24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2001 ÇABŞAMBA YAŞAM Istanbul'un en büyiikahşveriş ınerkeddurgunluknedeniylezordurumda apalıçarşı satılıkESIVAF TEPKİLİ Tarihinen kötügünleri Dr Hasan Fırat (Kapalıçarşı Esnafları Derneği Başkanı): Kapalıçarşı belki de tarihindeki en kötü günlerini yaşıyor. Dükkânlar sürekli el değiştiriyor. Demek olarak bunu takıp edemez duruma geldik. Şu anda çeşitli sokak ve hanlarda 100'ün üzennde dükkân satılık. Üç sokak tümüyle boşaldı. Ortak giderlere katılun payını ödeyemeyen esnaf var. Eskiden kuyumcular haftada 10 kilo altın işlerken bugön 1 kilo ancak işleyebiliyor. Işlerin durgunluğuna rağmen dükkân sahıpleri kıralan dûşûnnüyor. Dükkân satışlannda fiyatlar dörtte bir oranında düştû. Dükkânını satıhğa çıkaran esnaf. düşûk fiyata rağmen ahcı bulamıyor. Önceki yıllarda bir dükkân boşalmadan iki-üç ay önce el altından ahcısmı bulurdu. Istanbul'un çeşitli semtlerinde dev ahşveriş merkezlerinin açılması nedeniyle Kapalıçarşı'nın yerli müşterisi buralara yöneldi. Çarşının diğer ahşveriş merkezlerine göre önemli bir dezavantajı bulunuyordu. Yerli müşteri ahşverişte nakit para yerine kredi kartı kullanmayı tercih ediyor. Çarşıda ise kredili ahşveriş sistemi bugüne kadar yerleşmemişti. Bu durum, çarşı esnafi ıçm dezavantajdı. Kredi kartınabizim esnaf yeni yenı alıştı. Ancak bu arada müşteri de başka yerlere kaptınhnıştı 22ten. Çarşının cazjbesiyok Mehmet Nuri Cüreli (Halıcı): Ben 40 yıldır bu çarşıda iş yapıyorum. Çarşı esnafi ılk darbeyi yerli müşteriyi kaybedince yedi. Çarşıya gelen ana yollann trafiğe kapanması ve tramvayın buraya gelmesi yerli müşteriyi buradan uzaklaştırdı.Yerli müşteri tezgâh hahsını buradan alırdı. Artık el dokuması halınm yerini fabrika hahJan aldı. Ünlü hah markalan her semtte bayi açtı. Çarşının cazibesi kalmadı. Bir tek turiste kaldık. Nunıosmaniye'nın de trafîğe kapanması ve bu cadde üzerinde büyük şirketlerin kendı mağazalannı açmasıyla bizim işimiz tümüyle kesildi. Çünkü bu şırketler, tur operatörlerine hanut venyoriar ve tur operatörleri turisti Kapalıçarşı'ya sadece 15-20 dakikalığına gezmeye getiriyor. Turistin ahşveriş yapmaya zamanı bile olmuyor. Liberalizmyıktı Erclhan Dehmen (Lokantacı): Ben yıllardır Bodrum Han'dayım. Bu piyasa 1985'e kadar yerh ağırhkhydı. Daha çok kumaş türü konfeksiyon ürünü satılırdı. Yerli çekihp Balkan ülkelerinden ticaret amacıyla gelenler bugüne kadar esnafi ayakta tuttu. Ancak bu arada Balkanlar'dan gelen bazı kişiler burada ticaret yapmaya kalktılar ve kiralan yapay bir şekilde yükselttiler. Kiralardaki bu yapay yükselişle birlikte liberalizmin yıkıcüığı esnafin sonunu hazırladı. Bavul ticareti de bitti. Kiralarda bir düşüş ohnayınca iflaslar başladı. Bodrum Han hiç bu kadar sessiz olmamıştı. Bu sonu • biraz da biz kendimiz hazırladık. Hiçbir standarda uymadık. Böyle bir uygulamayla başan kazanmak mümkün değil. • Çatısı altındaki 3 bin 600 dükkânla Istanbul'un en büyük ahşveriş merkezi olan Kapalıçarşı, esnafin durgunluk nedeniyle , '" ., dükkânlannı satılığa çıkarması yüzünden 'satılık çarşı' unvanını almak üzere. Çarşı içinde 100'ün üzerinde dükkân, sahıpleri tarafindan satışa çıkanldı. Geçen yıl 1 milyon dolara satılabilen dükkânlar, şimdi 250 bin dolara bile alıcı bulamıyor. MtYASEİLKNUR O zamanlar ne Galleria'mız, ne Capitorümüz ne de Akmerkez'imiz vardı. Istanbul'da "ahşveriş" denin- ce 19 kapalı hanı, 61 cadde ve soka- ğrnda toplam 3 bin 600 işyerini ba- nndıran Kapalıçarşı akla gelirdi. Düğün mü yapılacak. dünürler he- men soluğu Kapahçarşı'da ahrdı. Öncegehnintakı ıhtıyaçlan ana cad- dedeki kuyumculardan temin edilir, ardmdan da Mahmutpaşa'y a inile- rek hediyelik esvaplar satın alınırdı. Kız tarafi çeyiz senlmeden önce ay- nca Kapalıçarşı'ya gelerek eksikle- ri tamamlardı. Çarşı esnafinın asn saadetdönemi olan70'lerde, bir gen- cin arkadaşlan arasında prestıjli ko- numa geçmesinin yolu da Kapalı- çarşı'dan geçerdi. Blucin sözcüğü- nün henüz dilimize girmediği o yıl- lardagençler, çarşının Kürkçüler ka- pısından girerek sağlı soilu sıralan- Kapahçaı^'dasrkülasvonuviiksekolananacaddedebüesonildayiç^ VEDAT ARIK) mış dükkânlara başlannı uzatır, "Amerikan kotu var mı ağabey" di- ye sorarlardı. "Ayıpsınkoçum,oknaz mı, hem de Levi's" yanıtı alan genç, işinı sağlamlaştırmak için üsteler; "Ağabey, hakiki değil mi, bak değfl- se geri getiririm ona göre~" Pertye ddnfiş Dükkân sahibi, hemen gencin eli- ne karunı tutuşturur; genç böylece rahatlar. Kotun altına çarşıdanbir de sahte de olsa Adidas spor ayakkabı- sı aldı mı, değmeyin keyfıne. Blucin firmalan Istanbul'un her semtine kendi bayilerini açınca, dükkânlar da dericiye dönüştü. Fiya- tı blucine göre oldukça pahah olan deri konfeksiyon ürünlerini yerlile- re satmak o kadar kolay değildi. Za- ten çarşı esnafinın asıl hedef kitlesi, yerhden çok turistti. Turistlerin çarşıda hah, mücevhe- rat ve antikadan sonra dığer uğrak yeri. artık dericı dükkânlanydı. Yer- li müşteri neredeyse tümüyle çarşı- dan elini ayağını çekmişti. Bunun belli nedenleri vardı. Artık Istan- bul'un her semti çarşıydı. Buna bir de Kapahçarşı çevresindeki yollann trafiğe kapahhnası eklenince araba- Birzamanknnparlakalışvenşınerkc2İ2X>rgüııia-vaşıyor.Yaşamakiçinsavaşveriyor.fFotoğraf: VEDAT ARIK) 11 yangın atlattıÇarşının ılk nüvesi, Fatih Suttan Mehmet (1451-1481) tarafindan camiye çevrilen Ayasofya'ya bır gelir kaynağı ohnak üzere yaptın- lan yan yana 2 taş bedesten ıle ku- ruhnuş, onlan zamanla çevreleyen açık pazarlar, yine zamanla üstleri kiremit tonozlu çatılarla örtülerek bir yollar ve galeriler manzumesi haline getirilmiştir. Çevahir ve sandal bedestenleri adlannı taşıyan bu iki ana yapının çevresini, daha ilk yıllardan itibaren sergi ve tezgâh türünden bir ticaret dokusu çevrelemiştir. 15 ve 16. yüzyıllarda bunlann miktannın, günümüz Kapahçarşısı 'nın üçte bi- ri oranında olduğu, verilen dükkân sayılanndan anlaşıhnaktadır. Kapahçarşı, kuruluşundan bugü- ne kadar 11 kez yangın, 2 kez de deprem felaketi yaşadı. 1894 bü- yük depremi büyük yıkıma yol aç- tı. Çarşıdaki birçok kubbe ve tono- zu yere indirdi. „• Mimarl tahrlp oldu Her yangm ve depremden sonra çarşı onanma alındı. En son 1954 yangınmdan sonra başlatılan ta- mirler 5 yıl sürdü ve son kısmın bi- tirikne töreni 28 Temmuz 1959'da yapıldı. 1960 ve 1970'li yıllarda çarşı, Istanbul'un geçirdiği büyük ekonomik değişim ve sosyal sar- sıntılardan kendipaymı aldı; çarşı- nın mimarisi ve iç dizaynı tahriba- tauğradı. Yaklaşık 30.7 hektar yüzölçümü- ne oturmuş, 61 sokaktan oluşan ya- pı kompleksini 3 ana bölümde ele abnak gerekin İç Bedesten, Sandal Bedesteni ve hanlar. Yüzyıllar bo- yunca çarşı ıçınde satış ümtelerinin görüntüsü, gündüzleri her yanı açık, önde birkerevet ve arkada raf- larve bazen öndeveyasatıcının ya- nında bir camekândan oluşuyordu. Ancak 1894 depremi ve ondan son- ra 4 yıl süren tamır, peyke ve dolap yerleşmesini kaldırarak dükkân sis- temini çarşıya soktu. Her sokağın ya da hanın belli bir ürüne aynhnası kesinlikle uyulan bir prensipti. Lonca dokusunun bir gereği ve uzantısı olan bu durum, aranan malın kolaylıkla bulunması ve ahcılann fiyat ve kalite karşılaş- tırması yapabilmesini de kolaylaş- tınyordu. Günümüze kadar sürege- len bu prensip son on yılda tümüy- le terk edildi. sıyla çarşıya kadar gelip ahşveriş yapması zoriaşan yerh müşteri, baş- ka tercihlere yöneldi. Turist beklentlsi Çarşı esnafinm umudunu bağladı- ğı turistlerin gehnesi de rehberlenn ve tur operatörlennin insafina kal- mıştı. ÇünküNuruosmaniye Cadde- si'nin çehresi değışmiş, bu caddede büyük şirketler halı, antika, mücev- her ve deri konfeksiyon ürünleri sa- tan dev mağazalar açmışlardı. Turis- tin ahşverişinı Kapalıçarşı yerine kendi mağazalanndan yapması için şirketler tur operatörlerine 'hanut' adı altında komisyon verdiği ıçm tu- rist Kapahçarşı'ya sadece 15-20 da- kikahğına, gezme amacıyla götürü- lür oldu. Yerli müşteriden sonra tur- la gelen parah turisti de elinden ka- çırançarşı esnafinın ımdadınabu kez de Doğu Bloku ülkelennden bavul ticareti yapmak amacıyla gelen tu- ristler yetişti. Fiyatı ucuz, düşük ka- hteli mala rağbet eden bu yeni müş- teri grubu, Laleli ıle bırlikte Kapalı- çarşı piyasasını da beş yıl boyunca ayakta tuttu. Bu pazan da Çin, Tayvan ve Kore gibi Uzakdogu ülkeleri ele geçirdi. Kumaş, çamaşır ve konfeksiyon ürünlerini Anadolu'ya satarak ayak- ta kalanlann da ışi son yıllarda gide- rek kesildi. Çünkü 'Anadolu Kap- bnlan' adı verilen müteşebbısler ar- tık bu mallan Anadolu'da üretmeye başladılar. Penlz btttl Kapalıçarşı esnafi için artık deniz bitmişti. Birkaç yıl öncesine kadar metrekaresi 10 ila 30 kilo alnn kar- şıhğmda kıraya verilen dükkânlar, el altından ahnıp sanlır ya dakiraya ve- rilirdi. Boşalan bir dükkân için san- hk ya da kıralık tabelası görmek im- kânsızdı. Ancak bugününKapahçar- şısı'nda birçok dükkânın camında "Saühk" ya da "Kirahk'' tabelası görmek kunseyi şaşırtmıyor. Kapahçarşı'nın sirkülasyonu yük- sek olan ana caddesinde bile son iki ay içinde 20 dükkân el değiştirmiş. Kurulduğundan bu yana varhğını sürdüren bazı meslek gruplan dük- kânlanm kapatarak çarşıdaki faali- yetlerine son vermiş. Önce yorgan- cılar terk-i diyar eylemiş. Bu kerva- na şimdilerde hahcılar ve konfeksi- yoncular katıhnış. Yeşildirek ve Lütfullah sokaklan bomboş, metruk durumda. Çarşının en ışlek hanlanndanBodrumHan da farklı değil. Dükkânlannbirçoğu ka- palı. Açık olanlann da camlannda "Saöhk" ya da "Kirahk" ilanlan gö- ze çarpıyor. Çarşı esnafinm tek so- runu, piyasadaki talep darahnası de- ğil. Çadırcılar Yolu'ndaki konfeksi- yon ürünü satan esnaf da dükkânla- nnın önündeki seyyar tezgâhlardan yana dertli. Eminönü Belediyesi, Çadırcılar Yolu üzerindeki dükkânlann önünü aylık 200 dolara seyyarlara kiraya verince piyasadaki durgunluktan na- sibini alan esnaf, var olan müşteriyi de kaptırdı. Ayda bin dolar kira öde- yen ve vergı mükellefî olan dükkân sahipleri, aynı ürünü daha ucuza sa- tan seyyarlara yenildi. Dilimize yerleşmiş olan "Buraa yol geçenhanımı* sözü de tarihe ka- nşmak üzere. Zıra eskıden Kapalı- çarşı içinde olan, ancak sonradan ya- pılan restorasyonla dışanda bırakdan tarihı Yol Geçen Ham'ndan kimse- ler yolunu geçirmiyor. AVRUPA^DAN GÜRAY ÖZ Krizîn Dıştan Görünüşü Alman gazeteleri, Türkiye'deki ekonomik krizi önemli haberler kategorisine aldılar. Birinci sayfala- nnda yer vermekle kalmadılar, ekonomi sayfalann- da da aynca işlediler. Krizin nedenleri konusunda Türk basınından daha farklı bir yaklaşım içinde ol- duklannı söyleyemem ama kasım aymdan bu yana Türkiye ekonomisi ile ilgili yapılan yorumlann büyük birbölümü, ekonominin "güven vermediği" yönün- deydi. Zaten geçen kasım ayındaki "kûçûk" krizin, Alman bankalannın Türkiye'deki paralannı birdenbi- re çekmelerinden kaynaklandığı, o günlerin "söy- lentileri" arasında değil miydi? • • • Türkiye, bunca çabaya rağmen, yabancı yatırtm- cılan neden ülkeye çekemiyor? Gümrük birligivse gümrük bırliği, tahkimse tahkım, IMF'yse IMF, daha ne istiyoriar? Efendım, politik istikraryokmuş. Bu ka- dar ağır bir ekonomik krize rağmen yerinden kıpır- damayan, kılını kıpırdatmayan, muhalifin de muva- fıkın da bir taşını bile sökemediği hükümeti nerede görmüş Avrupalılar? Bizdeki istikrar hiçbirinde yok. Almanlar eski şansölyeleri Kohl'e, partisine tüzük- te yazılı olmayan bir biçimde para topladı diye yap- madıklannı koymadılar. Partisinin onur başkanlığını elinden aldılar, komisyon komisyon süründürdüler. O tarihten bu yana, Hıristiyan Demokrat Birlik Parti- si (CDU) birtüriü kendine gelip doğru dürüst muha- lefet bile yapamıyor. istikrar yoksa Almanya'da yok. 20 yıl önce polisle çatışmıştı diye şu Dışişleri Baka- nı Fischer'in başına gelenlere bakın. Schröder hü- kümeti, kuruluşundan bu yana yedi bakan değiştir- di. Almanlarda mı var yani politik istikrar? • • • Ekonomik krizler konusunda krizi sistemin kendi- ne bağlayan, krizin nedenlerini sistemin kendi için- deve uluslararası ilişkilerde arayan ve fena haide ide- otoji kokan yoaımlar, artık "tarihin sonu geldiğin- den" ciddiye alınmıyor ve biz, kriz nedeni olarak baş- ka şeyler bulmak zorundayız. Bunlardan birisi, çev- remizin düşmanlaria çevrilmiş olmasıdır. ikincisi, ne yapsak ne etsek yabancı yatınmcılann ülkemize ge- lip yatınm yapmamalandır. Kriz zamanı geldiğinde IMF geliyor, Dünya Bankası kanalıyla uluslararası ft- nans merkezlerinden para geliyor, yatnmcı gelmiyor. Birisi öksürünce de hepsi birden kaçıp gidiveriyor- lar. Küreselleşme çağının Düyunu Umumiyesi IMF'nin müfettişini, uçağın merdivenlerinde zor ya- kalryorsunuz. Her gelişlerinde, yani her kriz sonra- sında bizden de bir şeyler gidiyor. Bizden gidenin ge- ri gelmesi, doğrusunu söylemek gerekirse mümkün olmuyor. Şu yabancı yatınmcılar zaten bir tuhaf ama belki de Türkiye'ye gelmemelerinın nedeni o kadar kan- şık değildir. Ege'de, Marmara'da toplaşmış serma- yemiz neden Ankara'nın doğusuna geçmiyor, Do- ğu'ya yatınm yapmıyorsa; belki yabancı yatınmcılar da benzer bir nedenle Avrupa'nın doğusuna, Türki- ye'ye gelmiyoriardır. Zaten gelmelerine gerek var mı? Yatınmcı denilen kurt, bir bölgeye, bir ülkeye başta işgücü olmak üzere maliyet kalemteri ucuz, di- ye gider. Ucuz işgücü kendine geliyorsa neden ken- dini yorsun ki? Şaka bir yana, küreselleşme çağın- da artık yoksul ülkelerin "kalkındınlmasr gibi bir so- run kalmamıştır. Geçmişte, iki kamplı dünyadabirül=- keyı öbür kampın etkısınden kurtarmak için doktrin- ler hazırlanır, Marshall yardımı gibi ıdeolojik amaç- lı kalkınma projelen uygulanırdı. Şimdi artık böyle şeytere gerek kalmadı. Şimdi sadece tüketimi körük- lemek amacıyla yapılan küçük ayariamalar dışında geri kalmış ülkeler, Batı için, gelişmiş ülkeler için sa- dece korku kaynağıdır. Ortak sınıriann koaınması- nın güçlüğünden kaynaManan bu korku, "uygardün- yayı" tir tir titretmektedir. Türkiye'nin Avrupa Birii- ği'nin kapısında beklet'lmesinin temel nedenterinden birisi de budur. ••• Krizimize dönelim. Ülkemizde yoksulluğu alabil- diğine arrtıracak olan, yüzde 40'lar dolayında deva- lüasyonla da adı konmuş olan knz, dıştan nasıl gö- rünüyor? Millı Güvenlik Kurulu'nun bir hafta önceki toplantısı "saydam" bir şekilde halkımıza Başbaka- nımızın dili, değerli basınımız eliyte açıklandığı gün patJayan kriz sona ermiş, bunalım dönemine girilmiş- tir. Bir hafta sonraki MGK toplantısı yine Başbaka- nımızın belirttiği gibi "gizli" olduğundan artık bir kriz- den söz edemeyiz. Peki durumumuz dışandan na- sıl görünüyor? Yuvariak görünüyor efendim, küre gibi ya da Stan- dart and Poor's'un ifadesıyle B gibi görünüyor. Zaten bu küreselleşme çağında da her şey yuvar- laklaşmış, törpulenmiş, köşeler silınmiş, tatlar muz- laşmıştır. Batı'da politik yorumculann üzerinde ısrar- la durduğu bir diğer konu, bundan böyle yolsuzluk- larta mücadelenin yuvarianıp yuvarlanmayacağı ko- nusudur. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yolsuzluklaria mücadele konusundaki karariılığı öv- güyle karşılanmakta fakat kendisine fazla bir şans tanınmamaktadır. Son günlerde Almanya'da moda olan birdeyimle, bu durumdan "heimliche Freude" (gizli bir mutluluk) duyduklan bile söylenebilir. Türki- ye'nin bundan böyle AB kapısı önünde fazla ses çı- karmadan uzunca birsüre bekleyeceği umulmakta- dır. Türkiye'deki bunalımın üstesinden nasıl geline- ceği ise... Doğrusunu isterseniz fazla umuriannda değildir. Besir Kaya (Tekstilci) Dükkânlara ahcı çıkmadı Çarşıda üç dükkânım var, üçünü de satüığa çıkar- dım. Ikisinde konfeksiyon, birindedeku- yumculukya- pryonrm. Ay- lardan beri satışa çı- kardığım dükkânlan- ma bir tek ahcı bile çıkmadı. Laf olsun, diye so- ratı bile yok. Gördü- ğünüz gibi raflanm bomboş. Kazağm ma- liyeti 6.5-7 dolar. Bi- risi gelip tanesine 3.5- 4 dolar verse hepsini sata- nm. Yerli müşteri çarşıdan çoktan çekilmişti. An- cak bu açığı Balkan ülkeleri ile Doğu Blo- ku'na mensup diğer ülkelerden bavul tica- reti nedeniyle gelen turistler kapatrruştı. Onlar da gidince es- naf çöktü. îhracat yapmayayöneldik; bu kez de devletten ala- caklanmızı zamanın- da tahsil edemedik.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle