türkiye (de 1 milyon 635 bin çocuk çalışıyor, sorunlanna çözüm bulunamıyor Çocuk işçi çıkmazıONURŞAHİN Türkiye, altmda imzası bu- lunan pek çok sözleşmeye karşın, çalışan çocuklann du- rumlan konusunda kalıcı çö- zümler üretmiyor. 1 milyon 600 binden fazla çocuk, sana- yiden sokaklara kadar pek çok alanda çalıştınhyor. Is- tanbul Çocuklan Vakfı verile- rine göre, çocuklann sanayi işkolunda çalışmaya başlama yaşı 9'a indi. Bakırköy Ruh Sağlığı ve Si- nir Hastahklan Hastanesi Baş- hekimi Doç. Dr. Arif Verimli, çocuk işçilerin, azgelişmiş ül- kelerin en büyük sorunu oldu- ğunu vurgulayarak "Onlar ça- ğımmn paryalandır" dedi. Baskı altında kalıyortar Devlet Istatistik Enstitü- sü'nün (DlE), 1999'da yaptığı ve 1 milyon 635 bin çocuk iş- çinin çalıştığını belirleyen "ÇocukIşgücü Anketi'"nin ge- çen aylarda açıklanan sonuçla- nru değerlendiren psikıyatr Dr. Mazlum Çöpür de "Çocuk iş- • Çağımızın paryalan olarak nitelen çocuk işçiler, gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunlanndan biri olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul Çocuklan Vakfi verilerine göre, çocuklann sanayi işkolunda çalışmaya başlama yaşı 9'a indi. çilerin ruhsal ve fıziksel dünya- lan. parronlan ya da mesleld eğitim aldıklan Idşilerce, baskı altuıa aünryor" dedı. Çocukla- n, usta, kalfa sıfatıyla yöneten kişilerin kendilerinin de son derece eğitimsiz olduğunu be- lirten Çöpür, çocuklann haka- ret, şiddet ve hatta tacize uğra- dıklannı vurguladı. Çöpür, çalışan çocuklann, uçucu madde kullanımı gibi an- ti-sosyal eğilimlerinin, haklan olan temel eğitimin verilmesiy- le engellenebileceğıni belırte- rek "Sosyal etkinlikler geliştiril- melL Çahşmaya, yaş ve süre sı- nın getirilmesi konusunda top- lum ısrarcı olmabdır" dedi. İs- tanbul Çocuklan Vakfi, "Sağ- lık ve ÇocukRefahı" Komisyo- nu üyesi Doç. Dr. HaticePekise yasal düzenlemelerin uygulan- madığma dikkat çekerek çalı- şan çocuklarla ilgili gerçek sa- yılann, belirlenenin çok üzerin- de olduğunu söyledi. Devlete görev Pek, şöyle devam etti: "Ço- cuk çataşünbnasttiı engeflemek için, zorunlu eğitimi temel alan bir proje geliştirümelidir. Bes- lenme eksikliği, fıziksel zorla- ma, bu çocuklann gelecekleri- ni kararüyor. Denetlemeve eği- tim açısından, hem devlete hem ailelere büyük görev düşüyor." Umut Çocuklan Derneği Başkanı YusufAhmet Kuka da sanayi işkollanndaki ağır ko- şullann, aile baskısı, sosyal yoksunluklar ve eğitimsizlikle birleşerek çocuklan sokağa yö- nelttiğinin altını çizdi. Kulca, toplum vicdanında, çalışan ço- cuklann durumuyla ilgili bü- yük bir tepkinin oluşması ge- rektiğini belirterek "Çoculdar, acımasız çanşma koşullan ye- rine eğhime yönlendirUmeh" dedi. İstanbul Çocuklan Vakfı Ra- poru'nda da çocuklann sanayi işkolunda çalışmaya başlama yaşının 9'a indiğine dikkat çe- kilerek çocuklann yoksulluk, eğitim yetersizliği ve okul-öğ- retme yoksunluğu nedeniyle çahştığı belirlendi. Çocuklann çahşmalannda, eğitimden soğurnalannın darol aldığı vurgulanan raporda, ço- cuklann ucuz işgücü olarak gö- rüldükleri ve büyüklerin yap- maya tenezzül etmediği işleri yaptıklan için, işverence tercih edıldiği belirtildi. Raporda ço- cuk işçilerin, sürekli işlerini kaybetme korkusuyla yaşadık- lan, çabuk öğrenme becerileri ve üretimin ilkel yöntemlerle gerçekleştirildiği sektörlerde ise fiziki uygunluk nedeniyle çalıştınldığı belirtildi. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ İslam Çupi'nin Ruhu Bizi Gözlüyor... Sevgili İslam Çupi'yı\ aramızdan ayrılış törenle- ri nedeniyle, aşina yüzlerin bir araya geldiği Nuru- osmaniye'den uğurladık. İslam, ödünsüz gazeteci kişiliğinin saygınlığıyla bir namazlık süre için de olsa, özlemini duyduğu Babıâli'nin canlandıncısı olmuştu. "Pazann Ertesi" köşesinde 22 Ağustos 2000 günü çıkan yazısı, yayımlandığı günlerde de çok konuşulmuştu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Spor Köşe Yazısı dalında getirdiği ödülle bir simgeye dö- nüştü. İslam, bu yazısında da yine mesleğin doğrulan- nı gündeme getirmiş, acımasız ama haklı bir biçim- de gazete ve gazeteciliğin özeleştirisini yapmıştı. Islam'la aynı günlerde muhabirliğe başlamıştık. Haberlerimizi, bozulup silinmesin diye kopya ka- lemi ile yazardık. Dolmakalem, ağabeylerimizin, ünlü yazarlann ve yazıişleri kıdemlilerinin inhisann- daydı. "Not alırken bitiverirse korkusu" bizi böyle bir lüksten uzak tutardı. Tükenmezkalem dönemi başlamamıştı bile. Daktilo makinesi sahibi olmak bile bizim için büyük bir yatınmdı. Bugün artık daktilo makinesi bile çağdışı sayılı- yor. Diz üstü bilgisayarlan da neredeyse küçüm- senir oldu. Teknoloji gazeteciliğin her alanında gelişti ama, gençliğimizdeki "gazetedlik" kavramı yok oluverdi. İslam, bildiğim kadanyla kalemle başladığı mes- leğini, yazılannı kalemle yazmayı gelenek haline getirerek sürdürdü. Bu tutumunu teknolojıye değil, yozlaşmaya kar- şı oluşunun bir göstergesi olarak algılamışımdır. Nedenini soramadığıma bugun hayıflanıyorum. Sevgili arkadaşımın "Namık Sevik'i Yeniden Anarken" başlıklı yazısını çerçeveletip başucumu- za asmalıyız. Belki o zaman "Biz buralara neden ve nasılgeldik" sorusunun yanıtı bir şamar gibi su- ratımızda sık sık patlar ve ayağımızı denk almanın zamanının gelip geçmekte olduğunun ayırdına va- nnz. Bir şeyler yapmamız gerektiğini, bizden sonra gelen kuşaklara bıkmadan, sıkılmadan ve gerçek- leri söylemekten kaçınmadan anlatmalıyız. Isiam'ın yazısından yola çıkarak katkıda bulun- malıyız. Meslek olarak gazetecilik yapan ama yasanın gazeteci saymadığı arkadaşlarımızın, örgütsüzlü- ğün yaşatmakta olduğu acılarını giderecek bilgi- leri aktarmalıyız. Isiam'ın yakındığı gazetecilik türünün taşeron- laşma ile başladığını, Ikitelli'lerie de doruğa ulaş- tığını akjldan çıkarmamalıyız. Çalıştığı şirketin sahip olduğu bir gazete, dergi ya da ajansı yoksa, hangi yayın organına emek ve- rirse versin bir gazetecinin hukuken gazeteci sa- yılmayacağını ve gazetecilenn oluşturduğu sendi- ka çatısı altında yer alamayacağını yinelemeliyiz. Aynı gerçek/er radyo ve televizyon gazetecileri için de geçerli. Örgütlenme sorunu açısından on- lann durumu daha kanşık. Çünkü Işkollan Yönet- meliği onlan da tıpkı taşeronlarda çalışan gazete- ciler gibi 27 Sayılı Gazetecilik Işkolu'nda saymıyor. Çalışma Genel Müdürlüğü'nün yaptığı çalışma so- nunda 17 sayılı işkoluna aktanldılar. O ışkolu da Tıcaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar" çaiışan- lannı kapsıyor. Sendikalaşmanın önündeki en büyük yasal en- gel, gazeteciierin işsiz kaldıklannda sendikaya üye olmalanna, 12 Eylül'ün koyduğu yasak. Telrfle ça- lışanlar için bir de Özal'dan bu yana SSK'de uy- gulanan "Bunlar işçi değil, serbest meslek men- subu biziilgilendirmez" mantığını mahkeme yoluy- la aşma süreci var. Durum iç açıcı değil. Ama karamsar olma hak- kımız da yok. Biz, ağabeylerimizin bize gösterdiği gibi, bizden sonra gelenlerin daha bilgili, daha kül- türtü, daha korkusuz, iyi yabancı diller bilen kuşak- lar olmasından sevinç ve gurur duyuyoruz. Onlann da bu sevinç ve gururumuzu boşa çıkar- mayacaklanna inanıyoruz. • • • Islam'ı, Nuruosmaniye'den uğurladıktan sonra kös kös gazeteye doğru yola koyuldum. O aşina yüzler, ustalanm, meslektaşlanm, spor- cular, spor yöneticileri, okurlan, gazete teknisyen ve kjarecileri de bir bölümü cenaze arabasının ar- kasından mezariık, bir bölümü de Ikıtelli yollannı tuttular. Babıâli de birden Isiam'ın yakındığı yalnızlığa bürünüverdi. oerinc@cumhuriyetcom.tr. Antafya'dadoğıı-batıbuluşması Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (Ç\DD) Antafya Şubesi ve gönüUü kuruluşlann işbirliğiyle 4 yıkür sürdûrülen "Kırsal Kalkındırma" projesi kapsamında bu yıl Ardahan'ın Posof ve Damal flçelennden 20 lise son smıf öğrencisi Antaha'davdı. 11 Şubat'a kadar Antalya'da kalacak olan gençier, hızh ûniversite hazıriık kurslanna kanlmanm vanı s m çeşiâi kültürel etkinlikkri de izlediler. Gençier, Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kumbul'u da ziyaret ettiler. KumbuL "Bu ülkenin batısı ile doğusu arasmda bir aynm yok. Si/Jn gibi zor şarüar altında eğitim yapıp başanlı olan öğrencUerimize sahip çıkmak zorundayız. Zorluklardan yıuna>m. ilerde sizleri başarik birer yönetki olarak görmek istiyoruz" dedi ÇYDD Şube Başkanı GüJen Alkan ise "Amacınuz, gençlerin bakış açılannı genişletmek" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle