Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
BahçeR'den
UPuyarısı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı
Devlet Bahçeli, Ulusal
Program'da partinin
duyarlıhklarının dikkate
alındığını belirterek
milletvekillerine bu
konuda tartışmaya
girmemeleri uyansında
bulundu.
Acar'dan
tazminat davası
• Istanbul Haber Servisi
- Yaşarbank'ın hisse
senetlerini bankalar
operasyonundan çok kısa
süre önce satın alan
Erkan Acar, bankanın
fona devredilmesiyle
120 milyar lira zarara
uğradığını ileri sürerek
bankanın eski
yöneticileri aleyhine
tazminat davası açtı.
Acar, Yaşarbank'ın batık
kredileriıün çoğunun
eski Merkez Bankası
Başkanı Gazi Erçel'in
genel müdürlüğû
döneminde
kullandınldığını da iddıa
etti.
ktanbul'da örgüt
operasyonu
• İstanbul Haber Servisi
- Bağcılar ve
Bakırköy'de 3 ayn
bombalama eylemine
katıldığı iddia edilen
DHKP/C örgütü üyesi 1
kişi ile örgüt üyelerine
yardım ve yataklık ettiği
öne sürülen 5 kişi
yakalandı.
Yakalananlardan .
Bakırköy'deki
bombalama olaylanna
katıldığı iddia edilen
Çayan Bilgin, Nöbetçi 6
No'lu DGM tarafindan
tutuklanarak Kartal
Cezaevi'ne gönderildi.
Cezaevlerinde
I ANKARA (ANKA)-
Adalet Bakanlığı, Kurban
Bayramı'nda terör ve çete
suçlanndan tutuklu ve
hükümlü bulunanlara
kapah görüş, diğer
mahkûmlara ise açık
görüş izni verdi. Disiplin
cezası almış veya cezası
kaldınlmamış olan
tutuklu ve hükümlüler ise
açık veya kapah görüşten
yararlanamayacak.
Tunceti'de de
baro kımıMu
• TUNCELt
(Cumhuriyet) -
İunceli'de, tarihinde ilk
kez bir baro kuruldu.
Baro başkanlığına
seçilen avukat Hüseyin
Aygün, genel kurulda
yaptığı konuşmada,
"Tunceli Barosu olarak
bu ilk kuruluş
kongremizden sonra
ilimizde ve bölgemizde
hukuk dışı her türlü
eyleme ve olaya karşı
duyarlı olacağız" dedi.
Hfzbullah davası
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Şırnak'ın Cizre ilçesinde
10 Kasım gecesi
düzenlenen operasyonda
ele geçirilen çok sayıda
silahla ılgili haklannda
dava açılan 4
Hizbullahçınm
yargılanmasına
Diyarbakır DGM'de
başlandı. Silahlann ele
geçirildiği evin sahibi
Abdullah Gül,
"Evimdeki sığınak
değildi. Körfez savaşı
çıkar diye bodrum
v yapmıştım" dedi.
MHP'ye endekslenen Ulusal Program, AB'yi memnun etmeyecek gibi görünüyor
Program KOB'yi karşılamıyor
SERKAN DEMtRTAŞ
ANKARA - Türkiye'nin
hazırladığı ve gelecek ay or-
talannda Avrupa Birliği (AB)
Komisyonu'na sunulması
beklenen Ulusal Program'ın,
AB'nin istemlerini açıkladığı
katılım ortaklığı belgesini
karşılamayacağı öngörülü-
yor. Türkiye'nin, MHP ve as-
kerlerin çekinceleri nedeniy-
le Kürtçe eğitim ve yayın,
ölüm cezasının kaldınlması
gibi konularda net mesajlar
yerine muğlak ve genel ifa-
deler kullanmayı tercih etme-
sinin Brüksel'de olumlu bu-
lunmayacağı değerlendirili-
yor. Türkiye'nin kısa ve orta
• AB'nin hazırladığı Katılım Ortaklığı Belgesi ile Türkiye'nin hazırlamakta
olduğu Ulusal Program arasında Kürtçe eğitim ve yayın, ölüm cezasının
kaldınlması gibi konularda belirgin anlayış farklan bulunuyor. Ulusal Program'da
bu konularda net mesajlar yerine muğlak ve genel ifadelerin kullanılmasımn
Briiksel'de olumsuz karşılanacağı belirtiliyor.
vadede yerine getirmesi ge-
reken reformlar için kendi
takvimini oluşturması bekle-
niyor.
Milli Güvenlik Kurulu'nun
(MGK) önceki gün düzenledi-
gi toplantıda ele alınan ve ta-
raflann üzerinde anlaşma sağ-
ladığı Ulusal Program'ın,
AB'nin tam üyelik müzakere-
lerine geçilmesi için yerine
getirilmesi gereken reformla-
n bildirdiği katılım ortaklığı
belgesini karşüamaktan uzak
biçimde hazırlandığı kaydedi-
liyor. Ancak bu belgenin
Brüksel'de olumlu karşılan-
maması durumunda bazı ifa-
delerin daha netleştirilmesi
için Türkiye'ye baskı yapıla-
bileceğikaydediliyor. AB'nin
geçen sene hazırladığı KOB
ile Türkiye'nin hazırlamakta
olduğu UP arasında bazıbelir-
gin anlayış farklan bulunuyor.
Bu farklar şöyle sıralanıyor:
ölüm CezaSI: Avrupa
Birliği, KOB'nin kısa vadeli
öncelikler bölümünde ölüm
cezasının uygulanmasındaki
moratoryumun sürmesini,
orta vadede ise cezanın tama-
men kaldırılması ve Avrupa
Insan Haklan Sözleşme-
si'nin 6 No'lu protokolünün
imzalanması ve onaylanma-
sını istiyor. Türkiye ise
MHP'nin ısrarlan üzerine va-
tana ihanet suçlannm kap-
sam dışında tutulması
(TCK'nin 125. maddesi)
amacında. . . . -
KOB'ye uyduruluyor
MGK'ye
yeniyüzler
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - AB'nin Ka-
tılım Ortaklığı Belge-
si'nde (KOB) orta vadede
Milli Güvenlik Kuru-
lu'nun AB ülkelerinde ol-
duğu gibi hükümete da-
nışma organına çevrilme-
si önerilirken Türkiye yal-
nızca sivil üye sayısını
arttırmayı tercih edebile-
ceğini belirtiyor. Bu çer-
çevede Adalet Bakanı ile
Milli Eğitim Bakanı'nın
kurula üye olabileceğı
kaydediliyor.
MGK'de oyçokluğuyla
alınabilecek olan kararlar
genellikle oybirliğiyle alı-
nıyor. Ulusal güvenlik po-
litikalannın belirlenme-
sinde muhalefet oyuna
bugüne kadar rastlanma-
dı. Bilinen yöntemle oyla-
ma yapılmasına da gerek
duyuhnadı. Askerler,
MGK'nin üye yapısmın
ve sayısmın değiştirilme-
si konusunda sakınca
görmediklerini her koşul-
da dıle getiriyor.
tĞNELİFIRÇA ZAFERTEMOÇİN
Kürtçe yayın: AB, kısa
vadede "Türk yurttaşlannm
kendi anadillerinde televiz-
yonve radyo yayını yapmala-
rmı yasaklayan her türlü ya-
sal hükmün kakknlmasmı",
orta vadede ise "kültürel çe-
şitiSiğinsağlanmasıveköken-
lerine bakümaksızııı tüm
yurttaşlarm kültürel haklan-
nnı güvencealtma ahnmasmı,
bu haklann kullanümasını
engelkyen her türlü yasal
hükmün -eğitim de dahil ol-
mak üzere- kaMınlmasını"
istedi. Türkiye ise UP'de
Türk yurttaşlannın her türlü
demokratik haklara sahip ol-
duğunu, Türkiye'de Türkçe
dışında kullanılan yerel dille-
rin bireysel haklar kapsamın-
da serbestçe konuşulduğunu
belirtiyor. Bu yerel dillerin
öğrenihnesinde bir sıkıntı ol-
madığını da kaydeden Türki-
ye, "Türkiye'de resmi düin
Türkçe olduğu ve eğtömin
Türkçe yapüdığma" dikkat
çekiyor. Ancak Türkiye, öğre-
tim konusunda herhangi bir
takvim sunmadı.
OHAL: AB, orta vadede
Güneydoğu Anadolu'da uygu-
lanan olağanüstü hal durumu-
nun kaldınlmasını istiyor.
Türkiye, OHAL'in kaldınlrna-
sının güvenlikle ilgili olduğu-
nu, terorizmle mücadelenin
sona ermesi durumunda O-
HAL'in kaldınlabileceğini
kaydediyor.
DCM: AB, kısa vadede
Devlet Güvenlik Mahkemele-
ri'nin (DGM) işleyişinin ulus-
lararası ölçütlere göre iyileşti-
rihnesini istiyor.
Uluslararası sözleş-
meler: Avrupa Birliği, Tür-
kiye'nin geçen sene imzaladı-
ğı Uluslararası Medeni ve Si-
yasi Haklar Sözleşmesi ve
Tercihli Protokolü ile Ulusla-
rarası Ekonomik, Sosyal ve
Kültürel Haklar Sözleşme-
si'nin onaylanmasını istiyor.
Ancak Türkiye, self-determi-
nasyon hakkını da sağlayan bu
sözleşmeleri çekinceler koya-
rak onaylayacak.
görmedikleriniherkosul- -eac^urmrz.. - ^ ™ - < , - ^ ..«..-. - ^ ^ — . - — sözleşmeleri çekinceler koya-
da dıle getiriyor. | I rak onaylayacak.
Alparslan Türkeş'in Deutsche Bank'taki parasıyla ilgili Seval Türkeş'in açtığı dava sürüyor
Hesaptan parayı çeken bukmacak
Alparslan Türkeş
• Davalıların avukatı Umur Tamur, Alparslan
Türkeş'in, Ingiltere'deki Deutsche Bank'taki
hesabından para çekmeleri konusunda kızlanna
1988 yılında vekâletname verdiğini belirtti.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Alparslan Türkeş'in In-
giltere'deki Deutsche Bank he-
sabında bulunan parayı çeken,
ilk eşinden kızlan UmayGünay
ve Ayat Türkeş'ten bu paradan
miras paylanna düşen kısmın
tahsili istemiyle ikinci eşi Seval
Türkeş tarafindan açılan dava-
yadevamedildi. Mahkeme, De-
utsche Bank'a Türkeş'in hesa-
bmdakı paralann ne zaman ve
kim tarafindan çekildiğinin so-
rulmasuıa karar verdi.
Ankara 11. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde görülen dava-
nın dünkü oturumuna, davacı-
lann avukatı SaBm Ozdcmir ile
davalılann avukatı Umur Ta-
mur ve Berna Ozpınar katıldı.
Dolandıncıhk ve sahtecflik
Yargıç tsmailHakkıAsarhoğ-
lu, davacılar avukatı Özde-
mir'in, Ayzıt Türkeş ile Umay
Günay hakkında, "özel evrakta
sahteciKk ve banka aracıhğryla
dolandıncıhk" suçlamasıyla
Ankara 7. AğırCeza Mahkeme-
si'ne açılan davanın tensip tuta-
nağını ve yazıh beyanlannı içe-
ren dilekçe sunduğunu bildirdi.
Davalılann avukatı Umur
Tamur, karşı tarafın sunduğu
delillere karşı bir diyecekleri
bulunmadığını belirtti. Alpars-
lan Türkeş'in, Ingiltere'deki
Deutsche Bank'ta bulunan he-
sabından para çekmeleri konu-
sunda kızlanna 1988 yılında
vekâletname verdiğini belirten
Tamur, müvekkillerinin para-
yı 1994-1995 yılında çektikle-
rini öne sürerek, bankaya mü-
zekkere yazılıp paralann çekil-
mesinde kullanılan vekâletna-
melerin istenmesini talep etti.
Davalılann avukatlan, karşı
tarafın sunduğu delilleri incele-
mek için süre istediler. Yargıç
Asarlıoğlu, delillerini sunmala-
n için süre verihnesine ve De-
utsche Bank'a müzekkere yazı-
larakTürkeş'in hesabındakı pa-
ralann ne zaman ve kim tarafin-
dan, aynca hangi vekâletnamey-
le çekildiğinin sorulmasına ka-
rar vererek duruşmayı erteledi.
Davadilekçesinde, Deutsche
Bank'tan 575 bin 28 mark ve
845 bin 475 dolann Ayzıt adı-
na, 367 bin 549 sterlinin de U-
may Günay adına 27 Mayıs
1997 tarihinde transfer edildi-
ğini ifade ediliyor. Seval Tür-
keş veçocuklannın yasal miras
paylanrun davahlar üzerine
geçtiğı öne sürülen dilekçede,
Ayzıt'tan 266 bin 977 mark ve
392 bin 540 dolar, Umay Gü-
nay'dan da 170 bin 668 sterlinin
tahsil edilmesi isteniyor.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Bazılannın hoşlanmadığını
biliyorum. içeride insanlar var.
Çoğunluğu gencecik. Suçlan
ve yaptıklan ne olursa olsun
onlar bu ülkenin çocuklan. Ay-
nca birçoğu, dünyanın başka
bir yerinde suç sayılmayacak
nedenlerie hapiste. Ağır koşul-
larda yaşıyoriar. önümde sayı-
sını bilemediğim çokJukta mek-
tup yığılı. Bu köşede ne kada-
nnı size aktarabilirim ki!
Mektuplardan biri de Ceza-
evleri Genel Müdürü Ali Suat
Ertosun'dan. 0 da bana za-
man zaman açıklama yolluyor,
cezaevlerinde yaşananlara iliş-
kin cevaplar veriyor. Son mek-
tubu, Edirne FTipi Cezaevi'nde
yatan Ergün Bütüner'le ilgili.
Ergûn'ün babasının, 1996 ölüm
orucundan kalan sakatlıklan
nedeniyle Ergûn'ün kendisini
tdare edemediğini ve artık bıra-
kılması gerektiğini anlatan
mektubunu yayımlamıştım.
Ertosun, Ergûn'ün "wernicke
korsakoff" hastalığını doğrulu-
yor, cezaevinin revirinde üç kez
muayene edildiğini ve babası-
nın talebi üzerine başka bir ko-
ğuşa nakledildiğini belirtiyor.
Hastalık nedeniyle tahliyesine
Filiz'in Suçu, Orhan'ın Gözü
gerek olmadığına ilişkin 1998
yılında verilmiş bir Adli Tıp ra-
porundan söz ediyor.
Şimdi 2001 yılmdayız, ceza-
evi revirindeki muayene, böyle
bir karar için yeterli olabilir mi?
Neden Ergün Bütüner yeniden
muayene edilmiyor?
• • •
Bir mektup da Kartal Özel
Tıp Cezaevi'nde yatan Çiğ-
dem Diren Kırkoç'tan: "Adım
Çiğdem, 19 yaşındayım,
gözaltına aiındığımda 16yaşın-
daydım. 2 yıldır hapisteyim,
operasyonlann devam ettiği
günlerde a/e/ace/e cezam Yar-
gıtay'ca onaylandı. 8.5 yıl al-
dım. inanır mısınız, daha ken-
dimemleketim olan Erzincan 'a
bile gitmeden, oranın havasını,
suyunu soluyamadan hapisha-
neduvariannın, demirparmak-
lıklann havasını soludum. Su-
çum 'pankart asma' ve tabii
bunun neffces/ örgüt üyesi ol-
mak. Işkence gören ve polisin
yıkbğı iddialaha yargılanan ben
hâlâ anlayabilmiş değilim, aca-
ba yanlış bir zamanda, yanlış
bir dünyada mı doğmuşum...
Şimdi size de sormak istiyo-
rvm, birpartinin, kurumun, ku-
ruluşun, özellikle de birpartinin
üyesi olmak için 18 yaşını dol-
durmakgerekmez mi? Ya da o
partinin tüzüğünü, hukukunu,
işleyişini, hiyerarşisini bilmek,
onu yasama geçirmek gerek-
mez mi? Cevabınız evetse,
ben hayatımda ne böyle dü-
şündüm, ne böyle şeylerden
haberim var... Ben buraya ge-
tirildikten sonra açlık grevine
başladım, belli bir süre sonra
ölüm orucuna çevirdim. Şimdi
57. gündeyim... Yanımda ilk
başlayanlardan Sena Türkdo-
ğan var, 111. gününde."
••• ' .,
Bir başka mektup, operas-
yonda bir gözünü yitiren, bu
köşede birkaç kez sözünü et-
tiğim Ortıan Dağdelen'den.
Orhan, kaldıklan Kandıra F Ti-
pi Cezaevi'nin üç kişilik hücre-
sinin maddi yapısını anlâttıktan
sonra şunlan söylüyor: "Evet,
anlayacağınız, herşeyyehi ye-
rinde gözüküyor ama ufak bir
aynntı dışında; insan. Üç kişi
dışında kimse yok burada Oral
Abi. Yaklaşık 1.5 aydır üç kişi
bu küçûcûkyerdeyiz. Birarka-
daşın yazdığı gibi, insan kendi-
ni burada gerçekten de dep-
rem enkazının altında kalmış
gibi hissediyor. Bir ses bekli-
yorsun başka biryerden. Tanı-
dık, tanımadık hiç fark etmez,
yeter ki insan sesi olsun. Yeter
ki bu ufacık yerde yalnız olma-
dığınızı size gösterecekbirişa-
ret..." Orhan, operasyonu ve
gözünü yitirişini anlatıyor ve
şöyle diyor "Kararttılarsağ gö-
zümü, artık dünyaya tek gözle
bakmaya mecburum... EvetO-
ralAbi, devletin çözümsüzlüğe
iten tavn bu süreci tıkıyor. Biz-
ler bugün hâlâ o enkazın altın-
da bir insan sesi bekliyoruz."
Daha başka mektuplar var.
1968'lerden arkadaşım Teslim
Töre, şimdi oğluyla aynı hücre-
de, Edirne F Tıpi Cezaevi'nde
yatıyor. Bir mektubun, içerisi
için ne kadar önemli olduğunu
anlatıyor. Serkan Aydoğan,
Kandıra F Tipi Cezaevi'nden
telgraf yollamış, ilk kez güneş
yüzü görüşünün heyecanını
aktarmış. Kandıra F Tipi Ceza-
evi'nden Ourmuş Kurt, Aydın
Aykanat, Celal Gezer, Azimet
Ceyhan, Bakırköy Kadın Tutu-
kevi'nden Friiz Gencer, Sincan
F Tıpi'nden Enver Yaruk, Bü-
lent Yıldınm, Edime F Tı-
pi'nden Fazıl Ahmet Tamer,
Şadi Özpolat, Ermenek Özel
Tıp Cezaevi'nden Eşref Av-
cı'nın mektuplannı aktarmak
için yer kalmadı.
Türkiye Sosyalist Işçi Partisi
(TSİP) Genel Başkanı Turgut
Koçak, Ankara Ulucanlar Ce-
zaevi'nden yazmış. Açlık grev-
leri sırasında bir grup tutuklu
yakını TSİP Genel Merkezi'ne
sığınmıştı. Polis buraya baskın
düzentedi ve TSİP yöneticileri-
ni gözaltma aldı, mahkeme tu-
tukladı. Şimdi Turgut Koçak
hakkında terör örgütüne yar-
dım ve yataklık etmekten dava
açılmış. Turgut Koçak'ı tanınm.
Bir yasal partinin genel başka-
nı. Ne alakası var demeyin, bu-
rası Türkiye.
ölüm oruçlan devam ediyor.
Cezaevteri sorunu çözüleme-
di. Bilginiz olsun diye aktardım.
GLOBAOH)IİTtKCLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
hlaslar Bitmiyor...
önce Başbakan'ın, sonra sanal ekonominin (par-
don mali piyasalar diyecektim) sinirleri iflas etti. Ger-
çek ekonomi (gereksinimlerimizi karşılayan mallann
üretildiği yer) ise zaten yavaş bir ölümü yaştyor bir sü-
redir. Ârkasından IMF modeli ve olanlan hiç üstüne
almadan devam etmek isteyen hükümetin meşruıye-
ti iflas etti. Başbakan yaşlı ve yorgun; IMF modeli ma-
lum, şimdiye içine girip de sağlam çıkan yok. Hükü-
mete gelince, belli ki korku dağlan bekliyor. Istifa et-
se, seçime gitse ârkasından gelecek dalga göğüsle-
necek gibi degil.
Bu iflaslann hiçbiri sürpriz olmadı. Olsa bile, zaten
böyle durumlarda ülkenin aydınlan halka olup biten-
leri anlatr, kararvermesine, kendini korumasına, hak-
lannı kullanmasınayardımcı olur. Hepsi gazete köşe-
lerinde, TV ekranlannda kollan sıvadılar. Ama ortaya,
T. S. Eliot'ın "Içi boş adamlanz,/ Içi doldurulmuş
adamlanz,/ Kafasının içine saman tıkılmış..." (The
Hollovv Man-1925) dizelerini anımsatan bir görüntü
çıkt.
Adeta, olup bitenler halktan gizlemek için işbiriiği
yapmış, dikkatleri krizin kaynağından uzaklaştırma-
ya çalışan, bu arada da mali çıkannı korumayı ihmal
etmeyen bir grup vardı karşımızda Bu da çatısaca-
ğı siyasi güçlere aldırmadan gerçeği bulmayı ve hal-
ka aktarmayı görev edinen kamusal aydının, bir-iki is-
tisnanın dışında, çoktan manevi olarak iflas etmiş ol-
duğunu gösterdi. Başbakanlar gelir gider, yeni eko-
nomik modeller benimsenir... ama kamusal aydın bir
kere manevi olarak iflas etti mi, o toplumun işi zor.
O zaman Comelius Costeriadis'in bir keresinde
vurguladığı gibi, toplum kendını sorgulamaktan vaz-
geçer, iktidardakiler de kendilerini denetlemekten,
uyguladıklan polrtikalann haklılığını, bırakın kanıtlama-
yı, göstermeye dahi çalışmaktan kurtulur, bildiğiniz
gibi "Alışırsınız" deyip geçiverirter. Bu, geleceğini kay-
betmiş bir toplumdur. Bir bataklıkta fasit daireler çi-
zerek ve her gün biraz daha batarak döner durur...
Toplumlar böyleyıkımlan genellikle, Pinochet cun-
tası, 12 Eylül darbesi gibi büyük sarsıntılann ardın-
dan, geçici olarak yaşariar. Ama böyle yıkımlan kalı-
ct kılan yapısal süreçler de var. Bunlann kapanına bir
kereyakalandı mı, o toplumun belini dogrultması çok
zor...
Türkiye'nin, uzun bir süredir her krizden sonra ken-
dini yeniden ve güçlenerek üreten böyle yapısal bir
sürecin kapanına tutulduğu söylenebilir. Bu süreç
ağaç kurtlannın ahşap bir binayı yavaş yavaş çökü-
şe götürmesi gibi bir şey. Kamusal aydının iflası da
bu çürümenin dışavurumlanndan yalnızca biri.
Sözünü ettigim sürecin temelinde bireyselleştirme
var insanın kimligini, hazır buldugu toplumun dayat-
tığı bir "veri" olmaktan çıkanp "oluşturulacak birgö-
reve/amaca" çevimiek, bu görevleri yerine getirme-
yi de öznelerin kendi sorumluluğuna bırakmak. Ken-
dini istediğin gibi biçimlendir, kim istiyorsan o ol! Ne
büyük bir özgüriük! Artık bize, birileri toplum adına
bir şeyler dayatmryor. Böylece, teorik olarak, birey-
sel özgüriüklenmizin alanı sürekli genışlıyor!
Teorik olarak dedim, çünkü gerçekte şöyle bir sc-
run var: Bu genişleyen özgürlüğümüzü nerede kul-
lanacağız? Kendimizi istediğimiz gibi nerede oluştu-
racağız! Kapitalist toplumda özgürtükter vatandaşlık
kurumunda ifadesini bulur.
Vatandaşlık ise ancak bir kamu alanına atıfla tarif
edilebilen bir durum! Vatandaş, toplumsal sorumlu-
luklarla bağlı olduğu diğer vatandaşlaria biıiikte pay-
laştığı kamusal alan içinde özgürlüklerini kullanır! Ya
bizi toplumun dayatmalanndan kurtararak bireysel
özgüriüklerimizigenışleten süreç, aynızamanda, ka-
musal ortak çıkariar alanını yok eden birsüreç ise?..
Gerçekten de bireysel özgürlükleri genişlettiği var-
sayılan serbest piyasa reformlan denen süreç, piya-
saya dayalı etkinliği özgürleştirirken bunu her zaman,
kamusal alanı artan bir biçimde aşındırarak gerçek-
leştiriyor.
Kamusal çıkan yasama geçirebilecek kurumlar,
devtet/siyasi irade ekonomik alandan çıkarken kamu-
sal alana ait olan, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik hiz-
metleri üreten kamu işletmeleri, toplumsal kaynak-
larla, gerektiğinde ureticilen destekleyen (toplumsal
sigorta) mekanizmalar, diğer bir deyışle kamusal ko-
lektif aianın kurumlan yerlerini piyasa ilişkilerine bı-
rakıyorlar.
Böylece, vatandaşlığın var olabildiği yegâne alan,
deregülasyon ve özelieştirme yoluyla her gün biraz
daha tasfiye ediliyor. Kendi bireysel çıkannı kovala-
yan meta sahiplerinin kâr ve zarar ilişkileri her yeri
kaplarken giderek kamusal alan diye bir şey kalmı-
yor.
Vatandaşlan koruyacak, zor anlarda onlara destek
olacak toplumsal ilişkiler ortadan kalkınca, geride
"Herkes kendi başının çaresine baksın. Başkaiann-
dan bekleme, kendi sorununu kendin çöz. Kriz mi
var? önceden tedbir alsaydın. Akıllı davran, kendini
koru; itin rtf yediği bu dünyada..." ideolojisi kalıyor.
Kamusal aydın da yerini, kendi bireysel çıkannı dü-
şünen, bilgisini bu amaçla kullanan sinik aydına bı-
rakıyor.
Son kriz, İtin iti yediği bir ormanda mı yaşamak
istiyoruz, yoksa herkesi ilgilendiren ortak sorunlan,
kaynaklanmızt birteştirerek birlikte çözmeye çalışa-
cağımtz bir vatandaşlar toplumunda mı" sorusunu
yeniden gündeme getirmedi mi?
Bu kriz, yönetenler karşısında ne kadar iktidarsız
olduğumuzu bize bir kez daha göstermedi mı? Evet,
kapitalist toplumun sorunlan bitmez! Ama hiç olmaz-
sa bu sorunlan insan onuruna yaraşır bir biçimde ele
alabileceğimiz bir ortak çıkariar alanını inşa etmeye
çalışmamız gerekmez mi? Sanınm, devletin
ekonomiyle ilişkisini yeniden düşünmekte fayda var!
F3irlesik Rehberler Tıırizm
KÜLTÜR GEZtLERİ PROGRAMI:
: BURS4-APOLYONT-CUMAL1K1ZIK
Chmanlı'mn ıll başkaıtı Buna. bir doga hankisı Apctvonl
vc bır foloğraf piatosu eörûnûmündekı Cumalıkızık.
25M»rt : FENER-BALAT
Gezguüer Kulûbü ve Jak Deleon ile
11-23 S O M : CC'NEYDOĞlKtlTC-RCEZİSİ
UTÛ, Nesnnıt. Sogmalar. Şuaıp Şehn. Hanan. \ ınuişehır Yez>di
Köylen. Mardın. Dan. De>T-ûI Zafaıan. MıdyaL Hasankeyf.
Dıyatakıı
12-20 MtVB : KIRIMvtODESSA
Odessa. Olbu. Kheısson, Bıhçesaray, Y»Ua. Eu[«lona, YilO.
Sıvısıopol, Mjngup. C"fnl Kale ve Panonnu Müzesı ık bir hayal
dûnyasma yolculuk
11-20 M«y» : SURlYE-tlU)CN
Petn. Madaha. Amırem. Nebo Dajı. Ölûdenız, Jcrash. Bosra.
Sam, Mıhüla, Mmıra. Homs. Crack de Clıa\alıer. Lazkıye.
Ugsıt Ebla. Halep. Sm Suneon
14-21 Mayn : MALTA S İCtLY K
Palenno. Monreale. Secesta. Trapam. Selınunle {Tapmaklar
\ «hstl. Agngeoto. Enna. Sıracvıs». Tsorauna. La Valettt Mdiiu.
«M« Haziru : BARCELONA - MADRİD - ENDİ LÜS
An Deco'dın. Mozmbe'ye, Goüktcn Mudejar'a mımaıı sbllen
obnca zenginlığı ile dolu. Akdenız'ın canlı. renktı yaşanumn ber
gün. her gccc sohıUandığı tspanyol sehırlen. Senlla. Cordoba.
Gnmda. Madnd ve Bvcclona.
Mefratiyet Cad. 198/5 Şişhaoe - İSTANBUL
Td: (212) 252 65 7»-79-8«
brttoury ixir.com