Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 EKJM 2001 CUMARTESİ
4 HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
'••Atdanıp, Gevşemeyeüm
Küresel 12 Eylül dünyasının getiri ile götü-
rülerini herkes kendi açısından doğaı hesap-
lamak zorundadır ve daha hiçkimse bugün-
den geleceği tam olarak görebilecek durum-
da degildir.
Türkiye'nin yeni düzenden büyük kazanç-
lar sağlayacağına iman etmiş olanlann, bu
savlannı yeteri kanıtfaria destekleyemedikle-
rini görüyoruz.
Yeni ekonomik yapının zaten ekonomisi kı-
nlganın da ötesi bir batağın içinde olan Tür-
kiye'ye yarar sağlayacağı çok kuşkulu.
Turizmdeki iptallerin ülkemizi zor durumda
bıraktığını, Schengen'in özellikle bizler için
yengene dönüşmesindeki sakıncalan daha
önce de bu sütunlarda dile getirdik.
Ancak, terör karşısında ciddi tedbirlere yö-
nelinmesi ve terörün mali kaynaklanna el uza-
tılmasının bizim açımızdan yarartı sonuçlan
olacağını da görmezden gelemeyiz.
•••
Bu konuda ilk haber Berlin'den geldi. Al-
man Dışişleri Bakanı Josckha Fischer, 2003
yılında AB'ye girmesi hani neredeyse otama-
tiğe bağlanmış olan Kıbns Rum Yönetimi'nin
üyeliğinin "Doğu Akdeniz'de gerginlik yara-
tacağını" ileri sürdü.
Kabul etmemiz gerekir ki, Almanya'nın bu
tavırdeğişikliğinde özellikle Rum yönetiminin
terörün karaparasını aklamadaki tehallükü ile
terör örgütlerine kucak açan bir odak olma-
sının büyük etkisi olmuştur.
Bugüne değin, bu gerçeği pek fazla dikka-
te almamış olanlann, artık terör ile kucak ku-
câğa yaşayan Güney Kıbrıs Yönetimi'ne kar-
şı tavır koymalan Türkiye açısından kazançtır.
•••
Ancak bu olaya bakarak, her alanda aynı
biçimde kazançlı çıkacağımızı düşünmek, ör-
negin "PKK'nin terör örgütü olması" olgusu-
na dayanarak Kürt sorununda çok rahat bir
politika izleyeceğimiz konusunda yanlışa dü-
şüp, gevşemek son derecede hatalı olacak-
tır.
28 Eylül günü bu sütunda VVilliam Pfalf'ın
24 Eylül tarihli Herald Tribune ve de Los An-
geles Times gazetelerinde çıkan yazısından
biralıntı vardı. Konumuzu yakından ilgilendir-
diğinden dilerseniz aynı satıriara bir kez da-
ha göz atalım.
"Birçok ülke kendi teröristiyle daha rahat
mücadele edeceğini umarak, ABD'nin ya-
nındayeralıyor. Ruslara göre Çeçenler, Türk-
lere göre Kürt direnişçiler vb. teröristtirier.
Amerika 'ya göre ise bunlar terörist değil, öz-
gürlûk savaşçılarıdırlar."
Batı'nın PKK'ye bakışı, artık terörist yanını
yadsıyamamakla birlikte özde bu. PKK'nin
eskisi gibi terörüne destek bulması bekJene-
mez, ama onlar, bir zamanlar FKÖ'nün geçir-
diği değişimi örnek alarak "artık terörden vaz-
geçtiklerini" açıklayıp, politik kuruluş olarak
ortaya çıktıklannda ne olacak?
Zaten Apo Imralı'ya düştüğü andan itiba-
ren bu politikayı uygulamaya başlamıştı ve di-
asporadakiler de aynı yolu geneîde benimse-
diklerini belirtmekteydiler.
Terörün paralanna göz dikildiği andan itiba-
ren PKK bir kez daha artık terörden vazgeç-
tiğini açıklama gereğini duydu.
Önümüzdeki dönem, PKK'nin terörden sıy-
nlmış, siyasi bir örgüt olarak faaliyete geçme
dönemidir. Böyle bir durumda 11 Eylül'de
olanlar yüzünden Batı'nın PKK'nin karşısın-
da, Ankara'nın yanında saf tutacağı yanlışı-
na düşüp, aldanmayalım ve sakın gevşeme-
yelim.
Bu alanda Ankara'yı güç günler bekliyor.
Hizbullah - .Hizb-ut Tahrir
Ağrı ve Bursa'da
operasyonlar
YurtHaberleri Servi-
si - Ağn'da şenatçı te-
rör örgütü Hizbullah'a
yönelik operasyonda,
aralannda 3 ımam ve 1
öğretmenın de bulun-
duğu 14 kişı. örgüte aıt
çeşitli deıgi ve belgeler-
le birlikte ele geçinldi.
Bursa'da. Hizb-ut Tah-
rir örgütünün 12 üyesi
yakalandı.
Ağn'da 14 gözaltı
Ağn Terörle Müca-
dele ekiplennce. kent
merkezınde Hızbul-
lah'ın yenıden yapılan-
maya çalıştığı yönünde
bilgiler elde edildi. Bu-
nun üzenne çahşma
başlatan ekıpler. Hiz-
bullah üyesı, aralannda
3 ımam ve 1 öğretme-
nin de bulunduğu 14 ki-
şiyı örgüte aıt çeşitli
dergı, belge ve hard
disklerle ele geçırdi.
Bursa Emnıyet Mü-
dürlüğü Terörle Müca-
dele Şube Müdürlü-
ğü'nden yapılan açıkla-
maya göre, bır kışının
kentin 7 ayn bölgesm-
de Hizb-ut Tahrir ımza-
lı bildın dağıttığı ihba-
nnı değerlendiren gü-
venlık güçleri, olayla il-
gıli olarak BekirK, Cu-
maü IL, Nihat T-, Ferit
IL, Muammer Ç, Ab-
durrahman Ş., Ahmet
T., Reşit Ş., Nihat IC,
Gürkan E., Hasan S.,
Mithat B.'yi gözaltına
aldı.
Bu kişilerin ev ve iş-
yerlerinde yapılan ara-
malarda el yazısı dokü-
manlar, öıgütsel notlar,
bilgisayarlar ve çok sa-
yıda yasadışı yayın ele
geçinldi.
lOtutuklama
12 kişi emniyet teki
sorgulamalannın ardın-
dan adliyeye sevk edil-
diler. Nöbetçi mahke-
meye çıkanlan Bekir
Kurtuluş, Nihat Tür-
koğlu. Ahmet Tayşi,
Reşıt Şenkan, Nihat
Kurtalan, Gürkan En-
gin, Mithat Bezek tu-
tuklanırken, Cumali ve
Ferit Hürriyet, Muam-
mer Çokçahş, Abdur-
rahman Şenkan ile Ha-
san Salihoğlu tutuksuz
yargılanmak üzere ser-
best bırakıldılar.
Yunanistan'da mültecüerin dövüldügü ve tecavüz edfldiği iddiaları ülkeyi kanştmlı
Karşı kıyıda Türklere işkenceMURATİLEM
ATİNA - Son yıllarda Türkiye'den
Yunanistan'a yapılan kaçak geçişler-
de artış görülürken bazı mültecüerin
anlattıklan, Ege'nin karştsındaki
vahşeti gözler önüne serdi.
Yunanistan'da yayunlanan Avgi
adlı gazetenin ortaya çıkardığı ve dün
sabah (bu sabah) Tempo adlı televiz-
yonda yeniden gündeme gelen mül-
tecilere insanlık dışı ışkenceler konu-
su, programı izleyen Yunanlılann
tepkisine neden oldu.
Televizyon kanahnın sabah progra-
mında gerçekleri anlatan ve Türk ol-
duğunu ifade eden Necati Zodu adlı
kaçak mülteci, resmi giyimli Yunan-
Iı yetkililerin kendısıni "günlerce
Yunanistan'da Avdi adlı gazetenin ortaya çıkardığı ve televizyonlara da yansıyan işkence
iddialan ülkede tepki topladı. Kendisine de tecavüz edildiğini söyleyen Necati Zodu adlı
Türk mülteci, boyunlanna ip bağlanıp asılmak istendiklerini anlattı.
dövdüklerini, bu sûreçzarfinda defa-
larca tecavüz ettiklerini" ifade etri.
Olayın geçen aylarda Gırit'in Hanya
şehnnde meydana geldiğinı belirten
34 yaşındaki Necati Zodu adlı Türk
vatandaşının yüzünün gızlendıği dik-
kat çektı.
'Asmaya çaiıştüar'
Yaklaşık üç ay önce Türkiye'de ya-
şadığı politik ve sosyal çıkmazlar yü-
zünden bir gemiyle ve kendisi gibı
167 kaçak ile Girit Adası'na geçtik-
lerini söyleyen Necati Zodu, "Ka-
çaklann boğadanna ip geçirilip ası-
larakboğuimak istendiğini, Kürt asl-
hlann eiine sflah verüip Türkleri öi-
dürmesinin istendiğüıi" dile getirdi.
Aylar önce Girit'in Hanya şehrine
geldıkten sonra kendisi gibi 167 mül-
teci ile birlikte günlerce işkenceye
maruz bırakıldıklannı ifade eden
Türk mülteci, daha ilk gün kalrîıkla-
n bannağın tuvaletınde önce tekme-
lenip copla dövüldüğünü, ardından
Yunan liman polisi ya da asker oldu-
ğunu sandığı resmi kişilerce günler-
ce ve defalarca tecavüze uğradığını,
bunun doktor raporlan ile belgelen-
diğini söyledi. Kendisine tecavüz
edenlerin tuvaletteki tüm mültecile-
ri dışanya çıkardıklannı, bundan
sonra tekme, cop ve sopalarla döv-
düklerini dile getiren Necati Zodu,
tecavüzcülerin bazen iki, bazen üç
asker olduklannı anlattı.
'Kürtiere silah verdiler'
İnsanlık dışı uygulamalan gerçek-
leştirenlerin bazen yeşil, bazen laci-
vert ünıforma gıydiklennı de belirten
Zodu, bu uygulamanın sadece Türki-
ye'den gelen mültecılere yapıldığını
özenle vurguladı.
Bazı günler mültecilerin boyunla-
nna ipler geçirilip yüksek yerlere çe-
kilerek asıhnak istendiğini de söyle-
yen Zodu, mültecilenn ıçinden Kürt
ve Türk asılhlann aynldığını, Kürt
asıllılann eline silah verilerek Türk-
lerin alnına dayayıp öldürmelerini is-
tendiğini söyledi. Necati Zodu, bunu
yapan resmi görevlilenn sürekli ola-
rak Kürtlere "Hadi ateşle, bunlar
Tiirkveseıündüsmanı'dır" uyansın-
da bulunduklannı da söyledi.
Program konuklan, mültecilere ya-
pılan korkunç ışkenceler ve tecavüz-
ler konusunda Gınt halkının bügısi
olduğunu, bu duruma dıkkat çekmek
için bölge yetkililerine çok sayıda
başvuruda bulunup, insanlık dışı uy-
gulamalara son verihnesinı istedikle-
rinı ifade ettiler.
Oğnetmenler
hûkj/tt karşısındaEmek Platformu'nun 1
Arahk2000tarihinde
düzenkdiği eyleme
kaüldıklan ve işe
gftmedikleri gerekçesiyle
117 öğretmenin 1 yıla
kadar hapis cezası
istemiyie yargüanmalanna
dün başlandL Izmir 2.
AsByeCeza
Mahkemesi'ndeki
dunışmada. 40 kişi hazır
bulundu. 50. Yü IJsesi,
Mimar Sinan,
Gaziosınanpaşa ve Zh-a
Gökalp Üköğretim Okulu
öğretmenkri,
savunmalarmda, sadece
özlûk haklannın
iyileştirilmesL, eğitiınin
daha çağdaş düzeye
getirilmesi amacıyla
eykme katüdıklannı
betirttiler. Mahkemc,
diğer öğretmenlerin
ifadelerinin de ahnması
için duruşma>ı erteledL
Eğitim-Sen Genel Başkanı
Alaaridin Dinçer, duruşma
sonrası Adliye önünde
yapüğıbasın
açıklamasında, "Devletin
kendisi eğitimi engeüiyor.
Öğretmenlerin mahkeme
koridorlanna geimesi
derslerin boş geçmesine
neden oluyor. Bu
Türkiye'nin ayıbı ve bir
kara mizah örneğidirn
dedL(Fotoğraf: AA)
Umut davasında Uğur Mumcu'nun ailesine ödenen tazminatın sanıklardan tahsili istendi
taznANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Gazetemiz yazan Uğur
Mumcu suikastının faillennın
de aralannda yer aldığı 24 sa-
nıklı Umut davasında, sanıklar
ve avukatlan, esas hakkındakı
savunmalannı yaptılar. Hazine
avukatı Sema Tiryaki, Içişleri
Bakanlığı'nın Mumcu ailesine
ödediği 19 milyar liranın yasal
faiziyle sanıklardan tahsil edil-
mesıni istedi. Davanın
dünkü duruşmasına, 3
tutuksuz sanık ile 15 tu-
tuklu sanığm tamamı
katıldı. Mahkeme Baş-
kanı Hüseyin Eken, ts-
tanbul Üniversite-
si'nden, Prof. Dr. Şeb-
nemKorurFincana'nın
sanıklann işkence gör-
düğü savını içerenrapo-
runun "mahkemeyi et-
kileyecek bir rapor ol-
madığı" gerekçesiyle
soruşturma açılmasına
yer olmadığına ılişkin
karann mahkemeye gel-
diğini söyledi.
Müdahil avukatı Cey-
han Mumcu, bu karann
kendisine de tebliğ edil-
mpeşm• 24 sanıklı Umut davasında sanıklar esas hakkındaki savunmalannı yaptılar.
Duruşmaya müdahil olarak katılan Hazine avukatı Sema Tiryaki, Mumcu'nun
öldürülmesi olayının failleri Özmen ve Yüksel'in cezalandınlmasını ve Mumcu
ailesine ödenen 19 milyar liralık tazminatın sanıklardan tahsilini istedi.
hk" kapsamında değerlendiril-
mesi gerektığinı savundu. Çok
sayıda sanık ve müdahil avuka-
tının bulunduğu dunışmada
müdahil Hazine Avukatı Sema
Tiryaki, Mumcu'nun öldürül-
diğini ifade ederek, Fincancı
hakkında soruşturma açılma-
ması karanna, Damştay 2. Da-
ıresi'nde ıtiraz ettiğini söyledi.
Mumcu, Fincancı'nın raporu-
nun "örgüte yardnn ve yatak-
mesi olaymın failleri Ferhan
Ozmen ve NecdetYüksel' in ce-
zalandınlmalanm, aynca
Mumcu ailesine ödenen tazmi-
natlarnedeniyle Hazıne'nin uğ-
radığı 19 milyar liralık kaybın
Bombalı bir suikastla katledilişinin 11. yıldönümü
Doç. Dr. Bahriye Uçok anıltyor
ANKARA (CumhuriyetBürosu) - Atatürkçü Düşün-
ce Derneği (ADD), 6 Ekim 1990 günü bombalı bir su-
ikasta kurban giden Doç. Dr. Bahriye Üçok için bugün
bir anma toplantısı düzenliyor. ADD tarafindan Bahri-
ye Üçok'un katledilişinin II. yıldönümü dolayısıyla
yapılan yazüı açıklamada, Oçok'un "Atatürk devrimve
flkekrinin yümaz bir savumıcusu olduğu kadar, insan
haklan çerçeveande kadın haklannın da yürektibir sa-
vunucuso" olduğu dile getirildi. Açıklamada, "Üçokte-
okratikdevletdÛTfnmin uygulandığı ülkeknk kadınla-
ra yapıhuı insanhk d^ı uygulamaiara her koşuida karşı
çıküğı gibi, üikenüz kadınlannın da kararhbirsavunu-
cusu ve sembotüydü" denildi. ADD'nin Oçok için dü-
zenledığı anma programı bugün saat 11,30'da ADD Ge-
nel MerkezTnde katıumcılann buluşmasıyla başlaya-
cak. Saat 12.00'de Karşıyaka MezariıgYnahareketedil-
mesinin ardından, Üçok'un mezan başında saat 13.00'te
bir tören gerçekleştirilecek. Anma programı ADD Ge-
nel Merkezi'nde saat 14.30'da yapılacak bir söyleşi ile
son bulacak. Cumhuriyet Kadınlan Derneği de bugün
saat 18.00'de Beşevler'de bulunan Bahriye Üçok Par-
kı'nda karanfıl ve mumlarla Üçok'u anacak.
yasal faizi ile birlikte sanıklar-
dan tahsil edilmesini istedi.
Sanık Mehmet Şahin'in avu-
katı yaptığı savunmada Umut
Davası'nın konjonktür gereği
açıldığını öne sürerek, "Türki-
ye'nin faili mechuüeri çözmesi
gerekiyordu. Türkiye'nin adı
arük uluslararası alanda soru
işaretiüe birlikte bulunamazdı'"
dedi. Ferhan Özmen, Necdet
Yüksel ve Rüştü Ay-
nıfan ın avukatı tbra-
himCeylan, dosyanın
kapsamlı olması ne-
deniyle savunmasını
hazırlayamadığını be-
lırterek süre istedi.
Özmen, Yüksel ve
Aytufan da savuma
için ek süre istediler.
Mahkeme Başkanı
Eken, savunmalannı
yapmayan sanıklara
savunmalannı yap-
malan için son kez
süre verilmesine ve
tutuklu sanıklann tu-
tukluluk hallerinin
devamına karar veril-
diğinı belırterek du-
ruşmayı erteledi.
Etkinlikler
TİP'in
4O.yüı
tstanbul Haber Senia
-Türkiye Işçi
Partisi'nin (TİP)
kuruluşunun 40. yıh
nedeniyle bir dizi
etkinlik yapılacak.
Etkinlikler
kapsamında, şubat
ayında îstanbul'da
Nâzıın Hikmet Vakfi
salonlannda açılan
sergi 6-13 Ekim 2001
günlerinde Ankara'da
Nâzım Hikmet Kültür
Evi'nde yinelenecek.
Sergi daha sonra
lzmir'e taşınacak.
İlk olarak, 10 Ekim
günü saat 12.30'da
TÎP genel
başkanlanndan Behke
Boran, ölümünün 14.
yıh nedeniyle
Zincirlikuyu
Mezarlığı'ndaki anıt
mezannda anılacak.
Anma toplantısında
Behice Boran'ın dava
arkadaşlanndan
Sıdıka Su bir konuşma
yapacak. Aynı günün
akşamı Beyoğlu
Garibaldi
Lokantası'nda
yemekli bir toplantı
gerçekleştirilecek.
Sempozyum
Tarih Vakfı tarafından
her yılTtP genel
başkanlanndan
Mehmet Ali A>*ar
amsma düzenlenen
sempozyumlann bu
yıl yapılacak beşincisi
"Ulusal Bağımsızhk
Aniajışımız: Dün-
Bugün" başlığıyla
gerçekleştirilecek.
Darphane-i Amire'de
yann yapılacak
sempozyuma Artun
ÜnsaL Ertuğrul
Kürkçü. Hasan Bütent
Kahraman, Asaf
Savaş Akat ve Murat
Belge konuşmacı
olarak kaülacak.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Yılmaz Erdoğan ve Muhsin Kı-
zılkaya iki arkadaş. Hakkâri'den
Istanbul'ayolculukeden iki Hakkâ-
rili. 12 Eylül sonrasının alacakaran-
lığında ortaya çıkan iki genç, iki dil-
li, her ikisini de çok güzel konuşu-
yorlar. İki dilin arkasındaki kültürü
de en iyi onlar biliyor.
Mizahla, müzikle, dizilerle, şarkı-
larla, türkülerle, sinemalaria, ro-
manlarla Doğu ve Güneydoğu'nun
acımasız, sert coğrafyasından yol-
culuğa çıkan birçok adam girdi
gündelik yaşamımıza. Ibrahim
Tatlısesten Emrah'a, Yılmaz Gü-
ney'den Yaşar Kemal'e Türki-
ye'nin birçok önde gelen sanatçı-
sı iki dilli insanlann arasından yetiş-
ti.
Muhsin, arkadaşı Yılmaz'ı anla-
tırken bu özelliğe dikkat çekiyordu:
"Iki dilli bir çocuk olarak büyûyor-
du. Hakkâri'de evde daha çok
KCırtçekonuşuluyordu. Ankara'da
evde ise daha çok Türkçe... Hak-
kâri'de sokakta herkes Kürtçe ko-
nuşuyordu, Ankara'da herkes
Yılmaz'la Muhsin
Türkçe. Hakkâri'de başka bir Türk-
çe konuşuluyordu, Ankara 'da baş-
ka... Hakkâri'nin Türkçesi Kürtçe-
ye yakın bir Türkçeydi, Ankara 'nın
Türkçesi düzgün bir Türkçe. Onun
için Ankara'dan Hakkâri'ye Anka-
ra'da öğrendiği her şeyi unutarak
gidiyordu, Hakkâri'den Ankara'ya
geldiğinde de Hakkâri'de öğren-
diklerini."
Yılmaz Erdoğan'ı "Bir Oemet 77-
yafro"da seyrettiğimde çok sev-
miştim. Daha çok kelimelerle yap-
tığı oyunlar ilgimi çekmişti. Hakkâ-
rili bir Kürt çocuğu olduğunu gös-
teren bir tavır hâkim değildi tavır-
lanna, konuşmalarına. Onun Ibra-
him Tatlıses'ten, Mahsun Kırmı-
zıgüTden farklı biryanı vardı. Türk-
çeyi çok iyi kullanıyordu, kelime-
lerle çok güzel oynuyordu.
• • •
Yıllar sonra Hakkâri'de bir gece
hepimizi kahkahalara boğan esp-
rili, neşeli orta yaşlı adamın Yılmaz
Erdoğan'ın babası Nâzım Erdoğan
olduğunu öğrendiğimde Hakkâri
gerçeğini de, Yılmaz Erdoğan ger-
çeğini de daha iyi anladım. Hakkâ-
ri, dağlann arasında, uzaklarda bir
kent.
Acılarçekmiş, isyancı, boynu bü-
kük bir kent. Aynı zamanda neşeli
bir kent.
Muhsin'i iyi tantrım. Onunlayap-
tığımız her yolculuk benim için bir
eğlenceye dönüşür. Sohbetinin,
esprilerinin tadını günlerce unuta-
mam.
İki dilli olmanın kıvraklığı sezilir
öykülerinde. Muhsin'in yazdığı
"Yılmaz" (Sel Yayıncılık) kitabını
okurken Yılmaz'ı da iyi tanıdım. Bir
kelime ustasının, henüz genç bir
kelime ustasının inişli çıkışlı yaşam
öyküsünü öğrendim.
Bir kitapla bir insan öğrenilebilir
mi, anlaşılabilir mi? Tabii ki hayır.
Yılmaz'ı az çok tanıyorum. Onun
bir ünlü olarak her gün karşımızda,
yaşadıkları ve yaşamadıklarıyla di-
kilip durduğunu biliyoaım. Onu
oyunlan, filmleri dışında televole-
lerde, paparazzilerde espriler ya-
parken görüyorum. Yazdıklannı
okuyorum.
"Istanbul'a ilk geldiği gün, Emi-
nönü vapurvnda Ahmet Kaya'nın
'Ağlama Bebek' şarkısını mınlda-
narak yolculuk etmişti vapurda.
Ahmet Kaya'nın kalbinin sürgüne
dayanamayıp ölümü üzerine yaz-
dığı yazıda bundan sonraki haya-
tında hangı şarkıyı mınldanacağını
sormuştu kendine. Bunu kesinlik-
le bilmiyor şu anda. Ancak bildiği
bir şey var. Bundan sonraki güzer-
gâhta dilinin kayganlığına kanşa-
cak, bütün Istanbul yıllanna film
müziği olacak, yalnız yürüdüğü bir
yolu pes bir hüzünle yünınür kıla-
cak bir şan\ı ya da türkü bulması
çok zor olacak. Neyse ki gitme
vakti geldiğinde zamandan, yani
acımasızlık, hoşgörüsüzlük, başka
tühü olabilen, başka türlü düşüne-
bilen o nefret duygusu onun da
yüreğine fazla geldiğinde söyleye-
cek bir şarkısı olacak en azından:
Artık seninle duramam I Bu ak-
şam çeker giderim. I Sana yazdı-
ğım şarkıyı I Sazımdan söker gide-
rim. "
Muhsin yakın arkadaşı, birlikte
çıktıklan yolculuğun ünlüsünü ken-
di dilinden anlatmış. Yılmaz'ın öy-
küsü devam ediyor. Kitap ilginç bir
mırıldanmayla bitiyor: "Kim bilir
belkio vapurda, Anadolu'nun her-
hangi bir şehhnden, bu sabah Is-
tanbul'a ayak basmış olan kavruk
bir delikanlı, güverteye çıkmış, Bo-
ğaz'ın mavi sulanna dalarak bir
şarkı mınldanıyordur: Ağlama be-
bek, ağlama sen de, umut sende,
hasret sende..."
Yılmaz'ı da, Muhsin'i de sevıyo-
rum... Bu ülkenin zengınlikleri on-
lar...