Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19EKİM2001 CUMA
DIZI
Şeriat tehlikesi sürüyorÜlkemizde hâlâ Kuran hükümlerinin tam olarak uygulanacağı bir düzenin
kurulması için çabalayan ve çalışan gizli veya açık çok sayıda örgüt bulunuyor
rürkiye'de 'şeriat'
tehlikesinin
ortadan
kalkacağını
düşünebilmek
olanaksızdır. Bu
nedenle, şeriata özlem
duyanlar hep var
olacaklanna göre, İaik
düzen' savunuculannın
da bu 'şeriat
tehlikesjne'karşı
sürekli tetikte
durmalan zorunJu
olmaktadır.
Ne yazık kı, ta Tanzımat 'tan bu yana
uğraştığımız halde dılımuzdk bır karşılık
uyduramamamız bır yana, ılgmçtır,
Fransızca "lafc" ve tngılızce "secular"
sözcûkJennın dışında bu kavramın ote-
ki dıllenn herhangı bınnde de bır karşı-
lığı yoktur, gorduğumuz kadanyla Bu
nedenle otekı toplumlar da, çaresız ya
"bîc'' ya da "secular" sözcüklennı kul-
lanmaktadırlar bu kavram ıçın
Mustafa Kemal de genellıkle Fran-
sızca bılen butun Osmanlı aydınlan gı-
bı "lafc" sozcuğunu kullanmıştır doğal
olarak Ancak, soz konusu çevrclerce ıs-
raria öne sürulduğü gıbı, yalruz sozcuk
almakla kalmavıp. acaba gerçekten la-
fltlik uygulamasını da mı Fransızlardan
aynen kopya etmıştır
1
' Yaru. Turkıye'de-
kı laıklık uygulaniası, Fransız laısızmı-
nin bır benzen mıdır
9
Bılındığı gıbı, tanhtekj ılk "laik dev-
let" olan Fransa Cumhunyetı, 22 Eylul
I792'de Fransız Devrimi'nden sonra
kurulmuştur Fransız Devnmı de Kato-
Kk Kilisesi'nin teokratik devletine
karşı venlmış, ta 13 yüzyılda Bacon,
Dante, Petrarea, Bocaccio gıbı höma-
•ist aydınlann duşuncel onculuğunde
başlayan Rönesans, Reformasyon ve
Aydınlanma donemleri boyunca tam
bcş yuz yıl surmuş kanlı savaşımlann
sonunda gerçekJeştırebıIrruştır ancak
Yanı, savaşım venlen teokratik devlet
sonuçta bır kıhse devletıdır, dolayısıyla
"şeriat" da (dınsel hukuk da) dının ken-
dısınden değıl, kıhserun savunduğu
ınançlardan kaynaklanmaktadır
tndlveşerlathütaimteri
Çünkü tncil. gene bılındiğı gıbı hem
gökten ınmış bırTann kıtabı değıl, bınn-
cı ydzyılm ıkıncı yansında 4 havan ta-
rafindan yazılmış ve nıce sonra gene kı-
lise tarafindan kutsanarak Tann kıtabı
kabul edılmıştır. hem de kesmlıkle şen-
athûkumlenıçermemektedır Bu neden-
le, orneğın Katolık kıhsesınm kurduğu
bir teokratik devletın şer'i kurallanna
karşı çıkmak, Hınstıyanlığa değıl, Kılı-
seye karşı çıkmak anlamına gelmektedır
Nıtekım, gerek Papaz Martin Luther,
gerekse tngıltere KralıVTII. Henry, Ka-/
tolik kılısesıne başkaldırarak yenı Hıns-
tıyan kılıseler, Protestan veAnglıkan kı-
lıselennı kurabılmışlerdır
Oysa, Muslumanlann ınancına gore
Kuran gokten vahıvle ınmıştır, yanı
Tann'nın kıtabıdır \ e tslamıyet aynı za-
manda bır devlet olarak da kurulduğu
ıçın kutsal kıtap yaşamın neredeyse her
anı ıle ılgılı bır hukiim ıçermektedır
Kutsal kıtaptakı bu dınsel kurallara (şer'ı
hukuka) karşı gelmek de. dini bütun
(koktencı. mutedeyyın) Muslumanlar
ıçın kesınlıkle Islamıyete karşı gelmek
anlamında değeriendınlmektedır Yanı,
Muslumanltkta, Sunnı \e Şıı camılenmn
dışında. bır uçuncu camı orgutlenmesı-
ne, "zinhar" ızın yoktur Orneğın, Ana-
dolulu Alevi \e Bektaşiler, Islamıyetı
kendılennden ayn yorumlayarak "cem
evleri" adı altında yenı bır camı orgut-
lenmesıne kalkıştıklan ıçın, Sünni- Ha-
nefilerce. tam beş yuz yıldır "zındık"
(dınsız) ılan edılerek cezalandınlmaya
çalışılmaktadır. bılındığı gıbı
Gerçı. Incil'ın de Kutsal Kıtap'ın bır
bolumunu oluşturması nedenıyle.Tevrat
ve Zebur'dakı. Musa v e Dav ut pe\ gam-
berlere vahıv voluvla ındınldığı savla-
nan Tann buyruklannı Hınstıyanlann da
benımsedıklennı. dolavısıyla şeriatın
Hıristiyanlıkta da aslında kutsal ki-
taptan kaynaklandığını one surenler
de yok değıldır doğrusu
Laik devlet modell
Ama, butun bunlara karşın gene de,
Katolık kılısesırun teokratik de\ letme
seçenek olarak Batı'da gerçekleştınlmış
bır "laik devlet" modelının, Musluman
toplumlarda da aynen uygulanabıleceğı-
nı soyleyebılmek, gerçekten ne denlı
olanaklıdır acaba
9
Hele hele, Osmanlı Imparatorlu-
ğu'nun, kurulduğu gunden ıtıbaren yar-
gı ve eğıtım ıle yonetımdekı bazı gorev -
len butunuyle \e sureklı koktendıncı
Sunnı- Hanefı çevrelere bırakmış olma-
suıa karşın gene de tanhın hıçbır anında
bırteokratik devlet halıne donuşmedığı,
dolayısıvja Rönesans, Reformasjon,
Avdınlanma çağı gıbı duşuncel sava-
şım donemlennın de kesınlıkle vaşan-
madığı duşunulurse. bovle bır toplum-
da ha deyınce Fransız modelıne uvgun
bır laik cumhuriv etin kurulabıleceğını,
galıba akıldan geçırebılmek dahı soz ko-
nusu olmasa gerektır
Nıtekım. Mustafa Kemal de 1928'de
"Devletin dini Islamdır" maddesını
anavasadan çıkarttırarak de\ letı bır "la-
ik cumhurivet" halıne dondurmeden
once. ta 3 Mart 1924"te. av-nı anda Mec-
lıs'ten geçırttığı uç yasayla bır yandan
Halifeliği ve Şer'iye ve Evkaf Bakan-
lığı'rn kaldırtıp eğitimin vakıflann
elinden alınarak de\ letin temel gore-
vi haline getirilmesini sağlarken. ıl-
gınçür ote yandan da gene aynı anda baş-
bakanlığa bağlı bır genel mudurluk ha-
lınde Diyanet Işleri Başkanlığı'nı kur-
durtmuştur
Gorulduğu gıbı, Diyanet îşlen Baş-
kanlığı, ulke vonetımınde soz sahıbı.
ozerk bır kurum olarak tasarlanmamış-
tırkesınlıkle Bu nedenle. neŞer'heVe-
kâlerinın, veva Şeyhulislamlığın de-
vamıdır. ne de îslamıv etle ılgılı v ev a da-
ha genış anlamda teolojık bır akademık
kuruldur Gorev ı de, bızce hıç kuşku yok
kı, bıryandan Sunnı-Hanefı Musluman-
lann ıbadetlennı duzenlı bırbıçımde ye-
nne getırmelennı sağlamak ıse, ote yan-
dan da şenat hukumlennı yenıden yurur-
luğe sokabılmek amacıyla sıyasal erkı
ele geçırme hevesındekı koktendıncı
Sunnı-Hanefı çevrelen sureklı kontrol
altında tutmak olsa gerektır asıl
çok partlH duzen
Gene bızce hıç kuşku yok kı bu neden-
le de. Dı>anet Îşlen Baskanlığı'nda laik
cumhunyetten yana olan Sunnı-Hanefı
dın adamlan gorev lendınlmıştırsadece
Çunku, Sunnı-Hanefiler, bılındığı gıbı
ılk gunden ıtıbaren Osmanlı Imparator-
luğu'nu bır şenat dev letı halıne donuş-
turebılmek ıçın sureklı çeşıtlı gınşım-
lerde bulunurlarkenAlev ı \ e Bektaşiler.
hep devletten yana olmuslar ve şenatçı
amaçlarla sı> asal erkı ele geçırmev e ke-
sınlıkle kalkışmamışiardır hıçbır za-
man Ama, çok partılı duzene geçıldık-
ten sonra Şenatçı Sunnı-Hanefî çevTe-
lenn baskısıyla daha tnönü donemın-
de. Şemsettin Günaltav hukumetınce
23 Mart 1950de çıkanİan 5634 sayılı
yasav la Diyanet Îşlen Başkanlığı da hız-
la yozlaştınlmaya başlanılmıştır
Anadolu laikliğl
Bılındığı gıbı. bugun de, sankı "din
ile dev let arasında bir bağımlılık iliş-
kisi" olabılırmışçesıne, Sunnı-Hanefı
çevreler "laisizm" kavramını ısrarla
"din ile dev letin karşılıklı bağımsızlık
ilkesini benimseverek birlikte yaşa-
ması" şeklınde tanımlayıp "dinin dev-
let işlerine karışmasının yasaklanma-
sı gibi, artık dev letin de din işlerine ka-
nşmaması gerektiğini" savunarak bır
yandan Diyanet İşleri Başkanlığı nın
devlet kurumu olmaktan çıkanlmasını
ve yonetımının butunuyle Sunnı-Hane-
fılere devTedılmesını ısterlerken ılgınç-
tır, ote v andan da Diyanet îşlen Başkan-
lığı'ndan temsıl hakkı ıstemelen ıçın
Alevı-Bektaşılerı kışkırtmaktadırlar.
sankı bu yozlaşmayı daha da hızlandır-
mak amacıy la. ozellıkle
Kısacası. bızce salt "Divanet İşleri
Başkanlığı" bıle. Mustafa KemaFın
kurduğu "laik cumhuriyetin". kesın-
lıkle Fransız laısızmının bır kopyası ol-
mavıp,Anadolu'nunkoşullanna gore bı-
çımlendınlmış bır Musluman toplumda
gerçekleştınlen ilk özgül ve özgün uy-
gulama olduğunu yetennce tanıtlasa ge-
rektır doğrusu Nıtekım bu farkı, hal-
kının çoğunluğu Katolık v eya Protestan
Batılı laik ulkelerde kurulmuş. adında
"Hıristiyan" sozcuğu de bulunan par-
tılerle, adında lslamıyetle ılgılı herhan-
gı bır sozcuk bulunmav an ulkemızdekı
dıncı partılenn ızledıklen polıtıkalar ara-
sında olduğu gıbı, dev letlenn bu partı-
lere karşı takındıklan tav ırlarda da açık
açık gormek olanaklıdır
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLt
'Daha İnsanca Bir
Diinya' Kunmak...
Geçtığımız pazargunu, Caddebostan'da, Kadı-
koy Kultur ve Sanat Merkezı'nde, Çağdaş Yaşa-
mı Destekleme Dernegı Kadıkoy Şubesı Yayın Ko-
mısyonu Başkanı Gulheran Esen'ın ve arkadaş-
larının hunerlı ellerıyle hazırlanan b/r toplantıda bır
soyleşı yaptım Alabıldığıne dıkkatlı ve duzeylı bu-
yuk bır dınleyıcı kıtlesıyle beraber, dunyamızın ve
ulkemızın bugunune baktık ve gelecege çevırdık
gozlerımızı Insanlığın ve onun bır parçası olarak
bızım ıçınde bulunduğumuz koşullar, olsa olsa ko-
tumserlık aşılayıcı, ama hıçbırı bunların yazgı de-
ğıl, "daha insanca bır dunya"yt kurmak elımızde
Onemlı olan, onu duşlemek, aramak ve hayata
geçırmenın de kavgasını yapmak
•
Uç buyuk dengesızlığın acısını çekıyor ınsanlık
Bunlar da, ınsanla doğa, gezegenın Kuzey'ı ıle
Guney'ı, ve son olarak da her toplumda zengın-
lerle yoksullar arasındakı dengesızlıkler Uçu de
bırbırıne bağlı bu dengesızlıklerın, çozumlerı de
Kurtuluşun ılk adımı, onları çozmek olacak
Buyuk soru da şudur Kaynağında yatan ne
bunların?
Hıç kuşkusuz, en başta kapıtalızm ve son yıllar-
da da onun "yenı lıberal" polıtıkası1
"Kureselleşme" bu polıtıkanınarkasınatakıldı-
ğından, dunyamızı bır genel "metalaşma" ve "pa-
zarlama" çığırı ıçıne sokarak yuruyor doğaya ve
yaşama ılışkın bır buyuk ozelleştırme, "ortaklaşa
olmamız gereken"\ yıkıyor, "kamusal"'la "sosyal"\
da pıyasanın emrıne verıyor
Ne var kı, lıberal şarlatan, ışın aslını gozlerden
saklayıp lıberalızmı allayıp pulluyor ve temeldekı
sıstemın, yanı kapıtalızmın varlığını dıkkatlerden
kaçırtıyor, çunku sahtekârdır ve buyuk sermaye-
nın hızmetıne koşulmuştur
11 Eylul'de yenı ve daha da korkunç bır çehrey-
le ortaya çıkan "teror" de bu surecın urunudur
ABD'de Pentagon'un yanı sıra, Dunya Tıcaret
Merkezı'nın -o dev- ıkız kulelerı bır sımgeydı, elı-
nı kolunu sallaya sallaya yayılan bır malı ımpara-
torluğun sımgelerı' Kalkınma adına yoksul ulkele-
re yanlış ışmarlar verenler onlar Boylece, terore
zemın hazırlayıp hınçları bıleyenler de onlar
1
Terore karşı dunya çapında mucadeleye evet,
ama sılahla çozume hayır
1
Turkıye de bu muca-
deleye katılacak, acı deneyımlerının derslerınden
yararlandıracaktır Ancak, evlatlarının kanını Af-
gan dağlarında akıtmaya hayır
1
Ote yandan, Islamdan terore varmak elbette bır
zorlamadır, ama şerıatçılığın terore çanaktuttuğu
da goz ardı edılmemelı
1
Dıncı ırkçı ve eşıtlık duş-
manıdırşenat Bır buçuk mılyarlık Musluman dun-
yada tek "laikCumhunyet" olan Turkıye'yı, bu teh-
lıkenın uzağında tutmalıyız Bu bakımdan eğıtım-
de yapılacak çok şey var Sıyaset arenası ıçın de
oyle "Taleban"\a "Tayyıban" arasındakı sınır aşıl-
maz drye görulmesın
1
"Daha insanca bır dunya" ıçın, geleceğın eko-
nomısı adına soylenenler de pek onemlıdır Eko-
nomı, ınsandan soyutlanmıştır, onu "ınsansallaş-
tırmak", bu arada "dayanışmalı" bır ekonomı kur-
mak temel amaçlar arasında olmalı Bu bızı, bır
yerde, "kapıtalızmı aşma"ya, ılk aşama olarak da,
bugun ınsanlığın ıçınde çırpındığı "lıberal çık-
maz"dan sıyrılma zorunluluğuna goturuyor
Kımler rol alıyor bu dev hareketlenışte'?
Her ulkenın emekçılerı, ışçı sınıfı ve onun sen-
dıkaları, sıvıl toplum orgutlerı, çevrecıler, tarımcı-
lar, yurtseverler, demokratlar
Ve elbette kadın hareketının orgutlerı
Kadın sorununda ulkeden ulkeye farklılıklar ne
olursa olsun, femınıst hareket dunya çapında -
pek onemlı- uzlaşmalar da sağlamıştır, şıddete,
egemen kalkınma modelıne toplumların mılıter-
leşmesıne karşı çıkış bunlar arasındadır Dıyebılı-
rız kı, dunya femınıst hareketının temel sloganı,
Korsıkalı kadınların şu sloganında ozetlenebılır
"Sılahlann yasasına hayır, adalete ve barışa evet'"
"Daha insanca bırdunya"n\n kuruluşuna herkes,
herorgut, kendı testısının buyukluğu oranında su
taşıyacaktır taşımalıdır da Ancak, kadınlar bu yol-
da başı çektıklerı gun buyuk aydınlığa doğru yu-
ruyuşun hızı artacaktır
Kadınlar safları sıklaştırınız ve one geçınız
1
Oncelikli sorun demokrasi mi?Avrupa'dakı Katolık veya Protestan kılı-
selennın teokratik devletlerme karşı ven-
len kanlı savaşımlarla laik dûzene geçen bu
ulkelerde kurulmuş, adında "Hıristiyan"
sözcüğü de bulunan partılerden buının
amacının, bugun sıyası erkı ele geçınr ge-
çırmez bu kılıselerden bınnden kaynakla-
nan şenat hukumlennı yenıden yururluğe
gırdırmek ıçın bır teokratik devlet kur-
mak olduğunu soyleyebılmek, gerçekten
söz konusu bıle değıldır artık kesınlıkle.
gördüğümuz kadanyla Şenat, kutsal kı-
taptan kaynaklanmadjğı ıçın, adı Hınstı-
yan olan bu dıncı partılere, halktan, laik
düzenı yıkmaya yönelık bırpolınka ızleme-
ye zorlayan herhangı bır baskı da gelme-
mektedır kuşkusuz
Hatta, o ulkelerde daha önce devlet ol-
muş kılıselenn bıle artık sıyasal erkı bır ol-
dubıttıye getınp ele geçırerek yenıden te-
okratik bır duzen kurmayı amaçladığuıı
soyleyebılmek de bugun kesınlıkle olanak-
sızdır sanınz
Yanı, "laiklik" ve "laik dûzen", ta kı-
lıse görevhlenne vanncaya dek Batılılar
için oylesıne olağanlaşmıştır kı, artık far-
kınabılevanlamamaktadıryaşanırken Do-
layısıyla da, bır "şeriat tehlikesi", elbette
söz konusu bıle değıldır
Ama, Turkıye'de oyle mı'
1
Çunku, Islamıyetın aynı zamanda bır
devlet olarak kurulması ve şenatın da bu
din devletının bu- anlamda anayasası sayı-
lan kutsal kıtaptan kaynaklaruyor olması
yuzunden, bılındığı gıbı, ulkemızdekı kırru
koktendıncı Sunnı-Hanefı çevreler, Muslu-
J^T^imi aydınlanmıza göre ise Türkiye'nin de
§C oncelikli sonmu 'şeriat' değil,
A. X. 'demokrasi'dir. 'Şeriat', sivil ve üniformalı
'radikal laik' çevreler tarafindan üretilen korku
senaryolannın bir öğesi olarak özellikle abartılmakta
ve bir tehlike imiş gibi gösterilmektedir.
• . . . -
/
lginçtirTUSIAD'çılar sektörlerinden *sanayi'
değil 'reel sektör' diye söz etmeyi yeğleyerek
hükümete sunduklan 'On Emir'de Avrupa
Birliği'ne girebilmek için en önemli sorunun bir an
önce demokratikleşmek olduğunu savunurken
laisizme kesinlikle değinmemişlerdir.
manlıklannı tam olarak ancak Kuran hu-
kumlennın butunuyle uygulanması halın-
de yasayabıleceklerını one surerek kurulan
laik düzeni ıçlenne bır turlu sındıreme-
mektedırler hâlâ
gertata özlem duyanlar
Nıtekım. Necmettin Erbakan'ın bugu-
ne kadar kurduğu veya kurdurttuğu dort
partı, "laik düzeni yıkıp,j erine şeriat dü-
zenini getirmeje çalıştığı" ıçuı kapatıl-
mıştır mahkemelerce
Aynca, ulkemızde hâlâ Kuran hukumle-
nnın tam olarak uygulanacağı bır duzenın
kurulmasına çalışan gızlı veya açık çok sa-
yıda orgut bulunduğu da tartışılmasa ge-
rektır
Kısacası, Turkıye'de "şeriat" tehlıkesı-
nın ortadan kalkacağını, galıba duşunebıl-
mek bıle olanaksızdır Bu nedenle. şeriata
özlem duyanlar hep var olacaklanna go-
re, "laik düzen" savunuculannın da bu
"şeriat tehlikesine" karşı sureklı tetikte
durmalan zorunlu olmaktadır
Ancak, 21 yüzyılda hâlâ "teokratik
dev let" ozlemı çeken "engizis>on mahke-
meleri"nın benzen blıse \eya camı mah-
kemelennın venıden kurulmasını ısteyen
kışılenn yaşıyor olabıleceğıne Batılılan
ınandırabılmek de artık pek kolay değıldır
galıba
Unutulmamalıdır kı. Osmanlı Impara-
torluğu'nun en gorkemlı donemı olan Fa-
tih'ın, Yavuz'un, Kanuni'nın sultanlıkla-
n sırasında bıle. hurufîleri bır bınav a dol-
durtup topluca yaktıran. dm dışı bılımlerle
de uğraştığı gerekçesıvle Molla Lütfi'nın
boynunu Sultanahmet alanında vurdurtan,
Molla Kâbız'ı Hınstıyanlarla vakın ılışkı
kurduğu ıçın Sultanın onunde sevf-i şeriat
(şenatın kılıcıJ ıle oldurten, Şev h îbrahim-
i Gülşeni'yı, Oğlan Şe\h İsmail-i Maşu-
ki'yı, Şevh Muhviddin-i Karamani >ı.
Hakim fshak'ı. Melami Şevhi Hamza
Bali'yı. daha nıcelennı zındıklıkla suçlav ıp
muntlenv le bırhkte kılıçtan geçırtıp. parça
parça edılmış cesetlennı kâh ateşte yaktı-
ran, kâh denıze attıran. kâh kuyruğuna bağ-
latıp atla sokak sokak surunduren unlu şey-
hulıslamlar Fahreddin-i Acemi"nın, Ef-
dalzâde Molla Hamideddin Efendi'nin,
tbn-i Kemal'ın, Ebussuud Efendi'nin
\ b'lennın başkanlıklannda kurulmuş şeri-
at mahkemelerinin de, gerçekte Katolık
kılısesırun engizisyon mahkemelerinden
hıçbu" farkı yoktur çunku
Englzlsyon mahkemelerl
Ama ne yazık kı, dın olarak benımseyıp
kutsallaştırdığı tslamıvetı salt Sunnı-Hane-
fı ulemanm yorumundan ınceleyen aydı-
nımız, ne yakın tanhımızın bu dınsel orta-
çağıyla, dolayısıyla ne de bu İslamı engı-
zısyon mahkemelenyle hesaplaşmıştır he-
nuz
Oysa, Batıda, teokratik kılıse dev letlen-
ne karşı venlmış yuzvıllar bovıı suren kan-
lı savaşımlar arasında engızısyon mahke-
melenv le de hesaplaşıldıktan sonra ancak
kurulabılmıştır demokratık duzen, bılındı-
ğı gıbı Bu Hınstı> an toplumlarda zamanla
da, bır yandan laisizm ka\Tamı demokra-
si kavTamıyla kaynaşıp ıçselleşırken, ote
yandan duzene vonelık şenat tehlıkesı en-
vıp yok olmuş ve >enne ırkçılık, faşızm. sı-
nıfdıktatorluğu. sadızmvb gıbısorunların-
san haklan açıstndan demokrasının gelece-
ğıne >onelık en onemlı tehlıkelerhalıne gel-
mıstı kendılığınden Dolayısıyla, bugun Ba-
nlılar ıçuı sorun laik düzen ıle ılgılı değıl.
demokrasi ıle ılgılıdır, yanı korunması ge-
reken şey demokrasıdır
Ama ne acıdır kı, kırru aydınlanmız, Ba-
tılı Hınstıv an toplumlannın bugunku ozel
koşullannın bır urunu olan bu polıtıkav ı da
sankı butun toplumlar ıçuı geçerlı bır ıl-
keymışçesıne, hemen mal bulmuş Mağn-
bı gıbı dort elle sanlıp Turkıye'de taşıma-
ya kalkışmışlardır. onunu ardını kurcala-
ma>a bıle gerek dujTnadan
Onlara gore. Turkıye'nın de bugunku on-
celikli sorunu "şeriat" değıl, "demokra-
si"dır "Şeriat". sıvıl ve üniformalı "ra-
dikal laik" çevreler tarafindan uretılen kor-
ku senarvolannuı bır oğesı olarak ozellık-
le abartılmakta v e bır tehlike ımış gıbı gos-
tenlmektedır
Örneğm, Prof. Ahmet \'aşar Ocak,
"Türkiye'nin şartlan başka, o nedenle
laiklik uvgulaması da kendine göredir"
goruşune, "Türkiye'nin şartlan disku-
ru" dıye alaya alıp şıddetle karşı çıkarak
"llkemizin demokratikleşmesinin
önündekı en buvıık engel, 75 yıldır uy-
gulanan bu Fransız tarzı laiklik olmuş-
tur". "Türkhe'de bugün bir radikal Is-
lam varsa, radikal laikliğin sonucudur.
Türkive'de laiklik radikalleştikçe.İslam
daha çok ver altına inecek ve daha çok
radikalleşecektir" dıye yazabılmektedır
TÜSİADın tavrı
Bir \argıtav Başkanı, adlı yıl açış ko-
nuşmasında. "tslamiyet laikliğe elverişU
bir dindir",ama Turkıye'dekı laıklık uy-
gulaması "dine saygısız ve saldırgan" ol-
duğu ıçın. "laiklik değil, laikçilik olmuş-
tur" dıyebılmektedır
Ilgınçtır. TUStAD'cılanmız da artık her
ne hıkmetle ıse hemkendılennı "patron"
olarak değıl. şırketlennın yonetım kurulla-
nna atadıklan memurlanna guya seçtırerek
"Yönetim Kurulu Başkanı" dıye tanıt-
mayı. hem de sektorlennden "sanayi" de-
ğıl, "reel sektor" dne soz ettırmeyı \eğ-
leyerek hukumete sunduklan "On
Emir"de Türkiye'nin en onemlı sorunu-
nun. Avrupa Birliği'ne girebilmek ıçın bır
an once "demokratikleşmek" olduğunu
savıınurlarken "laisizme" kesınlıkle de-
ğınmemektedırler, sankı bılınçlı olarak
Yarın: Her şey Avrupa Birliği için