26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ŞUBAT 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Tarikat Demokrasisi Cumhurıyet Yayınları'ndan çıkan "Bir Cumhuriyet Düşmanının Portresi ya da Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Derin Misyonu" adlı kitabı 2. baskıya ulaşan hukukçu, yazar Emin Değer'e göre, Türkiye'de "tarikat demokrasisi" geçerli. Bu yüzden de, Esad Coşan'ın Süleymaniye'nin bahçesine gömülmesine ilişkin hükümet kararnamesi hiç de "hayret verici" değil. Emin Değer, kararnameye hayret edenlere hayret ediyor: "Hayrete hacet yok. Korkut Özal, cumhurbaşkanlığı yapmış kardeşi Turgut Ozal'/n politikaya girmeden önce Nakşibendi tarikatının şeyhi Mehmet Zahid Kotku'dan destur aldığını açıkladı. Korkut Özal'a göre Kotku, Turgut Özal'a demiş ki: 'Sakın ola, tarikatınızı siyasete alet etmeyin.' Oysa Kotku'nun şöyle birsözü var: 'Ey oğul, sen tek başına kaldığında gerçeği bulamaz, şaşırırsın. Gerçeği bulmak, doğru yola girmek için bir şeyhe tabi olacak, şeyhin söyledikleri doğrultusunda hareket edeceksin.' Tarikatın ilkesi bu. Şeyhin verdiği emrin dışına çıkılamaz, onun doğrultusunda siyaset yapılır, tarikat demokrasisi de böyle işler." IS1K KANSU Hukukun Ustunlugunu Isteyenlere SSK'nin sağlık hizmetlerini piyasalaştırmaya yönelik kanun hükmünde kararname hakkında Anayasa Mahkemesi'nce verilen yürütmeyi durdurma karanna karşın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aynı kararnameye dayanarak "Sağlık Işleri Yönetmeliği"n\ yürürlüğe sokmuş, hatta kimi hastaneleri bu yönetmelik gereği "işletme"ye dönüştürmüştü. Danıştay, Birleşik Sağlık-lş Sendikası'nın başvurusu üzerine bu yönetmelik hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi. Sendika genel sekreteri Fıgen Yolcu, yönetmeliğin ne anlama geldiğini şöyle yorumluyor. "Yönetmelikle getirilen sistem, halk sağlığını serbest piyasa koşullanna terk etmekte, küreselleşme hikâyesi ile kamu mallannı yerii - yabancı sermayeye peşkeş çekmekte, ucuz emek pazan yaratmakta ve çalışanlann mevcut iş güvencelerini ortadan kaldırmakta, devletin sağlık ve sosyal güvenlik sistemine ilişkin görev ve sorumluluğunu özel sektöre devretmekte, devletin sosyal kimliğini yok etmektedir." Yolcu, Danıştay'daki davayı da ülke insanlannın, demokrasi ve adaletin, sosyal devletin ve hukukun üstünlüğünün kazandığını vurguluyor. Şimdi iktidara düşen iş, son yolsuzluk operasyonlarındaki yöntemler nedeniyle sık sık dile getirdikleri "hukukun üstünlüğü"nü yerine getirmek ve "işletme" yapılan SSK hastanelerini kamusal hizmet veren yapıya geri döndürmek olmalı. Yılmaz Gümüşbaş Yılmaz Gümüşbaş, gazeteciliğin sonbahanna tanık olmanın hüznünü taşırdı. Donuk kış elbet geçecek, ilkbahara, zerdali tazeliğinde varacaktık ama... Yılmaz Gümüşbaş, ağabeydi. Kimi zaman yol göstericiliği ile, kimi zaman haksızlıklara karşı anlamlı ve derin suskunluğu ile, kimi zaman gazetecilerin haklannı nasıl savunacaklannı kanıtlayan önderliğiyle... Yılmaz Gümüşbaş, Cumhuriyetçiydi. Cumhuriyet devriminin temeli Sıvas'tan kalkıp Cumhuriyet'in başkentine gelen bir halk çocuğu olarak yaşam biçimini Cumhuriyetçiliğin devrimci saatinin tiktaklanna kunmuştu. Yüreği bir kuş gibi durdu, ardında onurlu, duru, emek dolu bir yaşam bırakarak. Tek Gıda-lş, Ziraat Mühendisleri Odası, KİGEM, Türk Tarım Orman-Gıda Sen, Tütün Eksperleri Derneği, Tütün Platformu Sigara Sağlık Ulusal Komitesi, Tüketici Hakları Derneği ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği, önceki gün Izmir'den tütün ekicisine "Tütününe sahip çık" çağnsı yaptılar: TütünfticisininSeçeneği "Ey tütün üreticisi, ekmeğine sahip çık! Sen fakirieştikçe, yabancı tütün üreticisi zenginleşecek. TEKEL satılırsa, artık tütün almayacak. Bu da daha az ürün, daha az gelir demektir. Avnıpalısı, Âmerikalısı kendi ülkesinde sigarayı yasaklıyor, ama çiftçisi aç kalmasın diye destekleme alımlanna devam ediyor. Sana gelince de destekleme alımını zoha kaldırtıyor. Çünkü, sen yok olursan, kendi çiftçisi ayakta kalacak. Bu oyuna gelecek misin?" Sendikalar ile meslek örgütleri, tütün üreticisinin karşı karşıya kaldıgı seçenekleri de sıralıyorlar: "Ya kendi toprağının efendisi olacaksın ya da yabancı sigara tekellerinin kölesi. Tercihini yap! Unutma, şimdi buna hayır demezsen, yann çokgeç olacak!" .- ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL SSK'den Bağ-Kur'a Geçiş Soru: 1995 yılında SSK'den emekli oldum ve bana emek- li aylığı bağlandı. Emekli aylığımı alırken, kısa bir süre önce bana SSK'den gelen bir yazıda 1985 yı- lında bir anonim şirketin kurucu ortağı olduğum için, 1985 yıhndan sonra Bağ-Kur sigortalısı ol- ' mam gerektiği ve SSK sigortalılığımın bu tarihten sonra iptal edildiği ve 1995 yıhndan bu yana bana ödenen ve 4 milyarı aşan emekli ayüğımın adıma borç kaydedildiği bildirildi. SSK sigortalısı oldu- ğum günden emekli olduğum güne kadar hiç ara fuv'iTttJtvermeden SSK'ye primlerim eksiksiz ve kesiâtisiz ödenmiştir. Sorularım: 1) Bir SSK sigortalısı, bir anonim şirketin kurucu ortağı olamaz mı? 2) Anonim şirket ortağı olunduğunda, SSK sigor- talılığı sona erip, Bağ-Kur sigortalısı olmak zorun- lu mudur? (l.Y.) YANIT: 1) Bir SSK sigortalısının anonim şirket kurucu or- tağı olmasına yasal bir engel yoktur. 2) Bağ-Kur Yasası'nın 24. maddesi "sigortaü sayılanlar ve sayılmayanlar" ile ılgilidir. Bu maddede Bağ-Kur sigortalı- sı olması gerekenler ile gerekmeyenler belirlenmiştir. Bu be- lirlemede: "Kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak ku- rulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın ken- di adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; (...) b) Kolektif şirketlerin ortakları, c) Adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer or- takları, d) Limited şirketlerin ortakları, e) Sermayesi paylara bölünmüş komandite şirketlerin ko- mandite ortakları, 0 Donatma iştirakleri ortakları, g) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim ku- rulu üyeleri" Bağ-Kur Yasası'na göre Bağ-Kur sigortalısı olmak zorun- dadır. Yasanın aynı maddesi uyannca bu konumda olanlardan: "a) 18 yaşını doldurmamış olanlar, b) Türk asıllı yabancılar hariç, yabancı uyruklular, c) Kananla veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak ku- rulu sos\ al güvenlik kuruluşlarına prim veya kesenek öde- yenlerle, bu tür kuruluşlardan malullük veya yaşlılık ay- lığı ile daimi tam işgöremezlik geliri almakta olanlar (Dul ve yetim aylığı veya Sosyal Sigortalar KuruımTndan geçi- ci veya sürekli kısmi işgöremezlik geliri alanlar hariç), d) Tarım işi yapanlar (tarım sanatlanna ait işleri yapan- lar hariç)" Bağ-Kur sigortalısı olamazlar. Sosyal Sigortalar Kurumu'na sigortah olarak prim ödeme- niz, Bağ-Kur sigortalısı olmanıza engeldir. Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'nün 22.9.1987 günlü, 279 sayı- lı genelgesinde (sayfa:6/e) konu şöyle açıklanmaktadır: "(—) Kurumumuza tabi sigortalılığın başlayacağı tarih- te veya daha önceki tarihten itibaren diğer sosyal güven- lik kuruluşları kapsamında bulunanlann bu kuruluşlar- daki sigortalılıkları mecburi veya isteğe bağlı olarak de- vam ettiği sürece Bağ- Kur Kanunu kapsamına alınmaya- caklardır." Yasa ve genelgedeki açık anlatımdan SSK sigortalılığı sü- rerken anonim şirket kurucu ortağı olanlar, Bağ- Kur kapsa- mına alınmaz ve SSK sigortalılığı geçerli sayılır. SSK'den Bağ-Kur'a geçiş, ancak SSK sigortalılığının son bulnıasıyla olur. CHP'nin İki Ayn Yüzü CHP'nin iki ayn yüzü var... llki, CHP Ekonomi Masası'nın haf- talık raporlarına yansıyan yüz... Yani? "IMF'ye tutsak neo-liberal siyaset ve ekonomiyi" eleştiren, endüstri böl- geleri yasataslağındaki hükümleri "ye- ni kapitülasyon" diye tanımlayan, ül- kenin topraklannın talan edildiğinden yakınan, boryataklannın özelleştirilme- sinin "ulusal çıkarlar ve kamu yaranna aykın" olduğuna değinen yüz... Yani? Yurtçapında6 ok'a sahip çıkan, ba- ğımsızlıkçı; yeni değil, aydınlanma devriminden bu yana "Anadolu so- lu"nu biçimlendirmiş CHP tabaninın istemlerini parti aynasına yansıtan yüz... Ikinci yüzde ise partinin sağa kaymadığını, "yenidenyapılandığı"n\ söyleyen önder kadro beliriyor. "Ye- niden yapılanma" zaten başlı başına, CHP'nin ilk yüzünde yerden yere vu- rulan "neo-/ıbera/;zm"in, "yeni sağ "ın anahtar sözcüğü değil mi? Öyle... Nitekim, "Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu"na seçildiğinin duyuruldu- ğu gün tutucu bir televizyon kanalı- na çıkıp "CHP 6 ok çizgisinde kaldı- ğı sürece başanlı olamaz. Bu çizgi terk edilmeli" diyen "danışman" pro- fesörler, aynı anahtarla "yeniden ya- pılanma"nm kapısını aralamıyorlar mı? Öyle... CHP'nin ilk yüzünde; ül- kenin sömürgeleşme sürecine karşı çıkan; ulusal, kamusal çıkarları kol- lamanın, laik ve halktan yana olma- nın "devrimci cumhuriyetçilik" anla- mına geldiğini kavramış CHP'liüyeya da yandaşm görmek istediği parti görüntüsü çiziliyor. Birincı yüzünü -önder kadronun ifadeleriyle- "bağ- naz, devleti ve bir sınıfıyücelten, an- lamsız, dogmatik sol" diye inkâr eden ikinci yüz ise birınci yuze bir türlu oturtulamayan eğreti bir maske... HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ j'ıi f' [email protected] KlM KtME DUM DUMA BEHİÇAK behicakuı turk.net HAKBİ SEMİH POROY semihporoyuı yahoo.com KEDÎ LEVO APTÜÜKA KARTAL 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 2000/641 Mahkememizin yukanda esas numarası beürtilen davasında davacı Binalı Guzelarslan vekili tarafından davalı Handan Güzelarslan aley- hine şıddetli geçımsizlik sebebıyle dava açılmış olup, davalıya tebli- gata y arar adresi tespıt edilerek davetiye tebliğ edilemediğinden, ila- nın gazetede yayunJandığı tarihten itibaren 7 gün sonra tebliğ yapıl- mış sayılacağından, davalı Handan Güzeiarslan'ın tebliğden itibaren 10 gün ıçınde davaya karşı cevaplaruıı bildirmesi, tayin edilen 28.3.2001 günlü saat 11 2O'dekı oturumda hazır bulunması veya ken- disini bir vekille temsil ettırmesı, duruşmada hazır bulunmadığı ya da kendısini bir vekille temsil ettirmediği takdirde HUMK'nin 213 ve 377. maddelen uyannca yargılamanınyokluğundayapılarakkarar ve- nleceği da\ etiye yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 7700 TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 12 Şubat KECECIZADB FUAT PASA.. İ86S'P4 BU6UN,ÜHLÛ fr£W.ET AOAMt^KEÇECİZAÜB FUAr PAÇA TÜ.GENÇUĞİNDE TtP Ö&HBHİMINI mMAMLI^ARAK HEKİM OLAN KEÇSCl •ZAl>E,DAHA SONRA tMPt-OHAATLIĞI YB6LSMİÇTI'. Btl MESLEf£T£ KtSA , 1861'PE PE SAPBAZAMUSA YÜKSELMlÇTİ.ANCAK, YONE- TtME HEK FlltSATTA tCASlŞAN rHHl AYPfN PAPlÇAH A8OULAZIZ,OMUN BHt YIL SOMtA İSTİFASINA MEPBÜ OIMUÇTU. 186TT£, İKtNCİ KEZ AY- Nt GOfZEVE GETlfZıLEN PAŞA, ZEYfî YÖMETİM YAMUSf PADlŞAHLA -YILLAR.CA UĞlZAÇMlŞTt. BÜYÜK HEŞtr PAŞA VE ALI PAŞA İLE BİRLİKTE, 7ANZİMAT PEV&NİN EN ÖfJpE GELENPEI/LEV APAMLARINOAN SAYtLAN FUATPAÇA,ÜUC£pe eATtLt LAÇMA ANLAYIŞtNI YEfZLEŞrmMEYE: ÇAUŞANiA &İRIYPİ. HAZtPCEVAPLIĞl VE ESpKzi.ee/ İSE YILLAG SONRA YAKLAŞIM HIFZI TOPUZ BizAvrupalıDeğil miyiz? Louis-Harris Araştırma Enstitüsü'nün yaptığı bir kamuoyu araştırmasına göre Avrupalılann çoğunlu- ğu şımdılik Avrupa Birliği'nden hoşnut değil. Bekle- diklenni bulamamışlar. Gelişmelere kuşkuyla bakıyor- lar. Araştırma sekiz Avrupa ülkesinde, yani Fransa, In- giltere, Almanya, Italya, Ispanya, Hollanda, Lüksem- burg ve Yunanistan'da yapılmış. Ankete yanıt veren- lerin 56'sı Avrupa Birliği'nin kurulması yolunda yapı- lan çalışmaları yeterli bulmadığını belirtiyor. En az hoşnut olanların başında Yunanistan geliyor, onu Fransa ve Ingiltere izliyor. Avrupa Birliği parası Euro'ya karşr da çoöunluk kararsızlık içınde. Fransa'da, İHollanda'da velspan- ya'da bu paradan hoşnut olmayanlann oranı olduk- ça yüksek. Euro gelecek yılın başında kullanılacak. 17 Şubat 2002'de de Avrupa paraları geçerli olma- yacak. Bir Avrupa Devletleri Federasyonu'nun kurulma- sına Ispanyolların yüzde 56'sı, Franstzların yüzde 55'i, Yunanhların ve Lüksemburgluların yüzde 51'i sıcak bakıyor. Ingiltere'de ise bu oran sadece yüzde 22. Anket sonuçlanna göre Almanlann yüzde 54'ü, Hollandalılann yüzde 76'sı birliğin genişletilmesini, Tür- kiye ile Doğu Avrupa ülkelerinin katılmalannı istemi- yor. Onlar bu ülkelerin katılmasıyla birliğin kurulma- sının gecikeceği kanısındalar. Türkiye'nin ve Doğu Av- rupa ülkelerinin birliğe katılmasını ısteyenlerin oranı ise yüzde 13'ü aşamıyor. Neden bizim katılmamıza karşılar? Biz hiç mi Av- rupalı değiliz? Türkiye'de, özellikle büyük kentlerde Avrupalı gibı düşünen, Avrupalı gibi giyinen, Avrupa- lı gıbı yaşayan insanlara Avrupalılar hiç kötü gözle bak- mıyorlar. Onların din anlayışlan da Avrupalılann umu- runda değil. Avrupa Birliği zaten bir Hıristiyan dev- letlertopluluğu değil ki. Bu konu çok tartışıldı ve gün- demden çıkarıldı. Hem de Avrupalı olmayanlara kö- tü gözle mi bakıyorlar? Çinlileri, Hintlileri küçümsü- yorlar mı? Ben 49 yıldan beri Avrupa, Afrika, Asya ve Ameri- kan ülkelerine gider gelirim. 25 yıl sürekli Fransa'da yaşadım, UNESCO'da çalıştım, hiçbir ülkede, hiçbir konferansta Turk olduğum için küçümsenmedim. Aksine, dini, sıyasal eğilimi, inançlan ve kökeni neolur- sa olsun herkesin bana uygarca davrandığını gördüm. Hele Türkiye'ye gidip gelmiş olanlar bana her zaman ulkemızı ve insanlanmızı çok sevdiklerini ve Atatürk devrimlerine büyük hayranlık duyduklannı anlattılar. Ama ne var kı, hiç kimse bızde insan haklanna gösterilen saygısızlıktan, eşitsiz davranışlardan hoş- lanmıyor. Biz tam "Aman her şey yolunda gidiyor, geçmiştekı o/ay/ar unutuldu, itibanmız yükseldi, hem de futbolda Avrupa Şampiyonu olduk, bizden büyük yok, artık bizi Avrupa Biriiği'ne kabul ederler" diyo- ruz, bir de bakıyoruz ki cezaevleri olayı patlak ver- mış. Televizyonlarda ve başında bunlann ağırlığı var. F tipi cezaevlerinin koşulları kimseyi ilgilendirmiyor. Avrupalılar yalnız açlık grevinde ölenlerin ve öldürü- lenlenn sayısına bakıyorlar. 1915 Ermeni sürgününde biz haklı olalım olmaya- lım, onu kimselere anlatamıyoruz. Avrupalılar "Şu kadar insan ölmüş mü, ölmemiş mi" diye soruyorlar. Biz "Ortada bir suç varsa bunun faturasını biz mi ödeyeceğiz?" diyoruz, ama onlar da "Gelin, eskiden bir hata yapıldığını ve bundan üzüntü duyduğunuzu belirtin" diyorlar. Bütün dünya "Şu Kıbns işini bir tatlıya bağlayın" diyor, biz "Kabahat onlarda" diyoruz ve derdimizi an- latamıyoruz. Güneydoğu Anadolu sorunlan Avrupa kamuoyunu az mı bulandırdı? Arkasından Susurluk olayı çıktı. Onun ardından Hizbullah olayları duyul- du. Onlann arkasından cezaevleri sorunu çıktı. Bızı sevenler çoğunlukta, ama bu tür olaylarla fe- na puan topluyoruz. Diyeceksiniz ki "Almanlar Yahu- dilen yok etmediler mi?" Ettiler, ama sonra üzüntü- lerini bıldirdiler. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra ku- rulan Almanya'nın ve yeni kuşaklann bundan hiçbir sorumluluğu yoktu. Diyeceksiniz ki "Fransızlar Cezayir'de yüz binler- ce insanı kurşuna dizmediler mi?" Dizdiler, ama bu- gün Fransızlar eski yöneticilerden bunun hesabını soruyorlar. Diyeceksiniz ki "Ingilizler, Fransızlar, Portekizlilerve Belçikalılar Kara Afrika ülkelerinde bunca zenciyiyok etmediler mi?" Ettiler, ama bunlann da hesabmı ver- diler. Diyeceksiniz ki "önce Fransızlar, sonra da Ameri- kalılar Vıetnamlılara az mı kan kusturdular?" Kustur- dular, ama bunların da hesabı soruldu. Diyeceksiniz ki "Ispanyollar ve Ingilizler, sonra da Amerikalılar, Amerika'nın yerii halklannı yok etmedi- ler mi? Ingilizler Avustralya'nın yerii insanlannın top- raklannı ellerinden almadılar mı? Israilliler Filistinlile- ri kendi topraklanndan kovmadılar mı?" Kovdular, ama bunun da hesabı soruluyor. Hesap vermesıni bilmek gerek, ama işlenmeyen suç- ların değil. Barışa bu yollardan gidiliyor. Avrupa'nın değer ölçülennde din değil, bunlar ağırlıkta. Onemli olan, Avrupa Biriiği'ne girip girmemek değil, uygar- lık koşullarına uymak.İnsan haklanna, hiç aksat- madan saygılı olmak. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAM SOLD\N SAĞA: 1/ Gerçekleşti- nlmesı düşünü- len etkinlikler 2 bütünü. 2/ Ku- maş üzerındeki benek...Kahve- 4 ci tepsisi. 3/ Bir organımız... Te- kıl ikinci kişi adılı...Kaulmış, ulanmış parça. 4/lçkibardağı... '—Kızı":Or- 9 han Kemal ın romanı. 5/ Kendınden geçmek, sarhoş olmak. 6/ Aşk ateşi... Tropikal 2 Amenka'da yaşayan, ta- 3 vuğa benzer bir kuş. II 4 Borsada belli miktarda- ki hısse senedini belırt- mekte kullarulan ışlem birimi... "Edouard—": Ünlü Fransız ressam. 8/ Hawaii Adalan'na öz- gü, gıtara benzer dört tellı çalgı. 9/ " — ince bir yolda- yım ' Gıdiyonım gündûz gece" (Âşık Veysel)... Gece. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çın'ı Batı'ya bağlayan eskı ticaret yolu. 2/ Argoda gizli yer... Benzer yapıdaki hücreler topluluğu. 3/ Bir nota... Adrn durum elderinden biri... "Eve ekmekle -- - götürmeyi /' Böyle havalarda unuttum" (Orhan Veli). 4/ Aralanndaki akrabalık ılışkıleri nedeniyle yasalar ya da gelenekler tarafından evlenmelen yasaklanan kişi- lerarasındakı cınsel ilişki... Lütesyum elementının sim- gesı. 5/ Eskı İran inanışmdaki karanlık ve kötülûk tan- nsı 6/ " — Yücel": Şairimız... Kendisine inanılan, su- verilen kimse. 7/Notadadurakişareti...Korunmak için birine bırakılan eşya. 8/ Sürülmeden bu^kılmış tarla. 9/ H. R. Gürpınar'ın bir romanı... Saka kuşu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle