28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ŞUBAT 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 51. UluslararasıBeıünFilm Festivali'nin açıhşfilmi'KapıdaftiDüşman'beğenilmedi 'Cahil Periler' ödülüngüçlü adayı VECDİSAYAR BERÜN -51. Uluslararası Berlin Film Fes- tivali, 22 yıldır festivalin yönetmenliğini sürdü- ren Mouritzde Hadeln'in veda yılı olarak tari- he geçecek. 7 Şubat akşamı, bir Alman-lngiliz- Irlanda ortak yapırru olan "KaptdakiDüşman"la açılan festivalin bu yılki programı, geçen yıllar- la kıyaslanmayacak kadar iyi (En azından kâ- ğıt üzerinde öyle görünüyor). Hemen her yıl film seçimi açısından ağır eleştirilere uğrayan Hadeln'in, bu son yılındaprogramın düzeyi açı- sından büyûk titizlik gösterdiği, böylelikle ar- dından olumlu bir iz btrakmak istediği anlaşı- lıyor. Festivalin ilk günlerinde göstenlen film- lerden Steven Soderbergh m "Trafik"i ve Fer- zan Özpetek'in "Cahil Periler'' (Le Fate Igno- ranti) adh filmi, Hadeln'in başansının ilk gös- tergeleri (Elbette, Trafik' Berlin programı için bir sürpriz değil. Çünkü, Oscar'm gûçlü aday- lannın Berlin programında yer alması artık ge- lenekselleşmiş bir durum). Festivalin açılış filmı olarak, Jean-Jacques Annaud'nun u Kap»daki Düşman"ının seçilme- si de son derece doğal. Yalnızca Almanya'nın değil, Avrupa'mn en pahalı filmi olduğu söyle- nen (180 milyon marka mal olan) "KapıdakiDüş- man", tümüyle Alman stüdyolannda gerçek- leştirilmiş. Böylelikle, Alman sinema endüstri- sinin gücünü dünyaya ilan etmek, biryandan da Fransız yönetmeni ve Ingiliz oyunculan ile tam bir Avrupa ortak yapımı olarak Amerikan sine- masının karşısına çıkmak hedeflenmiş. Buamaç doğrultusunda, Berlin Festivali 'nin vitrin olarak seçilmesinden daha doğal ne olabilir? Ne var ki, Amerikan yapımlanna yakışır bir bütçe ve cid- di bir tanıtımla ortaya konan projenın büyük bir düş kınkhğı yarattığı söylenebılir. Amerikan sinema endüstrisine karşı ayakta durabilmek için onun silahlanyla savaşmak gerektiği savın- dan harekede gerçekleştirilen film, bir Amen- kan sineması taklidi olmaktan öteye geçemiyor ve böylelikle bu savm ne derece geçerli olduğu sorusunu yeniden gündeme getıriyor. Stallngrad Düello'su Annaud'nun, Stalingrad savaşını konu alan fil- minin iki adı var, biri kaynaklandığı romanın adı: "KapdakiDüşman'', diğen ıse "DüdkT. Bu ikın- ci ad, Annaud'nun yaklaşımını çok iyi anlatı- yor. Koskoca bir savaşı, şanlı bir savunmayı iki keskin nişancuun düellosuna indirgemiş yönet- men. Kuşkusuz, bu seçımde belirleyici olan, Hollywood'un senaryo anlayışı olmuş. Hani, bu film Avrupa sinemasının Amenkan sinema- sına karşı direnişinin bir simgesiydi, diyecek- siniz. Onu, Annaud'ya sormalı. Her ne kadar, hiçbir masraftan kaçınılmamış, teknik anlamda Hollywood ûstûn yapımlannın çizgisinin geri- sinde kalmamaya özen göstenlmişse de, sonuç tam bir 'HoUyvvood özentisi'. Amerikan sine- masının kurallanna uygun biçımde, iki temel kah- ramanın çatışması üzerine kurulan senaryo, Sta- lingrad direnişinin görkeminı vermekten uzak kalıyor. Savaşa Ruslann gözünden bakmayı de- neyen Annaud, kahramanlannın psikolojik ça- tışmalanru anlatmayı seçerken iki tarafi iyfler' ve 'kötûkr1 olarak sınıfiandırmak yerine, her- kesi 'kurban' olarak tanımlamaya yönelmiş. Ama, filmi başanlı kılmaya yetmemiş bu seçi- mi. Senaryosundan görünrüienne, teknik açıdan başanlı. içerik açısından yoksul bir film "Ka- ptdaki Düşman". Ingilizce. Inandırıcılıflı zedellyor Filmde, Stalingrad kuşatması sırasmda efsa- neleşmiş bir Rus asken Vassili Zaıtsev ile onu öldürmesi için Almanya'dan gönderilen Bınba- şı Körüg arasındaki çatışmanın yanı sıra, bir başka çatışma da Rus propaganda subayı Dani- lov ile Zaitsev arasında yaşanıyor. Savaşın en zor- lu günlerinde, Rus cephesinin moralini yükselt- mek için bir kahraman yaratmaya karar veren Danilov, bu iş için yakışıklı Zaitsev'i seçer. Kes- kin nişancı Zaitsev'in birbiri ardına elde ettiği zaferler Alman cephesinde yankı bulmaktadır. Bu arada Danilov'la Zaitsev aynı kjza âşıktırlar güzeller güzeli Tania'ya (Nâzun'ın anlattığı Tanya olabilir, ama filmin kahramanı çatışma sırasmda ölüyor). Jude Law, Joseph Fknnes. Ed Harris ve Bob Hoskins (Stalingrad savaşı- nın siyasi komiseri Kruçev'i oynuyor) gibi us- ta oyunculann yanı sıra Tania rolünde Racbei Wâszson derece başanh.Filmin Ingilizce çekil- mesi kuşkusuz ticari bir tercih ama, inandıncı- lığını önemli ölçüde zedelediği de bir gerçek. Tabii, bütün dûnyanın Ingilizce konuştuğunu zanneden Amerikalılar ve rüm filmleri Alman- ca dublajla ızleyen Almanlar için bunun bir sa- kıncası yok! • Annaud'nun içerik açısından yoksul filmi 'Kapıdaki Düşman' büyük düş kınklığı yarattı. Ferzan Özpetek'in 'Cahil Periler'i ise Berlin'den en azından bir 'Gümüş Ayı' ile belki de 'Altın Ayı' ile dönecek. 51.lnterni Filmfests cahil Periler Şu ana dek yanşma filmleri için- de en iyisi, yanşmada Italya'yı tem- sil eden iki filmden biri olan "Ca- hil Perfler''. Özpetek'in, ilk iki fil- mi ile kazandığı eleştirel ve ticari başanyı bu filminde de sürdürece- ğini rahatlıkla söyleyebiliriz. "Ha- mam"la Cannes Film Festivali'nin 'Yönetmenlerin On Beş Günü'ne, "Harem Suare" ile Cannes'm resmi bölümlennden 'BeUi Bir Bakış'a se- çilme başansım gösteren yönetme- nin bu kez Berlin'i seçmekle doğru bir iş yaptığmı düşünüyorum. Bu kanım, filmi Alman seyirci ilebirlikte gala ge- cesi izlerken iyice pekişti. Çünkü, konusu ve yaklaşımı açısın- dan bu seyirciye çok yakın duran bir film "Cahil Periler''. Uzun ve coşkulu alkışlarla karşılanan filmin, Berlin'den en azından bir "Gümüş Ayı" ile, belki de"AWMiAyı" ile döneceğiniveyalnız- ca Almanya'da değil, tüm dünyada bü- yük ticari başan sağlayacağını düşünü- yorum. Çünkü, bugün insanlann en çok ihtiyaç duyduğu şeyin peşine düsmüş Özpetek: sevginin. Hepimizin 'peri'lere, bir başka deyişie hayatımızı değiştirecek in- sanlara ihtiyacımız olduğunu anlatıyor; son de- rece sürükleyici, çok bilmişlikten uzak, sami- mi bir üslupla. insanın sevgl Ihtlyacı üzerine... On yıldan fazla bir süredir evli bir kadının ya- şama bakışındakı değişimi anlatıyor Özpetek. 'Mırtiu' evlilik yaşamı, kocasınm bir trafik ka- zasında ölmesiyle aniden son bulan Antonia, ko- casına hediye edilmış 'Cahil Periler' adlı tab- lonun arkasındaki isimden hareketle, kocasınm yaşamındaki bir gerçeğin farkına vanr. Koca- sınm yedi yıldır bir sevgilisi vardır ve bu sev- gili bir erkektir. Antonia, merakını yenemez ve bu sevgiliyle tanışır. O andan sonra yaşamına yeni insanlar, yeni değerler girecek, tüm yaşa- mını yeni baştan sorgulayacaktır. Antonia'nın kendini içinde buluverdiği aile, Uyusturucuyla mucadele Soderbergh, Bush 'a güveniyor BERLİN (AFP) - Berlin Film Festivali'nde uyuşturucu ricaretini konu edinen Amerikan filmi 'Traffic'in tanıhmı geçen perşembe günü yapıldı. Steven Soderbergh'in yönettiğı ve Catherine Zeta- Jones. Michaei Douglas. Don Cheadle, Benkio Del Toro, Dennis Quaid, Albert Finney gibi güçlü oyunculann rol aldığı film, Oscar'ın da iddialı adaylanndan biri. Soderbergh, konusu Meksika ve Amerika'da geçen fılmdekı üç hikâyede de farklı renklerde filtreler kullanmış. Soderbergh filmde, Meksika ve Amerika 'daki uyuşturucu trafiğine karşı . . mücadelenin anlatıldığmı, giderek artan uyuşturucu sorununa karşı düzgün ve kararh politikalar üretilmesinin takipçisi ve destekçisi olduğunu ifade etti. Bu konuda Amerika Başkanı George Bush ve hükümetinin gerçekleştireceği yeni uyuşturucu politikasının bir an önce harekete geçirilmesi gerektiğini düşünen Soderbergh, Bush hükümetinin uyuşturucu sorunuyla ilgili politikalannda insancıi yöntemler geliştireceğini umduğunu söyledi. Filmin izleyenlere "uyuşturucuya karşı tüm yapabileceğimiz bu mu" sorusunu sordurduğunu ve bu konuda düşünmeye sevk ettiğini de ekledi. k - • ,• • farldı toplumsal gruplardan ve yaşlardan 'gsry'ler, travestiler ve seksenli yıllarda tutuklanıp işken- ce görmüş, daha sonra Italya'ya göç etmiş bir Türk kadından oluşmaktadır. Bu aile, Anto- nia'ya gerçek sevgiyi, kapalı kapılannı başka- lanna açmasmm yollannı öğretecektir. Ferzan Özpetek, insanlan yalnızca dış görünümleri ile yargılayan anlayışı eleştiriyor "CahflPerfler"de, arkalanndaki hıkâyeyi göstermeyen insanlann zengin dünyalannı anlatıyor bize. Yalnızca 'gay'lerin dünyası üstüne bir film değil bu, in- sanın sevgi ihtiyacı üzerine bir film. Ferzan'ın en büyük başansı klişelerden, ucuz- luklardan kaçınmasında, senaryosunu zeki ve ince esprilerle örmesinde yatıyor. Filminde kahramanlannm hikâyelerini an- latmaktan çok, onlann iç dünyalannı yansıt- mayı seçiyor. Bu insanlann hepsi de birer 'pe- ri'. Ama, kusursuz periler değil bunlar. Zaafla- n oian 'cahil' periler. Ortak özellikleri ise ya- şamayı, birbirlerini sevmeyi ve başkalannın ya- şammı değiştirmeyi bilmeleri. 'Cahfl Perfler' sinemamızda hiç rastlamadı- ğımız olgunluktaki senaryosu, son derece ba- şanlı görünrü yönetimi, özgün müziği ve tnü- kemmel oyuncu kadrosu ile Özpetek'in bugü- ne dek gerçekleştirdiği en başanlı film. Başrol- lerdeki Margherita Buy, "Nisan Yüzbaşdan'' ile tanıdığımız Italyan sınemasımn yükselen yıldızı StefanoAccorsi \ e Serra Yıhnazçok ba- şanlı. AndreaGuerra'run müziği ve Yasemin'in şarkılan da filrrun tonuna, duyarlığma katluda bulunuyor. Filmin bizim için en güzel yanlanndan biri de, kahramanlan buluşturan öğenin Nâzmı Hik- rort'in şiirleri olması. En iyisi, daha fazla ipu- cu vermeyeyim de, filmin sürprizlerinden oku- ru mahrum etmeyeyim. Ne yazık ki, Türkiye seyircisi bu filmi izle- mek için ekim aymı bekleyecek. O güne dek fil- min uluslararası basanlannı uzaktan izlemek- le yetineceğiz anlaşılan. , - - Tate Modern'de 20* yüzydın keııtleri Sergkle dünya kentlerinden bir seçme sonuluyor. Kültür Servisi - Amerikan gösteri sanatçısı Laurie Anderson.a 19201eriıı Paris'i neyse, 1970'kain Ne» YCM*'U odur" diyor. Amerikalı şair Gertrude Stein ise "1900'Ierin Paris'i, 20. yüzyıh en iyi yansıtan kenttir" görüşünde. Bu sözler Ingiltere'de Tate Modem Sanatiar iMüzesi'nde yeni açılan 'CaıturyChy* (Yüzyıl Kenti: Modern Metropollerde Sanat ve Kültür) adlı serginin girişinde yer alan alıntılar. 29 Nisan'a dek sürecek olan sergi, 20. yüzyıl kentlerinin bir incelemesini oluşturuyor. Dünya kentlerinden bir seçmerun sunulduğu sergide, kentlerin sanatsal yaşamlannm doruk noktasma çıktıklan dönemlerden yapıtlar sergileniyor. 1900-1915 tanhlerinin Paris'inden ya da 1967- 1973'ün Tokyo'sundan yapıtiarm yer aldığı sergi, Asya'dan Afrika'ya, Kuzey Amerika'dan Avrupa'ya modern sanat yapıtlannın üstün örneklerini görme olanağı tanıyor. Serginin küratörleri, modern sanat oyununda rol alan oyuncular olarak salt Avrupa ve ABD'yi almanuı emperyalistçe bir tırtum olacağını belirriyorlar. Serginin tarihe bakişını çızgisel olarak değerlendiren eleştinnenleT ise modern sanatm böyle ele ahnmasının modası geçmiş bir yöntem olduğunu söylüyorlar. Aynca Chagafl'ın 'Kırmıa Nü'sü, Gordoa Matta-Ciark'm 'Bingo'su gibi pek çok önemli yapıtın olduğu serginin, küratörlüğünün çok acemice yapıldığı görüşündeler. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Oyuncu Feuerbach, Ormanların Önünde Tıyatrodediğiniz nedirki? Hep sevgili Haldun Ta- ner'in tarifini verecek değiliz ya, bu pazarShakes- peare'inkinden açalım sözü. Hamlet'e söyletir ti- yatronun ne olduğunu Shakespeare: Tıyatro.. "doğ- duğu gün de, bugün de.. dünyaya birayna tutmak, iyilenn iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini, çağımızın ne olup ne olmadığını ortaya koymaktır". Elbette bu tarife sıkı sıkı bağlı kalarak son derece kötü ti- yatro ömekleri de koyabilirsiniz ortaya. Ama gene- linde doğrudur ustanın söylediği. Son yıllarda iyi niyetli de olsa, son derece "şiir- sel", son derece "deneysel", son derece "destan- sı", pek simgesel birçok oyun seyrettim ve çoğu- nu sevmedim. Eh, benim de aklım kanşık biraz, na- sıl birtiyatro istiyorum sorusuna yanrt anyorum dur- madan. Modem olacak, evet ama gelenekle göbek bağını da tümden koparmayacak. Dünyayı da ba- basının evi kadar iyi bilecek bir tiyatro. Hem mo- dem olacak, hem de teatral olacak bu tiyatro. Gös- teriden çok "oyuna" yaslanacak. En önemli öğesi "dil" olacak. Bu dil ise geçmişin değil, günümüzün dili olacak. Seyircisinegüvenecek birtiyatro olacak. Ders vermeyen, öğütlemeyen, yağ çekmeyen, ta- viz vermeyen, korioısuz bir tiyatro olacak. Son on gün içinde birçok oyun seyrettim. Bu oyunlann kimileri bana bu yazdıklanmı düşündür- dü. Bir iki hafta, Kuşbakışı'nda bu oyunlardan söz etmek istiyorum, izninizle. Tankred Dorst'un yazdığı, Genco Erkal'ın yö- netip başrolünü oynadığı Ben, Feuerbach (Oyun- cu) adlı oyun neresinden bakarsanız bakın birtiyat- ro şaheseri. Dorst'u tanıdım, arkadaşlık ettik, söy- leştik. Yaprtı hakkında az da olsa bir fikrim var ama Genco Erkal'ın sahne üstüne taşıdığı iş inanılır gi- bi değil. Gerçek birtiyatro şöleni. Üç kişilik bir oyun. Genco'nun yanında Zeynep Irgat ve Ekrem Akak- çe de başanyla oynuyortar. Ama gözünüz Genco Erkal'a takılıyor ve orada kalıyor. Olağanüstü birta- sanm, düş ile karabasan arasında gidip gelen, za- man zaman "normal" oyunculuk limitlerinizorlayan, ürpertici bir yorum. Tıyatro üzerine bir oyun, gide- rek Genco Erkal üzerine bir oyuna dönüşüyor, iki genç oyuncunun da yardım/yla Bütün yaratıklan ken- di kardeşi gibi gören Assisi'li Aziz Francesco'yu ve onun ünlü "Kuşlara Vaaz"\n\ da içeren bir oyun. Beiki ancak tiyatroya melankolik, şizoid bir deli- tutkuyla bağlı büyük ustalann kotarabileceği bir tehlike oyunu Ben, Feuerbach. Yönetmen ErkaJ ile oyuncu Genco'nun bu oyunda buluşması seyirci için mutlaka görülmesi gereken bir hazineyi ortaya çı- kanyor. Genco Erkal'ı, DostlarTıyatrosu'nun bütün çalışanlannı, oyuna emeği geçen herkesi kutluyo- rum. Nicedir hasretini çektiğim bir tiyatroyu, "teat- ral" olan tiyatroyu bize bu denli ustaca ikram ettik- leri için. Bu işe ne kadar ödül venlse azdır. • • • Modem tiyatro deyince herkesin aklına binbirtür- lü şey geliyor. Benim aklıma ise Çehov geliyor, Ib- sen geliyor, Strindberg geliyor. "Sıkı" metni sah- nelemeden "soyut" metnı sahnelemek olmazmış gi- bime geliyor. Bu sıkı tıyatro metni yazarlanndan bi- ri de Bernard-Marie KoKes. Tıyatro Oyunevi, Ma- hir Günşiray'ın yönetiminde Koltes'in "Ormanla- nn Hemen unündeki Gece" adlı oyununu sahne- liyor. Yazar, bir tek oyuncu için, bir saatten fazla sü- ren bir cümle yazmış. Enfes bir metin bu. Sayın Gün- şiray metne fl<imi keattmalar dışında) dokunma- dan, yedi oyuncuya ustaca dilımleyerek sahnele- miş oyunu. Söz'ün, kelimenin gücüne inanan insan- lann keyifle seyredeceği, son derece sıkı bir tiyat- ro ile karşılaşıyoruz burada. Sahnetasanmından mü- ziğine, ışığından makyajına, kostümünden oyun broşürüne kadar özenle kotanlmış birinci sınıf bir iş Ormanlann Hemen önündeki Gece. Oyun broşü- rü dedim ya, broşür.oyunun bütün metnini içeriyor, yönetmen Günşiray'ın çıkardığı bölümler dahil. Bu da yürekli, seyircisini ya da 'köşeyazannı' okuma- ya, tartşmaya davet eden bir güzel tavır. Tıyatro Oyu- nevi'nin sahnelediği Ormanlann Hemen önündeki Gece haftanın ikinci güzel, sağlam, görülmesi ge- reken tryatro yaprtıydı. Oynadıklan metne, yazan- na güvenen tiyatroculann işi. ••• Birarfcadaşım telefon etti uzaklardan. J. J. John- son ölmüş. 77 yaşında intihar etmiş bu büyük caz müzisyeni. İnsanlann sapırsapıröldüğü, öldürüldü- ğü ülkemizde bir tromboncunun ölümü ne kadar önemsenebilir? J. J. geride bıraktığımız yüzyılın en degerli caz müzisyenterinden biriydi. Son derece zor- lu bir çalgı olan trombonu, son derece zor bir di- siplin olan modem cazın içine yerleştirmiş bir caz aristokratı. On yıl önce kırk üç yıllık sevgili eşi Vrvi- an'ı kaybetmişti. Altı ay hiçbir şey çalmamıştı J. J. Johnson. Sonra yavaş yavaş müziğe geri döndü. Bir yıl sonra unutulmaz bir albüm çıktı ortaya: Vivi- an. ürik, içten, anımsamayı ve bir hikâye anlatma- yı en eski biçimiyle bile modem yapabilen bir us- tanın trombonuyla. En genç tromboncuydu, hep öy- le kaldı. Bunu ona söylediğim akşam, kolumu tu- tup kıkır kıkır gülmüştü. Geçenlerde ölen bas usta- sı Milt Hinton da vardı yanımızda. Bir de bize vot- ka ısmarlayan arkadaşım. Şimdi tiyatro düşünüp J. J. Johnson dinleme vaktidir. Haftaya tiyatro yazıla- nna devem ederiz. , . Yüın kankatürcusü Selma Emiroğlu • Kültür Servisi - Karikatür Vakfı'nm gelenekselleştirdiği 'Yılın Karikatürcüsü' armağanımn sahibi Selma Emiro|lu oldu. 'Onur Armağanı' ise Suat Yalaz ve Güngör Kabakçıoğlu'na verildi. İlk kadın karikatürist unvaruna sahip olan Emiroğlu'nun armağan kazanan çalışmalan, Karikatür Vakfı'nm bastırdığı 'Yıhn Karikatürcüsü Karikatür Albümü'nde yer alacak. Kazanan karikatüristlerin armağanlan, 7. Uluslararası Ankara Karikatür Festivali'nde verilecek. BUGÜN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da Istanbul Böyükşehir Bdediyesi Kent Orkestrası'nın konseri izlenebilir. (232 98 30) • BEKSAV'da saat 16.00'da 'Yıhnaz Güney'in Selimiye Mektuplan', saat 17.30'da 'Günümüzde Mahpus Edebiyaü' ile saat 19.00 'da 'Ahmed AriTin Zindan Şiirleri' başlıldı söyleşiler yer alacak. (349 91 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle