Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ŞUBAT 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15
51. UluslararasıBeıünFilm Festivali'nin açıhşfilmi'KapıdaftiDüşman'beğenilmedi
'Cahil Periler' ödülüngüçlü adayı
VECDİSAYAR
BERÜN -51. Uluslararası Berlin Film Fes-
tivali, 22 yıldır festivalin yönetmenliğini sürdü-
ren Mouritzde Hadeln'in veda yılı olarak tari-
he geçecek. 7 Şubat akşamı, bir Alman-lngiliz-
Irlanda ortak yapırru olan "KaptdakiDüşman"la
açılan festivalin bu yılki programı, geçen yıllar-
la kıyaslanmayacak kadar iyi (En azından kâ-
ğıt üzerinde öyle görünüyor). Hemen her yıl
film seçimi açısından ağır eleştirilere uğrayan
Hadeln'in, bu son yılındaprogramın düzeyi açı-
sından büyûk titizlik gösterdiği, böylelikle ar-
dından olumlu bir iz btrakmak istediği anlaşı-
lıyor. Festivalin ilk günlerinde göstenlen film-
lerden Steven Soderbergh m "Trafik"i ve Fer-
zan Özpetek'in "Cahil Periler'' (Le Fate Igno-
ranti) adh filmi, Hadeln'in başansının ilk gös-
tergeleri (Elbette, Trafik' Berlin programı için
bir sürpriz değil. Çünkü, Oscar'm gûçlü aday-
lannın Berlin programında yer alması artık ge-
lenekselleşmiş bir durum).
Festivalin açılış filmı olarak, Jean-Jacques
Annaud'nun u
Kap»daki Düşman"ının seçilme-
si de son derece doğal. Yalnızca Almanya'nın
değil, Avrupa'mn en pahalı filmi olduğu söyle-
nen (180 milyon marka mal olan) "KapıdakiDüş-
man", tümüyle Alman stüdyolannda gerçek-
leştirilmiş. Böylelikle, Alman sinema endüstri-
sinin gücünü dünyaya ilan etmek, biryandan da
Fransız yönetmeni ve Ingiliz oyunculan ile tam
bir Avrupa ortak yapımı olarak Amerikan sine-
masının karşısına çıkmak hedeflenmiş. Buamaç
doğrultusunda, Berlin Festivali 'nin vitrin olarak
seçilmesinden daha doğal ne olabilir? Ne var ki,
Amerikan yapımlanna yakışır bir bütçe ve cid-
di bir tanıtımla ortaya konan projenın büyük bir
düş kınkhğı yarattığı söylenebılir. Amerikan
sinema endüstrisine karşı ayakta durabilmek
için onun silahlanyla savaşmak gerektiği savın-
dan harekede gerçekleştirilen film, bir Amen-
kan sineması taklidi olmaktan öteye geçemiyor
ve böylelikle bu savm ne derece geçerli olduğu
sorusunu yeniden gündeme getıriyor.
Stallngrad Düello'su
Annaud'nun, Stalingrad savaşını konu alan fil-
minin iki adı var, biri kaynaklandığı romanın adı:
"KapdakiDüşman'', diğen ıse "DüdkT. Bu ikın-
ci ad, Annaud'nun yaklaşımını çok iyi anlatı-
yor. Koskoca bir savaşı, şanlı bir savunmayı iki
keskin nişancuun düellosuna indirgemiş yönet-
men. Kuşkusuz, bu seçımde belirleyici olan,
Hollywood'un senaryo anlayışı olmuş. Hani,
bu film Avrupa sinemasının Amenkan sinema-
sına karşı direnişinin bir simgesiydi, diyecek-
siniz. Onu, Annaud'ya sormalı. Her ne kadar,
hiçbir masraftan kaçınılmamış, teknik anlamda
Hollywood ûstûn yapımlannın çizgisinin geri-
sinde kalmamaya özen göstenlmişse de, sonuç
tam bir 'HoUyvvood özentisi'. Amerikan sine-
masının kurallanna uygun biçımde, iki temel kah-
ramanın çatışması üzerine kurulan senaryo, Sta-
lingrad direnişinin görkeminı vermekten uzak
kalıyor. Savaşa Ruslann gözünden bakmayı de-
neyen Annaud, kahramanlannın psikolojik ça-
tışmalanru anlatmayı seçerken iki tarafi iyfler'
ve 'kötûkr1
olarak sınıfiandırmak yerine, her-
kesi 'kurban' olarak tanımlamaya yönelmiş.
Ama, filmi başanlı kılmaya yetmemiş bu seçi-
mi. Senaryosundan görünrüienne, teknik açıdan
başanlı. içerik açısından yoksul bir film "Ka-
ptdaki Düşman".
Ingilizce. Inandırıcılıflı zedellyor
Filmde, Stalingrad kuşatması sırasmda efsa-
neleşmiş bir Rus asken Vassili Zaıtsev ile onu
öldürmesi için Almanya'dan gönderilen Bınba-
şı Körüg arasındaki çatışmanın yanı sıra, bir
başka çatışma da Rus propaganda subayı Dani-
lov ile Zaitsev arasında yaşanıyor. Savaşın en zor-
lu günlerinde, Rus cephesinin moralini yükselt-
mek için bir kahraman yaratmaya karar veren
Danilov, bu iş için yakışıklı Zaitsev'i seçer. Kes-
kin nişancı Zaitsev'in birbiri ardına elde ettiği
zaferler Alman cephesinde yankı bulmaktadır.
Bu arada Danilov'la Zaitsev aynı kjza âşıktırlar
güzeller güzeli Tania'ya (Nâzun'ın anlattığı
Tanya olabilir, ama filmin kahramanı çatışma
sırasmda ölüyor). Jude Law, Joseph Fknnes.
Ed Harris ve Bob Hoskins (Stalingrad savaşı-
nın siyasi komiseri Kruçev'i oynuyor) gibi us-
ta oyunculann yanı sıra Tania rolünde Racbei
Wâszson derece başanh.Filmin Ingilizce çekil-
mesi kuşkusuz ticari bir tercih ama, inandıncı-
lığını önemli ölçüde zedelediği de bir gerçek.
Tabii, bütün dûnyanın Ingilizce konuştuğunu
zanneden Amerikalılar ve rüm filmleri Alman-
ca dublajla ızleyen Almanlar için bunun bir sa-
kıncası yok!
• Annaud'nun içerik
açısından yoksul filmi
'Kapıdaki Düşman'
büyük düş kınklığı
yarattı. Ferzan
Özpetek'in 'Cahil
Periler'i ise Berlin'den
en azından bir 'Gümüş
Ayı' ile belki de 'Altın
Ayı' ile dönecek.
51.lnterni
Filmfests
cahil Periler
Şu ana dek yanşma filmleri için-
de en iyisi, yanşmada Italya'yı tem-
sil eden iki filmden biri olan "Ca-
hil Perfler''. Özpetek'in, ilk iki fil-
mi ile kazandığı eleştirel ve ticari
başanyı bu filminde de sürdürece-
ğini rahatlıkla söyleyebiliriz. "Ha-
mam"la Cannes Film Festivali'nin
'Yönetmenlerin On Beş Günü'ne,
"Harem Suare" ile Cannes'm resmi
bölümlennden 'BeUi Bir Bakış'a se-
çilme başansım gösteren yönetme-
nin bu kez Berlin'i seçmekle doğru bir
iş yaptığmı düşünüyorum. Bu kanım,
filmi Alman seyirci ilebirlikte gala ge-
cesi izlerken iyice pekişti.
Çünkü, konusu ve yaklaşımı açısın-
dan bu seyirciye çok yakın duran bir
film "Cahil Periler''. Uzun ve coşkulu
alkışlarla karşılanan filmin, Berlin'den
en azından bir "Gümüş Ayı" ile, belki
de"AWMiAyı" ile döneceğiniveyalnız-
ca Almanya'da değil, tüm dünyada bü-
yük ticari başan sağlayacağını düşünü-
yorum. Çünkü, bugün insanlann en çok
ihtiyaç duyduğu şeyin peşine düsmüş
Özpetek: sevginin. Hepimizin 'peri'lere,
bir başka deyişie hayatımızı değiştirecek in-
sanlara ihtiyacımız olduğunu anlatıyor; son de-
rece sürükleyici, çok bilmişlikten uzak, sami-
mi bir üslupla.
insanın sevgl Ihtlyacı üzerine...
On yıldan fazla bir süredir evli bir kadının ya-
şama bakışındakı değişimi anlatıyor Özpetek.
'Mırtiu' evlilik yaşamı, kocasınm bir trafik ka-
zasında ölmesiyle aniden son bulan Antonia, ko-
casına hediye edilmış 'Cahil Periler' adlı tab-
lonun arkasındaki isimden hareketle, kocasınm
yaşamındaki bir gerçeğin farkına vanr. Koca-
sınm yedi yıldır bir sevgilisi vardır ve bu sev-
gili bir erkektir. Antonia, merakını yenemez ve
bu sevgiliyle tanışır. O andan sonra yaşamına
yeni insanlar, yeni değerler girecek, tüm yaşa-
mını yeni baştan sorgulayacaktır.
Antonia'nın kendini içinde buluverdiği aile,
Uyusturucuyla mucadele
Soderbergh,
Bush 'a
güveniyor
BERLİN (AFP) - Berlin Film Festivali'nde
uyuşturucu ricaretini konu edinen
Amerikan filmi 'Traffic'in tanıhmı geçen
perşembe günü yapıldı. Steven
Soderbergh'in yönettiğı ve Catherine Zeta-
Jones. Michaei Douglas. Don Cheadle,
Benkio Del Toro, Dennis Quaid, Albert
Finney gibi güçlü oyunculann rol aldığı
film, Oscar'ın da iddialı adaylanndan biri.
Soderbergh, konusu Meksika ve
Amerika'da geçen
fılmdekı üç hikâyede de
farklı renklerde filtreler
kullanmış.
Soderbergh filmde,
Meksika ve
Amerika 'daki uyuşturucu
trafiğine karşı . .
mücadelenin
anlatıldığmı, giderek
artan uyuşturucu
sorununa karşı düzgün
ve kararh politikalar üretilmesinin takipçisi
ve destekçisi olduğunu ifade etti. Bu
konuda Amerika Başkanı George Bush
ve hükümetinin gerçekleştireceği yeni
uyuşturucu politikasının bir an önce
harekete geçirilmesi gerektiğini düşünen
Soderbergh, Bush hükümetinin
uyuşturucu sorunuyla ilgili
politikalannda insancıi yöntemler
geliştireceğini umduğunu söyledi. Filmin
izleyenlere "uyuşturucuya karşı tüm
yapabileceğimiz bu mu" sorusunu
sordurduğunu ve bu konuda düşünmeye
sevk ettiğini de ekledi.
k
- • ,• •
farldı toplumsal gruplardan ve yaşlardan 'gsry'ler,
travestiler ve seksenli yıllarda tutuklanıp işken-
ce görmüş, daha sonra Italya'ya göç etmiş bir
Türk kadından oluşmaktadır. Bu aile, Anto-
nia'ya gerçek sevgiyi, kapalı kapılannı başka-
lanna açmasmm yollannı öğretecektir. Ferzan
Özpetek, insanlan yalnızca dış görünümleri ile
yargılayan anlayışı eleştiriyor "CahflPerfler"de,
arkalanndaki hıkâyeyi göstermeyen insanlann
zengin dünyalannı anlatıyor bize. Yalnızca
'gay'lerin dünyası üstüne bir film değil bu, in-
sanın sevgi ihtiyacı üzerine bir film.
Ferzan'ın en büyük başansı klişelerden, ucuz-
luklardan kaçınmasında, senaryosunu zeki ve
ince esprilerle örmesinde yatıyor.
Filminde kahramanlannm hikâyelerini an-
latmaktan çok, onlann iç dünyalannı yansıt-
mayı seçiyor. Bu insanlann hepsi de birer 'pe-
ri'. Ama, kusursuz periler değil bunlar. Zaafla-
n oian 'cahil' periler. Ortak özellikleri ise ya-
şamayı, birbirlerini sevmeyi ve başkalannın ya-
şammı değiştirmeyi bilmeleri.
'Cahfl Perfler' sinemamızda hiç rastlamadı-
ğımız olgunluktaki senaryosu, son derece ba-
şanlı görünrü yönetimi, özgün müziği ve tnü-
kemmel oyuncu kadrosu ile Özpetek'in bugü-
ne dek gerçekleştirdiği en başanlı film. Başrol-
lerdeki Margherita Buy, "Nisan Yüzbaşdan''
ile tanıdığımız Italyan sınemasımn yükselen
yıldızı StefanoAccorsi \ e Serra Yıhnazçok ba-
şanlı. AndreaGuerra'run müziği ve Yasemin'in
şarkılan da filrrun tonuna, duyarlığma katluda
bulunuyor.
Filmin bizim için en güzel yanlanndan biri
de, kahramanlan buluşturan öğenin Nâzmı Hik-
rort'in şiirleri olması. En iyisi, daha fazla ipu-
cu vermeyeyim de, filmin sürprizlerinden oku-
ru mahrum etmeyeyim.
Ne yazık ki, Türkiye seyircisi bu filmi izle-
mek için ekim aymı bekleyecek. O güne dek fil-
min uluslararası basanlannı uzaktan izlemek-
le yetineceğiz anlaşılan. , - -
Tate Modern'de 20* yüzydın keııtleri
Sergkle dünya kentlerinden bir seçme sonuluyor.
Kültür Servisi - Amerikan gösteri
sanatçısı Laurie Anderson.a
19201eriıı
Paris'i neyse, 1970'kain Ne» YCM*'U
odur" diyor. Amerikalı şair Gertrude
Stein ise "1900'Ierin Paris'i, 20. yüzyıh en
iyi yansıtan kenttir" görüşünde. Bu
sözler Ingiltere'de Tate Modem Sanatiar
iMüzesi'nde yeni açılan 'CaıturyChy*
(Yüzyıl Kenti: Modern Metropollerde
Sanat ve Kültür) adlı serginin girişinde
yer alan alıntılar. 29 Nisan'a dek sürecek
olan sergi, 20. yüzyıl kentlerinin bir
incelemesini oluşturuyor. Dünya
kentlerinden bir seçmerun sunulduğu
sergide, kentlerin sanatsal yaşamlannm
doruk noktasma çıktıklan dönemlerden
yapıtlar sergileniyor. 1900-1915
tanhlerinin Paris'inden ya da 1967-
1973'ün Tokyo'sundan yapıtiarm yer
aldığı sergi, Asya'dan Afrika'ya, Kuzey
Amerika'dan Avrupa'ya modern sanat
yapıtlannın üstün örneklerini görme
olanağı tanıyor. Serginin küratörleri,
modern sanat oyununda rol alan
oyuncular olarak salt Avrupa ve ABD'yi
almanuı emperyalistçe bir tırtum
olacağını belirriyorlar. Serginin tarihe
bakişını çızgisel olarak değerlendiren
eleştinnenleT ise modern sanatm böyle
ele ahnmasının modası geçmiş bir
yöntem olduğunu söylüyorlar. Aynca
Chagafl'ın 'Kırmıa Nü'sü, Gordoa
Matta-Ciark'm 'Bingo'su gibi pek çok
önemli yapıtın olduğu serginin,
küratörlüğünün çok acemice yapıldığı
görüşündeler.
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Oyuncu Feuerbach,
Ormanların Önünde
Tıyatrodediğiniz nedirki? Hep sevgili Haldun Ta-
ner'in tarifini verecek değiliz ya, bu pazarShakes-
peare'inkinden açalım sözü. Hamlet'e söyletir ti-
yatronun ne olduğunu Shakespeare: Tıyatro.. "doğ-
duğu gün de, bugün de.. dünyaya birayna tutmak,
iyilenn iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini, çağımızın
ne olup ne olmadığını ortaya koymaktır". Elbette
bu tarife sıkı sıkı bağlı kalarak son derece kötü ti-
yatro ömekleri de koyabilirsiniz ortaya. Ama gene-
linde doğrudur ustanın söylediği.
Son yıllarda iyi niyetli de olsa, son derece "şiir-
sel", son derece "deneysel", son derece "destan-
sı", pek simgesel birçok oyun seyrettim ve çoğu-
nu sevmedim. Eh, benim de aklım kanşık biraz, na-
sıl birtiyatro istiyorum sorusuna yanrt anyorum dur-
madan. Modem olacak, evet ama gelenekle göbek
bağını da tümden koparmayacak. Dünyayı da ba-
basının evi kadar iyi bilecek bir tiyatro. Hem mo-
dem olacak, hem de teatral olacak bu tiyatro. Gös-
teriden çok "oyuna" yaslanacak. En önemli öğesi
"dil" olacak. Bu dil ise geçmişin değil, günümüzün
dili olacak. Seyircisinegüvenecek birtiyatro olacak.
Ders vermeyen, öğütlemeyen, yağ çekmeyen, ta-
viz vermeyen, korioısuz bir tiyatro olacak.
Son on gün içinde birçok oyun seyrettim. Bu
oyunlann kimileri bana bu yazdıklanmı düşündür-
dü. Bir iki hafta, Kuşbakışı'nda bu oyunlardan söz
etmek istiyorum, izninizle.
Tankred Dorst'un yazdığı, Genco Erkal'ın yö-
netip başrolünü oynadığı Ben, Feuerbach (Oyun-
cu) adlı oyun neresinden bakarsanız bakın birtiyat-
ro şaheseri. Dorst'u tanıdım, arkadaşlık ettik, söy-
leştik. Yaprtı hakkında az da olsa bir fikrim var ama
Genco Erkal'ın sahne üstüne taşıdığı iş inanılır gi-
bi değil. Gerçek birtiyatro şöleni. Üç kişilik bir oyun.
Genco'nun yanında Zeynep Irgat ve Ekrem Akak-
çe de başanyla oynuyortar. Ama gözünüz Genco
Erkal'a takılıyor ve orada kalıyor. Olağanüstü birta-
sanm, düş ile karabasan arasında gidip gelen, za-
man zaman "normal" oyunculuk limitlerinizorlayan,
ürpertici bir yorum. Tıyatro üzerine bir oyun, gide-
rek Genco Erkal üzerine bir oyuna dönüşüyor, iki
genç oyuncunun da yardım/yla Bütün yaratıklan ken-
di kardeşi gibi gören Assisi'li Aziz Francesco'yu ve
onun ünlü "Kuşlara Vaaz"\n\ da içeren bir oyun.
Beiki ancak tiyatroya melankolik, şizoid bir deli-
tutkuyla bağlı büyük ustalann kotarabileceği bir
tehlike oyunu Ben, Feuerbach. Yönetmen ErkaJ ile
oyuncu Genco'nun bu oyunda buluşması seyirci için
mutlaka görülmesi gereken bir hazineyi ortaya çı-
kanyor. Genco Erkal'ı, DostlarTıyatrosu'nun bütün
çalışanlannı, oyuna emeği geçen herkesi kutluyo-
rum. Nicedir hasretini çektiğim bir tiyatroyu, "teat-
ral" olan tiyatroyu bize bu denli ustaca ikram ettik-
leri için. Bu işe ne kadar ödül venlse azdır.
• • •
Modem tiyatro deyince herkesin aklına binbirtür-
lü şey geliyor. Benim aklıma ise Çehov geliyor, Ib-
sen geliyor, Strindberg geliyor. "Sıkı" metni sah-
nelemeden "soyut" metnı sahnelemek olmazmış gi-
bime geliyor. Bu sıkı tıyatro metni yazarlanndan bi-
ri de Bernard-Marie KoKes. Tıyatro Oyunevi, Ma-
hir Günşiray'ın yönetiminde Koltes'in "Ormanla-
nn Hemen unündeki Gece" adlı oyununu sahne-
liyor. Yazar, bir tek oyuncu için, bir saatten fazla sü-
ren bir cümle yazmış. Enfes bir metin bu. Sayın Gün-
şiray metne fl<imi keattmalar dışında) dokunma-
dan, yedi oyuncuya ustaca dilımleyerek sahnele-
miş oyunu. Söz'ün, kelimenin gücüne inanan insan-
lann keyifle seyredeceği, son derece sıkı bir tiyat-
ro ile karşılaşıyoruz burada. Sahnetasanmından mü-
ziğine, ışığından makyajına, kostümünden oyun
broşürüne kadar özenle kotanlmış birinci sınıf bir iş
Ormanlann Hemen önündeki Gece. Oyun broşü-
rü dedim ya, broşür.oyunun bütün metnini içeriyor,
yönetmen Günşiray'ın çıkardığı bölümler dahil. Bu
da yürekli, seyircisini ya da 'köşeyazannı' okuma-
ya, tartşmaya davet eden bir güzel tavır. Tıyatro Oyu-
nevi'nin sahnelediği Ormanlann Hemen önündeki
Gece haftanın ikinci güzel, sağlam, görülmesi ge-
reken tryatro yaprtıydı. Oynadıklan metne, yazan-
na güvenen tiyatroculann işi.
•••
Birarfcadaşım telefon etti uzaklardan. J. J. John-
son ölmüş. 77 yaşında intihar etmiş bu büyük caz
müzisyeni. İnsanlann sapırsapıröldüğü, öldürüldü-
ğü ülkemizde bir tromboncunun ölümü ne kadar
önemsenebilir? J. J. geride bıraktığımız yüzyılın en
degerli caz müzisyenterinden biriydi. Son derece zor-
lu bir çalgı olan trombonu, son derece zor bir di-
siplin olan modem cazın içine yerleştirmiş bir caz
aristokratı. On yıl önce kırk üç yıllık sevgili eşi Vrvi-
an'ı kaybetmişti. Altı ay hiçbir şey çalmamıştı J. J.
Johnson. Sonra yavaş yavaş müziğe geri döndü.
Bir yıl sonra unutulmaz bir albüm çıktı ortaya: Vivi-
an. ürik, içten, anımsamayı ve bir hikâye anlatma-
yı en eski biçimiyle bile modem yapabilen bir us-
tanın trombonuyla. En genç tromboncuydu, hep öy-
le kaldı. Bunu ona söylediğim akşam, kolumu tu-
tup kıkır kıkır gülmüştü. Geçenlerde ölen bas usta-
sı Milt Hinton da vardı yanımızda. Bir de bize vot-
ka ısmarlayan arkadaşım. Şimdi tiyatro düşünüp J.
J. Johnson dinleme vaktidir. Haftaya tiyatro yazıla-
nna devem ederiz. , .
Yüın kankatürcusü Selma Emiroğlu
• Kültür Servisi - Karikatür Vakfı'nm
gelenekselleştirdiği 'Yılın Karikatürcüsü'
armağanımn sahibi Selma Emiro|lu oldu.
'Onur Armağanı' ise Suat Yalaz ve Güngör
Kabakçıoğlu'na verildi. İlk kadın karikatürist
unvaruna sahip olan Emiroğlu'nun armağan
kazanan çalışmalan, Karikatür Vakfı'nm
bastırdığı 'Yıhn Karikatürcüsü Karikatür
Albümü'nde yer alacak. Kazanan
karikatüristlerin armağanlan, 7. Uluslararası
Ankara Karikatür Festivali'nde verilecek.
BUGÜN
• CEMAL REŞİT REY KONSER
SALONU'nda saat 19.30'da Istanbul
Böyükşehir Bdediyesi Kent Orkestrası'nın
konseri izlenebilir. (232 98 30)
• BEKSAV'da saat 16.00'da 'Yıhnaz Güney'in
Selimiye Mektuplan', saat 17.30'da
'Günümüzde Mahpus Edebiyaü' ile saat
19.00 'da 'Ahmed AriTin Zindan Şiirleri'
başlıldı söyleşiler yer alacak. (349 91 55)