Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2001 PAZARTESİ
HABERLER
Kıbrıs, MfiK'ıte
görüşülecek
• ANKARA
(Cumhurivet Bürosnı)
Kıbns konusunda kzritik
bir dönemece girilirken
Ankara'nın izlemekte
olduğu politika, devletin
zirvesinde gözden
geçirilecek. Milli
Güvenlik Kurulu'nun
ıMGK)yann
gerçekleştirilecek lcasım
ayı olağan toplanössnda,
en önemli gündem
maddesinı Kıbns
oluşturacak. Kurul'da
AB'nin aldığı son lcararlar
ışığında AB ile ihşkaler ve
Kıbns sonınu
değerlendirilecek.
Kunıl'un gündeminde
yer alan bir diğer önemli
konuyu da Afganistan
operasyonu oluştunıyor.
Kutan'ı üzen
tazminat
• ANKARA (ANKA)-
FP'nin kapatılmasına
neden olan davayı
açmasının ardrndan
zamanın Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı
Vural Savaş'a, "Savcı gibi
değil muhbir gibi
çalışıyor" dediği için 3
milyar lıra tazminat
ödemek zorunda kahnası
FP Genel Başkanı Recai
Kutan'ı üzdü. Kutan
üzüntüsünü, " O bize
vampir diyor, bir şey
olmuyor; biz ona muhbir
deyince 3 milyar
ödüyoruz" diye dile
getirdi.
Yalçm: İP
• İZ1VÜR (Cıunhuriyet) -
Işçi Partisi Genel Başkan
Yardımcısı Hasan Yalçın,
"Işçi Partisi ilk genel
seçimde barajı aşacak"
dedi. Partisinin Izmir'in
Balçova ilçesinde "Krizi
Işçi Partisi nasıl çözer"
konuJu düzenlediği
panelde konuşan Yalçın,
özellikle kırsal kesimde
partilerine yoğun bir
ilginin başladığını, bu
ilginin zamanla kentleri
de içine alacağına
inandıklannı söyledi.
Yalçın, "Çeşitli şirketlerin
yaptırdığı anketlerde Işçi
Partisi'nin oyu düşük
görüJebilir. MGK'nin
yaptırdığı çok daha
kapsamlı anketlerde ise
10.5dolayında" diye
konuştu.
Afganistan
TV'sinin tatebi
• ANKARA (AA) - TRT
Genel Müdürü Yücel
Yener, Afganistan Radyo
ve Televizyonu'na
yardraıa hazır olduklannı
bildirdi. Yener, yaptığı
açıklamada, Afgan
Televizyonu yetkilileriyle
temas kurularak önce
ihtiyaçlann
belirleneceğini, daha
sonra da gerekli yardımın
yapılacağını kaydetti.
Afganistan Radyo ve
Televizyonu Genel
Müdürü Muhammed
Alem Izzetyar, büyük
teknik zorluklar
yaşadıklannı ve TRT'yi
yanlannda görmek
ıstediklerini belirtmişti.
Erdoğan'dan
istita çağrısı
• A R T V İ N ( A A ) - A K
Parti Genel Başkaru
Recep Tayyip Erdoğan,
dün Artvin'de Cami
Meydanı'nda düzenlenen
«AydııılıkMirJngPrıe
katıldı. Erdoğan,
hükümetin sadece
IMF'nin emirlerini
duyduğunu belirterek
"Hükümet istifa
etmelidir" dedi.
Dlkekan
kaybediyor'
• BURSA (AA) - Saadet
Partisi (SP) Genel
Başkan Yardımcısı
Ahmet Sünnetçioğlu,
dûn partisinin Bursa 11
Teşkılatı Genişletilmiş
Divan Toplantısı'nda
yaptığı konuşmada,
•"Ulke kan kaybedijor,
bunu durdurmazsanız
ameliyat edilecek hasta
dahi bulamayacaksınız"
dedi.
Eski Emniyet Müdürü Yiğit: Kovuşturma ve istihbaratın birlikte yapılması yanlış
Polis gestapoluktan kurtulmalıOZANY4YMAN
İZMİR - TBMM'den geçen anayasa
değişikliği paketinin geçerlilik kazanma-
sı için uygulama yasalannın eksiksiz
olarak çıkanlması gerektiği vurgulanı-
yor. UzmanJar bu aşamada, Polis Vazi-
fe ve Salahiyeti Yasası'na dikkat çeki-
yorlar. Öncelikli olarak değişmesi gere-
ken yasanın bu olduğunu bildiren uzman-
lar, polis teşkilatının 1934 yılından ka-
lan antidemokratik yasalar çerçevesin-
de görevini sürdürdüğünü belirtiyorlar.
Yapılan anayasa değişikliklerinin iş-
lerlik kazanması için Polis Vazife ve Sa-
lahiyeti Yasası'nın demokratik bir bı-
çim alması gerektiği kaydediliyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün vazi-
fe ve teşkilat yasasının çağdaş normla-
ra göre yeniden düzenlenmesı gerekti-
ğini söyleyen emekli Emniyet Genel
Müdür Vekili Mustafa Yiğit, "Polisdev-
Diyarbakır - İstanbul
Kayıp iki
HADEP'li
içinpmtesto
DtYARBAKIR / İSTANBUL
(Cumhuriyet) - Diyarbakır ve
Istanbul'da HADEP'lilerce
düzenlenen eylemlerde, 25 Ocak'ta
gözaltına alınmalannın ardından bir
daha kendilerinden haber
alınamayan Silopi ilçe yönericileri
Serdar Tanış ve Ebtıbekir Deniz'in
bulunmalan istendi. HADEP'liler,
Tanış ve Deniz'i anmak için
Diyarbakır'da kentin en işlek
bölgelerinden olan Ekinciler
Caddesi 'ndekı ıl binası önünde
oturma eylemı yapmak istedi.
Ancak geniş güvenlık önlemlerinin
alındığı caddede partililerin bir
araya gelmesi engellendı. Eylem
için bina yakınlannda bulunduklan
iddiasıyla parti yönetileri Erkan
Erinci, Mazhım Oncel ile adı
belirlenemeyen bir kişi daha
gözaltına aldı. Eyleme izin
verilmemesi üzerine bina içinde
basın açıklaması yapan Diyarbakır
ll Başkanı AK Ürküt, Tanış ve
Deniz'in kaybolmasının üzerinden
11 ay geçmesine rağmen akıbetleri
hakkında bir bilgi edinilemediğine
dikkat çekti. tstanbul'da da HADEP
Beyoğlu Ilçe Merkezi'nin önünde
dün bir araya gelen yaklaşık 200
kışilık grup, "Kayıplar bulunsun,
hesap sorulsun", "Baskılar bizi
yıldıramaz", "Yaşasın halklann
kardeşligT sloganlan attı.
Kayıpspor'a işkence iddiası
Yalova'da düzenlenen futbol
tumuvasında kazandıklan
üçüncülük kupasını Serdar Tanış ve
Ebubekir Deniz'in ailelerine
armağan etmek üzere 10 gün önce
Silopi'ye giden Kayıpspor'un 6
oyuncusu da ilçe girişinde gözaltına
alınmıştı. "Orgüt propagandası
yapmak için doküman, bayrak ve
flanıalar bulundurduklan"
gerekçesiyle tutuklanan oyunculann
avukatı Oktay Bahadır,
müvekkillerinin işkence gördüğünü
ileri sürdü. Tutuklananlardan
HADEP Genel Merkez Gençlik
Kolu üyesi Aslan Kaya'nın ayak
bileklerinde işkence izleri
bulunduğunu söyledi.
• Emekli Emniyet Genel Müdür Vekili Mustafa Yiğit, anayasa
değişikliği paketinin geçerlilik kazanması için uygulama
yasalannm eksiksiz olarak çıkanlması gerektiğini söyledi.
leti-hukuk devieti ildfemini yaratan, va-
zifevesaJabiyet kanunudur.tstenOdiğika-
dar anayasa değişikliği yapdsm,bu yasa-
lara göre düzenlenecek uygulama ka-
nunlan çıkanlmadığı sürece hukuk dev-
ieti ilkesi, polis devletinin gölgesinden
kurrulamavacakür" dedi.
Türkiye'deki zabıta bolluğuna da dik-
kat çeken Yiğit, kolluk gücü sayısının 1
milyonu aştığını belirterek "Aksakük,
genelin içinde özel birimler kurmaktan
kaynaklanıyor. Polis bugün hem kovuş-
turma yapryor hem istihbarat topluyor.
fkisini bir arada yapüğınızda size gesta-
po derier. İçişieri Bakankğı'nın iki müs-
teşarhğı var. Birisi nüfiıs ve özlük işleri,
mahafli idareler,personei müdüriüğü gi-
bi böJümlere bakar, diğeri asayişten so-
nunhıdur.Ancak asaviştensonımhımüs-
teşarkullanılnuyor.Her şey tekelde top-
lannuş durumda. Bu yapının değişmesi
gerekiyor'' dedi.
Yiğit, polisin görevlerini belirleyen
kanunun hazırlanışının üzerinden 67 yıl
geçtiğini söyleyerek bu zaman içinde
Türkiye'nin ve dünyanın yaşadığı deği-
şimlere dikkat çekti. Insan haklan ve te-
mel özgürlük kavramının, toplumlann
gelişmişlik düzeyinin göstergesi olduğu-
nu belirten Yiğit, Polis Vazife ve Sala-
hiyet Yasası'nın yanı sıra Emniyet Ge-
nel Müdüriüğü Teşkilat Yasası'nın da
değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Yiğit,u
Poasin piramidi son 20yılhk sü-
reçte çokdeğişti.Aşağıdan yukanya doğ-
ru azalmag gereken yapı tersüıe döndü.
Bu, işlerin aksamasma neden oMuğu gi-
bi biyerarşik bir yapı doğurdu" dedi.
Asayişin 750 emniyet müdürüyle sag-
lanabileceğinin hükümetin yetkdi birim-
leri tarafindan dile getirildiğini belirten
Yiğit, şunlan söyledi:
"Türldye'de şu an çeşitli sınıflarda 3
bin 200 emniyet müdürü görev yapıyor.
Bu oran, polis de\ Jeti mannğnİa > uka-
nlara çekildi Hükümetin bu sa>i\i aşa-
ğı> a çekmek isteven düzenlemesi üzeri-
ne emniyet müdürieri Anayasa Mah-
kemesi'ne gitnier ve kazandilar. Bunun
üzerine hükümetsavivıazaftnıak için2.
suuf emniyet müdürlerinden isteyenle-
rin, bir a> sonra emekli olmak koşuhıy-
la 1. sınıfa ahnacagı >önünde kanun çı-
kardL Bu kademeli olarak devam ede-
cek bir süreç olarak görülüyor. Emni-
yet Teşkilaü'nın vapılanmasından yet-
kflflerderahatsıdar, ancaksorunbir tûr-
lü çözfilemiyor.''
lftar>«meğine,
Türidye
Ermeoileri Patriği
Mesrop H, Tûrkiye
Hahambaşı Vekili
IshakHalleva,
Vatikan'm Tûrkiye
temsüdsiGeorge
Marovitch, Süryani
Metropoliti Yusuf
Çetin, istanbul
Müftüsû Necati
Ta>>ar Taş, Rahmi
Koç w Prof. Dr.
Zekmya Beyaz m
daaralannda
bulunduğu çok
sayıda davetfa'
kaüldL
(Fotoğraf: KAAN
SAĞANAK)
Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz: Dinlerin temelinde uzlaşma var
Dnn Kdeıier iftarda butustu
kanbul HaberServisi- Diyanet fş-
leh Başkanı Mehmet Nuri Yıtanaz,
semavi dinlere mensup dini liderlere
İstanbul'da bir iftar yemeği verdi. Ye-
mekte yaptığı konuşmada, dinler ara-
sı diyaloğun bir zorunluluk olduğu-
nu belirten Yıbnaz. "Dinlerin teme-
linde uzlaşma vardn*'' dedi.
Süleymaniye'deki Darülziyafe Lo-
kantası'nda verdiği iftar yemeğinde
yaptığı konuşmada, orucun bütün
dinlerde yeri bulunan bir ibadet oldu-
ğunu vurgulayan Yılmaz, değişik din-
lere mensup dın adamlanyla davetli-
lerin bir sevgi yumağı şeklınde bir
araya geldiği bu yemeğin, sözlerine
en güzel örneği oluşturduğunu vur-
guladı.
Semavi din temsilcilerinin, bundan
15-20 yıl öncesinde birbirilerine ya-
bancı olduklannı ve bir araya gelme-
lerinin olanaksız oldugunu anlatan
Yıbnaz, "Arük zamaıun da bir gere-
ği olarak birbirimize yakiaşük, diya-
log başlatük" dedi.
Yıirnaz, son zamanlarda "medeni-
yetler çaüşması ve dinler arası savaş-
tan" söz edildiğinı, bu sözlerden bü-
yük üzüntü duyduğunu belirterek ko-
nuşmasını şöyle tamamladı: "DinJe-
rin temelinde savaş değfl banş, çaûş-
ma değü uzlaşma vardnf
Bartfaotomeos'tan şûkfir
"Vfemeğekatüan semavi dinlere men-
sup dini liderler adına konuşan Rum
Ortodoks Patriği Bartholomeos da
ABD'de meydana gelen saldınlar ve
arkasından yaratümak istenen dinsel
savaş senaryolanna rağmen, bu yıl
da ifiar sofrasında bir araya geldik-
leri için "şökûr'' ettiğini söyledi.
Türk Musevileri Müzesi açıldıİstanbul Haber Servisi -
Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mesut Yılmaz,
"500. Yü Vakfl Türk Muse-
vileri Müzesi"nin açılışmı
yaptı. Yılmaz, 11 Eylül son-
rasında medeniyetler çatış-
masını tartışan dünyanın ve
Türkiye'nin en çok ihtiyaç
duyduğu değerlerin hoşgörü,
adalet ve inanç özgürlüğü ol-
dugunu belirtri.
Başbakan Yardımcısı Yıl-
maz, Karaköy'de, 500. Yıl
Vakfı'nca Zülfaris Sinago-
gu'nun yeniden düzenlen-
mesiyle oluşturulan "500. Yıl
Vakfi Törk Musevileri Mü-
zea
w
nin açılış törenine ka-
tıldı.
Yılmaz: Değerierimize
sahip çıkmalryız
Yılmaz, törende yapüğı ko-
nuşmada, "Bideribugünbu-
ravatopla\anşe>,muşterekta-
rihinıizj simgele>en hoşgörü,
adaletveinançözgürlüğü kav-
ramları etranndaki muaz-
zam miraslardır'" dedi.
Türk toplumunun farklı
din, dil, mezhep ve kültüre
mensup insanlan bir arada,
kardeşçe, hoşgörü ve banş
içinde yaşatmanın kriterle-
rini insanlığa armağan eden
bir devlet geleneğinin müş-
terek sahipleri oldugunu be-
lirten Yılmaz, "Bugün dev-
letolarak, ber alanda çağdaş
dünyanın, bu meyanda
AB'nin kriterlerini yakala-
ma gayreti içerisindeyiien,bi-
zim insanhğa armağan etti-
ğimiz kriterlere daha fazla
sahip çıkmamız gerekiyor''
diye konuştu. Yılmaz, Türk
devletinin ve toplumunun
hoşgörü, adalet ve hürnyet
anlayışına muhatap olan Türk
Musevi cemaatinin bunu hiç-
bir zaman karşılıksız bu^ak-
madığuıı anlattı.
Başbakan Yardımcısı Yıl-
maz, daha sonra açılışını ger-
çekleştirdiği müzeyi 500. Yıl
Vakfı Başkanı Jak Kamhi ve
Türk Musevileri Cemaati
Başkanı Bensrvon Pinto ile
gezdi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Son yıllann ve özellikle de
son günJerin önemli konula-
nndan birisi AB'ye yönelik de-
ğerlendirmeler. Bir kesim,
AB'nin kasıtlı olarak Türkiye'yi
köşeye sıkıştırmak istediğini
ve Türkiye'yi AB'ye almamak
için sürekli engel çıkardığını
düşünüyor. Bu kesimin en mi-
Irtan sözcüsü, MHP Genel Baş-
kanı ve Başbakan Yardımcısı
Devlet Bahçeli.
MHP'nin AB'ye yönelik öfke
dolu, sert ve saldırgan üslubu,
yalnızca bu partiyle sınırlı olma-
yan bir eğilimi de ifade ediyor.
Bu eğilimi nasıl tarif edebiliriz:
Bu eğilim, demokrasiden pek
hoşlanmıyor. Bu eğilim, insan
hakları ve özgürlüklerin Türki-
ye'yi karıştırmak amacıyla or-
taya atılan bir yalandan ibaret
oldugunu düşünüyor.
Bu eğilim, Kıbrıs'ın Tûrkiye
tarafindan ifhak edilmesinden
yana. Bunun dışında hiçbirçö-
zümü kabul etmemek gerek-
tiğini düşünüyor. Bu eğilim, Ko-
penhag kriterleri adı verilen de-
mokrasi ölçütlerini duymak bi-
le ıstemiyor. Bu eğilim, aslın-
da soğuk savaş döneminin fi-
AB'ye Öfke ve Statüko
kirlerini, bugün dünyada hiçbir
değişiklik olmamış gibi aynen
savunuyor.
• • •
Sorun AB'ye girip girmemek
mi? Biryönüyleevet, biryönüy-
le hayır. Çünkü Türkiye'nin,
dünyanın gelişmiş demokra-
silerinin bulunduğu bir örgüt-
lenme içinde yer alması, bu ül-
ke insanlannın çoğunluğunun
yaranna. Gelişmiş demokrasi
standartları içinde yaşamak,
bu ülke insanlannın da hakkı.
Bu nedenle böyle bir ortaklık
içinde yer alma iradesi önem-
li.
Sorun yalnızca AB'ye gir-
mekle sınırlı değil. Türkiye'nin
artık soğuk savaş döneminin
anlayışlarından kurtulması ve
demokrasıyi bir temel tercih
olarak uygulamaya girişmesi
gerekiyor. Çünkü bugüne ka-
darki despotik devlet anlayışı,
bu ülke insanlarına çok büyük
zararlar verdi. Halk, kalitesiz
ve yoksul bir yaşama mahkûm
edildi.
Despotik devlet, ülkedeki
gelir dengelerini de artüst etti.
Geleceğimizi karartan, günü-
müzü yaşanmaz hale getiren
bugünkü yönetim anlayışın-
dan kurtulmak zorundayız.
Unutmayalım ki bugün devle-
te egemen olan yönetim anla-
yışı; halkı örgütsüz bırakmak,
alt sınıfları daha da yoksullaş-
tırmak, devletin elindeki yöne-
tim gücünü arttırmak, halkı po-
tansiyel suçlu görmek, çevre ül-
kelerini ve hatta dünyanın tü-
münü düşman gören bir para-
noya üzerinden egemenliği sür-
dürmek istiyor.
• • •
AB tartışmasını bu sistem
içinde değerlendirmek gere-
kiyor. AB ülkelerinin bizi nasıl
görüp görmedikleri, AB'nin
Tûrkiye üzerindeki hesaplan-
nın ne olup olmadığı tartışma-
sından çok, bu ülkeye egemen
olan statükoculuğun sorgulan-
masına girişmeliyiz. Onlar,
AB'den neden hoşlanmıyor-
lar? Bu ülkenin çıkarlannı çok
düşündükleri için mi? Bunu
kim söyleyebilir? Şurası birger-
çek ki Türkıye çok uzun birza-
mandır, partiler ve hükümet-
ler değişse bile, değişmeyen
bazı gerekçelere dayanılarak
yönetiliyor.
AB'ye öfke dolu MHP'nin
1982 Anayasası'na yaklaşımı
son derece sempatik. Bu ana-
yasadaki otoriter hükümlerin
değişmemesi için olağanüstü
bir çaba gösteriyor. Kıbns ko-
nusunda şarıin olan MHR ölüm
cezasının kaldırılmasını da is-
temiyor. MHP, Siyasi Partiler
Kanunu'nun, Seçim Kanu-
nu'nun ve Ceza Kanunu'nun da
demokratikleşme yönünde de-
ğişmesini istemiyor. Dernek-
ler Kanunu'nun değişmesini
de ıstemiyor. Bütün bu eğilim-
lerinin birsonucu olarak AB'ye
girmek de istemiyor.
• • •
AB'ye öfkeyle Türkiye'deki
statükoyu koruma arasında bir
paralellik oluşmuş durumda.
Kafası kanşık olanların MHP'yi
izlemesini öneriyorum. O par-
tinin aşın milliyetçi, antidemok-
ratik, militarist tercihleriyle
AB'ye öfkesi arasındaki bağı
görmek, sorunu anlamayı da
kolaylaştırabilir.
AB'nin llerleme Raporu'na
bakınca, bu eleştirilerin ve öne-
rilerin çoğunun, demokrasiyi
ve özgürlükleri savunan, yıllar-
dır bu ülkede muhalefet ettiği
için acı çeken insanların dikkat
çektiği gerçekleri yansıttığını
görürüz. Bunu Avrupalılar han-
gi dürtülerleyazdılardiye bir tar-
tışmatabii ki yapılabilir. Ancak
bu ülkenin solculannın, bu ül-
kenin demokratlarının, bu ül-
kenin insanlarının insan gibi
yaşamasını savunanların bu
gerekçelere sarılması gerek-
mez mi?
AB'yle tartışma yapılmaz mı?
Bütün sorun, butartışmayı bu-
günün sistemini savunmak için
mi yapmalı, yoksa bugünkü
sistemin değişmesi yönünde mi
yapmalı? Kaba yabancı düş-
manlığını kışkırtarak demok-
ratik talepleri gölgelemek ayıp-
tır. Bu, ülkenin geleceğınin ka-
rartılmasına yardımcı oluyor.
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Sonuç mu? Dürüst
Çaba mı?..
Beklentilerimizin hep sonuçlarla ilgilı olması iyi
mi, kötü mü?
Ulusal Futbol Takımımızın kazanmasını istiyor-
duk, kazandı, çok sevindik.
Ya kaybetseydi? Teknik direktörü suçlar, takımı
yerin dibine batırırdık.
90 dakika boyunca yaptıkları mı? Hiç önemi ol-
mazdı.
Çocuğumuz beklediğimiz sonuçlan kazanama-
dı mı? Yazıklar olsun.
Kazanırsa, "yaşasın". Bizden ne isterse yapma-
ya hazırız.
Elde ettiğimiz sonuçlar mı önemli? O sonuçlara
ulaşmak için uyguladığımız yöntemler mi?
Istediğimiz sonucu elde etmek için "heryolge-
çerli" mi?
Yoksa "izlediğimizyol", elde ettiğimiz sonuçtan
daha mı önemli?
"Karakter" dediğimiz nitelik, tam da bu nokta-
da ortaya çıkıyor ve belirleyici oluyor.
Çocuklanmıza neyi önerelim? Onlara nasıl yol gos-
terelim?
"Kazan da nasıl kazanırsan kazan" mı diyelim?
Yoksa, "Dürüst çaba göstererek kazanmalısın,
eğer dürüst çaba harcamazsan ya da rastlantıy-
la kazanırsan bu başarı değildir" mi diyelim?
Onlara nasıl bir örnek gösterelim? Hangi örne-
ği ödüllendirelim?
Toplumumuz hangı davranışı ödüllendiriyor?
Bu konunun bugünümüzü de, yarınımıza da çok
ilgilendirdiğini düşünüyorum.
Karakterii davranış, "Dürüst çaba harcayarak
başanlı sonuçlara ulaşmak"t\r.
"Başarılı olmak için dürüstlüğü birkenara bıra-
karak entrika yapmak" zayıf karakterii olmak de-
mektir.
Her dürüst çaba başarıya ulaşmaz.
Ama biz "dürüst çaba"ya öncelik ve önem ve-
rirsek karakterı ödüllendirmiş oluruz.
Dürüst çabayı hiç önemsemeden sadece "ba-
şarı"ya önem verirsek, karakterii davranışı önem-
sememiş oluruz.
"Dürüst çaba"yı önemseyen, bunu ödüllendiren
toplumlar, "Dürüst, çalışkan, elde etmek için hak
etmesi gerektiğini bilen çocuklar ve gençler" ye-
tiştirirter. Bu çocuklar ve gençler yuksek düzeyde
sorumluluk sahibi olurlar, ne istediklerini bilirler, is-
tediklerini elde etmenin kendı çaba ve tutumları-
na bağlı oldugunu kabul ederler.
Dürüst çabaya, hiç önem vermeyen, sadece "el-
de etme ve sahip olma"y\ başarı sayan toplumlar
ise "Hangiyolla olursa olsun elde etmek ve sahip
olmakisteyen" çocuk ve gençlere sahip olurlar. Bu
çocuklar ve gençler her şeyi hazır bulmak isterler,
sorumluluk alma niyetleri ve güçleri yoktur, baş-
kalarını istediklerini vermekle yükümlü sayariar.
"Dürüst çabayı ödüllendiren " toplumlar çocuk-
lanyla değil, onlann dürüstlükleriyle, çabalanyla, he-
defleriyle, sorumluluklarıyla gurur duyarlar, onlan
bu yönde desteklerler ve özgüven kazandırırlar.
Ne yolla olursa olsun başan" toplumlan ise ço-
cuklarının elde ettikleri ve sahip olduklarıyla gurur
duyarlar, onlan hak edip etmediklerine bakmadan
her şeye sahip kılmaya çalışırlar.
Sonuç ne olur?
Birbirinden temelde farklı bu iki tutumdan iki
farklı sonuç doğar.
"Dürüst çabayı ödüllendiren toplumlar"öa ya-
şayan insanlar, yapmalan gereken işlen' yapmak için
dürüst çaba harcadıkları zaman verimlı, kendisiy-
le barışık ve mutlu olurlar. Böyle birtoplumda üç-
kâğıtçılar, tembeller, kaytarıcılar başarısız ve mut-
suz olurlar.
"Ne yolla olursa olsun başan" toplumlarında
yaşayan insanlar, ancak başarılı oldukları zaman
kendilerini iyi hissederier, başarıyı başkalarından
üstün olmakla ölçtüklerı için de hep gergin ve kuş-
kulu, kendisiyle barışık olmayan, doyumsuz ve
mutsuz olurlar. Elde ettikleri hiçbir şey onlar için
doyum nedeni olmaz, çünkü hep başkalarının elin-
dekine bakarlar. Böyle birtoplumda yaşayan "dü-
rüst çaba" sahipleri de kendilerini dışlanmış, işe
yaramaz kılınmış, başansız sayılmış duyarlar ve mut-
suz olurlar.
Şimdi, toplumumuzda kimlerin mutlu oldugu-
nu, kimlerin mutsuz oldugunu görebilirsek, nasıl bir
toplum olduğumuzu da anlayabiliriz.
Eğer bir toplumda "dürüst çaba" sahipleri ken-
dini başarısız ve mutsuz sayıyor, "kolay yoldan
başan" sahipleri ise başarılı ve mutlu sayıyorsa o
toplum kendi yolunu kendisi tıkıyor demektir.
Bunları görebilmek, ulusal takımın başarısına
sevinmekten daha önemli olmalı.
e-mail: erdalatakasuperonline.com
Faks:0212-513 90 98
İstanbul Barosu Başkanı Sayman:
ABD'nin başlattıgı
savaş lıııkııka aykırı
İstanbul Haber Ser-
visi - istanbul Barosu
Başkanı Yücel Sayman,
ABD'nin Afganistan
operasyonuna katıüna
konusunda, hükümete
TBMM'de tartışılma-
dan yetki verildiğine
dikkat çekerek "Bu ka-
rara zaman snuıiaması
getirilmedi. ABD nere-
ye isterse oraya asker
gönderebflecek ve ülke-
mizde nere>e isterse ora-
ya üs kurabOecek" dedi.
Kadıköy Büim ve Sa-
nat Dostlan Derneği'nin
düzenlediği Kent Soh-
betleri'nin ilki, Yurt-
Dünya Sanat Galeri-
si'nde yapıldı. "ABD,
Sa\aş, Türldye" konulu
panelde konuşan Yücel
Sayman, Dünya Ticaret
Merkezi'ne düzenlenen
saldırınm ardından
ABD'nin "Bu, Ameri-
kan halkına terörist bir
saldındır" söylemiyle
Güvenlik Konseyi'ne
gidilmeden silahlı mü-
cadele başlatmasının hu-
kuka aykın oldugunu
söyledi. Sayman, konuş-
masına şöyle devam et-
ti: "Ülkelerarükkendi-
lerine göre terörist üan
ettikkri ülkelere karşı
silah kuDanabüirter. Bu
da arük herhangi bir re-
jinun değiştirilmesi adı-
na da savaş \ apdabflir-
Kğini ortaya çıkanyor."
TBMM'nin, ilk defa
hükümete konuyu tar-
tışmadan yetki verdiği-
nin altını çizen Sayman,
Türkiye'nin savaşa gir-
mesi durumunda ülke-
de "kriz yönetimi''nin
uygulanacağını, yaban-
cı devletlerin silahlı kuv-
vetlerine istedikleri ala-
nın tahsis edilip üücede
olağanüstü halin ilan
edileceğini vurguladı.