Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2001 PAZAR
DIZI
Ikiz Kulelere çarpan uçaklar, sadece bu kuleleri değil, insanlann duygulannı da sarstı
GüvenliğinyıkıldığıanDünyanın yeni çıkmazı
ERDALATABEK 1
11 Evlul 2001 tanhınden sonra
dünya yenı bır çağı yaşamaya
başladı: Korku Çağı îkız
Kulelere çarpan uçaklar sadece
bu kulelen değıl, ınsanlann
düşüncelerinı. duygulanm da
sarstı, yıktı. Bu duygulann başında
'gihenJik' gelıyordu. Insanın
doğduğu andan başlayarak butün
yaşamında aradığı en önemlı
duygu olan 'güvenük', büyük bır
gürültüyle toz duman arasında
gözden yıhp gıttı. Dünya artık
eskısı gıbi olmayacak
Düne kadar Amenka"da bır arada
yaşayan çeşıtlı dinlere, etnık
kökenlere bağlı ınsanlar, artık
kuşkulu bakışlarla süzülüyor,
Muslüman Araplar ötekı yolculann
teplalen üzenne uçaktan
ındınlıyor. Amenka Afganıstan'a
savaş açtı, Kâbıl. Kandehar,
Celalabad bombalanıyor.
Palastan'da Amerıka karşıtı
göstenler yapılıyor Pakıstan'da bır
kılıse, ayın sırasında terönst
saldınya uğradı. ınsanlar öldü.
Fılıshn topraklannda Fihstinliler
ile Israıllıler çarpışıyor. Şiddet ve
dehşet tırmanıyor. Düşmanlıklar ve
silahlı çatışmalar artıyor. 'Korku
Çağı' 2000'h yıllara damgasını
vuruyor.
İnsan gene yalnız,
aene çaresiz...
Bütun bu şiddet \ e dehşet
ortamında, olan ınsana oluyor.
İnsan gene yalnız, gene çaresız.
Amenkalılar şarbon saldınsına
karşı mektup zarflaruıı açmıyorlar,
eldıven gıyıyor, antıbıyotık
depoluyorlar. Yann saldınnın
nereden geleceğını bılmıyorlar.
Belkı ıçtıklen sudan
zehırlenecekier, belkı soluduklan
havadan zehırlı gaz saldınsına
uğrayacaklar, belkı yedıklen
besınden ya da ruttukian bır şeyden
mıkrop alıp öldürücü hastalığa
yakalanacaklar.
Afganlılar ıçın ölüm göklerden
geliyor. Amerıkan uçaklan bomba
yağdınyor, uzaktan atılan fuzeler
düştüğü yere ölüm saçıyor Onlar
da ya Pakıstan gıbı komşu ülke
sınırlanna kaçıyor ya da dağlara,
mağaralara saklanmaya çalışıyor.
Dünyanın ötekı ülkelen sıradan
kime ve nereye geleceğinı
bılmeden kaygılı gözlerle
televızyonlardakı dehşet
haberlenm ızlıyor
Artık insanın yapacak bır şeyı
kalmamış, önemsız ve değersız
olduğu duygusu gıderek ıçinde
yerleşıyor, özgüvenı temellerinden
sarsıbyor. Bu değışımı Prof. Dr.
Vedat Şar (psıkıvatr. ünıversite
oğretım üyesı) bakınız nasıl
açıklıyor: 'Kentleşme ve kMe
iletişim araçlannın ortaya çıkması
ifc birtikte birey dış etkiİere daha
açık hale geldi: çok fazla dhşardaa
başkaJan taraândan > önetilir oldu.
Ruhsal bakımdan özerküği tehdit
alüna ahndı. Kent insanının
toplumsal gerekMkler (iş. vb.)
nedeniyle görüştüğü ınsanlar arttu
aynca radyo TV, gazete gjbi iletişim
araçlaruun bflgt haber ve düşünce
bombardunanma uğradı. Çoğu
zaman da tek yönlü biünç
ohışturma kampanyalannın hedefi
halinegeldL
Dünyanın teknoloji savesinde
giderek küçülmesi ile birlikte bim,
içinde yaşadığı kalabahğuı ve
kendisinin önemsiziiğinin daha çok
farkına \ardı. Bireyin kendisini
değerti ve önemli hissetmesi iyice
güçleşti. Bu nedenlerle olsa gerek,
yinninci yüzyıbn ikinci vansında
psikanalistier. kişinin yaşamda ne
vapacağının bir pusulası
sayabileceğûniz kendilik (self)
kavTamı ve bunun başbca beslenme
kaynağı olan kişinin kendisine
verdiğj değer duygulan (özdeğer)
üzerinde daha çok durdular. Ne
yazık ki nıodem toplunıda bireyin
önemsizleşnıesi süreci burada da
bitnıedi. Birevi tehdit eden etkenler
aile sınuiarmı aşn, toplunıun
tanımladığı sıradan tchlike ve
kontrol odaklanntn da dışına taşü
ve bu kez birev şiddete karşı
korunmasız hale geldl Daha önce
şiddetin kavnagj. zamanı ve
coğrafyası befli iken terörün
yaygınJaşması ile savaş ve banş
a>Tunı kavboldu ve şiddet kontrol
edilemez oldu. Buna ek olarak,
bireyin değersizJeştigı bir
dünyada, bu kez, şiddet
uygulamaya hazır, ölmekten
korknıayan savısız insan kol
gezmeye başladı. İntihar
eylemcisi olarak ya da tetikçi
olarak kullanılabilecek insan
bulmak sorun olmaktan
çıkü. Sonuç olarak
günümüzün bireyi
kendisini valnızca
değersiz değil, aynı
zamanda
korunmasız hissetmekte
ve kendi vönedmini
elinde tuttuğu hlssi
giderek zayıflamaktadır."
Prof. Dr Vedat Şar'ın bu ,
saptamalan günümüz
insanının duygusal
karmaşasını açıkJamakla
kalmamakta, çağın
tanımianacağı 'Korku
ÇağVnın
insanlardakı/
değişımıne
de ışık
tutmaktadır
'Korku', kendı
başına büyuyüp
yayılan bır hastalık gıbi
toplumlan sarmaktadır. Büyük
bır travmanın öncesıne kadar
güvenlı olan yerler, kışıler,
durumlar artık güvenlı değıldir.
Dışardan buyük ve sağlam
görünen bır bına artık 'güvenn'
değildir'. Oturduğunuz ev artık
sızi koruyamaz. Düne kadar sızı
koruyacağına mandığınız
görevlıler, artık sızı
koruyamayacaktır. Kendinızı
koruma olanağınız yoktur. Yalnız
başınıza, çaresız ve
korumasızsınız.
Deprem. e\e hırsız gırmesı,
doğrudan bır saldın bu etkılen
yapar. Ama bır saldınnın bu
Sınırli tıpler.
Yabancılar
FarkJı olanlar.
Onlara benzeyenler...
'Tehlikelidir'
Bu lıste uzayıp gıdebilir. Artık
'korkudan korkmak" durumuna
ginlmıştır. Korkunun yerinı kaygı
almıştır.
Korku ve Kaygı...
'Korku1
, somut bır
tehlikeye
karşı
ınsanı
güçleştinr. Bir süre sonra
kaygılanmıza yol açan nedenlen
de unuturuz. keyıfsız, tatsız bır
yaşamı surdürmeye çalışınz.
'Korku', uısanlan bır araya
getırir, başka msanlarla
paylaşmaya yöneltır, bir çözüm
aramaya götürür, ama 'kaygı',
ınsanı paylaşmaktan alıkoyar,
yalnızlaştınr ve çözüm aramayı
güçleştinr, çünkü insan neye karşı
çözüm aradığını bılemez.
Onun için de 'kaygdanmız'
AJu şiddet ve dehşet ortamında,
olan insana oluyor. İnsan gene
yalnız, gene çaresiz. Amerikalılar
şarbon saldınsına karşı mektup
zarflarını açmıyorlar, eldiven
giyiyor, antibiyotik depoluyorlar.
Yann saldınnın nereden
geleceğini bilmiyorlar.
hazırlayan, bu hazırlığa ılışkın
değışıklıklere yol açan bır
duygudur Anı bır tehlıkeyle
karşılaştığımız zaman 'saldır ya
da kaç' ikılemı karşısında kalınz.
Her ikı durum da kaslanmıza kan
akımını hızlandınr. Kalbımız
daha hızlı çarpar. tansıyonumuz
yükselır, bunlann amacı kanın
daha güçlü pompalanmasıdu".
Den rengımız solar, çünkü
yüzeyımızde dolaşan kan
damarları büzülmuştür, bır
yaralanmada kan kaybını
korkulanmızdan çok daha
rahatsız edıcıdır, hayatımızı
etkıler. yaşamaktan zevk
almamızı engeller. 'Kaygı',
insanın verimıni düşürür,
geleceğe ılışkın planlar yapmasını
gereksız kılar. yaşamanın
anlamını daraltır.
İnsan artık yaşamının yönetimıni
elinden kaçırmıştır: kendisını
yalnız, önemsız ve değersız
hıssetmektedır
Prof. Dr. Vedat Şar, bu
durumdakı ınsanı şöyle belırtıyor:
'Kişinin kendi kendini yönettiği
hissinin azalması, değersizlik
duygusu ve yahuzhk, kişivi tam da
başkalanna karşı kuşkucu ve
lYorku % kendi başına büyüyüpyayılan bir hastalıkgibi toplumlan
sarmaktadır. Büyük bir travmanın öncesine kadargüvenli olanyerler,
kişiler, durumlar arük güvenli değildir. Dışardan büyük ve sağlam görünen
bir bina artık
i
güvenli değildir'.
etkilen yapması ıçın doğrudan
sıze yapılması da gerekmez
Sızdekı güven duygusunu
yıkacak türden bır travrna da bu
etkıyı sızde uyandırabilir. 'tkiz
Kuleler de yıkıldıktan
sonra' 'Bir uçağı kaçuıp hayatuu
hiçe sayarak ölüme götürecek
kişiler varsa'... Artık hıçbır şeye
'olamaz' denemez. Korkunun
büyuyüp yaygınlaşmasuıa neden
olan mekanızma böyle
çalışmaktadır.
Büyük yapılar.
Uçaklar
Büyük toplantılar
Mektup zarflan
Sahıpsız paketler.
Kuşkulu kişiler
onlemek ıstemektedir. Eğer
tehlıkeyle başa çıkacağımıza
güvenırsek saldınrız.
güvenemezsek kaçarız. Bir süre
sonra da rengımız düzelır, kan
basuıcımız normale döner,
kalbımızın çarpışı öncekı sayıya
ıner. rahatlanz. Tehlike geçmiştir.
'Kaygı' ıse somut olaralT
bılınmeyen bır tehlikeye karşı ne
yapacağını bılemedığımız bır
durumdur. 'Kaygı' bılınmezlerle
doludur. ne zaman geleceğı, nasıl
geleceği bılınmez. bu nedenle de
korkudan daha farklı bır tehdit
oluşturur. Kaygı, bızı durgunluğa
sürükler, uykulanmızı bozar,
düşüncelenmızı kanştırır,
hayatmııza yön v ermemizi
güvensiz yapacak bir durumdur.
Kuşkuculuk, başkalarının kötü
niyetli olduğuna inanma,
güvensizlik ve bunlann sonucunda
insanlaria yakuıhk kuramama ve
çabuk çabşmav a girme paranoıd
kışılık' için tipik özelliklerdir.
Günümüzün insanı değişen
toplumsal koşullar içinde uyum
sağlayabilmek için sanki göreceh'
olarak paranoid olmaya
zorlannıaktadır. Normalde
paranoid sayılacak özellikler
neredeyse i\i uyum yapmak ve
insanlaria baş ermek
için gerekli ohnaktadır. İşte tam
bu noktada ortaya çıkan >aygın ve
kontrol edilemez terör yöntemleri
günümüzün kuşkucu insanını en
zaytfyerinden
vTirmaktadır.'
Yalnızlık, kuşkuculuk,
güvensizlik duygulan insanı
giderek başkalannın kötü niyetli
olduğuna ınandırmakta. bu da
çatışmacı davranışlan
köruklemektedır.
Böyle bır durumun toplumsal
sorunlanna Amenkalı psıkıyatr
Prof Dr. RoDo May şöyle
değınmektedu-:
"Ortasında hapsolduğumuz
güncel olaylarla kaygüanmız
arasında çiff yönlü bir neden-
sonuç Uişkisi vardır. Nasıl savaşlar,
krizler ve politik ola\ lar'kaygı' \ı
yaraöyorsa. taşıdığımız türlü
kay gılar da bu çalkantılara neden
ohnaktadır. Başka bir deyişle
kaygılannıız ve sonu gehneyen
sarsuıülar ayıu sebepten
kayTiaklanır. Sebebûi, Batı
toplunıunda yaşanan köklü
değişimler olduğu su görürmez bir
gerçektir. Faşizm ve N
azizmin güç kazanmalaruun tek
nedeni Mussolını \e Hıtler'in
iktidar hırsı değildir. Bir uhıs
ekonomik yokluğa yenik
düşmüşse ve psikolojik olarak da
boşluğun ve bunahmlann
eşiğindeyse, totaliter rejimler her
zaman boşluğu doldurmak için
harekete geçeıier. Insanlar arük
dayanamadıklan kavgüardan
kurtulmak uğruna
özgüriükkrinden
vazgeçmeye dünden razKhriar."
Rollo May bu açıklamalanyla
'toplumsal kaygı'nın
siyasal sonuçl'anna dıkkat
çekmektedir ki bu durum
günümüz için çok geçerli ve
anlamlıdır
Sürecek
Bakan Türk:
destek
verîlmiyor
ANKARA (Cumhurrvet Bürosu) - Adalet Baka-
ru Hiknıet Sami Türk, AB'nın Türkıye'nin terörle
mücadelesıne yeterlı desteğı vermedığıni söyledı.
"Terörü; AB ülkeleri için suç, diğer ülkeler için sivil
direniş olarak aigılarsanız terörle mücadefcde büyük
bir boşluk yaratmış olursunuz" dıyen Türk, ıçın
uluslararası işbırhğının önemine dıkkat çektı.
Vakıf 2000 taraftndan düzenlenen "ITuslararası
Terörün Siyasi, Stratejik, Hukuki Boyutlan ve Tür-
kiye Gerçeğj" konulu panele katılan Türk, AB'nin
teröre bakışını eleştırdı. ABD'nuı öncülüğünde baş-
layan operasyonun terörün bannma olanaklannı
yok etmeyı amaçladığını kaydeden Türk. teröre des-
tek veren ülkelenn Afganıstan ile sınırlı olmadıgı-
nı söyledi. Türk şöyle devam etti: "Komşulanyla
iüşkilerinde daha üstün duruma gehnek isteyen ül-
keler terörden yararlamyor. Uluslararası arenada
güçlü bir >er edinmek için örneğinfinansalaçıdan
terörü desteklev en uUceler de v ar. Bunlanterörün ak-
tifdesteklevıcisi olarakdeğeriendirebUiriz. Bunlann
dışmda terör eylemlerine karşı farklı uygulanıalar-
da bulunan ülkekr de pasifdestekçi konumundadır."
Kapsamlı sözlesme sart
Bırleşmış Milletler bünyesınde terörle mücade-
le için şu ana kadar 12 anlaşma ımzalandığmı \oır-
gulayan Bakan Türk, "Bu anlaşmalann ikisi dışın-
da rünıü hukuk sistemimizin bir parçası haline gel-
di" dıye konuştu. Türk, terörle mücadele ıçuı AB
kapsamında da çeşıtlı sözleşmeler olduğuna dık-
kat çekerek bu anlaşmalann bazılannda farklı uy-
gulamalara neden olabılecek düzenlemeler oldu-
ğunu kaydettı. Türk, "Terör eviemlerinin baa ül-
keler için, bazı amaçlar için yapılabileceği kabul
edüiyor ve ne v azık ki uygulama da bu v önde gidi-
yor" dedı. Adalet Bakanı Türk, Türkıye'nin terör-
le mücadelede özellıkle terör suçlulannrn iadesın-
de olumsuz tutumlarla karşılaştığnıı belnitı
Bakan Türk, 11 Eylül sonrasında AB bunyesın-
de teröre yönelık olarak gündeme gelen düzenle-
melerın sadece bırlık üyesı ülkelen kapsamaması
gerektığıni kaydettı. Böyle bir uygulamanın "biral-
datmacadanibaretolacağuıa" işaret eden Türk, te-
röre yönelık olarak BM bünyesınde kapsamlı yenı
bır sözlesme ımzalanması gerektığını vurguladı
BİR YOL HİKAYESt
TAYFUN TALİPOĞLU
'Görüntü Vermek'
Yetmiyor!
Ne ış yaptıklarını anlamamıştım hıç onlann.
Basın toplantısı yapan genel başkan yardımcısı-
nın yanında,
sadece ekrana bakan milletvekilı ya da partilıler-
dı bunlar.
önlerinde not tutacaklan bir kâğıt bile olmazdı.
Toplantıyı yapana bır şeyler hatırlatmak gıbı
ışlevlennı de gormedım.
Ve bu anlamsız oturuş ıçın
yarıştıklarını bıle bılınm.
Seçmene selam gonderırlermış.
Yanı "bızım vekıl, Ankara 'da boş durmuyor,
bır şeyler yapıyor" cınsınden bır mesaj.
Çarşamba akşamı, Mıllılerın
û muhteşem futbolunu seyrederken,
genel başkan ve bakanları
oyunculardan daha çok ekranda gorunce
"tescıllenmış başansızlann,
başkalannın başarılanndan
medet umuşlarına" bır kez daha şahıt olduk.
Maçı TRT verıyor, ondan mı bılınmez,
Şeref Trıbünü her ataktan sonra
gözumüze sokuiuyordu.
Yaşar Okuyan gıbı duygularını saklayamayan,
çocuklar gıbı sevınenlerın doğallığı
nasıl göze çarpıyorsa
klasık muzık konserı ızler edasında olan,
kamera donunce bayrağı
23 Nısan çocukfarı gıbı sallayan
Turk büyuklerı de goze batıyordu.
Onlara kızmamak lazım
Kendtlerı yaratmamış bıle olsalar,
guzel bır ortamda bulunup
futbolculara yapılan tezahuratı
ustlenne almak belkı de en çok
onların hakkı.
Son zamantarda o kadar çok
yuhalanıyorlar kı...
Orada gorunmenın
prım yaptığına ınandığından belkı,
Saadet Partısı Genel Başkanı, televızyonlara yap-
tığı açıklamada
"Alı Samı Yen 'deymış gıbı heyecanlandık
ekran başında" dıyordu.
Korkusu yersızdı Recai Kutan'ın.
Başannın kımın olduğunu
halk bıliyordu.
ve emınım kı tnbunu yuhalamak
çok kışının aklından geçtı de
mutlu gune golge duşmesın dıye
kımse ses çıkartmadı.
Yirmı yıldır çeşıtlı aralıklarla
ıktıdarda oldu ANAP Genel Başkanı.
"Devletı kuçültmekten" soz ederken
Koy Hızmetlen'nı kapatma duşuncesinın arkasın-
da,
teşkılatı Içışlerı'ne bağlayıp
seçım yaptınmı yapmak kurnazlığını
mıllılerın beş golunun arkasına
sığdıracağını duşunuyordu herhalde.
:
-
Buradan Bakınca
Perşembe gunu,
NTV'de yayımlanan programımız
Buradan Bakınca ıçın
Elazığ'a gıtmek uzere Dıyarbakır'a ındık.
Herkes. tnbunlerdekılen değil
sahadakılerı konuşuyordu
Sonbaharın susledığı yol boyunca
Dıcle Nertn'nın halı bızı uzdu
Kuçuk bir dereye donmuştü.
Diyarbakır'da da. Elazığ'da da
ramazana ekonomik nedenlerle buruk gırılıyor-
du.
"Yarına güvensiz beklentı"
suskunluk otesındeydı.
Sohbetler sıyası partı adı anılmadan
şıkâyete yonelıktı.
Kemal Derviş'ın on mılyardolar mujdesi bile
hıç kımseyı heyecanlandırmamıştı.
Yanı maçta gorunmek
evde kaynayan tencereye fayda sağlamamıştı.
Ortak goruş "bu hukumetle bu ış yürumez"
"seçım yasalan değışmeden,
partl padışahlan gıtmeden
seçım de fayda vermez."
Yüreklılık, Ali Samı Yen Stadyumu'nda
mıllı takımın arkasına sığınarak
poz vermek değıl,
meydanlara çıkmakta.
Tabıi yuzlen kaldıysa.
www.bamteli.tv
Oramiral Biilent Alpkaya.-
Türkiye kilit
ülke konumundaİstanbulHaberServi-
si-Denız Kuvvetlen Ko-
mutanı Oramiral Bülent
Alpkaya. Türkıye'nin ta-
rih boyunca hissedılen
jeopohtıkönemının. 11
Eylül terör eylemleny-
le bırkez daha dünyanın
gündemine gırdığını be-
lırterek "Türkiye, böl-
gede kilit ülke durumu-
na tekrar gemıiştir" de-
dı. Beylerbeyf ndekı
Deniz Astsubay Hazır-
lama Okulu'nun 111.
kuruluş yıldönümü do-
layısıyla düzenlenen tö-
rende konuşan Oramı-
ral Alpkaya, Denız Ast-
subay Hazırlama Oku-
lu'nun, Atatürk ılke ve
inkılaplanna sahıp çı-
kan gençleryetıştırdığı-
ni söyledı.
2003 yıhndan ıtıba-
ren Deniz Astsubay Ha-
zırlama Okullan'nın ka-
panacağını anımsatan
Oramiral Alpkaya, "De-
niz Kuvvederi'nin ast-
subay ihtiyacının yüzde
22 lik böiümünü sağla-
van bu okullann,
2003'ten itibaren kapa-
tılmasu içimizde derin
birburukhıkyaraüyor"
dedı. Coğrafik vejeopo-
lıfık konumunun, Türki-
ye'ye sorumluluklar
yükledığını ıfade eden
Oramiral Bülent Alp-
kaya şöyle konuştu:
"Türkiye'mn jeopoli-
tik önemi 11Eytiilterör
eylemi ile bir kez daha
dünyanın gündemine
girmisveTürkiye'yiböl-
gede kilit ülke durumu-
na getirmiştir." Tören.
Oramiral Bülent Alp-
kaya'nın, en yaşh me-
zun olan Abidin Kan-
ber'e, 111. yıl şıltını ver-
mesıyle sona erdi.