Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 KASIM 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
kultur(5 cumhuriyet.com.tr
15
Iki ressamın 'VitruviusAdamı'ndan yola çıkarak yaptıklan resimler Bebek Sanat Galerisi'nde
SanatıntarihindeyolculukOZLEMALTLTSOK:
"Bir tapınağın öğeleri ile bütünü-
nün genel ölçüleh arasında büyük bir
uygunluk bulunmahdır. Yineinsan vü-
cudunun merkez noktası doğal olarak
göbeğidir Çiinkii bir adam elleri ve
ayakları açık olarak arka üstü yattığı
zaman el ve ayak parmaklarmın uç-
ları göbeğine verleştirilen bir perge-
lin çizdiği dairenin çevresine değe-
cektir. tnsan vücudundan dairesel bir
şekil elde edildiği gibi kare bir şekil-
de çıkartılabılır. Çünkü ayak tabam-
nın başın tepesine olan uzakhğını öl-
çer ve bıt ölçüvü vana açtlan kollara
uygıdarsak, tıpkı tam kare düzyüzey-
lerde olduğu gibi, genışliğin uzunlu-
ğa eşit olduğu görülecektir."
'De Architectura' - Vitruvius
Klasik çağ mimarlanndan Vitruvi-
us'un, MÖ 25'te yazdığı varsayılan
eseri 'De Architectura', klasik çağdan
günümiize gelebilen en önemli eserler-
den biri. Rönesans insanının gözünü
hümanizmanın eşliğinde Yunan ve Ro-
ma'ya çevirmesiyle önemi artan bu e-
ser yeniden keşfedilir. Leonardo Da
Vlnci de 'De Architectura'nın ikinci
kitabında yeralan •Tapınaklardaveln-
san Vücudunda Bakışını Üzerine' bö-
lümünü okuduktan sonra ünlü desenı
'Mtruvius Adamı'nı çizer.
Rönesansın aydınlığıyla yüzünü
MÖ 1. yüzyıla çeviren Leonardo'nun
öncülüğünde Adnan Çoker ve Musta-
fa Ata da, bugünden hem Rönesansa,
hem de Roma'ya bakarak kendi sürek-
liliklerini ortak bir paydada birleştirdi-
ler. 'Vlam'; yani Vitruvius. Leonardo,
Adnan ve Mustafa'nın başharfleri ise
bu projenin adını sunuyor.
Çoker ve Ata, usta ve çırak. iki res-
sam, ikı arkadaş... Bebek Sanat Gale-
nsi 'nde 10 Aralık'a kadar sürecek 'Ya-
pı ve İçgüdü' başhklı sergiyle. aslında
.önesansın aydınlığıyla yüzünü MÖ
1. yüzyıla çeviren Leonardo'nun
öncülüğünde Adnan Çoker ve Mustafa
Ata da, bugünden hem rönesansa, hem de
Roma'ya bakarak kendi süreklilikJerini
ortak bir paydada birleştirdiler.
1994"ten bu yana yurutiukicu ortak
çalışmanın küçük ölçeklı bir sunumu-
nu gerçekleştiriyorlar.
Farklı üsluplann kesişmesi
Soyut ekspresyonizmden minimalist
tavra yönelen Çoker'in resminde kar-
şımıza çıkan düzen, geometri, denge
ve simetri; yapı formlannın soyutlan-
mış yansımaları. Mustafa Ata'nın
renkJi, ışıklı. dinamik figür soyutla-
malan ise ekspresyonizmle insanı çö-
zümleme yoluna giden bir çabanın
ürünü. Sergi; adıyla, usta-çırak ilişki-
siyle, farklı üsiuplann kesişmesiyle il-
ginç bir birliktelik yaratıyor. Bu birlik-
teliğin tanımı Çoker'in sözleriyle be-
lirginleşiyor: "Mustafa devamhhğı
olan ve çalışkan bir öğrenciydi. Okul
bittikten sonra kendi yolunu çizdi, ama
okul sürecinde kesiştiğimiz bir nokta
vardı. Ikimizde o noktadan geçtik, ben
daha önce, o daha sonra. O sıralar yağ-
lı pastel kullanıyordum, Mustafa da
ikinci yıldan itibaren, en çok yağh pas-
teli benimsedi Gerek boyalan gerek
pastefleriyle befli bir yere geldi. Sonra
onun polirik hassasiveti devreye girdi
ve Türkiye'de pek görülemeyen figü-
rasyon konusundaki başansı ortaya
çıkü. Benden etküendiği yağb pastelde
ben soyut ekspresyonist çizgideyken o
figürün üsründe yoğunlaşarak bam-
başka bir istikamete gitti. Başka yön-
lerde çahşan iki insan, kendi yoDaruıa
devam ettL"
Kendıliğinden oluşan proje için Ço-
ker,'çağdaş sanatın yöntemlerinden bi-
ri de; hem düşünen, hem yaratan, hem
de uygulayanuı aynı kişi olmamasıdn*'
diyor. Kesişme noktasını ise şöyle ta-
nımhyor: "Yapı ve içgüdü birbirlerine
karşrt iki görüştür. Her sanatçımn sa-
nat hayatındaki geçiş dönemleri sonu-
cunda billuriaşüğı bir süreç vardır. Sü-
reç, sanatçuun neyi oluşturduğu soru-
sunun yamtuıı verir. Bu çizgi birçok re-
simk oluşturulur. Kendini çabuk dışa-
Fransadan sonra ikinci buluşma istanbulda: 'Benerci Kendini Niçin Öldürdü?'
enercL..Nâzım... Mehmet...
ZEYNEPORAL
Önümüzdeki yıl Nâzun Hikmet'in
yüzüncü doğum yıldönümü. Yalnız
yurtiçinde değil, yurtdışında da belli
başlı merkezlerde çeşitli etkinlikler ha-
zu"lanıyor. Bütün bu hazırlıkJar sürer-
ken içımden hep, "Ah keşke..." diye
başlayan bir dilek, bir düş büyüdükçe
büyüyordu...
Ah, keşke. Mehmet Ulusoy un yıllar
önce, dile kolay, yirmi yıl önce Fran-
sa'da sahnelediği, tiyatro tanıklıklanm
arasında eşsiz bir yeri olan ve beni hiç
terk etmeyen, "Benerci Kendini Niçin
Öldürdü?" oyunu, şairin anadilinde,
burada kendi ülkesinde oynansa ve
Türkiye'deki izleyiciyle buluşabilse...
Sonunda bu düş gerçek oluyor...
"Benerci Kendini Niçin OIdürdü?"yü
Mehmet Ulusoy Istanbul Devlet Tiyat-
rosu'nda sahneliyor. Siz bu yazıyı oku-
duğunuzda provalar başlamış olacak.
(Teşekkürler Lemi Bilgin. Osman VVe-
ber ve Mehmet Ulusoy!) Artık anıla-
nmdaki o geceye dönebilirim
Ogece
"O gece" 1980 yazındaydı. Henüz
12 Eylül darbesi silindir gibi gelip geç-
memişti üzerimizden... Fransa'nıngü-
neyinde tıyatro sanatını, tiyatroculann
mabetlerinden biri sayılan Avig-
non"daydı...
Nâzım Hikmet'in 1930-32 yıllann-
da yazdığı, Münevver Andaç'm Fran-
sızcaya çevirdiği, Jak Şalom'un dra-
maturgisini gerçekleştirdiği, Mehmet
Ulusoy'un sahnelediği "Benerci Ken-
dini Niçin ÖJdürdü?" Avignon Festiva-
li'nde sunulacaktı.
Fransız izleyici, ne Nâzım Hik-
met'in, ne de Mehmet Ulusoy'un ya-
bancısıydı. Daha 70'li yıllardan. "Ge-
tecekten Destanlar" ve "Sevdah Bu-
lufun tadı damaklarında kahnıştı. O
nedenie, Avignon Festivali'nde, bir or-
FEST1VAL DAVIGNON 1980
Pourquoi
Benerdü s'est-H sukide?
PHOTO J*CQUES MOUGİNOT
LE PROGRES
taçağ yapısının tiyatroya dönüştürül-
müş avlusu tıka basa doluydu... Seyir-
cınin beklentisi sonsuzdu...
Oyun başladı. Sahnede bir adam be-
lirdi ve aydınlanan ınce uzun bir yol-
da, bir delikanlının öyküsünü anlatma-
ya başladı. Nâzım. Benerci'nin öykü-
sünü anlatıyor. romanını yazıyordu.
"Delikanbnı! İyi bak yıldızlara, onlan
belki bir daha göremezsin"... "DeKkan-
hm! Senin kafanın içi / yıldızlar kadar
güzeL korkunç, kudretü ve iyidir. / Yıl-
dızlar ve senin kafan / kâinaün en mü-
kemmelşeyidir.''...
Nâzım, sahnede Benerci'yi yaratı-
yordu. Nâzım, Herakht'ten yola çıka-
rak "akan suya kitit vurulamayacağı-
nı" söylediği an. sahnede iç içe yerleş-
tinlmış iki kocaman çark. iki çember
aydınlandı.
Oyun boyunca, oyunculann her adı-
mıyla dönen, birbirinden bağunsız ha-
reket edebilen, kendi eksenleri ve bir-
biri çevTesinde dolanan, iç içe iki çark-
tan oluşan mekanizma zamam, mekâ-
nı belirleyecek; İstanbul'la Kalküta
arasında köprüler kuracak; tren, kah-
ve, sokak, meydan. grev alanı, hücre,
karakol, yeraltı, yerüstü olacak; çark-
lar. yani akan zaman. gelip geçen me-
kân, ovuncular aracılığıyla soluk alıp
verecekti...
Britanya emperyalizmine karşı di-
renen Benerci'nin serüveni çerçeve-
sinde, kişinin bağımsızlık savaşı yo-
lunda, bireysel ve toplumsal sorumlu-
luklan irdelenirken, öykünün yaratı-
cısıyla kahramanı birbirine kanşıyor-
du. Ve biz izleyiciler, o dönen çember-
lerle bütünleşmiş oyunculan (yoksa
akrobatlan mı demelı!) şaşkınlık için-
de izlerken, sözün gücünü, sözün liriz-
mini yüreklerimizde duyuyorduk.
Sahnede görünenle görünmeyen, söy-
lenenle söylenmeyen her an birbirini
büyütüyor, anlamı yoğunlaştınyordu.
Oyun bittiğinde herkes şaşkınlık
içindeydi. Oyun bitmiş ama çemberler
dönmeye devam ediyordu. Çünkü..
"çan çalmıyonız'', çünkü "ne de biten
son şarkKhr bu..." Neden sonra, şaş-
kınlıktan sıjnlan seyirci, ayağa firla-
yıp alkışlamaya başladı. Çarklar hâlâ
dönüyordu... Sanki alkış hiç bitmeye-
cekti... Çarklar hiç durmayacaktı...
Avignon'daki başarı
Tüm Fransız basını ağız birliği et-
mişçesine oyunu göklere çıkardı.
Avignon Festivali'nin en başanlı pro-
düksiyonu ilan etti. Nâzım Hikmet'e,
Mehmet Ulusoy'a oyunculara ve sah-
ne tasanmmı gerçekleştiren Micbel
Launa> a övgüler yağdı.
Ben Avignon'dakı o gecede, bir kez
daha Mehmet Ulusoy tiyatrosunun en
güzel özelliklerini yeniden içıme yer-
leştırdim: Yani. sahnelediği her eseri
birbiriyle bütünlediğini; metni farklı
kurgulamalarla "jeniden yazdığuu";
sahne gerçeğiyle edebiyatm gerçeğini
harmanlayıp, yaşam gerçeğine dönüş-
türdüğünü; tüm birikimlerini dünya
görüşüyle bütünleyip insanı ve insan
sıcakJığmı yücelttiğini; birbirinden
farklı kültür, tiyatro bırikimlerinden
damıttıklanyla hem aklımıza, hem yü-
reğimize. hem de beş duyumuza ses-
lendiğini ve bütün bunlardan şiir ta-
dmda bir şölen yarattığını gördüm. Ti-
yatronun "büyüsünü" gördüm.
"Benerci Kendini Niçin Öldür-
dü?"nün İstanbul prodüksiyonu ıçin
sahne tasanmını yapmak üzere yine
Michel Launay görevlendirildi. Nâ-
zım'ı CelalKadriKınoğlu, Benerci'yi
HakkıErgök Somade\ayı TurgayTa-
nülkü. İngiliz Miss'i HühaKarabayır,
Roy Dranat'ı Yurdaer Okur oynaya-
cak. Mehmet Ulusoy'un De\let Tiyat-
rolan'yla ilk işbirliği olacak bu.
Oyunun ramp ışıklarına çıkmasını
sabırsızlıkla beklerken, tüm emeği ge-
çeceklere. keyifli çahşmalar diliyo-
rum.
Genç kalemler Cumhuriyet'te...
KİLİM
Tutsağın olacaksam
Kendi şarkımı kilitlerim
Gözlerine
K
) Tenimi tenine gryerim
Yalnızlığımı unutacaksam
Bir varlıktan, bir yokluktan
Yüreğinin ortasına
Kilimimi sererim
CANER YİĞİT
İLKSÜRGÜN
hayat dediğin zaman tansığı sürgüniüğün
gün geceye sürgündür
gece esrikliğe
gezgin, ki yola sürgün
her aşk sürgündür kendine
dahi gidemediğin
şair ki sürgünüdür bahar dalında
gülüşünün
en güzel şiirler aşka yazılır
ilk sürgünü sözcüğün
TOLCAYTEKGÜL
Lars Vogt İş Sanat'ta
Kültür Servisi - Genç
kuşağın önemli
piyanistlerinden Lars
Vogt 21 Kasım Çarşamba
günü saat 19.30'da İş
Sanat'ta Janacek,
Brahms \ e Beethwen'ın
yapıtlannı seslendıreceğı
bir konser verecek. Ünlü
orkestra şefi Simon
Rattk'nin 'Bugüne
kadar bûiikte çauşma
ftrsatı bulduğum
müzisyenler arasında en
muhteşem olanlardan
biri' diye tannnladığı
Vogt, 1997'deProkofiyef
ve Şostakoviç sonatlannı
kaydettiği albümüyle
Diaposon d'Dor
Ödülü'nü kazandı.
Her yıl dünyanın önde
gelen orkestraları ve
oda müzıği
topluluklanyla 80'e
yakın konser veren
sanatçı Kraliyet
Çoncertgebouvv. The
Philormonia, Berlın
Filarmoni, Tonhalle
Zunch. Fransız Ulusal
Orkestrası, Montreal,
Minnesota, Baltimore ve
Atlanta gibi Avrupa ve
Amerika'nın önde gelen
orkestralanyla çaldı.
>TUTna durumunda Mustafa'nın figür-
leri> le karşılaşıyoruz. Akdeniz karak-
teri gösteren içgüdüsel bir durumun
hareketliliğin yani sıra Orta Asya'dan,
SelçukJulardan. Osmanlı'dan bugüne
gelen bir de yapı var. Biz bu noktada
kendi biktiğimizi yaparak yeni bir ha-
rekettiliğe ulaşdk."
'Vitruvius Adamı ile yola çıkük'
*\apı ve İçgüdü', işte bu noktada, as-
lında birlikte geçirilmiş bir sürecin Le-
onardo'nun resminde kilitlenmesi.
1994'te başlayan 'Vlam' projesi sonu-
cu Da Vinci'nin deseni, iki farklı yak-
laşımla yorumlanarak 200'e yakın iri-
li ufaklı iş üretilir: "Asü ilginç olan
bence 'Vitruvius Adamı nın bizim
için biçilmiş kaftan olmasıydı. Ön-
cesûıde hiçbir haariık yoktu. En bi-
linenin üzerinden gittik biz, dünya-
nın en ünlü deseni Vitruvius Ada-
mı' ile yola çıknk" diyor Ata.
Adnan Çoker'in soyut geometrik
formlan Mustafa Ata'nın renkli fi-
gürleriyle birleşerek yeni bir bü-
tünlük oluşturuyor. Yerel ve evren-
sel. somut ve soyut, yapı ve içgü-
dü, tarih ve sanat tarihi... Katman-
lı bir yolculuk Ata'ya göre bu sü-
reç:" Olay, Leonardo'dan öte, yapı
veiçgüdünün bir arada kullanılma-
SL 20. yy 'de günün sanatçısuun geç-
mişe nasıl bakabileceğini de göste-
riyor Leonardo. Kendi sanatsal çiz-
gUerinden ödün vermeden iki bü-
yük ustaya -Mrnıvius ve Leonar-
do'ya- nasıl bakılabileceğini göste-
riyor bu çauşma. Rönesanstan MÖ
1. \üzyıla oradan gününıüze döne-
rek tekrar bakryoruz resme."
Adnan Çoker'in kare. çizgi, mer-
kezi ışıklandırmasınm içine Musta-
fa Ata'nın figürleri yerleşiyor. A-
ta. hocasına göndermeler de yapı-
yorsaygıyla: "Sadece Leonardo ve
Mtruvius'a saygı değil, aynı zaman-
da Adnan Çoker'e de saygrydı be-
ninı için bu çahşmalar. Bir bireşim
yaratarak Leonardo'dan hareketle
Adnan Çoker'e ulaşmaktı ama-
cım."
Charlone Coleman
yaşamını yitirdi
• Kültür Servisi - Gösterime
girdiğinde sinemaseverlerin
bü>öik beğenisini kazanan
'Dört Nikâh Bir Çenaze'
fihninin 33 yaşındaki kadm
oyuncusu Charlotte Coleman,
Londra'daki evinde geçirdiği
astım krizi nedeniyle yaşamını
yitirdi. Charlotte, 'Dört Nikâh
Bir Çenaze de Hugh Grant'in
sıra dışı ev arkadaşı Scarlett'i
canlandumıştı. Tiyatro
kariyerine 11 yaşında çocuk
tarzı 'sitcom' dizileriyle
başlayan Coleman, 1991 yılında
BBM yapımı bir dramadaki
rolü nedeniyle 'Krallık
Televizyon Derneği' ödülünü
kazanmıştı.
TOBAV 20. yılını
kutluyor
• Kültür Servisi - Devlet
Tiyatrolan Opera ve Balesi
ÇalışanJan Yardımlaşma
Vakfı'nın (TOBAV). bugün saat
19.00'da TOBAV Lokalı'nde 20.
yıl kutlaması gerçekleşecek.
Doğru anlaşılan bir sanat
kültürünü oluşturmak, tiyatro,
opera ve bale sanatının
yaygınlaşması ve gelişmesi
amacıyla kurulan TOBAV'dan
20. yıl dolayısıyla yapılan yazılı
açıklamada "Demokrasilerde
krizler hep birhkte atlatılır,
ancak kültürden ödün verilmez.
Çünkü knzin atlatılması bu
ortak kültür sayesinde
gerçekleşir" denildi.
(0 312 42785 86)
Dansın Suftanları
turneye çıkU
• İSTANBLX (AA) -
Türkıye'de sahnelendiği süre
içinde büyük beğeni toplayan
'Sultans Of The Dance" (Dansuı
Sultanlan), dünya turnesine
bugün Israil'den başlıyor.
Topluluklsrairde4'ü Tel Aviv,
2'si Hayfa'da olmak üzere
toplam 6 kez sahneye çıkacak.
Dansın Sultanlan önümüzdeki
günlerde ise Çin Halk
Çumhuriyeti, Almanya, Rusya
ve ABD'deki izleyicilerle
buluşacak.
BUGÜN
• SAHAF CAFE KÜLTÜR
MERKEZİ'nde saat 15.00'te
Serap Girginın hazırlayıp
sunduğu Güvenç Elman'ın
konuk olduğu 'Vaşamuı İçindeki
Şiir' konulu söyleşi
düzenlenecek.fO 212 414 42 06)
• ATATÜRK KÜLTÜR
MERKEZİ'nde saat 11.30'da
Ender Ergün'ün yönettiği.
İstanbul Dev let Klasik Türk
Müâği Korosu'nun 'Dede
Efendi'yi Anma Konseri'
dinlenebilır. (0 212 243 61 65)
• BEKSAV'da saat 15.00'te
HalukGerger'in 'Savaşve
Emperyanzm' konulu
konferansı yapılacak.
(0 216 349 91 55)
• CEMAL REŞİT REY de saat
19,30'da şef Ramiz MeKk
Aslanov'un yönetimindeki İÜ
Devlet Konservafuvan Öğrenci
Senfoni Orkestrası ve Korosu'nun
vereceğı konsenn solıstı Idü
Biret (0 212 246 06 95)
YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ'NDE
bu hafta
22 Kasım 2001, 18.30
Müzikli Söyleşiler
İspanyolların Geleneksel
Müziği; Flamenko
Ali Fuat Yılmazoğlu ve
Grup Kuartet;
Asena Akan (vokal)
Oğuz Erdeve (akompanye gitar)
Bılan Nazlıgü! (perküsyon)
Emrah Öztürk (bas gitar)
Sermet Çıfter Araştırma Kütüphanesı
Salonu
20 Kasım 2001, 18.30
Salı Toplantıları
Türkçe Konuşmaları:
Türkçe'yi Öğrenmek / Öğretmek
Oya Adalı
Adnan Binyazar
Yusuf Çotuksöken
Sermet Çıfter Araştırma Kütuphanesi
Serg< Salonu
Sergiler
16 Kasım - 14 Aralık 2001; Sermet Çifter Araştırma Kütuphanesi Sergi Salonu
I0IDERGİ: "Dünden Bugüne Türkiye'nin Dergileri"
9 Kasım - 29 Aralık 2001; Kaam Taşkent Sanat Galens
Su Resimleri: Süleyman Seyyid'den Günümüze
Türk Resminde Suluboya
3 Ekim - 28 Aralık 2001; Vedat Nedın Tör Muzesı
Alâeddin'in Lambası: Anadolu'da Selçuklu Çağı Sanatı ve
Alâeddin Keykubâd
YAPI^KRBDt
KULTÜR SANAT
YAY1NCIUK
istiklal Caddesi, No:285/287, Beyoğlu, Tel: (212) 252 47 00
www.yapıkredıyayınlan.com • ykkultur@ykykultur com.tr • www.estore.com.tr/txjlvar/yty