14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2001 PAZARTESİ HABERLER Kıbrıs, MfiK'ıte görüşülecek • ANKARA (Cumhurivet Bürosnı) Kıbns konusunda kzritik bir dönemece girilirken Ankara'nın izlemekte olduğu politika, devletin zirvesinde gözden geçirilecek. Milli Güvenlik Kurulu'nun ıMGK)yann gerçekleştirilecek lcasım ayı olağan toplanössnda, en önemli gündem maddesinı Kıbns oluşturacak. Kurul'da AB'nin aldığı son lcararlar ışığında AB ile ihşkaler ve Kıbns sonınu değerlendirilecek. Kunıl'un gündeminde yer alan bir diğer önemli konuyu da Afganistan operasyonu oluştunıyor. Kutan'ı üzen tazminat • ANKARA (ANKA)- FP'nin kapatılmasına neden olan davayı açmasının ardrndan zamanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'a, "Savcı gibi değil muhbir gibi çalışıyor" dediği için 3 milyar lıra tazminat ödemek zorunda kahnası FP Genel Başkanı Recai Kutan'ı üzdü. Kutan üzüntüsünü, " O bize vampir diyor, bir şey olmuyor; biz ona muhbir deyince 3 milyar ödüyoruz" diye dile getirdi. Yalçm: İP • İZ1VÜR (Cıunhuriyet) - Işçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın, "Işçi Partisi ilk genel seçimde barajı aşacak" dedi. Partisinin Izmir'in Balçova ilçesinde "Krizi Işçi Partisi nasıl çözer" konuJu düzenlediği panelde konuşan Yalçın, özellikle kırsal kesimde partilerine yoğun bir ilginin başladığını, bu ilginin zamanla kentleri de içine alacağına inandıklannı söyledi. Yalçın, "Çeşitli şirketlerin yaptırdığı anketlerde Işçi Partisi'nin oyu düşük görüJebilir. MGK'nin yaptırdığı çok daha kapsamlı anketlerde ise 10.5dolayında" diye konuştu. Afganistan TV'sinin tatebi • ANKARA (AA) - TRT Genel Müdürü Yücel Yener, Afganistan Radyo ve Televizyonu'na yardraıa hazır olduklannı bildirdi. Yener, yaptığı açıklamada, Afgan Televizyonu yetkilileriyle temas kurularak önce ihtiyaçlann belirleneceğini, daha sonra da gerekli yardımın yapılacağını kaydetti. Afganistan Radyo ve Televizyonu Genel Müdürü Muhammed Alem Izzetyar, büyük teknik zorluklar yaşadıklannı ve TRT'yi yanlannda görmek ıstediklerini belirtmişti. Erdoğan'dan istita çağrısı • A R T V İ N ( A A ) - A K Parti Genel Başkaru Recep Tayyip Erdoğan, dün Artvin'de Cami Meydanı'nda düzenlenen «AydııılıkMirJngPrıe katıldı. Erdoğan, hükümetin sadece IMF'nin emirlerini duyduğunu belirterek "Hükümet istifa etmelidir" dedi. Dlkekan kaybediyor' • BURSA (AA) - Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sünnetçioğlu, dûn partisinin Bursa 11 Teşkılatı Genişletilmiş Divan Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, •"Ulke kan kaybedijor, bunu durdurmazsanız ameliyat edilecek hasta dahi bulamayacaksınız" dedi. Eski Emniyet Müdürü Yiğit: Kovuşturma ve istihbaratın birlikte yapılması yanlış Polis gestapoluktan kurtulmalıOZANY4YMAN İZMİR - TBMM'den geçen anayasa değişikliği paketinin geçerlilik kazanma- sı için uygulama yasalannın eksiksiz olarak çıkanlması gerektiği vurgulanı- yor. UzmanJar bu aşamada, Polis Vazi- fe ve Salahiyeti Yasası'na dikkat çeki- yorlar. Öncelikli olarak değişmesi gere- ken yasanın bu olduğunu bildiren uzman- lar, polis teşkilatının 1934 yılından ka- lan antidemokratik yasalar çerçevesin- de görevini sürdürdüğünü belirtiyorlar. Yapılan anayasa değişikliklerinin iş- lerlik kazanması için Polis Vazife ve Sa- lahiyeti Yasası'nın demokratik bir bı- çim alması gerektiği kaydediliyor. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün vazi- fe ve teşkilat yasasının çağdaş normla- ra göre yeniden düzenlenmesı gerekti- ğini söyleyen emekli Emniyet Genel Müdür Vekili Mustafa Yiğit, "Polisdev- Diyarbakır - İstanbul Kayıp iki HADEP'li içinpmtesto DtYARBAKIR / İSTANBUL (Cumhuriyet) - Diyarbakır ve Istanbul'da HADEP'lilerce düzenlenen eylemlerde, 25 Ocak'ta gözaltına alınmalannın ardından bir daha kendilerinden haber alınamayan Silopi ilçe yönericileri Serdar Tanış ve Ebtıbekir Deniz'in bulunmalan istendi. HADEP'liler, Tanış ve Deniz'i anmak için Diyarbakır'da kentin en işlek bölgelerinden olan Ekinciler Caddesi 'ndekı ıl binası önünde oturma eylemı yapmak istedi. Ancak geniş güvenlık önlemlerinin alındığı caddede partililerin bir araya gelmesi engellendı. Eylem için bina yakınlannda bulunduklan iddiasıyla parti yönetileri Erkan Erinci, Mazhım Oncel ile adı belirlenemeyen bir kişi daha gözaltına aldı. Eyleme izin verilmemesi üzerine bina içinde basın açıklaması yapan Diyarbakır ll Başkanı AK Ürküt, Tanış ve Deniz'in kaybolmasının üzerinden 11 ay geçmesine rağmen akıbetleri hakkında bir bilgi edinilemediğine dikkat çekti. tstanbul'da da HADEP Beyoğlu Ilçe Merkezi'nin önünde dün bir araya gelen yaklaşık 200 kışilık grup, "Kayıplar bulunsun, hesap sorulsun", "Baskılar bizi yıldıramaz", "Yaşasın halklann kardeşligT sloganlan attı. Kayıpspor'a işkence iddiası Yalova'da düzenlenen futbol tumuvasında kazandıklan üçüncülük kupasını Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in ailelerine armağan etmek üzere 10 gün önce Silopi'ye giden Kayıpspor'un 6 oyuncusu da ilçe girişinde gözaltına alınmıştı. "Orgüt propagandası yapmak için doküman, bayrak ve flanıalar bulundurduklan" gerekçesiyle tutuklanan oyunculann avukatı Oktay Bahadır, müvekkillerinin işkence gördüğünü ileri sürdü. Tutuklananlardan HADEP Genel Merkez Gençlik Kolu üyesi Aslan Kaya'nın ayak bileklerinde işkence izleri bulunduğunu söyledi. • Emekli Emniyet Genel Müdür Vekili Mustafa Yiğit, anayasa değişikliği paketinin geçerlilik kazanması için uygulama yasalannm eksiksiz olarak çıkanlması gerektiğini söyledi. leti-hukuk devieti ildfemini yaratan, va- zifevesaJabiyet kanunudur.tstenOdiğika- dar anayasa değişikliği yapdsm,bu yasa- lara göre düzenlenecek uygulama ka- nunlan çıkanlmadığı sürece hukuk dev- ieti ilkesi, polis devletinin gölgesinden kurrulamavacakür" dedi. Türkiye'deki zabıta bolluğuna da dik- kat çeken Yiğit, kolluk gücü sayısının 1 milyonu aştığını belirterek "Aksakük, genelin içinde özel birimler kurmaktan kaynaklanıyor. Polis bugün hem kovuş- turma yapryor hem istihbarat topluyor. fkisini bir arada yapüğınızda size gesta- po derier. İçişieri Bakankğı'nın iki müs- teşarhğı var. Birisi nüfiıs ve özlük işleri, mahafli idareler,personei müdüriüğü gi- bi böJümlere bakar, diğeri asayişten so- nunhıdur.Ancak asaviştensonımhımüs- teşarkullanılnuyor.Her şey tekelde top- lannuş durumda. Bu yapının değişmesi gerekiyor'' dedi. Yiğit, polisin görevlerini belirleyen kanunun hazırlanışının üzerinden 67 yıl geçtiğini söyleyerek bu zaman içinde Türkiye'nin ve dünyanın yaşadığı deği- şimlere dikkat çekti. Insan haklan ve te- mel özgürlük kavramının, toplumlann gelişmişlik düzeyinin göstergesi olduğu- nu belirten Yiğit, Polis Vazife ve Sala- hiyet Yasası'nın yanı sıra Emniyet Ge- nel Müdüriüğü Teşkilat Yasası'nın da değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Yiğit,u Poasin piramidi son 20yılhk sü- reçte çokdeğişti.Aşağıdan yukanya doğ- ru azalmag gereken yapı tersüıe döndü. Bu, işlerin aksamasma neden oMuğu gi- bi biyerarşik bir yapı doğurdu" dedi. Asayişin 750 emniyet müdürüyle sag- lanabileceğinin hükümetin yetkdi birim- leri tarafindan dile getirildiğini belirten Yiğit, şunlan söyledi: "Türldye'de şu an çeşitli sınıflarda 3 bin 200 emniyet müdürü görev yapıyor. Bu oran, polis de\ Jeti mannğnİa > uka- nlara çekildi Hükümetin bu sa>i\i aşa- ğı> a çekmek isteven düzenlemesi üzeri- ne emniyet müdürieri Anayasa Mah- kemesi'ne gitnier ve kazandilar. Bunun üzerine hükümetsavivıazaftnıak için2. suuf emniyet müdürlerinden isteyenle- rin, bir a> sonra emekli olmak koşuhıy- la 1. sınıfa ahnacagı >önünde kanun çı- kardL Bu kademeli olarak devam ede- cek bir süreç olarak görülüyor. Emni- yet Teşkilaü'nın vapılanmasından yet- kflflerderahatsıdar, ancaksorunbir tûr- lü çözfilemiyor.'' lftar>«meğine, Türidye Ermeoileri Patriği Mesrop H, Tûrkiye Hahambaşı Vekili IshakHalleva, Vatikan'm Tûrkiye temsüdsiGeorge Marovitch, Süryani Metropoliti Yusuf Çetin, istanbul Müftüsû Necati Ta>>ar Taş, Rahmi Koç w Prof. Dr. Zekmya Beyaz m daaralannda bulunduğu çok sayıda davetfa' kaüldL (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz: Dinlerin temelinde uzlaşma var Dnn Kdeıier iftarda butustu kanbul HaberServisi- Diyanet fş- leh Başkanı Mehmet Nuri Yıtanaz, semavi dinlere mensup dini liderlere İstanbul'da bir iftar yemeği verdi. Ye- mekte yaptığı konuşmada, dinler ara- sı diyaloğun bir zorunluluk olduğu- nu belirten Yıbnaz. "Dinlerin teme- linde uzlaşma vardn*'' dedi. Süleymaniye'deki Darülziyafe Lo- kantası'nda verdiği iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, orucun bütün dinlerde yeri bulunan bir ibadet oldu- ğunu vurgulayan Yılmaz, değişik din- lere mensup dın adamlanyla davetli- lerin bir sevgi yumağı şeklınde bir araya geldiği bu yemeğin, sözlerine en güzel örneği oluşturduğunu vur- guladı. Semavi din temsilcilerinin, bundan 15-20 yıl öncesinde birbirilerine ya- bancı olduklannı ve bir araya gelme- lerinin olanaksız oldugunu anlatan Yıbnaz, "Arük zamaıun da bir gere- ği olarak birbirimize yakiaşük, diya- log başlatük" dedi. Yıirnaz, son zamanlarda "medeni- yetler çaüşması ve dinler arası savaş- tan" söz edildiğinı, bu sözlerden bü- yük üzüntü duyduğunu belirterek ko- nuşmasını şöyle tamamladı: "DinJe- rin temelinde savaş değfl banş, çaûş- ma değü uzlaşma vardnf Bartfaotomeos'tan şûkfir "Vfemeğekatüan semavi dinlere men- sup dini liderler adına konuşan Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos da ABD'de meydana gelen saldınlar ve arkasından yaratümak istenen dinsel savaş senaryolanna rağmen, bu yıl da ifiar sofrasında bir araya geldik- leri için "şökûr'' ettiğini söyledi. Türk Musevileri Müzesi açıldıİstanbul Haber Servisi - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, "500. Yü Vakfl Türk Muse- vileri Müzesi"nin açılışmı yaptı. Yılmaz, 11 Eylül son- rasında medeniyetler çatış- masını tartışan dünyanın ve Türkiye'nin en çok ihtiyaç duyduğu değerlerin hoşgörü, adalet ve inanç özgürlüğü ol- dugunu belirtri. Başbakan Yardımcısı Yıl- maz, Karaköy'de, 500. Yıl Vakfı'nca Zülfaris Sinago- gu'nun yeniden düzenlen- mesiyle oluşturulan "500. Yıl Vakfi Törk Musevileri Mü- zea w nin açılış törenine ka- tıldı. Yılmaz: Değerierimize sahip çıkmalryız Yılmaz, törende yapüğı ko- nuşmada, "Bideribugünbu- ravatopla\anşe>,muşterekta- rihinıizj simgele>en hoşgörü, adaletveinançözgürlüğü kav- ramları etranndaki muaz- zam miraslardır'" dedi. Türk toplumunun farklı din, dil, mezhep ve kültüre mensup insanlan bir arada, kardeşçe, hoşgörü ve banş içinde yaşatmanın kriterle- rini insanlığa armağan eden bir devlet geleneğinin müş- terek sahipleri oldugunu be- lirten Yılmaz, "Bugün dev- letolarak, ber alanda çağdaş dünyanın, bu meyanda AB'nin kriterlerini yakala- ma gayreti içerisindeyiien,bi- zim insanhğa armağan etti- ğimiz kriterlere daha fazla sahip çıkmamız gerekiyor'' diye konuştu. Yılmaz, Türk devletinin ve toplumunun hoşgörü, adalet ve hürnyet anlayışına muhatap olan Türk Musevi cemaatinin bunu hiç- bir zaman karşılıksız bu^ak- madığuıı anlattı. Başbakan Yardımcısı Yıl- maz, daha sonra açılışını ger- çekleştirdiği müzeyi 500. Yıl Vakfı Başkanı Jak Kamhi ve Türk Musevileri Cemaati Başkanı Bensrvon Pinto ile gezdi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Son yıllann ve özellikle de son günJerin önemli konula- nndan birisi AB'ye yönelik de- ğerlendirmeler. Bir kesim, AB'nin kasıtlı olarak Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak istediğini ve Türkiye'yi AB'ye almamak için sürekli engel çıkardığını düşünüyor. Bu kesimin en mi- Irtan sözcüsü, MHP Genel Baş- kanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli. MHP'nin AB'ye yönelik öfke dolu, sert ve saldırgan üslubu, yalnızca bu partiyle sınırlı olma- yan bir eğilimi de ifade ediyor. Bu eğilimi nasıl tarif edebiliriz: Bu eğilim, demokrasiden pek hoşlanmıyor. Bu eğilim, insan hakları ve özgürlüklerin Türki- ye'yi karıştırmak amacıyla or- taya atılan bir yalandan ibaret oldugunu düşünüyor. Bu eğilim, Kıbrıs'ın Tûrkiye tarafindan ifhak edilmesinden yana. Bunun dışında hiçbirçö- zümü kabul etmemek gerek- tiğini düşünüyor. Bu eğilim, Ko- penhag kriterleri adı verilen de- mokrasi ölçütlerini duymak bi- le ıstemiyor. Bu eğilim, aslın- da soğuk savaş döneminin fi- AB'ye Öfke ve Statüko kirlerini, bugün dünyada hiçbir değişiklik olmamış gibi aynen savunuyor. • • • Sorun AB'ye girip girmemek mi? Biryönüyleevet, biryönüy- le hayır. Çünkü Türkiye'nin, dünyanın gelişmiş demokra- silerinin bulunduğu bir örgüt- lenme içinde yer alması, bu ül- ke insanlannın çoğunluğunun yaranna. Gelişmiş demokrasi standartları içinde yaşamak, bu ülke insanlannın da hakkı. Bu nedenle böyle bir ortaklık içinde yer alma iradesi önem- li. Sorun yalnızca AB'ye gir- mekle sınırlı değil. Türkiye'nin artık soğuk savaş döneminin anlayışlarından kurtulması ve demokrasıyi bir temel tercih olarak uygulamaya girişmesi gerekiyor. Çünkü bugüne ka- darki despotik devlet anlayışı, bu ülke insanlarına çok büyük zararlar verdi. Halk, kalitesiz ve yoksul bir yaşama mahkûm edildi. Despotik devlet, ülkedeki gelir dengelerini de artüst etti. Geleceğimizi karartan, günü- müzü yaşanmaz hale getiren bugünkü yönetim anlayışın- dan kurtulmak zorundayız. Unutmayalım ki bugün devle- te egemen olan yönetim anla- yışı; halkı örgütsüz bırakmak, alt sınıfları daha da yoksullaş- tırmak, devletin elindeki yöne- tim gücünü arttırmak, halkı po- tansiyel suçlu görmek, çevre ül- kelerini ve hatta dünyanın tü- münü düşman gören bir para- noya üzerinden egemenliği sür- dürmek istiyor. • • • AB tartışmasını bu sistem içinde değerlendirmek gere- kiyor. AB ülkelerinin bizi nasıl görüp görmedikleri, AB'nin Tûrkiye üzerindeki hesaplan- nın ne olup olmadığı tartışma- sından çok, bu ülkeye egemen olan statükoculuğun sorgulan- masına girişmeliyiz. Onlar, AB'den neden hoşlanmıyor- lar? Bu ülkenin çıkarlannı çok düşündükleri için mi? Bunu kim söyleyebilir? Şurası birger- çek ki Türkıye çok uzun birza- mandır, partiler ve hükümet- ler değişse bile, değişmeyen bazı gerekçelere dayanılarak yönetiliyor. AB'ye öfke dolu MHP'nin 1982 Anayasası'na yaklaşımı son derece sempatik. Bu ana- yasadaki otoriter hükümlerin değişmemesi için olağanüstü bir çaba gösteriyor. Kıbns ko- nusunda şarıin olan MHR ölüm cezasının kaldırılmasını da is- temiyor. MHP, Siyasi Partiler Kanunu'nun, Seçim Kanu- nu'nun ve Ceza Kanunu'nun da demokratikleşme yönünde de- ğişmesini istemiyor. Dernek- ler Kanunu'nun değişmesini de ıstemiyor. Bütün bu eğilim- lerinin birsonucu olarak AB'ye girmek de istemiyor. • • • AB'ye öfkeyle Türkiye'deki statükoyu koruma arasında bir paralellik oluşmuş durumda. Kafası kanşık olanların MHP'yi izlemesini öneriyorum. O par- tinin aşın milliyetçi, antidemok- ratik, militarist tercihleriyle AB'ye öfkesi arasındaki bağı görmek, sorunu anlamayı da kolaylaştırabilir. AB'nin llerleme Raporu'na bakınca, bu eleştirilerin ve öne- rilerin çoğunun, demokrasiyi ve özgürlükleri savunan, yıllar- dır bu ülkede muhalefet ettiği için acı çeken insanların dikkat çektiği gerçekleri yansıttığını görürüz. Bunu Avrupalılar han- gi dürtülerleyazdılardiye bir tar- tışmatabii ki yapılabilir. Ancak bu ülkenin solculannın, bu ül- kenin demokratlarının, bu ül- kenin insanlarının insan gibi yaşamasını savunanların bu gerekçelere sarılması gerek- mez mi? AB'yle tartışma yapılmaz mı? Bütün sorun, butartışmayı bu- günün sistemini savunmak için mi yapmalı, yoksa bugünkü sistemin değişmesi yönünde mi yapmalı? Kaba yabancı düş- manlığını kışkırtarak demok- ratik talepleri gölgelemek ayıp- tır. Bu, ülkenin geleceğınin ka- rartılmasına yardımcı oluyor. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Sonuç mu? Dürüst Çaba mı?.. Beklentilerimizin hep sonuçlarla ilgilı olması iyi mi, kötü mü? Ulusal Futbol Takımımızın kazanmasını istiyor- duk, kazandı, çok sevindik. Ya kaybetseydi? Teknik direktörü suçlar, takımı yerin dibine batırırdık. 90 dakika boyunca yaptıkları mı? Hiç önemi ol- mazdı. Çocuğumuz beklediğimiz sonuçlan kazanama- dı mı? Yazıklar olsun. Kazanırsa, "yaşasın". Bizden ne isterse yapma- ya hazırız. Elde ettiğimiz sonuçlar mı önemli? O sonuçlara ulaşmak için uyguladığımız yöntemler mi? Istediğimiz sonucu elde etmek için "heryolge- çerli" mi? Yoksa "izlediğimizyol", elde ettiğimiz sonuçtan daha mı önemli? "Karakter" dediğimiz nitelik, tam da bu nokta- da ortaya çıkıyor ve belirleyici oluyor. Çocuklanmıza neyi önerelim? Onlara nasıl yol gos- terelim? "Kazan da nasıl kazanırsan kazan" mı diyelim? Yoksa, "Dürüst çaba göstererek kazanmalısın, eğer dürüst çaba harcamazsan ya da rastlantıy- la kazanırsan bu başarı değildir" mi diyelim? Onlara nasıl bir örnek gösterelim? Hangi örne- ği ödüllendirelim? Toplumumuz hangı davranışı ödüllendiriyor? Bu konunun bugünümüzü de, yarınımıza da çok ilgilendirdiğini düşünüyorum. Karakterii davranış, "Dürüst çaba harcayarak başanlı sonuçlara ulaşmak"t\r. "Başarılı olmak için dürüstlüğü birkenara bıra- karak entrika yapmak" zayıf karakterii olmak de- mektir. Her dürüst çaba başarıya ulaşmaz. Ama biz "dürüst çaba"ya öncelik ve önem ve- rirsek karakterı ödüllendirmiş oluruz. Dürüst çabayı hiç önemsemeden sadece "ba- şarı"ya önem verirsek, karakterii davranışı önem- sememiş oluruz. "Dürüst çaba"yı önemseyen, bunu ödüllendiren toplumlar, "Dürüst, çalışkan, elde etmek için hak etmesi gerektiğini bilen çocuklar ve gençler" ye- tiştirirter. Bu çocuklar ve gençler yuksek düzeyde sorumluluk sahibi olurlar, ne istediklerini bilirler, is- tediklerini elde etmenin kendı çaba ve tutumları- na bağlı oldugunu kabul ederler. Dürüst çabaya, hiç önem vermeyen, sadece "el- de etme ve sahip olma"y\ başarı sayan toplumlar ise "Hangiyolla olursa olsun elde etmek ve sahip olmakisteyen" çocuk ve gençlere sahip olurlar. Bu çocuklar ve gençler her şeyi hazır bulmak isterler, sorumluluk alma niyetleri ve güçleri yoktur, baş- kalarını istediklerini vermekle yükümlü sayariar. "Dürüst çabayı ödüllendiren " toplumlar çocuk- lanyla değil, onlann dürüstlükleriyle, çabalanyla, he- defleriyle, sorumluluklarıyla gurur duyarlar, onlan bu yönde desteklerler ve özgüven kazandırırlar. Ne yolla olursa olsun başan" toplumlan ise ço- cuklarının elde ettikleri ve sahip olduklarıyla gurur duyarlar, onlan hak edip etmediklerine bakmadan her şeye sahip kılmaya çalışırlar. Sonuç ne olur? Birbirinden temelde farklı bu iki tutumdan iki farklı sonuç doğar. "Dürüst çabayı ödüllendiren toplumlar"öa ya- şayan insanlar, yapmalan gereken işlen' yapmak için dürüst çaba harcadıkları zaman verimlı, kendisiy- le barışık ve mutlu olurlar. Böyle birtoplumda üç- kâğıtçılar, tembeller, kaytarıcılar başarısız ve mut- suz olurlar. "Ne yolla olursa olsun başan" toplumlarında yaşayan insanlar, ancak başarılı oldukları zaman kendilerini iyi hissederier, başarıyı başkalarından üstün olmakla ölçtüklerı için de hep gergin ve kuş- kulu, kendisiyle barışık olmayan, doyumsuz ve mutsuz olurlar. Elde ettikleri hiçbir şey onlar için doyum nedeni olmaz, çünkü hep başkalarının elin- dekine bakarlar. Böyle birtoplumda yaşayan "dü- rüst çaba" sahipleri de kendilerini dışlanmış, işe yaramaz kılınmış, başansız sayılmış duyarlar ve mut- suz olurlar. Şimdi, toplumumuzda kimlerin mutlu oldugu- nu, kimlerin mutsuz oldugunu görebilirsek, nasıl bir toplum olduğumuzu da anlayabiliriz. Eğer bir toplumda "dürüst çaba" sahipleri ken- dini başarısız ve mutsuz sayıyor, "kolay yoldan başan" sahipleri ise başarılı ve mutlu sayıyorsa o toplum kendi yolunu kendisi tıkıyor demektir. Bunları görebilmek, ulusal takımın başarısına sevinmekten daha önemli olmalı. e-mail: erdalatakasuperonline.com Faks:0212-513 90 98 İstanbul Barosu Başkanı Sayman: ABD'nin başlattıgı savaş lıııkııka aykırı İstanbul Haber Ser- visi - istanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, ABD'nin Afganistan operasyonuna katıüna konusunda, hükümete TBMM'de tartışılma- dan yetki verildiğine dikkat çekerek "Bu ka- rara zaman snuıiaması getirilmedi. ABD nere- ye isterse oraya asker gönderebflecek ve ülke- mizde nere>e isterse ora- ya üs kurabOecek" dedi. Kadıköy Büim ve Sa- nat Dostlan Derneği'nin düzenlediği Kent Soh- betleri'nin ilki, Yurt- Dünya Sanat Galeri- si'nde yapıldı. "ABD, Sa\aş, Türldye" konulu panelde konuşan Yücel Sayman, Dünya Ticaret Merkezi'ne düzenlenen saldırınm ardından ABD'nin "Bu, Ameri- kan halkına terörist bir saldındır" söylemiyle Güvenlik Konseyi'ne gidilmeden silahlı mü- cadele başlatmasının hu- kuka aykın oldugunu söyledi. Sayman, konuş- masına şöyle devam et- ti: "Ülkelerarükkendi- lerine göre terörist üan ettikkri ülkelere karşı silah kuDanabüirter. Bu da arük herhangi bir re- jinun değiştirilmesi adı- na da savaş \ apdabflir- Kğini ortaya çıkanyor." TBMM'nin, ilk defa hükümete konuyu tar- tışmadan yetki verdiği- nin altını çizen Sayman, Türkiye'nin savaşa gir- mesi durumunda ülke- de "kriz yönetimi''nin uygulanacağını, yaban- cı devletlerin silahlı kuv- vetlerine istedikleri ala- nın tahsis edilip üücede olağanüstü halin ilan edileceğini vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle