25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT2001 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI [email protected] Katharlann soyunu kim kırdı?Fransa'nın ortalanndan, "Massâf Central" dağlanndan gûneyin ılunan iklimlerine sûzülürken, tspanya ile doğal sınır oluşturan Pirene dağlarının uzantılanyla karşılaşırsınız. Bu iki dağ silsilesinin arasında uzanan ovalann adına "Careassone Gcçkü" deniyor. Avrupa'nın en büyük ortaçağ kalesi Careassone, araziyi kollayan bir kartal heybetiyle ucu Okyanus'ta, bucağı Akdeniz'de bu harika mekâna yerleşmiş. MÖ 6. yüzyılda kurulan ilk kent tarihi site "doğunun en baüdakT düşünce ve inançlanna yataklık etmiş. MS 4. yûzyıldan itibaren muhteşem bir ortaçağ şato ve kaleleri bütününe dönûşmeye başlayan 52 kuleli Carcassone elbetteİci devrin "mutiakiyetçi karanhğına" tek başma bizim Celali îsyanlan'na benzeyen isyanlara sahne olmamış. Bugün Fransızlann turistik amaçlarla "Katharlar DryarT diye övdükleri, hatta "laik* Fransa'nın kuruhışunda payının olduğu ileri sürülen "Aude" ve "Languedoc" bölgelerinin Toulouse, Albi, Narbonne, Perpignan, Beziers gibi belli başlı bütün kentleri de başkaldın hareketleri içerisinde yer almış. Efsaneye göre PARİS UĞUR HÜKÜM MS 795'te engizisyoncu Vatikan'a, mutlakiyetçi Imparator Şarlman'a kafa tutan kalenın o dönemdeki sakini, Sarazin prenseslerinden "Careass Hanım", kapandığı surlann içmde 5 yıl muhasaraya dayanmış. Içşehir açhktan kınlıyormuş. Prensesin elinde bir domuzla bir çuval buğday kalmış. Prenses tehlikeli bir oyun oynamış. Kalenin kapısını açtınp, domuzcuğu açık buğday çuvalının başına koymuş. Hayvanın çuvalı hapur hupur mideye indirdığıni gören Şarlman da Careass Hanım'ın daha çok direnebileceğine kanaat getirip, çekip gitmiş. Prenses de başlamış "zafer" borulannı öttürmeye. çanlan çalmaya. tleride Fransızcaya "zil çalmak" olarak da girecek "sonner* fiilini haykıran sadık bendelerin ağzından çıkan "Dame Careass sonne, Careass sonne" (Karkassonn) naralan, kentin modern ismini belirlemış: Politikacı ile işadamının aşkı Yeni Sol.. Ya da orijinal adı ile "New Labour"... Üçyü önce 419 milletvekili ile iktidara geldiğinde, dünyanın dört bir yanında çeşitli "sol tandansh" politikacılann neredeyse saç ve diş modelini bile taklit etmeye kalktığı TonyBlairın(Bileyır), şimdilerde biraz eskimeye yüz tutan sloganı. Bileyır'ı iktidara taşıyan kimdi? Neydi? Hangi kitlelerin oylanyla gelmişti? Bugûn hangi kitlelerin gözbebeği? Hangilerinin sevgilisi? Kimlerin medar-ı iftihan? Bu sorulann yanıtı, nereden bakıldığına göre farklı bıçımlerde verilebilir. Ancak geçen birkaç ~~"~"~~ haftanın olaylan, iktidara gelişinden bu yana Bileyır ve ekibinin, Emek (lng. Labour) ile arasınm fena halde bozulduğu ve Sermaye ile fena halde kirh bir aşk ilişkisine giriştiğinin en somut kanıtıydı. Yeni Sol'un mirnarı ve Bileyır'ın adeta yaratıcısı, ûnlü "KaranhklarPrensT Peter Mandebon'm bir trilyoner Hintli işadamı ile adeta "basdması'', Nevv Labour'ın sermaye ile bu perde arkası ilişkilerinin adeta bir "alamet-i farika"sı gibiydi. Olay kısaca; 1980'lerde Isveç- Hindistan hatondaki silah skandalına adı kanşan Hinduja Biraderler adlı üç kardeş işadamının, ülkelerindeki soruşturmadan sıyırtmak içın Britanya pasaportu alma gjrişimlerinin, Muhafazakâr Parti iktidannda başlayan ve Işçi Partisi döneminde de süren öyküsünden ibaret. îktidar Partisi'nin aralannda, Tony Blair ve eşinin de dahil olduğu elti ile "harvet" durumdaki Hinduja biraderler için Kuzey Irlanda Bakanı Peter Mandelson'ın, Içişleri Bakanlığı'na bir "rica telefonıT etriği ortaya çıkınca, Bileyır daha önce de başka bir skandal nedeniyle istifa ettirdiği, affedip yeniden kabineye aldığı Peter'a kesinbir"byebye" demişti. Kabine içindeki tûm entrikalann arkasında yer aldığı bilinen, eski bir gazeteci olmasına rağmen basının adeta "baş DetasT kesilen, pek çok muhabiri aşağüamakta üzerirıeadam tamnmayan eski bakan torunu prens (bu tanımlamayı bir yerden harırhyorum ama?..) Mandelson'ın arkasından kimseler de ağlamadı. Tam bu olayın mürekkebi soğumadan, bu kez Britanya'nın Asyalı göçmen kökenli ilk bakan yardımcısı unvanuıı taşıyan Avrupa Işlerinden Sonımlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Kehh Vaz'ın da, Hindujalar ile "hahet halT ortaya çıkınca, işin "suyunun" iyice kaçtığı da anlaşüdı. Yılda 45.000 Sterlin maaşla yaşayan Vaz da, 1.000.000 Sterlınlik eve yapüğı teklifı apar topar geri çekerken "lapkırmızT bir suratla ortada dolaşır olmuştu. Nevv Labour, yıllar yılı Muhafazakârlann hemen her hafta biri ortaya çıkan "bakan- işadamı aşkt" skandallan üzerine politika yaparak iktidara gehnişti. Bugün ise, gazete sayfalan Büeyır ve arkadaşlannın "cürm-û meşhur halinde yakalandığı olaylarla dolup taşıyor. " " " " " " " Dahası Bileyır'ın da Hindujalar'la "mucuk mucuk", salya sümük görüntüleri televizyon ekranlannı süslüyor. Ne diyeüm? , , v Ctinton'ın ardındatf * r * iktidara gelince bizim 47'lı ağabeylerimizin ve ablalanmızın, "İşte bizim kuşak. İşte taraftar! İşte şampiyon!" diye tempo tuttuklan Nevv Left'e nazar mı değdi? Bileyır'ın bir bildiği vardırherhalde... LONDRA ZAFER ARAPKİRLİ Yanardağ korkutuyor Endonezya'nın batısında bulunan Cava adasuıdaki Merapi Yanardağt'nm dün sabah faaiiyete geçmesi üzerine bölgede yaşayan binlerce köylüden evlermi terketmeleri istendi Dünyanın en aktif vanardağlanndan olan Merapi Yanardağı'nın püskûrtmeye başbuhğı volkanik kül ve tozlardan korunmak için bölge halkı maskeJerie dolaşryor. (Fotoğraf: REUTERS) Duyarlı ve sorumlu bir medya... Federal koalisyon hükümeti ortağı, Başbakan Guy Verhofdstadt'ın partisi Flaman Liberalleri ve Demokratlanmn (VLD) önde gelenleri, son gûnlerde farklı boyutlarda da olsa tam üç kere medya hakkındaki rahatsızlıklannı dile getirdiler. Önce Flaman Medya Bakanı VLD'li Dirkvan Mechden, Flaman bölgesindeki basınm birkaç ailenin tekelinde olmasını eleştirdi ve bu olumsuzluğun üstesinden ancak yaym ekibinin bağımsızlığını koruyarak gelinebileceğini belirtti. Daha sonra ırkçı Flaman Bloku Partisi liderlerini tt bokböceWeri" olarak tanımlayan VLD Partisi Başkanı Kard de Gucht, medyanın "Ftaman Bloku haberierini veriş şektmi" eleştirdi. De Gucht, Flaman Bloku'nun gerçek yüzünün basın tarafından ortaya konulmadığım, bu nedenle ırkçılann karanlıkta kaldığını, bunun da onlann işine geldiğini'söyledi. Eleştiri kervanına son olarak Flaman hükümeti başkanı Patrick Devvael katıldı. Marc Ekhardus ve Mark Hooghe gibi önemli sosyologlann yaptığı bir araştırmada, *fazla televizyon izkyen ve az sosyal ilişldde buhınanlann daha korkak, BRUKSEL karamsar, hoşgörûsüz, antidemokratve egoist ohna risklerinin daha fazla olduğumuT saptandığınl belirten Devvael, aynı araştırmarun "yurttaşhk büinti, sosyalve küitürel yaşamla bütünleşme konularma, özel TV kanallannı izleyeıılerin, deviet kanaüannı ya da bölgesel kanallan izkyenlere göre daha azönem verdilderini* ortaya koyduğunu söyledi. Üçüncü binyılın başında yurttaşlık bilinci aşılamanın yayınla mürnkün olamayacağın|- r 1 ^ belirten Devvael, kimseye ne yapması, nasıl düşünmesi, nasıl yaşaması ve kime oy vermesi gerektiğinin dikte ettirilemeyeceğini, ancak bunun, medyanın bazı sorumluluklan olduğu gerçeğıni gölgelememesı gerektiğini söyledi. Ozgürlüklerin sorumluluk bilinciyle kullanılması gerektiğini dile getiren Devvael, basmı, yayınlannın kamuoyu üzerindeki olası etkileri konusunda meslek içi tarnşma yapmaya çağırdı. Devvael, iş yoğunluğu ve ERDİNÇ UTKU yayuncılann satış (tiraj) ve izlenme oranı (rating) kaygısının, gerektiği gibi yayımcılık yapmayı engelledığini söyledi. Flaman Bloku Başkanı Frank Vanhecfce'nin de konuk olduğunu öğrenince çağnldığı televizyon programına katılmayan federal hükümetin dışişleri bakanı, Valon liberali Louis Mfchel'in ve Valon bölgesindeki diğer siyasilerin ve yayın organlannm yaptığı gibi ırkçıları dışlamanın başanya ulaşamadığuıı belirten Devvael, "Flaman Btoku'yla en iyi mücadele eleştireL, tam, bfigilendirici ve aydınlaücı gazetecflikle yapdır" dedi. Devvael, demokrasının daha da güçleıımesi için biri -Holocaust ve diğeri Flamanlann esaretten kurtuluş mücadelesi hakkında olmak üzere iki yeni müze açılmasını önerdi. Bu konular Belçika'yı daha uzun süre meşgul edeceğe benziyor. Türkıye'de RTÜK varken televoleci rnedyamızın medya etiği kavramını ciddiye alıp tartışmaya başlamasuıa hiç gerek yok. Zaten "oJağanüstü" demokrasimizin ise geliştirilmesi için müzeye gereksinimi yok. Kardeş parasıyla Isparta'da oluşturulan "Süleyman Demirel Demokrasi Müzesi" bıze yeter de artar bile! Carcassonne". Tarihe gelince, Katharlann diyan Aude ve Languedoc bölgelenndeki "KatharHeretiklerin" (zmdık, kâfir) kahramanlık destanlan 11. yûzyıldan sonra yazılmış. Frank krallan ve Katolik kilisesinin kanlı düzenine isyan eden bir kısım asilzadeler, küçük feodaller ve onlann nispi özgürlükler tanınan köylülerinin desteğiyle göreli "Bağunsız AdacJdar" kurmuşlar. Yanm asu^ hüküm süren Katharlar yüzlerce kale, gözetleme kulesi kurmuş. Bugün bağlarla kaplı yamaçlann, yalçın kayalar ve en yüksek tepelerin üzerine konduruhnuş kartal yuvası gibi kaleleri, burçlan görünce soruyorsunuz: "Bu kaleler mancınıklarta, kütükkrie düşecek gibi değiL Nasıl?" Ama Vatikan ile Kuzey Krallıklan "Katharlar'"ın hakkından gelmiş ateşlerde, leş çukurlannda toplu toplu "tayarak"... Şimdi Carcassonne kalesinde bin kişi yaşıyor. Müthiş etkileyici bir"Engizisyon ve tşkence Aletteri Mûzesi" kurmuşlar. Kökü tranlı Mani'ye dayanan, epeyce 'Ş'ol katetmiş birZerdûfÜûk"tenkaynaklandığı ileri sürülen Kathar inancı, basit bir "iyi- kötü ikflemi" üzerine kurulmuş. Ancak, Yunanca "Catharos/safhk- dürüstlük/mükemmellik"' sözcüklerine atfen Toulouse özellikle de Albi kentleri etrafinda 12. yüzyılda gözle görülür hale gehniş bir Hıristiyan tarikatı. Katharlara göre "Herkes kardeş, kilise yok, kendi dUinde her yerde ibadet serbest, kadınlar erkekle eşitl'" 0 sıralar Fransa'mn çeşitli yörelerinde benzeri hareketler var. Fakat Kathar şovalyeleri öyle yaman ki.. Bir de bir Carcassonne, Albi, Beziers Vikontu "Treacavd" sülalesi var. Bu aıle sayesinde Katharlar "kötü örnek" oluyor. "Eşitiik, kardeştik, özgüıiük" gibi laflar ediliyor. Tannnın oğlunun gölgesi Vatikan'la Katolik Kilisesı'nin kızı Frank ülkesinin Krallan, "Zuıdık Katharlar"a karşı "Haçh Seferleri" düzenliyor, özel "EngLrisyon Mahkemeleri" kuruyor. Kınyorlar soyunu Katharlann. On binlerce insanı canlı canlı yakıyorlar. Bu arada Bosna Prensi Kulin 1199'da "Katharnk"ı resmi din bile ilan edıyor...Günümüz Katharlar ülkesinin insanlan, "rTtou", "Minervovis", "Corbferes" gibi alt bölgelerin üzümlennden oluşan vişne ve kekik kokulu Aude ve Languedoc şaraplannın rengi niçin çok koyu kırmızı diye soruyor? Yöre köylüsü, bağcısı yine kendisi cevaplıyor: "Yûzyülarca akmış Kathar kanı yüzünden." Soruyoruz: "Peki Katharlann soyunu kim kırdı?*" Yanıt: "Eski Fransa, Kuzeyin Asilzadeleri ve 10886". Özür, ceza hak getire... Ne kilise, ne deviet tek kelime etmemiş. "Ne yapmayı düşünüyorsunuz?" Cevap: "Onlar kendi kendilerini affediyorlar™ Önce uzakian bir bitirsinler, sonra sın buralara gelecek..." Otomotivde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle