15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2001 PAZAR DIZI Ikiz Kulelere çarpan uçaklar, sadece bu kuleleri değil, insanlann duygulannı da sarstı GüvenliğinyıkıldığıanDünyanın yeni çıkmazı ERDALATABEK 1 11 Evlul 2001 tanhınden sonra dünya yenı bır çağı yaşamaya başladı: Korku Çağı îkız Kulelere çarpan uçaklar sadece bu kulelen değıl, ınsanlann düşüncelerinı. duygulanm da sarstı, yıktı. Bu duygulann başında 'gihenJik' gelıyordu. Insanın doğduğu andan başlayarak butün yaşamında aradığı en önemlı duygu olan 'güvenük', büyük bır gürültüyle toz duman arasında gözden yıhp gıttı. Dünya artık eskısı gıbi olmayacak Düne kadar Amenka"da bır arada yaşayan çeşıtlı dinlere, etnık kökenlere bağlı ınsanlar, artık kuşkulu bakışlarla süzülüyor, Muslüman Araplar ötekı yolculann teplalen üzenne uçaktan ındınlıyor. Amenka Afganıstan'a savaş açtı, Kâbıl. Kandehar, Celalabad bombalanıyor. Palastan'da Amerıka karşıtı göstenler yapılıyor Pakıstan'da bır kılıse, ayın sırasında terönst saldınya uğradı. ınsanlar öldü. Fılıshn topraklannda Fihstinliler ile Israıllıler çarpışıyor. Şiddet ve dehşet tırmanıyor. Düşmanlıklar ve silahlı çatışmalar artıyor. 'Korku Çağı' 2000'h yıllara damgasını vuruyor. İnsan gene yalnız, aene çaresiz... Bütun bu şiddet \ e dehşet ortamında, olan ınsana oluyor. İnsan gene yalnız, gene çaresız. Amenkalılar şarbon saldınsına karşı mektup zarflaruıı açmıyorlar, eldıven gıyıyor, antıbıyotık depoluyorlar. Yann saldınnın nereden geleceğını bılmıyorlar. Belkı ıçtıklen sudan zehırlenecekier, belkı soluduklan havadan zehırlı gaz saldınsına uğrayacaklar, belkı yedıklen besınden ya da ruttukian bır şeyden mıkrop alıp öldürücü hastalığa yakalanacaklar. Afganlılar ıçın ölüm göklerden geliyor. Amerıkan uçaklan bomba yağdınyor, uzaktan atılan fuzeler düştüğü yere ölüm saçıyor Onlar da ya Pakıstan gıbı komşu ülke sınırlanna kaçıyor ya da dağlara, mağaralara saklanmaya çalışıyor. Dünyanın ötekı ülkelen sıradan kime ve nereye geleceğinı bılmeden kaygılı gözlerle televızyonlardakı dehşet haberlenm ızlıyor Artık insanın yapacak bır şeyı kalmamış, önemsız ve değersız olduğu duygusu gıderek ıçinde yerleşıyor, özgüvenı temellerinden sarsıbyor. Bu değışımı Prof. Dr. Vedat Şar (psıkıvatr. ünıversite oğretım üyesı) bakınız nasıl açıklıyor: 'Kentleşme ve kMe iletişim araçlannın ortaya çıkması ifc birtikte birey dış etkiİere daha açık hale geldi: çok fazla dhşardaa başkaJan taraândan > önetilir oldu. Ruhsal bakımdan özerküği tehdit alüna ahndı. Kent insanının toplumsal gerekMkler (iş. vb.) nedeniyle görüştüğü ınsanlar arttu aynca radyo TV, gazete gjbi iletişim araçlaruun bflgt haber ve düşünce bombardunanma uğradı. Çoğu zaman da tek yönlü biünç ohışturma kampanyalannın hedefi halinegeldL Dünyanın teknoloji savesinde giderek küçülmesi ile birlikte bim, içinde yaşadığı kalabahğuı ve kendisinin önemsiziiğinin daha çok farkına \ardı. Bireyin kendisini değerti ve önemli hissetmesi iyice güçleşti. Bu nedenlerle olsa gerek, yinninci yüzyıbn ikinci vansında psikanalistier. kişinin yaşamda ne vapacağının bir pusulası sayabileceğûniz kendilik (self) kavTamı ve bunun başbca beslenme kaynağı olan kişinin kendisine verdiğj değer duygulan (özdeğer) üzerinde daha çok durdular. Ne yazık ki nıodem toplunıda bireyin önemsizleşnıesi süreci burada da bitnıedi. Birevi tehdit eden etkenler aile sınuiarmı aşn, toplunıun tanımladığı sıradan tchlike ve kontrol odaklanntn da dışına taşü ve bu kez birev şiddete karşı korunmasız hale geldl Daha önce şiddetin kavnagj. zamanı ve coğrafyası befli iken terörün yaygınJaşması ile savaş ve banş a>Tunı kavboldu ve şiddet kontrol edilemez oldu. Buna ek olarak, bireyin değersizJeştigı bir dünyada, bu kez, şiddet uygulamaya hazır, ölmekten korknıayan savısız insan kol gezmeye başladı. İntihar eylemcisi olarak ya da tetikçi olarak kullanılabilecek insan bulmak sorun olmaktan çıkü. Sonuç olarak günümüzün bireyi kendisini valnızca değersiz değil, aynı zamanda korunmasız hissetmekte ve kendi vönedmini elinde tuttuğu hlssi giderek zayıflamaktadır." Prof. Dr Vedat Şar'ın bu , saptamalan günümüz insanının duygusal karmaşasını açıkJamakla kalmamakta, çağın tanımianacağı 'Korku ÇağVnın insanlardakı/ değişımıne de ışık tutmaktadır 'Korku', kendı başına büyuyüp yayılan bır hastalık gıbi toplumlan sarmaktadır. Büyük bır travmanın öncesıne kadar güvenlı olan yerler, kışıler, durumlar artık güvenlı değıldir. Dışardan buyük ve sağlam görünen bır bına artık 'güvenn' değildir'. Oturduğunuz ev artık sızi koruyamaz. Düne kadar sızı koruyacağına mandığınız görevlıler, artık sızı koruyamayacaktır. Kendinızı koruma olanağınız yoktur. Yalnız başınıza, çaresız ve korumasızsınız. Deprem. e\e hırsız gırmesı, doğrudan bır saldın bu etkılen yapar. Ama bır saldınnın bu Sınırli tıpler. Yabancılar FarkJı olanlar. Onlara benzeyenler... 'Tehlikelidir' Bu lıste uzayıp gıdebilir. Artık 'korkudan korkmak" durumuna ginlmıştır. Korkunun yerinı kaygı almıştır. Korku ve Kaygı... 'Korku1 , somut bır tehlikeye karşı ınsanı güçleştinr. Bir süre sonra kaygılanmıza yol açan nedenlen de unuturuz. keyıfsız, tatsız bır yaşamı surdürmeye çalışınz. 'Korku', uısanlan bır araya getırir, başka msanlarla paylaşmaya yöneltır, bir çözüm aramaya götürür, ama 'kaygı', ınsanı paylaşmaktan alıkoyar, yalnızlaştınr ve çözüm aramayı güçleştinr, çünkü insan neye karşı çözüm aradığını bılemez. Onun için de 'kaygdanmız' AJu şiddet ve dehşet ortamında, olan insana oluyor. İnsan gene yalnız, gene çaresiz. Amerikalılar şarbon saldınsına karşı mektup zarflarını açmıyorlar, eldiven giyiyor, antibiyotik depoluyorlar. Yann saldınnın nereden geleceğini bilmiyorlar. hazırlayan, bu hazırlığa ılışkın değışıklıklere yol açan bır duygudur Anı bır tehlıkeyle karşılaştığımız zaman 'saldır ya da kaç' ikılemı karşısında kalınz. Her ikı durum da kaslanmıza kan akımını hızlandınr. Kalbımız daha hızlı çarpar. tansıyonumuz yükselır, bunlann amacı kanın daha güçlü pompalanmasıdu". Den rengımız solar, çünkü yüzeyımızde dolaşan kan damarları büzülmuştür, bır yaralanmada kan kaybını korkulanmızdan çok daha rahatsız edıcıdır, hayatımızı etkıler. yaşamaktan zevk almamızı engeller. 'Kaygı', insanın verimıni düşürür, geleceğe ılışkın planlar yapmasını gereksız kılar. yaşamanın anlamını daraltır. İnsan artık yaşamının yönetimıni elinden kaçırmıştır: kendisını yalnız, önemsız ve değersız hıssetmektedır Prof. Dr. Vedat Şar, bu durumdakı ınsanı şöyle belırtıyor: 'Kişinin kendi kendini yönettiği hissinin azalması, değersizlik duygusu ve yahuzhk, kişivi tam da başkalanna karşı kuşkucu ve lYorku % kendi başına büyüyüpyayılan bir hastalıkgibi toplumlan sarmaktadır. Büyük bir travmanın öncesine kadargüvenli olanyerler, kişiler, durumlar arük güvenli değildir. Dışardan büyük ve sağlam görünen bir bina artık i güvenli değildir'. etkilen yapması ıçın doğrudan sıze yapılması da gerekmez Sızdekı güven duygusunu yıkacak türden bır travrna da bu etkıyı sızde uyandırabilir. 'tkiz Kuleler de yıkıldıktan sonra' 'Bir uçağı kaçuıp hayatuu hiçe sayarak ölüme götürecek kişiler varsa'... Artık hıçbır şeye 'olamaz' denemez. Korkunun büyuyüp yaygınlaşmasuıa neden olan mekanızma böyle çalışmaktadır. Büyük yapılar. Uçaklar Büyük toplantılar Mektup zarflan Sahıpsız paketler. Kuşkulu kişiler onlemek ıstemektedir. Eğer tehlıkeyle başa çıkacağımıza güvenırsek saldınrız. güvenemezsek kaçarız. Bir süre sonra da rengımız düzelır, kan basuıcımız normale döner, kalbımızın çarpışı öncekı sayıya ıner. rahatlanz. Tehlike geçmiştir. 'Kaygı' ıse somut olaralT bılınmeyen bır tehlikeye karşı ne yapacağını bılemedığımız bır durumdur. 'Kaygı' bılınmezlerle doludur. ne zaman geleceğı, nasıl geleceği bılınmez. bu nedenle de korkudan daha farklı bır tehdit oluşturur. Kaygı, bızı durgunluğa sürükler, uykulanmızı bozar, düşüncelenmızı kanştırır, hayatmııza yön v ermemizi güvensiz yapacak bir durumdur. Kuşkuculuk, başkalarının kötü niyetli olduğuna inanma, güvensizlik ve bunlann sonucunda insanlaria yakuıhk kuramama ve çabuk çabşmav a girme paranoıd kışılık' için tipik özelliklerdir. Günümüzün insanı değişen toplumsal koşullar içinde uyum sağlayabilmek için sanki göreceh' olarak paranoid olmaya zorlannıaktadır. Normalde paranoid sayılacak özellikler neredeyse i\i uyum yapmak ve insanlaria baş ermek için gerekli ohnaktadır. İşte tam bu noktada ortaya çıkan >aygın ve kontrol edilemez terör yöntemleri günümüzün kuşkucu insanını en zaytfyerinden vTirmaktadır.' Yalnızlık, kuşkuculuk, güvensizlik duygulan insanı giderek başkalannın kötü niyetli olduğuna ınandırmakta. bu da çatışmacı davranışlan köruklemektedır. Böyle bır durumun toplumsal sorunlanna Amenkalı psıkıyatr Prof Dr. RoDo May şöyle değınmektedu-: "Ortasında hapsolduğumuz güncel olaylarla kaygüanmız arasında çiff yönlü bir neden- sonuç Uişkisi vardır. Nasıl savaşlar, krizler ve politik ola\ lar'kaygı' \ı yaraöyorsa. taşıdığımız türlü kay gılar da bu çalkantılara neden ohnaktadır. Başka bir deyişle kaygılannıız ve sonu gehneyen sarsuıülar ayıu sebepten kayTiaklanır. Sebebûi, Batı toplunıunda yaşanan köklü değişimler olduğu su görürmez bir gerçektir. Faşizm ve N azizmin güç kazanmalaruun tek nedeni Mussolını \e Hıtler'in iktidar hırsı değildir. Bir uhıs ekonomik yokluğa yenik düşmüşse ve psikolojik olarak da boşluğun ve bunahmlann eşiğindeyse, totaliter rejimler her zaman boşluğu doldurmak için harekete geçeıier. Insanlar arük dayanamadıklan kavgüardan kurtulmak uğruna özgüriükkrinden vazgeçmeye dünden razKhriar." Rollo May bu açıklamalanyla 'toplumsal kaygı'nın siyasal sonuçl'anna dıkkat çekmektedir ki bu durum günümüz için çok geçerli ve anlamlıdır Sürecek Bakan Türk: destek verîlmiyor ANKARA (Cumhurrvet Bürosu) - Adalet Baka- ru Hiknıet Sami Türk, AB'nın Türkıye'nin terörle mücadelesıne yeterlı desteğı vermedığıni söyledı. "Terörü; AB ülkeleri için suç, diğer ülkeler için sivil direniş olarak aigılarsanız terörle mücadefcde büyük bir boşluk yaratmış olursunuz" dıyen Türk, ıçın uluslararası işbırhğının önemine dıkkat çektı. Vakıf 2000 taraftndan düzenlenen "ITuslararası Terörün Siyasi, Stratejik, Hukuki Boyutlan ve Tür- kiye Gerçeğj" konulu panele katılan Türk, AB'nin teröre bakışını eleştırdı. ABD'nuı öncülüğünde baş- layan operasyonun terörün bannma olanaklannı yok etmeyı amaçladığını kaydeden Türk. teröre des- tek veren ülkelenn Afganıstan ile sınırlı olmadıgı- nı söyledi. Türk şöyle devam etti: "Komşulanyla iüşkilerinde daha üstün duruma gehnek isteyen ül- keler terörden yararlamyor. Uluslararası arenada güçlü bir >er edinmek için örneğinfinansalaçıdan terörü desteklev en uUceler de v ar. Bunlanterörün ak- tifdesteklevıcisi olarakdeğeriendirebUiriz. Bunlann dışmda terör eylemlerine karşı farklı uygulanıalar- da bulunan ülkekr de pasifdestekçi konumundadır." Kapsamlı sözlesme sart Bırleşmış Milletler bünyesınde terörle mücade- le için şu ana kadar 12 anlaşma ımzalandığmı \oır- gulayan Bakan Türk, "Bu anlaşmalann ikisi dışın- da rünıü hukuk sistemimizin bir parçası haline gel- di" dıye konuştu. Türk, terörle mücadele ıçuı AB kapsamında da çeşıtlı sözleşmeler olduğuna dık- kat çekerek bu anlaşmalann bazılannda farklı uy- gulamalara neden olabılecek düzenlemeler oldu- ğunu kaydettı. Türk, "Terör eviemlerinin baa ül- keler için, bazı amaçlar için yapılabileceği kabul edüiyor ve ne v azık ki uygulama da bu v önde gidi- yor" dedı. Adalet Bakanı Türk, Türkıye'nin terör- le mücadelede özellıkle terör suçlulannrn iadesın- de olumsuz tutumlarla karşılaştığnıı belnitı Bakan Türk, 11 Eylül sonrasında AB bunyesın- de teröre yönelık olarak gündeme gelen düzenle- melerın sadece bırlık üyesı ülkelen kapsamaması gerektığıni kaydettı. Böyle bir uygulamanın "biral- datmacadanibaretolacağuıa" işaret eden Türk, te- röre yönelık olarak BM bünyesınde kapsamlı yenı bır sözlesme ımzalanması gerektığını vurguladı BİR YOL HİKAYESt TAYFUN TALİPOĞLU 'Görüntü Vermek' Yetmiyor! Ne ış yaptıklarını anlamamıştım hıç onlann. Basın toplantısı yapan genel başkan yardımcısı- nın yanında, sadece ekrana bakan milletvekilı ya da partilıler- dı bunlar. önlerinde not tutacaklan bir kâğıt bile olmazdı. Toplantıyı yapana bır şeyler hatırlatmak gıbı ışlevlennı de gormedım. Ve bu anlamsız oturuş ıçın yarıştıklarını bıle bılınm. Seçmene selam gonderırlermış. Yanı "bızım vekıl, Ankara 'da boş durmuyor, bır şeyler yapıyor" cınsınden bır mesaj. Çarşamba akşamı, Mıllılerın û muhteşem futbolunu seyrederken, genel başkan ve bakanları oyunculardan daha çok ekranda gorunce "tescıllenmış başansızlann, başkalannın başarılanndan medet umuşlarına" bır kez daha şahıt olduk. Maçı TRT verıyor, ondan mı bılınmez, Şeref Trıbünü her ataktan sonra gözumüze sokuiuyordu. Yaşar Okuyan gıbı duygularını saklayamayan, çocuklar gıbı sevınenlerın doğallığı nasıl göze çarpıyorsa klasık muzık konserı ızler edasında olan, kamera donunce bayrağı 23 Nısan çocukfarı gıbı sallayan Turk büyuklerı de goze batıyordu. Onlara kızmamak lazım Kendtlerı yaratmamış bıle olsalar, guzel bır ortamda bulunup futbolculara yapılan tezahuratı ustlenne almak belkı de en çok onların hakkı. Son zamantarda o kadar çok yuhalanıyorlar kı... Orada gorunmenın prım yaptığına ınandığından belkı, Saadet Partısı Genel Başkanı, televızyonlara yap- tığı açıklamada "Alı Samı Yen 'deymış gıbı heyecanlandık ekran başında" dıyordu. Korkusu yersızdı Recai Kutan'ın. Başannın kımın olduğunu halk bıliyordu. ve emınım kı tnbunu yuhalamak çok kışının aklından geçtı de mutlu gune golge duşmesın dıye kımse ses çıkartmadı. Yirmı yıldır çeşıtlı aralıklarla ıktıdarda oldu ANAP Genel Başkanı. "Devletı kuçültmekten" soz ederken Koy Hızmetlen'nı kapatma duşuncesinın arkasın- da, teşkılatı Içışlerı'ne bağlayıp seçım yaptınmı yapmak kurnazlığını mıllılerın beş golunun arkasına sığdıracağını duşunuyordu herhalde. : - Buradan Bakınca Perşembe gunu, NTV'de yayımlanan programımız Buradan Bakınca ıçın Elazığ'a gıtmek uzere Dıyarbakır'a ındık. Herkes. tnbunlerdekılen değil sahadakılerı konuşuyordu Sonbaharın susledığı yol boyunca Dıcle Nertn'nın halı bızı uzdu Kuçuk bir dereye donmuştü. Diyarbakır'da da. Elazığ'da da ramazana ekonomik nedenlerle buruk gırılıyor- du. "Yarına güvensiz beklentı" suskunluk otesındeydı. Sohbetler sıyası partı adı anılmadan şıkâyete yonelıktı. Kemal Derviş'ın on mılyardolar mujdesi bile hıç kımseyı heyecanlandırmamıştı. Yanı maçta gorunmek evde kaynayan tencereye fayda sağlamamıştı. Ortak goruş "bu hukumetle bu ış yürumez" "seçım yasalan değışmeden, partl padışahlan gıtmeden seçım de fayda vermez." Yüreklılık, Ali Samı Yen Stadyumu'nda mıllı takımın arkasına sığınarak poz vermek değıl, meydanlara çıkmakta. Tabıi yuzlen kaldıysa. www.bamteli.tv Oramiral Biilent Alpkaya.- Türkiye kilit ülke konumundaİstanbulHaberServi- si-Denız Kuvvetlen Ko- mutanı Oramiral Bülent Alpkaya. Türkıye'nin ta- rih boyunca hissedılen jeopohtıkönemının. 11 Eylül terör eylemleny- le bırkez daha dünyanın gündemine gırdığını be- lırterek "Türkiye, böl- gede kilit ülke durumu- na tekrar gemıiştir" de- dı. Beylerbeyf ndekı Deniz Astsubay Hazır- lama Okulu'nun 111. kuruluş yıldönümü do- layısıyla düzenlenen tö- rende konuşan Oramı- ral Alpkaya, Denız Ast- subay Hazırlama Oku- lu'nun, Atatürk ılke ve inkılaplanna sahıp çı- kan gençleryetıştırdığı- ni söyledı. 2003 yıhndan ıtıba- ren Deniz Astsubay Ha- zırlama Okullan'nın ka- panacağını anımsatan Oramiral Alpkaya, "De- niz Kuvvederi'nin ast- subay ihtiyacının yüzde 22 lik böiümünü sağla- van bu okullann, 2003'ten itibaren kapa- tılmasu içimizde derin birburukhıkyaraüyor" dedı. Coğrafik vejeopo- lıfık konumunun, Türki- ye'ye sorumluluklar yükledığını ıfade eden Oramiral Bülent Alp- kaya şöyle konuştu: "Türkiye'mn jeopoli- tik önemi 11Eytiilterör eylemi ile bir kez daha dünyanın gündemine girmisveTürkiye'yiböl- gede kilit ülke durumu- na getirmiştir." Tören. Oramiral Bülent Alp- kaya'nın, en yaşh me- zun olan Abidin Kan- ber'e, 111. yıl şıltını ver- mesıyle sona erdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle