Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 11 KASIM2001 PAZAR
12 PAZAR KOMJGU
Emekli Büyükelçi Kostas Zepos, 11 Eylül saldırüarından sonra Türk-Yunan ilişkilerini değerlendirdi:
ÖÖzgürlüğü sağlamalıyız
'Arap
dünyası baskı
altında'
- Siz bir zamanlar Yunanistan 'ın BM
Daimi Temsilcisi'ydiniz. Dolayısıyla
ABD'dekidengeleriçokiyib'ûen bir
diplomatsınız. Sizce ABD neden bu terörist
saldınlara hedefoldu?
- Bu konuda Washington'dan, aynca da
Londra'dan pek çok açıkJama yapıldı.
Açıklamalarda genellikle de, ABD ve Baölı
ülkelere karşı, Filistin sorununun
çözûlememesinden kaynaklanan büyük bir
öfke ve hırsın kabardığı belırtıldi.
Dolayısıyla da, onlarca yıl geçip bu konuda
bir şey yapılmadığını gören Arap dünyasının
aşın terörist gruplannı ve unsurlannı aşın
şiddet ugulamaya özendirdıği
söylendi.Böylece de gruplann Amerikan
kapitalizmi ve Amerikan askeri gücünün
simgelerine saldırdıklan ifade edildi. Bu
görüş medeniyetler çatışmasına girme
riskini taşır. Çûnkü Arap dünyasında, Batı'da
biriken zenginliğin aslında kendi
kaynaklanndan hortumlandığı inancı
yerleşik. Ekonomik ve siyasi açıdan
bakıldığında bu inanç kısmen doğrudur.
Ama petrol üreten ülkelerin edindikleri
muazzam zenginliğin sağladığı firsatlan
kendi halklannın sosyal kalkınmalarında
kullanamadıklan da bir gerçektir. Bütün bu
görüşlerle yeniden bir tarüşma tuzağına
yakalanma durumundayız.
'Pek çok
masum insan
ölecek1
- ABD, Afganistan 'a karşı savaş açü. Sizce
bu savaşın ulusiararası meşru bir haklılığı
var mı?
- Şimdi karşımızda ulusiararası düzeyde
yargı yetkilileri var. Ama onlar kendilerini
sıradan polis düzeyine mi indiriyorlar? Bu
harekâtlar acaba zekice, beceriklilikle ve
adalet anlayışıyla mı yürûtülüyor, yoksa
polisin bir suçluyu kovalaması manbğını mı
taşıyor? Eğer polisin suçluyu kovalaması
mantığından hareket ediliyorsa daha pek çok
masum insan ölecek demektir. Cahil bir
polis, bir bara girip içeride bir suçlu var
zannıyla bardaki pek çok masum insanı
silahını ateşleyerek öldürebilir. Bu harekâtlar
böyle bir davTanışı mı sergjliyor? ABD,
ömeğin Kâbirdeki patlamada pek çok sivilin
ölmesinden duyulan üzüntüyü dile
getirmişti. Peki, üzüntülerin ifadesini kabul
edelim. Ama ölenleri de geri getirmez.
Dileyelim de en kısa zamanda ABD
önderliğindeki koalisyon gücü 11 Eylül
olaylannın zanlılannı bulsun ve tutuklasın.
- Afganistan operasyonundan sonra
ABD 'nin, firsat bu firsattır diyerek Irak 'a
da saldıracağı ve Saddam rejimini devirme
planlan yaptığı haberleri yoğunlaştyor. Siz
bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Böyle bir hareket çok yanhş ve akılsızca
olur. Ben bunu, tslam Konferansı
Zirvesi'nde alman kararlara saygı duyduğum
için söylüyorum. Ama tabii dileyelim de, 11
Eylül saldınlannı düzenleyenlerin başka
ülkelerde bağlantılan ortaya çıkmasın. Bu
konuda somut kanıtlar ortaya çıkarsa o
zaman ABD'nin, gerekli önlemleri almakta
haklıhğı da belirlenir. Umanm, bu askeri
harekâtlar başka ülkelere sıçramaz.
TAVSANOGL U ve askeri koalisyon ortaklannm Afganistan 'a saldınları bütün hızıyla sürüyor. Biryandan lrak'ın da askeri
harekâtların hedefı olacağı haberleri yoğunluk kazanıyor. Bütün bunlar olurken, 11 Eylül saldırılannm oriaya
çıkaracağı yeni bir dünya düzeninin, bölgemizi ve Türkiye 'yle Yunanistan arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceği soruları soruluyor. Kıbrıs Rum yönetiminin AB
kapısından kolaylıkla geçeceği kaygıları Ankara ve Lefkoşa 'nin kaygılarını aritınrken Ege 'nin sularında da belli bir serinleme olduğu gözleniyor. Özellikle 1999
depremlerinden sonra iyice sıcaklaşan
PORTRE/ KOSTAS ZEPOS Emekli Büyükelçi
1931, Atina doğumlu. Yükseköğrenimini Grenoble ve Atina
Üniversiteleri Hukuk Fakülteleri'nde tamamladı. Yunan Dışişleri
Bakanhğı'na 1958'degirdL 1960-63 yıllarında Kıbrıs 'taki Yunan
Büyükelçiliği'nde kâtip olarak çalıştu Daha sonra dörtyıl
süreyle Londra Büyükelçiliği'ndegörevyaptu 1977-81 arası
Dublin Büyükelçisi oldu. Atina'da merkeze dönünceKıbrıs ve
Türkiye Dairesi başkanlıkları da dahil çeşitli önemli görevler
üstlendL Türkiye ile Yunanistan arasındapatlak veren 1987Ege
krizi sırasmda müsteşar yardımcısıydı. 1987-90 arası
Yunanistan'ın BM Daimi Temsilciliği görevini yürüttü. 1990'da
Dışişleri'nden istifa ettu 1991 'de Sol Ittifak Partisi 'ne katıldı.
1995-96 arası AB'nin Bosna-Hersek'teki ombudsmanı oldu. Son
birkaç yıldır Türkiye-Yunanistan yakınlaşmasına katkılarda
bulunan Türk- Yunan Forumu 'nun etkin üyelerinden.
-11 Eylül'den sonra çok açık bir biçimde dünyadayeni bir
düzen kuruluyor. Buyenidüzen sizce Türk-Yunan ilişkilerini
ve dünyayı nasıl etkiler?
KOSX\ ZEPOS - Düzen mi, yoksa düzensizlik mi demek da-
ha doğru? Bu tepkim dünyanın bir kanşıklığa doğru sürüklene-
ceği kaygısından kaynaklandı. Dünyada bellı standartlar. belli ya-
şam düzenleri kuruldu. Dünyanın bazı yerlerinde bu standartlar
daha yüksek. bazı yerlerinde de daha düşük kaldı. Bu yaşam bi-
çimı özgürlük, kişilik haklanna, uygarlık, insanlık değerİenne say-
gı biçiminde şekillendi. Bu yaşam biçınu, bu son gelışmelerle
birlikte altüst olabılir, yok edılebüır. Kalkınmakta olan dünyada
bu kriterlere ulaşma hedefı olduğunu biliyorum. Kalkınmakta olan
dünyada insan haklanna saygı, özgürlüklere saygı ve hıç olmaz-
sa bir mıktar refaha ulaşma özlemi vardır. 11 Eylül'de ışlenen o
terör suçu bu saydığım kriterlere ulaşma eğilımini yok edebilir.
Ama yine de ben iyimserim. Tehlikenin o kadar büyümeyeceği-
ni ve bir şekilde bunu savuşturabileceğimizı düşünüyorum.
Biraz önce saydığım yaşam kriterlen ve yaşam motifieri çer-
çevesine Türk-Yunan ilişkilerini oturt-
malıyız. Türk-Yunan halkının daha çok
özgürlük sağlama, güven ve refahı sağ-
lama perspektiflenni karşılayabilme-
liyiz. Ama yine de ben ikili ilişkileri,
dünya çapında önemli olan bu terör
olayının önüne geçırmek niyetinde de-
ğilim. Türk-Yunan ilişkilerine, bütün
insanlığın yüz yüze olduğu bu sorun-
dan daha fazla önem verme düşünce-
si beni rahatsız ediyor. Her iki konu-
nun da farklı boyutlan olduğu için ara-
lannda kıyaslama yapmak istemiyorum.
- Yunan tarafının yeni bir girişimi
var. Yunanistan DışişleriBakanı Yor-
go Papandreu üç büyük din arasın-
da küresel bir diyalog açarak banşa,
insanlığa katkıda bulunmayı amaç-
lıyor. Buna TürkDışişleriBakanı Is-
mail Cem 'den de destek geldiğini bi-
liyoruz. Bu gelişmeyi nasıl değerien-
diriyorsunuz?
- Bu çok olumlu bir girişim. însan-
lann yaşamlannda dinin önemini bi-
lenler, hatta ateler de bu girişimi mem-
nunlukla karşılayacaklardır. Çünkü 11 EylüTün olaylan dinler,
uygarlıklar arasında bir çatışma bulunduğu izlenimini uyandır-
dı ki bu izlenim çok yanlış. Bu da büyük dinlerin temsilcilerinin
kendi kültürleri, kendi dünyalannda neler yaptıklan. neleri ba-
şardıklannı anlatmalan gerekliliğini doğurmuştur. Bunun bütün
dünya tarafindan da açıklıkla bilinmesi yararlı olacaktır. Bu din-
ler, biraz farklı söylemler, felsefı çözümlemelerle aynı sonuca ula-
şıyorlar. Dediğim gibi daha farklı bir düşünce biçimiyle bütün
bu dinler ınsaıüığın mutluluğu, refahı, güvenhği ve özgürlükle-
rine saygı konusunda hemfüdrler. Bu farkh dinlerin temsücileri
olan dın adamlannın, ortak bir değerler paydasında kendilerini
bağlamalannm zamanı geldi.
- Bu sö'zlerinizden Amerikalı düşünür Samuel Huntington 'ın
"Medeniyetlenn Çatışması" kuramına katılmadığınız mı an-
laşılmalı?
- Evet. Aynen öyle. Neyse ki onun bu kuramına katılmayan sa-
dece ben değüim. Benim gibi pek çok kişi buna hiç inanmıyor.
Ben Müslüman, Hıristıyan, Musevi, Budist yazarların bu yapay
farklılaştırmayı reddeden yazılannı okudum.
- Huntington 'ın makalesi ve o makaleden yola çıkarak ha-
zırladığı kitabının oldukça tepeden bakan, burnu büyük, dik-
te edici bir tavır içindeyazıldığı görüşüne katılıyor musunuz?
- Tamamıyla katılıyorum. Aslında dünyadaki kültürler ve
dinlenn tarifİerini yapması, değer unsurlannı vermesi bakımın-
dan da yararlıydı. Ama vardığı sonuçlar tamamıyla yanlıştı. Ör-
neğin, hem iyi bir Müslüman olabilirsiniz hem de çok çağdaş
bir dünyada yaşayabilırsiniz. Benım Müslüman olan Arap dost-
larım var. Dinlerine bağlılar. Ama herhangi bir ate, ya da bir
Hıristiyan kadar da dünyaya açık çağdaş beyinleri var. Ben dı-
ni inançlanmda dogmatik, yobaz değilim. Ama inançlarımdan,
dinimin bana verdiği ruhsal zenginlikten hoşnurum. Bir Müs-
lümanın ya da bir Yahudinin de kendi dininin öğretilerinin ona
verdiği ruhsal zenginlikten hoşnut olduğundan da hiç kuşkum
yok. Dolayısıyla da bütün dinlerin paylaşnklan değerlere doğ-
ru insanlann arasında bir birleşme eğilimi olduğunu gözlüyo-
rum. Ama bu birleşme eğilimi farkh biçimlerde kendini göste-
riyor.
- Her iki ülkede de bir endişe var. Yakın bir gelecekte ikili
ilişkilerde yeniden olumsuz bir hava eseceği spekülasyonları
yapûıyor. Sizbu konuda nasûbirdeğerlendirmeyapacaksınız?
- Siz çok deneyimli bir gazetecisiniz. Siyasi kaygılannızı di-
le getirmede de çok dikkatli, temkinli davranıyorsunuz. Şöyle
ki, bu soruyu bana sorarken ya da aynı soru benimle birlikte
başkalanna yöneltilirken iki tarafta da hareketlilik eksikliğin-
den doğan bir sabırsızlık sezinliyorum. Gazeteciler de sıradan
insanlar gibi sabrrsızlar. Her gün yeni bir gelişme olsun, yaşa-
mın her saniyesinde gözle görülür hareketlilik olsun istiyorlar.
Bir diplomat ya da benzer bir meslekten olan ise çok yavaş bir
hareketlilik bile gözlese bunu değerlendirebıliyor. Son iki yıl-
dır, iki Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve Yorgo Papandreu yeni
bir ışbirhği ve anlayış zemini yarattıklarından beri yakınlaşma
süreci hızlanmıştı. Son zamanlarda bu süreçte bir yavaşlama mey-
Ankara-Atina ilişkileriyeniden buzlanma dönemine
girebilir mi? ABD 'nin Afganistan daki harekâtı ne
olur? Bunun ardından Irak'a saldırıp Saddam rejimini
devirir mi? Bütün bunları, ABD 'nin dengelerini çok iyi
bilen Yunan diplomat, Emekli Büyükelçi Kostas
Zepos 'la konuştuk. Zepos, emekli olmasına karşın hâlâ
Türk-Yunan halklannın yakınlaşması için çaba
harcayan sivil toplum kuruluşu Türk-Yunan
Forumu 'nun etkin üyelerinden. 11 Eylül'den sonra
dünyanın yeni bir düzene doğru gitmeyeceğini, aksine
bir düzensizliğe sürüklenebileceğini söyleyen Zepos,
"Türkiye'yle Yunanistan arasındaki işbirliği
alanlarında çalısmalar artarak sürüyor " dedi. Zepos,
Afganistan konusunda da ABD 'ye, sivil halka daha
fazla zarar vermeden harekâtı bir an önce
bitirmesi mesajını verdi.
dana gelmesi, kimilerinde bunun durduğu biçiminde yanlış dü-
şünceler oluşmasına yol açtı. Bu düşünceler tümüyle gerçek dı-
şıdır. iki ülke, daha az gözle görülür biçimde işbirlıklerini sür-
dürmektedırler.
- Bu konuda somut bir örnek verir misiniz?
- Örneğin bir yılı aşkın bir zaman önce iki ülke arasında va-
nlan dokuz ortak anlaşma var. Bu anlaşmalar iki ülke parlamen-
tolannın onayından da geçti. Dolayısıyla da bu anlaşmalar yü-
rürlükte. Burîlann tam anlamıyla hayata geçebilmeleri için iki-
li bir uzmanlar grubu çalışıyor. Burada hiç kimse gösteriş yap-
mıyor. Zaten bu çalışmalarda da gösterişe. elaleme duyurmak
için davul zurna çalmaya da gerek yok. Turizm, çevTe, ticaret,
kültür, eğitim alanlarında işbirliği hızla sürüyor. Ben, ilişkile-
rimizın gelişmesinde bir duraklama olduğu düşüncesine kesın-
likle katılmıyorum. Böyle bir tehlike olabileceğinı de düşün-
müyorum. Ama 11 Eylül'den sonra Ankara'dan yapılan, özel-
likle Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan bazı açıklamalar
beni kaygılandırdı Yine de Yunanistan hemen. bu açıklama-
larda öne sürülen görüşleri geçmişte
olduğu gibi reddettı.
- Ne gibi açıklamalardı bunlar?
- Örneğin, Yunanistan ve Kıbns'ta
(Kıbns Rum kesimi) kara para aklama
faahyetlerinin yeniden tespit edildiği gi-
bi açıklamalar... Bunlar, hıçbir zaman
kamtlanamamış ıddialardı ve bu iddı-
alar yeniden gündeme getiriliyor. 11 Ey-
lül olaylanndan sonra ortaya çıkan ve
sizin de değindiğiniz gerginlik, garip
ve üretken olmayan bir tavırla sömü-
rühnek isteniyor kanısındayım.
Abdullah Öcalan konusu
- Ama burada size, Yunanistan 'da
Abdullah Öcalan'ın kaçmlmasına
yardımcı olan AlbayNakzakis 'in du-
ruşmasının sürdüğünü hatuiatmakis-
terim...
- Evet, olabüir. Ben bu duruşmayı hiç
izlemedim. llgüenmedim. O davayla
adalet ilgileniyor, nasılsa... Öcalan'ın
Yunanistan'dan gızlıce kaçınlmasma
yardımcı olan kişiler hakkında Parlamento Soruşturma Komis-
yonu soruşturma açmış ve bazı kişilerın de bu işe kanştıklannı
tespit etmişti. Adalet yerini bulacaktır.
- Kıbns Rum yönetimi, Ankara 'nm kara para aklama suç-
lamalannm hemen ardından KKTC ve Denktaş yönetimini,
"Esas kara para aklayan onlardır" sözleriyle suçladılar...
- Ben bu işlerın ayrıntısına girecek değilim. Ama Kıbns (Rum
yönetimi) hükümetinin bu suçlamalara karşı gayet kategorık bir
dille yalanlamalar yaptığını bihyorum.
îşgal altındaki KıbnsTa (KKTC) ilgili ne tür açıklamalar yap-
tıklannı bilmiyorum. Öte yandan. bu dehşet vericı 11 Eylül sal-
dınlannı düzenleyen teröristlerden oluşan grubun dünyanın eko-
nomik başkentlerinde de yuvalandıklan belli. Buralardan da hem
harekât hem parasal destek aldıklan bilinirken bırdenbire Kıb-
ns'taki (Rum yönetimi) birtakım off-shore şirketlerden. burada
kara para aklandığından söz ediliyor. Konumuz bu değıl ki. Ko-
numuz, neyi konuştuğumuzdur.
CHP İL KADIN KOLLARI'NDAN KONFERANS
Ilımlıİslam desteklendi
tstanbul Haber Senisi - Marmara
Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
Başkam Prof.Dr. Nilüfer Narn,
Türkiye'de dinci odaklarm Islami
temellere dayalı bir devlet kurma
anlayışmdan sapmadıklan sürece
sistemin içinde oknamalan
gerektiğini sövledi.
CHP Istanbul îl Kadm Kollan
tarafindan Atatürk'ün 63. yıldönümü
nedeniyle "Atatürk, Laiklik ve Kaduı
Haklan" konulu bir konferans
düzenlendi. CHP İstanbul II
Merkezi'ndeki CHP istanbul II Kadın
Kollan Başkam Döndii Babacan'm
yönettiği konferansa konuşmacı
olarak katılan Prof. Dr. Narlı, birçok
tslam ülkesinde araştu-malar yaptığmı
belirterek "Onlarm sorunlamla
bizim sorunlanmız farklı. Türkiye,
laik ve demokratik bir ülke ve bu
ülkeler için de iyi bir model" diye
konuştu. 1950'lerde olumlu
demokratikleşme hareketlerine karşın
tslamcı gruplann
yeraltmda faaliyetlerini sürdürüp
Demokrat Parti ile ittifaklar yaparak
geliştiğini anlatan Narlı, Islamcılann
1961 Anayasasf ndanki örgütlenme
haklannı da çok iyi kullandıklannı
kaydetti.
Narlı, 1982 Anayasası ile birlikte
toplanma ve ifade etme
özgürlüklennde gerilemeler
olduğunu ifade ederek şöyle devam
etti: "Bölücülük ve aşın solculuğa
karşı panzehir olarak da ıhmta ve
tslamcı bir anlayış sistemce
desteklendi. 1983 ANAP'la birlikte
liberal ekonomik model söz konusu
oldu. Devletçi anlayıştan liberal
modele geçişle birlikte reel ücretkrde
düşüş, gelir dağılınunda uçurumlar
artti ve işsizük de aldı başını gitti.
Sos>o-ekonomik bölünmeler artü. Bu
noktada eğitime daha fazla önem
verilmeli. Marjinal gruplann ve kent
yoksuDannm sorunlan araştınlmalı.
Çünkü çaresiz ve aç insan her türlü
radikal e>1eme girebilir."
Doğan: Herkesi birlik
olmaya çağınyoruz
Atatürk'ün 63. ölüm >ıklönümü
dolayısryla Cem Vakn'nda duzenlenen
etkirdikte Cem Vakfi Başkam İzzettin
Doğan, Türkhe'nin bugün geldiği
noktadan rahatsıznk duyduğunu
belirterek "Herkesi Pir Sultan'm,
Mevlana'nın çağnsma uyarak birlik
obnaya çağmyorunr dedL
Atatürk'ün Türid>« Cumhurtveti'ni
kurarken iki önemli hususa dikkat
errjğini ve ülkeyi bunlar üzerine
oturttuğumı vıu^ulayan Doğan,
" Bunlar laisizm ve cumhuriyetçüıktir.
Ancak şu an her ikisini de görmek
mümkün değü" dedL Laisizm ilkesini
ayakta rutabilmek için kurulan
Diyanet İşlerinde gereksiz yere yüz
binlerce insanm banndmlmasmm
yanmda, sadece Sünni mezhebini
temsil etmesi sebebi>1e kurumun,
İslam âkminin bürünlüğünü
bozduğunu söyleyen Doğan, "Ozeflikle
1%5'lerden sonra laiklik ilkesi sekteye
uğramışür. İslam ülkelerinde eğer dnı
işleri>1e devlet işleri birbirinden
aynlmazsa A\Tupah devlerJerle
rekabet etmek imkânsızlasır" dedL
Günümüzde irticanuı riirn
çıplakhğryla gözler önünde olduğunu
sözlerine eldeyen Doğan, yurttaşlar
arasmda inanç aynmının yapıküğuu,
gereksiz vüzlerce imam hatip üsesi ve
Kuran kursu açıküğuu da
\ urgula> arak Divanet İsleri'nin
tamamıyla Kemanst görüşlerden
uzaklaşüğuıı öne sürdü. Açıhş
konuşmasuun ardmdan Galata
Mevle\ihanesi'nden Çağdaş Me>1ana
Aşıklan Grubu'nun Tasavvuf Musiki
dinletisi gerçekleştiriktL Ardmdan da
yine Galata Mevlevihanesfnden bir
grup, semah gösterisi sundu. Halk
ozanmm deyişJeriyk toplanü sona erdl
(Fotoğraf: GÜL SÜLÜN)