Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT2001 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Isveç Uppsala Üniversitesi Sismoloji Programı başkanlığı yapan Prof. Dr. Ota Kulhanek ile Türkiye ve depremi konuştuk
' Sağlambinalaryapıknalı'
Depremde
ilk 10 saniye
cok önemli
- Bir de Japonlann depremden
korunma usulünün, deprem olduğu
anda binanın terasına çıkıp beklemek
olduğu söyleniyor. Bina olduğu gibi
alta çökeceği için terasta kalan
insanların canlannı
kurtarabileceklerigörüşüne ne
diyorsunuz?
- Ben, deprem sırasında bina içinde
hiçbir yerin gûvenli olamayacağını
düşünüyorum. Bina tepeden alta doğru
çökerse ve siz en üst kattaysanız
canınız kurtulur. Ama bir de şöyle
dûşünûn: Sağlam yapılmadığı için
sarsuıtı sırasmda teras katı öncelikle
aşağı uçarsa ne olacak? Bu konuda bir
şey söylemek çok gûç. Kobe
depreminden fotoğraflar gördüm.
Örneğin yedi kath bir binanın
çöküşünü gösteren fotoğraf dehşetti.
Üstteki üç kat ve en alttaki üç kata bir
şey olmamıştı, ama ortadaki dördüncü
kat üstteki üç ve alttaki üç kat arasında
tamamıyla ezilmiş ve yok olmuştu.
Fotoğrafa dikkatii bakrnazsanız binaya
bir şey olmadığını sanırsınız. Ama
dikkatii bakınca bir katın tamamıyla
yok olduğunu görebilirsiniz.
Depremden sonra yapılan incelemede,
o binalann inşaatında ciddi teknik
hatalar yapıldığı saptandı.
Deprem başlarken yapabiliyorsanız
kendinîzi dışan atmahsımz. Ama her
şey o kadar hızlı cereyan ediyor ki...
Diyelim gece uykuda depreme
yakalandınız. Uyandınız, ne olduğunu
algılayıp aşağı atlayıncaya kadar on pn
beş saniye geçer. O zarnana kadar 44
her şey bitmiş olur. İlk yirmi saniye
içinde kendinizi kurtarabiliyorsanız
depremi atlatırsınız. Yoksa her şey
bitmiş olabilir.Deprem bölgelerinde
insanlar ve yetkililer depremle
yaşamayı öğrenmeli, bir depremden
sonra bir başkasının zx ya da geç
olacağı bilincı içinde bınalan kurallara
uygun biçünde inşa etmelidirler.
Afetler
birilerini
zenginleştiriyor
- Heryeni deprem bir önceki deprem
sırasındaki koşullan değiştirmiyor
mu?
- Değiştiriyor tabii. Diyelim ki yüzyıl
önce şıddetli bir deprem oldu. Bundan
sonra inşaat kurallannı yeniden
belirlemeli, koşullan saptamalı ve
değışıkhkleri ona göre yapmalısınız.
Tabii bu depremler var olan inşaatlan
kontrol eden ve yeniden ele alınmalan,
güçlendirilmelerini söyleyen
uzmanlann ekmeğine yağ sürer.
Onlann bu sayede bol para
kazanmalannı sağlar. Evet, doğal
afetler birilerinin de zenginleşmesine
yol açacaktır. Bu da yaşamın
cilvelerinden birisi.
Burada Türkiye'deki sismologlara bir
mesaj göndermek istiyorum: Uppsala
Üniversitesi Sismoloji Enstitüsü,
Türkiye'den doktora öğrencileri, konuk
öğretım üyeleri kabul etmek, sürekli
bilgi ahşverişi yapmaktan mutluluk
duyacaktır. Kandilli Gözlemevi'nden
bir ya da bırkaç öğretim üyesi buraya
gelip dersler verirse memnun oluruz.
Çünkü demin de söylediğim gibi
I974'ten bu yana Türkiye'yle
aramızda hiçbir bilimsel temas olmadı.
Bu da doğrusu çok garibime gidiyor.
Bakın Yunanistan, Italya, Iran'daki
ıpüversitelerle iyi bağlantılanmız var.
Romanya ve Bulgaristan'la yok.
Körfez Savaşı'ndan önce epeyce
sayıda Iraklı öğrencimiz vardı, ama
artık yok.
Türkiye bölgenin en büyük ülkesi.
Üstelik deprem bölgesi. Dolayısıyla
bundan sonra Türkiye'yle daha
çok bilgi ahşverişinde bulunabilir,
bu boşluğu doldurabilirsek
çok yararh olacaktır.
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Dikkatimi çeken nokta, Türkiye'deki büyük dep-
remlerden başlamak üzere son ikiyılda bütün dünya-
da yaşanan yer sarsıntılânnda pek çok deprem ensti-
tüsü yetkUilerinin görüş bildirmelerine karşılık Upp-
sala Sismoloji Enstitüsü 'nün adından hiç söz edilme-
mesi oldu. Neden?
- Dünyadaki pek az sismoloji enstitüsü bütün dünya-
daki sismolojik hareketlerle ilgilenebiliyor. Bunun için
eğitim, araştırma, arşivleme, bilgi biriktirme merkez-
leri gerekiyor. Bütün bunlan yapabilmek için ise per-
sonele, aygıtlara, her şeye ihtiyacınız var. Üniversitele-
rin bütçeleri kısıtlı. Artık 1950'ler, 1960'lardaki gibi her
konuyla ilgilenemiyoruz. Belli alanlarda uzmanlaşma-
mız lazım.
Uppsala Sismoloji Enstitüsü artık doktora düzeyin-
de eğitime, araştırmada da dünyanın belli bölgelerinde
tehlike değerlendirmelerine kendini odakladı. Çünkü
artık bütün dünyaya yetişemiyor.
Bizim bugün kendimizi odakladığımız bölgeler Or-
ta Amerika ve Doğu Afrika'nın bazı yöreleri. Ne yazık
ki Türkiye listemizde yok. Dolayısıyla Türkiye'de bir
yer sarsmtısı olduğunda, bununla Amerika ve Alman-
ya'daki bazı enstitüler ilgileniyor. Onlar bazı Türk uz-
manlarla birlikte çahşıyorlar. Tıpkı bizim Orta Ameri-
kalı uzmanlarla birlikte yaptığmıız çalışmalar gibi...
-Peki, sizin enstitünün listesinde Türkiyenedenyok?
- Nedenini bilmiyorum. Ama şuna dikkatinizi çekmek
istiyorum. Bizim kayıt defterine baktun. En son Kan-
dilli'den Uppsala'ya 1974'te iki uzman gelmiş. Demek
ki aradan 27 yıl geçmiş. Bir daha da sizin Kandilli Göz-
lemevinizle bizim aramızda bir bağlantı olmamış.
Bu iki uzman Türkiye'nin sismik yapısını bir yıl sü-
reyle inceledi.
Depremlerle ilgili çok da iyi bir katalog hazu"ladılar.
Daha sonra bir konferans için ben Istanbul'a gittim. A-
ma bunun dışında Kandilli Gözlemevi'yle daha sıkı bir
bağlantımız ohnadı. Uppsala Sismoloji Enstitüsü, Tür-
kiye'den doktora öğrencisi almaya hazır. Bundan mut-
luluk duyanz.
Iranlı bir öğrencim var. Tahran'ın kuzeyindeki böl-
gelerde deprem riskleri konusunda çalışmalar yapıyor.
Deprem tahmin edllebHlr
- Türkiye'deki depremlersırası ve sonrasındajeolog-
lar, jeofizikçiler birbirlerine düştüler. Kimileri tstan-
PORTRE/ Prof. Dr. OE4 KULHANEK '
1935, Çekoslovakya doğumlu. Yükseköğrenimini 1958'de Prag
Teknik Üniversitesi Mühendislik Bölümü 'nde tamamladu
Uzmanlığınıjeofizik dalında Prag BilimlerAkademisi'nden aldı.
1972'dedoçentoldu. 1991'deNorveçteBergen İJniversitesVnde
profesörlük unvamna layıkgörüldü. 1994'te tsveç'te Uppsala
Üniversitesi'negeçti; üniversitenin rektörü tarafindan 2000yıhnda
sismolojiprofesörlüğüne atandu 1986-88 arası îsveç Jeofizik
Cemiyeti Başkanlığıyaptu Avrupa Sismolojisi Gözlemevleri ve
AraştırmaKurumlan'nm (ORFEUS) 1989-99arasıyönetim kurulu
başkanı oldu. 1977-2000 arası Uppsala Üniversitesi Sismoloji
Programı başkanlığınıyürüttü.
Bu çalışmayı yaptıktan sonra sadece şunu söyleyebi-
liriz:
"Gelecek 50 yıl içinde İstanbul yakınlannda 7.5 şid-
detinden büyük olmamak üzere bir deprem yaşanması
yüzde 90 olasıhktir."
Böylece, o bölgede bir hastane yapacak bir inaşaat
mühendisi, o hastanenin 50 yıl içinde en az bir kez 7.5
şiddetinde bir depremle sallanacağının bılinci içinde,
inşaatı ona göre yapacaktır. Ama, deprem yann ya da
49 yıl sonra olacaktır diyemeyiz. Deprem 50 yıllık za-
man dilimi içinde bir gün olacaktır.
Biz buna sismik tehlikenin hesaplanması diyoruz. Ne
yazık ki bu hesaplama daha önceden o bölgede yapıl-
mış binalara yardımcı olmuyor. Ama bütün yeni yapı-
lacak inaşaatlann bu bilgiye saygı gösterilerek inşa edil-
meleri gerekir. Böylece de bir deprem sırasında insan
canı, mal, çevre kurtanlmış olur.
Dayanıklı konut pahalı
-Ama inşaatlanyapanlargenelde bu kurala uyuyor-
larmı?
- Depreme dayanıklı olmayan binalar tabii ki çok da-
ha ucuza mal oluyor. Ama depreme dayanıklı benzer
bir inşaat yapmak isterseniz pahalıya çıkacaktır.
- Türkiye 'de deprem riskibilindiğihaldeson deprem-
lerin olduğu bölgelerde binalaryumuşak zemine inşa
edilmişti. Hepsiyıkıldu..
- Bundan sismologlan sorumlu tutamazsınız. Tabii ki
kayalüc zemine bina yapmak en çok istenilecek iştir. A.-
•th£dî^İlîİfyurfû^£eft^Iıîkr
^fî'Btolf1
50 •
cağını savundular. Kimileri
de böyle bir depremin tah-
min edilemeyeceğini ya da
bu şiddette bir deprem riski
olmadığını söylediler. Sizce
bilim adamlan birbirleriyle
bu derece çelişkiye düşebi-
lirler mi?
- Sismoloji bilginleri top-
luluğunda iki grup var. Bir
grup, "Depremlerinönceden
tahmin edilmesi kesinlikle
mümkün değildir" görüşüne
sıkı sıkıya bağlıdır. Öbür
grup ise "Depremlerin yeri,
zamanı ve büyüklüğü önce-
den tahmin edilebilir. Ama
buçokkarmaşık biriştir. Bu-
gün elimizde kesin tahmin
yapabilecek bügüer, bulgular
yoktur" diyorlar.
Ama bazı depremler önce-
den tahmin edildi. Örneğin
Çin, Yunanistan, Kaliforni-
ya, Meksika depremleri gi-
bi... Aynca, artçı sarsmtılan
tahmin edebiliriz.
Bunlar da depremdir. Bu
artçılann nerede ve ne za-
man olacaklannı kestirebili-
yoruz. Yineliyorum, bu da
bir depremin tahmin edilme-
sidir.
Ben ikinci gruptanım. Da-
ha fazla bilgi, daha fazla
araştırma, daha fazla arşivleme çalışmasıyla belki 20-
30 yıl içinde deprem tahmini yapabileceğiz. Yani şunu
söyleyebileceğiz:
"Bir hafta içinde, tsveç'in güneyinde5.5şiddetinde bir
deprem bekliyonız."
Inanmayacaksınız, ama bu iki gruptan bilim adamla-
n uluslararası konferanslarda bir araya gelip tebliğleri-
ni okumaya başladıklannda inanılmaz kavgalar çıkıyor.
Zaman zaman iş yumnıklaşmaya kadar vanyor.
Bir jeolog haritaya bakar ve der ki:
"Doğudan Türkiye'nin kuzeyini geçerek fstanbul dı-
şında, Marmara DenizTnde sona eren Kuzey Anadolu
Fayı üzerinde son 100 yıl içinde doğudan batıya doğru
hareket eden 15 deprem oldu. En son İzmh'te deprem
oldu. Bundan sonra sıra tstanbul'da. Istanbul'da iki yıl
içinde deprem olacak."
Bu tahmin bile değildir. Bu, jeoloğun bakışına bağ-
lıdır. Bir başka jeolog ise başka bir tahminle karşınıza
çıkabilir. "Fay hatüüzerindekideprem harekemuği çok
net değfl. Gelecekikiyıl için hiçbir şey söyleyemeyiz" di-
yecektir.
- Peki, sismik tahminler nasıl oluyor?
- Biz istatistik açıdan belli bir bölgenin 50 yıl içinde-
ki sismik tehlikelerine bakanz. Çünkü binalann genel-
de ömürleri ortalama 50 yıldır. Ama 75 ya da 100 yıl
için de çalışma yapabilirsiniz. Hiç sakıncası yok. Bu sa-
dece matematik bir işlemdir.
Stockholm 'den atladık trene, ver elini
Uppsala... Uppsala, Stockholm'ün
kuzeyinde, denize kıyısı olmayan bir
üniversite kentı. Yaklaşıkyanm saat sonra
Uppsala'dayız.Her tarafta kar var. Yerler
buz tutmuş. Tren istasyonunun önünden
bindiğimiz taksinın şoförüne Uppsala
Üniversitesi Sismoloji Epstitüsü 'ne gitmek
istediğimizi söylüyoruz. Biziyepyeni bir
binanın önüne götürüyor. Oysa birkaç yıl
önce buraya geldığimizde enstitü, ağaçhklı
kocaman bir bahçenin içinde tek kath,
küçük bir binaydı. Aman, yanlış mı yaptık?
Ama hayır. Doğruyerdeyiz. Meğer
üniversite binalan yeniden ele ahnmış.
Yenileriyapılmış. Burada Uppsala
Üniversitesi Sismoloji Enstitüsü 'nün biryıl
öncesine kadar başkanı olan Prof. Dr. Ota
Kulhanek 'le görüşeceğiz. Prof. Kulhanek
şimdilerde Orta Amerika, özelhkle de
Kostarika'dakidepremlerle ilgili birprojeyi
yürütüyor. Konuşmamızın başında ona,
"601ı, 701i, hatta 801iyıllarda sizin
enstitünün adı dünyada çok geçerdi.
Sonradan ne oldu da adındanfazla söz edilmiyor " sorusunu yönelttığımızde şuyanıtı alıyoruz: "O
yıllarda biliyorsunuz, dünyada çokfazla yeraltı nükleer denemesiyapıhrdı. Biz de kendimizi o
denemeleri anında saptamaya odaklamıştık. Bunlar uluslararası antlaşmalarla yasaklamnca, biz de
kendimizi başka noktalara odakladık." Bundan sonra konuşmamız genelde depremlerin önceden
tahmini, bunda ne kadar başarılı olunup olunmadığı, Tiirhve de olast depremler ve depreme
dayanıklı ınşaatlar üzerindeyoğunlaştı.
bilirim: Kaliforniya'da olduğu gibi fayın iki tarafı bir-
birine sürtünerek hareket eder. Fayın iki tarafı da hare-
ketliyse bugün uydu ya da lazer tekniğiyle neredeyse
milimetresine kadar bunu ölçebilirsiniz. Santimetresi-
ne ya da milimetresine kadar ölçebiliyorsanız, o zaman
bölgede ne kadar enerji biriktiğini de hesaplayabilirsi-
niz.
Enerji sımrsız birikmez. O sının aştığı zaman da fay
kınlır. Ne kadar geç kınlırsa olayın boyutu da o kadar
şiddetli olur. Çünkü orada çok fazla enerji birikmiş de-
mektir.
Eminim Marmara fayındaki bu hesaplar yapılmıştır.
Bunlar artık gerçeklerdir. Tartışmaya gerek yoktur. Yıl-
da kaç santımetre hareket ettıği hesaplanmış, fayda ne
kadar enerji biriktiği anlaşılmıştır.
Marmara'da son depremden beri kaç yıl geçtiği ve o
zamandan beri de kaç santimetre hareket ettiği ve ne
kadar enerji biriktiği, bunun da örneğin 6.5 şiddetinde
bir deprem olacağı anlamına geldiği hesaplanır. Ama
tek bir deprem değil de birkaç deprem olursa bunlann
şiddeti daha da düşer.
-6.5 şiddetinde bir deprem olacağı hesaplandı diye-
lim. Ama söz konusu olan koskoca bir İstanbul şehrL
Yıllar,yüzyıllaröncesindenyapılmış binalan nasılko-
ruyacağız?
- Pek fazla bir şey yapabileceğinizi sanmıyorum. Bel-
ki çok büyük binalar sağlamlaştınlabilir. Ama şehirde-
ki bütün binalan da bu şekilde ele alamazsımz ki...
Belki hastaneler, itfaiyeler, kurtarma ekipleri önce-
den eğitüirler.
^Hîf'arr deprem olacak biçimde hazırhklı hale getiri-
lirler. Böylece de felaketin boyutlan
en aza indirilmiş olur. Ama ne yazık
ki daha önceden yapılmış binalara
fazla bir katkıda bulunamazsınız.
Kostarika'da benzer bir durum ol-
du. Ülkedeki en büyük 15 hastaneyi
sağlamlaştırma karan aldılar. Bu işe
100 milyon dolar harcadılar. Bu iş-
lemden sonra Kostarika'da şiddetli
depremler oldu, ama bu hastanelerin
hiçbiri yıkılmadı, can kaybı olmadı.
Ama tabii ki Kostarika'yla Türkiye
gibi büyük bir ülkeyi kıyaslayamaz-
sınız.
yıl içinde meydana gelecek bir depreme dayanıklı bi-
çimde inşa etmeniz lazım.
SadeccTürkiye'de değil, pek çok ülkede insanlar bu-
nu göz ardı edebiliyorlar. Orta Amerika'da 10 yıldır
eğitim çalışmalan yapıyoruz. Deprem haritalannı çıkar-
dık. Kurallan koyduk.
Ama sonuçta iş, alanla satan arasmdaki ikili anlaşma-
ya dayamyor. Örneğin, adam otel yaptırmak istiyor.
Müteahhide gidiyor. "Beş kath bir otel yaptırmak isti-
yorum. Ama bu beş milyon dolardan fazlaya çıkmama-
h", diyor. Müteahhit de beş milyon dolara o oteli yapı-
yor.
Ama otelin depreme dayanıklı olup olmadığı başka
bir sorun. Samyorum Meksika ya da Mısır'daydı. Gi-
dip üç kath bina için izin almışlar. Ama onun yerine beş
kath bina yapmışlar. Hiç kimse de kontrol etmemiş. A-
ma deprem olunca bina yerle bir olmuş. Bir de inşaatın
malzemesinden çalıyorlar. Sonra da depremde bina yı-
kılınca dövünüyorlar.
Ptpreme hazırlıklı oimalı
- Marmara'nın dibindeki birfay konusunda, kimi-
leri ikiyerden kırıldı; kimileri, yok daha kmlmadı gi-
bi tahminlerdebulunuyorlar. Sizce bu bilimselbiryak-
laşım mı?
- Benim tsveç'ten Marmara'nın yatağındaki bir fay
konusunda bir şey söylemem zor. Ama şunu söyleye-
Tahta Ideal
- Deprem bölgeleriiçin en idealin-
şaat malzemesi nedir?
- Ben inşaat mühendisi değilim, a-
ma yerleşim yerleri için tahtanın en
elverişli inşaat malzemesi olduğunu
söyleyebilirim. Japonlara bakın. Ev-
leri hep tahtadır ve hemen hemen
hepsi de tek kathdır. Bu evler yıkıl-
sa bile can kaybı olmaz. Ama beto-
narme bir binadan insanlan canlı çı-
karmak zordur.
Yahıız tabii, Kobe'de çok yüksek
binalar olduğu için deprem vurunca
bunlar yıkıldı, can kaybı da yüksek
oldu. Bakın, Izmit'teki depremden
sonra fay hattının 4.5 metre yer de-
ğiştirdiğini öğrendim. Düşünebiliyor
musunuz?
Deprem sırasında oradaki karayollanna, binalara ne
olmaz?
- Bir de deprem sonrası insanlann altüst olan ruh
halleri var...
- Zaten insanın ruh sağlığının böylesine zedelenme-
si ana sorunun en önemli parçası. Ama bütün sorun ne
yapılabileceği.
Ama bakın. Sismologlar, jeofizikçiler, jeologlar bir
araya gelip bir harita üzerinde, "Şu bölgeler depreme
çok duyariıdır. Şu bölgeler daha az duyarhdır" uyansı-
nı yaptıklan zaman, merkezi hükümet de, yerel yöne-
timlerin yetkilileri de onlan çok ciddi biçimde dinle-
mek zorundadırlar. Eğer gerçekten depreme çok du-
yarlı bölge ya da bölgelerde, örneğin bir fabrika ya da
santral ya da bir başka kamu binası yapılması zorum-
luysa o zaman mühendislerin koyacaklan koşullara,
depreme dayanıklı bina yapma kuralına uymak zorun-
dadırlar. O zaman deprem hasannı en azma indirmc
olanağına sahipsiniz. Bu noktayı kesinlikle önemse-
meme gibi bir lükse sahip değilsiniz. Eğer deprem böl-
gesinde yaşıyorsanız bütün kurallara da gereğince uya-
caksınız. "Uymasam da ohır
w
diyemezsiniz.
Diyelim bir deprem oldu ve siz açık bir alandasınlz.
O zaman size hiçbir şey ohnaz. Üstünüze bir ağaç dev-
rilmezse burnunuz bile kanamaz.
Ama kapalı bir mekândaysanız ve bina üzerinize
çökerse kurtulma şansınız hemen hemen yok gibidir.