Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11ŞUBAT2001PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt SİRMEN
Cihangir Postası
Sevgili,
Benim Cihangir'i keşfetmem ortaokul lise yılla-
nma rastlar. Hafta sonlan ya da çarşamba tatille-
rinde, sokaklan arşınlarken yolum sık sık Cihan-
gir'e düşerdi.
Evet o zamanlar yedi tepe üzerinde kurulu olan
Istanbul, eğri büğrü de olsa kaldınmlannda yürü-
nen, yollarında gezilen bir kentti.
Şimdi ise artan trafiği kaldıramayan yollann bir
nebzecik daha genişlemesi için, daraltılmış, çukur-
larla dolu çarpık çurpuk kaldınmlanmız iyice yük-
seltilmemişlerse eğer.araba parkı haline geldiler.
Pek öyle yürüme alışkanlığı da kalmadı kimse-
de, yürüyenler de, yollan arşınlamak yerine, garip
azgelişmiş Doğu kentlerine özgü bir slalomu ba-
şarmaya çalışıyorlar, yolun ortasında ve arabala-
nn arasında.
Geçenlerde bir gazeteden telefon edip "Cihan-
gir" deyince aklıma ne geldiğini sordular.
Bu tür soruiara yanıt vermek güçtür. Bir semti,
bir kenti, bir görüntü, bir abide, bir bina ile simge-
lemek bana hep tuhaf gelir.
Amerikan filmlerine özgüdür bu tür davranış.
Konu ne zaman Paris'te geçse mutlaka Eyfel Ku-
lesi'ni görürsünüz ekranda.
Ama tuhaftır, Cihangir'i aklıma nakşetmiş sabit
bir görüntü vardır.
• • •
Kırk yılı aşkın bir süre önce, Istanbul'un öğleden
sonra patlak veren poyrazının Boğaz'da ya da
Marmara'da kuzu başı dalgalaroluştururken bağ-
nnızı serinleten poyrazının başladığı sıcak bir yaz
gününde, Cihangir Caddesı'nden Tavukuçmaz Yo-
kuşu'nun başına adım atarken ayağımın altında is-
kelesinden Üsküdar'a araba vapurlan kalkan Ka-
bataş vardı ve apartmanlann arasında kalan arsa
parçalarının oluşturduğu koridordan, göğsüme
doğru esen, o zamanlar var olan saçlanmı uçuş-
turan bir rüzgâr esiyordu.
Manzaranın çok hoşuma gittiğini, şöyle durup
birkaç dakika hem serinleyip hem nefeslenirken
dalgalı denizi, karşı kıyılardaki yeşilliği izlediğimi
anımsıyorum çok iyi.
Aradan yıllar geçti. Bir gün Fransız Konsoloslu-
ğu'nda bir sergiyi gezerken Ibrahim Safi'nin o anı
olduğu gibi resmeden tablosu karşısında donup
kaldım.
Belleğimdeki görüntü ile tablo tıpatıp aynıydılar.
Yıllar geçse de aradan, Cihangir denince aklı-
ma hep o görüntü gelir.
Kim bilir kimin evinde olan o tabloyu görme-
mde, artık o arsalar binalarla dolduğundan, sürek-
li geçtiğim Cihangir Caddesi'nin Tavukuçmaz'a
bağlandığı o köşeden manzarayı görmem de
mümkün değil.
•••
Ben Cihangir'e taşınalı on dört yıl oldu. O za-
manlar oldukça fırtınalı olan semt, biraz tedirgin
edici eski sakinlerinden anndı. Bizim eğri büğrü so-
kak, bu semtin yenjden gözegirip gayrimenkul fi-
yatlannın artmasıyla birlikte, sakinlerinin gayretiy-
le ağaçlandınldı, yeşillendi, hemen her tarafta bi-
nalar onanlıyor, cepheler yeniden boyanıyor, kısa-
cası Cihangir yeniden canlanmakta, kentin deği-
şik bir semtı olmakta.
Buralan ilginç kılan yalnızca kozmopolit yapısı
değil. Daha önce oturduğum Etiler'de de, he)e he-
le benim bulunduğum Çamlık mevkiinde de aynı
doku vardı.
Ama orada, burada olduğu gibi semti benimse-
me, semtlilik veya mahallelilik duygusu bu denli
gefişmiş değildi.
Cihangir*de bu duygu çok gelişmiş durumda.
Cihangir'i Güzelleştirme Demeği aktif bir sivil top-
lum kuruluşu. Burası; kahvesi, ünlü Doğa Balıkçı-
sı, Orhan Kemal Müzesi ve Ikbal Kahvesi, çağdaş
marketi Keys'i ile insanlann birbirleriyle selamla-
şıp konuştuklan mahallerte dolu.
Cihangir'i Cihangir yapan, ünlüleri değil sadece;
ünlüsü ve ünsüzü ile çoğunluğunda var olan semt
ve kent bilinci.
Bunun son örneği de ilk sayısı iki hafta önce ya-
yımlanmış olan "Cihangir Postası".
Cihangir'i kişileri, renkleri ve sorunlanyla anlatan
bu dergiye katkıda bulunan Cihangir Güzelleştir-
me Derneği'ne, Tuncay Akgün'e, Leman Dilece-
oğlu'na, Şengün Kılıç'a, Mine Söğüt'e, Ali Dal'a,
Behiç Ak'a, Korhan Gümüş'e teşekkür etmek
için Cihangirii olmaya da gerek yok. Çünkü semt
bilinci, yalnız bir semti değil, bütün kenti kapsar
ve güzelleştirir.
Uluslararası Af Örgutü
HADEP'ttkayıplor
için acüeylem çağnsı
DtYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Şırnak'ın Silopi ilçe-
sinde gözaltında kayıp
olduklan öne sürülen
HADEP'li Serdar Ta-
nış ve Ebubekir Deniz
için Uluslararası Af Ör-
gütü, "Adl Eylem Çaf-
ns"nda bulundu. HA-
DEP'te kayıplann bu-
lunması için oturma ey-
lemi yapılırken, Mezo-
potamya Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Ce-
mil Aydoğan, olayın ar-
dında "malum güçter
olduğumT söyledi.
Şımak'ın SiJopi ilçe-
sinde 25 Ocak'ta jan-
darma tarafindan gözal-
tına alındıktan sonra or-
tadan kaybolan HA-
DEP Silopi îlçe Başka-
nı Serdar Tanış ve parti
üyesi Ebubekir Deniz
için eylemler sürüyor.
Af Orgütü'nden yapılan
açıklamada, yetkililerin
bu kişilerin nerede ol-
duklanna ilişkin bir bel-
ge sunmadıklan kayde-
dildi. Kayıp olayından
önce Serdar Tanış ve
babası Şuayip Tamş'ın
Silopi ilçe jandarması
tarafindan bir saat sü-
reyle sorgulandıklan ve
ölümle tehdit edildikle-
ri anlatıldı.
AtHM'ye
başvuru
DtYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Silvan'a bağbDolapde-
re köyü ve mezralann-
dan 1994 yılında göç et-
ririlen ve tarlalannı eke-
mediklerinden yakınan
24 köylû, zararlannın
karşılanması için Avru-
pa lnsan Haklan Mah-
kemesi'ne başvurdu.
Hükümetin MHP kanadının Nâzım Hikmet'e yurttaşlık hakkı verilmesine karşı çıkması tepki gördü
Nâznn'a , msanhksuçuNâzım Hikmet'e yurttaşlık haklannın geri
verilmesine ilişkin kararnameyi MHP'li
Abdulhaluk Çay ile Enis Öksüz, "karşı olduklan"
gerekçesiyle irnzalamıyor. Başbakan Ecevit,
"Sayın Devlet Bahçeli ile görüştük. Aramızda bir
görüş aynlığı yok. Bir itirazı yok" diye konuştu.
Hikmet'in topluma, kûMrûmûze
mal ohnasmı, kuşakiann onun şürin-
den tat almasını geciktirraek bir in-
sanhk suçudur" diye konuştu.
Hükümetin, Nâzım Hikmet'i yurt-
taşlıktan çıkaran 1951 tarihli Bakan-
lar Kurulu karannın ıptali amacıyla
imzaya açtığı kararnameye özellikle
MHP'li bazı bakan ve milletvekille-
rinin karşı çıkışıyla başlayan tartışma
büyüyor. Şair Şükrü Erbaş, MHP'li-
lerin tavnnı değerlendirirken
"MHP'li bakanlar ya da mifletvekü-
leri Rusya'ya ghsinler, Nâzım buraya
gefciıı. İyi bir değişim ohır" diye ko-
BAHAR TANRISEVER
ANKARA - Hükümetin MHP ka-
nadının, Nâam Hikmet'e yurttaşlık
hakkınuı geri verilmesine ilişkin ka-
rarnameye soğuk bakması, sanatçı ve
yazarlann tepkisine yol açtı. Şair
Şükrû Erbaş, kararname ile bir yan-
lışhğın düzeltileceğine işaret eder-
ken "MHP'li bakanlar ya da miDet-
veldBeri Rusya'ya gitsnuer, Nâzım bu-
raya gdsm" dedi. Şair SaHh Bolat da
Nâzım Hikmet'in evrensel ölçüler-
deki şairliğinin "MHP'nin iznine
bağta ohnadığnu'' belirterek "Nâznn
nuşru. Nâzım Hikmet'e yurttaşlık
hakkının geri verilmesinin gecikmiş
bir olay olduğunu anlatan Erbaş,
"Bunu Nâzım'a itibar verilmesi ola-
rak değil, bir y-anhşmdüzeltihnesioia-
rak algıhyorum" dedi.
'Nâzım'ı dünya kabul ediyor'
Şair Salih Bolat, Nâzım Hikmet'in
"evrensel öiçülerde'' bir şair olduğu-
nu belirterek "Onun evrensel şairöği
MHP'nin iznine bağb değUdir" dedi.
Nâzım Hikmet'i tüm dünyanın kabul
ettiğini, bazı yabancı ülkelerin de
edebiyatlannda okuttuğuna işaret e-
den Bolat şöyle konuştu:
"Nâzun Nikmet'in topluma, küttü-
rümüze mal obnasuu, kuşakiann o-
nun şiirinden tat aimasını geciktir-
mek bir insanhk suçudur. Bir tarikat
şeyhine jet hızıyla izin çıkaran hükü-
metin Nâznn Hikmet'e yurttaşlık ia-
desini aynı hızla kabul etmemesinden
kuşkulanmak gerekir.''
Şair Ali Cengizkan, "Mezan ger-
çekten Moskova'da kalabilir. Esas
olanyıırttasjığının geri verümesi" de-
di.
Birçok oyunda Nâzım Hikmet'i
canlandıran tiyatro sanatçısı Rüştü
Asyau, bugüne dek şair ile ilgili yap-
tıklanyla "Nâzım Hikmet'inyurttaş-
hktan çıkanlmasına ilişkin Bakanlar
Kunıhı kararunn iptalini" amaçladı-
ğını belirtti. Nâzım tutkunu olduğu-
nu anlatan Asyalı, "Mezann Türtd-
ye'ye getirflmesi hiç önemli değiL As-
loian 'Bir yanlışlık yaptık. bu yanlış-
lığı düzeltiyoruz' dijecek bir hükü-
metin davranışıdır. Eğer bu hüküme-
te düşecekse bu ayıbı düzdtmek, ne
muthı onlara. Nâzun Hikmet'e arok
Türk şairi dhebileüm" diye konuş-
tu. Asyalı, "Ö bir vatan haini değil
Nâzım Vakfı
'Ülke bu
ayıptan
kurtulacak'
Istanbul Haber Servia -
Nâzım Hikmet Kültür ve
Sanat Vakfi Genel Sekre-
teri Kıymet Coşkun, Nâ-
zun Hikmet'in iadei itıba-
ra gereksinimi bulunmadı-
ğını belirterek " Ama bu
ülkenin, bu ülke insanlan-
mn, hepimizin Nâzım Hik-
met'e gereksinmii vanfar"
dedi.
Coşkun yaptığı yazılı
açıklamada, Kültür Baka-
nı tstemihan Talay'ın giri-
şimi sonucunda Başbakan
BülentEcevit'in imzalaya-
rak Bakanlar Kurulu gün-
demine getirdiği "Nâznn
Hikmet'in Yurttaşhktan
Çıkanlma Karannın Kal-
dmlmasına tUşkin Karar-
name"nin, bazı bakanlar
tarafindan imzalanmadı-
ğını ammsattı. Kararna-
menin basında "Nâznn
Hikmet'e iadei itibar" şek-
linde yansıdığmı vurgula-
yan Coşkun, Hikmet'in
1951 yılında yurttaşlıktan
çıkanlma karannın politik
ve hukuka aykın olduğunu
ifade etti. Yaşamının 17 yı-
lını cezaevinde geçiren ve
ülkesinden aynlmak zo-
runda kalan Nâzım Hik-
met'i en çok yaralayanın
yurttaşlıktan çıkanlması-
nm olduğunu ifade eden
Kıymet Coşkun, Nâzım
Hikmet'in bukararatepki-
sini, "Türldye Cumhuri-
yeti vatandaşhğmdan, hey
gidi dünya, çıkanlmışun.
Beni Türklükten, halla-
nun evladı ounaktan, mfl-
letimc ölümsüz bağh bu-
lunmaktan Idmse, hiçbir
kuvvet çıkaramaz, ayıra-
maz" şeklinde dile getirdi-
ğini ammsattı. Nâzım Hik-
met' in, bir büyük vatanse-
ver olduğunu belirten
Coşkun, "O Türk düinin,
Türkçenin şairidir. O hal-
kuunşairidir. Eryadageç
Nâam Hikmet ile ilgili bu
utanç verid karar kakhn-
lacak ve Türldye bu aynv
tan kurtulacakür" dedi.
ÎĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
ütı £KQtı<ML.....$imttimmi
Cumhuriyet Kadınlan Demeği'nin 2. Olağan Genel Kurulu yapıldı
Kaduücnyiiriiyilşeluızıiantyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhuriyet Kadınlan Demeği "Me-
deni Yasa tasansmm kabulü" için yü-
rüyüşe hazırlanıyor. Cumhuriyet Ka-
dınlan Derneği'nin 2. Olağan Genel
Kurulu, 18 şubeden 100 delegenin ka-
tlımıyla yapıldı.
Hâİcimevi Konferans Salonu'ndaki
genel kurul, saygı duruşu ve Istiklal
Marşf nın okunmasıyla başladı. Der-
nek Başkanı Şenal Sanhan, yaptığı açış
konuşmasında, kurulun seçim atmos-
feri içinde değil, Türkiye'nin sorunla-
nnm tartışıldığı ve çözüm için görüş-
lerin paylaşıldığı bir toplantı havasın-
da geçmesinı diledi.
Sanhan, Cumhuriyet Kadınlan E>CT-
neği'nin gerici güçlerin Türkiye'yi or-
taçağ karanlığına götürmek istemesın-
den korkan ve buna tepki göstermek is-
teyen kadınlar tarafindan 1998 yılında
kurulduğunu belirterek ülkenin bağım-
sız bir kadın hareketine gereksinimi ol-
duğunu vurguladı.
'Gericilik önemli sorun'
Sanhan, gericiliğin bugün de Türki-
ye için önemli bir sorun olduğunu kay-
dederek şunlan söyledi:
"Bir dönemde yakasmda zaten ka-
ranhk ve gericiliğin rozetini taşi) anlar
iktidardaydı, ama bugün kendiîerinin
aydınlanmadan yana olduğuna inan-
makistediğimiz insanlann iktidarorta-
ğı olduğu bir dönemde, Bakanlar Ku-
nuu'ndan çok \^him bir karar çıkabi-
liyor. Bu Bakanlar kurulu karanyla
Mustafa Kemal 'in > asal düzentemeler-
leezdiği, yok ettiği şeyhler ve tarikatiar,
yeniden en güzel tarihi turistik yerieri-
mizi bir mezarhkabidesine dönüştürü-
yorlar." Sanhan, tüm kadınlan 17 Şu-
bat'ta Medeni Yasa tasansının 1926 ru-
hu ile hemen kabul edilmesi için Amt-
kabir'de yapacaklan yürüyüşe çağırdı.
Dernek bünyesinde başanlı çalışmalar
yürüten Nurten Erus, Birsen Alkan ve
ZaferGönül'e "emeködühı" verildi.
tam tersine vurtseverdi" dedi. Yazar
Ayla Kutiu, Nâzım Hikmet'e Türki-
ye'nin yakışacağını vurguladı. Şair
Hüseyin Atabaş. ise "Kim ne yapar-
sa yapsm, Nâznn Hikmet her şeyden
önce Türkçenin yurttaşıdn*. Bunu o-
nun elinden ahnaya da vermeye dehiç
kimsenin gücü yetmez" dedi.
Ecevit savundu
Başbakan Bülent Ecevit, Başba-
kanlık'tan çıkarken bu konudaki so-
rulan yanıtladı. Kararnameyi bazı
MHP'li bakanlann iki kez geri gön-
derdiğinin anımsatılması üzerine
Ecevit, "Bflemiyorum, ancak Saym
Devlet Bahçeli Ue görüştük. Aramız-
da bir görüş ayrbğı yok" dedi. Bah-
çeli'nın kararnameyi imzalayıp im-
zalamadığırun sorulması üzerine,
"Bir itirazı yok. Karşı görüşü yok"
diye konuştu.
CHP'de merkeze tepki
Görevden
ahnaknr
sürüyor „
• CHP'de kongre takviminin
işletilmeye başlamasrndan bir
gün önce, Düzce ve Bursa il
yönetimleriyle Istanbul'da 8
ilçenin yönetimleri • •
görevden alındı.
ANKARA / İS-
TANBUL(Cumhari-
yet) - CHP Merkez
Yönetim Kurulu
(MYK) kongre tak-
viminin başlamasına
bir gün kala Bursa ve Düzce il yö-
netimleriyle Istanbul'da 8 ilçenin
yönetimlerini görevden aldı. Görev-
den almalara tepki gösteren partili-
ler, bugün Istanbul 11 BSşitantl^
önünde bir araya gelerek Afi Topuz
başkanlığuıdaki il yönetimini ve ge-
nel merkezi protesto etme karan al-
dılar.
CHP MYK, önceki akşam olağa-
nüstü toplanarak Düzce ve Bursa il
yönetimleriyle Istanbul'da Beyoğ-
îu, Şişli, Fener, Kartal, Zeytinbumu,
Maltepe, Tuzla ve Pendık ilçe yöne-
timlerini görevden aldı. Haziran ayı
içinde yapılacağı açıklanan olağan
kurultaya dönük kongre takvimi
kapsamında delege listelen dün as-
kıya çıkanldı. Kongre takviminin
işletilmesine bir gün kala yapılan
görevden alma işlemi, muhalifler
tarafindan tepkiyle karşılandı. Işle-
min, Genel Başkan Deniz Baykal
yönetimindeki genel merkezin
kongre sürecini kontrol altına almak
amacıyla yapıldığı ileri sürüldü. Ge-
nel merkez, görevden almalara "söz
konusu yönetimlerin partinin yeni
üyelere açıunası yönünde çaba sar-
fetmemesini" gerekçe gösterdi. Söz
konusu il ve ilçeler, genel mekezin
tüzüğün 13. maddesine göre yığma
kayıt yapmasına karşı çıkmıştı.
Istanbul'da 8 ilçenin görevden
alınması nedeniyle genel merkeze
ve il başkanına tepki gösteren par-
tililer bu sabah saat 10.30'da il baş-
kanhğı binası önünde bir araya gel-
me karan aldılar. Ercan Karakaş
genel merkeze sert tepki göstererek.
"Bardağı taşmyoriar" dedi.
îstanbul'da boşalan yönetimler
için hemen geçici atamalar yapıldı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
HHİer ve onun Nazi Partisi'yle ka-
dınlar arasındaki ilişki, özgürlükle ka-
dın, faşizmle kadın, demokrasiyle ka-
dın arasındaki ilişki konusunda ilginç
ipuçlan veriyor. Nasyonal sosyalizmin
(Nazizmin) kuramcısı Alfred Rosen-
berg, kadınla iktidar arasındaki ilişki-
yi şu satırlarla ifade ediyordu: "Bir
noktanın altı açıkça çizilmelidir Yar-
gıçlar, askerier ve devlet adamlan er-
kek olmalı ve öyle kalmalıdır."
Naziter, "kadın özgühüğû hareketi-
ne karşı kadınlann harekete geçiril-
mes/'ni temel hedeflerinden birisi ola-
rak kabul ediyotiardı. Alman ihtilali,
yani faşist müdahale, onlara göre "er-
keksi bir olay"öı. Daha 1921 yılında
üyelertoplantısında "kadınlann parti-
nin yönetim kuruluna ve komisyonla-
nna asla kabul edilmeyeceği" oybir-
liğiyle karariaştınlmıştı. Nazi hareketi-
nin amacı onlara göre halkı, ırkı ve kül-
türü batıştan kurtarmaktı, işte bu ko-
nuda kadınlara güvenilemezdi.
Hitler bu eğilimi şöyle dile getiriyor-
du: "Politik olaylara kanşan bir kadın-
lar örgütû, bana göre nefret uyandı-
ncı bir şey. 1924 yılında politikayla il-
Kadınlar, Naziler ve Özgürlük
gilenen kadınlar benimle görûştûler.
Bayan Von Treuenfete ve Mathikte
von Kemnitz, Reichstag üyesi (mil-
letvekili) otmak istediMerini söyhdi-
teti Söz konusu olan askeri şeyler ol-
duğunda durum tam anlamtyla katla-
nılmaz oiuri Partinin bütün birimlerin-
de kadınlar en küçük mevkilere b/te
sahip olamazlar... Söylüyorvm, mü-
zakere konulannınyûzde doksan do-
kuzu erkekleri ilgilendiren, kadınlann
değeriendiremeyecekleri şeylerdir."
Avusturyalı tarihçi Anna Maria Sig-
mund, Doğan Kitap'tan çıkan "Nazi
Kadınlan" başlıklı araştırmasında, Hit-
ler ve arkadaşlannın yanı başındaki
ünlü kadınlann yaşamını incelemiş.
Bu araştırmada bir kez daha ortaya çı-
kıyor ki saldırganlığın ideolojisi olan
Nazizm, kadınlan da yalnızca bu ha-
reket için kullanılacak bir araç olarak
görüyofdu. Ülkenin önde geten sos-
yetik kadınlan, açıkça kadınlan aşağı-
tayan bu hareketin baş destekçisi olu-
yorlardı.
Birinci Dünya Savaşı sonrası, Al-
manya'da özellikle sosyal demokrat
ve komünist örgütlerde kadınlar,
önemli yertere sahiptiler. Nazizm or-
taya çıktığında bu ülkede güçlü bir
kadın hareketi vardı. Naziler, bu duru-
mu değiştirmek için çeşitli tezler ge-
liştirmişlerdi. "Kadın ve erkek doğuş-
tan itibaren birbirinden farklı işlevleri
olan iki değişik vahıktır" diyorlardı.
"Kadımn dünyası erkeğinkiyie kıyas-
landığında çok sığdır" gibi sloganlar,
Almanya'nın büyük bölümünde öfke-
ye neden oluyordu.
Nazi Propaganda Bakanı Dr. Jo-
seph Goebbels, 1927 yılında şöyle
yazıyordu: "Kadımn görevi güzel ol-
mak ve çocuk doğurmaktır. Bu kula-
ğa geldiği kadar kaba ve modem ol-
mayan birdüşünce değildir. Dişikuş,
erkek kuş için kendini temizlemekte
ve kuluçkaya yatmaktadır. Buna kar-
şılık erkekyiyecek sağlarya da nöbet
tutarak düşmanı yuvadan uzak tutar."
Naziler iktidara gelınce bu düşüncfr.
lerini hemen hayata geçirdiler. 25 Ni-
san 1935'te "Okullarve Fakültelerde
Fazlalığa Karşı Yasa" adı altında Ya-
hudiler ve kadınlar için kota koyan ya-
sa çıkanldt. Bu yasaya göre Yahudi-
lerin öğrenci kontenjanı yüzde 1.5, ka-
dınlann öğrenci kontenjanı ise yüzde
1O'du.
Alman Nazileri, iktidara geldikten
sonra görüşlerini iyice netleştirdiler
"Biz tekrar gerçek kadınlar istiyoruz,
süslü püslü oyuncaklardeğil... Alman
kadını asil şarap gibidır. Sevdiği za-
man toprak çiçek açar. Alman kadını
ana ocağımıztn güneşidir. Alman ka-
dını hürmete şayan kalmalıdır, yaban-
cı ırklann zevki ve oyuncağı olmama-
lıdır. Halk saf ve temiz kalmalı. Bu,
Führer'in (Hitler) yüce amacıdır." Na-
ziler, yanı başlanndaki ünlü kadınlann
da desteğiyle, bu düşünceteri hayata
geçirdiler. Bir yandan kadınlan pro-
paganda işlerinde en etkili şekilde kul-
lanırken onlan iktidardan uzak tutma-
yı da bir ilke olarak benımsedıler. Bir-
çok etkili kadın, Nazi zulüm aygıtnn
birer parçası olarak çalıştılar. Bu "er-
keksı olay'm destekçisi veyayıcısı ha-
line geldiler.
Kadımn özgürlüğü tarttşmasının ne
kadar özel ve önemli olduğunu, Na-
zilerin kadınlara yaklaşımına bakınca
bir kez daha anlıyorsunuz. Naziler de
tıpkı birçok geri ve despotk ideoloji
taşıyıcılan gibi kadınlan sosyal yaşa-
mın dışına itmeye çalışırken, kadınla-
n kullandılar. Kadınlann strana basa-
rak, iktidara tırmanıp onlan savaş ma-
kinesinin ikinci sınıf yurttaşlan olarak
gördüler.
Nazi kadınlannın kaderini izterken,
kadınlann demokratik ve özgür bir
toplum yaratmadaki önemıne bir kez
daha tanık olduğumu ve bu ınancımın
pekiştiğini söyleyebilirim. Erkeksi Tür-
kiye'nin hepimizi yaralayan ve umut-
suziuğa neden olan kaotik durumdan
sjynlmasında kadınlara çok ihtiyacı-
mız var. Bunu teorik bir doğru okJu-
ğu, kulağa hoş geldiği için değil, inan-
dığım için söylüyorum. Erkeklerin yö-
nettiği bu ülkede bunakJığım için söy-
lüyorum.