22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 KASIM 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 Iki ressamın 'VitruviusAdamı'ndan yola çıkarak yaptıklan resimler Bebek Sanat Galerisi'nde SanatıntarihindeyolculukOZLEMALTLTSOK: "Bir tapınağın öğeleri ile bütünü- nün genel ölçüleh arasında büyük bir uygunluk bulunmahdır. Yineinsan vü- cudunun merkez noktası doğal olarak göbeğidir Çiinkii bir adam elleri ve ayakları açık olarak arka üstü yattığı zaman el ve ayak parmaklarmın uç- ları göbeğine verleştirilen bir perge- lin çizdiği dairenin çevresine değe- cektir. tnsan vücudundan dairesel bir şekil elde edildiği gibi kare bir şekil- de çıkartılabılır. Çünkü ayak tabam- nın başın tepesine olan uzakhğını öl- çer ve bıt ölçüvü vana açtlan kollara uygıdarsak, tıpkı tam kare düzyüzey- lerde olduğu gibi, genışliğin uzunlu- ğa eşit olduğu görülecektir." 'De Architectura' - Vitruvius Klasik çağ mimarlanndan Vitruvi- us'un, MÖ 25'te yazdığı varsayılan eseri 'De Architectura', klasik çağdan günümiize gelebilen en önemli eserler- den biri. Rönesans insanının gözünü hümanizmanın eşliğinde Yunan ve Ro- ma'ya çevirmesiyle önemi artan bu e- ser yeniden keşfedilir. Leonardo Da Vlnci de 'De Architectura'nın ikinci kitabında yeralan •Tapınaklardaveln- san Vücudunda Bakışını Üzerine' bö- lümünü okuduktan sonra ünlü desenı 'Mtruvius Adamı'nı çizer. Rönesansın aydınlığıyla yüzünü MÖ 1. yüzyıla çeviren Leonardo'nun öncülüğünde Adnan Çoker ve Musta- fa Ata da, bugünden hem Rönesansa, hem de Roma'ya bakarak kendi sürek- liliklerini ortak bir paydada birleştirdi- ler. 'Vlam'; yani Vitruvius. Leonardo, Adnan ve Mustafa'nın başharfleri ise bu projenin adını sunuyor. Çoker ve Ata, usta ve çırak. iki res- sam, ikı arkadaş... Bebek Sanat Gale- nsi 'nde 10 Aralık'a kadar sürecek 'Ya- pı ve İçgüdü' başhklı sergiyle. aslında .önesansın aydınlığıyla yüzünü MÖ 1. yüzyıla çeviren Leonardo'nun öncülüğünde Adnan Çoker ve Mustafa Ata da, bugünden hem rönesansa, hem de Roma'ya bakarak kendi süreklilikJerini ortak bir paydada birleştirdiler. 1994"ten bu yana yurutiukicu ortak çalışmanın küçük ölçeklı bir sunumu- nu gerçekleştiriyorlar. Farklı üsluplann kesişmesi Soyut ekspresyonizmden minimalist tavra yönelen Çoker'in resminde kar- şımıza çıkan düzen, geometri, denge ve simetri; yapı formlannın soyutlan- mış yansımaları. Mustafa Ata'nın renkJi, ışıklı. dinamik figür soyutla- malan ise ekspresyonizmle insanı çö- zümleme yoluna giden bir çabanın ürünü. Sergi; adıyla, usta-çırak ilişki- siyle, farklı üsiuplann kesişmesiyle il- ginç bir birliktelik yaratıyor. Bu birlik- teliğin tanımı Çoker'in sözleriyle be- lirginleşiyor: "Mustafa devamhhğı olan ve çalışkan bir öğrenciydi. Okul bittikten sonra kendi yolunu çizdi, ama okul sürecinde kesiştiğimiz bir nokta vardı. Ikimizde o noktadan geçtik, ben daha önce, o daha sonra. O sıralar yağ- lı pastel kullanıyordum, Mustafa da ikinci yıldan itibaren, en çok yağh pas- teli benimsedi Gerek boyalan gerek pastefleriyle befli bir yere geldi. Sonra onun polirik hassasiveti devreye girdi ve Türkiye'de pek görülemeyen figü- rasyon konusundaki başansı ortaya çıkü. Benden etküendiği yağb pastelde ben soyut ekspresyonist çizgideyken o figürün üsründe yoğunlaşarak bam- başka bir istikamete gitti. Başka yön- lerde çahşan iki insan, kendi yoDaruıa devam ettL" Kendıliğinden oluşan proje için Ço- ker,'çağdaş sanatın yöntemlerinden bi- ri de; hem düşünen, hem yaratan, hem de uygulayanuı aynı kişi olmamasıdn*' diyor. Kesişme noktasını ise şöyle ta- nımhyor: "Yapı ve içgüdü birbirlerine karşrt iki görüştür. Her sanatçımn sa- nat hayatındaki geçiş dönemleri sonu- cunda billuriaşüğı bir süreç vardır. Sü- reç, sanatçuun neyi oluşturduğu soru- sunun yamtuıı verir. Bu çizgi birçok re- simk oluşturulur. Kendini çabuk dışa- Fransadan sonra ikinci buluşma istanbulda: 'Benerci Kendini Niçin Öldürdü?' enercL..Nâzım... Mehmet... ZEYNEPORAL Önümüzdeki yıl Nâzun Hikmet'in yüzüncü doğum yıldönümü. Yalnız yurtiçinde değil, yurtdışında da belli başlı merkezlerde çeşitli etkinlikler ha- zu"lanıyor. Bütün bu hazırlıkJar sürer- ken içımden hep, "Ah keşke..." diye başlayan bir dilek, bir düş büyüdükçe büyüyordu... Ah, keşke. Mehmet Ulusoy un yıllar önce, dile kolay, yirmi yıl önce Fran- sa'da sahnelediği, tiyatro tanıklıklanm arasında eşsiz bir yeri olan ve beni hiç terk etmeyen, "Benerci Kendini Niçin Öldürdü?" oyunu, şairin anadilinde, burada kendi ülkesinde oynansa ve Türkiye'deki izleyiciyle buluşabilse... Sonunda bu düş gerçek oluyor... "Benerci Kendini Niçin OIdürdü?"yü Mehmet Ulusoy Istanbul Devlet Tiyat- rosu'nda sahneliyor. Siz bu yazıyı oku- duğunuzda provalar başlamış olacak. (Teşekkürler Lemi Bilgin. Osman VVe- ber ve Mehmet Ulusoy!) Artık anıla- nmdaki o geceye dönebilirim Ogece "O gece" 1980 yazındaydı. Henüz 12 Eylül darbesi silindir gibi gelip geç- memişti üzerimizden... Fransa'nıngü- neyinde tıyatro sanatını, tiyatroculann mabetlerinden biri sayılan Avig- non"daydı... Nâzım Hikmet'in 1930-32 yıllann- da yazdığı, Münevver Andaç'm Fran- sızcaya çevirdiği, Jak Şalom'un dra- maturgisini gerçekleştirdiği, Mehmet Ulusoy'un sahnelediği "Benerci Ken- dini Niçin ÖJdürdü?" Avignon Festiva- li'nde sunulacaktı. Fransız izleyici, ne Nâzım Hik- met'in, ne de Mehmet Ulusoy'un ya- bancısıydı. Daha 70'li yıllardan. "Ge- tecekten Destanlar" ve "Sevdah Bu- lufun tadı damaklarında kahnıştı. O nedenie, Avignon Festivali'nde, bir or- FEST1VAL DAVIGNON 1980 Pourquoi Benerdü s'est-H sukide? PHOTO J*CQUES MOUGİNOT LE PROGRES taçağ yapısının tiyatroya dönüştürül- müş avlusu tıka basa doluydu... Seyir- cınin beklentisi sonsuzdu... Oyun başladı. Sahnede bir adam be- lirdi ve aydınlanan ınce uzun bir yol- da, bir delikanlının öyküsünü anlatma- ya başladı. Nâzım. Benerci'nin öykü- sünü anlatıyor. romanını yazıyordu. "Delikanbnı! İyi bak yıldızlara, onlan belki bir daha göremezsin"... "DeKkan- hm! Senin kafanın içi / yıldızlar kadar güzeL korkunç, kudretü ve iyidir. / Yıl- dızlar ve senin kafan / kâinaün en mü- kemmelşeyidir.''... Nâzım, sahnede Benerci'yi yaratı- yordu. Nâzım, Herakht'ten yola çıka- rak "akan suya kitit vurulamayacağı- nı" söylediği an. sahnede iç içe yerleş- tinlmış iki kocaman çark. iki çember aydınlandı. Oyun boyunca, oyunculann her adı- mıyla dönen, birbirinden bağunsız ha- reket edebilen, kendi eksenleri ve bir- biri çevTesinde dolanan, iç içe iki çark- tan oluşan mekanizma zamam, mekâ- nı belirleyecek; İstanbul'la Kalküta arasında köprüler kuracak; tren, kah- ve, sokak, meydan. grev alanı, hücre, karakol, yeraltı, yerüstü olacak; çark- lar. yani akan zaman. gelip geçen me- kân, ovuncular aracılığıyla soluk alıp verecekti... Britanya emperyalizmine karşı di- renen Benerci'nin serüveni çerçeve- sinde, kişinin bağımsızlık savaşı yo- lunda, bireysel ve toplumsal sorumlu- luklan irdelenirken, öykünün yaratı- cısıyla kahramanı birbirine kanşıyor- du. Ve biz izleyiciler, o dönen çember- lerle bütünleşmiş oyunculan (yoksa akrobatlan mı demelı!) şaşkınlık için- de izlerken, sözün gücünü, sözün liriz- mini yüreklerimizde duyuyorduk. Sahnede görünenle görünmeyen, söy- lenenle söylenmeyen her an birbirini büyütüyor, anlamı yoğunlaştınyordu. Oyun bittiğinde herkes şaşkınlık içindeydi. Oyun bitmiş ama çemberler dönmeye devam ediyordu. Çünkü.. "çan çalmıyonız'', çünkü "ne de biten son şarkKhr bu..." Neden sonra, şaş- kınlıktan sıjnlan seyirci, ayağa firla- yıp alkışlamaya başladı. Çarklar hâlâ dönüyordu... Sanki alkış hiç bitmeye- cekti... Çarklar hiç durmayacaktı... Avignon'daki başarı Tüm Fransız basını ağız birliği et- mişçesine oyunu göklere çıkardı. Avignon Festivali'nin en başanlı pro- düksiyonu ilan etti. Nâzım Hikmet'e, Mehmet Ulusoy'a oyunculara ve sah- ne tasanmmı gerçekleştiren Micbel Launa> a övgüler yağdı. Ben Avignon'dakı o gecede, bir kez daha Mehmet Ulusoy tiyatrosunun en güzel özelliklerini yeniden içıme yer- leştırdim: Yani. sahnelediği her eseri birbiriyle bütünlediğini; metni farklı kurgulamalarla "jeniden yazdığuu"; sahne gerçeğiyle edebiyatm gerçeğini harmanlayıp, yaşam gerçeğine dönüş- türdüğünü; tüm birikimlerini dünya görüşüyle bütünleyip insanı ve insan sıcakJığmı yücelttiğini; birbirinden farklı kültür, tiyatro bırikimlerinden damıttıklanyla hem aklımıza, hem yü- reğimize. hem de beş duyumuza ses- lendiğini ve bütün bunlardan şiir ta- dmda bir şölen yarattığını gördüm. Ti- yatronun "büyüsünü" gördüm. "Benerci Kendini Niçin Öldür- dü?"nün İstanbul prodüksiyonu ıçin sahne tasanmını yapmak üzere yine Michel Launay görevlendirildi. Nâ- zım'ı CelalKadriKınoğlu, Benerci'yi HakkıErgök Somade\ayı TurgayTa- nülkü. İngiliz Miss'i HühaKarabayır, Roy Dranat'ı Yurdaer Okur oynaya- cak. Mehmet Ulusoy'un De\let Tiyat- rolan'yla ilk işbirliği olacak bu. Oyunun ramp ışıklarına çıkmasını sabırsızlıkla beklerken, tüm emeği ge- çeceklere. keyifli çahşmalar diliyo- rum. Genç kalemler Cumhuriyet'te... KİLİM Tutsağın olacaksam Kendi şarkımı kilitlerim Gözlerine K ) Tenimi tenine gryerim Yalnızlığımı unutacaksam Bir varlıktan, bir yokluktan Yüreğinin ortasına Kilimimi sererim CANER YİĞİT İLKSÜRGÜN hayat dediğin zaman tansığı sürgüniüğün gün geceye sürgündür gece esrikliğe gezgin, ki yola sürgün her aşk sürgündür kendine dahi gidemediğin şair ki sürgünüdür bahar dalında gülüşünün en güzel şiirler aşka yazılır ilk sürgünü sözcüğün TOLCAYTEKGÜL Lars Vogt İş Sanat'ta Kültür Servisi - Genç kuşağın önemli piyanistlerinden Lars Vogt 21 Kasım Çarşamba günü saat 19.30'da İş Sanat'ta Janacek, Brahms \ e Beethwen'ın yapıtlannı seslendıreceğı bir konser verecek. Ünlü orkestra şefi Simon Rattk'nin 'Bugüne kadar bûiikte çauşma ftrsatı bulduğum müzisyenler arasında en muhteşem olanlardan biri' diye tannnladığı Vogt, 1997'deProkofiyef ve Şostakoviç sonatlannı kaydettiği albümüyle Diaposon d'Dor Ödülü'nü kazandı. Her yıl dünyanın önde gelen orkestraları ve oda müzıği topluluklanyla 80'e yakın konser veren sanatçı Kraliyet Çoncertgebouvv. The Philormonia, Berlın Filarmoni, Tonhalle Zunch. Fransız Ulusal Orkestrası, Montreal, Minnesota, Baltimore ve Atlanta gibi Avrupa ve Amerika'nın önde gelen orkestralanyla çaldı. >TUTna durumunda Mustafa'nın figür- leri> le karşılaşıyoruz. Akdeniz karak- teri gösteren içgüdüsel bir durumun hareketliliğin yani sıra Orta Asya'dan, SelçukJulardan. Osmanlı'dan bugüne gelen bir de yapı var. Biz bu noktada kendi biktiğimizi yaparak yeni bir ha- rekettiliğe ulaşdk." 'Vitruvius Adamı ile yola çıkük' *\apı ve İçgüdü', işte bu noktada, as- lında birlikte geçirilmiş bir sürecin Le- onardo'nun resminde kilitlenmesi. 1994'te başlayan 'Vlam' projesi sonu- cu Da Vinci'nin deseni, iki farklı yak- laşımla yorumlanarak 200'e yakın iri- li ufaklı iş üretilir: "Asü ilginç olan bence 'Vitruvius Adamı nın bizim için biçilmiş kaftan olmasıydı. Ön- cesûıde hiçbir haariık yoktu. En bi- linenin üzerinden gittik biz, dünya- nın en ünlü deseni Vitruvius Ada- mı' ile yola çıknk" diyor Ata. Adnan Çoker'in soyut geometrik formlan Mustafa Ata'nın renkli fi- gürleriyle birleşerek yeni bir bü- tünlük oluşturuyor. Yerel ve evren- sel. somut ve soyut, yapı ve içgü- dü, tarih ve sanat tarihi... Katman- lı bir yolculuk Ata'ya göre bu sü- reç:" Olay, Leonardo'dan öte, yapı veiçgüdünün bir arada kullanılma- SL 20. yy 'de günün sanatçısuun geç- mişe nasıl bakabileceğini de göste- riyor Leonardo. Kendi sanatsal çiz- gUerinden ödün vermeden iki bü- yük ustaya -Mrnıvius ve Leonar- do'ya- nasıl bakılabileceğini göste- riyor bu çauşma. Rönesanstan MÖ 1. \üzyıla oradan gününıüze döne- rek tekrar bakryoruz resme." Adnan Çoker'in kare. çizgi, mer- kezi ışıklandırmasınm içine Musta- fa Ata'nın figürleri yerleşiyor. A- ta. hocasına göndermeler de yapı- yorsaygıyla: "Sadece Leonardo ve Mtruvius'a saygı değil, aynı zaman- da Adnan Çoker'e de saygrydı be- ninı için bu çahşmalar. Bir bireşim yaratarak Leonardo'dan hareketle Adnan Çoker'e ulaşmaktı ama- cım." Charlone Coleman yaşamını yitirdi • Kültür Servisi - Gösterime girdiğinde sinemaseverlerin bü>öik beğenisini kazanan 'Dört Nikâh Bir Çenaze' fihninin 33 yaşındaki kadm oyuncusu Charlotte Coleman, Londra'daki evinde geçirdiği astım krizi nedeniyle yaşamını yitirdi. Charlotte, 'Dört Nikâh Bir Çenaze de Hugh Grant'in sıra dışı ev arkadaşı Scarlett'i canlandumıştı. Tiyatro kariyerine 11 yaşında çocuk tarzı 'sitcom' dizileriyle başlayan Coleman, 1991 yılında BBM yapımı bir dramadaki rolü nedeniyle 'Krallık Televizyon Derneği' ödülünü kazanmıştı. TOBAV 20. yılını kutluyor • Kültür Servisi - Devlet Tiyatrolan Opera ve Balesi ÇalışanJan Yardımlaşma Vakfı'nın (TOBAV). bugün saat 19.00'da TOBAV Lokalı'nde 20. yıl kutlaması gerçekleşecek. Doğru anlaşılan bir sanat kültürünü oluşturmak, tiyatro, opera ve bale sanatının yaygınlaşması ve gelişmesi amacıyla kurulan TOBAV'dan 20. yıl dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada "Demokrasilerde krizler hep birhkte atlatılır, ancak kültürden ödün verilmez. Çünkü knzin atlatılması bu ortak kültür sayesinde gerçekleşir" denildi. (0 312 42785 86) Dansın Suftanları turneye çıkU • İSTANBLX (AA) - Türkıye'de sahnelendiği süre içinde büyük beğeni toplayan 'Sultans Of The Dance" (Dansuı Sultanlan), dünya turnesine bugün Israil'den başlıyor. Topluluklsrairde4'ü Tel Aviv, 2'si Hayfa'da olmak üzere toplam 6 kez sahneye çıkacak. Dansın Sultanlan önümüzdeki günlerde ise Çin Halk Çumhuriyeti, Almanya, Rusya ve ABD'deki izleyicilerle buluşacak. BUGÜN • SAHAF CAFE KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 15.00'te Serap Girginın hazırlayıp sunduğu Güvenç Elman'ın konuk olduğu 'Vaşamuı İçindeki Şiir' konulu söyleşi düzenlenecek.fO 212 414 42 06) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 11.30'da Ender Ergün'ün yönettiği. İstanbul Dev let Klasik Türk Müâği Korosu'nun 'Dede Efendi'yi Anma Konseri' dinlenebilır. (0 212 243 61 65) • BEKSAV'da saat 15.00'te HalukGerger'in 'Savaşve Emperyanzm' konulu konferansı yapılacak. (0 216 349 91 55) • CEMAL REŞİT REY de saat 19,30'da şef Ramiz MeKk Aslanov'un yönetimindeki İÜ Devlet Konservafuvan Öğrenci Senfoni Orkestrası ve Korosu'nun vereceğı konsenn solıstı Idü Biret (0 212 246 06 95) YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ'NDE bu hafta 22 Kasım 2001, 18.30 Müzikli Söyleşiler İspanyolların Geleneksel Müziği; Flamenko Ali Fuat Yılmazoğlu ve Grup Kuartet; Asena Akan (vokal) Oğuz Erdeve (akompanye gitar) Bılan Nazlıgü! (perküsyon) Emrah Öztürk (bas gitar) Sermet Çıfter Araştırma Kütüphanesı Salonu 20 Kasım 2001, 18.30 Salı Toplantıları Türkçe Konuşmaları: Türkçe'yi Öğrenmek / Öğretmek Oya Adalı Adnan Binyazar Yusuf Çotuksöken Sermet Çıfter Araştırma Kütuphanesi Serg< Salonu Sergiler 16 Kasım - 14 Aralık 2001; Sermet Çifter Araştırma Kütuphanesi Sergi Salonu I0IDERGİ: "Dünden Bugüne Türkiye'nin Dergileri" 9 Kasım - 29 Aralık 2001; Kaam Taşkent Sanat Galens Su Resimleri: Süleyman Seyyid'den Günümüze Türk Resminde Suluboya 3 Ekim - 28 Aralık 2001; Vedat Nedın Tör Muzesı Alâeddin'in Lambası: Anadolu'da Selçuklu Çağı Sanatı ve Alâeddin Keykubâd YAPI^KRBDt KULTÜR SANAT YAY1NCIUK istiklal Caddesi, No:285/287, Beyoğlu, Tel: (212) 252 47 00 www.yapıkredıyayınlan.com • ykkultur@ykykultur com.tr • www.estore.com.tr/txjlvar/yty
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle