14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 6 KASIM 2001 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Türkiye uyuşturucuda geçiş alanı • i Baştar-afı 1. Sayfada cİe kaçak çılığı güzergâhında y e r aldığjna dikkat çekildi. Çalışmadte, Türkiye 'nin doğ- mıdan etkdlendiği uyuşturucu lcaçakçılığı rotalan şöyle de- ğerlendirildi: Balkam Rotası: Üretım böl- gelerinden başlayıp Türkiye üzerinden tüketim bölgeleri- n e uzanan bir yol. Bu rota, Gü- neybatı Asya haşhaş ekim böl- gelerindeıı başlayarak îran ve Türkiye topraklannı geçip Balkan Yanmadası üzerinde i- ki kola aynlıyor. Bır kolu Bul- garistan, Macaristan, Avustur- ya üzerindenAlmanya'ya (ku- zey kolu), diğeri ise Türkiye ve Yunanistan üzerinden çoğu kez denizyolu ile Batı Avru- pa'ya (güney kolu) ulaşmak- tadır. Coğrafi konumu nede- niyle Güneybatı Asya haşhaş üretim bölgeleri ve Batı Avru- pa tüketim pazan arasındaki eroin trafiğinden transit ülke olarak etkilenen Türkiye, bu durumun yol açtığı uyuşturu- cu kullanım problemiyle de karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye, doğudan batıya do- ğal uyuşturuculann trafiğin- den etkilenirken batıdan do- ğuya ise kimyasal ve sentetik- lerin kaçakçıhğından etkile- nerek çift taraflı bir akunda y- eralmakta. Bölgede yaşanan siyasi olaylar, Balkan rotasını kaçak- çılar açısından güvenli bir ro- ta olmaktan çıkarmıştrr. Böy- lelikle yasadışı uyuştumcu trafiği kontrolün daha az oldu- ğu ve kaçakçılarca güvenli ka- bul edilen kuzey ve güneyde- ki rotalara kaymıştır. Aynca yüklü miktarlarda Afgan uyuşturucusunun son gidece- ği yere gönderilmeden önce Iran üzerinden Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan ve daha az olarak Türkiye "ye ya da Pakistan'dan Iran ve Basra Körfezi bölgesindeki diğer ül- kelere gönderilmesi Türki- ye'nin kaçakçılar açısından güvenli bir rota olmaktan çık- tığının göstergesi olarak de- ğerlendirildi. Kuzey Karadeniz Rotası: Kaçakçılık güzergâhlan, gü- venli yol ilkesi gereği sürekli değişiklikler gösterdiğinden, kaçakçılık açısından güvenli olabilecek kontrol mekaniz- malannın kurulamadığı böl- gelere kaymaktadır. Türki- ye'de mücadelenin olumlu et- kileri sonucunda Kuzey Kara- deniz'de yeni ve alternatif bir rotanın oluştuğu geçen yıllar- da belirlenmiş ve diğer ülke- lerce de kabul görmüştü. Ku- zey Karadeniz rotası, Güney- batı Asya'dan iki ayn kol ha- linde gelerek Karadeniz'in kuzeyinde birleşmektedir. Bi- rinci yol, Afganistan'dan baş- layıp OrtaAsya cumhuriyetle- nnden geçerek Rusya, Ukray- na, Belarus ve Polonya üze- rinden Batı Avrupa pazanna ulaşan kuzey yoludur. tkinci yol, Afganistan'dan Iran'a, oradan kuzeye yönelerek Azerbaycan ve Kafkasya üze- rinden Rusya ve Ukrayna'ya, oradan da Batı Avrupa pazan- na ulaşan güney yoludur. Doğu Akdeniz Rotası: Av- rupa'daki tüketim bölgeleri arasında önemli yollardan bi- ri de Pakistan limanlanndan Hint Okyanusu, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı'na, oradan da Güney Kıbns'ın güneyinden geçerek Akdeniz üzerinden Avrupa'ya ulaşan Doğu Ak- deniz deniz yoludur. Bu rota- nın gelecek yıllarda daha ak- tif olacağı tahmin ediliyor. Afgan halkımtı kayıp hazîneleri Kültür Servisi - 1979'da Sovyet iş- gali ve sonradan gelenTaleban'ın hü- kümeti ele geçirmesi, Afgarustan'ırı kültürel birikimini yok olmaya mah- kûm erti. Kurtanlabilen eserler ise sanat eseri kaçakçılığına kurban git- ti. Le Figaro Magazıne dergisinde yer alan habere göre Isviçre'de bir müze. Afgan kültüründen kalan sa- nat eserlerini bir araya getirip sergi- lemek için hazırlanıyor. Afganistan'ın coğrafik durumu, bu ülkeyi birçok kültürün ve birden faz- la dinin buluştuğu bir kavşak haline getirmişti: "Doğuve Batı kültürünün birbiriyle iç içe olduğu bir ülke." Kâbil müzesi, medeniyetlerin tari- hi açısından, dünyada bulunan en gü- zel müzelerden biriydi. Aynı zaman- da en zenginlerinden ve en şaşırtıcı- lanndanbiri... Bugün ise binayanyı- kılmış durumda, kınlan pencerelerin ve camlann yerine duvarlar örülmüş, pislik ve tozdan göz gözü görmüyor. Burada eskiden sergilenen muhteşem koleksiyonlardan hiçbir şey kalma- mış. Kalanlar ise şunlar: Bir çalışıl- mış taş parçası, siyah mermerden bır vazo, birkaç seramik tabak çanak ve vazodan başka bir şeyden eser kalma- mış. Ama geriye dönüp baktığımızda Kâbil'in bu muhteşem müzesi, MÖ' - den kalan hazineler, klasik, Budist ve Islami eserlerle insanhktarihininbin- lerce yıllık himayesini anlatıyordu. 1992 iç savaşın başladığı ve 1996 yı- lında Talebanm ülkeye hükmetmeye başlanması arasında müzedeki sanat eserlerinin yüzde 80'i kurşunlar, ro- ket atarlar ve bombalarla yok edildi. Kalanlar ise çalındı. Mudcaydin fraksiyonlan sanat ese- n kaçakçılığına başladı, buna aşiret reisleri ve Taleban'ın kumandanlan da katıldı. Uyuşturucu kaçakçılığında kullan- dıklan gizli yolları, sanat eserlerini yurtdışına çıkartmak için kullandılar. Bu unutulmaz müzenin içinde sergi- lenen sanat eserlerini bir araya getir- mek artık ne yazık ki mümkün değil. 2001 senesinde ise durum daha da kötüleşti, fundamentalist rejimin mi- lis şefi Molla Ömer, "İslamı koru- ma adına" arkasına saklanıp "Ikon- ların ve heykellerin yıkılmasıru" emretti, çünkü ona göre ülkede bulu- nan Buda heykelleri halkı "tslam- dan uzaklaştırabilirdi." Bu düşün- ce yanlış da olsa Talebanlar için hiç önemli değildi, uluslararası kamu- oyundan gelen tepkilere ise şöyle ce- vap veriyorlardı: "Ne zaran var, yal- nızca taş parçalan kıracağız." Bu- nunla da kalmayıp Molla Ömer, Ba- miyan yamacına yapılmış ve Afga- nistan'ın göbeğinde bulunan ve 1500 yıllık tarihi olan 2 dev Buda heykeli- nin yıkımı için emir verdi. Bu 2 dev heykel 11 Mart 2001'de Taleban tarafından dinamitlenerek yok edildi. Bu olanlara rağmen birkaç ılımlı Taleban ve Avrupalı arkeolog, Kâbil müzesinde kalan sanat eserle- rini kurtarmaya çahştılar ve az da ol- sa başanlı oldular. Bu başan birkaç ay önce "Sürgün- deki Afgan Müzesi"nin kuruluşunu doğurdu. Bu müze tsviçre'deki Bale şehrine 15 km uzaklıktakı, Bendorf şehrinde kuruldu; huzurlu bir atmos- fer, temiz hava. Hiç kimse, Afganis- tan halkının hazinelerinin bazılannın burada olduğunu aklından bile geçi- remez. Fakat bu müzenin kuruluş hi- kâyesi ilginçten de öte. 1999 sonu, Güney müttefikliğinin başkanı Pr. Burhanuddin Rabani, Isviçre'ye gelir ve proje üzerine ko- nuşur. Aynı zamanda Molla Ömer'e çok yakın olan Qodratullah Jamal da gelir. tki taraf, sanat eserlerinin güvenli bir yerde sergilenebileceği üzerinde bir karara vardı. Birkaç arkeolojik parça şu anda ts- viçre'de bu müzede sergileniyor, ba- zılan ise Balua bankalarının kasala- nnda saklanıyor. Fakat esas koleksi- yon, güvenlik ve stokaj standartlan belli bir seviyeye gelince gösterile- cek. Bize MO 1500'de yapılmış bir heykeli gösteren M. Hakimi, bu mü- zeye 3 binin üzerinde sanat eseri ge- leceğini ve bazı koleksiyonlann Af- ganistan'ın bazı bölgelerinde yeral- tında gömülü olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Bunların arasında paha biçilmez greko-budist heykeller de olacak." 17 Ağustos'ıın 6 sessiz habercileri' • Baştarafı 1. Sayfada rumunda, yüzde 10'u de- nız ve karada, yüzde 7'si elektrikli cihazlarda, yüz- de 2'si ise bitkilerde gö- rüldü. Araştırmaya göre, 7.4 büyüklüğündeki Mannara depremi önce- sinde insanlarda, mide bulantısı, ishal, baş dön- mesi, sınir bozukluğu ve sıkıntı yaygın olarak gö- rüldü. Deprem öncesi in- sanlarda görülen diğer sı- ra dışı belirtiler de şöyle: "Kalp rahatsızlığı, beyinde ve parmaklar- dan dirseklere doğru akan elektrik akımı his- si, bitkinlik, kusma, aşı- rı duygusallık ve histe- ri, hamile kadınların bebeklerinde hareket- lenme, yüksek tansiyon, baş ve beyinde ağn, diz ağrısı, nedensiz esneme, göz seğirmesi, gece ne- densiz yere aniden uyanma, uyuyamama sorunu, aşın derecede uyuma isteği, iştahsız- lık. genizde yanma ve yırtılma hissi, burun kanaması ve üşüme his- si." Deprem tanıklannın anlattıklanna göre, sıra dışı olaylann büyük ço- ğunluğu, köpeklerin dav- ranışlannda gözlendi. Bunlar arasında, "daya- nılmaz biçimde uluma, havlama, hazince bir şeyleri kaygı edercesine ağlayarak havlama, hu- zursuzluk, kümeleşme, yeri dinleme ve gökyü- züne bakma, havlaya- rak sahibini bina dışına çekişrirme, ortadan kaybolma," gibi davra- nışlar dikkati çekti. Öte yandan kedilerde, "çığlık atma, yerinde duramama, telaşlanma ve sahibini ısırma, orta- dan kavbolma. kerten- kele gibi yerde sürün- me" gibi hareketler göz- lenirken atlarda "kişne- me ve dörtnala koşma". ineklerde "böğürme ve saldırganlık", farelerde "vahşileşme", yarasa- larda "dinlenmeksizin daireler çizerek uçma ve çığuk atma" gibi dav- ranışlar belirlendi. Ayn- ca, muhabbet kuşlannda "delice çırpınma ve vahşice çığlık", martı- larda u bebek gibi çığlık atma", kargalarda "ga- rip biçimde ve durmak- sızın ağlama, pencerele- re ve arabaiann metalik kısımlarına pike yap- ma", leyleklerde "mev- siminden önce göç et- me", kannca, örümcek ve kırkayaklarda "evleri istila etme", anlarda "insanlara saldırarak sokma", çekirge ve cır- cır böceklerinde ise "öt- meme" gibi sıra dışı ha- reketler gözlendi. Öte yandan, Mannara depremi öncesinde ve deprem sırasında gökyü- zünde anormal ışımalara ılişkin. çoğunluğu tstan- bul ve Yalova'da olmak üzere toplam 266 sıra dı- şı olay bildirildi. Tanık- lar, ifadelerinde deprem- den "bir haftadan bir- kaç dakika öncesine ka- dar" çeşitli zamanlarda çoğunluğu Istanbul, Ya- lova, Adapazan, Kocaeli ve Bursa'da olmak üzere gökyüzünde gördükleri ışımalan şöyle tarumladt: "Floresan benzeri kırmızı, mavi, yeşil gibi çeşitli renklerde flaş ışı- malan", "yaklaşık 15 dakika boyunca yanan lanıba gibi durgun ışık- lar", "ışık sağanağı tü- ründen sesli ışımalar", "tabaka halinde ışıma- lar", "fay çizgisine pa- www.yciwklMii.cin.tr - www.siiienMiBlm.ciw - (O 212) 393 89 78 6. ULUSIARARASIMİLANO FİLM FESTÎVALİ "EN İYİ FİLM" 12. ARIBIRNV ÛDLLLERl, "JÜR1 ISTANBULAKADEMI 24966971130-1300-14.3O-16.0O-17.3O-19.0O-20.15-21.3O DIYMMBR GALERIA 22160 6711.00-12.30-14.00-15 30-17 0O-18.3O-20.0O-21.30 URFAEMEK 217131312 45-15.30-18.15-20.30 (Sato 1 W VANEMEK 21615151330-1645-19.00-2100 (Sadece 1 hafta) Film Müzik CD ve Kasetlerı Pek Yakında Müzik Marketlerde MKM ÎRTİBAT: 0.212.2518506 - 07 u EFES Pilsen'in kültür re sanata katkıları artarak sirecek. STANBUL mm, ANKARA İZMİR İZMİR BEYOĞLUPERA METROPOL KdURMAK SEMA KİPACINECfTY (0-212)2513240 10-312)4257478 P 2 ) 425 53 93 (0-232) 483 9100 {0-232)3865888 12.00-15,00-18.00-21.00 12.15-14.30-17 00-19.15-21.30 12.00-14.15-16.30-18.45-21.00 12.15-14.30-16.45-19.0O-21.15 11.0O-13.30-16.00-18.3O-21.0O temnm 3OMBK aan M*n*ı amıprmuiDKE ?MjIl«8 <J«MK«X OGEDHRL laMn : â«Ei»>wr •WWdBtU croâaea a - - -tuım«iw«tciH(is 3*55 "S-ulfiJ-'İI-SHÜClBa'î 165 1»1UHUMKI«KIES«S 3Ü5* 1*t4*'6IS-l*î11 E^l^f«^a 3HKE 1JHîJtî'&ÎJW4 <K1H « H >•!»»«-« ^atosctt aıanifnsııeı sssnugu İHStt UMBC JMOMHMML «»Mnou uwwa «UMKCOUI «»«•UIIBIIE SBCBHÜ s jl uıiM»nı * 3 « r >UJHİ*l!tKHS a»»'üi--<iws*r s 25£fl 1 UHfrHif11*211S « 1 1 &tW4ül6Stt!r5 «• ı' < •;-s.t»*e'»« sa"ar« Sf 1İB 1SBSM&SH2IK1B2UD a?» W H W I r ı s i*i4j.-ut-ıs»!'jxısaı< İlanlarınız İçin (0212)293 89 78 perareklam@pe'areklam com tr perareklam@superoniıne com 30 KASIM'DA SINEMALARDA ralel uzanan mavi renk- ü ışımalar", "birbirle- rine değdiklerinde kı- vılcımlar saçan ateş di- rekleri", "gökyüzün- den yeryüzüne yönel- miş bir projektör aydın- latmasına benzer yavaş- ça hareket eden boru biçimindeki ışımalar", "yaklaşık 60 santimetre çaplı ateş toplan", "yıl- dız patlamasına benzer ani ışık patlamalan." Ankete katılan bir tanık ise depremden birkaç gün önce Sedef Adası açıklannda yaptığı dalış- ta, deniz dibindeki ku- mun elini yakacak dere- cede sıcak olduğunu be- lirtirken birçok tanık da deniz suyu sıcaklığında olağandışı artış hissettik- lerini kaydettiler. Dep- rem öncesi ve sırasında görülen sıra dışı olaylar arasında, yüzde 7 oranıy- la elektrikli cihazlardaki bozulmalar da dikkati çekti. Birçok deprem ta- nığı, deprem öncesinde kuvars saatlerinde akrep ve yelkovanın hızla dön- düğünü, ancak deprem sırasında durduğunu be- lirtirken birçok kişi de depremden birkaç gün önce telsiz, telefon ve radyolannda parazitlen- me olduğunu söylediler. 17 Ağustos Marmara depremi öncesi ortaya çı- kan sıra dışı olaylann Kobe depremindekilerle karşılaştınldığı araştır- mada, her iki deprem ön- cesi yaşanan olaylann tamamının aynı olduğu ortaya çıktı. Yalova'da tutuklama • YALOVA (Cumhuriyet) - Yalova Kriz Koordinasyon Merkezi depo sorumlusu Kazım Erman, "yardım malzemelerini satarak menfaat temin ettiği" iddiasıyla tutuklandı. Erman, Yalova Emniyet Müdürlüğü'nün, Yalova'da depremzedelere dağıtılmak üzere gönderilen yardım malzemelerinin çürümeye terk edilmesi ve hurdacılara satılmasına ilişkin başlattığı soruşturma kapsammda gözaltına almmıştj. G U N D E M MLSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada nunu, yani yüzde 35'ini tarımsal kesim oluşturu- yor. Ancak gözlemlerimiz bu rakamın daha da yük- sek olduğunu ortaya koyuyor. Zira, köyden kente göçen yurttaşlarımızın önemli birdilimi, ikili birya- şam oluşturdu: Kışın kentteki işinde çalışıyor, yazın köye gidip ta- rımla uğraşıyor. Işi ya tümüyle kendisi yapıyor ya da köyünden ortak tutuyor. Son "doğrudan gelirdesteği" projesinde bu yön- temin devam ettiğini bir kez daha gördük. Pek çok kişi, "Ben şehirdeyim, tarlamı köyde ekiyortar, des- teği nasıl alacağım" sorusuna yanıt aradı. 2- Hükümetin uygulamaya başladığı "doğrvdan gelirdesteği" yukanöa verdiğimiz örnek bağlamın- da üreticiye değil, toprak sahibine gelir anlamına geliyor. Hükümet ya bu gerçeği göz ardı etti ya da tarım politikası tıpkı hava koşulları gibi günün gelişine bı- rakıldı. Tütünden şeker pancarına, son dönemde çıka- nlan yasalar da üretime dayalı bir tarım politikası- nın ürünü olarak değil, IMF'den gelecek kaynakla- nn kesilmemesine dayalı güncel adımları olarak yansıyor. 3- Kalkınmış ülkelerin bir özelliği de tarım ürünü ihracatçısı olması. Bunu, tarıma olağanüstü destek- ler vererek yapıyorlar. örneğin ABD'nin tarıma ver- diği yıllık destek 45 mılyar doların üzerinde. ANAP ın dediği gibi tarımın desteklenmesi sosya- lizm ise dünyanın en büyük sosyalist ülkesi ABD! 4- Biz 1980'lerin ortasına kadar sadece tarım ürünü ihracatçısıydık. Bu dönemde uygulanan po- litikalarla aynı zamanda ithalatçısı oldu. Rastlantı- ya bakın ki, yurdu-muzun yabancı tarım ürünleriy- le dolduğu o dönem, AB'nin tarım ürünü ihracatı- nın, ilk kez tarım ürünü ithalatının üzerine çıktığı süreçti! 5- Cumhurıyetin başından itibaren zaman zaman yapılan denemelere karşın tarımla sanayiyi ve tek- nolojiyi tam olarak buluşturamadık. Bunu yapan ülkeler, örneğin tohumculuğu geliştirerek "gram" başma gelir elde ediyor, biz ton başına! Parçalanmış topraklar 6- Tanmımızın içinde bulunduğu bir başka büyük tehlike, arazi parçalanması. Ortalama işletme bü- yüklüğü 9.5 dekar. 3 milyon 966 bin adet işletme- nin, 1 mityon 385 bini, yani yüzde 35'i 1-19 dekar arasında. Yüzde 32'si de 20-49 dekar arasında. Her 10 yıllık dilimde işletme sayısı yüzde 10 artıyor. AB'de ise yüzde 14 azalıyor. Çünkü onlar arazi bir- leştirmesi yapıyor, biz parçalıyoruz. Türkiye'deki arazi parçaları arasındaki sınırlar or- talama 80 cm. Her parçaya 40 cm. üzerinden he- saplanınca parça başı toprak kaybı 200 m2 oluyor. örneğin, dekar başına 200 kg. buğday üretimi üze- rinden hesaplandığında bir işletmenin buğday kay- bı 40 kg. Yer yer başlatılan arazi toplulaştırması ne yazık ki genel bir politika olarak yürümüyor. 7- Tarımdaki ulusal gelirin yüzde 57'si bitkisel, yüzde 34'ü hayvansal, yüzde 5.8'i orman ürünle- rinden, yüzde 2.5'i ise su ürünlerinden. Bu istastik pek çok yönüyle analiz edilebilir, ama su ürünlerindeki düşük yeri geldikçe övündüğü- müz, "üçyanı denizlerle çevrili Türkiye" tanımına hiç yakışmıyor. 8- Aktardığımız veriler Türkiye'de bütün boyut- ları ele alınarak geniş kapsamlı bir tarım reformu- nun kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Jeolojik olu- şumuna bakıldığında genç Anadolu topraklan çok daha verımli kullanılabilir. GAP gibi dünya çapında bir projeyi yaşama ge- çirmeye çalışan Türkiye'nin tarım konusunu, siya- silerimizin hâlâ köylülük-şehiriilik diye tartışması il- kellik ve cehaletten başka bir şey değil... Cehaletin bu kadarı da özel eğitimle olur!.. [email protected] Dava bilirkişisi şirket danışmanı I Baştarafı 1. Sayfada tzmir Gümrüğü'nden, Isviçre'nin Kutel SA fır- masına yapılan bazı ihra- cat çıkışındaki çelişkili kıymet bildirimlerini in- celeme altına alan ve 77 ihracatta yolsuzluk sap- tayan Başbakanlık Güm- rük Müsteşarlığı kontro- lörlerinin hazırladığı ra- pora, hayali fırmayla, bi- lirkişi arasmdaki ilişki de yansıdı. ITS tç EgeTeks- tü'in, Isviçre'ye yolladı- ğı kumaşın kalitesinde çelişkili belgeler hazır- lanması üzerine, kalite kontrolü için Gediz Asli- ye Hukuk Mahkemesi ta- rafından tayin edilen, Ege Üniversitesi Tekstil ve Konfeksiyon Uygula- ma Araştırma Merke- zi'ndeki akademisyen- lerden Prof. Dr. Mehmet Çiftlikçi'nin, ITS'de Ge- nel Koordinatör adıyla danışmanlık yaptığı be- lirlendi. Prof. Dr. Çiftlikçi'nin yanı sıra merkezde gö- revli Hasan Şahin. Fatih Zeybek ve Emin Berbe- roğlu tarafından yapılan kıymet araştırmasının ar- dmdan, ITS Iç Ege Teks- til'in yurtdışına gönder- diği ürünün birim mali- yetinin 2 dolar 72 cent ol- duğu vurgulandı. Bu arada ITS'nin iste- ğiyle, Dokuz Eylül Üni- versitesi Mühendislik Fa- kültesi Dekanlığı'ndan Prof. Dr. Güngör Başer ve Araştırma Görevlisi Vildan Sûlar'uı yaptığı kıymet analizinde, ünl- nün maliyeti 1 dolar 92 cent olarak belirlendi. Çelişkili ve yüksek bi- rim fiyatlan üzerine, Ege Ihracatçılar Birliği'nin girişimleriyle yeni bir kıymet bildirimi süreci başladı. Izmir Gümrük Müdürlüğü tarafından, Istanbul Tekstil Üıracat- çılan Birliği'ne yollanan numuneler, Ege Ihracatçı Birlikleri'ne göndenldi. Bu kunım da, Ege Üni- versitesi Tekstil Uygula- ma Araştınna Merke- zi'nden yeni bir heyete analiz yaptırdı. Son ana- lizde, ITS'nin yurdışnıa gönderdiği ürünün birim maliyetinin Prof. Dr. Çiftlikçi'nin de içinde y- er aldığı bilirkişi heyeti- nin vurguladığı gibi 2 do- lar 72 cent olmadığı ve 40 centlik bir ürün oldu- ğu kaydedildi. Bunun yanı sıra dene- tim gruplannın da, aynı merkeze yaptırdığı ana- lizlerde birim kıymetin- de 40 centlik orana ula- şıldı. Prof. Dr. Mehmet Çiftlikçi'nin EÜ'den ay- nlarak, DEÜ Çalışma Ekonomisi Bölümü'ne geçtiği buradan da, Tür- ki Cumhuriyetlerdeki üniversitelere gittiği bil- dirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle