22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 KASIM 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EGITIM ÜÜGÜNÜN ADAMI . .--^\jr r * -,J> f TURHAN SELÇUK KARAKTERÎ KARAKTERSİZÜK ÖLAti GÖZLÜKLÜ HARİKULÂDE KTVIRTMALARI RISIM tEKMİLİ BİRDEN TAB&NfAM N F KEDE?, Tarih kitaplannda yer alan yanlışların tümü 'siyasal tercihlerin' ürünü Çözüm:UygarlıktarihiOKTAYEKİNCİ Eğitim-Sen tarafından yayımla- nan Ismail Aydın' ın tarih kitaplany- la ilgili araştırması, Osmanh döne- minden bu yana izlenen "tarih eği- timi" anlayışının öncelikle "siyasi propaganda tarihi" olduğunu bir kez dahakanıthyor... Cumhuriyet'in dünkü manşetinde "yanhş dohT olarak nitelendırdiği ta- rih kitaplannuzın hemen tümü, bu yanlışhklannı da yine özellikle "ta- rihin siyasalyorumlannda'' taşıy or... Çünkü, yıllardır ülkeyi kendi öz kay- naklanna dayanarak kalkınma poli- tikalanndan uzaklaştıran egemen si- yasal anlayış, buna koşut olarak ken- di uygarlüc değerlerine de yabancı ve "sömürüye değft, milbyeüne has- sas" bir toplum yaratabilmek için, "taraflT ajitasyonlarla dolu bir ''si- yasal tarih" yüklemesini en önemli ve etkin bir "ideotojikyöntenT ola- rak kullanıyor... Bunun, artık neredeyse "gelenek- selleşen" göstergelen arasında ise örneğin Anadohıdakı "bize ait"(!) tarihin 1071'de başladığına dair, bir türlü terk edilmeyen ve hep "misa- fır (konuk) konumundakT bir top- lumsal kültürü canlı tutan türden "ırkçı" vurgulamalar, bir bakıma "bağımsızhğın" da kültürel güven- cesini oluşturan "yurt sevgisini'' ge- liştirmek yerine, daha da körelti- yor... Nitekim Atatürk, işte bu "tehlike- yT de önceden gördüğü için, ayııı ör- nekteki "1071 saplanüsına" karşı şu yanıtı vermişti: "Bizim bu topraklardaki tarihi- miz5000yıBıktır_'' Eğer, Anadolu daki arkeolojik ka- zılarda "yeıieşme tarihimizin" IÖ 3000lerde değil de İÖ 7000'lerde başladığını kanıtlayan son dönem- lerdeki bilimsel veriler 80 yıl önce bulunabüseydi, yine Atatürk hiç kuş- kusuz bu sözünü "9000 yılhkür..." diyebitirecekti... Peki, Atatürk ve diger "Cumhu- riyet devrimcikri" ile onlardan ön- ceki ve onlardan sonraki siyasetçi- ler arasında böylesi bir "tarih anla- yTşıfarta" nereden kaynaklanıyor?.. GERİCÎ VAKIFLARDAN ALINDI Eğitim alanları satışa çıkarıldı • Hazine arazilerinin satış karanyla birlikte Izmir'de ihaleye çıkanlan arsalar içinde, imar planlannda eğitim alanı olarak aynlmış olanlar dikkat çekiyor. YUSUF ÖZKAN tZMtR- Eğitim alan- lan da satılıyor. Hükü- metın Hazine arazileri- ni satış karanyla birlik- te hareketlenme başla- dı. Izmir'de satışa çıkan alanlar içinde eğitime aynlmış olanlar dikkat çekerken uzmanlar geç- mişte gerici vakıflann elinden kurtanlarak Ha- zine'ye kazandırılan alanlann, amacına uy- gun değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. 4706 sayıh Hazine'ye Ait Taşınmaz Mallann Değerlendirilmesi ve K.atma Değer Vergisi Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun kapsamında îz- mir sınırlan içinde yer dan ve ihaleyle satışa cıkacak arazi ve tarlalar da belli oldu. Buna gö- re Buca Tınaztepe'de mar planlannda "Izmir Rüyükşehir Belediyesi Egttim TesisiAlanT ola- rak aynlmış 9 arsayla birlikte Gaziemir'de 1, Seferihisarda da 3 ol- mak üzere toplam 4 tar- lanın yann (27 Kasım 2001)kapalıteklifusu- lüyle ihaleye çıkanlaca- ğı kaydedildi. Bu alanlar içinde bü- yüklük bakımından Se- ferihisar Turabiye'deki 421 metrekarelik kıraç tarla yer alırken tarlaya tahmini 210 milyar 449 milyon lira değer biçildi. Eğitim için aynlmış Hazine arazilerinin bir başka özelliğini de geç- miş dönem îzmir Büyük- şehir beledıye bagkanla- nndan Burhan Özfatu- ra'nın bu yerleri "betir- h" vakıflara tahsis etrne girişimi oluşturuyor. Öz- fatura'nın 1997'de top- lam 2 bin dönümlük ara- ziyi 7-8 vakfa verdiği ve bölgenin "işgaledildiği'' belirtilirken duyarlı mes- lek örgütlerininkarşı çık- ması sonucu arazilerin kadastrosunun yapılarak Hazine adına tescil edil- diği bildiriliyor. Kefil olduğu öğrencisi yüzünden başı derde giren Antalya Anadolu Teknik Lisesi Edebiyat Öğretmeni Metek Erdal'ı öğretmen meslektaşlan öğretmenkr gününde yahuz bırakmadı. (Fotoğraf: AA) Melek öğretmeırin dramı ANTALYA (AA)- Lenf kanseri olan, 7 ay önce de omuriliklerinde kıkırdak kopması meydana gelen Antalya Anadolu Teknik Lisesi Edebiyat Öğretme- ni Melek Erdal. şimdi de kefil olduğu öğrencisi yü- zünden zor günler yaşıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerini kefil ederek, yurtdışında doktora yap- mak için burs alan ve bir darıa Türkiye'ye dönmeyen bir öğrencisinin. faizleriyle birlikte 200 milyar lira- yı bulan tüm borçlannı, Antalya Anadolu Teknik Li- sesi'nin 3 ögretmenine ödetmek istiyor. Kendisinin maaşından başka hiçbir şeyi ohnadıgı ve yalnız ya- şadığı için bu borca "gülüp geçtiğini'' söyleyen Me- lek öğretmen, "Okulumuzda genetükle, gecekondu ve köy kökenliöğrencikr öğrenimgörüyor. Bütün öğret- menkrimiz. öğrencilerimizin >ardımına koşar. Onla- n en iyi şekilde eğitmeye ve yardımcı ohnaya çahşır. Okulumuzdan mezun olan bu öğrencimiz, gittiği ABD'den dönmedl Sanınm çocuklannuzı \ıeteri ka- dar yurtsever\etiştiremhonız.Yurtdışında e0tim ko- nusunda bir sistem hatası var" dedi. Çünkü insanoğlu, kendi geçmişinin "ne" olduğunu, siyasal tarihle değil, ancak "uvgarhktarihKie" gerçekçi ve dogru olarak öğrenıp kendi çağdaş uygarhğını da işte bu "emeğin, akhn ve bilimin tarihinden beslenerek" ge- liştırebıleceği bılincıne "aydınlanma de\Tİmivk" ulaşabildi. Yine insanoğlu, tam da bu neden- le, örneğin "tarihsel mirasm" geç- mişten gelen "kiütür değerieri" ol- duğunu fark ederek, bunlan yıkmak ve yok etmek yerine yine "uygariı- ğuı ikriemesine esin kaynağı olarak" korumak gerektiğini ay- nı aydınlanma sürecinde fark erti ve yasalara bağ- ladı... işte, hem Osmanh da hem de özellikle "1950 sonrasında" Türkiye'yi yöneten siyasal anlayış, temelde "aydmlanmabi- bncinden yoksun" oldu- ğu için, "sömürgeciliğe ödün verme" dışındaki diğer buna koşut "ortak" yanlanndan biri de "ta- rihtenyararlanına T ' anla- yışlandır. Geçmişin tüm uygar- lık ve kültür birikimleri- ni bir kalkınma ve ge- lişme kaynağı olarak *sa- hiplenme" yerine, bun- lan "ffkçı bir aynmcı- hkla" reddedip kendi beklentilerine "uyiım- hı" bir toplum yaratma- yı ancak "si> r asal tarih- le" sağlayabilenler, te- melde amaçlan "yanhş" olduğu için tarih kitap- lanmızı da hep "yanl^- larla" donatmış oluyor- lar... tsmail Aydın'ın bu gerçeği çarpıcı önıek- lerle de sergilediği ça- lışması eğer ciddiye alı- nırsa ve Türkiye 'de artık tarih derslerine bir çeki- düzen vermek MflB Eğj- tim Bakanlığı nın da gündemine "içtenlikle'' gelebilirse ilk hareket noktası şu olmalıdır: "llköğretiınde siyasal tarihyerine uygarbldann tarihi; ose ve sonrasmda da bu uygarhk ve kültür tarihh k- bütünleşmiş bir tophımsal tarih dersL-T 1 Üniversite sınavına hazırlanan lise mezunlannın çoğu, iyi bir kariyerin insanı mutlu edeceği inancını taşıyor Gençlere göre para ıımtlıılıık getirir FÎGENATALAY Üniversite sınavına hazırlanan li- se mezunu gençlerin çoğu, çok pa- ra kazanmayı mutluluğun bir koşu- lu olarak görüyor ve kariyer yapa- bılecekleri bir eğitim almak istiyor- lar. MEF Dershaneleri'nce "Liseden mezun olup üniversite sınavına ha- zırlanan öğrencilerin başanlaruu et- ktfeyen faktörkr" konulu bir araştır- ma yapıldı. "Öğrencilerin ders çahşma konu- sundaki tutumlan", "çahşma ahş- kanhklan ya da özeDikleri Ue ilgili bUgueri,becerüeri", "sınav becerik- ri", "ders çahşma becerileri, sınıf içi öğrenme özeffikleri", "motivasyon konusunda karşılaşüklan engeller" gibi konularda öğrencilerin tarun- ması ve durum tespiti yapılması ama- cıyla yapılan araştırmada, yaklaşık 500 öğrenciye sorular soruldu. Adaylann yüzde 44'ü, üniversite sınavını kazanmak için ders çahşma- yı "süacı bu" iş" olarak algılıyor. MEF Rehberlik ve Araştırma Bi- rimi uzmanlan bu yanıtı şöyle de- ğerlendirdiler: "Üniversiteyi kazanmak için çahşmayı, rasyonel değil de sıkıcı bir faalıyet" olarak algüamak, moti- vasyonu veçahşma sürecuıi olumsuz etkileyen bir unsur ohnaktadır. Süo- cı geçirilen çahşma zamanmı daha ohunlu bir armosfere dönüştürmek için ders çahşmayı her koşukla sıkı- cı bir iş ohnaktan çıkarmak gibi bir bakış geüştirmek gerekiyor." -Sık tekrar ^rekiyor Öğrencilerin çoğu, konulann sık tekrarlanması halinde daha iyi anla- dıklannı vurgulamışlar. "Suıavda çözemedikleri sorularia zaman kaybetme" sorununu öğren- cilerin yüzde 20'si "her zaman", yüzde 35.5'i ise "çoğunhıkla" yaşı- yor -Başarının sırn... Üniversite smavlannda başanlı olan öğrencilerin genel özellikleri şöyle sıralanıyor: -Zaman planlaması ve faaliyet- lerin önceliklerinin belirlenmesi. -Üıtiyaca göre belirlenmiş çahş- ma stratejileri. -'Hayrr' diyebilme becerisi. -Keyif saatleri ile çahşma saatle- rini birbirinden ayırabilme beceri- si. -Çalışmaya/ders dinlemeşe duy- gusal hazırlık. -Çevresel uyaranlardan arındml- mış çahşma ortamı. -Açık ve gerçekçi bir biçimde be- lirlenmiş amaçlar. -Kendi kendüıi teşvik etme. -Akademik çalışmalara yüksek ilgi. -Karşılaşılan güçlükler karşısın- da kolay pes etmeme. -Kendini ödüllendirme. -Kendi motivasyon araçlaruıı ta- nıma. -Kendi güçlerine ve potansiyelle- rine inanma. -Uzun süreli dikkat. -Tek bir konu üzerinde yoğunla- şabihne. -Duygulan kontrol edebilme be- cerisi. -Gelişmiş sorumluluk duygusu. -Sebat gösterme, kararlılık, öz- denetim. -Gelişmiş ve belirginleşmiş ilgi- ler. -Sakinlik ve soğukkanlılık. -Karşılaşılan bir olumsuzluğun ya da başansızlığm nedenini değiş- tirebilecekleri faktörlerde arama. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Eğitim ve Öğretmen Atatürk'e "Başöğretmen" sanının verilmesinin yıldönümünü bu 24 Kasım'da da "öğretmenler Günü" olarak yine içirnizdeki burukluğu gidere- meden kutladık! Çünkü ne eğitımimizin ne de öğretmenlerimizin durumu düzeltilebilmişti. Bu nedenle "kutlama" sözcüğü yine sözde kaldı. Türkiye'nın çağdaş uygarlık düzeyine yüksel- mesinin yolu, çağdaş eğitimden ve onu gerçekleş- tirecek öğretmenlerin de bütün çalışmalarını mes- leklerine adamalarından geçiyor. Türkiye'de her yıl yaklaşık 1 milyon 300 dolayın- da öğrenci ilkokula başlayarak eğitim sistemine ka- tılıyor. Hem derslik hem de öğretmen gereksinimi ne- redeyse katlanarak artıyor. 8 yıllık kestntisiz zorun- lu eğitim sürecini dikkate alarak yedi yılın sonun- da eğitim sistemindekı öğrenci sayısının 9 milyon dolayında olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum, eği- tim için ayırdığımız ödeneklerin her yıi artarak be- lirlenmesi gereğini de ortaya koyuyor. Ama "Bu gerek acaba yerine getiriliyor mu" so- rusunun yanıtı ne yazık ki olumsuzdur. Yıllara gö- re baktığımızda eğitim için aynlan ödeneğin genel bütçe içindeki payının, artmak bir yana düşmekte olduğu görülüyor. 1991 yılında bütçeden yüzde 8.40 pay alan eği- timin oranı 1998'de yüzde 7.85'e, 1999'da yüzde 7.13'e, 2000'de yüzde 5.12'ye düşmüş, 2001 yı- lında da yüzde 7.60 olmuş. Sürekli tırmanan yıllık enflasyon oranlarını da göz önünde tutarsak, eğitimı gözden çıkarmış bir ülke durumunda olduğumuz ortaya çıkıvenr. Umursamazlığımız, Gayri Safi Mılli Hasıla'dan (GSMH) eğitim gıderterine aynlan pay karşılaştır- maları ile busbütün ortaya çıkıyor. Almanya yüzde 5.4, Fransa yüzde 6.1, Ingiltere yüzde 5.8 pay ayı- rırken Türkiye'nin GSMH'sinden ayırdığı pay yüz- de 2. Dort yıl önce çıkanlan 8 yıllık Kesintisiz Eğitim Ya- sası kimi gerici ve tutucu çevrelerin dışındaki ço- ğunlukiçincoşku ile karşılanan bir "umut ışığı" ol- muştu. Eğıtimcılerin, sivil toplum örgütlerinin ve yurt- taşlann katkılanyla hızlı bir okullaşma süreci yaşan- dı. 8'inci 5 Yıllık Kalkınma Planı'nda lise düzeyinde- ki okullaşma oranının yüzde 75'e ulaşması öngö- rülmüşken bu yıl yüzde 94 olarak gerçekleşti. Baş- ka bir deyişle 2001 için öngörülen oran 2001 yılın- da aşılmış oldu. Peki gerçek bir başan sayılması gereken okul- laşma oranını sürdürebılecek bütçe büyüklükleri- nin sağlanması gerçekleştirilebildi mi? Ne gezer! 2002 yılı bütçetasansında da önceki yıllann man- tığının izlendiğini görüyoruz. Anayasaya göre Bütçe Plan Komısyonu'ndan geçen butçe tasansında gider arttırıcı öneride bu- lunma olanağı yok. Milletvekilleri yalnızca ödenek- ler arasında aktarma yapabiliyor. Bu nedenle mil- letvekillerınin ince eleyip sık dokuyarak çeşitli ka- lemlerden yapabilecekleri kısıntılan eğitim bütçe- sıne aktarmalan beklentisi yaygınlaşıyor. Bu tutum egitımdeki tıkanıklığın bir nebze olsun azaltılmasını sağlayacak. Ama, öğretmenlerin so- runları ile öğrencilere aktarılacak bılgilerin belirlen- diği müfredat programlarının çağdaşlaşma soru- nu yine gundemde kalacak. Bu sorunları aşmak için önlem alınmazsa ne olur? öğretmenlerimizin, yıllardır olduğu gibi, yine gün- lük yaşamlanndan özveride bulunmak görevlerini sürdüreceklerinden kimsenin kuşkusu yok. Peki, "Kuşku duymuyoruz" diye, gerçekleri gör- mezden gelme hakkını nereden buluyoruz?.. oerinc(a cumhuriyet.com.tr. Öğrencilere göre Odev yararlı ama sıkmasın ASUMAN ABACIOĞLU tZMİR - Ilköğretim okulu öğrencilerininka- tıldığı forum, öğrenci- lerin ev odevlerinin *ya- raıiannı ve gerekMği- ni" çok iyi bıldıklenni, ancak "uzunzamanalan ve sadece okumaya da- yah" ödevlerdenhoşlan- madıklannı ortaya koy- du. "Evödev1eri''konu- sundaki tartışmaya katı- lan öğrenciler, ödev yap- makla "test çözebümek ve smav kazanmak'' ara- sında doğrudan ilişki ku- rarken ödevlerini kont- rol etmenin de "öğret- menlerin Ödevi" oldu- ğunu vurguladılar. Özel Yöneliş Kole- ji'nde Müdür N%ün Uy- gun'un tanımlamasıyla "çocuklarm özgüvenini arttınnak, tarüşma ve demokrasikültürünüge- Hştirmek, duygu ve dü- şüncelerini pa> laşmak" amacıyla düzenlenen ve tüm öğrencilerinkarddı- ğı "Ev ödevi" konulu fo- nımda ilginç göriişler ortaya atıldı. Öğrenci- ler, "Ev ödevi deyince ne anbyorsunuz" soru- suna, "Ogrendiklerimi- n peldştirmek; eve veri- len bir ders; işkdiğhniz konulann evde tekran; okula gehnek de ödev- dir; ödev sadece çahşma kâğıtlan değildh*. çahş- mak da yaşamak da ödevdh*,yaranı olan her şey ödevdn-" gibi yanıt- lar verdiler. Öğrenciler, ev ödevi- nin yararlannı şöyle sı- raladılar: "Planhve dü- zenBçahşmamızı sağlar. Anne-babalara da ya- rarh olur, bize yardım ederken eskiden bildik- krini tekrar ederek ye- niden öğrenmiş olurİar. Ödev büyüklere de so- rumluluk duygusu ka- zandınr. Bir işi zama- nında başlaym bitirme- mize yardımcı ohır." Foruma katılan öğren- ciler, "ödevuı öğretme- ne yarariarT konusun- da da farklı görüşlere yer verdiler. Bazı öğren- ciler, "ödevto oğretme- ne değil, öğrenciye yara- n olduğunu" savunur- ken bazı öğrenciler ise "ödevlerin, öğretmenle- rin kendilerini sınama- lannı, öğrencilerin ek- siküklerini görmelerini sağlayacağını. ödevleri kontrol ederken kendi bilgilerini de pekiştire- ceğuu" söylediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle