15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 KASIM2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER DSPTi Atahan yaşamını yîtfrdi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Geçirdığı beyın kanaması nedeniyle bir süredir Bayındır Hastanesi'nde tedavi gören DSP Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan, dün akşam saatlerinde hayatını kaybetti. 1946 Hatay doğumlu olan Atahan, Istanbul Ünıversitesı Hukuk Fakültesi'ni bitırdi. Hatay Barosu Başkanlığı da yapan Atahan, 18 Nisan seçımlerinde DSP'den Hatay Milletvekili olarak parlamentoya girdi. Atahan, evli ve 3 çocuk babasıydı. Ayşenur Demirel dışarı çıktı • İstanbul Haber Servisi - Egebank davasında tutuklu yargılanan ve hakkında tahliye karan verilen Yahya Murat Demirel'in eşi Ayşenur Demirel (Esenler), Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi"nden serbest bırakıldı. Işlemlerin tamamlanmasının ardından önceki gün saat 23.45 sıralarında cezaevinden çıkan Demirel, basın mensuplanna yapnğı açıklamada, çok mutlu olduğunu belirterek "Adalet geç de olsa yerini buldu" dedi. Krizesomut öneni yok • İstanbul Haber Servisi -ANAPKadıköyllçe Başkanlığı tarafindan ilçe merkezınde düzenlenen "Serbest Kürsü Programı"na katılan ANAP istanbul Milletvekili Güneş Taner, Türkiye'nin son iki yıldır hak etmediği bir ekonomik krizle karşı karşıya bulunduğunu ifade etti. Taner, krizin çözümü için halka yeterli açıklama yapümadığını ve somut çözüm önerilerirun getirilmediğini ileri sürdü. Öcalan'm fotoğraflan • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - îmrah Cezae\i"nde yatan PKK lıderı Abdullah Öcalan'ın kaldığı odanın ve havalandırma avlusunun fotoğraflannın Almanya'da örgüt yanlısı bir gazetede yayımlanmasıyla ilgili olarak Adalet Bakanhğı'ndan bir açıklama yapıldı. Açıklamada, Öcalan'ın fotoğraflannın, Dışişleri Bakanlığı'nın yazısı üzenne Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) hükümet görüşlerine delil olarak sunulmak üzere gönderildiği bildirildi. Küçükarmutlu açidaması • İstanbul Haber Servisi - Küçükarmutlu'daki pohs operasyonunun ardından göziltına alınan, aralirında olayda yariananlann da buhnduğu 13 kişinin, korsan gösteri ve yasadışı paruart asma eylemlerine kan-tıkları öne sürüldü. Gözıltına alınanlardan üçüıün ölüm orucu eylencısi olduğu, opeasyon sırasında yanlanan bıri ölüm orucu eylencisi ikı kişinin ise hasunelerde tedavilerinin sûröiğü belirtildi. Ankara DGMSavcısı Kızdarslan, ülkenin geleceğinin ipotek altına alındığını savundu Savcıdan Ata'ya şikâyetANKARA (CumhuriyetBü- rosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Atatürkün dün- ya tarihine damgasını vurmuş ölümsûz bir lider olduğunu be- lirterek bugün yokluğunun da- ha fazla duyumsandığını söy- ledi. Devlet Bakanı ve Başba- kan Yardımcısı De\1et Bahçe- K, Atatürk'ün irade gücü, ba- ğımsi2İık aşkı. cesareti, disip- lın ve kararlılığının tüm devlet \e siyaset adamlanna örnek olması gerektiğini bildirdi. An- kara DGM Cumhuriyet Savcı- sı Hakan Ktalarslan, ülkenin yoğun bir ekonomik bunaluna sokulduğunu, devletle ilgili pek çok karann emperyalist ülke- • Ankara DGM'deki anma töreninde konuşan Cumhuriyet Savcısı Hakan Kızılarslan, devleti yönetenleri sert bir dille eleştirdi. Kızılarslan, Atatürk'ün gençliğe hitabesinde söylediği şeylerin bugün gerçekleştiğini bildirdi. Eski Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nusret Demiral da çizdiği yolda yürünmediği için Atatürk'ten özür dilenmesi gerektiğini kaydetti. lerce dikte ettirildiğini belirte- rek "Ulkeyi yönetenler akhkla- n kararlarda nıilB düşüncele- ri ve ülkenin ihtiyaçlanndan öte kendikrini bağh gördükle- ri iç ve dış oluşumlann değer- lerini esas ahr otanuşve Türk in- sanının emegini, ekmeğini ve geleceğini ipotek alüna abnak- tan kaçınmaz hak getmişkr- dBr" dedı. Cumhurbaşkanı Sezer, Ata- türk Kültür, Dü ve Tarih Yûk- sek Kurumu'nca düzenlenen "Türkheve Dünya'da Atarürk- çü Düşünce" paneline katıldı. Sezer, Atatürk'ün yaşamı, dü- şünce sisteminin temel öğele- ri, ilke ve devrimlerini tüm yön- leriyle çocuk ve gençlere öğ- retmeleri gerektiğini vurgula- dı. Atatürkçü düşünce yöntemi- nin benimsenmesi ve yaşatıl- masının aydınhk yannlara ulaş- mada güvence olduğunu anla- tan Sezer. "Bugün hepimize düşen görev.Atatürkçülüğü ak- hn ve bitimin öncülüğünde ge- liştirerek geleceğe taşımak, Cumhuriyeti yüceltecek. atı- hmlan gerçekkştirmek ve ulu- sal değerkrimizle birlikte çağ- daş uygarhğa katkıda buhın- mayı sürdürmektir" dedi. Atatürk'ün cumhuriyetle Ekonomi zirvesi lerore karşı ortak hareket tstanbul Haber Servi- si - Teronzme karşı mü- cadelede uluslararası iş- birliği ve dayanışmanın gerektiği vurgulanarak. terörün evrensel bir ta- nınunuı yapıhnası isten- di. Bu konuda. Avru- pa'nın çifte standart güt- rüğü vurgulandı. Marmara Grubu Stra- tejik ve Sosyal Araştır- malar Vakfi'nca Dede- man Oteli'nde düzenle- nen "4. Avrasya Ekono- mi Zirvesi"nin son gü- nünde terorizm ele alın- dı. Devlet Bakanı Yıhnaz Karakovunlu, laık de- mokratik Türkiye Cum- huriyeti'nin örnek bir model olduğuna dikkat çekerek Cumhuriyet yurt- taşı olmanın evrensel bir sorumluluk gerektirdiği- ni söyledi. Kültür Baka- nı İstemihan Talay da te- ronzme karşı uluslarara- sı mücadelede, laik Tür- kiye modelınin özel bir önemi olduğunu anlattı. CİZMEDEN YUKARI MUSAKART [email protected] İnönü: Gençlerin önü açılmalıANKARA (ANKA) - Prof. Dr. Erdal İnönü, Atatürk'ün kaleme aldığı Nutuk çerçevesinde Kur- tuluş Savaşı'nı ve koşullannı an- lattı. inönü, Atatürk'ün üslubu- nu Napolyon'a benzetti. Uluslararası Rotary 2430 Böl- ge Rotaryenleri'nin düzenledi- ği toplantıda, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk üzerine konuşan Er- dal inönü, büyük bilim ve siya- set insanlanndaki ortak özellik- lerin hızlı ve doğru öngörü ile ön- lerine koyduklan büyük hedef- ler olduğunu kaydetti. Kurtuluş Savaşı'nı Nutuk üzerinden özet- leyen inönü, Atatürk'ün Sam- suna çıkmasıyla birlikte asken kimliğine, siyasi kimliğin de ek- lendiğini kaydetti. Babası İsmet tnönü'nün ''Ata- türk'ün siyasi dehası, askeri de- hasından üstündür" sözlerini anımsatan Erdal inönü, Ata- türk'ün en önemli ayıncı özel- liklerinden birinin edebi gücü olduğunu belirtti. Atatürk'ün edebi niteliğini Na- polyon ve Jefferson'la karşılaş- tıran Erdal inönü, Nutuk'un ta- rihçiler tarafuıdan temel başvu- ru kaynağı ohnasının bu edebi güçten kaynaklandığını savundu. inönü, günümüz sorunlan- nın Kurtuluş Savaşı dönemi ka- dar ağır olmadığını savundu. Türkiye demokrasisini yönete- cek kadroların bulunduğunu kaydeden inönü, bu kadrolann iş başına geçmesiyle Türki- ye'nin sorunlanndan kurtulaca- ğım kaydetti. inönü, "\etişmişkuşaklar.genç insanlar kendikrini göstermek istiyoıiar. Ortam buna müsait Kimse çıkmazsa ben çıkacağım. Mesele bir grup, takım obna an- layışında yaüyor" dedi. bağnazlıktan ve dogmalardan uzak çağdaş bir toplum yarat- mayı düşündüğüne dikkat çe- ken Sezer, Cumhuriyet'in 20. yüzyılın en kapsamlı çağdaş- laşma tasanmı olduğunu bildir- di. Laikliğin cumhuriyetin ku- ruluş felsefesinin özü ve de- ğiştirilemez niteliği, ulusal bir- liğin temel taşı olduğunu belir- ten Sezer. "Cumhuriyetie ya- şamımıza giren demokrasi kül- türünü yaşam biçimi olarakbe- nimsemeli ülkemizin demok- ratik. laik ve sosyal bir hukuk devleti otmasının önünde duran tüm engeDeri hep birlikte kal- djrmanyız" dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yarduncısı Devlet BahçeK. kü- çük olumsuzluklar karşısında ümitsizliğe düşenlerin içinden çıktıklan ulusu "hor ve hakir" görenlerin Atatürk "ün çeşitli sözlerini tekrar tekrar okuma- lan gerektiğini söyledi. Atatürk Yüksek Kurulu üye- sı Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar, Atatürk için ordu ve dının po- liukaya kanştınlmamasının esas olduğunu belirterek "Ordunun poatikaya kanşmad^ına' e\ et' diyorum, ama ikincisine 'evet' diyemeyeceğim'' dedı. 'Gaflet içine düşüldü' 10 Kasım nedeniyle dün ,\n- kara DGM'de de anma töreni düzenlendi. Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Hakan K>- zılarslan. bugün birtakım iç ve dış güçlerin üUce üzerinde Os- manlı Imparatorluğu'nun has- tahklı yapısını yaratmaya çahş- tığını belirtti. Atatürk'ün 80yıl önce çizdiği yolda yürümeye daha çok gereksinım duyduk- lannı anlatan Kızılarslan şöy- le konuştu: "Bu güçlerin pek çok konu- da lasmen başanlı olduklan ve Cumhuriyet öncesi dönemin birtakım hastahkh unsurian- nın halen günümüz Türidye- si'nde ana sorunlan olnştur- maya başladığı da bir gerçek- tir. Yüce önderin Türk gençB- ğine yapnğı konuşmasında da öngördüğü konular birer reaB- te olarak karşunızda beürnüş- tir. Ülke yoğun bir ekonomik bunahma sokulmuş, devletk il- gili pekçok karar birtakım em- peryalist ülkelerce dikte ertiri- Br hak getirilmiş. ülkevi yöne- tenler akhklan kararlarda mil- B düşünceleri ve ülkenin ihti- yaçlanndanötekendilerinibağ- h gördükkri iç ve dıs oluşum- lann değerkrini esas ahr ounuş ve bu amaçla pek çok milli de- ğeri ve Türk insanmuı emeği- ni, ekmeğini ve geleceğini ipo- tek alüna ahnaktan kaçınmaz hale gelmişkrdir. Bu konuda kasü ohnayanJarsa gaflet ve da- lakt içine düşmüşkrdir.'* Eski Ankara DGM Cumhu- riyet Başsavcısı Nusret Demi- ral, yılda bir gün olsa da Ata- türk'ün çizdiği yolda yürün- mediği, bir dizi yanlış yapıldı- ğı için özür dilenmesi gerekti- ğini kaydetti. IRMIKI AYDIN ENGİN aenginCg doruk.net.tr En sonda söyleneceği en baş- ta söyleyeceğim: Kıbns'ı kurtarmanın da Tür- kiye'yi Kıbrıs'tan kurtarmanın da yolu, Kıbns'ın Avrupa Birti- ği'ne tam üyeliğınden geçiyor. Ustelik bu, "Kıbns kördüğü- mü"nün çözümü için var olan "tek" yol. Açıklayayım. llkokulda öğrenciydim. öğ- retmen hepimizi sıraya sokup caddeye saldı. Onun öğrettiği gibi hep birlikte bağırdık: - Kıbns Türktür, Türk kala- caktır!.. Ortaokulda öğrenciydim. Öğ- retmen hepimizi sıraya sokup caddeye saldı. Onun öğrettiği gibi hep birlikte bağırdık: - Va taksim, ya ölüm!.. Lisede öğrenciydim. Öğret- men hepimizi sıraya sokup cad- deye saldı. Onun öğrettiği gibi hep birlikte bağırdık: - Kızılpapaz Makarios, EO- KA'cı Grivas, kendine bir me- zarkazL. Üniversitede öğrenciydim. Yukan sınıflardan birileri, her- kesi toplayıp Beyazrt Meyda- nı'na sürdüler (Ben kaytardım. Ama merakımı yenemeyip ke- nardan izledim). Herkese ne söyleneceğini bellettiler ve baş- larına geçip bağırttılar: - Kıbns bizim canımız, feda olsun kanımız!.. Kıbns'ı Kurtarmak - Kıbns'tan Kurtulmak Çiçeği bumunda gazeteciy- dim. Yüzünü görmeden adını ezberlediğim Rauf Denktaş basın toplantısı yaptı. İzledim: "Eşit haklı iki toplum prensi- bini çiğneyen, Enosis'in baş destekçisi (=Kıbns'ın Yunanis- tan'a bağlanması) Makarios'un dayatmalanna asla ödün verrm- yeceğiz" dedi. Yazdım. Yayın- landı. Bir gazetenin yazıişleri mü- dürüydüm. Ankara Bürosu ha- ber geçti: "Faşist Samson'un birdar- be ile meşnı Kıbns hükümeti- ni devirmesi, Türkiye'nin ga- rantöriük hakkını kullanması için yeter sebeptir" deniyordu. Bı- rinci sayfaya yerteştrdim. Yayun- ladık. 1974 yazındaTürk Silahlı Kuv- vetleri Ada'ya çıktı. Birkaç gün sonra Yunanistan'daki faşist "Albaylar Cuntası" gümbür gümbürdevrildi. Sevindik. Kıb- ns ta darbeci ve Yunan şovenis- ti Samson iktidan devrildi. Da- ha çok sevindik. Ardından, "Kıbns Türklerinin can ve malgüvenliği kesin ola- rak sağlanıncaya kadar Türk Si- lahlı Kuvvetleri Kıbnsfa kalacak- tır" dendi. Düşünmeye başladık. Diplo- masi dilinde "güvenliğin tam olarak sağlanması" deyişinin ne anlama geldiğini anlayacak ka- dar meslekte kıdem kazanmış- tık. Düşündüğümüz gibi çıktı: "Federasyon... Yok yok iki top- lumlu konfederasyon... Ikiligö- rüşmeler yapalım... Hayır Bir- leşmiş Milletleraracılığıyla gö- rüşelim... En iyisigüven arttın- cı önlemler paketini konuşa- lım... Yok bu böyle olmayacak, masadan kalkalım... Tamam peki, masaya yeniden otura- lım... Hayıroturmayalım, ayak- taduralım..." Yeter!.. Bütün çocukluğum, gençli- ğim, yetişkinliğim ve artık yaş- lılığım Kıbns kördüğümünün çö- zümü üstüne sürekli değişen hedefter, politikalaria geçti, ge- çiyor. Sahiden yeter. Bir sorun eğer 45 yıldır çözü- lemiyorsa, tersine gitgide çet- refilleşiyorsa, durup sil baştan düşünmek gerekmiyor mu? ••• Türkiye "Kıbns'ı ilhak edece- ğim, yani kendime bağlayaca- ğım" diyor mu? Hayır. Türkiye, Yunanistan'ın biryo- lunu bulup Kıbns'ı kendine bağ- layacağından kuşkulanıyormu? Evet. Türkiye, Yunanistan'ın Kıb- ns'ı kendine bağlamasıyla, gü- neyde çok önemli bir askeri teh- ditte karşılaşacağı kanısında mı? Evet. Türkiye. Kıbns Türklerinin can ve mal guvenliğınden kendini sorumlu görüyor mu? Evet. Türkiye, Kıbns Türklerinin ikin- ci sınrf değil, adanın eşit haklı yurttaşlan olmalannı savunuyor mu ? Evet. Pekiiiii... Kıbns (Dikkat! Kıbns Rum ke- simi değil, bırzamanlann ege- men devleti, bugünün çözüm- süzlük kıskacında kıvranan ada- sı Kıbns) Avrupa Birliği'ne tam üye olursa, tam üyelik adanın kuzeyiyie, güneyiyle tümünü kapsarsa ne olur? • • • Sırayla irdeleyelim: AB üyesi Yunanistan, bir baş- ka AB üyesı Kıbns'ı kendine bağlamaya kalkışabilir mi? Kıbns'takı Rum millıyetçileri, eşit haklı AB yurttaşı Kıbns Türk- lerine yönelik bir asımilasyon (=eritefek yok etme) politikası uy- gulayabilir mi? Onlann mal ve can güvenliğini tehdrt edebilir; yurttaşlık haklannı kısrtsız kullan- malannın önüne geçebilir mi? AB üyesi Kıbns, güneyden Türkiye'ye yönelmiş bir askeri ve siyasal saldın tehlikesi oluştu- rabilir mi? Adanın iki halkı arasında on yıllardır beslenen düşmanlıkla- nn aşılması, onlann ancak bir üst siyasal şemsiye attında buluş- malanndan geçmez mi? Türkiye'nin Kıbns Türkleri için beslediği bütün kaygılar, AB'nin tam üyesi Kıbns Cumhuriye- ti'nde büyük ölçüde ortadan kalkmaz mı? Böylece yeryüzunün -galiba- en eskı siyasal uyuşmazlığı bü- tün taraflann benimseyebilece- ği bir çözüme kavuşmaz mı? Türkiye, artık ulusal bir sorun olmaktan çoktan çıkıp, diplo- matik ve hele hele ekonomik bir yük haline gelmiş Kıbns'tan böy- lece kurtulmaz mı? Yani AB'nin tam üyesi bir Kıb- ns' la hem Kıbns, hem Türkiye kurtulmuş olmaz mı? • • • Bu yazıda savunulanlann ter- sinidüşünenlerçıkacak, biliyo- rum. Ama tersıni savunanlar. sa- vunduklarını kanıtlamakla yü- kümlüler. POLİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA İnatçı Aşk... Acılı gözler aramaktan yorulmuş, sevecenliğın titrek kumaşı içinde büyülenişin hüznü içinde kalmıştı... Kendi türkülerinden habersiz bir gece başlıyor- du... Solgun bir ışıkta Wallace Stevens'ın sonsuza dek yalansız aşkını konuşan, kadın ve erkek bir an- da kavgaya tutuşuyorlardı... Koskoca bir kentin ışıkları sönmüştü... Çiçek dıkenleri köreltip duran karanlık dalganın sargacı, sanki sallanan kocateknenin kaygan öpü- şünde inatçı aşka meydan okuyordu... Erkek "Gitme" diyordu kadına. Korku, titreyen aşk çeşidiydı. Kadın, ayakta duruyor, gözlerini kı- sarak bakıyordu... Gözlerinde bir giz yanıyordu el değmemiş!.. Arrtonio Machado'nun nefretı ve öfkesi donmuş yıldızları anımsatıyordu... Kuytu çan kulelerinde alabildiğine çalıyordu çanlar. Kaybolmuş mevsimlerde o bilinen şarkılar duyuluyordu... Konstantinos Kavafis in Akdeniz akşamlann- da, aynlık vakti gelıp çattığından koyu bir kader kap- lıyordu ıçimızi... Acaba ozu ve sevinci yaşamın anılan mıydı o sa- atler? Peki başını önüne eğen utangaç tavırtar ser- gileyen bir kadın, çocuksu hıçkırıklarla ne anlatmak istıyordu bizlere? Bir öpüşün bıtkin tadı karşısında darmadağın olmuştu kadın ve erkek!.. Uykusu sıcak kasabada Jose Gorostiza'nın kadınları esmer yüzleriyle acıları kuşanıp, elmala- rın süzülmüş suyunu yudumluyorlardı erkekleri beklerken!.. • • • Koskoca kentin ışıklan sönmüştü... Kadın saçlartnın okyanusunda ıçli türkülehe, her ulustan güçlu ınsanlarla, sonsuz sıcaklığın yan gelip yattığı, uçsuz bucaksız gök üzerinde yarın- ları düşünüyordu... Kadın, "Gelecek için ne planlıyorsun" diyordu. Erkek geleceğe ilişkin karannı vermişti. Gelecek, takvim yapraklarında belirlenmezdi... O anda gökyüzünden kopup gelen bir sevda bulutu odanın ıçıne girdi... Tartışma sürüyordu... Kadın, "Sen bana güvenmiyorsun" dedi. Erkek de "Sen bana" dıye cevap verdi... Bir şiirdi kadının avuçlan içinde sakladığı... Bir aşktı yüreğinin derinliğinden kopup gelen... Kadın konuşuyordu: "Ben bir başka erkekle bile sevişirken hep se- ni düşledim..." Erkek kızdı: "Ne demek oluyor bu?" Kadın: "Siz erkekler hep birbirinize benziyorsunuz za- ten. Bunu anlamanız için önce kadınları tanıma- nız gerekir..." Erkek gözünu tavandaki lambaya dikti... Dedi ki: "Bir başka erkekle sevişirken beni düşünüyor- muş!.." Kadın yerinden kalktı... Kitaplığayöneldi... Robert Desnos'un bir şiir kitabının sayfalannı çevirmeye başladı... Kadın erkeğin saçlannı okşarken "Sana deli gi- bi tutkunum" dedi. Erkek yanrt verdi: "Bu tutku hep sürsün isterim benimkisi gibi..." Kadın gülümsedi: "Sence aşk vahşi midir?" Erkek: "Galiba öyle!" Kadın Desnos'un 'Peri Masalı' şiirini okumaya koyuldu o anda: "Çok eskıden günlerden bir gün Seviyordu bir adam bir kadını Çok eskiden günlerden bir gün Seviyordu bir kadın bir adamı Çok eskiden günlerden bir gün Bir kadın ve bir adam Sevmiyorlardı kendilerini seven kadını ve adamı Günlerden bir gün Belki de bir tek gün Bir kadın ve bir adam sevdiler birtiherini" • • • Erkek kadının yüzüne baktı... Kadınsa, balkona çıktı... Gökyüzünde yıldızlar buz kesmişti... Kadının içinden hüzün bulutlan geçiyordu... Dedi ki: "Bu akşam benim yine ruhum üşüyor..." Erkek, kadına seslendi: "Ozaman balkonda durma, gelyanıma otur, saç- lannı okşar, burnundan öper, ruhunu ısıtınm!.." hikmet.cetinkaya « cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Hikmet ÇETİNKAYA TROYA'dan İYONYA'ya Mitolojik Aşklar Cografyası Bir ayda 2. Basım <r Jüü4ft oe. G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11 72
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle