15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 KASIM 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA / ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr 11 üganda'nın sıtma iacısinek İKAMPALA(AA)- Afrika ülkesi Uganda, sıtmayla. genetık yapısı değı$tınlmiş, ınsanlara sıtma parazitini bulaştırmayan "güvenli sineklerle" mücadele edecek. Uganda Virüs Araştırmalan Enstıtüsü, Dünya Sağlık Teşkilatı (WrİOl.LondraBılımve Teknoloji Kraliyet Koleji ile Amerikan üniversitelerinin ortak olarak yüriiteceği araştırmaya 1 milyon dolann üzerinde bır bütçe aynldı. OPECyine kısıım istedi • CEZAYİR(AA)- Petrol thraç Eden Ülkeler Teşkilatı(OPEC) Başkanı Şekip Halil, düşen petrol fıyatlannın istikrara kavuşması için kartel dışındaki petrol üreticisı ülkelerden üretimlerini kısmalarını istedi. Halil, OPEC üyesi olmayan ülkelerin günlük ham petrol üretimlerini 500 bın varil kısmalan halinde. OPEC'ın de günlük ham petrol üretiminı 1.5 milyon varil azaltacağını bıldirdi. Zeytinyağına avans fiyatı • İZMİR (Cumhuriyet) - Tariş Zeytinyağı Birliği, 2001-2002 işyıh" 5 asit baz zeytinyağı" brüt alım avans fiyatını 2.5 milyon lira olarak açıkladı. Birlik aynca, ürününü 14 Aralık tarihine kadar getiren ortaklanna, 300 bin lira "yok yılı ortaklık destekleme primi" verecek. Birlik Başkanı CahitÇetın, 2001-2002 iş yılı tahmini zeytinyağı rekoltesinin 65 bin ton olduğunu belirtti. 2 yıl öncenin içme suyu fiyatı • KAYSERİ(AA)- Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon Idaresi (KASKl) Genel Müdürlüğü, 10 metreküpe kadar su tüketen yaklaşık kırk bin abonesine, 2 yıl önce belirlenen fiyat tarifesini uygulayacak. KASKl Genel Kurulu'nda alman karara göre, metreküpü 711 bin liraolan içme suyu fiyatına, 20 metreküp su kullanan aboneler için aylık yüzde 3, 30 metreküp için aylık yüzde 4, bu rakamın üstü için ise aylık yüzde 5 oranında zam yapılacak. Adana da indiPime' giriyor • ADANA (AA) - Adana TıcaretOdası(ATO) Başkam Şaban Baş, Istanbul ve Ankara'dan başlatılan '"indirim günlerini" Adana'ya da yansıtmak için 27 Kasım tarihinde bir "indirim komisyonu" kurulacağını bildirdi. tndirimle birlikte sağlanacak sıcak para girişinin piyasayı hareketlendireceğini söyleyen Baş, ekonomik sıkıntının halkın para harcamaktan korkmasından da kaynaklandığını belirtti. Irak'ın petrol şikâyeti |BAĞDAT(AA)-Irak hükümeti, Birleşmiş Milletler Yaptınmlar Komitesi'ndeki ABD'li ve îngiliz yetkililerin Irak ham petrolünün fiyatlamasına iki aydır onay vermemesinden şikâyetçi oldu. Irak Petrol Bakanlığı'ndan bir yetkilinin açıklamasına göre, Irak ham petrolünün fiyatlannın geriye yönelik uygulanması, Irak petrolü alıcılarını olumsuz yönde etkiliyor ve petrol ihracatının sekteye uğramasına yol açıyor. Meclis'e sunulacak tasanya göre internet üzerinden yapılan satışlar Tüketici Yasası'na giriyor TüketiciyeyenihaklarFATMAKOŞAR Sanayi ve Ticaret Bakanlı- ğı'mn son şeklini vererek Mec- lis'e sevk edilmek üzere Başba- kanlığa gönderdiği Tüketici Ya- sası Tasansı; tüketiciye yeni hak- lar, üretici, satıcı ve kredi veren kuruluşlara da yeni sorumluluk- lar getiriyor. Buna göre, internet- ten yapılan satışlar yasa kapsamı- na almacak, kredi kartlan tüketi- ci kredisi kapsamında değerlendi- rilecek, garanti süresi 1 yıldan en az 2'ye çıkanlacak ve tek taraflı sözleşmelerdekı tüketici aleyhi- ne olan hükümler geçersiz sayıla- cak. A\Tupa Bırliği'ne (AB) uyum çerçevesinde 31 Aralık 2001 ta- rihine kadar yasalaşması bekle- nen tasan, "şirketierin ve kredive- renlerin baskısnia" değiştiril- mezse özellikle kredi kartı kulla- nıcılan ile taksitli satışlarda "te- merriit faizine düşen" borçlulan sevindirecek. Çünkü tasan, her iki alanda da temer- rüt faizine smır getiriyor. Buna göre, te- merrüt faizi, sözleşmenin yapıldığı tarih- te geçerli olan gecikme faizinin en faz- la yüzde 50'si kadar olabilecek. "Mal tanımının yeniden yapıldığT ta- sanya göre konut da yasa kapsamına alı- nacak. Böylece, satın aldığı konutu "ayıph" çıkan tüketici, yüksek resim, harç ve vergi ödeyerek ticari dava aç- mak yerine sadece pul parasıyla tüketı- • Kredi kartlan da tüketici kredisi kapsamında değerlendirilecek. Böylelikle bugünlerde yüzde 400'lere varan oranda temerrüt faizi uygulayan bankaların önü kapanıyor. Temerrüt faizi, gecikme faizinin sadece yüzde 50 fazlası uygulanabilecek. • Taksitli satışlarda temerrüde düşen tüketiciye sağlanan haklar genişletiliyor; Borç hesaplanırken "vergiler dahil Türk Lirası cinsinden peşin fiyatı" dikkate alınması zorunluluğu getiriliyor. Yani satıcı, döviz cinsinden bir hesap yaparak fiyatı şişiremeyecek. ci mahkemelenne gidebilecek. Sanayi ve Ticaret Bakaru Ahmet Ke- nan Tannkulu yaptığı yazılı açıklama- da, AB mevzuatına uyum gözetilerek hazırlanan tasannın en kısa sürede yasa- laşacağını kaydetti. Haksız sözleşmetere son Banka, sigorta, doğalgaz, elektrik, su gibi alanlarda tek taraflı olarak hazırla- nan ve imzalatılan sözleşmelerin haksız koşullanna ilişkın düzenlemeler getiren tasanya göre; kurum lehinde, tüketici aleyhinde olan hükümler geçersiz sayı- lacak. Banka ve sigorta şirketlerinin ya- nı sıra telefon, su, elektrik, doğalgaz hız- meti veren tGDAŞ, ÎSKÎ, Aktaş Elekt- rik, Boğaziçi Elektrik gibi kurumlann da sözleşmelerini yeniden düzenleme- si gerekecek. 4077 sayılı Tüketici Yasası'nın kapsa- mı şöyle genişletiliyor: • Konut ve tatil amaçh taşınmazlar ve elektronik ortamda hazırlanan yazılım. REAUDEN HALK EKMEĞE SEÇENEK 90 bine ekmek Ekonomi Servisi - Halk Ekmek bayileri önünde oluşan kuyruklarla gün- deme giren "ekmek fi- yadan" indirim kampan- yalarınm konusu oldu. Hipermarketler zinciri Real, kendi fınnlannda ürettiği 250 gramlık ek- meğin satış fiyatını 8 Kasım'dan itibaren tüm mağazalannda 90 bin li- raya indirdi. u ÖzeI indirim" kam- panyası çerçevesinde fir- ma, Izmit, Bursa ve Ga- ziantep şubelerinde 500 gramlık, îstanbul Kar- tal'daki şubede ise 400 gramlık ekmeği 175 bin liraya satmaya başladı. Metro AG firmasınm iştirakleri arasında bulu- nan Real Hipermar- ket'ten yapılan açıkla- mada, ekonomik kriz döneminde, firmanın tüketicilere ekmeği en uygun fiyatla sunarak aile bütçesine katkıda bulunmayı amaçladığı belirtildi. Real, ekmek fiyatla- nnda başlatılan indirim kampanyasının farklı ürünlerde de uygulan- maya başlayacağını du- yurdu. KONUKOĞLU VE TARİŞ Krize inat yatırmı ANKARA (ANKA) - Ekonomideki olumsuz- luklar Gaziantepli sanayi- ci Konukoğhıailesinin ya- tınm şevkini kıramadı. Konukoğlu ailesinin teks- til şirketi Sanko, yaklaşık 40 trilyon liralık yatınm karanaldı. Sanko Tekstil îşletme- leri AŞ Gaziantep'teki ku- maş boyama ve terbiye ile iplik üretim birimlerinde gerçekleştireceği 35.2 tril- yon liralık genişleme ya- tınmı için Hazine'den teş- vik belgesi aldı. Sanko, Adıyaman'da kurulu yıl- lık 8271 ton kapasiteli pa- muk ipliği üretim tesisle- rinde yapacağı 3.7 trilyon liralık modernizasyon ya- tınmını da teşvik belgesi- ne bağlattı. Tariş'in yatinmı Tariş Pamuk Tarun Sa- tış Kooperatifleri Birliği de tzmir Atatürk Organi- ze Sanayi Bölgesi'nde 18.3 trilyon liralık genişle- me yatınmına gidiyor. Ta- riş, teşvik belgesi kapsa- mında gerçekleştireceği bu yatınmla pamuk ipli- ğinde mevcut yıllık 4407 tonluk üretim kapasitesini 2 bin ton arttıracak. ses, görüntü ve benzeri gayri maddi mallar da yasa kapsamı- na alınıyor. Tüketici, aldığı ko- nutla ilgili sorun yaşadığında sa- dece ticari dava açabiliyordu, şimdi ise tüketici davası açabile- cek. i/ Ayıplı malın neden olduğu zararlardan dolayı ölüm ve yara- lanmalar meydana geldiği du- rumlarda veya kullanımdaki di- ğer mallarda hasar oluşması du- rumunda, tüketicinin tazminat isteme hakkı da sağlanıyor. \/ Kredi kartlan, tüketici kre- disi kapsamında değerlendirili- yor. Bununla temerrüt faizine sınır getirilirken alınacak mal ve hizmetten bankanın sorumlu tu- tulması anlamına geliyor. Kredi verende sorumlu Kredi kartıyla alınan mallarda ıade olduğunda, banka "Ben ka- nşmam,paramı ahnnT diyeme- yecek, müşterek sorumlututula- bilecek. Temerrüt faizi konusunda da tüketici kredisinde olduğu gibi oranı tek taraflı olarak değiştiremeyecek. En çok, gecik- me faizinin yüzde 50 fazlasını isteyebi- lecek. i/ Tüketicinin başını çok ağntan ka- pıdan satışlar, bakanlığm iznine bağla- nıyor. 7 günlük cayma süresi içinde mal veya hizmet karşılığında tüketiciden her- hangi bir ad altında ödeme yapması ve- ya tüketiciyi borç altına sokan herhangi bir belge vermesi istenmeyecek. ı/ Tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız koşul ve ko- şullar, tüketiciyi bağlamayacak. Borçlu dövize yenilmeyecek •* Taksitli satışlarda temerrüde düşen tüketiciye sağlanan haklar genişletili- yor; iki taksidini ödemediği için temer- rüde düşen tüketici, kurumun keyfi ola- rak belirleyeceği faiz oranını ödemek zorunda kalmayacak. Aynca, ödeneme- yen borç hesaplanırken Vergiler dahil Türk Lirası cinsinden peşin fıyatT dik- kate alınması zorunluluğu getiriliyor. Yani satıcı, döviz cinsinden bir hesap yaparak fiyatı şişiremeyecek. V Gizlı reklamı yasaklayan ve rek- lamlarda yer alan iddialann reklam ve- ren tarafından kanıtını öngören düzen- lemeler yapılıyor. ı/ Aldatıcı reklamlara karşı uygula- nan idari yaptınmlann ayn ayn veyabir- likte uygulanmasına olanak sağlamyor. */ Tüketici örgütlerince açılacak da- valarda bilirkişi ücreti bakanlıkça karşı- lanacak. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA "Gezegenimizdeki temel eşrtsiz- likleri ortadan kaldıracak muazzam bir gelişme ve dayanışma aracı!" 1920'lerde radyo, 1960'larda datele- vizyon için söylenen bu sözler (Mars- hall McLuhan, 1970: Global Village) daha sonra internet için de kullanıldı. Ancak büyük şirketler ve piyasa meka- nizması, radyo ve TV'ye yüklenen umutları boşa çıkarttı. Stanford Üni- versitesi'nden hukuk profesörü Law- rence Lessig'e göre şimdi sıra inter- nette. "Yeni yasalar ve düzenleme- ler, internetin yeni buluşlar için kü- resel bir çerçeve sunan özgün ya- pısını, özel mülkiyeti koruma baha- nesiyle parçalıyorlar" (Foreign Po- licy, Kasım 2001). İnternet ve ticaret 1990'lann ortasında internet hızla yayılarak bir "kültürel ikona", "bir teknolojik Mesih" düzeyineyükseldi. O zaman "bilişim otoyolu" projesine hem siyasi hem de ideolojik büyük ya- tınm yapan Clinton yönetiminin baş- kan yardımcısı Al Gore'a göre inter- net herkese açık, evrensel, istediği- ni söyleme olanağı sunan bir küre- sel iletişim aracıydı. Bu altyapı Ati- na Demokrasisi'ni anımsatan yeni bir dönemi, dijital bir agoranın do- ğuşunu muştuluyordu. Üstelik yeni bir yaşam alanı "sibernetik bir uzay" sunan internet, "yeni ekonominin" altyapısı oiarak da teknolojik devrimin, yeni bilgi çağının kanıtıydı. Internetetümbuözelliklerinyüklen- mesine olanak veren, onun çok özgün bir özelliğiydi. Telefon hatlarının taşı- dığı kodun oluşturduğu "sibernetik uzay", bu hatlara bağlanma ücretini ödeyen herkesin serbestçe kullanımı- na açık ortak bir alan, bir tür kamu- sal alan sunuyordu. Ancak, Ocak 2000'de bu köşede "Kaybolan Ütop- ya: İnternet" başlıklı yazımda işaret ettiğim gibi bu sibernetik alan hızla özel şirketler tarafindan parçalana- rak sömürgeleştirilmeye, elektronik ticaretin, özel mülkiyetin hizmetine ve- rilmeye başlanmıştı. Bu bir özgürlük- ler alanı olarak internetin de sonunun başlangıcını haber veriyordu. Internet- te, 1993'te ticari noktalann toplam içindeki payı yalnızca yüzde 4.6 iken, bu oran daha 1996'da yüzde 50'ye ulaşmıştı bile. Medyanın ilgisi de hız- İnternet ve Mülkiyet la, internetin kültürel öneminden, sun- duğu ticari olanaklara doğru kaydı. 1995'te ABD basınında bilişim otoyo- lu üzerine 5.526, elektronik ticaret üze- rine de 950 haber ve yorum çıkarken, 1999'da bilgi otoyolu yazıları 842'ye gerilemiş, e-ticaret yorumlan 20.641 'e yükselmişti. "Yeni ekonomi" fantezi- sinin herkesin gözlerini kamaştırdığı yıllardı bunlar. Kamusal alan fcayboluyor "İnternet Kuşatma Altında" baş- lıklı yazısına "İnternet kimin malı" so- rusuylabaşlayan, Prof. Lessig, ^ a - kın zamana ka- dar kimsenin değildi" dedik- ten sonra inter- netin ilk yıllannda yarattığı umu- dun, şimdi hızla değişmeye baş- layan yapısın- dan ve yok ol- maya başlayan kamusal alanla- rından kaynak- landığınıvurgulu- yor. Lessig inter- netin üç kat- mandan oluştu- ğunadikkatçeki- yor. Ortada inter- netin çekirdeği olan, yazılım kodlarından oluşan internet protokollerinin uygulandığı katman var. Bu katman bir kamusal alan su- nuyor, çünkü kimsenin mülkü değildi ve kimse burayı denetleyemiyordu. 1984'te ABD'de uygulanmaya konan bir yasa, telefon şirketlerinin hatlar üze- rindeki denetimlerini kaldırmış, her is- teyene, bu hatlara istediği gereci (tele- fon, faks, PC vb.) bağlama özgürlüğü- nü getirmiş. Telefon şirketleri bu hatla- rın kullanımı için kira alabiliyorlar, ama bu hatlarda yaşayan kod katmanın- dan geçen bilgiye/veriye hiçbir şekil- de karışamıyorlar. Bu kod katmanının altında telefon kablolarındara, PC'lerden oluşan fizik- sel katman var. Bu katman özel mülki- yet konusu. Ortak kod katmanının üze- rinde de içerik katmanı var (metinler, müzik, resim vb). Bu katmandakilerde özel mülkiyet konusu olabiliyor. Işte bugün internetin bu yapısı değişi- yor, ortadaki kod katmanı ise büyük bir tehdit altında. Fiber optik kablolar sayesinde inter- net yeni, çok daha hızlı bir biçim alma- ya başladı. Ancak sorun da burada başlıyor. internet bu yeni biçimini alır- ken, interneti düzenleyen yasalar da değişiyor. Hızlı, geniş bant (boradband) iletişim sunan kablo şirketleri, aynı an- da bu kablolar- dan geçen bilgi- leri. koddüzeyi- ni ızlemeye, ay- nştırmayavede- netlemeye ola- nak sunan tek- nolojileri de dev- reye sokuyorlar. Çünkü yeni yasal çerçeve, kablo şirketlerine, fiber kablonun kulla- nımına ilişkin mutlak bir kont- rol veriyor. Örne- ğin, bu şirketler- den Cisco, "po- licy based ro- ufers"(yönlendi- rici programlar) aracıhğıylahangi içerikli mesajla- rın, hatlardan hangi hızda ge- çeceğini, hatta hangilerinin bloke edi- lebileceğini saptayabiliyor. Böylece de Lessig'e göre, "geieneksel olarak ka- musal alana şüpheyleyaklaşan", onu "israf olarak gören eden, ABD hukuk sistemi" bir ortaklaşa alan olan kod katmanının hızla, parçalanarak özel mülkiyet konusu olmasına, denetim al- tına alınmasına yol açıyor. Hızla parlayan ve sönen yıldız Lessig'in işaret ettiği bu gelişmeyi medya ve telekomünikasyon alanın- daki tekelleşme süreciyle birlikte düşü- nürsek, internatin, yani hızlı ve özgür iletişimin, hatta en üstteki içerik kat- manının tümüyle bu uluslararası te- kellerin denetimi altına geçmekte oldu- ğunu söyleyebiliriz. Forrester Rese- arch (Nasdaq) isimli araştırma şirketi- nin 17 Mayıs 2001 tarihli basın açıkla- masına göre internet ikinci aşamasına girerken, Web'in de günleri sayılı. "Es- ki aptal internet", yerini akıllı bir inter- nete bırakıyor. Bu da kablo şirketleri- nin denetlediği hızlı internetten başka- sı değil. Lessig, "Hiç beklenmedik bir hız- la başlayan internet devrimi, yine hiç beklenmedik bir hızda sona er- di" diyor ve ekliyor; "Bu ağın üretti- ği yaratıcılık patlamasını hiç kimse beklemiyordu. Bu yaratıcılık patla- masının bu kadar çabuk ve kökten bir şekilde çökebileceğini ise çok az sayıda insan görebildi". Interne- te ilişkin hiç öngörülmeyen bir başka gerçek daha var! Ipsos-Reid adlı ulus- lararası araştırma şirketinin 13 Haziran 2001 tarihli basın açıklamasına göre dünya nüfusunun yalnızca yüzde 6'sı internete bağlı. Üstelik ABD, Kanada, Isveç, Hollanda gibi en zengin ülkeler- de internete bağlı olmayanların yüzde 30'dan daha fazlası, bağlanmayı da düşünmüyor. 30 ülkeyi kapsayan araştırmanın sonuçlarına göre interne- te bağlanmayanların yüzde 4O'ı, inter- netin kendileri için gerekli olmadığına inanıyor; yüzde 33'ünün bilgisayarı yok; yüzde 25'i ilgilenmiyor. Diğer bir deyişle internete katılım hızı da yavaş- lıyor, hatta duraklıyor. Peki teknolojinin otonom bir varlığa sahip olmadığını, aksine toplumsal ve kültürel bir ürün olduğunu, içine doğ- duğu toplumun sosyo-ekonomik iliş- kileri, sınıf matrisi tarafindan beliriene- ceği gerçeğini neden hemen unutu- veriyor ve ona ütopik bir anlam yük- lüyoruz? Bu sorunun cevabını James W. Carey ve John J. ûuirk'in 1973 ta- rihli "The History of Future" (Gelece- ğin Tarihi) denemelerinde bulabiliriz: "Gelecegin ideolojisi, bugünün te- mel problemlerinden, zenginlik ve toplumsal statü üzerindeki çatış- malardan kaynaklanan problemler- den kaçarak, bu problemlerin tek- noloji sayesinde çözüleceği varsa- yılan bir gelecek düşüncesine (fan- tezi-E. Y.) sığınmaya olanak veren bir tür 'yanlış bilinç' biçimi olarak işlev görebilir..." ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Ekonomide İlerleme' Avrupa Birliği (AB) tarafindan hazırlanan, diğer aday ülkelerle birlikte Türkiye'nin durumunu da de- ğerlendiren ve 13 Kasım'da açıklanan İlerleme Raporu'nun özellikle ekonomiye ilişkin bölüm- leri, kamuoyundayeterincetartışılmadı. Birçokko- nuda olduğu gibi önemsenmedi; deyim yerindey- se rafa kaldınldı. Bu vurdumduymazlık değişik nedenlere bağlanabilir; o ayrı.. ancak, AB'nin kimi saptamaları, Türkiye için büyük önem taşıyor ve bu nedenle de tartışılmaları gerekiyor. Rapor, uygulanmakta olan ekonomi politikaları- nı "aşırı ölçüde güncel", yani "orta dönemli geliş- me anlayışından uzak" buluyor. Hükümetin kısa dönemli makroekonomik istikrara öncelik ver- diği, oysa "orta dönemli gelişmenin sağlıklı bir fe- melinin kurulması gerektiği" vurgulanıyor; örnek olarak da bankacılık, tarım ve kamu işletmeleri ko- nusundaki yeniden yapılanma yetersizlikleri ve- riliyor (s.68). Orta dönemli gelişme konusundaki öneri ise gerçekten çarpıcıdır. Hükümet bütçe öncelikle- rini, orta dönemli düzenleme çerçevesinde "eğitim, sağlık, sosyal hizmetler ve kamu altyapı- sı alanında yeteıii yatırımları gerçekleştirmek üze- re, yeniden tanımlamalıdır." Yetersizlikler bununla sınırlı kalmıyor. Türkiye'nin kimi temel ya da kolay işleri yapamadığı; süreç- leri başaramadığı, örneğin "tarım topraklannın birulusalkayıtsisteminikurmadığı" belirtiliyor. Bu- nun gibi, çogu konuda sayısal verilerin yani "ista- tistiklerin " yetersiz olduğu üzerinde duruluyor. Oy- sa çağımızda, ekonomik ve toplumsal yapı ile ilgi- li doğru verilerin derlenmesi ve kamuoyuna yansı- tılması gerekir. Çünkü bireylerin bilgi edinme hak- kının sağlanması ve karar alma yeterliliklerinin artması buna bağlıdır. Aynı gereklilik, hükümetin doğru ekonomi politikası kararları alabilmesi için de geçerlidir. Ek olarak rapor, kara para konusun- daki yasal düzenlemelerin daha etkin uygulan- ması gerektiğini vurguluyor. Rapor, Türkiye'de tartışılamayan bir konuya da değiniyor. Türkiye'nin, Dünya Bankası'nın isteği ya da dayatmasıyla uygulamaya koyduğu "doğrudan gelirdesteği politikasının, kimi temel özelliklerinin Avrupa Birliği'nin yürürlükteki uygulamasından farklı olduğunu" açıklıyor. Ülkeyi yönetenler, gele- ceğe yönelik hiçbir tutarlı politika geliştirmeden, yeterince araştırma ve çalışma yaptırmadan ve bir olup-bitti biçiminde uygulamaya koydukları doğ- rudan gelir desteğiyle, tanm kesimini geleceği belirsiz, giderek yıkım olabilecek bir sürece sok- muşlardı. Bu başıboş yıkım politikasının AB ile bi- le ters düştüğü görülüyor. Hükümetin ekonomi politikası yetersizlikleri yal- nız bunlar değil. AB genişleme raporu, "kimiadım- laratıldıysa da" diyor, "sosyalpolitika ve istihdam alanındaki yasal düzenlemelerin tamamı AB mük- tesebatı ile uyuşmuyor". örnek olarak, "yeni" çı- karılan "Ekonomik ve Sosyal Konsey konusunda- ki yasanın, sağlıklı bir sosyal diyalog koşullarını yaratmayı başaramadığı" veriliyor. Raporda, "bölgesel kalkınma konusunda hiçbir ilerleme sağlanmadığı" belirtildikten sonra, "bu konuda ve yapısal reformlann uygulanması ama- cıyla gerekli yasal düzenlemelerin yapılması" is- teniyor. Rapor, ek olarak, 30 Eylül 2001 tarihinde "aday ülkelerin onayladığı ve onaylamadığı" uluslarara- sı sözleşmelerin listesini veriyor (s.78). Kolayca anlaşılabileceği gibi Türkiye, toplam 18 olan bu sözleşmelerin yalnızca yedisini imzalamış; 11 'ini imzalamamıştır. Türkiye'nin uluslararası sözleşme- leri onaylama oranı, göreli olarak gerçekten çok dü- şüktür. Öbür aday ülkelerin imzalamadığı sözleş- me sayısı ise 2-3 dolayında kalmaktadır. Çoğu in- san haklan ve demokratikleşme alanında olan söz- leşmelerin içinde ekonomiye ilişkin olan üçü, Ye- ni (revize) Avrupa Sosyal Şartı, Kişisel İletişim Hakkı ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi Türkiye tarafindan onaylanmamıştır. Türkiye, özellikle emekçi kesimlerin yararına olabilecek birçok düzenlemeyi yapmıyor; yıllardır yapmamakta direniyor. Emekçilerin hakkını ver- medikçe de, AB'ye tam üyelik yolunda ilerleyeme- diği gibi, kendi içinde de ilerleyemiyor, yerinde sa- yıyor. [email protected] Petrol-is Sendikası Ozelleştirme îdaresi iflas etti ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Petrol-Iş Sendikası, Genel Baş- kanı Mustafa Öztaşkm. Ozelleştirme Idaresi Başkanlığı'mn (ÖÎB) iflas ettiğini savundu. ÖlB'nin 1985-2000 dö- neminde, 6 milyar 876 milyon dolar gelir elde ettiğini, aynı dönemde 9 milyar 533 milyon do- lar harcadığını vurgula- yan Öztaşkın, "ÖİB'nin ozelleştirme bilançosu 2 mihar 657 milyon dolar açık verdT dedi. Öztaşkın, "ÖtB'nin, Eylül 2001 'de yapoğı açıklamada, ozelleştir- me amaçh yapılan har- camalar. Hazine'ye ak- tanna ve diğer kulla- mmlar toplamı da 9 mil- yar 533 mirvon dolarola- rak gösterümiştir. Oysa, 4046 sayıh yasa gereğin- ce. özeDeştinne tahsilaö hiçbir biçimde Hazi- ne'ye borç ödemeleri için aktanlamaz" dedi. özelleştirmenin tam bir fiyaskoyla sonuç- landığını kayadeden Öztaşkm, kâr eden ku- ruluşlann gelirlerinin kendi yatınmları için kullanmalarma da ÖıB'nin izin vermedi- ğini belirtti. Öztaşkm, harcama kalemlerine ilişkin şu sorulara yanıt verilmesini istedi: • ÖtB'nin açıkladı- ğı bültende, kredi biçi- minde verilen borçlar 821 milyon dolar olarak gözüküyor. Bu borçlar kime, ne için verilmek- tedir? ^ Ozelleştirme geli- rinden yapılan ödeme 319 milyon dolar olarak açıklandı. ilgili kuru- luşlar hangileri? • Hisse senedi ahmı gıderlerinin 134 milyon dolar olduğu bildirildi. ÖİB neden hisse alıyor? ^ 98 milyon dolar olarak açıklanan dene- tim-danışmanlık-ilan- reklam toplam kimlere savruldu? ^ Diğer kullanımlar nedir? Ne kadar komis- von verilmektedir?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle