24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25SUBAT2001 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen partisindeki gelişmeleri değerlendirdi 'CHP HİZİP PAR1İSÎ OLUYOR' Eleştirenler ihraç ediliyor -CHPPMÜyek>ri(ksiankininbenzeri bir mektubu Baykal'a göoderdi Onhra yanıt geldi mi? - Evet gönderdiler. Aynca PM üyeleri, MP'nin toplanması için başvurmuşlar. Ama sayıyı tutturamamışlar. Son PM'de gündem değişikliği yaparak bûtûn bu meseleleri görüşmek istemişler. Ondan da sonuç alamamışlar. Bu durumda, bütûn bu anlattığım sorunlann parti içinde tartışılabileceği, görüşülebileceği bir yer kalmıyor. Mektup yazıyorsunuz, yanıt aiamıyorsunuz. Toplantı yapmak istiyorsunuz, olmuyor. O zaman eleştirileri nerede yapacaksınız? - KÎnıi parti üyesi de, ekştiri yaptikian için kesin ihraç istemiyie disiplin kumlıma sevk ediliyor- - Bu olacak şey değil. En son yol mahkemeye baş vurmak. Bir iki teşkilatta böyle olmuş. Oniara, "İnsan kendi partisini mahkemeye verir rai" demişler. İnsanlar bir yerlerde bu uygulamalan eleştirecekler. Eleştirdikleri zaman da parti suçu işlemiş ohıyorlar, ihraç ediliyorlar. Bu da fevkalade yanlış. Bizim yönetimimiz döneminde, BaykaHa birlikte polttika yapan arkadaşlar bizi eleştiriyorlardı. Biz bir şey yapmıyorduk. Şimdi ne oîdu da iş bu hale geldi? Solun boşluğu artıyor - Türldye'de artik soi muhakfet diye bir şey kalmadj. Sol muhalefeti obnayan bir ölke nereye varabüir? - Bu şekilde elbette sol muhalefet kalmıyor. Sol muhalefet denıldiği zaman CHP akla geliyorsa CHP §u anda kendi kendini tahrip ediyor görüntüsü veriyor. Bunun da nedeni, iç meselelerin bu hale getirilmesi. Bugünkü yönetimin yaptığı usulsüzlükler ve aynm yüzünden CHP çok parçah bir görüntü veriyor. Ikincisi, parti yönetiminin politikalan açısından talihsiz bir durum var. Geniş halk yiğınlannın sorunlanna aşağı yukan hiç değinilmiyor. Türkiye bugün bir yolsuzluklar ve yoksulluklar ülkesi haline geldi. Sokaklarda çöp bidonu kanştıranlann sayısi artıyor. lşten çıkarrnalar birbirini izliyor. Bankalar batıyor. Cumhurbaşkanıyla Başbakan, Başbakan Yardımcısı birbirlerine giriyorlar. Bütiin bunlar dururken Mebmet Moğultayı nasıl atanz, Fikri Sağlar'ı nasıl disiplin kuruluna veririz, kongre seçimlerinde nasıl bizim üyeler daha fazla kazanır. gibi işlerle uğraşıhyor. CHP, solun uğraşması gereken meselelerden uzaklaşıyor. Oysa Türkiye'nin ihtiyacı, bir sol partinin bu meselelere el atması. Bu ihtiyaç cevapsız kalıyor. - Denıin, Cumhurbaşkaıu, Başbakan, Başbakan Yardımcısı birMrterine giriyorlar, dediniz. MGK toplaııüanda kopan ve Türkhe'de her sektörû etkileyen bu kavganın Başbakan taranndan alelacele kamuoyuna - Bu trajikomik bir hadise. Trajik yanı ağır basıyor. Başbakan içeride halledilebilecek ya da edilemeyecek bir otayı çıkıp dışan yansıtryor. Herkes paniğe kapıhyor. Anlaşıhyor ki bir başbakan yardımcısi da, başbakam aşarak MGK toplantısında Cumhurbaşkanı'na birtakım hitaplarda bulunmuş, "Nankör kedi w demiş. Bu, gerçekten komedi tarafi da olan, trajik tarafi ağır basan bir olay. Bütün millet bundan etkilenmişken, bütün bu sorunlar ortada dururken partiden ihraçlar, kongıeyi kazanma hesaplanyla uğraşmak CHP'ye yakışmıyor. Solun boşluğu da gittikçe artıyor. PORTRE / ALTAN ÖYMEN LEYLA TAVŞANOĞLU Hızla batağa gömülüyoruz. Ülkeyiyönetme iddiasındakipartiler ve onlarınyöneticilerinin bütün dertleri aslında kendi özel hazinelerini yönetmek. Halka göz bağcıhkyapmak, halkı soyup soğana çevirmek. Medya kartelleri, patronlan ve yıldızcıklarıyla işbirliği yapmak. Bankalan hortumlamak. Devlet içindeyuvalanmış çetelere tetikçilikyaptırmak. Ekonomiyi batırmak. Sadece kendi zenginliklerine zenginlik katmak. Cumhurbaşkanı 'nın, MGK toplantısında yolsuzluklar ve usulsüzlüklerin üzerine gidilmediği uyarısını hakaret kabul edip Cumhurbaşkam 'nı tahkire kalkışmak, bu da yetmeyerek Cumhurbaşkanı 'nı kamuoyuna şikâyete çalışmak ve işleri yüze göze bulaştırmak. Bütün bunlar olurken ülkenin sol muhalefet olarak dört elle sarılması gereken CHP 'den "tık " yok. CHP ve lideri kendini hurafelere, şeyhlere, tarikatlara kaptırmış, uyuşmuş bir görüntü veriyor. Sadece muhalefeti ihraç etmek, istemediği parti örgütlerini görevden almak, usulsüzlükyapmak gibi işlerin peşinde. Halk yığınlarının dertleri ne umuru? Umuru olsaydı 18 Nisan 1999 genel seçimlerinde barajın altında kalır mıydı? Peki, ne olacak bu CHP 'nin hali? Ne olduğunu ve ne olacağını, eski genel başkan ve gazetecilik mesleğindeki büyüğümüz olan Altan Öymen le konuştuk. 1932, İstanbul doğumlu. SBF'de öğrendyken CHP'yegirdL Partinin organı olan Ulus gazetesinde çalışmaya başladu 1961 'de gazetecilere ayrüan kontenjandan Kurucu Meclis 'e seçildL 1962-66 arasında Bonn 'da basın ataşeliğiyaptı. 1972'deANKA ajansını kurdu; aynı zamanda Cumhuriyet'teyaztlaryazdu 1977'de CHP listesinden Ankara milletvekili seçildL Bir ayhk, güvenoyu alamayan CHP hükümetinde turizm bakanı olarak yer aldı. CHPgrup başkanvekiUiği yapta. 12 Eylül darbesi olduğunda CHP Genel Sekreter Yardımcısı 'ydu On beş yüdanfazla bir süre MUliyetgazetesinde başyazatiık veyazaritk yaptu CHP'nin, Nisan 1999 genel seçimlerinde barajı aşamayarak TBMM dışında kalmasından sonra düzenlenen kurultayda parti genel başkanhğına seçildL Geçenytlki kurultayda baskanlığı Deniz BaykaVa karsı kaybetti. - CHP, hızla sona doğru üerleyen birpartigörünümü veriyor. Siz, son kurultayda kaybeden eskigenelbaşkan olarak CHP 'nin orta vadede geleceğini nasılgörüyorsunuz? - Bu, çok zor bir soru. Bu soruyu işitmek benim için gerçekten çok üzücü. Ben, CHP'ye 1950'de, parti 14Mayısseçimlerinikay- bettikten hemen sonra girdim. DP, iktidara gelir gelmez ne yapa- cağını belli etmişti. Nitekim bir süre sonra da yaptı. Şimdi... "so- na doğruflerleyenbir parti" sözlerini kabul etmek istemiyorum. CHP, bu ülkenin temel direği olmuş olan bir partidir. Türkiye'de çağdaşlaşma yolunda ne kadar adım varsa onlann hepsi CHP'nin öncülüğünde atılmıştır. Bugün bilgi çağındayız. Bu çağm siyasi gücü olmaya aday parti CHP'dir. Kısa süre önce kabul edilen se- kiz yıllık temel eğitimin TBMM'de sözcülüğünü CHP yaptı. CHP ounasaydı o kanun çıkmayacaktı. Çünkü öbür partiler bunu, "pi- lot uygulama vapahm,ondan sonra bunu geçjştirefim" havasınday- dılar. Ne kadar çağdaşlaşma hareketi varsa bunun öncülügünü ya- pan, itici gücü olan bir partinin, sona yaklaşıyor gibi bir sözü söy- İemenize ilham vermiş olması beni çok üzdü. Bu izlenimin nere- den geldiğıni ben de tabii ki hissediyorum, görüyorum. 18 Nisan 1999 seçimlerinden sonra CHP'nin görünümü şuydu: O zamanki genel başkan Sayın Deniz Baykal istifa etmişti. Cün- kü Baö demokrasilerinde gelenektir. Kendisinde kabahat olsun ol- masın, genel başkan, partisi seçimleri kaybedince istifa eder. O seçimlerde öbür partilerin hiçbirinin genel başkanlan bunu yap- madılar. Sadece CHP yaptı. O zaman CHP sancılı bir hava için- deydi. Biliyorsunuz, havada uçuşan pet şişeler altında bir kurul- tay yapıldı. Ben genel başkanlığa seçildim. Teşekkür konuşmamı yaparken sağımdan solumdan pet şişeler uçuyordu. Derken dele- gelerin yansı kurultayı terk edip gitti. Yeni parti kurma havası için- deydiler. Ben gelir gelmez parti içindeki banş havasını arkadaş- lanmla birlikte kurdum. Zaten bili- yorsunuz, ilk kurultayda sadece ben seçilmiştim. Parti Meclisi (PM) se- çilmemişti. Hazıranda ikinci kurul- tay yapıldı. PM llstesl -O zaman PMlistesininasılolus- turdunuz? - Listeyi bütün gruplardaki arka- daşlardan, hepsi bir arada çalışsınlar diye oluşturdum. Uzun süre de par- ti bir işbirliği havası içinde çalıştı. Geriye doğru dönüp bakarsanız o dönemde parti içinde hiçbir itişme kakışma olmadı, hiç kimseyi de ih- raç etmedik. Sadece Bursa teşkilatı görevden alınmıştı. Bunda da her- kes fıkir birliğindeydi. Parti bir se- ferberlik havası içine girmiş, hızla toparlanmaya başlamıştı. Türki- ye'nin 81 ilini biz dört kez bölge top- lantılannda bir araya getirdik. Ayn- ca ben ve arkadaşlanm 56 ili, ilçele- riyle tek tek gezdik. Durumu tespit eden arkadaşlanmız raporlar yazdı- lar. Bir kaynaşma dönemi içindeydik. O sırada, araya deprem fe- laketi girdi. Deprem bölgelerine en çok bizim partililer gittiler. O bölgede kime sorsanız aynı şeyi söyleyecektir. Deprem felaketze- delerine elimizdeki tüm imkânlan seferber ettik. Ama bunlan i- lan etmedik. Oradakiler bilirler. - Bir de tüzûk çalışmanız vardt O ne oldu? - Tüzüğü yine bölge toplantılannda tamamıyla demokratik ha- le getirdik. Fakat siyasi ömrümüz yetmedi. Tüzük şu anda hazır. Arkadaşlanmız onu rafa kaldırdılar. O bir yana, şimdi mevcut tü- zük olduğu gibi uygulansa mesele kalmayacak. Mevcut tüzük ve gelenekler uygulansa, bizim yapüğnnız gibi, benden yana olan ol- mayan aynmı yapılmasa bugünkü olumsuz manzara ortadan kal- kacak. Oysa arkadaşlanmız, biz ne yaptıysak onun tam tersini yap- tılar. Bir de biz üye yazımlannı tam anlamıyla yeni esaslara da- yandırmıştık. Bunda dürüstlüğü temel alıyorduk. O zaman parti- nin 1.9 miryonüyesi var görünüyordu. Ama bunlann birkısmı ve- fat etmişti, bir lusmı da zaten CHP üyesi değildi. Onlann başka partilerin üyeleri olduğu bilindiği halde bazılan onlan bizim par- tiye de üye yapmışlar. - Bunda amaç nedir? - Amaç şu: O kişilere, "Gend seçünlerde hangi partiyeoy \wirsen ver, ama bldmdelege seçimlerinde banaoy ver" denilmiş. Böyle delegeler çok. Her neyse... Biz 45 gün içinde partinin gerçek üyelerini tes- pit ettik. Ilçe merkezlerine üye listelerini astık. Üyeliklerini de- vam ettirmek isteyenler üyeliklerini yenilediler. Ve sonunda ger- çek üyelerin 200 bin olduğu ortaya çıktı. Bunlar sağlam üyelerdi. tsterseniz 5 mih/on üyeniz olsun. Üye sayınızdan genel seçimler- de daha az oy alıyorsanız o zaman bunun hiçbir faydası yoktur. Diyelim ki bir bölgede 100 üye var, ama partiye 20 oy çıkmış. - Bu, aynı zamandapartiyönetiminiyandtmıyor mu? - Tabii ki yanıltıyor. Böylece üyelik bir yönetmeliğe bağlandı. Bu gelişmeler yaşanırken bu kararlann hepsi partide oybirliğiyle alındı. Oybirliğinin içinde olan arkadaşlanmızın bir kısmı bugün de PM üyesi. Ama bugün tam tersini uygulamak için bir yönet- melik değişikliği getirdiler. Uygulamada mevcut tüzüğü de çiğ- neyerek, yönetmeliğin de esasına aykın bir biçimde, benden ya- na olan olmayan aynmı yaparak faaliyete geçtiler. Bu şekilde de CHP hızla bir hizip partisi görüntüsü alıyor. Bunun yapılmaması lazım. Sadece bununla kalmadılar. Eski 1.9 milyon üyenin isim- lerini alıp listelere geçirdiler. Tüzüğün 13. madde uygulamasını hayata geçirdiler. 13. madde istisna maddesidir. Normal uygula- mada bir kişi partiye üye olacaksa ilçeye gider, işlemini yaptınr, aday üye olur. Altı ay süreyle ne seçilebilir ne de oy kullanabilir. Altı ay sonra seçme ve seçilme hakkı başlar. Biz, aday üyelerin o altı ay içinde parti içi eğitimden geçmesi şarti getiriyorduk. Bu uygulamaya 13. madde istisna getirir. Onun da amacı şudur. Ka- muoyunda çok tanınmış, saygınlığı, partiye katkısı olabilecek olan isimlerin bekletilmeden hemen üyeliğe alınmalan. 13. madde ka- rannı da merkez yönetim kurulu (MYK) verir. Ama arkadaşlan- mız şimdi binlerce kişiyi 13. madde uyannca partiye aldılar. Bun- lann içinde ne sendikacı gruplan, ne akademisyen, ne öğretmen gruplan var. Bunlar sadece partide hizip savaşı yapmak isteyen bazılannın gruplan. Slstem tersyüz edlldl' - Yani DP döneminde Vatan Cephesi'ne üyelik uygulamasına benzer bir uygulama mı bu? - Aşağı yukan öyle. Bunlar üstelik tam kurultay sürecinin baş- ladığı günlerde oluyor. Amaç, bu cumartesi ve pazar günleri ya- pılacak delege seçimlerinin dengelerini bu şekilde ayarlamak. Bu hareketin verdiği izlenim bu. Her gün daha da iyi anlaşılıyor. Baş- langıçta, "tstanbuTa 7 bin üyeyapülar" dediklerinde inanmamış- tım. Ama geçenlerde İstanbul ll Başkanı AM Topuz'un televizyon- da basın toplantısını izledim. u İstanbul'da 9 bin üye yapük" di- yordu. Üyeliklerle böylesine oynanması, bizim kurduğumuz sis- temin tamamıyla tersyüz edilmesi, benden yana olan olmayan ay- nmının açık açık sürdürülmesi fevkalade tehlikeli bir gidiş. Bir de görevden alma uygulamalan başladı. Burada da amaç, benden yana olan olmayan aynmı. Bu açıkça görülüyor. Bahaneler bulu- narak yapılan uyguiamalar var. Örneğin bir teşkilat, üç taplantı ya- pacak yerde iki toplantı yaptığı için görevden alınıyor. Parti ör- gütlerinin belirli toplantı sayılan vardır, ama bunlar zorunlu de- ğildir ve görevden alma sebebi oluşturmaz. Ama bir yıldır toplan- tılannı yapıyor idiyse de zapta geçirmediği bilinen bir örgürii de görevden almıyorlar. Cünkü o örgüt kendilerinden yana. Baskıy- la insanlan istifa ettirip örgütlerin düşürülmesi gibi bir sistem de getirdiler. Ama bir örgütün düşmüş sayılması için. görevden alın- ma muamelesine tabi olması lazım. Yani yaptıklan tüzüğe aykın. Pemokrasl bir bütündür1 - Bazt yayın organlannda şöyle bir spekülasyon çıktı: Ece- vit'in DSP'yi birincipartihalinegetirmesinidikkatleizleyen De- niz Baykal, Ecevit "ın modelinin tıpkısını CHP'de uygulamaya ko- yuyor. Bu göriişe katüıyor musunuz? - Sayın Ecevifin partisi değişik. kendine özgü bir parti. Bizim arkadaşlanmız o sistemi eleştirirler, demokratik bulmazlardı. CHP, demokratik olmakla övünen bir partiydi. Bütün dünyadaki sosyal demokrat, sosyalist partilerin hepsi zaten böyledir. Sadece genel başkanın dediklerinin uygulandığı, konulann hiç müzakere edil- mediği, genel başkanın sabah aklına gelenleri herkesin tekrar et- tiği bir parti biliyor musunuz? CHP, Ecevifin partisine benzetile- mez. Bu uygulama Sayın Ecevit'in partisinde işleyebilir, ama CHP'de işlemez. lşliyor gibi olsa da Ecevit'in partisinin aynısı olur. tki tane aynı şekilde parti, bundan CHP kazanır mı? Kazanmaz. Son seçimde kaybetmiş olsa bile CHP'nin sağlam bir gücü var- dır. Son seçimlerde CHP'den soğuyup Sayın Ecevit'in partisine oy vermiş görünseler bile yeniden CHP'ye oy vermeye hazırlanı- yorlardı. CHP'yi Ecevit'in partisine benzettiğiniz zaman CHP'ye oy ve- renler başka seçenekler arayacaklardır. Bu, politik açıdan da yan- lış. Partinin tüzüğüne aykın. Insan demokrasiye inanıyorsa ve bu- nu ülke çapında uygulama iddiasındaysa parti olarak kendi için- de de uygulamalıdır. Demokrasi bir bütündür. Yani, parti içi de- mokrasiyi kaldırmak, inanmış demokrat olmamak demektir. "Tek parti, tek ses, tekşeP gibi sözler de işitilmeye başlandı. Bir parti- nin elbette bir genel başkanı. bir hiyerarşisi olur. Ama bir partide sadece genel başkanın sesi çıkar, başkasının sesi çıkmaz. onu hiç kimse eleştiremez gibi bir sistem bir sosyal demokrat partide dü- şünülemez. - Şimdi CHP'deyeni söylem Anadolu solu. Bu ne demek? - Anadolu solu, Şeyh Edebali'yle başlayan bir süreçle ortaya çıktı. - Yani hurafelere mi dayanıyor? -13., 14. yüzyıllarda ortaya çıkmış, aslında rivayetlere dayanan destansı bir söylem. Sayın Baykal bunu odasına da asmış. Söy- lem olarak fena değil. Ama sonradan. Tank Buğra'nın bunu bir romanında yazdığı ortaya çılcn. Daha önce Abdülhamitzamanın- da da kullanıhnış. 13., 14. yüzyıllarda yazılı belge olmayınca bu efsaneleri yazarlar romanlanna ahyorlar. Bu efsane üzerinde bir tartışma oldu. Bunun ardından, "Biz bir potitika degişikBği yapı- yonız" iddiası ortaya çıktı. - Bupolitika değişikliği neye dayanıyor? - "Biz arnk Mevlana'ya da, Yunus Emre'ye de sahip çıkacağE" denildi. Bu öyle bir söylendi ki sanki CHP o zamana kadar Mev- lana'yı da, Yunus Emre'yi de, başkalannı da dışlamış, Anado- lu'nun değerlerini dikkate almamış, birdenbire yeni bir politikay- la onlara sahip çıkma karan ahnış gibi bir izlenim verildi. CHP kadar bu ülkenin tüm değerlerine sahip çıkan başka bir siyasi par- ti yok. CHP'nin temelinde bu var. CHP, daha Atatürkzamanında başlayıp, IsmetPaşa zamanında da gelişerek Türkiye 'yi adım adım taratmış ve her alanında ne kadar değeri varsa hepsini sahiplen- miştir. Halkevleri'yle onlan geliştirmeye çalışmıştır. Şimdi, CHP sanki bunu hiç yapmamış da yeni bir politika getiriliyormuş ızle- nimi vermek yanlış. 13.. 14. yüzyıllar- la ilgili tartışma haftalar boyu sürdü. Buna acaba nasıl vakit buldu, diye şaş- tım. Türkiye'de uğraşılacak o kadar çok güncel mesele var ki.. O güncel mese- leler bir tarafa bırakıldı. Bugün halkın yüzde 85 'i açlık smınna yaklaşmış; pe- rişan halde. O sorunahıç değinılmiyor, varsa yoksa Şeyh Edebali, Yunus Em- re, Mevlana... Bizim parti bunlarla uğ- raşan bir parti gibi göründü. O zaman da, "Bunlar halkla değil. tarihin derin- liklerindeki bir takım rivayetierle uğra- şı>t>ıiar. Öbür meseielerie ne zaman uğ- raşacaklar" sorusu sorulmaya başlan- dı. CHP'nin sağa kaymaya başladığı görüşleri de buradan ortaya çıktı. Mefctup sorunu -Siz,geçenhaftabirgntp muhalefetli- deri, Ankara'da Murat Karayalçm'ın evinaetopianâuuz Topknttda DenizBay- kal a bir uyan mektubugönderme kara- naMauzBu mektubu, topümttyakaalan Cezmi Kartay, etiyieBaykal'a verdl Bil- diğimizkadanylaşimdiye kadarbumek- tuba hiç bir teptdgebnedL. - Biz muhalefet lıden filan değiliz. Aslında CHP içinde muha- lefet yoktu. 30 Eylül kurultayında Baykal seçilince ben de kendi- sini kutladım, başanlar diledim. Ne benim aklımda muhalefet yapmak vardı ne de başkalannın. Parti içinde, benden yana olan olmayan aynmıyla yapılan usulsüzlükler üzerine, partinin çok tehlikeli bir sürece girdiğini fark ettiğimiz için o toplantıyı yap- tık. Sayın Genel Başkan'ı uyarmak istedik. Bir mektup yazdık. Mektupta bu söylediklerimi belirttik. Daha o zaman ihraç mese- leleri ortaya çıkmamıştı. Ama üye yaznnlannda yapılan işlemler, örgütlerin görevden alınmalan. usulsüzlükler ortadaydı. Bunlann yapılmaması için Sayın Genel Başkan'ın görevini yerine getirme- sini diledik. Bunu, partimizin gelişmesüıe katkıda bul unmak ama- cıyla yaptığımızı belirttik. Gayet nazik, dikkatli birmektuptu. Biz beş kişiydik. Mektubu, aramızda en kıdemli olan Cezmi Kartay'a verdik. Kendi eliyle Sayın Genel Başkan'a götürdü. Ertesi günü gaze- telerden, mektubu açmadığını öğrendik. Cezmi Bey oradayken Sa- yın Genel Başkan mektupla ilgilenmemiş. Cezmi Bey postacı de- ğil ki... Kendisine mektup verildiği zaman açıp okuyabilir, buna karşılık kendi düşüncelerini söyleyebilirdi. Usul budur. Ertesi gün yine gazetelerde okuduk. Kurmaylanna, "Bu mektubu önemse- meyia Yok sayın'' demiş. Bu, gazetelere yansıyan haber. Gazete haberinde bir şey daha var. "Rfca ediyonar'' diyor. Tabii kiricaet- tik. Bu, tüm parti hiyerarşisine, nezaket kurallanna uygun biçim- de yazılıp gönderilmiş bir mektup. Ama aynı nezaketi kendisin- den görmedik. Bize herhangi bir cevap verihnedi. Yalnız o haber- ler çıktı. O haberler de tekzip edilmedi. Bir haber daha gazetelerde çık- tı. "Onlar (yani beş eski genel başkan) kontenjandan milletveki]- üği beklijorlar" demiş. Ne alakası var. Her şe>e ragmen Sayın Genel Başkan'ın böyle birdüşünceyi ortaya attığını sanmıyorum. Ama tekzip de etmedi. Böyle bir düşünceyi ortaya atmışsa bunu nasıl aklından geçirebihniş? Böyle bir şeyi aklından geçirebilmek için, insanm, politik girişimleri sadece kendi çıkarlan için yap- mayı amaçladığı gibi bir mantaliteye sahip olması lazım. Bizim istediğimiz, CHP'nin gelişmesi. Bunun milletvekili olup olma- makla ne ilgisi var? Bu, fevkalade yanlış bir zihniyet. Parti için- de bir kişi bir girişimde bulunduğunda mutlaka bunun bir çıkara dayandığını düşünen kişinin esas kendisi o düşünce içindedir. an- lamı çıkar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle