Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2001 ÇABŞAMBA
YAŞAM
Istanbul'un en büyiikahşveriş ınerkeddurgunluknedeniylezordurumda
apalıçarşı satılıkESIVAF TEPKİLİ
Tarihinen
kötügünleri
Dr Hasan Fırat (Kapalıçarşı
Esnafları Derneği Başkanı):
Kapalıçarşı belki
de tarihindeki en
kötü günlerini
yaşıyor.
Dükkânlar sürekli
el değiştiriyor.
Demek olarak
bunu takıp edemez
duruma geldik. Şu
anda çeşitli sokak
ve hanlarda 100'ün üzennde dükkân
satılık. Üç sokak tümüyle boşaldı.
Ortak giderlere katılun payını
ödeyemeyen esnaf var. Eskiden
kuyumcular haftada 10 kilo altın
işlerken bugön 1 kilo ancak
işleyebiliyor. Işlerin durgunluğuna
rağmen dükkân sahıpleri kıralan
dûşûnnüyor. Dükkân satışlannda
fiyatlar dörtte bir oranında düştû.
Dükkânını satıhğa çıkaran esnaf.
düşûk fiyata rağmen ahcı bulamıyor.
Önceki yıllarda bir dükkân
boşalmadan iki-üç ay önce el
altından ahcısmı bulurdu.
Istanbul'un çeşitli semtlerinde dev
ahşveriş merkezlerinin açılması
nedeniyle Kapalıçarşı'nın yerli
müşterisi buralara yöneldi. Çarşının
diğer ahşveriş merkezlerine göre
önemli bir dezavantajı bulunuyordu.
Yerli müşteri ahşverişte nakit para
yerine kredi kartı kullanmayı tercih
ediyor. Çarşıda ise kredili ahşveriş
sistemi bugüne kadar yerleşmemişti.
Bu durum, çarşı esnafi ıçm
dezavantajdı. Kredi kartınabizim
esnaf yeni yenı alıştı. Ancak bu
arada müşteri de başka yerlere
kaptınhnıştı 22ten.
Çarşının
cazjbesiyok
Mehmet Nuri Cüreli (Halıcı):
Ben 40 yıldır bu
çarşıda iş
yapıyorum. Çarşı
esnafi ılk darbeyi
yerli müşteriyi
kaybedince yedi.
Çarşıya gelen ana
yollann trafiğe
kapanması ve
tramvayın buraya
gelmesi yerli müşteriyi buradan
uzaklaştırdı.Yerli müşteri tezgâh
hahsını buradan alırdı. Artık el
dokuması halınm yerini fabrika
hahJan aldı. Ünlü hah markalan her
semtte bayi açtı. Çarşının cazibesi
kalmadı. Bir tek turiste kaldık.
Nunıosmaniye'nın de trafîğe
kapanması ve bu cadde üzerinde
büyük şirketlerin kendı mağazalannı
açmasıyla bizim işimiz tümüyle
kesildi. Çünkü bu şırketler, tur
operatörlerine hanut venyoriar ve tur
operatörleri turisti Kapalıçarşı'ya
sadece 15-20 dakikalığına gezmeye
getiriyor. Turistin ahşveriş yapmaya
zamanı bile olmuyor.
Liberalizmyıktı
Erclhan Dehmen (Lokantacı):
Ben yıllardır
Bodrum
Han'dayım. Bu
piyasa 1985'e
kadar yerh
ağırhkhydı. Daha
çok kumaş türü
konfeksiyon ürünü
satılırdı. Yerli
çekihp Balkan
ülkelerinden ticaret amacıyla
gelenler bugüne kadar esnafi ayakta
tuttu. Ancak bu arada Balkanlar'dan
gelen bazı kişiler burada ticaret
yapmaya kalktılar ve kiralan yapay
bir şekilde yükselttiler. Kiralardaki
bu yapay yükselişle birlikte
liberalizmin yıkıcüığı esnafin
sonunu hazırladı. Bavul ticareti de
bitti. Kiralarda bir düşüş ohnayınca
iflaslar başladı. Bodrum Han hiç bu
kadar sessiz olmamıştı. Bu sonu •
biraz da biz kendimiz hazırladık.
Hiçbir standarda uymadık. Böyle bir
uygulamayla başan kazanmak
mümkün değil.
• Çatısı altındaki 3 bin 600
dükkânla Istanbul'un en
büyük ahşveriş merkezi olan
Kapalıçarşı, esnafin
durgunluk nedeniyle , '" .,
dükkânlannı satılığa
çıkarması yüzünden 'satılık
çarşı' unvanını almak üzere.
Çarşı içinde 100'ün üzerinde
dükkân, sahıpleri tarafindan
satışa çıkanldı. Geçen yıl 1
milyon dolara satılabilen
dükkânlar, şimdi 250 bin
dolara bile alıcı bulamıyor.
MtYASEİLKNUR
O zamanlar ne Galleria'mız, ne
Capitorümüz ne de Akmerkez'imiz
vardı. Istanbul'da "ahşveriş" denin-
ce 19 kapalı hanı, 61 cadde ve soka-
ğrnda toplam 3 bin 600 işyerini ba-
nndıran Kapalıçarşı akla gelirdi.
Düğün mü yapılacak. dünürler he-
men soluğu Kapahçarşı'da ahrdı.
Öncegehnintakı ıhtıyaçlan ana cad-
dedeki kuyumculardan temin edilir,
ardmdan da Mahmutpaşa'y
a
inile-
rek hediyelik esvaplar satın alınırdı.
Kız tarafi çeyiz senlmeden önce ay-
nca Kapalıçarşı'ya gelerek eksikle-
ri tamamlardı. Çarşı esnafinın asn
saadetdönemi olan70'lerde, bir gen-
cin arkadaşlan arasında prestıjli ko-
numa geçmesinin yolu da Kapalı-
çarşı'dan geçerdi. Blucin sözcüğü-
nün henüz dilimize girmediği o yıl-
lardagençler, çarşının Kürkçüler ka-
pısından girerek sağlı soilu sıralan-
Kapahçaı^'dasrkülasvonuviiksekolananacaddedebüesonildayiç^ VEDAT ARIK)
mış dükkânlara başlannı uzatır,
"Amerikan kotu var mı ağabey" di-
ye sorarlardı. "Ayıpsınkoçum,oknaz
mı, hem de Levi's" yanıtı alan genç,
işinı sağlamlaştırmak için üsteler;
"Ağabey, hakiki değil mi, bak değfl-
se geri getiririm ona göre~"
Pertye ddnfiş
Dükkân sahibi, hemen gencin eli-
ne karunı tutuşturur; genç böylece
rahatlar. Kotun altına çarşıdanbir de
sahte de olsa Adidas spor ayakkabı-
sı aldı mı, değmeyin keyfıne.
Blucin firmalan Istanbul'un her
semtine kendi bayilerini açınca,
dükkânlar da dericiye dönüştü. Fiya-
tı blucine göre oldukça pahah olan
deri konfeksiyon ürünlerini yerlile-
re satmak o kadar kolay değildi. Za-
ten çarşı esnafinın asıl hedef kitlesi,
yerhden çok turistti.
Turistlerin çarşıda hah, mücevhe-
rat ve antikadan sonra dığer uğrak
yeri. artık dericı dükkânlanydı. Yer-
li müşteri neredeyse tümüyle çarşı-
dan elini ayağını çekmişti. Bunun
belli nedenleri vardı. Artık Istan-
bul'un her semti çarşıydı. Buna bir
de Kapahçarşı çevresindeki yollann
trafiğe kapahhnası eklenince araba-
Birzamanknnparlakalışvenşınerkc2İ2X>rgüııia-vaşıyor.Yaşamakiçinsavaşveriyor.fFotoğraf: VEDAT ARIK)
11 yangın atlattıÇarşının ılk nüvesi, Fatih Suttan
Mehmet (1451-1481) tarafindan
camiye çevrilen Ayasofya'ya bır
gelir kaynağı ohnak üzere yaptın-
lan yan yana 2 taş bedesten ıle ku-
ruhnuş, onlan zamanla çevreleyen
açık pazarlar, yine zamanla üstleri
kiremit tonozlu çatılarla örtülerek
bir yollar ve galeriler manzumesi
haline getirilmiştir.
Çevahir ve sandal bedestenleri
adlannı taşıyan bu iki ana yapının
çevresini, daha ilk yıllardan itibaren
sergi ve tezgâh türünden bir ticaret
dokusu çevrelemiştir. 15 ve 16.
yüzyıllarda bunlann miktannın,
günümüz Kapahçarşısı 'nın üçte bi-
ri oranında olduğu, verilen dükkân
sayılanndan anlaşıhnaktadır.
Kapahçarşı, kuruluşundan bugü-
ne kadar 11 kez yangın, 2 kez de
deprem felaketi yaşadı. 1894 bü-
yük depremi büyük yıkıma yol aç-
tı. Çarşıdaki birçok kubbe ve tono-
zu yere indirdi. „•
Mimarl tahrlp oldu
Her yangm ve depremden sonra
çarşı onanma alındı. En son 1954
yangınmdan sonra başlatılan ta-
mirler 5 yıl sürdü ve son kısmın bi-
tirikne töreni 28 Temmuz 1959'da
yapıldı. 1960 ve 1970'li yıllarda
çarşı, Istanbul'un geçirdiği büyük
ekonomik değişim ve sosyal sar-
sıntılardan kendipaymı aldı; çarşı-
nın mimarisi ve iç dizaynı tahriba-
tauğradı.
Yaklaşık 30.7 hektar yüzölçümü-
ne oturmuş, 61 sokaktan oluşan ya-
pı kompleksini 3 ana bölümde ele
abnak gerekin İç Bedesten, Sandal
Bedesteni ve hanlar. Yüzyıllar bo-
yunca çarşı ıçınde satış ümtelerinin
görüntüsü, gündüzleri her yanı
açık, önde birkerevet ve arkada raf-
larve bazen öndeveyasatıcının ya-
nında bir camekândan oluşuyordu.
Ancak 1894 depremi ve ondan son-
ra 4 yıl süren tamır, peyke ve dolap
yerleşmesini kaldırarak dükkân sis-
temini çarşıya soktu.
Her sokağın ya da hanın belli bir
ürüne aynhnası kesinlikle uyulan
bir prensipti. Lonca dokusunun bir
gereği ve uzantısı olan bu durum,
aranan malın kolaylıkla bulunması
ve ahcılann fiyat ve kalite karşılaş-
tırması yapabilmesini de kolaylaş-
tınyordu. Günümüze kadar sürege-
len bu prensip son on yılda tümüy-
le terk edildi.
sıyla çarşıya kadar gelip ahşveriş
yapması zoriaşan yerh müşteri, baş-
ka tercihlere yöneldi.
Turist beklentlsi
Çarşı esnafinm umudunu bağladı-
ğı turistlerin gehnesi de rehberlenn
ve tur operatörlennin insafina kal-
mıştı. ÇünküNuruosmaniye Cadde-
si'nin çehresi değışmiş, bu caddede
büyük şirketler halı, antika, mücev-
her ve deri konfeksiyon ürünleri sa-
tan dev mağazalar açmışlardı. Turis-
tin ahşverişinı Kapalıçarşı yerine
kendi mağazalanndan yapması için
şirketler tur operatörlerine 'hanut'
adı altında komisyon verdiği ıçm tu-
rist Kapahçarşı'ya sadece 15-20 da-
kikahğına, gezme amacıyla götürü-
lür oldu. Yerli müşteriden sonra tur-
la gelen parah turisti de elinden ka-
çırançarşı esnafinın ımdadınabu kez
de Doğu Bloku ülkelennden bavul
ticareti yapmak amacıyla gelen tu-
ristler yetişti. Fiyatı ucuz, düşük ka-
hteli mala rağbet eden bu yeni müş-
teri grubu, Laleli ıle bırlikte Kapalı-
çarşı piyasasını da beş yıl boyunca
ayakta tuttu.
Bu pazan da Çin, Tayvan ve Kore
gibi Uzakdogu ülkeleri ele geçirdi.
Kumaş, çamaşır ve konfeksiyon
ürünlerini Anadolu'ya satarak ayak-
ta kalanlann da ışi son yıllarda gide-
rek kesildi. Çünkü 'Anadolu Kap-
bnlan' adı verilen müteşebbısler ar-
tık bu mallan Anadolu'da üretmeye
başladılar.
Penlz btttl
Kapalıçarşı esnafi için artık deniz
bitmişti. Birkaç yıl öncesine kadar
metrekaresi 10 ila 30 kilo alnn kar-
şıhğmda kıraya verilen dükkânlar, el
altından ahnıp sanlır ya dakiraya ve-
rilirdi. Boşalan bir dükkân için san-
hk ya da kıralık tabelası görmek im-
kânsızdı. Ancak bugününKapahçar-
şısı'nda birçok dükkânın camında
"Saühk" ya da "Kirahk'' tabelası
görmek kunseyi şaşırtmıyor.
Kapahçarşı'nın sirkülasyonu yük-
sek olan ana caddesinde bile son iki
ay içinde 20 dükkân el değiştirmiş.
Kurulduğundan bu yana varhğını
sürdüren bazı meslek gruplan dük-
kânlanm kapatarak çarşıdaki faali-
yetlerine son vermiş. Önce yorgan-
cılar terk-i diyar eylemiş. Bu kerva-
na şimdilerde hahcılar ve konfeksi-
yoncular katıhnış.
Yeşildirek ve Lütfullah sokaklan
bomboş, metruk durumda. Çarşının
en ışlek hanlanndanBodrumHan da
farklı değil. Dükkânlannbirçoğu ka-
palı. Açık olanlann da camlannda
"Saöhk" ya da "Kirahk" ilanlan gö-
ze çarpıyor. Çarşı esnafinm tek so-
runu, piyasadaki talep darahnası de-
ğil. Çadırcılar Yolu'ndaki konfeksi-
yon ürünü satan esnaf da dükkânla-
nnın önündeki seyyar tezgâhlardan
yana dertli.
Eminönü Belediyesi, Çadırcılar
Yolu üzerindeki dükkânlann önünü
aylık 200 dolara seyyarlara kiraya
verince piyasadaki durgunluktan na-
sibini alan esnaf, var olan müşteriyi
de kaptırdı. Ayda bin dolar kira öde-
yen ve vergı mükellefî olan dükkân
sahipleri, aynı ürünü daha ucuza sa-
tan seyyarlara yenildi.
Dilimize yerleşmiş olan "Buraa
yol geçenhanımı* sözü de tarihe ka-
nşmak üzere. Zıra eskıden Kapalı-
çarşı içinde olan, ancak sonradan ya-
pılan restorasyonla dışanda bırakdan
tarihı Yol Geçen Ham'ndan kimse-
ler yolunu geçirmiyor.
AVRUPA^DAN
GÜRAY ÖZ
Krizîn Dıştan Görünüşü
Alman gazeteleri, Türkiye'deki ekonomik krizi
önemli haberler kategorisine aldılar. Birinci sayfala-
nnda yer vermekle kalmadılar, ekonomi sayfalann-
da da aynca işlediler. Krizin nedenleri konusunda
Türk basınından daha farklı bir yaklaşım içinde ol-
duklannı söyleyemem ama kasım aymdan bu yana
Türkiye ekonomisi ile ilgili yapılan yorumlann büyük
birbölümü, ekonominin "güven vermediği" yönün-
deydi. Zaten geçen kasım ayındaki "kûçûk" krizin,
Alman bankalannın Türkiye'deki paralannı birdenbi-
re çekmelerinden kaynaklandığı, o günlerin "söy-
lentileri" arasında değil miydi?
• • •
Türkiye, bunca çabaya rağmen, yabancı yatırtm-
cılan neden ülkeye çekemiyor? Gümrük birligivse
gümrük bırliği, tahkimse tahkım, IMF'yse IMF, daha
ne istiyoriar? Efendım, politik istikraryokmuş. Bu ka-
dar ağır bir ekonomik krize rağmen yerinden kıpır-
damayan, kılını kıpırdatmayan, muhalifin de muva-
fıkın da bir taşını bile sökemediği hükümeti nerede
görmüş Avrupalılar? Bizdeki istikrar hiçbirinde yok.
Almanlar eski şansölyeleri Kohl'e, partisine tüzük-
te yazılı olmayan bir biçimde para topladı diye yap-
madıklannı koymadılar. Partisinin onur başkanlığını
elinden aldılar, komisyon komisyon süründürdüler.
O tarihten bu yana, Hıristiyan Demokrat Birlik Parti-
si (CDU) birtüriü kendine gelip doğru dürüst muha-
lefet bile yapamıyor. istikrar yoksa Almanya'da yok.
20 yıl önce polisle çatışmıştı diye şu Dışişleri Baka-
nı Fischer'in başına gelenlere bakın. Schröder hü-
kümeti, kuruluşundan bu yana yedi bakan değiştir-
di. Almanlarda mı var yani politik istikrar?
• • •
Ekonomik krizler konusunda krizi sistemin kendi-
ne bağlayan, krizin nedenlerini sistemin kendi için-
deve uluslararası ilişkilerde arayan ve fena haide ide-
otoji kokan yoaımlar, artık "tarihin sonu geldiğin-
den" ciddiye alınmıyor ve biz, kriz nedeni olarak baş-
ka şeyler bulmak zorundayız. Bunlardan birisi, çev-
remizin düşmanlaria çevrilmiş olmasıdır. ikincisi, ne
yapsak ne etsek yabancı yatınmcılann ülkemize ge-
lip yatınm yapmamalandır. Kriz zamanı geldiğinde
IMF geliyor, Dünya Bankası kanalıyla uluslararası ft-
nans merkezlerinden para geliyor, yatnmcı gelmiyor.
Birisi öksürünce de hepsi birden kaçıp gidiveriyor-
lar. Küreselleşme çağının Düyunu Umumiyesi
IMF'nin müfettişini, uçağın merdivenlerinde zor ya-
kalryorsunuz. Her gelişlerinde, yani her kriz sonra-
sında bizden de bir şeyler gidiyor. Bizden gidenin ge-
ri gelmesi, doğrusunu söylemek gerekirse mümkün
olmuyor.
Şu yabancı yatınmcılar zaten bir tuhaf ama belki
de Türkiye'ye gelmemelerinın nedeni o kadar kan-
şık değildir. Ege'de, Marmara'da toplaşmış serma-
yemiz neden Ankara'nın doğusuna geçmiyor, Do-
ğu'ya yatınm yapmıyorsa; belki yabancı yatınmcılar
da benzer bir nedenle Avrupa'nın doğusuna, Türki-
ye'ye gelmiyoriardır. Zaten gelmelerine gerek var
mı? Yatınmcı denilen kurt, bir bölgeye, bir ülkeye
başta işgücü olmak üzere maliyet kalemteri ucuz, di-
ye gider. Ucuz işgücü kendine geliyorsa neden ken-
dini yorsun ki? Şaka bir yana, küreselleşme çağın-
da artık yoksul ülkelerin "kalkındınlmasr gibi bir so-
run kalmamıştır. Geçmişte, iki kamplı dünyadabirül=-
keyı öbür kampın etkısınden kurtarmak için doktrin-
ler hazırlanır, Marshall yardımı gibi ıdeolojik amaç-
lı kalkınma projelen uygulanırdı. Şimdi artık böyle
şeytere gerek kalmadı. Şimdi sadece tüketimi körük-
lemek amacıyla yapılan küçük ayariamalar dışında
geri kalmış ülkeler, Batı için, gelişmiş ülkeler için sa-
dece korku kaynağıdır. Ortak sınıriann koaınması-
nın güçlüğünden kaynaManan bu korku, "uygardün-
yayı" tir tir titretmektedir. Türkiye'nin Avrupa Birii-
ği'nin kapısında beklet'lmesinin temel nedenterinden
birisi de budur.
•••
Krizimize dönelim. Ülkemizde yoksulluğu alabil-
diğine arrtıracak olan, yüzde 40'lar dolayında deva-
lüasyonla da adı konmuş olan knz, dıştan nasıl gö-
rünüyor? Millı Güvenlik Kurulu'nun bir hafta önceki
toplantısı "saydam" bir şekilde halkımıza Başbaka-
nımızın dili, değerli basınımız eliyte açıklandığı gün
patJayan kriz sona ermiş, bunalım dönemine girilmiş-
tir. Bir hafta sonraki MGK toplantısı yine Başbaka-
nımızın belirttiği gibi "gizli" olduğundan artık bir kriz-
den söz edemeyiz. Peki durumumuz dışandan na-
sıl görünüyor?
Yuvariak görünüyor efendim, küre gibi ya da Stan-
dart and Poor's'un ifadesıyle B gibi görünüyor.
Zaten bu küreselleşme çağında da her şey yuvar-
laklaşmış, törpulenmiş, köşeler silınmiş, tatlar muz-
laşmıştır. Batı'da politik yorumculann üzerinde ısrar-
la durduğu bir diğer konu, bundan böyle yolsuzluk-
larta mücadelenin yuvarianıp yuvarlanmayacağı ko-
nusudur. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in
yolsuzluklaria mücadele konusundaki karariılığı öv-
güyle karşılanmakta fakat kendisine fazla bir şans
tanınmamaktadır. Son günlerde Almanya'da moda
olan birdeyimle, bu durumdan "heimliche Freude"
(gizli bir mutluluk) duyduklan bile söylenebilir. Türki-
ye'nin bundan böyle AB kapısı önünde fazla ses çı-
karmadan uzunca birsüre bekleyeceği umulmakta-
dır. Türkiye'deki bunalımın üstesinden nasıl geline-
ceği ise...
Doğrusunu isterseniz fazla umuriannda değildir.
Besir Kaya (Tekstilci)
Dükkânlara
ahcı çıkmadı
Çarşıda üç
dükkânım
var, üçünü de
satüığa çıkar-
dım. Ikisinde
konfeksiyon,
birindedeku-
yumculukya-
pryonrm. Ay-
lardan beri satışa çı-
kardığım dükkânlan-
ma bir tek ahcı bile
çıkmadı.
Laf olsun, diye so-
ratı bile yok. Gördü-
ğünüz gibi raflanm
bomboş. Kazağm ma-
liyeti 6.5-7 dolar. Bi-
risi gelip tanesine 3.5-
4 dolar verse
hepsini sata-
nm.
Yerli müşteri
çarşıdan çoktan
çekilmişti. An-
cak bu açığı
Balkan ülkeleri
ile Doğu Blo-
ku'na mensup diğer
ülkelerden bavul tica-
reti nedeniyle gelen
turistler kapatrruştı.
Onlar da gidince es-
naf çöktü. îhracat
yapmayayöneldik; bu
kez de devletten ala-
caklanmızı zamanın-
da tahsil edemedik.