Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2ŞUBAT2001 CUMA
HABERLER
yargdamyor
• tstanbul Haber
Servisi - Eminönü
Belediye Başkanı Lütfi
Kibiroğlu'nun, esnaftan
yasada belirtilen
miktann üzerinde harç
tahsil ettiği gerekçesiyle
yargılanmasına başlandı.
Istanbul 7. Ağır Ceza
Mahkemesı 'ndeki
duruşmaya, tutuksuz
sanık Kibiroğlu
katılmadı. Duruşmada
şikâyetçı Yahya Halıcı,
işyeri ruhsatı almak için
belediyeye 30 milyon
lira yatırdığını, yine
ruhsatla ilgili
kendisinden 280 milyon
lira istendiğini belirtti.
Tanık Yücel Öner de
dükkânına ruhsat almak
içın 70 milyon lira
yatırdığını söyledi.
davası
• DhARBAKIR
(Cumhuriyet Bürostı) -
Polis memuru Mehmet
Zengin ve 8 yurttaşın
ölümünden sorumlu
tutulan Hizbullahçı
Yunus Aysu, dün çıktığı
mahkemede ilk kez
savunma yaparken
suçsuz olduğunu öne
sûrdü. Dıyarbakır'ın
Bağlar semti 5 Nisan
Mahallesi Bestekâr
Sokak'ta 20 Ekim gûnü
istihbarat çahşması
yapan polis memuru
Mehmet Zengin'i şehit
eden Hizbullah tetikçisi
"Emin" kod adlı Aysu
ve imam nikâhlı eşi
Mukadder
Selamboğa'nın
yargılanmalanna
Diyarbakır 3 No'lu
DGM'de devam edildi.
Mahkeme heyeti
dosyadaki eksiklerin
tamamlanması için
duruşmayı erteledi.
Ergifi, Çakıct'yı
tehditetti
• tstanbul Haber
Servisi - Karagümrûk
çetesi lideri Nuri Ergin
ile 2 kardeşinin de
aralannda bulunduğu 7
sanığın, Interstar'm
kurşunlanması, 1 kişinin
öldûrülmesi ve 5 kişinin
de yaralanması
olaylanna ilişkin
yargılanmalanna
başlandı. Istanbul 1
No'lu DGM'deki
duruşmaya, tutuklu
sanıklardan Nuri ve
Vedat Ergin katıldı.
Vedat Ergin, "Benim ve
aılemin başına gelecek
tûm olayların sorumlusu,
o hayali kahraman
'Pokemon Çakıcı' ve caz
yapan Sedat Peker'dir"
dedi. Nuri Ergin ise
Alaattin Çakıcı'yı,
"öldürtmekle"
tehdit etti.
Bayrampaşa'da
arama
• Istanbul Haber
Servisi - Bayrampaşa
Cezaevi'nin özel tip
bölümünün H, I, K ve
karantina koğuşlannda
yapılan aramalarda, 8
adet kesici ve delici alet,
2 adet adaptör ile 1 gram
esrar bulundu.
Yasakye
MHçepH serbest
• ANKARA(AA)-
Bufalo operasyonu
kapsamında gözaltına
alınan ve savcılık
sorgulannın ardından
tutuklama istemiyle
yedek hâkimliğe sevk
edilen "Drej Ali"
lakaplı Ali Yasak ile
Abdullah Milçerli dün
serbest bırakıldı.
Doktorlar, cezaevlerine yapılan müdahalenin ardından mahkûmlann durumunu anlattı:
Operasyon sonrası basla vardı
• Istanbul Tabip Odası
însan Haklan Komisyonu
üyesi üç doktor
operasyondan sonra bugûne
dek yâşananlan 'tıp' gözüyle
değerlendirdi.
BERATGÜNÇIKAN
Kırk yedi gün önce, yirmi cezaevine
aynı saatlerde başlayan bir operasyon
düzenlendi. Amaç, insan haklanna uy-
gunlugu tartışılan F tipi cezaevlerini kul-
lanıma sokmaktı. Adalet Bakanı'nın ka-
muoyu önündeki tartışmabiöneden açıl-
mayacağını vaat ettiği F tipleri için ope-
rasyon sonrası yaptığı açıklamada, tar-
üşmanın bittiğini söylemesi bu düşün-
ceyi dogruluyordu. Operasyonda otuz i-
ki kişi yaşamını yitirdi. Kimi ölüm oru-
cunda kimi açlık grevinde olan tutuklu
ve hükümlülerin kendilerini yaktıklan
söylendi önce, sonra bir kadın tutuklu
ambulanstan indırilırken "yatakhk" çığ-
lığı attı... İlk otopsi raporlan yanarak
ölümlerden çok kurşunlanarak ölümle-
rin çokluğunu belgeliyordu. Suçlama-
lar, operasyon öncesi tutuklu ve hüküm-
lûlerle Adalet Bakanlığı arasında arabu-
luculuk rolünü üstlenen mesleki örgüt-
lere ve sivil oluşumlara yönlendirildi...
Avukatlar, doktorlar, insan haklan savu-
nuculan kıyasıya eleştirildi... Tabipler
Odalan da eleştiriler arasındaydı. Daha
operasyon öncesi ağıza alınan "Eyfcm-
cflere neden müdahale etmedmiz" soru-
suna meslek etıği çerçevesinde yanıt ve-
ren doktorlara bugün bir başka soru yö-
nelnliyon
"Neden bilâöimedflcrr
Istanbul Tabip Odası, tnsan Haklan
Komisyonu'ndan üç doktor, Yeşim tşle-
gen, EKf Knteke ve Ühan Ak, hem bu
ölüme alkış tutan soruyu hem de operas-
yondan bugüne yaşananlara dair sorula-
nmızı yanıtladılar:
-Yakma, yakuma, kurşunlanma, dö-
vülme™ Operas>on sonrasnda ölümler
vpyaralanmalgr bunlarla açıklandL Yak-
ma mı, yaküma na, bu otopside oğreni-
lebffirmi?
KanrtgiysHerçıkarıldı'
Yeşim tşlegen: ElbeUe ama yeterli in-
celeme gerekir, kimyasal analizler yapıl-
ması gerekir. Bu noktada elbise çok
önemliydi, operasyondan sonra (Ürnra-
niye) herkes çınlçıplak soyulmuştu, ya-
ni kanıt olabilecek giysılerin tümü çıka-
nlmıştı. Giysilerde yanıklar yokmuş a-
ma vücutlarda yanıklar varmış...
-Bu neyi gösteriyor?
Yeşim ışfegen: Kimyasal olduğu şüp-
hesini doğuruyor. Blzimilkdönemüze-
rinde durdugumuz, gaz inhalasyonu ta-
nısı konulanlarda kullanılan gazm nite-
liğini bilmekti, çünkü tedavı de ancak bu
bilgiye göre ılerleyebilirdı. Bu, ya gazı
kullanan yetkililerden sorulabıÜrdı ya
da bır takım analizlerle öğrenılebilırdı.
Ancak hiçbiri yapılamadı.
-Neden?
Yesjm tşlegen: Çünkü bılimsel gerek-
leri yerine getirebilmek için özgür bir or-
tama ihtiyaç var, böyle bir ortam yoktu.
Aynca yaratılması için de ciddi bir çaba
olmadı.
-Otopsi?
EHfKırteke: Bu tip otopsilerde, bızde
Cezaevi operasyonundan sonra akılda kalan görûntükrden birisi de, ambulanstan
İDerken "Yalakfak" diye bağıran bu kadın mahkûmdu.
de, dünyada standart olan Mineseto
Otopsi Protokolü uygulanmaktadır. An-
cak olay yerindeki kanıtlann toplanarak,
bütün laboraruvar incelemeleri otopsi
sonuçlan ile birlikte değerlendirilerek
ölümler ile ilgili gerçek nedenler ortaya
çıkacaktır.
-Ftipicezaevlerine sevkedDenlervada
hastanedeki yarahlar bir sonuca götüre-
mezmrydi?
Yeşim tşlegen: Otopsilerin iyi yapıl-
ması kadair adli raporlann da iyi tutul-
ması gerekirdi. Ancak hem cezaevlerin-
de hem de hastanelerde ciddi bir baskı
vardı. Operasyonla oluşan şüphelerin
araştinlabılmesı için ilk 10-15 günlük
dönem önemliydi, ancak cezaevlerinin
kapısı yirmi günden sonra açıldı. Has-
tanelerde ise ciddi bır baskı söz konu-
suydu.
EHf Kırteke: Bir ömek var, çınlçıplak
gelen tutuklu ve hükümlülere giyecek
yardımı yapan bır hemşire gözaltına
almmaya çalışıldı, ancak kim olduğu
tespit edilemediği için işlem yapılmadı.
-Kadırga'da tutuklu ve hükümlülerin
copla tecavüze uğradıklanna dair suç du-
yurulan, cezaevine giden hekimlerin de
raporlan var_
Yeşimtşlegen: Cezaevi hekimlerine ve
hekım heyetlenne ancak ölüm oruçlan-
nı ve açlık grevlennı takip için izin ve-
rildi, adeta operasyon ile ilgili soru so-
rulması yasaklandı. Böyle bir soru yö-
neltildiğinde baskı ortamı oluşturuldu-
ğu görüldü. Operasyondan sonra ceza-
evlenndekılere işkence yapıldığı, dayak
atıldığı şekünde şikâyetler geldi ama yi-
ne bir şey yapılamadı...
-Bu ortam içinde hefcimtik hatasuıdan
söz edebflir miyiz?
Yeşim tşlegen: Benim inancıma göre
ciddi eksıklikler var, hekimlik görevini
tam olarak yerine getirmek için klinik
özgürlük şartlanna ihtiyaç vardır, o dö-
nemde böylesi şartlar olmadığı için he-
kimlik uygulamalannda da eksiklikler
var. Sıradan bir vakada örneğin, acil ser-
viste, ekimozlu hasta gördüğümüz za-
man bile, "sana ne okhı", dıye soruyo-
ruz, "şu oldu, bu oldu, kocam dövdü" dı-
ye yanıt geliyor. Bu kadar vahim bir o-
lay karşısında, ne hastanelerde ne de ce-
zaevi revirinde bu sorular soruhnadı.
Bilglyl karartma
-Bunun anlanu bflgiyi karartma mı?
EhT Ku-teke: tşinı yetersız, eksik ya-
parsan, bilimsel olmayan bir yöntem iz-
lersen tabii ki bilgiler kararnlmış olur.
Olayın öyküsü, olayuı oluş şekliyle ilgi-
li iddialann hastanm kendi ifadesi ile
kaydı, olaydan sonra oluşan fiziksel ve
ruhsal şikâyetlerin, bütün vücudun çıp-
lak muayenesi, lezyonlann doğru tanım-
lanması, gerektiğinde konsültasyonlar,
laboraruvar ve radyolojik incelemeler
olmaksızın hazırlanan bir adli rapor ye-
tersizdir. Ancak hekime de bu konuda
olanak tanınmaladır. Ve bu işi ancak de-
neyimlı hekımler özverili çalışmalany-
la standart doğrulara ulaştırabilir...
Yeşim tşlegen: Birileri çıkıp şöyle di-
yebilir: Elinizde hiçbir kanıt olmadan
sadece ınsanlann ifadeleri ile bunlann,
bunlann yapıldığını söyleyemezsinız.
Bu, yanlış bir soru.. bunlar bunlar görül-
meden, bunlann yapılmadığmı söyleye-
bılir mısiniz?
'Neden ölüm yok?1
Kalıcı mhatsı:Jık
ohnasınctiyeBl
knüanjyokar
Ölüm oruçlan yüzüncü günü-
nü aştı ve cezaevlerinden henüz
bir ölüm haberi gelmedi. TBMM
İnsan Haklan Komisyonu eski
üyesi Mehmet Bekaroğlu da ken-
disine "Neden ölüm yok" sorusu-
nun yöneltildiğinden yakındı.
Pekçok kişinin dillendirdiği bu
sonıya doktorlar lşlegen, Ak ve
Kırteke'nin yamtlan şöyle:
"Bu ölüm oruçlannın diğerle-
rinden tek farkı, başlangıçtan be-
ri Bl vitamininin kullanılması.
ölüm oruçlannın ölümle sonuç-
lanmayacağı umuduyla eylem bi-
tirildiğinde Wernicke Korsakoff
sendromu gibi kalıcı nörolojik
hasarlann olmaması için öner-
miştik.
Daha önceki ölüm oruçlannda,
ölüm sebebi bilinç kapandıktan
sonra mide sıvısmın akciğere
kaçması ve benzeri komplikas-
yonlardı.
Üaç, büincin M p g n m
asını önlûyor
Bl bılincin kapanmasını gecik-
tirerek bu tip komplikasyonlan
önlüyor. Kusmalar, buna bağlı
olarak sıvı elektrolit kaybı, yani
vücudun sodyum, potasyum yi-
tirmesı olmuyor, bu da bılinci
açık tutuyor, ishallenn daha geç
meydana gelmesini sağlıyor.
Geçmiş yıllardaki deneyimleri-
mizden de biliyoruz, ölüm oruç-
lannda ölümlerin etkili sebeple-
nnden biri de pinomoni (zatür-
re)dir. Bl ayncavücutbağışıklık
sisteminı koruyor ve pinomoniyi
de önlüyor. Ancak dünyada Bl
vitamini kullananlarla kullanma-
yanlar arasmda kontrollü bir ça-
lışma olmadığı içın daha fazla bi-
limsel bir yorum yapma imkanı
yok.
-Eylemcikr Bl^i bırakte'
Ölüm orucunda kazanılan de-
neyimlen, mevsim koşullannı da
hesaba katmak gerekiyor. 1984-
1996 açlık grevleri temmuz-ayla-
nnda yapılmıştı, aşın sıcak sıvı
kaybını arrrırarak ölümlerin daha
erken gerçekleşmesine yolaçmış-
tı. Açlık grevcilerin ılık ve nemli
bir ortamda bulunmalan gereki-
yor, çünkü metabolizma bu koşul-
larda yavaşlıyor, açlığa dayanık-
lıhkaröyor. Ancak bu tür sorular
ve bu sorular etrafında dolaşan
tartışmalar nedeniyle tutuklu ve
hükümlüler şimdi Bl vitamini
kullanmayı bıraktılar. Spekülas-
yonlarla bir sürü insanm ölümüne
davetiye çıkanyorlar. Eğer yaşam-
dan yana isek, Bl vitamini kul-
lanırnını desteklemek gerekiyor.
Dr. Yeşim işlegen:
Bu tam anlamıyla
özelleştirmedir
Dr. Yeşim tşlegen,
F tipi cezaevlerinin
kullamma açılması-
aı dünya genelinde
yaşanan cezaevlen
reformunun bir par-
çası olarak değerlen-
diriyor.
Amerika, Ingilte-
re ve Avustralya'da-
ki reformun özellik-
lerini mahkûmiyet
sürelerinin uzatıl-
ması ve hükümlü
sayısının arttınhna-
sı olarak sıralayan
tşlegen şöyle diyor:
"YeniTürkcezaka-
nunu yasa tasansm-
da da böyle eğilim-
ler var, mahkûmla-
ra yöneGk SSK tasa-
nsı da gündeme gel-
dL Kısacası, F tipi ce-
zaevlerinin sadece
poihik bir arka pla-
nı yok, iş gücü piya-
sası olarak da bir an-
iamı var. Reformun
söz konusu olduğu
ûlkelerde cezaevle-
rindeld hizmederin
özeDeştirmesidesöz
konusu.
F tipi cezaevkrin-
de de şu an bunun
örneklerini görüyo-
ruz, ilaçlar ve diğer
übbi matzemeler bü-
tünü ik tutuklu has-
talann kendileri ya
daaOekritarafindan
karşdamyor.
Buna bir örnek
Edirne F Tipi Ceza-
evi'ndekiUrukKes-
kin'in durumu, ken-
disi insühne bağlı di-
yabet hastasu. Baba-
sı bize geüp durumu
bidirdi,yaardıgıpa-
ra çocuğa verilme-
miş, nedeni soruldu-
ğunda cezaevinden
aileye verilen yanıt,
'Parayı ilaçlanna
harcıyoruz' obnuş.
Önceki uygulama
sosyal deviet politi-
kasnun kafanülany-
dL Tûmöyle obnasa
bile tutuklu ve hü-
kümlülerin sağhkgi-
derleri daha önce
deviet tarafindan
karşuamvorduJ"
Kaduılar
6
operasyon'u protesto etti
Emekçi Kaduüar Birliği. Halkevleri, Üniversiteü Femi-
nist Grup ve ÖDP'li kadınlann da aralannda bulun-
duğu bir grup, Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi
önünde cezaevlerine düzenlenen operasyonlan protes-
to etti. Kadın tutuklu ve hükümlüleri ziyaret edip çi-
çek vennek isteyen gruba izin verilmedL Yakalannda
"Endiş^liyim" yazıh kartlar taşıyan kadmlar, Adalet
Bakanı Hikmet Sami Türk'ün F tipi cezaevlerine geçi-
şin ertelenmesi sözünü tutmadığını anımsatarak ope-
rasyonlarla kesilen görüşmelerin yeniden başlaülma-
suu istediler. Cezaevlerinin sivil denetime açdmasuu
talep eden kadmlar, "Kadın tutuklu ve hükümlülerin
hayatlanndan endişe duyuyoruz. Biz kadmlar şiddet,
dayak ve teca\iiz tehdidi olmaksızın yaşayabileceğimiz
bir ülke istiyoruz. ^ aşama hakkuun bile güvencede ol-
madığı bu ülkede sessiz kalamayız" dediler. Öte yan-
dan Tutuklu ve hükümlülerin Ftipicezaevlerinin kapa-
nlması için yapnklan ölüm orucu eyleminin sürdüğü ve
bugün 106. gününü doldurduğu beürtildi. Ozgür TA-
YAD, "49 kişinin eylemi bıraktığı" haberinin doğru ol-
madığını, süresiz açlık grevKle destek verenlerin eyleme
ara verdiğini biMirildL (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
BIRBAKIMA
SERVER TANÎLLl
Porto Alegre'de Yoktuk...
Ocak ayının son haftası, dünyanın iki yerinde kü-
resel çapta iki büyük toplantı oldu.
Biri, Isviçre'nin Davos kentindeydi. Her yıl ora-
da, kaprtalizmin ekonomik ve politik seçkinleri,
"Dünya Ekonomik Forumu" adı altında bir araya
gelir, tartışırlar. Son yıllann başkonusu "küreselleş-
me" ve "yeni liberalizm" değil mi? Söz konusu
toplantı da o konudaydı ve yeni ekonomi üstüne
bir bilanço çıkarmak içindi.
Çıkanldı da...
Ikinci toplantı, Brezilya'nın Porto /Megre kentin-
deydi. Insanlar, küreselleşme deyıp koyun gibi ar-
kasından gitmiyoriar. Ona karşı başlamış bir hare-
ket de var dünyamızda. Birinci toplantının adı
"Dünya Ekonomik Fonımu" ise, bu ikincisininki
"Dünya Sosyal Forumu" idi. Yeni liberalizmin aşı-
nlıklannı ortaya döküp başka bir seçeneğin öneri-
lerini hazırlamak; dünya çapında bir sivil toplumu
ete kemiğe büründürmek; tek kelimeyle, "bir baş-
ka dünya mümkündür" diye haykırmak için bir ara-
ya gelinmişti. Biryüz kadar ülkeden binlerce insan. •
Haykınldı da...
Toplantı yerlerinin niteliği de önemli: Davos, tu-
zu kuru isviçre'nin kış sporlarıyla ünlü bir kenti;
Porto Alegre ise, kendi kendini yöneten, bütün
hemşerilerin, belediye bütçelerinin oylamalanna
katıldıklan bir kent.
Gelecek için vaatlerle dolu bir ömek...
Porto Alegre'de, liberalizmin karşısına "sosyal
değerier"\ tanıtmak, onun yol açtığı adaletsizliğin
rakamlannı yüzlere vurmak için çıkılınca, Davos'ta
bunun yankı uyandınnaması mümkün müydü? Ni-
tekim, orada konuşulan konulardan biri de "küre-
selleşmenin doğurduğu eşitsizlıkleri giderecek
araçlar" oldu. Daha açıkça konuşup "uçunımlan
doldunvaktan söz edilmiş; kimi gazetecilerin yaz-
dıklanna bakılırsa, Davos'ta "Karl Marx'/n mhu"
dolaşıyormuş... Inanmamak için pek neden yok:
Sosyal adaletsizlik ayyuka çıkınca, "Karl Manc'ın
nıhu" da ortada dolaşmaya başlar.
özetle, gelip durdugumuz nokta önemlidir: Kü-
reselleşme deyip onun parsasını toplayan "yeni li-
beralizm''e karşı, ayak seslerini Seattle'da, Prag'da
ve başka yerierde duyduğumuz protesto, yeni bir
küreselleşme, adil, sosyal, dayanışmacı bir küre-
selleşme adına, dünya çapında ilk toplantısını yap-
mış, Porto Alegre'de kaleye bayrağını dikmiştir.
Gayn arkası gelir bunun...
•
Buraya kadar anlattıklanmızı, okurlar gazeteler-
den elberte izlemışlerdır. Bizim asıl belirtmek iste-
diğimiz bunlar değil, bir başka şeydı. özellikle şuy-
du: Davosta bizden bir-iki polrtikacı, saytsı fazla ol-
masa da gazetecilerimiz vardı; belki, protestolara
katılmak için birkaç sivil toplum temsilcisi de.
Ama ya Porto Alegre'de?
Oradaki toplantının sadece sivil toplum temsil-
citerinden oluştuğu sanılmasın; resmi kişilerde var-
dı. Ömeğın Fransa, hükümetten iki temsilciyi Da-
vos'a yollarken ikisini de Porto Alegre'ye gönder-
mişti.
Ya biz?
Vazgeçtık resmî temsilciden; sivil toplum örgüt-
lerinden, aydınlanmızdan kaç kişi vardı?
Daha doğrusu, var mıydı?
Bildiğımiz kadanyla Porto Alegre'de yoktuk.
Ama Bandung'da da yoktuk.
1955'te Uçüncü Dünya'nın ezilen halklan kapi-
taJist ve sosyalist dünyalara karşı ayn bir ses ola-
rak çıkıp ilk toplantılannı yaptıklannda, aralannda
degildik. O zamankı Dışişlen Bakanı şöyle bir gö-
rünüp sıvışmıştı. Sosyalist dünyaya karşı kapitalist
dünyanın jandarmalıgına soyunmuştuk.
Bugün de yeni bir dünya kurulurken aynı aymaz-
lıklar içindeyiz. Olan bıteni bütün boyırtlanyla gö-
rüp izteyememenin ya da olaylara at gozlüğü ile
bakmanın zavallılığı üstümüzde. Böylestne bir top-
lum ve devlete de yüz verilmez, itelenir, horianır. Biz
de, bunlan yaşıyoruz, şamar oğlanına dönmüşüz...
Ama hayır, biz bu durumda degildik.
1923'te, emperyalist dünyaya karşı kıran kırana
bir ulusal mücadelenin arkasından bir Cumhuriyet
kurmuş, çağımızı yakalayıp bir devrim yapmıştık;
yeniden kurulan bir dünyada onurlu bir yerde sa-
fımızı tutmuştuk. Nereden geldiğimizi ve nereye
gideceğimizi biliyorduk. Bir kimfiğimiz, bır kişiliği-
miz vardı; o yüzden de el üstündeydik...
Uyanıp doğrulmak! Ama ne zaman, kiminle,
nasıl?
Yasadısı altın üretimi iddiası
Eurogold'a
suç duyurusu
Haber Merkezi - Eu-
rogold'un, Bergama-
Ovacık'taki altm ma-
deninde yasadısı yol-
lardan külçe altm üret-
tiğini kamuoyuna açık-
lamasınm ardından, Iz-
mir-Bergama, Eşme.
SivrihisarEl Ele Hare-
keti üyeleri, dün Izmir
Cumhuriyet Savcılı-
ğı'na suç duyurusunda
bulundu.
Danıştay 6. Daire-
si'nin Bergama'da si-
yanürlü yöntemle işle-
tilmek istenen altın
madeni için "tştetilme-
sinde kamu yaran yok-
tur" yönünde karar
verdiğini belirten hare-
ket üyeleri, Euro-
gold'un buna karşın
deneme üretimi adıyla
altın çıkardığını kayde-
derek fırma hakkında
yasal işlem yapıhnası-
m istediler.
Öte yandan, Türk Ta-
bipleri Birhği (TTB)
insanlann yaşam hak-
kı, sağlık hakkı, sağhk-
lı bir çevrede yaşama
hakkı ve ekosistemin
sürdürülebilirhği göz
önüne alınarak Berga-
ma'dakı altın madeni-
nin işletilmemesı ge-
rektığini vurguladı.
Bu yöntemde kulla-
nılan siyanürûn çevre
ve insan sağlığı için
ileri derecede zararlı
olduğu kaydedilen
açıklamada, cevherde
altın ve gümüşün yanı
sıra bulunan arsenik ve
ağır metallerin, atık bi-
leşiminde büyük mik-
tarda buluımasırun
çevrede yaşayan ınsan-
lann sağlığmı doğru-
dan tehdit ececeği bil-
dırildi.