Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 E K İ M 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
DPT'den dikkat
çekici açık oturum
Devlet Planlama Teş-
kilatı'nın (DPT) 41. kuru-
luş yıldönümünde dü-
zenlenen açık oturum
sırasında salonda iğne
atsan yere düşmezdi.
Çağrılan uzmanlann se-
çimi ve onlann görüşle-
ri de dikkat çekiciydi.
Prof. Dr. Korkut Bo-
ratav, bir süredir pek
gözdeolan "siyaseteko-
nomiden elini çeksin"
sloganının ardındaki
tehlikeyi sezmek gerek-
tiğine vurgu yaptı. Eko-
nomi yönetiminin dev-
redildiği özerk kurullann
kime hesap vereceğini
sorguladı; "Iktisadi po-
Irtika, IMF'nin ya da eko-
ncmiden sorumlu Dev-
let Bakanı'nın şahsi ma-
lı mıdır?" diye sordu.
Boratav, sıradanlaşmış
düşünceleri dalgalan-
dıran örnekler de verdi:
"Piyasalar demokra-
tikdeğildir. Orada 1 do-
lar bir oy demektir! Oy-
sa siyaset, demokratik
mekanizmanın çalışma-
sı demektir. Orada 1 va-
tandaş bir oy demek-
tir!"
Prof. Dr. Bilsay Ku-
ruç, Türkiye'nin buna-
lımdan çıkabilmesi, der-
lenip toparlanabilmesi
için küçük gizler sırala-
dı. Türkiye'deki karar
sahipterinin dünya ça-
pında olması gerektiği
gibi, "bizeait" aklın ürü-
nünün damrtılarak orta-
yaçıkanlması gibi, ilko-
kul mezunlan ülkesi ol-
maktan çıkmak gibi,
teknolojik gelişmeyi ya-
pamazsak hapı yutaca-
ğımız gibi, yurttaşlann
bir sosyal güvenlik ağı
ile güvence altına alın-
masının zorunluluğu gi-
bi... Kuruç, çıkış kapısın-
dan yansıyan ışıgı da
gösterdi: "Planlamanın
vites değişikliğine, yeni
bir yön anlayışına ge-
reksinim var."
Yıllarca DPT'de gö-
rev yapmış olan Güngör
Uras da, aynı yaşam-
sal sorunun altını çizdi:
"Geleceğini planla-
mayan bir ülkenin iyi yö-
netilemeyeceğine
inanıyorum."
İşadamları siyasette
Siyaset ve siyasi sis-
temin çalışmadığından
yakınan işadamı Inan
Kıraç, çağrı yaptı:
"Siyaseti düzeltmek
isteyen işadamları as-
keriikyapargibi siyase-
te, Meclis'e girmeli."
Sayısal veriyi TBMM
albümünden çıkardık:
Bugün Meclis'te çeşitli
partilerden "müteahhit,
özel sektör yöneticisi,
sanayici ve işadamı- iş-
kadını, tüccarve özeliş-
letmeci" olan toplam
169 milletvekili yer alı-
yor. TBMM üye tamsa-
yısının yaklaşık üçte bi-
ri yani.
ISIKKANSÜ
Devleti küçültmek tabusu
Türkiye'ye "kurtanct" olarak gelen Kemal
Derviş'in, sihirti değnek gibi gözümüze gözü-
müze dürttüğü "15 günde 15 yasa" formülü
ile bütün sıkıntılardan sıyrılacağımızı sandık.
Istedikleri ikiletilmedi. Milyonlarcaşeker pan-
can üreticisi ve çiftçinin geleceğini karartan ya-
salar çıkanldı. Kamu bankaları birleştirilerek
özelleştirme sürecine sokuldu. Siyasi meka-
nizmayla yurttaşın dolaylı denetlediği birçok
alanda kurullar -Para Politikası Kurulu, Ener-
ji Piyasası Kurulu, Şeker Kurulu, Doğalgaz Pi-
yasası Kurulu, Telekomünikasyon Kurulu, Ta-
nmsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu,
Transit Petrol Hatlan Kurulu, Bireysel Sigor-
tacılık Kurulu gibi- oluşturularak bir anlamda
egemenlik devri gerçekleştirildi. Yetmemiş ol-
malı ki, Kemal Derviş "devletin daha da kü-
çültülmesi" için IMF ile görüşmeler yapıyor.
Ama, dünya gidiyor Mersin'e, biz gidiyoruz
tersine... Meksika Dışişleri Bakanı Jorge Cas-
taneda'nın "NPQ" dergisinin son sayısında ya-
yımlanan sözlerine kulakverelim: Bugün La-
tin Amerika 'nın sorunu, küreselleşmeye uyum
göstermek için refah devlefmi kaldırmamızın
gerekip gerekmediği değil, dünya ekonomisiy-
le bütünleşmenin yarattığı tedirgin edici iç de-
ğişiklikleıie başa çıkmak üzere bir refah dev-
leti inşa edip edemeyeceğimizdir. Ellehnde
sosyal program adına ne var ne yok hepsini
kaldıran çoğu Latin Amerika devleti, işlerin
böyleyürümeyeceğinigördü. Birkaç yıl önce-
sine dek, bir refah devleti olmadan küreselleş-
meye uyum göstermeye çalışmış olan Şili ay-
nı sonuca ulaştı. Bütün hükümetler artık, re-
fah devletine benzer bir şeyle ortaya çıkmak
zonında olduklannı kavnyor. Yoksa zengin ile
yoksul arasındaki uçurum o denli büyüyecek
ki, toplumsal banş tehlikeye girip her türlü ik-
tisadi umut kınlacak."
Castaneda, "devletin küçülmesi"r\m ne an-
lama geldiğine de değiniyor: "... çfevtet variı-
ğının geri çekilmesi, çokzaman, iktidann özel
karteller ile yerel patronlara devredilmesi an-
lamına geliyor." Meksika Dışişleri Bakanı'nın
önerisi belli: "Her şeyi göz önünde tutarsak,
zayıf bir devlettense, güçlü, demokratik, iyifi-
nanse edilen bir hükümete sahip olmak daha
iyi bir fikirmiş gibi görünüyor."
Türkiye'yi yönettiğini ile süren siyasiler ara-
sında bir tek Jorge Castaneda gösterebilir mi-
siniz? Yok!
Türkiye Maden-lş Yatağan Şu-
be Başkanı Murat Bekem'in
mektubu, Türkiye'de iyi işlerin de
olduğunu muştuluyor.
"Yatağan maden işçisi bir ilke
irnza atmıştır" diyor Bekem:
"Güney Ege Linyit Işletmele-
ri'nde ağır kamyon şoförü eksik-
HğiSerisürülerekfaaldurumdabu-
lunan kamyonlann çalıştırıima-
masından dolayı her vardiyada
20 kamyon atıl durumdaydı. Çö-
züm olarak, işe girişte unvanı ağır
kamyon şoförü olan yevmiyeli
personel ile ehliyeti EveC sıruft
olankişiler, kurslar düzenlenerek
ağır kamyon şoförü yapıldı. İşe
giriş umanlannda çaltşmayan yev-
Yatağan'daki madencflere setam oteun
miyeli büro personeli de ilk işe
giriş unvanlanna döndürüldü, 33
kişi de üretim alanlanna kaydınl-
dt. Kâtip unvanıyla çalışap bazı
yevmiyeli personelin üretim ala-
nına kaydınlması sonucu büroda
boş kalan yeriere atıl olan me-
murlargetirildi. Böylece aktifüre-
time kazandınlan yevmiyeli per-
sonel sayısı 98 kişiyi buldu.
Yapılanma sonucunda sefersa-
yılan günlûk 700-1000 arası art-
tı, yıllık 8 milyon metreküp olan
hafriyat 12 milyon metreküpe çı-
karken, müteahhide verilmeyip
devletin kasasında kalan para 2.8
trilyon liraya ulaştı. Şoföreksikli-
ğinden dolayı Tınaz Ocağı'nda
üretilecek olan kömürün ihale ite
üreülip taştttınlmasının önüne ge-
çildi, böylece kurumyılda 1.4 tril-
yon lira kazanç etde etti. Yapı/an
hafriyat ile çıkarılan kömürün
TEK'e satışından elde edilecek
tutann ise 7 trilyon olduğu hesap
ediliyor. Aynca, kıncı tesisinin ve
kaloriferierin de ihale kapsamın-
dan çıkanlması ile toplam 12 tril-
yonlira dolaymdakibirgelirdeku-
rum içinde bırakıldı."
Istense oluyor... Murat Be-
kem'in dediği gibi:
"özelleştirmeye karşı verdiği
mücadelede bilinçli biryol izleyen
ve geçici de olsa zaman kaza-
nan, sadece ücreti değil, ücretin
yantnda işin sürekJiliğiyönûnde de
uğraş veren örgütlü veya örgüt-
sûz kesimlerin de sorunlanna kar-
şı ortak mücadeleyi benimseyen
Yatağan maden işçisi bir ilke da-
ha irnza attı. Bu tavn ile maden
işçisi, kamu sektörü kömür ma-
denciliğini içinde bulunduğu du-
rumdan kurtarmaya yönelik bir
kıvılcım yakmıştır."
Kolay gele Yatağan maden iş-
çileri; elterinize, kotlannıza sağlık...
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLL
Susupjuk Ayranı İçenler,
Ayrı Düşmesinler!
- Alo, Mrs. Chilter'le mi gö-
rüşüyorum?..
- Duruma göre... Kim anyor-
du?..
- Ben Mr. LoverL
- Ne, siz misiniz?.. Mrs. Chil-
ler için bir, Mr. Chiller için iki,
Susurluk için üç, gaf arşivi için
dört, malvarlığımız için ise beş,
attı, yedi, sekiz, dokuz, yıldız ve
kare tuşlanna basınız!.. İyi gün-
leri..
- Durun, kapatmayın, Mrs.
Chiller... Böyle numaralara ge-
rek yok... Ben hayırtı bir iş için
aradım...
- Benim kimseye verecek kı-
zım yok!.. Zaten olsa da ver-
mem!..
- Yok, yok, ben sizin partini-
ze geçme niyetindeyim...
- Oh my GodL Oy oranımız
5.3... Sizinki daha beter, 3.8...
Şakanın hiç zamanı değil Mr.
Lover!..
- Şaka değil... Şimdiden bi
0.5'i ekleyin kafadan o orana,
çünkü ben ciddi ciddi sizin par-
tiye transfer olmak istiyorum...
- Onur duyarız Mr. Lover..
Böylece bizim için de değişik-
lik olur!.. Malum, değişik bir in-
sansınız...
- Ne gibi?..
- Ne bileyim, başbakanken
benim için "llerde kaçmayı dü-
şündüğü yere bir an önce de-
folup gitsin" demiştiniz... Çok
üzücü bu... Bakın, sizi dinlesey-
dim o zaman, belki de mega
teröre maruz kalacaktım...
- Aman, Allah korusun... Siz
bize ve de özellikle bana la-
zımsınız... Ben o lafı niye de-
dim?.. Gidecekyeri olan bura-
da durup bunalmasın diye...
Biz gidemiyorsak durumumuz
olmadığı içindir...
- Gideyim mi yani hemen?..
- Durun, bekleyin... Gerekir-
se beni de alırsınız, beraber gi-
deriz... Asıl problem, şimdi ben
size geçtim diye bazıları "hay-
siyet-maysiyet" diye tuttura-
cak... Bu eleştirilere nasıl bir
önlem alabiliriz?..
- Konuşan konuşsun, bıra-
kın... Hakkında konuşulmayla
bir şey olsa, banaolurdu!.. Na-
sıl ki büyük şirketler arasında
üst düzey yönetici transferleri
oluyor, bu da öyle bir şey... He-
defimiz, ciroda artış!..
- Ciro dediniz de..
- Bu konuları telefonda ko-
nuşmayalım Mr. Lover, tele-
fondan ikimiz de çok çektik...
Hem o işlere ben değil, Mr.
Chiller bakıyor... Yüz yüze ko-
nuşursunuz.
- Benim demecim hazır, ge-
çiştöreni için..
- Tane tane okur musunuz
lütfen?..
- Okuyorum: "Bu karan ver-
memde yeminle söylüyorum,
Allah şahittir, tek sebep var;
milletimin, ülkemin içinde bu-
lunduğu büyük bunalım ve bü-
yük umutsuzluk. Nasıl?..
- SüperL Bizim partiye ge-
çerek, milletin bunalımını ve
umutsuzluğunu yok edeceği-
niz için ne mutlu size!.. Allah,
yemin, vatan, millet... Bravo
size, bu nakarat yarım yiizyıl-
dır iş görür... Samanyolu şar-
kısı gibi, kimse bıkıp usanmaz!..
- Zekânıza hayran olmamak
elimde değil... Şu an titriyo-
rum!..
- Ceketinize parti rozetini ta-
karken, ben ne diyeyim bari?..
- Ne diyeceğinizi bilmiyorum
da, içinizden gelmedikçe gü-
tümsemeyfn... Burnunuzu ka-
nştırırken yakalanmış gibi zo-
raki tebessüm etmeniz hoş ol-
muyor... Dostça bir uyan bu...
- Teşekkür ederim... Zaten
ben de diğer transferlere yap-
tığım gibi sarılmam size... Za-
manında bizim için "Chillerler,
Türkiye 'nin Miloşeviçleridir.
Chiller açığa alınmalıdır" de-
miştiniz siz...
- Canım, lafın gelişiydi onlar...
Siz de benim için "kurye" de-
miştiniz...
- Ben sizin kuryeliğinize say-
gı duyarım... Sadece yanlış in-
sanlariçin kuryelik yapıyordu-
nuz...
- Doğru yolu bulduk işte za-
manla...
- Tartışılmaz kuryelik ve ara-
buluculuk yeteneğinizi bu ya-
pıyataşıyacağınızdan, top sec-
ret telefon defterinizi ortak me-
saimiz uğruna kanştıracağınız-
dan eminim... Bakın Sergen'e,
o kadar forma değiştirdi, yine
süper oyun çıkartıyo!..
- Siz söylemeden ben söy-
leyeyim, geçmişte "KJm bu mil-
leti başbakanın güzelliği, mak-
yajı, elbisesiyle aldatmaya ça-
lışıyorsa Allah belasını versin"
dedim, demedim değil... Sizin
aklınız- fikriniz yerine bu özel-
likleri övenlere karşı bilinçaltı-
mın birtepkisiydi bu sanınm...
Ama güzelliğiniz de doğru ya-
ni...
- Ben de sizin bıyıksız hali-
nizi daha çok beğendim... Yi-
ne de o bıyıkları eski partiniz-
de bırakmayın!.. Malum, kırsal
kesim partisiyiz, seçim zama-
nı lazım olur o bıyıklar...
- Başüstüne efendim.. Zekâ-
nızbeni yine trtretti...
- Bu titreşimler, size genel
başkan yardımcılığı olarak ge-
ri dönebilirMr. Lover!.. Bu ara-
da rozeti takarken "Zorlamay-
/a ayn düşmüş davalarşimdi ku-
caklaşma aşamasında" desem
nasıl olur?..
- Şahane olur... Birteşsin ma-
salar, pardon... Birleşsin da-
valar...
Susurluk ayranı mı içtik ki, ay-
n düşelim?.. Kucaklaşsın da-
valar, çalsın davullar, inlesin
zurnalar...
-1 love you Mr. Lover!..
*••
Ustalar ustası Aziz Nesin,
katakullici insan tipinin ruh rönt-
genini çektiği, kurnaz taşralı-
nın bin bir hileyle politikada
yükselişini anlattığı romanına
ölümsüz bir isim vermişti: Zü-
bük!
Zübük sadece bir roman de-
ğil, bir kavram. Bu toplum as-
la Zübük sıkıntısı çekmedi. Top-
raklarımız bu konuda çok ve-
rimli.
Aziz Nesin öldü, Zübükler ve
zübüklük dimdik ayakta!
KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicaktaturk.net
HARBt SEMtH POROY semihporoyu! yahoo.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Ekim
YOM K/PPURSAVASIL
19?3'T£ BU6ÜN, OKmfrOĞUM YOM
Şt gAŞLAMtŞTl. YAUU& 7XK\/IUifJOeKİ EN KUT-
SAC &ÜUSAYtLAN YOU KİPPU&'OA, MtSIZ
veneJZi SÛVEYŞ KANAU 'A// AŞABAK Gü
suRiYeü'LEH İSE, iseAiL'iu etiA/oe rurru6u
SOCAM TEPei£Ri 'A/E *UJ2£Vt>eN HÜGUM
77. İSRAİL HEMEM <AG.Şl SACDfRl>» Seç
GÜÇLÜ SAVUNMAYA RAğMEN SUİZİYE'Yİ SO~
LAN TePeLE&UbEN SERi AmAATt S^޻KMffT
Gütueyoe tse, SÜVEYŞ KA/JAU'NIN SATI KJ~
YtSlNDA BİR Köp&jBAŞt ELOE
tULUNDUĞÜ i€l&.llçeKH-MEYE ZOfZtAMff
EtCJİA SONUMOA SAĞLANAU ATESKeSLE
SlR.-İSe/İİL SAVAÇI SONA E/e&OC&J,SU&YE İl£
ÇABJ>rŞl4AL4B. 1994 MAYISIAJA OBK SğeecOCTİ
ERZURUM SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
2001/10 Satış
Davacı Namık Özaydın vekili Av. Maviye Ağmil, davalı DDY Gen. Müd. Vekili Av. Zeki Umudum aleyhine açtığı izale-i şüyu da-
vasının yapılan duruşması sonunda;
Kesinleşen Erzurum Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2001/472 Esas, 2001/906 karar sayılı ilanu ile satışına karar verilip, satışı talq5
olunan;
Erzurum Merkez Istasyon Mah. Tapunun Pafta: 32, Ada: 5728, Parsel: l'de kayıtlı bulunan arsa vasfindaki 1415 metrekare yer
bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 45.987.500.000.- TL tahmini bedelle 10.12.2001 günü saat 14.00-14.10 arası açık artırma sure-
tiyle satılacaktır.
belirli günde tahmin bedelin bedelin % 75'ini bulmaz veya kanuni sebeplerle satış yapılamaz ise arttırma 10 gün uzatılarak 10.
günü bulan 20.12. 2001 günü aynı saatlerde tahmini bedelin % 40'ını verene kati olarak satılmasına karar verilmiştir.
Satış peşin para ile olup, ahcısına kanuni bir süre de verilebilir.
Satışa iştirak eden alıcılar şartname münderecatını aynen kabul etmiş sayılırlar. Hissedarlar hariç, diğer alıcılanndan tahmin edi-
len bedelin % 20'si nisbetinde teminat alınır.
Satış bedeli üzerinden % 18 KDV, alıcısından tahsil olunur.
Tellaliye, damga resmi, tapu harç ve masraflan satış günü tahsil olunur. Namına ihale olunan alıcılar, satış bedelini peşin veya ve-
rilen süre içerisinde yatırmadıklan takdirde haklanndaki ihale fesh olunur.
Varsa kendisinden önce en yüksek fiyat teklifînde bulunan kimse lîY'nın 129. md. sindeki şartlan haiz ise ona, değil veya mu-
vafakat etmez ise yeniden satışa çıkartılır.
îki ihale arasındaki \-uku bulabilecek fark ve diğeT zararlann kanuni faizleri ile hiçbir hükme hacet kalmaksızın ihalenin feshine
neden olan alıcısından tahsil olunur.
Gayrimenkul üzerindeki gerek ipotekli veya gerekse ipoteksiz hak ve alacaklılann işbu ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde
evrak ve belgeleri ile birlikte müracaatlan, aksi takdirde haklan tapu ile ispat bulmadığı müddetçe paylaşmadan istifade edemezler.
Bu hususta daha fazla bilgi aimak isteyenlerin, satış müdürlüğüne müracaatlan ilan olunur. 24.09.2001
Basın: 54950
GORUŞ
EMtN GÜRSES
Tek Başına Kurtuluş
Gazi Mustafa Kemal Paşa, Nutuk'ta emperyal
merkezlerin güce verdikleri önceliği vurgulayarak
uyarıyor: "Efendiler, hemalde dünyada bir hak var-
dır. Bu hak, gücün üstündedir. Ulusun haklannı bilip
müdafaa ve muhafazası yolunda her tûriü fedakârlı-
ğa hazır olduğuna ilişkin dünyaya bir kanaat vermek
lazım." Bu kanaati vermek görevini özellikle Kıvn-
koğlu, Büyükanıt ve Tolon paşalar üstlendi açıkla-
malarıyla.
Ingiltere Başbakanı Blair, perşembe günü Avam
Kamarası'nı acil olarak topladı. Toplantıda Bin La-
din'in Amerikalıları terorize etmeyi dini birzorunlu-
luk olarak gördüğünü, Bin Ladin terorizminin engel-
lenmesi gerektiğini ve Afgan halkının acılarının din-
dirilmesi için çalışacaklarını söylüyordu. VVashington
Taleban'a destek vererek Bin Ladin'in birterör ma-
kinesi olarak yetiştirilmesinin ortamını yaratmış, Af-
gan halkının terorize edilmesinin yolu açılmıştı. Bu-
gün, VVashington'a destek için her türlü çabayı gös-
teren Blair yönetimi, ABD'nin taleplerini öğrenmek
için VVashington'a Ingiliz Genelkurmayı'ndan Gene-
ral Piggott'u göndermişti. Blair, ABD'nin uluslara-
rası sistemde geri plana itilmesiyle Londra'nın özel-
likle Ortadoğu ve Avrupa'daki stratejik çıkarlarının
tehlikeye gireceğini biliyor.
Zamanın ABD Devlet Başkanı Reagan, 1985'te bir
grup Afgan mücahidini kabul etti Beyaz Saray'da.
Bunları "şeytanimparatoriuğu"nakarşı savaşan yük-
sek ahlaklı insanlar olarak tanımlıyordu Reagan. Ko-
münizme karşı cihad ilan etmişti emperyal merkez-
ler. Çünkü pazarları için tehlike yaratıyordu. Batı ken-
di cihadına ise demokrasi ve özgür dünya elbisesi
giydirmişti. Bugün ise eski müttefiki Taleban'ın ci-
hadına karşı. Dünün teröristleri bugünün kahraman-
ları, dünün kahramanları bugünün teröristleri ilan
ediiebiliyor.
Ekim 1984'te zamanın ABD Dışişleri Bakanı Shuttz
terorizmin "Batı uygariığı ve Batı'nın değerleriiçin bir
tehdit" olduğunu söylüyordu New York Park Avenue
Sinagogu'nda. Aralık 1985'te Yugoslavya Dışişleri Ba-
kanı, ABD Dışişleri Bakanı'na Filistin terorizmini do-
ğuran nedenlerin de dikkate alınmasını rica etmişti.
Shultz ise kızarak bu terörün herhangi bir nedeni ol-
madığını söylemişti. Ne diyordu Reagan: "Ben birkont-
rayım" Biz kontraları Nikaragua'daki terör eylemle-
riyle tanıyoruz. Demek ki Reagan'ınkilerterörist de-
ğil, özgürlük ve demokrasi savaşçısı.
Ankara teröre karşı Batılı müttefiklerinden destek
ararken, bazı Batı başkentlerinde Türkiye'ye baskı-
ların nasıl arttırılacağının hesapları yapılıyordu. Yu-
nanistan ve bazı Batılı müttefiklerimizin teröre des-
tek verdiklerini hatırlatıyor Kıvrıkoğlu Paşa. Bin La-
din'e destek verenler suçluysa PKK'ye ve diğerleri-
ne destek verenler ne olacak? Dağıstan'dan gelen
silahlı grupların Çeçenistan'a saldırdıklarında Putin
de Batı'yı uluslararası terörist saldın konusunda
uyarmış, fakat bir yanıt alamamıştı. Ingilizlerin Ya-
hudileri feda ederek Hitler Almanyası'nı yatıştırma
anlayışı bazı Batılı merkezlerde bir geleneğe dönüş-
müştür. Gazi, Nutuk'ta 1919 Paris Konferansfnda Ba-
tı'nın hakkımızda iftira uydurdukları, Avrupa'nın na-
musuna aşın güven göstermenin riskleri konusun-
da uyarmamış mıydı?
Blair, ulusal güvenlik konusundaki kanunların güç-
lendirilmesinin gereğini de vurguladı konuşmasında.
Batı'da demokrasi ve insan haklan, dahili sistemin
güvenli bir şekilde sürekliliğinin sağlanmasına kat-
kısı oranında önceliklidir. Emperyal merkezlerin eşit-
siz uluslararası ticaretten elde ettikleri kârların önem-
li oranda kendi toplumlannın refahı için kullanılma-
sı çabasının sistemin güvenliği için olduğunu bazı-
ları görmek istemezler.
Batı kendisinin medeniyetin beşiği olduğu iddiasın-
da. Uygarhğın, adaletin beşiği olduğunu iddia eden-
lerden Gazi'nin de ifade ettiği gibi "medeni ve insa-
ni muamele ve karşılıklı dostluk beklemek" haklı bir
talep olsa gerektir. Fakat bu talep geçmişte boşa çık-
mıştır. Yine Gazi uyarıyor: "Dünyada ve dünya mil-
letleri arasında sükûn ve iyi geçim olmazsa, bir mil-
tet kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrum-
dur." Bu sözleıden nasıl bir ders çıkarmalıyız? Em-
peryalist siyaset bir çıkmazdır. Kendisini kapalı ka-
pılar ardında güvencede sananlar aldanmışlardır.
Zamanında başkalannın sıkıntılarından medet uman-
lar bugün onlardan destektalebinde bulunmaktadır-
lar. Tek başına kurtuluş yoktur.
E-posta: emingurses@yahoo.com
Fax:0212 513 85 95
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
1 2 3 4 5 6SOLDAJN SAĞA:
1/ Halk ede-
biyatında anız
ölçüsüyle ya-
zılanşiirtürle- 3
rinden biri. 2/ 4
EskiTürkgü-
reşlerinden bi-
ri... Bir hü- 6
kümdara ver- 7
gi veren halk. R
3/ At ahm...
Havvaii'de °
karşıiama ya da uğur-
lama amsı olarak ve- -\
rilen. çiçeklerden ya- 2
pılmış kolye. 4/ Bir 3
nota... Mevlevi der-
vişlerinin kollannı iki
yana açıp dönerek ğ
yaptıkları ayin. 5/
Gözabcı parlak renk- '
libirpapağan... Japon „
lirik dramı... Hayvan-
lara vunılan damga. 6/ Olumsuzluk belirten bir
önek... Pembemsi turuncu renk. 7/ Sıkıntı, zah-
met... Işyeri. 8/ Kadınlann başlanna bağladıkla-
n tülbent. 9/ Mecazlı anlatım yollannı ele alan
edebiyat bilgisi dalı... Bulunulan yerden daha
yüksekte kalan dûzlük.
YUKARIDAN AŞAĞFVA:
1/ Oyunlann krah, krallann oyunu. 2/ " — var,
post var, meydandaeryok" (Yahya Kemal)... Ot-
layan hayvan sürüsü. 3/ On beşer pulla iki kişi
arasında oynanan bir oyun... Romanya'nın para
birimı. 4/ Lantan elementinin simgesi... Gökyü-
zü. 5/ Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu
süre... Numaranrnkısayazılışı... Genişlik. 6/Sod-
yumun simgesi... Eti lezzetli bir balık. 7/ İpek,
yün, pamuk gibi her türlü iplik kangalı... Ticaret
ve sanayi alanında faaliyet gösteren kimi kamu
kurumlanna verilen ad. 8/ Bir tür hafif ve kaba
ayakkabı. 9/ Söyleme, bildirme... Üzerinde film
çevrilen stüdyo.