25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 2001 CUMARTESİ HABERLER DÜNYADA BUGUN ALİ StRMEN Sakın Dellenme Mesut! Bu konuda hiç kompleksi olmayanlann ra- hatlığ/ içinde yazıyorum. 35 yıllık köşe yazarlığım döneminde herza- man milletvekili maaşlannın gelişmiş demok- rasilerdekine, eşit değilse bile yakın olması- nı savundum. Bizim basınımız ve kamuoyumuz yıllardır iki kesimin maaşlanna takmıştır. Birincisi mil- letvekilleri, ikincisi hariciyeciler. Her ikisinin maaşlan da, sokaktaki adama göre yüksek olsa da, dünya standartlarına ve kendilerine yüklenen işleve göfB düşüktür. Popülist tepkilerden korkmadan, bunları hep yazdtm. Hatta 12 yıl önce, yine milletvekili maaşla- nna zammın gündemde olduğu bir sırada, biz gazetecileri bir araya getiren Kaya Er- dem'e, haddim olmayarak, basının eleştirile- rine son verecek yöntemi de gösterdim ve, - Sayın Başkan, bir anayasa degişikliği ya- par ve "Milletvekili maaşı en yüksek gazete- ci gelirinden fazla o/amaz" dersiniz, bunlann eleştirileri şıp diye kesilir, dedim. Kendi aldıkian paraJann sözünü etmeyip, mil- letvekili maaşına söverek popülizm yapan ki- mi köşe yazarı ve patron kansı meslektaşla- nmı o gün epeyce kızdırmıştım. ••• Aynı zamanda sistemin tüm bozukluklarını politikacının ya da milletvekilinin sırtına yük- lemenin hem haksız hem deyanıltıcı olduğu- nu yazdım. öyle ya, demokrasinin öbüröğe- leri tam olarak yaşama geçmemiş olsa bile, hiç değilse seçim olduğuna, bir zamanlar "Ben odunu aday göstersem seçtiririm" di- yen ve sonra da hem adaylannı seçtiren, hem de kendi seçilen başbakanı bile olan bir ül- kede, milletvekili ile bakanlan seçen de bu halk olduğuna, onlan gâvurlarseçmediğine, Mos- koflar da atamadığına göre, bütün bir halkın sorumluluğunun yükünü milletvekilinin sırtı- na yüklemek, asilin suçundan vekili yargıla- maya benzemez mi? Ama bütün bunlara karşın, milletvekillerimi- zin son zamanlardaki avantacı kurnazlıklan, herkes gibi benim de midemi bulandınyor. Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'in bu avan- ta kurnazlığına kısa devre yaptınmasında, ki- mi hukukçulanmızın ima ettikleri gibi, popü- list kokan bir yan olsa bile, ben yine de bu ka- rarı halkın çoğunluğu gibi destekliyorum. Hele hele, Necdet Sezer'in, referandumu ber- taraf edecek olan açık kapıyı gösterdiği de dü- şünülürse... • • • İki gün önce bu sütunda, Sayın Sezer'in bu tavnnın, Çankaya - Yürütme ilişkilerinden son- ra, Çankaya - Yasama ilişkilerini de zedele- yebileceğini yazmıştım. Milletvekilinin her şeyi yapabileceği, buna karşı çıkmanın demokrasi düşmanlığı oldu- ğunu söyleyen ve kendisini demokrat sanan küt kafanın ülkede egemen olduğunu bilen- ler için, gelişmeyi öngörmek güç değildi, ama yine de politikacıyı, böyle bir çekişmede ken- disinin de zararlı çıkacağı konusunda uyar- mak görevimizdi. Pek seçkin seçilmişlerimizden, Sayın Me- sut Yılmaz, belki biraz da seçtirdiklerinin bi- rer birer elinin altından kaymasının sinirliliğiy- le dellenmiş ve referandum karannı "sivil si- yaseti boğmak isteyenlere gün doğması" olarak nitelemiş. Bence Sayın Yılmaz hiç dellenmesin! Çün- kü dellenirse, zaran yine kendisi ve meslek- taşlan görecektir. Sayın Yılmaz'ın sivil siyaset dediği olgu o hale geldi ki, halk şu sivil siyasilerden o ka- dar gına getirdi ki, bu tür çıkışlara karşı "Val- la sivil siyaset dediğin buysa boğulsun da- ha iyi!" yanıtını verebilir. Hem biz bu sivil siyaset yutturmacasını ye- miyoruz. Ayol, şu ünlü anayasa değişikliğinin, Avru- pa'nın baskısıyla yapıldığını duyup bilmeyen mi kaldı? Hazretler sizin sivil inisiyatifiniz, çerçevesi önceden verilmiş degişikliklere, avantaya açı- lan kapıyı eklemekten öte nedir ki? Uortum Süleyman a af, gerekçeli kararı bekliyor • tstanbul Haber Servisi - Beyoğlu Ilçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli olduğu dönemde televizyonda travestilere hortumla dayak atarken görüntüleri yayımlanan "Hortum Sükyman" lakaplı Başkomiser Süleyman Ulusoy'un yargılanmasına devam edildi. Beyoğlu 6'ncı Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, şikâyetçi 8 travestiden her biri için hakkında 5'er yıl hapis istenen Ulusoy katümadı. Duruşmada dinlenen şikâyetçi MeKke Demir, Ulusoy'un 1991 yılında Ülker Sokağı'nı terk etmeleri için kendilerini hortumla dövdüğünü, mahalledeki esnaftan alışveriş yapmalannı yasakladığını belirtti. Mahkeme. Hortum Süleyman'ın af kapsamına girip girmeyeceğini belirleyebilmek için Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli karannı bekliyor. Canlı bomba operasyonunda Hkişitutiiklandı • tstanbul Haber Servisi - Istanbul'da DHKP- C örgütü adına "canlı bomba" olarak eylem yapacaklan öne sürülen 2 kişinin de aralannda bulunduğu 14 kişi yakalandı. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne dün çıkanlan 14 kişiden 11 'ı tutuklandı. Tutuklananlar arasuıda "canlı bomba" olarak kullanılacakları öne sürülen Devrim Kalaycı ile Şengül Aslan da bulunuyor. Olüm orucuna yatanların biryıldır uykusuz olan analarıferyat ediyor: Artık ağlamak istemiyoruzİLHANTAŞÇI ANKARA- Siyasi tutuklu ve hükümlülerin 1 yıldır sürdürdüğü açlık grevi ve ölüm oruçlannuı sıkıntısını en fazla analar çekti. Artık tükendiklerini söyleyen analar, tt Arûk ağlamak istemiyoruz. Çiçeklerimiz her geçen gün soluyor, solduruluyor" dediler. Başbakan Bülent Ecevit'in yaşadıklanru anlayamayacağuıı anJatan analar, bunun gerekçesini, "eviadı olmayan Çiçeklerimiz SOluyor Açlık grevi ve ölüm oruçlarının sıkıntısını en ççk analar çekti.Yaşadıklannı Başbakan Bülent Ecevit'in anlayamayacağını öne süren acılı analar, bunun gerekçesini, "Evladı olmayan acıyı göremezmış" diye açıklıyorlar. aayı göremezmis" şeklinde açıklıyorlar. Cezaevinde ölüm orucu eylemini sürdüren bazı tutuklu ve hükumlülerin analan gazetemizi ziyaret ettiler. Yaşadıklannı, düşündüklerini ve istemlerini ana başlıklanyla şöyle sıraladılar: • Çocuğum 8 yıldır cezaevinde. Azığını ben taşıdım. Yol ortalannda ben coplandım, ben sürüklendim. Çocuğum 1 bardak sıcak çaya hasret. Nerede devlet? • F tipini nasıl tanıttılar? Hani lüks villalar, hani çiçekli masalar, hani çocuklanmızı örgütten kurtarmalar. Cezaevlerinin önünden analar alınıyor. Benim vergilerimle birileri saltanat sürmesin. Vicdan diyorum. Çocuklarırruza hoyratça el uzatmasınlar. • Devleri yönetenler biz analan kandırdı. Evladı olmayan acıyı göremezmiş. Insanım diyenleri, duyarh olmaya çağınyoruz. • Bakanlarla görüştük. 3Biz bir şey yapamayız" diyorlar. Onlar bir şey yapamayacaksa kim yapacak? Adalet Bakanı bizleri kabul etsin. • Çiçeklerimiz soluyor, solduruluyor. Ölümlere daha ne kadar seyirci kalacaklar? Yeter artık. Artık ana yüreğim dayanmıyor. Eğer kimse sesimizi duymayacak, çözüm bulmayacaksa demek ki biz bu ülkenin vatandaşı değiliz.Bizi başka ülkeye göndersinler. Artık ağlamak istemiyoruz. İHD Başkanı Öndül diyalog çağrısında bulundu. Tecride son verilmeli İSTANBUL/ANKARA (Cumhuri- yet)-însan Haklan Derneği (İHD) Ge- nel Başkanı Hüsnü Öndül, 1 yıldır sü- ren ölüm oruçlarının sona erdirilmesi için atılacak tek adımın "diyalog" ol- duğunu vurgulayarak yetkilileri göre- ve çağırdı. Tecridin kaldınlması gerek- tiğini kaydeden Öndül. "İnsanın tecrit edümesiinsan onuruna birsakündır. Tec- rit bir tür işkencedir" de- di. istanbul Cniversitesi öğrencileri, devletin ölüm oruçlan karşısındaki du- yarsız rutumunu protesto etti. Insan haklan savunu- culan "Sessiz TepkT ey- lemlerini dün de sürdür- dü. F tipi cezaevlerine kar- şı 20 Ekim 2000 tarihinde başlatılan ölüm orucu ey- Iemi bugün 1. yılını doldur- du. Ölüm orucu eylemin- de bugüne kadar dışandan destek eylemi yapanlarla birlikte 40 ki- şi yaşamını yitirdi. Olüm oruçlanna son vermek amacıy- la cezaevlerine 19 Aralık 2000 tarihin- de girişilen "Hayata Dönüş" operas- yonunda yaşamını yitiren 32 kışiyle birükte devletin F tipi cezaevi konusun- daki ısran 72 kişinin yaşamına mal ol- du. Eylemde 150'yi aşkın genç sakat kal- dı, hafızasını yitirdi. Öndül açıklama- sında, tutuklu ve hükumlülerin görecek- leri muamelenin insan onuruna uygun olması gerektiğini vurgulayarak "Yük- sek güvenlik nitelemesi bia ilgilendir- miyor. Bizi, insanlan yüksek güven- lıkîr cezaevlerinde hangi koşullarda tuttıığunuz ügilendirmektedir. Bu koşul- lar, haklann ve özgürlüklerin özünü ze- deüyorsa itiraz ediyoruz" diye konuş- ru. istanbul Üniversi- tesi(tÜ)BeyazıtKam- pusu'ndalYÖ-DER'li bir grup öğrenci, F ti- pi cezaevlerine karşı başlatılan ve birinci yı- lını dolduran ölüm oru- cu eylemine karşı dev- letin takındığı tavn pro- testo etti. "YÖK'e ve Savaşa Hayır Demek İçin 6Kasun'da Anka- ra'ya" yazılı bir pan- kartla IÜ kapısına ge- len öğrenciler, burada " Yaşasın ölüm orucu direnişimiz" slo- ganını attı. YÖK'ü ve Afganistan'a yapılan ABD saldınsını da protesto eden öğrenciler, ölüm orucu eyleminde yaşamını yiti- ren IÜ tktisat Fakültesi 4. sınıf öğren- cisi Zehra Kulaksız'ı da taşıdıkları "GençükZehralana geleceğe yürüyor" pankartı ve "ZehraKulaksızölüınsüz- dür" sloganıyla andılar. Açıklamanın ardından öğrenciler olaysız dağıldı. • İstanbul Üniversitesi öğrencileri, devletin ölüm oruçlan karşısındaki duyarsız tutumunu protesto etti. Insan haklan savunuculan "Sessiz Tepki" eylemlerini dün de sürdürdü. İĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN u Adalet Bakanı Türk: Adli Tıp raporlan erken verirse sorun baştan çözülür Işkenceyi öııleıneııin ilk şarb Türk: İşkence ancak Adli Tıp ra- porlan ile ortaya çıkrvor. ANTALYA (AA) - Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, işkencenin bir anayasa suçu olduğunu vurgulayarak işken- ce ve insan haklan ihlalleri- nin önlenmesinde Adli Tıp Kurumu'na büyük görev düş- tüğünü bildirdi. Adalet Bakanı Türk, An- talya'nın Kundu köyünde bu- lunan Adalet Bakanlığı Güç- lendirme Vakfı Dinlenme Te- sisleri 'nde başlayan "Adli Tq) Günleri Kongresi"nin açılı- şında yaptığı konuşmada, in- san HakJan Evrensel Beyan- namesi ile Türkiye Cumhuri- yeti Anayasası'nda, işkence- nin yasaklandığını anımsattı. Adli Tıp Kurumu'nun işken- ce ve insan hakian ihlalleri- nin önlenmesinde çok önem- li bir işleve sahip olduğuna işaret eden Türk şunlan söy- ledi: "İşkence ve insan haklan OılaDeriAdKTıpKurumu'nun vereceği raporİarile orta>a çı- kabihnektedir. İşkence ve in- san haklan ihlaflerinin sık sık yaşanmaması için başka ku- rumlann yanında Adli Tıp Kurumu'na da önenni görev- ter düşmektedir. İşkence ve insan haklan ihlallerinin ön- lenmesi, Adli Tıp Kuru- mu'nun etkili ve zamanında rapor vermesiyle nıümkün olabilecektir. Adli Tıp Kuru- mu bu ihlaüeri ne kadar cid- di ve kısa sürede ele ahrsa iş- kence ve insan haklan ihlal- lerini de o derecede önleyebi- nriz." Bütün insan haklan sözleş- meleri ve anayasada, işkence- nin insanlık suçu olarak orta- ya konduğunu ifade eden Türk, sözlerini şöyle sürdür- dü: "Böylesine bir insanhk su- çuna ülkemizde yer verme- mekiçin ahnacakolan idari ve eğitsel tedbirlerin yanında, Adli Tıp Kurumu'nun bu ko- nuda görev yapması büyük önem taşunaktadır. Tüm bun- laıia Türtdve'yi insan hakla- nna saygıh, hukuk devleti il- kesinin tam olarak gerçekleş- tiği bir ülke haMne getirmek is- tiyoruz. Adalet devletin teme- lidir. Bu temeun sağlam obna- smda adli tıbbuı büvük öne- mi vardır." Adalet Bakanı Hikmet Sa- mi Türk, adaletin çabuk ger- çekleşmesi için bilgi ve bel- ge akışmın da süratli olması gerektiğine dikkati çekerek bu amaçla Adalet Bakanlı- ğı'nın uygulamaya koyduğu "UlusalYargıAğı Projesrnin sürdürüldüğünü bildirdi. Ba- kan Türk. "2004 yıh sonuna kadar bitirilmesi hedeflenen uhısalyargı agıprojesi ile mab- kemeler, viiksek mahkcme- ler,Adalet Bakanlığı Ue kanıu kurum ve kuruluşlan bügisa- yar ağı ile birbirlerine bağla- nacak" dedi. Bakan, proje- nin tamamlanmasıyla işlem- lerin hızlanacağım söyledi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com 11 Eylül saldırılarından bu yana, "Neden Islam ülkeleh geri" sorusu da daha sık so- rulur hale geldi. Italya'nın aşı- n sağcı Başbakanı Berlusco- ni, Hıristiyan dünyasının Islam dünyasından daha üstün oldu- ğunu söyledi, bunu Italyan ya- zar Fallaci nin benzer sözleri izledi. Islam dünyasından ve Batı dünyasından, Islam dünyası- na yönelik bu tür küçümseyi- ci ifadelere karşı yoğun eleş- tiriler yapıldı. Toplumlar dini inançlarına göre ileri ve geri diye sınıflandırıldı. Özellikle Batılılann bunu yapması yakı- şık almadı. Kaldı ki, Hıristiyan- lık da eğer katı bir şekilde yo- rumlanırsa çok geri hükümler içeriyor. • • • Bütün bu tartışmalarda bir başka gerçek daha var ki, bu- gün Islamiyeti bir inanç olarak benimsemiş uluslar, ülkelerve toplumlar, yoksul ve uygarlık açısından geri bir düzey- deydeler. Afganistanlılar, yaşa- dıkları ağır ve uzun bir sava- şın da etkisiyle seyredenleri ürküten birgeriliksergiliyoriar. • • • Islam Ulkeleri Neden Geri? Onların durumu, yalnızca inançlanyla açıklanamaz, diye- biliriz. Ne dersek diyelim Afganis- tan'da islam dini adına çok ağır bir uygulama sürdürülü- yor. Kız çocuklarının okutul- maması ve yaşamdan dışlan- masıyla başlayan baskıcı, ilkel, geri bir sistem görüldüğü ka- darıyla bütün toplumu bunal- tıyor. Islamiyet adına bu ülke- de uygulananlar, diğer ülke- lerdeki Müslümanlan da derin- den etkiliyor ve yaralıyor. inanç- lannın bu kadar geri bir anla- yışla uygulamasını izlemek bir Müslümanın kafasında "Aca- ba?" sorusunu da gündeme getiriyor. • • • "Acaba" sorusunu daha da korkutucu hale getiren, Afga- nistan dışındaki ülkelerdeya- şayan Islamcılann da zaman zaman Taleban benzeri açık- lamalar yapmalan. "Neden Müslüman ülkeler geri?" so- rusunu bir daha soralım. Bu- nun nedeni bu dinin yanlış yo- rumlanması mı, bu dini be- nimseyen toplumların geri ol- malan mı, yoksa bu dinin için- de geriliğe malzeme verecek unsurlar bulunması mı? Bu köşede birçok kez dile getirdik. Her inanç ve ideolo- ji, uygulamacı veyorumcunun kavrayışına göre farklı farklı algılanabilir. Bu yüzden de dinlerde mez- hepler, tarikatlar, cemaatler or- taya çıkmıştır. Aynı cemaatin bile uygulama ve yorumlan- nın farklı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle sorunu dinin kaynak- larına bağlamak doğru olmaz. Aynca böyle bir yorumun ya- rarı da yoktur. O zaman Islamiyeti benim- seyen toplumların geri olma- sı, bu tür yorumlamalarda ta- yin edıci bir rol oynuyor diye- bilir miyiz? Biraz daha açarsak, Islamiyeti benimseyen top- lumların geriliği, geri yorumla- n da beraberinde getiriyor. Ön- ceki gün gazetelerde Türk Di- yanet Vakfı Yayınları'ndan çı- kan bir kitaptan pasajlar yer âl- dı. "Günümüz Meselelerine Fetvalar" isimli kitapta yeralan yorumlar, Islam dünyasının ge- riliğini gözler önüne sermesi bakımından çarpıcı örnekler sergiliyor. Aslında, Türkiye Müslümanları, dünyada Isla- miyeti en esnek ve çağdaş bir şekilde yorumlayacak durum- dalar. Türkiye laik bir ülke. Bu ülkede çağdaş bir şekilde ya- şayan Müslümanlarçok büyük ağırlığa sahip. Üstelik Türkiye, diğer ülkelerle karşılaştırıldı- ğında daha gelişmiş bir ülke. • • • Bu gelişmiş laik ülkede bu ülkenin resmi bir kurumu olan Diyanet Işleri, kadınlann saç- larına karışmayı, saçlannı kı- sa mı uzun mu kestirecekleri konusunu fetvalarla karara bağlamayj savunan kitaplan yayınlayabiliyor. Bu ülkenin Diyanet Işleri ka- dınların saçlannı boyatıp bo- yatamayacağına kocalann ka- rar vereceğini söyleyebilen bir softalığa yataklık edebiliyor. Bu konuda epeyce bir araş- tırma yapan bir kimse olarak söyleyebilirim ki, Türkiye'de Islamcılar, Islamiyeti yorum- layan kitaplannda öylesine ge- ri fikirler ileri sürüyorlar ki, iş- te bu krtaplan her kanştırmam- da, yeniden "Acaba"sorusu- nu sorduğum oluyor. Bu soruyu sorduktan son- ra, Yahudiliğin, Hıristiyanlığın kutsal kitaplarına bakıyorum, istenirse bu kitaplardan da çok katı yorumlar çıkabileceğini görüyorum. O zaman soru- nun kaynaklarda değil, o kay- nakları yorumlayan kafalarda olduğu sonucuna vanyorum. Islam toplumların en temel sorununun kadın olduğu inan- cındayım. Kadını toplum dışına şu ve- ya bu şekilde iterek, kadını ikinci sınıf yurttaş görerek bir düzen oluşturmaya çalışıyor- lar. Kadının etkin olmadığı bir toplum ise geriliğe mahkûm hale geliyor. Islam dünyasının kadın so- rununu, baştan ayağa yeni- den tartışması gerekiyor. Ba- na temel takıntı bu noktada düğümleniyor gibi geliyor. Aydıniar yargftnyor Düşünceye ozgunuk davası İstanbul Haber Servi- si - Bazı sıyasüer ve ya- zarîann ceza ahnasına neden olan yazıların yer aldığı 'Düşünce>e Oz- gûrlûk-Herkes İçin" ki- tapçıgına imza atan 65 kişinin yargılanmasına başlandı. îstanbul 4 No'lu DGM'deki duruşmaya tutuksuz sanıklardan Adalet Ağaoğhı, Şanar \urdatapan, Ayşe Lale Mansur,ZuhalÖlcaj Bfl- gmer'uıdearalanndabu- lunduğu 6 samk kanJdı. Sanıklardüşünce özgür- lüğüne inandıklan için bilerek ve isteyerek ki- tapçığı inızaladıklannı belirttiler. Duruşma, diğer sanıklann ifadeJerinin ahnması amacıyla ileri birtariheertelendi. Duruşma sonrasında açıklama yapan Ağaoğ- lu, herkesin söz ve dü- şüncesini açıklamasıyla şiddetin önüne geçilebi- leceğini söyleyerek "Bir yazar olarak düşüncele- rkni,vazarak,konuşarak söyleyemeyeceksemken- dJnrinasdifade edecegm. Benim silahım kalemim, tankını tüfeğan yok ki" dedi. Sinema sanatçısı Lale Mansur ise hoşa gitme- yen her türlü sesin dü- şünceyasağı ile kesilme- ye çaişıldığını belirte- rek *Biz buraya spor ol- sun diye gehniyoruz. Di- terimbusefer gerçek bir yargdama ohır*diye ko- nuştu. Duruşma, Saadet Partisi milîervekilleri Mehmet BekaroğJu ve Rıza Güneri ile Hasan Celal Güzel'in de arala- nnda bulunduğu birgrup tarafindandestekamacry- laiziendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle