24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ŞUBAT 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Başkortostan Bir Türk kavmi olan Başkırt veya Başkurtlar Urallar'da, Başkırdistan veya Başkurdistan denen bölgede yaşıyor... Başkırt veya Başkurtlara yerel ağızda Başkort deniyor... Anlaşılan Başkırdistan, Başkurdistan veya "BaşkorTtan Başkordistan da olsa sözcüğün "Başkurdistan" gibi olmayan bir bölgeyl çağnştırma tehlikesi(l) ortaya çıkıyor... Milli Eğitim Bakanlığı da bu tehlikeyi(l) görmüş olmalı kl "Türk Kültürünü ve Milli Eğitim Sistemini Tanıtma"y> hedeflediği bir dizi seminere Batı Trakya, Romanya, Makedonya, Tacikistan, Tataristan, Çuvaşistan, Çeçenistan, Kosova, Dağıstan, BosnaHersek, Estonya, Arnavutluk, Belarus, Ukrayna, Romanya, Litvanya, Gürcistan, özbekistan, Türkmenistan, Moldova, Kazakistan, Kırgızistan'dan yönetici ve öğretmenlerl çağırırken sıra Başkurdlstan'a veya Başkırdistan'a geldlğlnde bölgenin adı Başkortostan olarak kayda geçiriliyorl Elektronik posta: denizsomOcun4wriyat.com.tr edyanın ünlüleriyletelevolelerin gözdelerini Diyarbakır'daki büyük maçta buluşturan Mahsun Kırmızıgül memleket için üzerine düşen görevi yapmanın gönül huzuruyla yeni bir öneride bulunmuş... Türkücü Sayın Kırmızıgül, "Sayın Cumhurbaşkanımızla, Sayın Başbakanımızın kolkola girip Diyarbakır'da banş mesajları vermesl"ni ve hatta Mart ayındaki Milli Güvenlik Kurulu toplantısının da Diyarbakır'da yapılmasını istemiş... Müthiş bir öneri... Keşke Sayın Başbakanımız Bülent Ecevtt'in kondisyonu elverse de bir maç daha yapabilseler... Çünkü bu maç işl tutmuşa benziyor... llla Diyarbakır'a gitmeye de gerek yok... Ankara'da da yapılabilir... Koalisyonun sağaçığında Devlet Bahçell, hangi mevkide olursa olsun Ecevit'in yanıbaşında olmak kaydıyla Hüsamettin Özkan, liberoda tabii kl Ttf: 0.212.812 05 05 Faks: 0.212.512 44 «7 Zlrvmdekl buzlar erimlf... "Vatandasın sınlsıklam PANO Maç en liberal Mesut Yılmaz.... Gol yedikçe takımdan atılmalan kolay olsun diye Hazine Müsteşarı ile Merkez Bankası Başkanı da dönüşümlü olarak kaleye geçerier... Koalisyonun forma renklerine Ecevit'i mavisi, kurdun bozu, arının sarısı yakışacaktır; sloganı da "mavibozsarı; güvercin, kurt, bastıran!" olabilir... Fakat muhalefetin takım kurması zor... Recai Kutan'dan Tansu Çlller'e herkes sağ kanada yığıldığı için takımın solu boş kalacak... Muhalefetin güçlenmesi için belki bir ara transfer yapılabilir; şu sıralar sağda oynamaya başlasa da Deniz Baykal eski deneyimleriyle sol kanadı tutabilir. Muhalefetin forması herhalde "kıryeşiCden başYOkMk YMilim Hatb •rdmculku@yahoo.cotn ka bir renk olamaz... Slogan yerine Mehter Marşı'nı söyleyebilirler... Maçın hakemi belli gibi: SOteyman Demirel... Babayı ombutsman yapamadılar bari hakem yapsınlar... Saha gözlemcisi olmak ise hiç kuşkusuz Cottaretll'nin hakkıdır... Bir mahzuru olmadığı için teknik direktörler de hayatımıza renk katan televole ünlülerinden seçilebilir. Telelove açısından Diyarbakır'daki maçın tek eksiği Ibrahim Tattıses'ti; Ankara'daki maçta bu eksik mutlaka giderilmelidir... Bu arada Asena'nın da kıvırma konusundaki birikimi sahaya yansıtılabilir. Kimse kusura bakmasın ama bu takımlarda medyanın ünlülerinden kimse yeralmayacak... OnlarasII görevlerinde kalacak, tribünde amigoluk yapacak! Mllletlmiz bu maçı dört gözle bekliyor... • • SOLO yaşamak yerine bir de SOLU yaşamayı denesene! Güleriz Ağlanacak Halimize...' DENİZ KAVÜKÇUOGUJ SESSlZ SEDASIZ (!) Ormanlar, Damftay ve Dünya Bankası Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunlan Araştırma Derneği'nin üç ayda bir yayımlanan "Kırsal Çevre Bülteni"nden bir alıntı: "Anımsanacagı gibi dernegjmizln, Orman Bakanlığı'nın Sabancı Üniversitesi için orman arazisi tahsis edllmesine ilişkin işlemin iptal edilmesi amacıyla açtığı davaya bakan Istanbul 2. Idare Mahkemesi, söz konusu işlemi hukuka aykın bularak iptal etmişti. Orman Bakanlığı'nın bu karan temyiz etmesi üzerine, Danıştay'ın davaya bakan 8. Dalresi karan bozdu. Hem de derneğimizi dava açmaya ehil görmeyerek. Oysa DarHştay'ın bu dairesi daha önce derneğimizin aynı içerikli pek çok davasına bakabilmiş ve kararlar verebilmlştir..." Aynı bültenden yine ormancılık konusunda bu kez bir soru/yorum: "Dünya Bankası'nın hazırlattığı ormancılık raporunun taslağına ilişkin özet, geçen yıl Bolu'da düzenlenen bir toplantıda ilgili görülen kesimlerin eleştirisine açılmıştı. r Ancak devamı gelmedi ve ' palı kapılarardı'na geçildi. D ya Bankası'nın Türkiye'deki ekonomik, toplumsal ve kültürel değişmeleri yönlendirme amaçlan ve becerisi göz önüne alındığında, doğrusu, Türkiye ormancılığının geleceğinden yana kaygılanıyoruz. Dünya Bankası, Türkiye ormancılıöının geleceği için neler düşünüyor? Ogrenmek istiyoruz." behlcak(ri>turk.net Başımızdaki yeteneksiz koalisyonunun halka attığı "yüzde 35'lik kazık"\n, yol açtığı onca olumsuzluk arasında belki de tek yaran insanlarda uyandırdığı "ekonomi merakı" olmuştu... Son haftaya kadar dizilerle, futbol maçı tekrarlarıyla, Malkoçoğlu filmleriyle, televolelerle televizyon karşısında zaman öldüren emekliler, ev kadınları, işçiler, memurlar artık önlerinde leblebi çekirdek, ellerinde de uzaktan kumanda aygıtları, kanaldan kanala atlayarak kendilerine birkaç saat için de olsa, hoşça vakit geçirtecek "eğlenceli" bir ekonomr programı arar olmuşlardı. Hemen her televizyon kanalının günlük yayın akışı içinde böyle bir program mutlaka oluyordu... Ama bunların arasında en fazla rağbet görenleri, katılımcıların saatler boyu tartıştıkları açık oturumlardı... Insanlarekran başında bu tartışmaları izlerken gülmekten kırılıyorlardı... Besim Tibuk, Ekrem Pakdemirli, Işın Çelebi, Yaman Törüner, Güneş Taner gibi "liberal" politikacılar, "liberal" ekonomi uzmanlan, göründükleri kanallara en usta "stand up" komedyenlerinden daha fazla reyting getiriyorlardı... "Rahmetli Özal..." diye söze başladıklarında millet önce kulak kesiliyor, ama daha cümlelerini tamamlamadan evlerin duvarları, kahvehanelerin tavanları çınlayan kahkahalardan çökecek gibi oluyordu... Ove öve bitiremedikleri "llberalizm" Türkiye'yi 20 yılda refah sıralamasında Zaire, Togo, Uganda gibi ülkelerle "kaderyoldaşı" kılmış, Türk Lirası 2000 yılında "dünyanın en değersiz parası" olarak Guiness RekoriarKitabı'nagrimişti... 1980 yılında 1 milyonTL'ye "4 ton" et alınırken, 2001 yılında ancak "400 gram" alınabilir olmuştu... Insanlar bunların hâlâ, "Dahafazla liberalizm..." dediklerini duydukça kasıklarını tuta tuta gülüyorlar, gülmekten altlarına kaçıracak gibi oluyorlardı... Onlar ise konuştukça komikleşiyorlar, ama politikacı olduklarından konuşmadan da edemiyorlardı... ışin daha da "komlk" yanı, bunların kendilerini, şimdi hükümette bulunan ve Türkiye ekonomisini yönlendiren politikacılardan daha "üstün", daha "yetenekli" göımeleri, bunu da açık açık dile getirmeleriydi... Eğer bu gerçekse, o zaman durumumuz, "yüzde 35'lik kazık"a şükretmemizi gerektirecek ölçüde vahimdi doğrusu!.. Politika giderek "kifayetsiz muhterisler"\n çıkar kavgasına dönüştükçe, siyaseti ve ekonomisiyle güncel "Türkiye tablosu"na da sefil bir manzara yansıyordu... Bir sandviç büfesini, bir simitçi tablasını iki saatliğine emanet ederken yirmi iki kere düşüneceğiniz adamlara, koca bir ülkenin ekonomisini teslim ederken düşülen yanılgı, 65 milyon insanın üzerine çöken korkunç felaketlerle sonuçlanıyordu... Onlar ise karşılaşılan bir badireyi kazasız belasız atlatabiliyor, yalnızca kendilerinin sahip oldukları inanılmaz bir refleksle en büyuk felaketlerden bile tek bir sıyrık almadan kurtulmayı başarıyorlardı. Başa çıkmak gerçekten çok zordu onlarla... Sözgelimi, yıllarını akademik çalışmalara vermiş, bilimsel saygınlığı gibi kişilıği de tartışılmayan bir anayasa profesörü, dizginlerinden boşalmış, gözleri dönmüş, koltuk uğruna her türlü cambazlığa hazır bir taşra politikacısıyla hangi ortak zeminde buluşabilirdi? Ya da ekonomik ilişkileri, toplumsal sonuçlarından bağımsız düşünmeyi meslek etiğine ihanet sayan bir bilim adamı, politikada karar kılmış, ama ekonomiye ilişkin tüm bilgisi, "Aldım, verdim, kaptım, sattım..."\a sınırlı bir "işadamı" ile hangi konuda anlaşabilirdi? Onların kalıpları en yerinde olanları, ağızları en iyi laf yapanları, sözü en dinlenir gibi gözükenleri bile cingöz bir emlak komisyoncusunun, kurnaz bir ihale takipçisinin, iş bitirici bir inşaat taşeranunun ruhunu taşıyorlardı içlerinde... Bu "rurTlakim, nasıl baş edebilirdi ki?.. Aklı başında, dürüst, bilgili, birikimli birçok insan bu tür nedenlerle politikaya bulaşmak istemiyordu. Ne var ki onlar politikaya uzak durdukça, meydan da "siyasi fosilleri" ile kapkaççı ekonominin "liberal hissiyatına tercüman" birtakım niteliksiz adamlara kalıyordu... Türkiye onların elinde bir adım ileri gidemiyor, komşumuz Yunanistan, kişi başına düşen yıllık gelirini 10 yılda 4 kat arttırıp 12 bin dolara yükseltirken, biz 10 yıldır 3 bin dolarla yerimizde sayıyorduk. Televizyon karşısında bize kahkaha attıran görüntüler, dramatik birer tabloydu aslında... Ama ağlanacak hale gülmenin tarifi de nasıl olurdu ki bundan başka? ••• ÇED KÖŞESt KtM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK Kemeraltı Projesi ve 'îzmirli' olmak Hafta sonu Muğla'daydık... Belediye Başkanlığı ve Yerel Gündem 21 Sgkretaryası, kentin sadeceticarıdtfğjl "sosyalve Kuıtiırei birikinıinin" detanhsel odağinı oluşturan " A r a s ta"nın geleceğe de nasıl "yaşatılarak" taşmabilceeğini tartışmayaaçtı... Bu anlamlı toplantıya "bilimscl katkıyı" da yaz aylarında Arasta'yı belgeleyen G a l a t a Grubu öğrencileri ve danışmanlarıyla bırhkte Muğla'nm 20 yaşındaki Korunıa Planı'nı yeniden düzenleyen Dokuz Eylul Üniversitesi'nin (DEÜ) öğretim üyeleri, kentsel SİT üzerinde incelemelcrini sunan IVIuğla Üniversitesi uzmanları ve diğer konuklaryaptılar... DEÜ'den Muğla Koruma Planı grubunun başkanı Prof. Dr. Tayfun Taner, bu tür çahşmalarda başarıya ulaşılabılmesı için "katılımcılığın" önemini vurgularkcn tzmir'de sürdürdükleri " K e m e r a l t r n ı Yaşatma Projesi'nden" de deneyımlenni aktardı. Prof. Taner özellıkle "kentrel, sanatsal... hemen tüm "yaşaıtı zenginlikleri" buralarda yoğunlaşırken belki de en önemlisı "insan ilişkileri" de yine tmralarda kuruJur, gehşir YC **uygarlaşır".... Bu nedenle, örneğin "sfipermarketlerin" kent dışına çıkartılması yönündeki son u yasa hazırlıkları" da sadece mahalle bakkallarını gözetmek için değıl, arasta ve "kemeraltı kültürümüzii" yaşatmak bakımından da büyük değer taşıyor... Insanların, ellerinde arabalarla, süpermarketlerdeki " r a f l a r a " bakarak ruhsuz bir "tfiketim gfidüs ü " içinde dolaşıp kasaların önünde kuyruğa girmelen yenne, yine "insanlarla" yüz yüze gelerek ve selamlaşıp konuşarak " a l ı ş v e r i ş " yapmaları, asıl " k e n t l i " olmanın da "tarihsel geleneği" değıl midir?.. özlem Ünal ve Tuğrul Kırmızı, işte bu geleneğin "yarınl a r a " da taşınabilmesi için Kemeraltrmn "yaşatıunasına" yönelik projeye başlarken çok yennde bir saptamayı da şöyle yapıyorlar: "Nostalji bir hastalı OKTAY EKİNCİ ÇtZGtLtK KÂMtL MÂSARACI ' Faks:0212723 84 97 (eposta: dkavukcuogluC" tuyap.com) H A R B t SEMİH POROY aamlhporoy@yahoo.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN [ sel k o r u m a " projelerinde o bölgeyi yaşatacak ve kullanacak "asıl sahiplerle" ortak kararlar üretilmediği takdırde, tüm güzcl çabaların "kâğıt üzerinde kalabileceği" kaygısını vurguluyor, Muğla Arastası'nda da bu gerçeğın mutlaka "gözetilmesini" diliyordu... Taner'i dinleyince, Kemeralti'ndakı "güzel" çahşmalan biraz uzaktan da olsa i/lcycbildiğım ıçın, Arasta Sempozyumu'ndan önce "İzmir deneyimlerini" ÇED köşemize almaya karar verdim. Bunun için de diğer dokümanlarla bırlikte Yapı dergısmın Şubat/2001 (s.231)sayısındakiYrd. Doç. Dr. Özlem IJnal ile Yrd. Doç. Dr. M. Tuğrul Kırmızı'nın Kemeraltı Projesı'nı anlatan ortak makalelerine bir kez daha gözattım... Arastalanmız ya da K.emeraltı gıbı tarihsel çarşı ve ticaret merkezlerimiz, bızim kentlcrimizin "uygarlık geleneklerind e " gerçekten çok özel bir yere ve konuma sahipler... Kentin sosyal, siyasal, kültü ğın bllimsel adıdır. Ölenle ölünemez a m a geçmiş zamanın geçerliliğini hâlâ korumakta olan değerleri bizimle birükte yaşamaya devam ederler..." KEDt LEVO APTÜLIKA ll fyf (BULMA4SA ••• \N£T îpe ••• Peki, geçmiş zamanın "geçerliligini" hâlâ koruyan değerleriyle bırhkte 21. yüzyılı da yaşayabilmek için Kemeraltı'nda ne yapmak gerekiyor?.. Bu sorunun yanıtı ise Ünal ve Kırmızı'nın Yapı'daki yazılanna temel oluşturuyor... Öncelikle Kemeraltı Projesi'ne "Kemeraltı sakinlerinin" katılması, ancak en az bunun kadar önetnlısi de "Izmirlilerin" sahıp çıkması gerekiyor... Eğer Kemeraltı yitırılır ve her yer "grossmarket" olursa, hani şu " t z m i r çuk u r u n d a " yazılmış sevgi yüklü, duygu dolu vc insana değer veren tüm şıırlerin, şarkılann da anlamı kalmayacak... Çünkü "esin kaynakları" olan dostlukların ve buluşmalann zenginliğıdeyokolacak... Evet... Aynı durum Muğla ve "Arastası" ıçın de geçerli... Bunu da gelecek yazılanmızda konuşacagız... TARİHTE BUGÜN MİJMTAZARIKAN 28Şubat ZEKl RIZA SPOREL... KJUÇO4U TMKtMlNM HeMEN SlvRİCMİÇn. JKAUKS/Z OtAl«4A: SU , fSA/etta/tHçe ' İ4 JKSZ Ot MİLLİ mK/MOA OYHAMifrr. MİLLİ Fl/TSCH. İLK. SOLÜNÜ 4O MmrK£0SM ATMA/ TÜRK. FUTWDLUNU*/ £N SOLCÜ 3SZ MAÇTH 4VOGOC ATM/ÇTT 1965 YBT £ , M Btmi' S r m l M o/cmyı SOLDAJS SAĞA: 12 3 4 5 6 78 1/Göllerdeve ırmaldarda balık avlamak 2 için kullanılan, 3 altı düz küçük tekne. 2/ Akla ve sağduyuya 5 aykırı olan... 6 Kapıvepencercnin yerleştigikasa.3/Alü 8 minyum, bakır g ve magnezyum katılmış çinko alaşımlarına verilen 1 ad. 4/ Bir nesneye zo 2 runlu olarak bağlı ol 3 mayan ve onun özün 4 de bulunmayan nitc 5 lik.5/"Birdokunbin dinle kâsei fağfurdan" (Ali Âli Efendi)... Yurdumuzun GöllerYöresi'ndebir dağ. 6/ Tanınmamak için yüze geçirilen şey va'nın Batı dillerindeki adı. II Bir etkinliğ ci olarak durdurulduğu süre... Izmir'in bir i Dağcılık. 9/ Meslek... Bir yağış şcklı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sacda pişirilmiş yuvarlak pide. II En küçük cı kuruluşu... Kıldan dokunmuş büyük çuval. 3/ kambillerle oynanan bir tür oyun... İçinde yabaı bir öğe bulunmayan, mutlak. 4/ Başkalarının sırtıı dan gcçinen kimse... Çemberin çevresinin çaptn oranını gösteren sayı. 5/ Devinim olaylannı inceleyen bilim dalı. 6/ Duman lekesi... Sodyumun simgesi... Küçük mağara. II Hakkâri'nin eski adı. 8/ Konut... Hokkabaz yardakçılannın giydiği bir lür başlık. 9/ llayat arkadaşı... Tavlada " ü ç " sayısı... Tıpta en gclişmiş görüntüleme tekniğinin kısa yazıhfi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle