18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2001 ÇARŞAMBA HABERLER BahçeR'den UPuyarısı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Ulusal Program'da partinin duyarlıhklarının dikkate alındığını belirterek milletvekillerine bu konuda tartışmaya girmemeleri uyansında bulundu. Acar'dan tazminat davası • Istanbul Haber Servisi - Yaşarbank'ın hisse senetlerini bankalar operasyonundan çok kısa süre önce satın alan Erkan Acar, bankanın fona devredilmesiyle 120 milyar lira zarara uğradığını ileri sürerek bankanın eski yöneticileri aleyhine tazminat davası açtı. Acar, Yaşarbank'ın batık kredileriıün çoğunun eski Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in genel müdürlüğû döneminde kullandınldığını da iddıa etti. ktanbul'da örgüt operasyonu • İstanbul Haber Servisi - Bağcılar ve Bakırköy'de 3 ayn bombalama eylemine katıldığı iddia edilen DHKP/C örgütü üyesi 1 kişi ile örgüt üyelerine yardım ve yataklık ettiği öne sürülen 5 kişi yakalandı. Yakalananlardan . Bakırköy'deki bombalama olaylanna katıldığı iddia edilen Çayan Bilgin, Nöbetçi 6 No'lu DGM tarafindan tutuklanarak Kartal Cezaevi'ne gönderildi. Cezaevlerinde I ANKARA (ANKA)- Adalet Bakanlığı, Kurban Bayramı'nda terör ve çete suçlanndan tutuklu ve hükümlü bulunanlara kapah görüş, diğer mahkûmlara ise açık görüş izni verdi. Disiplin cezası almış veya cezası kaldınlmamış olan tutuklu ve hükümlüler ise açık veya kapah görüşten yararlanamayacak. Tunceti'de de baro kımıMu • TUNCELt (Cumhuriyet) - İunceli'de, tarihinde ilk kez bir baro kuruldu. Baro başkanlığına seçilen avukat Hüseyin Aygün, genel kurulda yaptığı konuşmada, "Tunceli Barosu olarak bu ilk kuruluş kongremizden sonra ilimizde ve bölgemizde hukuk dışı her türlü eyleme ve olaya karşı duyarlı olacağız" dedi. Hfzbullah davası • DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Şırnak'ın Cizre ilçesinde 10 Kasım gecesi düzenlenen operasyonda ele geçirilen çok sayıda silahla ılgili haklannda dava açılan 4 Hizbullahçınm yargılanmasına Diyarbakır DGM'de başlandı. Silahlann ele geçirildiği evin sahibi Abdullah Gül, "Evimdeki sığınak değildi. Körfez savaşı çıkar diye bodrum v yapmıştım" dedi. MHP'ye endekslenen Ulusal Program, AB'yi memnun etmeyecek gibi görünüyor Program KOB'yi karşılamıyor SERKAN DEMtRTAŞ ANKARA - Türkiye'nin hazırladığı ve gelecek ay or- talannda Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'na sunulması beklenen Ulusal Program'ın, AB'nin istemlerini açıkladığı katılım ortaklığı belgesini karşılamayacağı öngörülü- yor. Türkiye'nin, MHP ve as- kerlerin çekinceleri nedeniy- le Kürtçe eğitim ve yayın, ölüm cezasının kaldınlması gibi konularda net mesajlar yerine muğlak ve genel ifa- deler kullanmayı tercih etme- sinin Brüksel'de olumlu bu- lunmayacağı değerlendirili- yor. Türkiye'nin kısa ve orta • AB'nin hazırladığı Katılım Ortaklığı Belgesi ile Türkiye'nin hazırlamakta olduğu Ulusal Program arasında Kürtçe eğitim ve yayın, ölüm cezasının kaldınlması gibi konularda belirgin anlayış farklan bulunuyor. Ulusal Program'da bu konularda net mesajlar yerine muğlak ve genel ifadelerin kullanılmasımn Briiksel'de olumsuz karşılanacağı belirtiliyor. vadede yerine getirmesi ge- reken reformlar için kendi takvimini oluşturması bekle- niyor. Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) önceki gün düzenledi- gi toplantıda ele alınan ve ta- raflann üzerinde anlaşma sağ- ladığı Ulusal Program'ın, AB'nin tam üyelik müzakere- lerine geçilmesi için yerine getirilmesi gereken reformla- n bildirdiği katılım ortaklığı belgesini karşüamaktan uzak biçimde hazırlandığı kaydedi- liyor. Ancak bu belgenin Brüksel'de olumlu karşılan- maması durumunda bazı ifa- delerin daha netleştirilmesi için Türkiye'ye baskı yapıla- bileceğikaydediliyor. AB'nin geçen sene hazırladığı KOB ile Türkiye'nin hazırlamakta olduğu UP arasında bazıbelir- gin anlayış farklan bulunuyor. Bu farklar şöyle sıralanıyor: ölüm CezaSI: Avrupa Birliği, KOB'nin kısa vadeli öncelikler bölümünde ölüm cezasının uygulanmasındaki moratoryumun sürmesini, orta vadede ise cezanın tama- men kaldırılması ve Avrupa Insan Haklan Sözleşme- si'nin 6 No'lu protokolünün imzalanması ve onaylanma- sını istiyor. Türkiye ise MHP'nin ısrarlan üzerine va- tana ihanet suçlannm kap- sam dışında tutulması (TCK'nin 125. maddesi) amacında. . . . - KOB'ye uyduruluyor MGK'ye yeniyüzler ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - AB'nin Ka- tılım Ortaklığı Belge- si'nde (KOB) orta vadede Milli Güvenlik Kuru- lu'nun AB ülkelerinde ol- duğu gibi hükümete da- nışma organına çevrilme- si önerilirken Türkiye yal- nızca sivil üye sayısını arttırmayı tercih edebile- ceğini belirtiyor. Bu çer- çevede Adalet Bakanı ile Milli Eğitim Bakanı'nın kurula üye olabileceğı kaydediliyor. MGK'de oyçokluğuyla alınabilecek olan kararlar genellikle oybirliğiyle alı- nıyor. Ulusal güvenlik po- litikalannın belirlenme- sinde muhalefet oyuna bugüne kadar rastlanma- dı. Bilinen yöntemle oyla- ma yapılmasına da gerek duyuhnadı. Askerler, MGK'nin üye yapısmın ve sayısmın değiştirilme- si konusunda sakınca görmediklerini her koşul- da dıle getiriyor. tĞNELİFIRÇA ZAFERTEMOÇİN Kürtçe yayın: AB, kısa vadede "Türk yurttaşlannm kendi anadillerinde televiz- yonve radyo yayını yapmala- rmı yasaklayan her türlü ya- sal hükmün kakknlmasmı", orta vadede ise "kültürel çe- şitiSiğinsağlanmasıveköken- lerine bakümaksızııı tüm yurttaşlarm kültürel haklan- nnı güvencealtma ahnmasmı, bu haklann kullanümasını engelkyen her türlü yasal hükmün -eğitim de dahil ol- mak üzere- kaMınlmasını" istedi. Türkiye ise UP'de Türk yurttaşlannın her türlü demokratik haklara sahip ol- duğunu, Türkiye'de Türkçe dışında kullanılan yerel dille- rin bireysel haklar kapsamın- da serbestçe konuşulduğunu belirtiyor. Bu yerel dillerin öğrenihnesinde bir sıkıntı ol- madığını da kaydeden Türki- ye, "Türkiye'de resmi düin Türkçe olduğu ve eğtömin Türkçe yapüdığma" dikkat çekiyor. Ancak Türkiye, öğre- tim konusunda herhangi bir takvim sunmadı. OHAL: AB, orta vadede Güneydoğu Anadolu'da uygu- lanan olağanüstü hal durumu- nun kaldınlmasını istiyor. Türkiye, OHAL'in kaldınlrna- sının güvenlikle ilgili olduğu- nu, terorizmle mücadelenin sona ermesi durumunda O- HAL'in kaldınlabileceğini kaydediyor. DCM: AB, kısa vadede Devlet Güvenlik Mahkemele- ri'nin (DGM) işleyişinin ulus- lararası ölçütlere göre iyileşti- rihnesini istiyor. Uluslararası sözleş- meler: Avrupa Birliği, Tür- kiye'nin geçen sene imzaladı- ğı Uluslararası Medeni ve Si- yasi Haklar Sözleşmesi ve Tercihli Protokolü ile Ulusla- rarası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşme- si'nin onaylanmasını istiyor. Ancak Türkiye, self-determi- nasyon hakkını da sağlayan bu sözleşmeleri çekinceler koya- rak onaylayacak. görmedikleriniherkosul- -eac^urmrz.. - ^ ™ - < , - ^ ..«..-. - ^ ^ — . - — sözleşmeleri çekinceler koya- da dıle getiriyor. | I rak onaylayacak. Alparslan Türkeş'in Deutsche Bank'taki parasıyla ilgili Seval Türkeş'in açtığı dava sürüyor Hesaptan parayı çeken bukmacak Alparslan Türkeş • Davalıların avukatı Umur Tamur, Alparslan Türkeş'in, Ingiltere'deki Deutsche Bank'taki hesabından para çekmeleri konusunda kızlanna 1988 yılında vekâletname verdiğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Alparslan Türkeş'in In- giltere'deki Deutsche Bank he- sabında bulunan parayı çeken, ilk eşinden kızlan UmayGünay ve Ayat Türkeş'ten bu paradan miras paylanna düşen kısmın tahsili istemiyle ikinci eşi Seval Türkeş tarafindan açılan dava- yadevamedildi. Mahkeme, De- utsche Bank'a Türkeş'in hesa- bmdakı paralann ne zaman ve kim tarafindan çekildiğinin so- rulmasuıa karar verdi. Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen dava- nın dünkü oturumuna, davacı- lann avukatı SaBm Ozdcmir ile davalılann avukatı Umur Ta- mur ve Berna Ozpınar katıldı. Dolandıncıhk ve sahtecflik Yargıç tsmailHakkıAsarhoğ- lu, davacılar avukatı Özde- mir'in, Ayzıt Türkeş ile Umay Günay hakkında, "özel evrakta sahteciKk ve banka aracıhğryla dolandıncıhk" suçlamasıyla Ankara 7. AğırCeza Mahkeme- si'ne açılan davanın tensip tuta- nağını ve yazıh beyanlannı içe- ren dilekçe sunduğunu bildirdi. Davalılann avukatı Umur Tamur, karşı tarafın sunduğu delillere karşı bir diyecekleri bulunmadığını belirtti. Alpars- lan Türkeş'in, Ingiltere'deki Deutsche Bank'ta bulunan he- sabından para çekmeleri konu- sunda kızlanna 1988 yılında vekâletname verdiğini belirten Tamur, müvekkillerinin para- yı 1994-1995 yılında çektikle- rini öne sürerek, bankaya mü- zekkere yazılıp paralann çekil- mesinde kullanılan vekâletna- melerin istenmesini talep etti. Davalılann avukatlan, karşı tarafın sunduğu delilleri incele- mek için süre istediler. Yargıç Asarlıoğlu, delillerini sunmala- n için süre verihnesine ve De- utsche Bank'a müzekkere yazı- larakTürkeş'in hesabındakı pa- ralann ne zaman ve kim tarafin- dan, aynca hangi vekâletnamey- le çekildiğinin sorulmasına ka- rar vererek duruşmayı erteledi. Davadilekçesinde, Deutsche Bank'tan 575 bin 28 mark ve 845 bin 475 dolann Ayzıt adı- na, 367 bin 549 sterlinin de U- may Günay adına 27 Mayıs 1997 tarihinde transfer edildi- ğini ifade ediliyor. Seval Tür- keş veçocuklannın yasal miras paylanrun davahlar üzerine geçtiğı öne sürülen dilekçede, Ayzıt'tan 266 bin 977 mark ve 392 bin 540 dolar, Umay Gü- nay'dan da 170 bin 668 sterlinin tahsil edilmesi isteniyor. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Bazılannın hoşlanmadığını biliyorum. içeride insanlar var. Çoğunluğu gencecik. Suçlan ve yaptıklan ne olursa olsun onlar bu ülkenin çocuklan. Ay- nca birçoğu, dünyanın başka bir yerinde suç sayılmayacak nedenlerie hapiste. Ağır koşul- larda yaşıyoriar. önümde sayı- sını bilemediğim çokJukta mek- tup yığılı. Bu köşede ne kada- nnı size aktarabilirim ki! Mektuplardan biri de Ceza- evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'dan. 0 da bana za- man zaman açıklama yolluyor, cezaevlerinde yaşananlara iliş- kin cevaplar veriyor. Son mek- tubu, Edirne FTipi Cezaevi'nde yatan Ergün Bütüner'le ilgili. Ergûn'ün babasının, 1996 ölüm orucundan kalan sakatlıklan nedeniyle Ergûn'ün kendisini tdare edemediğini ve artık bıra- kılması gerektiğini anlatan mektubunu yayımlamıştım. Ertosun, Ergûn'ün "wernicke korsakoff" hastalığını doğrulu- yor, cezaevinin revirinde üç kez muayene edildiğini ve babası- nın talebi üzerine başka bir ko- ğuşa nakledildiğini belirtiyor. Hastalık nedeniyle tahliyesine Filiz'in Suçu, Orhan'ın Gözü gerek olmadığına ilişkin 1998 yılında verilmiş bir Adli Tıp ra- porundan söz ediyor. Şimdi 2001 yılmdayız, ceza- evi revirindeki muayene, böyle bir karar için yeterli olabilir mi? Neden Ergün Bütüner yeniden muayene edilmiyor? • • • Bir mektup da Kartal Özel Tıp Cezaevi'nde yatan Çiğ- dem Diren Kırkoç'tan: "Adım Çiğdem, 19 yaşındayım, gözaltına aiındığımda 16yaşın- daydım. 2 yıldır hapisteyim, operasyonlann devam ettiği günlerde a/e/ace/e cezam Yar- gıtay'ca onaylandı. 8.5 yıl al- dım. inanır mısınız, daha ken- dimemleketim olan Erzincan 'a bile gitmeden, oranın havasını, suyunu soluyamadan hapisha- neduvariannın, demirparmak- lıklann havasını soludum. Su- çum 'pankart asma' ve tabii bunun neffces/ örgüt üyesi ol- mak. Işkence gören ve polisin yıkbğı iddialaha yargılanan ben hâlâ anlayabilmiş değilim, aca- ba yanlış bir zamanda, yanlış bir dünyada mı doğmuşum... Şimdi size de sormak istiyo- rvm, birpartinin, kurumun, ku- ruluşun, özellikle de birpartinin üyesi olmak için 18 yaşını dol- durmakgerekmez mi? Ya da o partinin tüzüğünü, hukukunu, işleyişini, hiyerarşisini bilmek, onu yasama geçirmek gerek- mez mi? Cevabınız evetse, ben hayatımda ne böyle dü- şündüm, ne böyle şeylerden haberim var... Ben buraya ge- tirildikten sonra açlık grevine başladım, belli bir süre sonra ölüm orucuna çevirdim. Şimdi 57. gündeyim... Yanımda ilk başlayanlardan Sena Türkdo- ğan var, 111. gününde." ••• ' ., Bir başka mektup, operas- yonda bir gözünü yitiren, bu köşede birkaç kez sözünü et- tiğim Ortıan Dağdelen'den. Orhan, kaldıklan Kandıra F Ti- pi Cezaevi'nin üç kişilik hücre- sinin maddi yapısını anlâttıktan sonra şunlan söylüyor: "Evet, anlayacağınız, herşeyyehi ye- rinde gözüküyor ama ufak bir aynntı dışında; insan. Üç kişi dışında kimse yok burada Oral Abi. Yaklaşık 1.5 aydır üç kişi bu küçûcûkyerdeyiz. Birarka- daşın yazdığı gibi, insan kendi- ni burada gerçekten de dep- rem enkazının altında kalmış gibi hissediyor. Bir ses bekli- yorsun başka biryerden. Tanı- dık, tanımadık hiç fark etmez, yeter ki insan sesi olsun. Yeter ki bu ufacık yerde yalnız olma- dığınızı size gösterecekbirişa- ret..." Orhan, operasyonu ve gözünü yitirişini anlatıyor ve şöyle diyor "Kararttılarsağ gö- zümü, artık dünyaya tek gözle bakmaya mecburum... EvetO- ralAbi, devletin çözümsüzlüğe iten tavn bu süreci tıkıyor. Biz- ler bugün hâlâ o enkazın altın- da bir insan sesi bekliyoruz." Daha başka mektuplar var. 1968'lerden arkadaşım Teslim Töre, şimdi oğluyla aynı hücre- de, Edirne F Tıpi Cezaevi'nde yatıyor. Bir mektubun, içerisi için ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Serkan Aydoğan, Kandıra F Tipi Cezaevi'nden telgraf yollamış, ilk kez güneş yüzü görüşünün heyecanını aktarmış. Kandıra F Tipi Ceza- evi'nden Ourmuş Kurt, Aydın Aykanat, Celal Gezer, Azimet Ceyhan, Bakırköy Kadın Tutu- kevi'nden Friiz Gencer, Sincan F Tıpi'nden Enver Yaruk, Bü- lent Yıldınm, Edime F Tı- pi'nden Fazıl Ahmet Tamer, Şadi Özpolat, Ermenek Özel Tıp Cezaevi'nden Eşref Av- cı'nın mektuplannı aktarmak için yer kalmadı. Türkiye Sosyalist Işçi Partisi (TSİP) Genel Başkanı Turgut Koçak, Ankara Ulucanlar Ce- zaevi'nden yazmış. Açlık grev- leri sırasında bir grup tutuklu yakını TSİP Genel Merkezi'ne sığınmıştı. Polis buraya baskın düzentedi ve TSİP yöneticileri- ni gözaltma aldı, mahkeme tu- tukladı. Şimdi Turgut Koçak hakkında terör örgütüne yar- dım ve yataklık etmekten dava açılmış. Turgut Koçak'ı tanınm. Bir yasal partinin genel başka- nı. Ne alakası var demeyin, bu- rası Türkiye. ölüm oruçlan devam ediyor. Cezaevteri sorunu çözüleme- di. Bilginiz olsun diye aktardım. GLOBAOH)IİTtKCLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU hlaslar Bitmiyor... önce Başbakan'ın, sonra sanal ekonominin (par- don mali piyasalar diyecektim) sinirleri iflas etti. Ger- çek ekonomi (gereksinimlerimizi karşılayan mallann üretildiği yer) ise zaten yavaş bir ölümü yaştyor bir sü- redir. Ârkasından IMF modeli ve olanlan hiç üstüne almadan devam etmek isteyen hükümetin meşruıye- ti iflas etti. Başbakan yaşlı ve yorgun; IMF modeli ma- lum, şimdiye içine girip de sağlam çıkan yok. Hükü- mete gelince, belli ki korku dağlan bekliyor. Istifa et- se, seçime gitse ârkasından gelecek dalga göğüsle- necek gibi degil. Bu iflaslann hiçbiri sürpriz olmadı. Olsa bile, zaten böyle durumlarda ülkenin aydınlan halka olup biten- leri anlatr, kararvermesine, kendini korumasına, hak- lannı kullanmasınayardımcı olur. Hepsi gazete köşe- lerinde, TV ekranlannda kollan sıvadılar. Ama ortaya, T. S. Eliot'ın "Içi boş adamlanz,/ Içi doldurulmuş adamlanz,/ Kafasının içine saman tıkılmış..." (The Hollovv Man-1925) dizelerini anımsatan bir görüntü çıkt. Adeta, olup bitenler halktan gizlemek için işbiriiği yapmış, dikkatleri krizin kaynağından uzaklaştırma- ya çalışan, bu arada da mali çıkannı korumayı ihmal etmeyen bir grup vardı karşımızda Bu da çatısaca- ğı siyasi güçlere aldırmadan gerçeği bulmayı ve hal- ka aktarmayı görev edinen kamusal aydının, bir-iki is- tisnanın dışında, çoktan manevi olarak iflas etmiş ol- duğunu gösterdi. Başbakanlar gelir gider, yeni eko- nomik modeller benimsenir... ama kamusal aydın bir kere manevi olarak iflas etti mi, o toplumun işi zor. O zaman Comelius Costeriadis'in bir keresinde vurguladığı gibi, toplum kendını sorgulamaktan vaz- geçer, iktidardakiler de kendilerini denetlemekten, uyguladıklan polrtikalann haklılığını, bırakın kanıtlama- yı, göstermeye dahi çalışmaktan kurtulur, bildiğiniz gibi "Alışırsınız" deyip geçiverirter. Bu, geleceğini kay- betmiş bir toplumdur. Bir bataklıkta fasit daireler çi- zerek ve her gün biraz daha batarak döner durur... Toplumlar böyleyıkımlan genellikle, Pinochet cun- tası, 12 Eylül darbesi gibi büyük sarsıntılann ardın- dan, geçici olarak yaşariar. Ama böyle yıkımlan kalı- ct kılan yapısal süreçler de var. Bunlann kapanına bir kereyakalandı mı, o toplumun belini dogrultması çok zor... Türkiye'nin, uzun bir süredir her krizden sonra ken- dini yeniden ve güçlenerek üreten böyle yapısal bir sürecin kapanına tutulduğu söylenebilir. Bu süreç ağaç kurtlannın ahşap bir binayı yavaş yavaş çökü- şe götürmesi gibi bir şey. Kamusal aydının iflası da bu çürümenin dışavurumlanndan yalnızca biri. Sözünü ettigim sürecin temelinde bireyselleştirme var insanın kimligini, hazır buldugu toplumun dayat- tığı bir "veri" olmaktan çıkanp "oluşturulacak birgö- reve/amaca" çevimiek, bu görevleri yerine getirme- yi de öznelerin kendi sorumluluğuna bırakmak. Ken- dini istediğin gibi biçimlendir, kim istiyorsan o ol! Ne büyük bir özgüriük! Artık bize, birileri toplum adına bir şeyler dayatmryor. Böylece, teorik olarak, birey- sel özgüriüklenmizin alanı sürekli genışlıyor! Teorik olarak dedim, çünkü gerçekte şöyle bir sc- run var: Bu genişleyen özgürlüğümüzü nerede kul- lanacağız? Kendimizi istediğimiz gibi nerede oluştu- racağız! Kapitalist toplumda özgürtükter vatandaşlık kurumunda ifadesini bulur. Vatandaşlık ise ancak bir kamu alanına atıfla tarif edilebilen bir durum! Vatandaş, toplumsal sorumlu- luklarla bağlı olduğu diğer vatandaşlaria biıiikte pay- laştığı kamusal alan içinde özgürlüklerini kullanır! Ya bizi toplumun dayatmalanndan kurtararak bireysel özgüriüklerimizigenışleten süreç, aynızamanda, ka- musal ortak çıkariar alanını yok eden birsüreç ise?.. Gerçekten de bireysel özgürlükleri genişlettiği var- sayılan serbest piyasa reformlan denen süreç, piya- saya dayalı etkinliği özgürleştirirken bunu her zaman, kamusal alanı artan bir biçimde aşındırarak gerçek- leştiriyor. Kamusal çıkan yasama geçirebilecek kurumlar, devtet/siyasi irade ekonomik alandan çıkarken kamu- sal alana ait olan, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik hiz- metleri üreten kamu işletmeleri, toplumsal kaynak- larla, gerektiğinde ureticilen destekleyen (toplumsal sigorta) mekanizmalar, diğer bir deyışle kamusal ko- lektif aianın kurumlan yerlerini piyasa ilişkilerine bı- rakıyorlar. Böylece, vatandaşlığın var olabildiği yegâne alan, deregülasyon ve özelieştirme yoluyla her gün biraz daha tasfiye ediliyor. Kendi bireysel çıkannı kovala- yan meta sahiplerinin kâr ve zarar ilişkileri her yeri kaplarken giderek kamusal alan diye bir şey kalmı- yor. Vatandaşlan koruyacak, zor anlarda onlara destek olacak toplumsal ilişkiler ortadan kalkınca, geride "Herkes kendi başının çaresine baksın. Başkaiann- dan bekleme, kendi sorununu kendin çöz. Kriz mi var? önceden tedbir alsaydın. Akıllı davran, kendini koru; itin rtf yediği bu dünyada..." ideolojisi kalıyor. Kamusal aydın da yerini, kendi bireysel çıkannı dü- şünen, bilgisini bu amaçla kullanan sinik aydına bı- rakıyor. Son kriz, İtin iti yediği bir ormanda mı yaşamak istiyoruz, yoksa herkesi ilgilendiren ortak sorunlan, kaynaklanmızt birteştirerek birlikte çözmeye çalışa- cağımtz bir vatandaşlar toplumunda mı" sorusunu yeniden gündeme getirmedi mi? Bu kriz, yönetenler karşısında ne kadar iktidarsız olduğumuzu bize bir kez daha göstermedi mı? Evet, kapitalist toplumun sorunlan bitmez! Ama hiç olmaz- sa bu sorunlan insan onuruna yaraşır bir biçimde ele alabileceğimiz bir ortak çıkariar alanını inşa etmeye çalışmamız gerekmez mi? Sanınm, devletin ekonomiyle ilişkisini yeniden düşünmekte fayda var! F3irlesik Rehberler Tıırizm KÜLTÜR GEZtLERİ PROGRAMI: : BURS4-APOLYONT-CUMAL1K1ZIK Chmanlı'mn ıll başkaıtı Buna. bir doga hankisı Apctvonl vc bır foloğraf piatosu eörûnûmündekı Cumalıkızık. 25M»rt : FENER-BALAT Gezguüer Kulûbü ve Jak Deleon ile 11-23 S O M : CC'NEYDOĞlKtlTC-RCEZİSİ UTÛ, Nesnnıt. Sogmalar. Şuaıp Şehn. Hanan. \ ınuişehır Yez>di Köylen. Mardın. Dan. De>T-ûI Zafaıan. MıdyaL Hasankeyf. Dıyatakıı 12-20 MtVB : KIRIMvtODESSA Odessa. Olbu. Kheısson, Bıhçesaray, Y»Ua. Eu[«lona, YilO. Sıvısıopol, Mjngup. C"fnl Kale ve Panonnu Müzesı ık bir hayal dûnyasma yolculuk 11-20 M«y» : SURlYE-tlU)CN Petn. Madaha. Amırem. Nebo Dajı. Ölûdenız, Jcrash. Bosra. Sam, Mıhüla, Mmıra. Homs. Crack de Clıa\alıer. Lazkıye. Ugsıt Ebla. Halep. Sm Suneon 14-21 Mayn : MALTA S İCtLY K Palenno. Monreale. Secesta. Trapam. Selınunle {Tapmaklar \ «hstl. Agngeoto. Enna. Sıracvıs». Tsorauna. La Valettt Mdiiu. «M« Haziru : BARCELONA - MADRİD - ENDİ LÜS An Deco'dın. Mozmbe'ye, Goüktcn Mudejar'a mımaıı sbllen obnca zenginlığı ile dolu. Akdenız'ın canlı. renktı yaşanumn ber gün. her gccc sohıUandığı tspanyol sehırlen. Senlla. Cordoba. Gnmda. Madnd ve Bvcclona. Mefratiyet Cad. 198/5 Şişhaoe - İSTANBUL Td: (212) 252 65 7»-79-8« brttoury ixir.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle