18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2ŞUBAT 2001 CUMA O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] U lusal Kurtuluş Savaşı- mızda üç ana cephe vardır: Doğu Cephe- si'nde Ennenistan ile savaşüdı. 1920 Eylûl sonlannda Ermenis- tan'a açılan savaş, zaferle sonuçlandı. Böylece batıya asker kaydınnak ola- nağı ortaya çıkn. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda kesin sonuç ahnacak yer Batı Cephesi'ydi, çünkü o günün tüm emperyalist gûç- leri Yunanistan' rn arkasına geçmişler- di. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın Güney Cephesı'nde Fransızlara karşı savaşıl- mışur. Bu cephede çarpışmalar Ocak 1920'de başlacn. 15 ay sürdü, 1921 yı- h mart ayında son buldu. 1. Dûnya Savaşı'nın galipleri (Ingil- tere, Fransa ve ttalya) kendilerini Os- manlı Imparatorluğu'nun doğal miras- çılan sayıyorlardı. Ancak aslında Os- manh Devleti'nin paylaşılması konu- sunda kendi aralanndaki çıkarçaüşma- lan çok derindi. Ingütere ve Italya, yıkılan imparator- luktan paylannı alniak için Tûrklerle doğrudan çatışmaya girmediler. Zaten Paris Konferansı'nda Yunanistan'ın kullanılması planlanrruştı. (Yunanlılar da bu girişüne hazırdı.) Amaçlanna ulaşmak için Yunanistan'ı kullandılar. Fransızlar ise sağgörüsüz (basiretsiz) davranarak Anadolu Türk'ü ile çanş- mayagirdi. Fransa Mersin'den başlayaıak Ana- dolu'nun gûneyine doğru (Adana, An- tep, Maraş, Urfa) işgallere başladı. Bu işgali süreklı kılmak için de bu bölge- de yaşayan Ermenileri kullanmak yo- lunu seçti. Bir yandan Ermeni koruyu- culuğu rolünü oynuyor, öte yandan Er- menileri silahlandırarak onlardan aske- ri birlik oluşturuyordu. Ozdeş politika Suriye'de de uygula- nıyordu. Orada da Araplara karşı Er- meniler kullanılıyordu. Bir emperyalist devlet olarak Fran- sa, bölgede etkin ve kışkırtıcı birtutum ûstlenmişti. Araplar, I. Dünya Sava- şı'nda Türklere karşı ayaklanıp savaş- üklan halde, Fransızlann bu tutumu Araplan Türklere yaklaştırmıştı. Ulusal Kurtuluş Savaşı başlarken Fransa, Anadolu'nun gûneyine üç tü- menlik işgal gücü çıkardı. Topçu, uçak ve zırhlı araçlarla desteklenmiş olan bu silahlı güçte, bir Fransız, iki Sene- gal, dokuz Cezayir alayı olarak top- lam 12 alay bulunuyordu. Bu Fransız askeri gücü Mersin'den Urfa'ya kadar Anadolu topraklannda, aynca Suriye'nin kuzey bölgesinde ko- nuşlandınlmıştı. Fransızlar, bu çokuluslu silahlı gü- Frausa'nın 'Ermeni Borcu \ \ * * Dr. Alev COŞKUN Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi ce ek olarau Ermenilerden de yerel tafa Kemal Sıvas Kongresi sırasında, bir güç ofuştuVmuşlârdı. Genelkurmay bu bölgeye güvendiği üç subayı gön- Savaş Tarihi yayınlarına göre bu güç dererekdurumdeğerlendirmesi yaptı. Maraş, Adana, Urfa ve Antep yörele- rinde on bin yerel Ermeni siîahlandı- nlarak ve Fransız üniformalan giydi- rilerek Fransız subaylannın emrine ve- rilmişti. Aslında ilk Kuvayı Milliye kurşu- nu, Anadolu'da Fransızlara karşı atıl- mıştır. Mondros Ateşkes Antlaşması'nın (30 Ekim 1918) üzerinden birkaç gün geçince, özellikle stratejik bölgeler ve petrol havzalan tngilizler tarafindan işgal edilmeye başlandı. 1918 yılının Aralık ayı başlannda da Fransızlar, Adana ve yöresini işgal etmeye başla- dılar. işgallere karşı ilk silahlı eylem, Hatay iline bağh Dörtyol ilçesinin Ka- rakese köyünde görüldü. (1) Dörtyol civannda Karakese köyün- de Fransızlann sık sık işledikleri cina- yetlere dayanamayan köyhıler, Fransız askerleriyle çaüşmaya gkdiler (19 Ara- hk 1918). Barikatlar kurarak köyleri- ni savunmaya başladüar. On beşe ya- kın Fransız işgal askeri öldürüldü, Ka- rakese köylüleri de on şehit vererek geriye çekılmek zorunda kaldılar. Bu hareket, saldırgan işgalcılere karşı ilk silahlı tepkiydi. Güney Cephesi'ne konuşlandınlmış bu Fransız emperyalist işgal güçleri ve yerel Ermenilerin bu konuda organize edilerek kullanıhnası karşısında Mus- Güney Cephesi'nde Fransız- Erme- ni silahh güçlerine karşı savaşlar hızh bir biçimde, 1920 yılı ocak ayında baş- lamış ve sürmüştür. Mustafa Kemal, 25 Ocak 1920 tari- hinde Sıvas, Diyarbalar, Ankara ve Konya'daki kolordulara verdiği tali- matla, Fransızlara karşı gerilla savaşı sistemi içinde savaş verihnesini ön- görmüştür. Bu savaşuı stratejisi: "Fransızlara karşı direnme ve ayaklanma hareketi- nin şekli, Fransız kuvvetierini ayn ay- n birdenbire bulunduklan yerde sar- maveufakgarnizonlardanbaşlayarak esir alma ve yok etmeknr." Bu gerilla savaşı yerel Kuvayı Milliye güçleriy- le yönetiliyordu. Fransızlara karşı savaş veren Güney Kuvayı Milliyesi, gerçek anlamıyla halk kuvvetleriydi. Bu güçlerin komu- tanlan, bölgede halk tarafindan sevi- len ve saygı duyulan kımselerdı. Bu Kuvayı Milliye birliklerine ki- mi yerlerde subaylar komuta ediyordu. Üstün yurtseverlık duygusuyla savaşan bu güçler, Fransızlar tarafindan kuşa- tılmış kentleri savunuyor ya da işgal al- tındaki kentleri kuşatarak kale savaşı- na giriyorlardı. Maraş ve Urfa'da, bu iki kentimizi işgal etmiş olan Fransızlara ve onlan destekleyen Ermeni güçlerine karşı çe- tin savaşlar yapıldı. Fransızlar ve Er- meniler yenilerek çekildiler (20 Ocak - 11 Nisan 1920). Urfa bozgunundan sonra Fransızlar bir daha Fırat Neh- ri'nin doğusuna geçmediler ve Maraş'ı tekrar almak için hemangi bir girişim- de bulunamadılar. En uzun ve çetin savaş Antep'Te gecmiştir(l Nisan 1920-8 Şubat 1921). 11 ay süren bu savunma savaşı dışan- da ve içeride büyük yanküar yapmış- tır. Bir ara açhk son kerteye ulaşmıştı. Yiyecek ve cephane sıkınösı çekildiği halde Antep hailfinm gösterdiği bu di- renme gücü, kahramanhk destanı ola- rak harp tarihine geçmiştir. Sonunda yarma harekâtı ile Antepliler kentten çıkıp kurtuldular. Bu müîhiş direnme savaşı nedeniyle TBMM'nin 8 Şubat 1921 günkü toplantısında, Antep'e ga- zi unvam verildi. Gerek Urfa, gerek Maraş ve Antep savaşlannda Fransız- lann yanında Ermeniler bulunuyordu. Ermeni zulmû Adana bölgesinde yapılan savaşlar, özellikle Pozanü, Osmaniye, Haçin, Şar, Zeytun ve Urumlu kasabalannda geçmiştir. Özellikle Haçin, Şar, Zey- tun ve Urumlu'daki savaşlar ashnda teşkilatlandınlmış Ermenilerle yapı- lan teke tek savaşlardır. Ermeni silahlı güçlerinin bölgede yaptığı zulüm, yerli Türkhalkını canın- dan bezdirecek kertede idi. Ermeni zuhnünden kaçan Türkler daglara ve Ne Mutlu Ustası Olana... Başanlı olabilmesi için kendine inanması gerekır insanın. Ancak.. ken- dine inanmak yeter mi? Size inanan- lann ohnası, yalnız obnadığmızı bil- menizdegüç verir... Bir süre önce okuduğum Cumhu- riyet gazetesindeki bir söyleşide Fer- han Şensoy'un «UstasziıkNeAn" sö- zü takıldı kaldı bende. Şöyle bir dü- şündüm de.. kimı bilinçli, kımı hiç farkına varmadan bize ustalık eden, bizim ustahk yaptığımız kimler oldu yaşanümızda... Ne mutlu birilerinin yo- îunu açabildiysek, ne mutlu bizlerin yolunu aydmlatanlarla buluşabildiy- sek. Bazen ustalanmız; hiç tanışma- dığımız, kitaplannı okuduğumuz ya- zarlar oldu, bazen ana babamız, ba- zen ftep annelik yaptığırruz kardeşi- miz. En karanhk an şafak sökmeden önceki andır diyengizil bir ses, güven veren bir dokunuş, ışıltüı birbakış ol- du... Hepsi "Yotadevam!\azgeçınek yokbu serüvende" dedıler bıze Ne ıs- tiyorsak o olur ya, bugün değilse bir gün... Birde kendimizce kurallanmız vardır yaşamda. Ashnda bu da eğitim- le gelmıştir. İlk ocagımız aileden al- dığımız eğıtım. Sonra ve daha uzun bir süre okulun verdikleri, arkadaş çevremiz, iş yaşantımız ve son nok- taya kadarki yolculuk. Son nokta.. başlangıçtan önceki serüven. Yani es- ki başlangıcın sonu; yenininbaşı olan, yeni başlangıcı hazırlayan son. Andı- mızla başlar ilkokul sabahlan: "Türküm, doğruvum, çahşkanım. Yasam, kûçüklerimi korumak, bû- yüklerimi saymak, yurdumu miDed- mi özümden çok sevmektir-" dıye çınlarokul sokaklan. Belkı bundanbel- ki de yetişme biçemimizden hep bü- yüğe saygı duyanz. Saygı duymak, her düşünceyi her söyleneni kabul et- mek demek değil ki... Var olduğunu kabul etmek ama tartışılabıleceğinı bihnektir. Her birimiz ashnda kural- lannı kendı koyduğumuz, bazen far- kında bile olmadığımız bir etik anla- yışına sahibiz. Bunda ustalanmızın, şu ana kadarki yaşadıklanmızın top- lamı olduğumuz büinci harç olur. Inanmaya, ustalardan ders almaya, kimilerine de ustalık yapmaya devam edeceğız. Ne mutlu ustası olana, ne mutlu usta olabilene... Ayşen LAÇtlVEL Eğitimci Kayseri 'ye göç etmek zorunda kalrruş- lardır. Haçin'deki savaş çok çetin geçmiş- tir. Ermeniler ilçeyi terk ederken ta- mamen yakıp yıkmışlardu". Haçin'in kurtuluşunda buraya kaymakam olarak atanan Üsteğmen Saim Bey de şehit oldu(15 Kasım 1920). Bunedenle Ha- çin ismi Saimbeyli olarak kahnıştır. Emperyalist Fransız güçleri Suri- ye'yi de işgal ettiğj için harekete ge- çen Arap milh'yetçileri oralarda geril- la savaşı veriyorlardı. Arap milli kuv- vetleri zaman zaman Türk topraklan- na girerek Fransızlan tedirgin ediyor, aym şekilde Türk Kuvayı Milliyecile- ri de akınlannı Kuzey Suriye'ye kadar uzatarak birbirlerine destek oluyorlar- dı. Türk Kuvayı Milliyesi, Suriye'ye si- lah ve cephane vererek de yardım edi- yordu. Emperyalist Fransa'nın zalim tavn, bu iki halkı birleştirmişti. Haçin,Zeytunve Urumlu'daki Fran- sız destekli Ermeni zulmünün anlatıl- ması olanaksızdır. Sonunda Kuvayı Milhye ruhu ile sa- vaşan Türk halkı, emperyalist emel- lerle bu bölgeyi işgal eden Fransızla- ra ve onlara destek olarak halka zulüm yapan Ermenilere gerekli yanıtı veri- yordu. Haksız olarak işgal edilen Türk top- raklan üzerinde başan kazanamaya- cağını ve bu emperyalist hareketin so- nu gelmez bir serüven (macera) oldu- ğunu anlayan Fransız hükümeti, 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara ile bir ba- nş antlaşması imzaladı. Bu gerilla savaşlannda her iki taraf da kayıplara uğradı. En büyük darbe- yi Fransızlann emperyalist emellerine kapılan bölgenin Ermeni halkı yedi. Fransa'nın Ankara ile banş antlaş- ması imzalamasından sonra, işgal sı- rasında bölgedeki Türklere büyük zu- lümleT yapan Ermeniler kaçmaya baş- ladılar. Fransız işgal güçlerinden önce, onlarbölgeyi terketmeye başladılar. Sa- dece Adana bölgesinden 30 bine yakın Ermeni, Beyrut, Lübnan ve Batı dün- yasuıa göç ettı. Batı dünvasındakietldn örgütleresa- hip olan Ermeni lobüeri, bu göçterden doğdu. Fransa ise 1919-1920'lerdeör- gütlediği, savaşa soktuğu, kışkırtbğı Er- menDere karşı 80 yıl sonra borç ödüyor. FranazPariamentosu'ndakabuletöen sözde soylanm tasansının alünda ya- tan tarihsel gerçeklerden birisi de bu- dur. Emperyalistler, kendi yaptıklannı, insanlık dışı hareketlerini örtmek için masum milletleri suçlarlar. " p) TürkhtiklalHarbi, Geneljmr- may Yaymları, C. 4, s. 56. i .': • PENCERE SavcıŞalcCottapei'ye Ne Sormuş?.. Anımsayın!.. Italya bir "mafya cumhuriyeti" idi. Bir savcı çıktı ortaya. Adı: Di Pietro!.. Yürekli bir savcıydı Di Pietro.. yolsuzluklara, uğursuzluklara, çetelere, devlet içine yuvalanmış mafyaya, ucu devlete giden ve hükümetle sar- mallaşan tüm kanunsuzluklara -kamuoyunu arka- sına alarak- savaş açtı. Türkiye'de herkes: - Ah, diyordu, bizim de bir Di Pietro 'muz olsa... Olur muydu canım?.. Bizde Di Pietro'nun 'D/'si uç verse adamın he- men canına okumazlar mıydı?.. • Ankara DGM Savcısı Talat Şalk "Mavi Akım"\a pek içli dışlı olan "Seyaz Enerji Operasyonu" dos- yası için soruşturmayı yürütün<en IMF, Dünya Ban- kası ve AB'nin Ankara temsilciliklerinden yazıyla bilgi istemiş... Vay sen misin isteyen!.. Başbakan Bülent Ece- vit bunu "içine sindiremiyor ve sinirieniyor".. he- men bir açıklama yapıyor "- Bu savcı saygınlığımıza gölge düşürdü." Ne demeli?.. Türkiye'nin ekonomisini Cottareili yürütüyor, öyle ki DGM Savcısı Talat Şalk'ın maaşını sapta- yan da IMF adına Cottarelli'dir. Bu durum saygın- lığımıza gölge düşürmüyor da Savcı Şalk, Cotta- relli'den soruşturma dosyası için bilgi isteyince mi saygınlığımıza gölge düşüyor?.. • Türkiye bir şamar oğlanına dönüştürüldü; bir sağ yanağına, bir sol yanağına vurulan tokatlaria ensesine vurulan şaplaklann haddi hesabı yok!.. Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde görülme- miş bir aşağılanma sürecini yaşıyoruz. Peki, belki de bir usul hatası yapan Savcı Talat Şalk neden hükümetin hedef tahtasına dönüştü- rülüyor?.. Enerji Dosyası belalı şey... Hele "Mavi Akım" gündeme girdi mi, iktidar akımla bokumu binbirine kanştınyor. • Savcı Talat Şalk IMF'den yolsuzluk belgesi ve bilgisi isteyeceğine öteki vatandaşlanmız gibi Cot- tarelli'ye başvurup sorsaydı: - Ne olacak bizim bu halimiz?.. Memur maaş- lanna yüzde kaç zam yapacaksın?.. Bu tür sorulara ne Ecevit kızıyor, ne de koalis- yonun öteki bakanian!.. Savcı Şalk'a haksızlık etmeyelim; artık bizim saygınlığımıza kimse gölge düşüremez. Olmayan şeye gölge düşebilir mi?.. ot. .L Dinlemede kalın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle