Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ŞUBAT 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Pazarlama
'sanafı
Çevirmen, Ingilizce'den
çevirdiği bir pazarlama
kitabının önsözünde
Türkiye'deki
akademisyenlerin
yazdıklan kitaplarda
Türkçe'yi
katlettiğinden söz
etmiş... Çevirmen betli
ki Türkçe'yi çok iyi
biliyor...
Ingilizce'yi de
çok iyi bildiği
koca kitabı
çevirmesinden
belli... Ne ki pazarlama
bilgisi tarbşmalı...
Çünkü... Kitabın
orijinalinde "Satış
Gücûnün Yönettlmesi"
konusunda satış
temsilcilerinin ça/ışma
yöntemlerinden söz
edilirken "Seminer
Satış" açıklaması
şöyleymiş: "A company
team conducts an
educational seminar
for the customer
company about state-
of-the-art
developments" yani,
"Şirketin satış ekibi
müşteri şirketi en
gelişmiş ve en son
çıkan ürünler hakkında
bilgilendirmek üzere
bir seminer düzenler"...
Fakat çevirinin 622.
sayfasında çevirmen
"arfa takılmış:
"Şirketin bir takımı,
sanat dünyasındaki
gelişmeler hakkında
müşteri şirket için bir
eğitim semineri
yürütür."
Etektronık posta: dorazsomecumhuriyetcom.tr Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Dünyada her 15 kişiden biri
ruh hastasıymış...
"65 milyonda
4.3 mitvon kisi ederi"
T
ek Gıda-lş Sendikası, KİGEM, Tütün Plat-
formu, Tütün Eksperieri Derneği, Sigara ve
Ulusal Sağlık Komitesi, Tarım-Orman ve
Gıda Sen, Ziraat Mühendisleri Odası... TE-
KEL'in özelleştirilmesi girişimine kayıtsız kalmaya-
caklannı ve karşı koyacaklannı açıklıyor...
TEKEL'in özelleştirilmesine neden karşı çıkıyorlar:
"Yabancı çokuluslu sigara tekelleri, bugüne kadar
yasaga rağmen sürdürdükleri reklamlan ateniyete dö-
kerek daha da yaygınlaştıracakları için..."
"Politik çıkarlan uğruna, ülke yaranna ciddi bir üre-
tim planlaması yapmayanlar destekleme alım politi-
kalanndan vazgeçerek rekabetin yaşanmadığı biror-
tamda ekicileri alıcının insafina terk edeceği için..."
"500 bin ekici ve ailesi ile birtikte milyonlarca kişi
işsiz kalacağı, topraklanndan sökülüp atılacağı, tu-
tunabilen çok azının da yabancı çokuluslu şirketle-
rin sözleşmeli ırgatı haline geleceği için..."
"Binlerce işçi ve memur işsiz kalacağı için..."
TEKEL sınavı
"Tütünde mutlak bir dışa bağımlılık ortaya çıka-
cağı için..."
"Pazarda serbest rekabet değil, tartışmasız bir
yabancı tekelleşme söz konusu olacağı için..."
"Çokuluslulann, nikotinin bağımlılık yapıcı etkisi-
ni artıran ve insan sağlığına zararfı, ölümcül hasta-
lıklara yol açan katkı maddelerinin kullanıldığı ken-
dilerince de ikrar edilmiş olan ürünleri piyasaya hâ-
kim olacağı için..."
"Kadınlanmız, gençlerimiz, hatta çocuklanmız bi-
le sigara bağımiısı haline getirileceği için..."
Toplumsal sağlık bozularak gerek hastalıklann te-
davisi ve gerekse sağlık hizmetlerinin satın alınma-
sı için yurtdışına katrilyonlarca lira kaynak aktanla-
cağı için...."
"TEKEL'in azgelişmiş bölgelerdeki işletmelerinin
kapanması ile o bölgelerdeki işsizlik ve gelir dağılı-
mı sorunları daha da ağırlaşacağı için..."
"Ağır alkollü içkilerin özel kişilerce üretilmesi ha-
linde, denetimsiz kalan bu sektörün tıpkı sigara gi-
bi ülkede alkol tüketimini artıracağı, alkolden kay-
naklanan sağlık sorunlarının artmasının yanında,
ölümcül sonuçlar getiren kaçak ürünlerin de önü-
ne geçilemeyeceği için..."
Başka ne diyorlar:
"Türkiye Cumhuriyeti'ni idare etme yetkisini almış
olan iktidar sahipleri, ülkelerinin ulusal ve toplum-
sal çıkarlannı düşünmek zorundadır. Kendilerini bu
konuda duyartı olmaya çağınyoruz."
Ve ülkesinin çıkariarını, yabancı çokuluslu sigara
tekellerinin çıkarianndan üstün gören herkesi ve her
kesimi TEKEL'in özelleştirilmesine karşı çıkmaya
çağınyorlar...
Büyük bir sınav veriyoruz; sınıfta kalmayalım!
SESStZ SEDASIZ (!) NVRÎKURTCEBE 'Sokaktaki adam'a mahcup olmak
Dünyanın her yerinde "sokaktaki
adam", kendisini doğrudan ilgilendir-
meyen konulara ya hiç bakmaz ya da
uzaktan bakar ve eğer uzaktan bakı-
yorsa genellikle kamuoyuna hazır ola-
rak sunulanbilgilerleyetinir... Sokak-
taki adam halktır ve dünyanın her ye-
rinde haJk kendi derdindedir... Bu ba-
kımdan Fransa'nın "sokaktaki
adam"ının Fransız parlamentosundan
geçen "Ermeni Soykınmı" yasasıyla
pek fazla ilgilendiği söylenemez...
Nasıl ki, Türkiye'de "sokaktaki
adam"ı sokakta çevirip "Tayvan"ın
neyi çağrıştırdığını sorduğunuz za-
man, yerini bile bilmediği bu ülke için
"boks" derse ve parlamentosunu sor-
duğunuzda zaman zaman televizyon-
dan izlediği kavga sahnelerini anım-
sarsa, Fransa'da kamuoyuna yansı-
yan bilgiler de "sokaktaki adam"ın
belleğindeTürkler'in Ermenileri katlet-
tiğine ilişkin küçük bir iz bırakmış ota-
bilir. Çünkü küçük de olsa bu izin uzun
bir geçmişi vardır; Türkler "barbar"dır!
Küçük de olsa "sokaktaki adam"ın
kafasındaki yanlış bir "iz"i silmek ve
doğru bilgileri ulaştırmak ise büyük
çaba gerektirir... Türkiye için bu çaba
şimdi çok daha büyük uğraş gerekti-
rir aşamaya gelmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çı-
kan bir kavgada bir pariamenterin ya-
şamını yitirmesi ve bu haberin tüm
dünyada haber değeri bulması, "so-
kaktaki adarrTın kafasındaki "barbar"
imajının pekişmesine neden olmuştur.
Fransız parlamentosunun talihsiz ka-
ranna karşı olağanüstü bir oturumla
uygar dünyanın dikkatinı çekecek bir
yanıt vermesi gereken Meclisi'in adı-
nın dünya kamuoyunda ölümcül bir
kavgayla anılması Türkiye için gide-
rilmesi zor yeni yaralar açmıştır.
Nâzım'ı Taııımak
Doç. Dr. YILDIZ SERTEL
2002 yılında Nâzım Hikmet
100 yaşında olacak. UNES-
CO da bu yılı "Nâzım Hikmet
Yılı" yapmaya hazırianıyor. Bu
nedenle Nâzım üzerine yazıl-
mış yapıtlann önemi daha da
artıyor.
Elimde, bu konuda en son
yapıt olan Memet Fuat'ın dev
krtabı var Nâzım Hikmet'in Ya-
şamı- Fjuhsalyapısı, davala-
n, tartışmalan, dünya g'Örüşü,
şiirinin gelişmeleri.
Nâzım'ın yaşamını üç ana
döneme ayırabiliriz:
1. Gençliği; Valâ Nurettin'le
beraber Anadolu'yu geçip
devrimi henüz yapmış olan
Sovyetler Birliği'ne varmalan.
Nâzım'ın devrim heyecanı ya-
şayıp bu konuda en güzel şi-
irlerini verdiği günler. Nâzım,
1920 ortalarında Türkiye'ye
döndükten sonra da ateşli bir
komünisttir. Şiirlerinde insan-
cıllıkla, sömürgeciliğe, sömü-
rüye karşı düşmanlık bir ara-
da görülmektedir. Bu duygu-
lara 1928'den itibaren, Sabi-
ha ve Zekeriya Sertel'in ya-
yımladıkları Resimli Ay dergi-
sindeki şiirlerinde yer vermiş-
tir. Bu dönem için yazılan en
iyi kitap: Valâ Nurettin'in, "Bu
Dünyadan Nâzım Geçti" baş-
lıklı yapıtıdır. Z. Sertel'in "Ma-
vi Gözlü Dev" başlıklı kitabı
da önemlidir. M. Fuat bu ya-
pıtlardan faydalanmayı ihmal
etmemiştir.
2. 1950'ye kadar uzanan
uzun hapishane yıllan. Kanım-
ca, M. Fuat'ın Nâzım'ı tanı-
mamıza en büyük katkısı bu
bölümdedir. özellikle Nâzım'ın
Piraye'ye mektuplannın ya-
yımlanması bize pek çok şey
öğretiyor: Nâzım'a uğradığı
haksızlığın ve hapishane ya-
şamının verdiği ıstırap. Hasta-
lıklan, para kazanmak için ça-
lısmalan, geçirdiği bunalımiar.
Bütün bunların içinde, Ana-
dolu insanını tanıması ve
"Memleketimden İnsan Man-
zaralan", "Kurtuluş Destanı"
gibi dev yapıtlannı vermesi.
Bu bölümde, aynı zamanda
insan Nâzım'ı buluyoruz: Aşk-
lan, kadın sorunundaki davra-
nışlan ve bunalımlan.
3. Nâzım Hikmet'in yurtdı-
şındaki yaşamı. 1950'denölü-
müne kadar uzanan bu bö-
lüm üzerine en öğretici kitap
ise Zekeriya Sertel'in "Nâzım
Hikmet'in Son Yıllan" başlıklı
kitabıdır. Sertel bu kitapta, Nâ-
zım Hikmet'in Sovyetler Birii-
ği'nde uğradığı hayal kınklığı-
nı, eleştirileri yüzünden baskı
altında yaşadığını, gizli servis
ve onun ajanı tarafından iz-
lendiğini, yanında gölgesi gi-
bi dolaşan TKP temsilcisi fe-
... roail Bilen tarafından jurnal
" edfiçJığİni yazdığı için, nertfey-
se" aforoz edilecekti. Bu kita-
bın asıl bedefi insan Nâzım'ı
vermekti. Bu nedenle onun
özel yaşamına, aşklarına ve
insan zaaflanna geniş yer ve-
rilmişti. Bu yüzden de Nâzım'ı
küçülttüğü söylendi.
M. Fuat, kitabının son bölü-
münde geniş ölçüde Sertel'in
kitabına dayanıyor. llginçtir ki,
o da kitabının bütününde in-
san Nâzım'ı veriyor. O da, Nâ-
zım'ın birtakım insan zaaflan-
nı belirtiyor. Nâzım'ın aşklan
konusunda Sertel'le aralann-
da bir görüş birliği olduğu or-
taya çıkıyor: M. Fuat'a göre
Nâzım, aynı zamanda iki ka-
dına birden âşık olabiliyordu.
Sertel'e göre ise o sürekli âşık-
tı. Ikisi de şu görüşteler: Nâ-
zım muhakkak bir kadına âşık
olmalı ve onun için şiirier yaz-
malıydı.
Bu dönemde Nâzım'ın, Sta-
lin'in cinayetleri, Sovyetler Bir-
liği'nde gördüğü baskılar, yurt
hasreti ve özel yaşamındaki
çalkantılar yüzünden büyük
bir sıkıntı içinde olduğu görü-
lüyor. Tek tutanağı; Dünya Ba-
nş Hareketi, bu örgüte bağlı
olarak yazdığı güzel şiirier ve
dünya banşçılan arasında kur-
duğu ilişkiler. Ne yazık ki, da-
ha Türkiye'de hapishanede
başlayan anjin puatrin peşini
bırakmıyor.
Büyük Nâzım'ı iyi tanımak
için M. Fuat'ın bu kitabını mu-
hakkak okumak gerek. Her ne
kadar son bölümde bazı yan-
lışlan ve kaynak göstermeden
yaptığı aktarmalar varsa da,
Nâzım'ı bize bütünüyle tanıt-
ttğı için onateşekkür etmek ge-
rek. Kanımca UNESCO Nâ-
zım Yılı'na hazırlanırken Nâzım
üzerine yazılmış bütün önem-
li kitaplann yabancı dile çev-
rilmesini düşünmemiz gerek.
HAYVANLAR ÎSMAİL GVLGEÇ igulgecffı yahoo.com
NU/tf/UA-
I^TT
JCİM KİME DÜM DUMA BEBİÇAK [email protected]
Ç l Z G l L İ K KÂMtL MÂSARACt
KEDİ LEVO APTÜUKA
DÎVRlĞl KÜLTÜR VE DAYANIŞMA VAKPI
Dt-VAK
'
;
Haoımı-li Sokalı ->o: 12/8 V eni^-hir / AMUK.A
' TEL: 230 12 97
Sayın
VaJcfımızın bınncı ola|an Mütevellı Heyetı Topiannsı aşajiıdakı gundem maddelenni
gonjşmek u/cre 4 Mart 2001 tanhmde Pazar günu saat 11 00 ile 15 00 arasında Maltepe
Pazan karşısı Çankaya Beledıjesı Yılmaz Gûney Sahnesı Salonu'nda >apılacaktır
Bınncı toplantıda çofunluk saglanamaz ise. ıkmcı loplanti çoğunluk aranmaksı/ın
11 Mart 2001 tanhmde Pa2ar gûnü aynı adreste \e aynı saatte yapılacaktır
Vakfimızın ılk Mute\ellı Heveb toplantısı olması nedenıyle. öncmlı kararlann alınnıası
gerekmektedır
Ahnacak kararlara kalkı sunmanız ve bılgı sahıbı olmanız gerektığınden toplantıya
mutlaka katılmanız, kattlamadığınız takdırde Mütevvelh Heyetı'ndeD bınne vekâlet ver-
memzı bıldınr saygilar sunanz
GEÇİCJ YÖNETÎM KURULU
GtNDEM:
1 Yoklama, açılış ve saygı dunışu
2 Başkanlık Dıvanı seçımı
3 Geçıcı Yonetım \e Denelım Kurulu Raporlannın okunması.
4 Büaoço ve tatunını bûlçenın okunması
5 Yöneüm \e Denetım Kunılu'nun tbrası
6 Uye aıdatlannm belırienmesı
7 Yenı Yönelım ve Denelım Kurallannın seçimı ı •
8 Dılek \e temennıler
9 Kapanış
TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 2 Şubat
BALKAN ANTANT/.
f94O'TA 8USÜH, 'BAUCAA/ AVTAMTl '
B-BLBfZAO 'DA S/& ASAYA &ELMİÇTİ. 133O -
tS4O r/LlARtfJOA, gALKANLAKOA S4£lf ve
îfgf£i./&> K4OAR, Sot.e£ ÜUe£LeeiNıN, S(-
NlRLAmtNI GÛV£MCE ALTrMA ALMAK, ÇEŞİT-
Lİ Kt/ŞtUJLAer OGTADAH K4t&re*>fAK G'Bİ
AMAÇLARI VAG£>t. Su KONUpAj D/Kk*TLE/i,
ANTANV4 KAr/LJMAYAN BUL6A/SİSTAN LiZE -
RİNOG roĞuıvcAŞfyoeeu. rûKKtre'/uiN otş-
İÇLERl SAKAMt ŞUK#Ü SAZACOĞIM, 8ULSA-
KlSTAM 7/V ANTHNrA UZAtZ *ZALMAMA£t İÇfN
GAYfZET SÖSTERMlŞ, SAÇSAKANLA
Ç T İ J ( ) A¥t: Anfmfma.
ANKARA...ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Ammsatma
Yüzyılın yansını basın dalında yaşadım. Üste-
lik Ankara'da, olayların içinde. Kimlergeldi, kim-
ler geçti.. ülkemizde, dünyamızda değişimler, do-
nüşümler.. ama bugün neredeyiz, hangi konum-
da?..
Acı ama gerçek, banş yolunda yerinde sayıyor
dünyamız. Uzun soluklu değil yolcular! Başkan
Chirac'ın davranışı da kanıtlıyor bu gerçeği. Da-
hası var. Yıllarca önce Marsilya'da dikilen Erme-
ni anıtı nedeniyle yaşanan olaylara karşın Paris'te
de bir anıt öngörüyor Fransızlar. O anıt neyi sim-
geleyecek acaba? Bu soruyu en iyi tarihçilerya-
nrtlayacak kuşkusuz.
Diplomat dostum, sevgili Hamit Batu ile söy-
leşilerimiz canlanıyor belleğimde. Ikinci Dünya
Savaşı, Fransız-Alman savaşında yaşamını yiti-
renler adına dikilen anıtlann yazısız olması öngö-
rülüyor savaş sonrası görüşmelerde. Gelecek ku-
şaklarda olumsuz duygulara, kine, öç almayayo-
laçmasın isteniyor. Mutlu, umutlu kaç yazım var
bu konuda. Türk ve Yunan tarih kitaplarının düş-
manca sözcüklerden arınması girişimleri de ay-
nı döneme rastlıyor galiba.
Haksız değilim. Banşa değil savaşa yol altyor
dünyamız. Belleklerdeki acı izlemleri silmeyi de-
ğil, derinleştirmeyi yeğleme politikası barış üre-
temiyor. Yumuşamaya değil, gerilime yol açıyor
ancak! Örnekleri alabildiğine.
Oysa gerilimi aşmak gerekiyor. Açıklamak zo-
rundayım. Başkan Chirac'ın kararı doğrultusun-
da gelişen olayları, tepkileri de serinkanlı, akılcı
bir çizgide düşünmek gerekiyor bence. Duygu-
sallıktan kaçınmak gerekiyor. Yüzyılın yarısında
yaşadıklanmdan kaynaklanan bir görüş bu. 196O'lı
yıllarda Birleşmış Milletler'de Cezayir'e karşı Fran-
sa'nın yanında oy kullandı Türkiye. Benim de
'Kalp ve Cüzdan Arasında' başlıklı bir yazım var
o zaman. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
da bir Cezayir anıtı dikmekten söz ediyor şimdi.
Ters bir olay değil mi? Cezayir'in kurtuluşu için
savaşan Fransız aydınlarını nasıl unutabiliriz?
Unutamazsak General De Gaulle Caddesi'nin
adını nasıl değiştiririz? Değiştirirsek Fransız hal-
kı incinmez, zedelenmez mi acaba? Ayrıca ne-
den Cezayir anıtı? Şili alanında, Simon Bolivar
heykelinin öbüryüzünde Büyükelçi Ismail Erez'in
bir heykeli yer alamaz mı acaba? Terörıst kurşun-
larla yaşamını yitiren Paris büyükelçimiz! Fransa'nın
Ankara Büyukelçisine de bir ammsatma olur, yo-
lu oradan geçiyor her gün!
Bu soruna daha köklü önlemler gerekiyor ar-
tık. Araştınnalar, kitaplar, filmlerle bilimin ışığın-
da bir kamuoyu oluşmalı dünyada. Geride kala-
rak değil, öne çıkarak iletişim kurmak, yanılgıla-
n aşmak, yanlışlan onarmak gerekiyor. Odün ver-
meyen bir davranış biçimi oluşturmak. Aslında şim-
diye dek uygulanan politika da bu. Ancak kimi çev-
reler için biraz soyuttu galiba! örneğin terörist kur-
şunlarla şehit olan diplomatlara karşın güzel kon-
serler veriyorduk Avrupa başkentlerinde. Evren-
sel muziğin büyük yapıtlannı seslendıriyordu çaJ-
gıcılanmız. Biri de Londra'da, konseri birlikte iz-
lediğim Ingiliz diplomatı çok ilginç yorumlarla ak-
tardı izlenimlerini. Vıvaldi'nin Mevsimleri'ni güzel
bir açılım diye niteledi. Çalgıcılara hayranlığını
belirtti. Sanat ve kültür her dalda en etken araç
değil mi? Bu nedenle altını çızmek istiyorum,
Türk-Fransız kültürel ilişkilerini kesmek de yan-
lış olur. Doğrusu geçmişten geleceğe uzaması.
• • •
Kimi kışiler ölümden sonra da yaşar, soluğunu
sürdürür. Son ömek Gaffar Okkan, Diyarbakır Em-
niyet Müdürü, nereden nereye geldi iki buçuk yıl-
da, nasıl karşılandı, nasıl uğurlandı. Kaybedilen
birtoprak parçasıydı bu ilimiz, nasıl bütünleşti top-
rağıyla, insanıyla! Gizemi sevgi hiç kuşkusuz.
Dostluğu, barışı sevgi üretiyor her zaman, hoş-
görü üretiyor. Gaffar Okkan da halkına sevgiyle
bakan, sevgiyle bütünleşen, görev bilinci derin-
leşen bir yönetici, bir dost, bir sevgili, bir örnek
olarak yerieşti Diyarbakır'ın kalbine. Çarpıntısı
sürer, soluğu uzarsa rahat uyur mezarında. Bel-
ki de okudunuz, Hendek'teki babasına soruyor
gazeteci. Büyük acıyı nasıl aşabılecek? Acılı ba-
ba, "Gaffar'ın bir oğlu var, onu yetiştireceğiz, to-
runumuzu" diyor.
Acılı, ama kinsiz bir baba. Sözlerı de barışa bir
çağrı değil mi?
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/tstanbul'da,
Mimar Si-
nan'ın en 2
önemli yapıt- 3
larından biri
olan su keme-
ri. 2/ Tuzağa 5
düşürülen 5
şey... lzmir'ın
bir ilçesi. 3/
"Ölmüş — " : 8
AzizNesin'in g
öykü kitabı...
Asya'da bir çöl. 4/ Ay-
nca değerli taşlarla 1
süslü olmayan, altın 2
ya da gümüşten yapıl- 3
mış kuyumculuk işle- 4
ri.5/Kimihastalıkla- 5
ra karşı bağışıldık sağ-
lamak için vücuda ve-
rilen eriyik.. Aşıboya-
sı.6/Birnota... Acın-
1 2 3 4 5
ma, yerinme. 7/ Düz I
ve geniş arazi... Keskin Icokulu doğal madde. 8/
Leyleğe benzerbırkuş... Kabile. 9/ Dürûst, iyi ah-
laklı... Biriçki.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Orkestra şefı. 2/ Marmara Denizi 'nde turistik bir
ada... Buğday tanesinin olgunlaşmış içi. 3/ Tavır, dav-
ranış... "Kimine bir — vermez giyesi / Kiminin
atına atlas çul eyler" (Yunus Emre). 4/ Yabankazı...
Terbiyesiz kimse. 5/ Aşk ateşi... Bir suçluyu, baş-
kasına yaptıgı kötûlügü aynı biçimde uygulayarak
cezalandırma. 6/ Kuzey gökkûrenin en parlak yıl-
dızı... Rütbesız asker. 7/ Âşık olmaktan du>oılan
korku. 8/ Horoz. hındi gibı hayvanlann tepesinde
bulunan kıımızı deri uzantısı... Bir renk. 9/ Osman-
lı devletinin Kuzey Afrika'daki son toprakJannı da
yitirdiği antlaşmanın adı... Bir hükümdann yöne-
timi altındaki halk.