25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19EKİM2001 CUMA DIZI Şeriat tehlikesi sürüyorÜlkemizde hâlâ Kuran hükümlerinin tam olarak uygulanacağı bir düzenin kurulması için çabalayan ve çalışan gizli veya açık çok sayıda örgüt bulunuyor rürkiye'de 'şeriat' tehlikesinin ortadan kalkacağını düşünebilmek olanaksızdır. Bu nedenle, şeriata özlem duyanlar hep var olacaklanna göre, İaik düzen' savunuculannın da bu 'şeriat tehlikesjne'karşı sürekli tetikte durmalan zorunJu olmaktadır. Ne yazık kı, ta Tanzımat 'tan bu yana uğraştığımız halde dılımuzdk bır karşılık uyduramamamız bır yana, ılgmçtır, Fransızca "lafc" ve tngılızce "secular" sözcûkJennın dışında bu kavramın ote- ki dıllenn herhangı bınnde de bır karşı- lığı yoktur, gorduğumuz kadanyla Bu nedenle otekı toplumlar da, çaresız ya "bîc'' ya da "secular" sözcüklennı kul- lanmaktadırlar bu kavram ıçın Mustafa Kemal de genellıkle Fran- sızca bılen butun Osmanlı aydınlan gı- bı "lafc" sozcuğunu kullanmıştır doğal olarak Ancak, soz konusu çevrclerce ıs- raria öne sürulduğü gıbı, yalruz sozcuk almakla kalmavıp. acaba gerçekten la- fltlik uygulamasını da mı Fransızlardan aynen kopya etmıştır 1 ' Yaru. Turkıye'de- kı laıklık uygulaniası, Fransız laısızmı- nin bır benzen mıdır 9 Bılındığı gıbı, tanhtekj ılk "laik dev- let" olan Fransa Cumhunyetı, 22 Eylul I792'de Fransız Devrimi'nden sonra kurulmuştur Fransız Devnmı de Kato- Kk Kilisesi'nin teokratik devletine karşı venlmış, ta 13 yüzyılda Bacon, Dante, Petrarea, Bocaccio gıbı höma- •ist aydınlann duşuncel onculuğunde başlayan Rönesans, Reformasyon ve Aydınlanma donemleri boyunca tam bcş yuz yıl surmuş kanlı savaşımlann sonunda gerçekJeştırebıIrruştır ancak Yanı, savaşım venlen teokratik devlet sonuçta bır kıhse devletıdır, dolayısıyla "şeriat" da (dınsel hukuk da) dının ken- dısınden değıl, kıhserun savunduğu ınançlardan kaynaklanmaktadır tndlveşerlathütaimteri Çünkü tncil. gene bılındiğı gıbı hem gökten ınmış bırTann kıtabı değıl, bınn- cı ydzyılm ıkıncı yansında 4 havan ta- rafindan yazılmış ve nıce sonra gene kı- lise tarafindan kutsanarak Tann kıtabı kabul edılmıştır. hem de kesmlıkle şen- athûkumlenıçermemektedır Bu neden- le, orneğın Katolık kıhsesınm kurduğu bir teokratik devletın şer'i kurallanna karşı çıkmak, Hınstıyanlığa değıl, Kılı- seye karşı çıkmak anlamına gelmektedır Nıtekım, gerek Papaz Martin Luther, gerekse tngıltere KralıVTII. Henry, Ka-/ tolik kılısesıne başkaldırarak yenı Hıns- tıyan kılıseler, Protestan veAnglıkan kı- lıselennı kurabılmışlerdır Oysa, Muslumanlann ınancına gore Kuran gokten vahıvle ınmıştır, yanı Tann'nın kıtabıdır \ e tslamıyet aynı za- manda bır devlet olarak da kurulduğu ıçın kutsal kıtap yaşamın neredeyse her anı ıle ılgılı bır hukiim ıçermektedır Kutsal kıtaptakı bu dınsel kurallara (şer'ı hukuka) karşı gelmek de. dini bütun (koktencı. mutedeyyın) Muslumanlar ıçın kesınlıkle Islamıyete karşı gelmek anlamında değeriendınlmektedır Yanı, Muslumanltkta, Sunnı \e Şıı camılenmn dışında. bır uçuncu camı orgutlenmesı- ne, "zinhar" ızın yoktur Orneğın, Ana- dolulu Alevi \e Bektaşiler, Islamıyetı kendılennden ayn yorumlayarak "cem evleri" adı altında yenı bır camı orgut- lenmesıne kalkıştıklan ıçın, Sünni- Ha- nefilerce. tam beş yuz yıldır "zındık" (dınsız) ılan edılerek cezalandınlmaya çalışılmaktadır. bılındığı gıbı Gerçı. Incil'ın de Kutsal Kıtap'ın bır bolumunu oluşturması nedenıyle.Tevrat ve Zebur'dakı. Musa v e Dav ut pe\ gam- berlere vahıv voluvla ındınldığı savla- nan Tann buyruklannı Hınstıyanlann da benımsedıklennı. dolavısıyla şeriatın Hıristiyanlıkta da aslında kutsal ki- taptan kaynaklandığını one surenler de yok değıldır doğrusu Laik devlet modell Ama, butun bunlara karşın gene de, Katolık kılısesırun teokratik de\ letme seçenek olarak Batı'da gerçekleştınlmış bır "laik devlet" modelının, Musluman toplumlarda da aynen uygulanabıleceğı- nı soyleyebılmek, gerçekten ne denlı olanaklıdır acaba 9 Hele hele, Osmanlı Imparatorlu- ğu'nun, kurulduğu gunden ıtıbaren yar- gı ve eğıtım ıle yonetımdekı bazı gorev - len butunuyle \e sureklı koktendıncı Sunnı- Hanefı çevrelere bırakmış olma- suıa karşın gene de tanhın hıçbır anında bırteokratik devlet halıne donuşmedığı, dolayısıvja Rönesans, Reformasjon, Avdınlanma çağı gıbı duşuncel sava- şım donemlennın de kesınlıkle vaşan- madığı duşunulurse. bovle bır toplum- da ha deyınce Fransız modelıne uvgun bır laik cumhuriv etin kurulabıleceğını, galıba akıldan geçırebılmek dahı soz ko- nusu olmasa gerektır Nıtekım. Mustafa Kemal de 1928'de "Devletin dini Islamdır" maddesını anavasadan çıkarttırarak de\ letı bır "la- ik cumhurivet" halıne dondurmeden once. ta 3 Mart 1924"te. av-nı anda Mec- lıs'ten geçırttığı uç yasayla bır yandan Halifeliği ve Şer'iye ve Evkaf Bakan- lığı'rn kaldırtıp eğitimin vakıflann elinden alınarak de\ letin temel gore- vi haline getirilmesini sağlarken. ıl- gınçür ote yandan da gene aynı anda baş- bakanlığa bağlı bır genel mudurluk ha- lınde Diyanet Işleri Başkanlığı'nı kur- durtmuştur Gorulduğu gıbı, Diyanet îşlen Baş- kanlığı, ulke vonetımınde soz sahıbı. ozerk bır kurum olarak tasarlanmamış- tırkesınlıkle Bu nedenle. neŞer'heVe- kâlerinın, veva Şeyhulislamlığın de- vamıdır. ne de îslamıv etle ılgılı v ev a da- ha genış anlamda teolojık bır akademık kuruldur Gorev ı de, bızce hıç kuşku yok kı, bıryandan Sunnı-Hanefı Musluman- lann ıbadetlennı duzenlı bırbıçımde ye- nne getırmelennı sağlamak ıse, ote yan- dan da şenat hukumlennı yenıden yurur- luğe sokabılmek amacıyla sıyasal erkı ele geçırme hevesındekı koktendıncı Sunnı-Hanefı çevrelen sureklı kontrol altında tutmak olsa gerektır asıl çok partlH duzen Gene bızce hıç kuşku yok kı bu neden- le de. Dı>anet Îşlen Baskanlığı'nda laik cumhunyetten yana olan Sunnı-Hanefı dın adamlan gorev lendınlmıştırsadece Çunku, Sunnı-Hanefiler, bılındığı gıbı ılk gunden ıtıbaren Osmanlı Imparator- luğu'nu bır şenat dev letı halıne donuş- turebılmek ıçın sureklı çeşıtlı gınşım- lerde bulunurlarkenAlev ı \ e Bektaşiler. hep devletten yana olmuslar ve şenatçı amaçlarla sı> asal erkı ele geçırmev e ke- sınlıkle kalkışmamışiardır hıçbır za- man Ama, çok partılı duzene geçıldık- ten sonra Şenatçı Sunnı-Hanefî çevTe- lenn baskısıyla daha tnönü donemın- de. Şemsettin Günaltav hukumetınce 23 Mart 1950de çıkanİan 5634 sayılı yasav la Diyanet Îşlen Başkanlığı da hız- la yozlaştınlmaya başlanılmıştır Anadolu laikliğl Bılındığı gıbı. bugun de, sankı "din ile dev let arasında bir bağımlılık iliş- kisi" olabılırmışçesıne, Sunnı-Hanefı çevreler "laisizm" kavramını ısrarla "din ile dev letin karşılıklı bağımsızlık ilkesini benimseverek birlikte yaşa- ması" şeklınde tanımlayıp "dinin dev- let işlerine karışmasının yasaklanma- sı gibi, artık dev letin de din işlerine ka- nşmaması gerektiğini" savunarak bır yandan Diyanet İşleri Başkanlığı nın devlet kurumu olmaktan çıkanlmasını ve yonetımının butunuyle Sunnı-Hane- fılere devTedılmesını ısterlerken ılgınç- tır, ote v andan da Diyanet îşlen Başkan- lığı'ndan temsıl hakkı ıstemelen ıçın Alevı-Bektaşılerı kışkırtmaktadırlar. sankı bu yozlaşmayı daha da hızlandır- mak amacıy la. ozellıkle Kısacası. bızce salt "Divanet İşleri Başkanlığı" bıle. Mustafa KemaFın kurduğu "laik cumhuriyetin". kesın- lıkle Fransız laısızmının bır kopyası ol- mavıp,Anadolu'nunkoşullanna gore bı- çımlendınlmış bır Musluman toplumda gerçekleştınlen ilk özgül ve özgün uy- gulama olduğunu yetennce tanıtlasa ge- rektır doğrusu Nıtekım bu farkı, hal- kının çoğunluğu Katolık v eya Protestan Batılı laik ulkelerde kurulmuş. adında "Hıristiyan" sozcuğu de bulunan par- tılerle, adında lslamıyetle ılgılı herhan- gı bır sozcuk bulunmav an ulkemızdekı dıncı partılenn ızledıklen polıtıkalar ara- sında olduğu gıbı, dev letlenn bu partı- lere karşı takındıklan tav ırlarda da açık açık gormek olanaklıdır BİR BAKIMA SERVER TANİLLt 'Daha İnsanca Bir Diinya' Kunmak... Geçtığımız pazargunu, Caddebostan'da, Kadı- koy Kultur ve Sanat Merkezı'nde, Çağdaş Yaşa- mı Destekleme Dernegı Kadıkoy Şubesı Yayın Ko- mısyonu Başkanı Gulheran Esen'ın ve arkadaş- larının hunerlı ellerıyle hazırlanan b/r toplantıda bır soyleşı yaptım Alabıldığıne dıkkatlı ve duzeylı bu- yuk bır dınleyıcı kıtlesıyle beraber, dunyamızın ve ulkemızın bugunune baktık ve gelecege çevırdık gozlerımızı Insanlığın ve onun bır parçası olarak bızım ıçınde bulunduğumuz koşullar, olsa olsa ko- tumserlık aşılayıcı, ama hıçbırı bunların yazgı de- ğıl, "daha insanca bır dunya"yt kurmak elımızde Onemlı olan, onu duşlemek, aramak ve hayata geçırmenın de kavgasını yapmak • Uç buyuk dengesızlığın acısını çekıyor ınsanlık Bunlar da, ınsanla doğa, gezegenın Kuzey'ı ıle Guney'ı, ve son olarak da her toplumda zengın- lerle yoksullar arasındakı dengesızlıkler Uçu de bırbırıne bağlı bu dengesızlıklerın, çozumlerı de Kurtuluşun ılk adımı, onları çozmek olacak Buyuk soru da şudur Kaynağında yatan ne bunların? Hıç kuşkusuz, en başta kapıtalızm ve son yıllar- da da onun "yenı lıberal" polıtıkası1 "Kureselleşme" bu polıtıkanınarkasınatakıldı- ğından, dunyamızı bır genel "metalaşma" ve "pa- zarlama" çığırı ıçıne sokarak yuruyor doğaya ve yaşama ılışkın bır buyuk ozelleştırme, "ortaklaşa olmamız gereken"\ yıkıyor, "kamusal"'la "sosyal"\ da pıyasanın emrıne verıyor Ne var kı, lıberal şarlatan, ışın aslını gozlerden saklayıp lıberalızmı allayıp pulluyor ve temeldekı sıstemın, yanı kapıtalızmın varlığını dıkkatlerden kaçırtıyor, çunku sahtekârdır ve buyuk sermaye- nın hızmetıne koşulmuştur 11 Eylul'de yenı ve daha da korkunç bır çehrey- le ortaya çıkan "teror" de bu surecın urunudur ABD'de Pentagon'un yanı sıra, Dunya Tıcaret Merkezı'nın -o dev- ıkız kulelerı bır sımgeydı, elı- nı kolunu sallaya sallaya yayılan bır malı ımpara- torluğun sımgelerı' Kalkınma adına yoksul ulkele- re yanlış ışmarlar verenler onlar Boylece, terore zemın hazırlayıp hınçları bıleyenler de onlar 1 Terore karşı dunya çapında mucadeleye evet, ama sılahla çozume hayır 1 Turkıye de bu muca- deleye katılacak, acı deneyımlerının derslerınden yararlandıracaktır Ancak, evlatlarının kanını Af- gan dağlarında akıtmaya hayır 1 Ote yandan, Islamdan terore varmak elbette bır zorlamadır, ama şerıatçılığın terore çanaktuttuğu da goz ardı edılmemelı 1 Dıncı ırkçı ve eşıtlık duş- manıdırşenat Bır buçuk mılyarlık Musluman dun- yada tek "laikCumhunyet" olan Turkıye'yı, bu teh- lıkenın uzağında tutmalıyız Bu bakımdan eğıtım- de yapılacak çok şey var Sıyaset arenası ıçın de oyle "Taleban"\a "Tayyıban" arasındakı sınır aşıl- maz drye görulmesın 1 "Daha insanca bır dunya" ıçın, geleceğın eko- nomısı adına soylenenler de pek onemlıdır Eko- nomı, ınsandan soyutlanmıştır, onu "ınsansallaş- tırmak", bu arada "dayanışmalı" bır ekonomı kur- mak temel amaçlar arasında olmalı Bu bızı, bır yerde, "kapıtalızmı aşma"ya, ılk aşama olarak da, bugun ınsanlığın ıçınde çırpındığı "lıberal çık- maz"dan sıyrılma zorunluluğuna goturuyor Kımler rol alıyor bu dev hareketlenışte'? Her ulkenın emekçılerı, ışçı sınıfı ve onun sen- dıkaları, sıvıl toplum orgutlerı, çevrecıler, tarımcı- lar, yurtseverler, demokratlar Ve elbette kadın hareketının orgutlerı Kadın sorununda ulkeden ulkeye farklılıklar ne olursa olsun, femınıst hareket dunya çapında - pek onemlı- uzlaşmalar da sağlamıştır, şıddete, egemen kalkınma modelıne toplumların mılıter- leşmesıne karşı çıkış bunlar arasındadır Dıyebılı- rız kı, dunya femınıst hareketının temel sloganı, Korsıkalı kadınların şu sloganında ozetlenebılır "Sılahlann yasasına hayır, adalete ve barışa evet'" "Daha insanca bırdunya"n\n kuruluşuna herkes, herorgut, kendı testısının buyukluğu oranında su taşıyacaktır taşımalıdır da Ancak, kadınlar bu yol- da başı çektıklerı gun buyuk aydınlığa doğru yu- ruyuşun hızı artacaktır Kadınlar safları sıklaştırınız ve one geçınız 1 Oncelikli sorun demokrasi mi?Avrupa'dakı Katolık veya Protestan kılı- selennın teokratik devletlerme karşı ven- len kanlı savaşımlarla laik dûzene geçen bu ulkelerde kurulmuş, adında "Hıristiyan" sözcüğü de bulunan partılerden buının amacının, bugun sıyası erkı ele geçınr ge- çırmez bu kılıselerden bınnden kaynakla- nan şenat hukumlennı yenıden yururluğe gırdırmek ıçın bır teokratik devlet kur- mak olduğunu soyleyebılmek, gerçekten söz konusu bıle değıldır artık kesınlıkle. gördüğümuz kadanyla Şenat, kutsal kı- taptan kaynaklanmadjğı ıçın, adı Hınstı- yan olan bu dıncı partılere, halktan, laik düzenı yıkmaya yönelık bırpolınka ızleme- ye zorlayan herhangı bır baskı da gelme- mektedır kuşkusuz Hatta, o ulkelerde daha önce devlet ol- muş kılıselenn bıle artık sıyasal erkı bır ol- dubıttıye getınp ele geçırerek yenıden te- okratik bır duzen kurmayı amaçladığuıı soyleyebılmek de bugun kesınlıkle olanak- sızdır sanınz Yanı, "laiklik" ve "laik dûzen", ta kı- lıse görevhlenne vanncaya dek Batılılar için oylesıne olağanlaşmıştır kı, artık far- kınabılevanlamamaktadıryaşanırken Do- layısıyla da, bır "şeriat tehlikesi", elbette söz konusu bıle değıldır Ama, Turkıye'de oyle mı' 1 Çunku, Islamıyetın aynı zamanda bır devlet olarak kurulması ve şenatın da bu din devletının bu- anlamda anayasası sayı- lan kutsal kıtaptan kaynaklaruyor olması yuzunden, bılındığı gıbı, ulkemızdekı kırru koktendıncı Sunnı-Hanefı çevreler, Muslu- J^T^imi aydınlanmıza göre ise Türkiye'nin de §C oncelikli sonmu 'şeriat' değil, A. X. 'demokrasi'dir. 'Şeriat', sivil ve üniformalı 'radikal laik' çevreler tarafindan üretilen korku senaryolannın bir öğesi olarak özellikle abartılmakta ve bir tehlike imiş gibi gösterilmektedir. • . . . - / lginçtirTUSIAD'çılar sektörlerinden *sanayi' değil 'reel sektör' diye söz etmeyi yeğleyerek hükümete sunduklan 'On Emir'de Avrupa Birliği'ne girebilmek için en önemli sorunun bir an önce demokratikleşmek olduğunu savunurken laisizme kesinlikle değinmemişlerdir. manlıklannı tam olarak ancak Kuran hu- kumlennın butunuyle uygulanması halın- de yasayabıleceklerını one surerek kurulan laik düzeni ıçlenne bır turlu sındıreme- mektedırler hâlâ gertata özlem duyanlar Nıtekım. Necmettin Erbakan'ın bugu- ne kadar kurduğu veya kurdurttuğu dort partı, "laik düzeni yıkıp,j erine şeriat dü- zenini getirmeje çalıştığı" ıçuı kapatıl- mıştır mahkemelerce Aynca, ulkemızde hâlâ Kuran hukumle- nnın tam olarak uygulanacağı bır duzenın kurulmasına çalışan gızlı veya açık çok sa- yıda orgut bulunduğu da tartışılmasa ge- rektır Kısacası, Turkıye'de "şeriat" tehlıkesı- nın ortadan kalkacağını, galıba duşunebıl- mek bıle olanaksızdır Bu nedenle. şeriata özlem duyanlar hep var olacaklanna go- re, "laik düzen" savunuculannın da bu "şeriat tehlikesine" karşı sureklı tetikte durmalan zorunlu olmaktadır Ancak, 21 yüzyılda hâlâ "teokratik dev let" ozlemı çeken "engizis>on mahke- meleri"nın benzen blıse \eya camı mah- kemelennın venıden kurulmasını ısteyen kışılenn yaşıyor olabıleceğıne Batılılan ınandırabılmek de artık pek kolay değıldır galıba Unutulmamalıdır kı. Osmanlı Impara- torluğu'nun en gorkemlı donemı olan Fa- tih'ın, Yavuz'un, Kanuni'nın sultanlıkla- n sırasında bıle. hurufîleri bır bınav a dol- durtup topluca yaktıran. dm dışı bılımlerle de uğraştığı gerekçesıvle Molla Lütfi'nın boynunu Sultanahmet alanında vurdurtan, Molla Kâbız'ı Hınstıyanlarla vakın ılışkı kurduğu ıçın Sultanın onunde sevf-i şeriat (şenatın kılıcıJ ıle oldurten, Şev h îbrahim- i Gülşeni'yı, Oğlan Şe\h İsmail-i Maşu- ki'yı, Şevh Muhviddin-i Karamani >ı. Hakim fshak'ı. Melami Şevhi Hamza Bali'yı. daha nıcelennı zındıklıkla suçlav ıp muntlenv le bırhkte kılıçtan geçırtıp. parça parça edılmış cesetlennı kâh ateşte yaktı- ran, kâh denıze attıran. kâh kuyruğuna bağ- latıp atla sokak sokak surunduren unlu şey- hulıslamlar Fahreddin-i Acemi"nın, Ef- dalzâde Molla Hamideddin Efendi'nin, tbn-i Kemal'ın, Ebussuud Efendi'nin \ b'lennın başkanlıklannda kurulmuş şeri- at mahkemelerinin de, gerçekte Katolık kılısesırun engizisyon mahkemelerinden hıçbu" farkı yoktur çunku Englzlsyon mahkemelerl Ama ne yazık kı, dın olarak benımseyıp kutsallaştırdığı tslamıvetı salt Sunnı-Hane- fı ulemanm yorumundan ınceleyen aydı- nımız, ne yakın tanhımızın bu dınsel orta- çağıyla, dolayısıyla ne de bu İslamı engı- zısyon mahkemelenyle hesaplaşmıştır he- nuz Oysa, Batıda, teokratik kılıse dev letlen- ne karşı venlmış yuzvıllar bovıı suren kan- lı savaşımlar arasında engızısyon mahke- melenv le de hesaplaşıldıktan sonra ancak kurulabılmıştır demokratık duzen, bılındı- ğı gıbı Bu Hınstı> an toplumlarda zamanla da, bır yandan laisizm ka\Tamı demokra- si kavTamıyla kaynaşıp ıçselleşırken, ote yandan duzene vonelık şenat tehlıkesı en- vıp yok olmuş ve >enne ırkçılık, faşızm. sı- nıfdıktatorluğu. sadızmvb gıbısorunların- san haklan açıstndan demokrasının gelece- ğıne >onelık en onemlı tehlıkelerhalıne gel- mıstı kendılığınden Dolayısıyla, bugun Ba- nlılar ıçuı sorun laik düzen ıle ılgılı değıl. demokrasi ıle ılgılıdır, yanı korunması ge- reken şey demokrasıdır Ama ne acıdır kı, kırru aydınlanmız, Ba- tılı Hınstıv an toplumlannın bugunku ozel koşullannın bır urunu olan bu polıtıkav ı da sankı butun toplumlar ıçuı geçerlı bır ıl- keymışçesıne, hemen mal bulmuş Mağn- bı gıbı dort elle sanlıp Turkıye'de taşıma- ya kalkışmışlardır. onunu ardını kurcala- ma>a bıle gerek dujTnadan Onlara gore. Turkıye'nın de bugunku on- celikli sorunu "şeriat" değıl, "demokra- si"dır "Şeriat". sıvıl ve üniformalı "ra- dikal laik" çevreler tarafindan uretılen kor- ku senarvolannuı bır oğesı olarak ozellık- le abartılmakta v e bır tehlike ımış gıbı gos- tenlmektedır Örneğm, Prof. Ahmet \'aşar Ocak, "Türkiye'nin şartlan başka, o nedenle laiklik uvgulaması da kendine göredir" goruşune, "Türkiye'nin şartlan disku- ru" dıye alaya alıp şıddetle karşı çıkarak "llkemizin demokratikleşmesinin önündekı en buvıık engel, 75 yıldır uy- gulanan bu Fransız tarzı laiklik olmuş- tur". "Türkhe'de bugün bir radikal Is- lam varsa, radikal laikliğin sonucudur. Türkive'de laiklik radikalleştikçe.İslam daha çok ver altına inecek ve daha çok radikalleşecektir" dıye yazabılmektedır TÜSİADın tavrı Bir \argıtav Başkanı, adlı yıl açış ko- nuşmasında. "tslamiyet laikliğe elverişU bir dindir",ama Turkıye'dekı laıklık uy- gulaması "dine saygısız ve saldırgan" ol- duğu ıçın. "laiklik değil, laikçilik olmuş- tur" dıyebılmektedır Ilgınçtır. TUStAD'cılanmız da artık her ne hıkmetle ıse hemkendılennı "patron" olarak değıl. şırketlennın yonetım kurulla- nna atadıklan memurlanna guya seçtırerek "Yönetim Kurulu Başkanı" dıye tanıt- mayı. hem de sektorlennden "sanayi" de- ğıl, "reel sektor" dne soz ettırmeyı \eğ- leyerek hukumete sunduklan "On Emir"de Türkiye'nin en onemlı sorunu- nun. Avrupa Birliği'ne girebilmek ıçın bır an once "demokratikleşmek" olduğunu savıınurlarken "laisizme" kesınlıkle de- ğınmemektedırler, sankı bılınçlı olarak Yarın: Her şey Avrupa Birliği için
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle