Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25SUBAT2001 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen partisindeki gelişmeleri değerlendirdi
'CHP HİZİP PAR1İSÎ OLUYOR'
Eleştirenler
ihraç
ediliyor
-CHPPMÜyek>ri(ksiankininbenzeri
bir mektubu Baykal'a göoderdi Onhra
yanıt geldi mi?
- Evet gönderdiler. Aynca PM üyeleri,
MP'nin toplanması için başvurmuşlar.
Ama sayıyı tutturamamışlar. Son PM'de
gündem değişikliği yaparak bûtûn bu
meseleleri görüşmek istemişler. Ondan
da sonuç alamamışlar. Bu durumda,
bütûn bu anlattığım sorunlann parti
içinde tartışılabileceği, görüşülebileceği
bir yer kalmıyor. Mektup yazıyorsunuz,
yanıt aiamıyorsunuz. Toplantı yapmak
istiyorsunuz, olmuyor. O zaman
eleştirileri nerede yapacaksınız?
- KÎnıi parti üyesi de, ekştiri yaptikian
için kesin ihraç istemiyie disiplin
kumlıma sevk ediliyor-
- Bu olacak şey değil. En son yol
mahkemeye baş vurmak. Bir iki
teşkilatta böyle olmuş. Oniara, "İnsan
kendi partisini mahkemeye verir rai"
demişler. İnsanlar bir yerlerde bu
uygulamalan eleştirecekler.
Eleştirdikleri zaman da parti suçu
işlemiş ohıyorlar, ihraç ediliyorlar. Bu
da fevkalade yanlış. Bizim yönetimimiz
döneminde, BaykaHa birlikte polttika
yapan arkadaşlar bizi eleştiriyorlardı.
Biz bir şey yapmıyorduk. Şimdi ne oîdu
da iş bu hale geldi?
Solun
boşluğu
artıyor
- Türldye'de artik soi muhakfet diye bir
şey kalmadj. Sol muhalefeti obnayan
bir ölke nereye varabüir?
- Bu şekilde elbette sol muhalefet
kalmıyor. Sol muhalefet denıldiği
zaman CHP akla geliyorsa CHP §u
anda kendi kendini tahrip ediyor
görüntüsü veriyor. Bunun da nedeni, iç
meselelerin bu hale getirilmesi.
Bugünkü yönetimin yaptığı
usulsüzlükler ve aynm yüzünden CHP
çok parçah bir görüntü veriyor.
Ikincisi, parti yönetiminin politikalan
açısından talihsiz bir durum var. Geniş
halk yiğınlannın sorunlanna aşağı
yukan hiç değinilmiyor. Türkiye
bugün bir yolsuzluklar ve yoksulluklar
ülkesi haline geldi.
Sokaklarda çöp bidonu kanştıranlann
sayısi artıyor. lşten çıkarrnalar birbirini
izliyor. Bankalar batıyor.
Cumhurbaşkanıyla Başbakan,
Başbakan Yardımcısı birbirlerine
giriyorlar.
Bütiin bunlar dururken Mebmet
Moğultayı nasıl atanz, Fikri Sağlar'ı
nasıl disiplin kuruluna veririz, kongre
seçimlerinde nasıl bizim üyeler daha
fazla kazanır. gibi işlerle uğraşıhyor.
CHP, solun uğraşması gereken
meselelerden uzaklaşıyor. Oysa
Türkiye'nin ihtiyacı, bir sol partinin bu
meselelere el atması. Bu ihtiyaç
cevapsız kalıyor.
- Denıin, Cumhurbaşkaıu, Başbakan,
Başbakan Yardımcısı birMrterine
giriyorlar, dediniz. MGK toplaııüanda
kopan ve Türkhe'de her sektörû
etkileyen bu kavganın Başbakan
taranndan alelacele kamuoyuna
- Bu trajikomik bir hadise. Trajik yanı
ağır basıyor. Başbakan içeride
halledilebilecek ya da edilemeyecek
bir otayı çıkıp dışan yansıtryor. Herkes
paniğe kapıhyor. Anlaşıhyor ki bir
başbakan yardımcısi da, başbakam
aşarak MGK toplantısında
Cumhurbaşkanı'na birtakım hitaplarda
bulunmuş, "Nankör kedi
w
demiş.
Bu, gerçekten komedi tarafi da olan,
trajik tarafi ağır basan bir olay. Bütün
millet bundan etkilenmişken, bütün bu
sorunlar ortada dururken partiden
ihraçlar, kongıeyi kazanma
hesaplanyla uğraşmak CHP'ye
yakışmıyor. Solun boşluğu da gittikçe
artıyor.
PORTRE / ALTAN ÖYMEN
LEYLA TAVŞANOĞLU Hızla batağa gömülüyoruz. Ülkeyiyönetme iddiasındakipartiler ve onlarınyöneticilerinin bütün dertleri aslında kendi
özel hazinelerini yönetmek. Halka göz bağcıhkyapmak, halkı soyup soğana çevirmek. Medya kartelleri, patronlan ve yıldızcıklarıyla işbirliği
yapmak. Bankalan hortumlamak. Devlet içindeyuvalanmış çetelere tetikçilikyaptırmak. Ekonomiyi batırmak. Sadece kendi zenginliklerine zenginlik
katmak. Cumhurbaşkanı 'nın, MGK toplantısında yolsuzluklar ve usulsüzlüklerin üzerine gidilmediği uyarısını hakaret kabul edip Cumhurbaşkam 'nı
tahkire kalkışmak, bu da yetmeyerek
Cumhurbaşkanı 'nı kamuoyuna şikâyete
çalışmak ve işleri yüze göze bulaştırmak. Bütün
bunlar olurken ülkenin sol muhalefet olarak
dört elle sarılması gereken CHP 'den "tık " yok.
CHP ve lideri kendini hurafelere, şeyhlere,
tarikatlara kaptırmış, uyuşmuş bir görüntü
veriyor. Sadece muhalefeti ihraç etmek,
istemediği parti örgütlerini görevden almak,
usulsüzlükyapmak gibi işlerin peşinde. Halk
yığınlarının dertleri ne umuru? Umuru olsaydı
18 Nisan 1999 genel seçimlerinde barajın
altında kalır mıydı? Peki, ne olacak bu CHP 'nin
hali? Ne olduğunu ve ne olacağını, eski genel
başkan ve gazetecilik mesleğindeki büyüğümüz
olan Altan Öymen le konuştuk.
1932, İstanbul doğumlu. SBF'de öğrendyken CHP'yegirdL Partinin
organı olan Ulus gazetesinde çalışmaya başladu 1961 'de gazetecilere
ayrüan kontenjandan Kurucu Meclis 'e seçildL 1962-66 arasında
Bonn 'da basın ataşeliğiyaptı. 1972'deANKA ajansını kurdu; aynı
zamanda Cumhuriyet'teyaztlaryazdu 1977'de CHP listesinden
Ankara milletvekili seçildL Bir ayhk, güvenoyu alamayan CHP
hükümetinde turizm bakanı olarak yer aldı. CHPgrup başkanvekiUiği
yapta. 12 Eylül darbesi olduğunda CHP Genel Sekreter Yardımcısı 'ydu
On beş yüdanfazla bir süre MUliyetgazetesinde başyazatiık veyazaritk
yaptu CHP'nin, Nisan 1999 genel seçimlerinde barajı aşamayarak
TBMM dışında kalmasından sonra düzenlenen kurultayda parti genel
başkanhğına seçildL Geçenytlki kurultayda baskanlığı Deniz BaykaVa
karsı kaybetti.
- CHP, hızla sona doğru üerleyen birpartigörünümü veriyor.
Siz, son kurultayda kaybeden eskigenelbaşkan olarak CHP 'nin
orta vadede geleceğini nasılgörüyorsunuz?
- Bu, çok zor bir soru. Bu soruyu işitmek benim için gerçekten
çok üzücü. Ben, CHP'ye 1950'de, parti 14Mayısseçimlerinikay-
bettikten hemen sonra girdim. DP, iktidara gelir gelmez ne yapa-
cağını belli etmişti. Nitekim bir süre sonra da yaptı. Şimdi... "so-
na doğruflerleyenbir parti" sözlerini kabul etmek istemiyorum.
CHP, bu ülkenin temel direği olmuş olan bir partidir. Türkiye'de
çağdaşlaşma yolunda ne kadar adım varsa onlann hepsi CHP'nin
öncülüğünde atılmıştır. Bugün bilgi çağındayız. Bu çağm siyasi
gücü olmaya aday parti CHP'dir. Kısa süre önce kabul edilen se-
kiz yıllık temel eğitimin TBMM'de sözcülüğünü CHP yaptı. CHP
ounasaydı o kanun çıkmayacaktı. Çünkü öbür partiler bunu, "pi-
lot uygulama vapahm,ondan sonra bunu geçjştirefim" havasınday-
dılar. Ne kadar çağdaşlaşma hareketi varsa bunun öncülügünü ya-
pan, itici gücü olan bir partinin, sona yaklaşıyor gibi bir sözü söy-
İemenize ilham vermiş olması beni çok üzdü. Bu izlenimin nere-
den geldiğıni ben de tabii ki hissediyorum, görüyorum.
18 Nisan 1999 seçimlerinden sonra CHP'nin görünümü şuydu:
O zamanki genel başkan Sayın Deniz Baykal istifa etmişti. Cün-
kü Baö demokrasilerinde gelenektir. Kendisinde kabahat olsun ol-
masın, genel başkan, partisi seçimleri kaybedince istifa eder. O
seçimlerde öbür partilerin hiçbirinin genel başkanlan bunu yap-
madılar. Sadece CHP yaptı. O zaman CHP sancılı bir hava için-
deydi. Biliyorsunuz, havada uçuşan pet şişeler altında bir kurul-
tay yapıldı. Ben genel başkanlığa seçildim. Teşekkür konuşmamı
yaparken sağımdan solumdan pet şişeler uçuyordu. Derken dele-
gelerin yansı kurultayı terk edip gitti. Yeni parti kurma havası için-
deydiler. Ben gelir gelmez parti içindeki banş havasını arkadaş-
lanmla birlikte kurdum. Zaten bili-
yorsunuz, ilk kurultayda sadece ben
seçilmiştim. Parti Meclisi (PM) se-
çilmemişti. Hazıranda ikinci kurul-
tay yapıldı.
PM llstesl
-O zaman PMlistesininasılolus-
turdunuz?
- Listeyi bütün gruplardaki arka-
daşlardan, hepsi bir arada çalışsınlar
diye oluşturdum. Uzun süre de par-
ti bir işbirliği havası içinde çalıştı.
Geriye doğru dönüp bakarsanız o
dönemde parti içinde hiçbir itişme
kakışma olmadı, hiç kimseyi de ih-
raç etmedik. Sadece Bursa teşkilatı
görevden alınmıştı. Bunda da her-
kes fıkir birliğindeydi. Parti bir se-
ferberlik havası içine girmiş, hızla
toparlanmaya başlamıştı. Türki-
ye'nin 81 ilini biz dört kez bölge top-
lantılannda bir araya getirdik. Ayn-
ca ben ve arkadaşlanm 56 ili, ilçele-
riyle tek tek gezdik. Durumu tespit
eden arkadaşlanmız raporlar yazdı-
lar. Bir kaynaşma dönemi içindeydik. O sırada, araya deprem fe-
laketi girdi. Deprem bölgelerine en çok bizim partililer gittiler. O
bölgede kime sorsanız aynı şeyi söyleyecektir. Deprem felaketze-
delerine elimizdeki tüm imkânlan seferber ettik. Ama bunlan i-
lan etmedik. Oradakiler bilirler.
- Bir de tüzûk çalışmanız vardt O ne oldu?
- Tüzüğü yine bölge toplantılannda tamamıyla demokratik ha-
le getirdik. Fakat siyasi ömrümüz yetmedi. Tüzük şu anda hazır.
Arkadaşlanmız onu rafa kaldırdılar. O bir yana, şimdi mevcut tü-
zük olduğu gibi uygulansa mesele kalmayacak. Mevcut tüzük ve
gelenekler uygulansa, bizim yapüğnnız gibi, benden yana olan ol-
mayan aynmı yapılmasa bugünkü olumsuz manzara ortadan kal-
kacak. Oysa arkadaşlanmız, biz ne yaptıysak onun tam tersini yap-
tılar. Bir de biz üye yazımlannı tam anlamıyla yeni esaslara da-
yandırmıştık. Bunda dürüstlüğü temel alıyorduk. O zaman parti-
nin 1.9 miryonüyesi var görünüyordu. Ama bunlann birkısmı ve-
fat etmişti, bir lusmı da zaten CHP üyesi değildi. Onlann başka
partilerin üyeleri olduğu bilindiği halde bazılan onlan bizim par-
tiye de üye yapmışlar.
- Bunda amaç nedir?
- Amaç şu:
O kişilere, "Gend seçünlerde hangi partiyeoy \wirsen ver, ama
bldmdelege seçimlerinde banaoy ver" denilmiş. Böyle delegeler
çok. Her neyse... Biz 45 gün içinde partinin gerçek üyelerini tes-
pit ettik. Ilçe merkezlerine üye listelerini astık. Üyeliklerini de-
vam ettirmek isteyenler üyeliklerini yenilediler. Ve sonunda ger-
çek üyelerin 200 bin olduğu ortaya çıktı. Bunlar sağlam üyelerdi.
tsterseniz 5 mih/on üyeniz olsun. Üye sayınızdan genel seçimler-
de daha az oy alıyorsanız o zaman bunun hiçbir faydası yoktur.
Diyelim ki bir bölgede 100 üye var, ama partiye 20 oy çıkmış.
- Bu, aynı zamandapartiyönetiminiyandtmıyor mu?
- Tabii ki yanıltıyor. Böylece üyelik bir yönetmeliğe bağlandı.
Bu gelişmeler yaşanırken bu kararlann hepsi partide oybirliğiyle
alındı. Oybirliğinin içinde olan arkadaşlanmızın bir kısmı bugün
de PM üyesi. Ama bugün tam tersini uygulamak için bir yönet-
melik değişikliği getirdiler. Uygulamada mevcut tüzüğü de çiğ-
neyerek, yönetmeliğin de esasına aykın bir biçimde, benden ya-
na olan olmayan aynmı yaparak faaliyete geçtiler. Bu şekilde de
CHP hızla bir hizip partisi görüntüsü alıyor. Bunun yapılmaması
lazım. Sadece bununla kalmadılar. Eski 1.9 milyon üyenin isim-
lerini alıp listelere geçirdiler. Tüzüğün 13. madde uygulamasını
hayata geçirdiler. 13. madde istisna maddesidir. Normal uygula-
mada bir kişi partiye üye olacaksa ilçeye gider, işlemini yaptınr,
aday üye olur. Altı ay süreyle ne seçilebilir ne de oy kullanabilir.
Altı ay sonra seçme ve seçilme hakkı başlar. Biz, aday üyelerin o
altı ay içinde parti içi eğitimden geçmesi şarti getiriyorduk. Bu
uygulamaya 13. madde istisna getirir. Onun da amacı şudur. Ka-
muoyunda çok tanınmış, saygınlığı, partiye katkısı olabilecek olan
isimlerin bekletilmeden hemen üyeliğe alınmalan. 13. madde ka-
rannı da merkez yönetim kurulu (MYK) verir. Ama arkadaşlan-
mız şimdi binlerce kişiyi 13. madde uyannca partiye aldılar. Bun-
lann içinde ne sendikacı gruplan, ne akademisyen, ne öğretmen
gruplan var. Bunlar sadece partide hizip savaşı yapmak isteyen
bazılannın gruplan.
Slstem tersyüz edlldl'
- Yani DP döneminde Vatan Cephesi'ne üyelik uygulamasına
benzer bir uygulama mı bu?
- Aşağı yukan öyle. Bunlar üstelik tam kurultay sürecinin baş-
ladığı günlerde oluyor. Amaç, bu cumartesi ve pazar günleri ya-
pılacak delege seçimlerinin dengelerini bu şekilde ayarlamak. Bu
hareketin verdiği izlenim bu. Her gün daha da iyi anlaşılıyor. Baş-
langıçta, "tstanbuTa 7 bin üyeyapülar" dediklerinde inanmamış-
tım. Ama geçenlerde İstanbul ll Başkanı AM Topuz'un televizyon-
da basın toplantısını izledim. u
İstanbul'da 9 bin üye yapük" di-
yordu. Üyeliklerle böylesine oynanması, bizim kurduğumuz sis-
temin tamamıyla tersyüz edilmesi, benden yana olan olmayan ay-
nmının açık açık sürdürülmesi fevkalade tehlikeli bir gidiş. Bir
de görevden alma uygulamalan başladı. Burada da amaç, benden
yana olan olmayan aynmı. Bu açıkça görülüyor. Bahaneler bulu-
narak yapılan uyguiamalar var. Örneğin bir teşkilat, üç taplantı ya-
pacak yerde iki toplantı yaptığı için görevden alınıyor. Parti ör-
gütlerinin belirli toplantı sayılan vardır, ama bunlar zorunlu de-
ğildir ve görevden alma sebebi oluşturmaz. Ama bir yıldır toplan-
tılannı yapıyor idiyse de zapta geçirmediği bilinen bir örgürii de
görevden almıyorlar. Cünkü o örgüt kendilerinden yana. Baskıy-
la insanlan istifa ettirip örgütlerin düşürülmesi gibi bir sistem de
getirdiler. Ama bir örgütün düşmüş sayılması için. görevden alın-
ma muamelesine tabi olması lazım. Yani yaptıklan tüzüğe aykın.
Pemokrasl bir bütündür1
- Bazt yayın organlannda şöyle bir spekülasyon çıktı: Ece-
vit'in DSP'yi birincipartihalinegetirmesinidikkatleizleyen De-
niz Baykal, Ecevit "ın modelinin tıpkısını CHP'de uygulamaya ko-
yuyor. Bu göriişe katüıyor musunuz?
- Sayın Ecevifin partisi değişik. kendine özgü bir parti. Bizim
arkadaşlanmız o sistemi eleştirirler, demokratik bulmazlardı. CHP,
demokratik olmakla övünen bir partiydi. Bütün dünyadaki sosyal
demokrat, sosyalist partilerin hepsi zaten böyledir. Sadece genel
başkanın dediklerinin uygulandığı, konulann hiç müzakere edil-
mediği, genel başkanın sabah aklına gelenleri herkesin tekrar et-
tiği bir parti biliyor musunuz? CHP, Ecevifin partisine benzetile-
mez. Bu uygulama Sayın Ecevit'in partisinde işleyebilir, ama
CHP'de işlemez. lşliyor gibi olsa da Ecevit'in partisinin aynısı olur.
tki tane aynı şekilde parti, bundan CHP kazanır mı? Kazanmaz.
Son seçimde kaybetmiş olsa bile CHP'nin sağlam bir gücü var-
dır. Son seçimlerde CHP'den soğuyup Sayın Ecevit'in partisine
oy vermiş görünseler bile yeniden CHP'ye oy vermeye hazırlanı-
yorlardı.
CHP'yi Ecevit'in partisine benzettiğiniz zaman CHP'ye oy ve-
renler başka seçenekler arayacaklardır. Bu, politik açıdan da yan-
lış. Partinin tüzüğüne aykın. Insan demokrasiye inanıyorsa ve bu-
nu ülke çapında uygulama iddiasındaysa parti olarak kendi için-
de de uygulamalıdır. Demokrasi bir bütündür. Yani, parti içi de-
mokrasiyi kaldırmak, inanmış demokrat olmamak demektir. "Tek
parti, tek ses, tekşeP gibi sözler de işitilmeye başlandı. Bir parti-
nin elbette bir genel başkanı. bir hiyerarşisi olur. Ama bir partide
sadece genel başkanın sesi çıkar, başkasının sesi çıkmaz. onu hiç
kimse eleştiremez gibi bir sistem bir sosyal demokrat partide dü-
şünülemez.
- Şimdi CHP'deyeni söylem Anadolu solu. Bu ne demek?
- Anadolu solu, Şeyh Edebali'yle başlayan bir süreçle ortaya
çıktı.
- Yani hurafelere mi dayanıyor?
-13., 14. yüzyıllarda ortaya çıkmış, aslında rivayetlere dayanan
destansı bir söylem. Sayın Baykal bunu odasına da asmış. Söy-
lem olarak fena değil. Ama sonradan. Tank Buğra'nın bunu bir
romanında yazdığı ortaya çılcn. Daha önce Abdülhamitzamanın-
da da kullanıhnış. 13., 14. yüzyıllarda yazılı belge olmayınca bu
efsaneleri yazarlar romanlanna ahyorlar. Bu efsane üzerinde bir
tartışma oldu. Bunun ardından, "Biz bir potitika degişikBği yapı-
yonız" iddiası ortaya çıktı.
- Bupolitika değişikliği neye dayanıyor?
- "Biz arnk Mevlana'ya da, Yunus Emre'ye de sahip çıkacağE"
denildi. Bu öyle bir söylendi ki sanki CHP o zamana kadar Mev-
lana'yı da, Yunus Emre'yi de, başkalannı da dışlamış, Anado-
lu'nun değerlerini dikkate almamış, birdenbire yeni bir politikay-
la onlara sahip çıkma karan ahnış gibi bir izlenim verildi. CHP
kadar bu ülkenin tüm değerlerine sahip çıkan başka bir siyasi par-
ti yok. CHP'nin temelinde bu var. CHP, daha Atatürkzamanında
başlayıp, IsmetPaşa zamanında da gelişerek Türkiye 'yi adım adım
taratmış ve her alanında ne kadar değeri varsa hepsini sahiplen-
miştir. Halkevleri'yle onlan geliştirmeye çalışmıştır. Şimdi, CHP
sanki bunu hiç yapmamış da yeni bir politika getiriliyormuş ızle-
nimi vermek yanlış. 13.. 14. yüzyıllar-
la ilgili tartışma haftalar boyu sürdü.
Buna acaba nasıl vakit buldu, diye şaş-
tım. Türkiye'de uğraşılacak o kadar çok
güncel mesele var ki.. O güncel mese-
leler bir tarafa bırakıldı. Bugün halkın
yüzde 85 'i açlık smınna yaklaşmış; pe-
rişan halde. O sorunahıç değinılmiyor,
varsa yoksa Şeyh Edebali, Yunus Em-
re, Mevlana... Bizim parti bunlarla uğ-
raşan bir parti gibi göründü. O zaman
da, "Bunlar halkla değil. tarihin derin-
liklerindeki bir takım rivayetierle uğra-
şı>t>ıiar. Öbür meseielerie ne zaman uğ-
raşacaklar" sorusu sorulmaya başlan-
dı. CHP'nin sağa kaymaya başladığı
görüşleri de buradan ortaya çıktı.
Mefctup sorunu
-Siz,geçenhaftabirgntp muhalefetli-
deri, Ankara'da Murat Karayalçm'ın
evinaetopianâuuz Topknttda DenizBay-
kal a bir uyan mektubugönderme kara-
naMauzBu mektubu, topümttyakaalan
Cezmi Kartay, etiyieBaykal'a verdl Bil-
diğimizkadanylaşimdiye kadarbumek-
tuba hiç bir teptdgebnedL.
- Biz muhalefet lıden filan değiliz. Aslında CHP içinde muha-
lefet yoktu. 30 Eylül kurultayında Baykal seçilince ben de kendi-
sini kutladım, başanlar diledim. Ne benim aklımda muhalefet
yapmak vardı ne de başkalannın. Parti içinde, benden yana olan
olmayan aynmıyla yapılan usulsüzlükler üzerine, partinin çok
tehlikeli bir sürece girdiğini fark ettiğimiz için o toplantıyı yap-
tık. Sayın Genel Başkan'ı uyarmak istedik. Bir mektup yazdık.
Mektupta bu söylediklerimi belirttik. Daha o zaman ihraç mese-
leleri ortaya çıkmamıştı. Ama üye yaznnlannda yapılan işlemler,
örgütlerin görevden alınmalan. usulsüzlükler ortadaydı. Bunlann
yapılmaması için Sayın Genel Başkan'ın görevini yerine getirme-
sini diledik. Bunu, partimizin gelişmesüıe katkıda bul unmak ama-
cıyla yaptığımızı belirttik. Gayet nazik, dikkatli birmektuptu. Biz
beş kişiydik. Mektubu, aramızda en kıdemli olan Cezmi Kartay'a
verdik.
Kendi eliyle Sayın Genel Başkan'a götürdü. Ertesi günü gaze-
telerden, mektubu açmadığını öğrendik. Cezmi Bey oradayken Sa-
yın Genel Başkan mektupla ilgilenmemiş. Cezmi Bey postacı de-
ğil ki... Kendisine mektup verildiği zaman açıp okuyabilir, buna
karşılık kendi düşüncelerini söyleyebilirdi. Usul budur. Ertesi gün
yine gazetelerde okuduk. Kurmaylanna, "Bu mektubu önemse-
meyia Yok sayın'' demiş. Bu, gazetelere yansıyan haber. Gazete
haberinde bir şey daha var. "Rfca ediyonar'' diyor. Tabii kiricaet-
tik. Bu, tüm parti hiyerarşisine, nezaket kurallanna uygun biçim-
de yazılıp gönderilmiş bir mektup. Ama aynı nezaketi kendisin-
den görmedik. Bize herhangi bir cevap verihnedi. Yalnız o haber-
ler çıktı.
O haberler de tekzip edilmedi. Bir haber daha gazetelerde çık-
tı. "Onlar (yani beş eski genel başkan) kontenjandan milletveki]-
üği beklijorlar" demiş. Ne alakası var. Her şe>e ragmen Sayın
Genel Başkan'ın böyle birdüşünceyi ortaya attığını sanmıyorum.
Ama tekzip de etmedi. Böyle bir düşünceyi ortaya atmışsa bunu
nasıl aklından geçirebihniş? Böyle bir şeyi aklından geçirebilmek
için, insanm, politik girişimleri sadece kendi çıkarlan için yap-
mayı amaçladığı gibi bir mantaliteye sahip olması lazım. Bizim
istediğimiz, CHP'nin gelişmesi. Bunun milletvekili olup olma-
makla ne ilgisi var? Bu, fevkalade yanlış bir zihniyet. Parti için-
de bir kişi bir girişimde bulunduğunda mutlaka bunun bir çıkara
dayandığını düşünen kişinin esas kendisi o düşünce içindedir. an-
lamı çıkar.