25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19EKİM2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Demirerden seçim çağnsı • İstanbul Haber Servisi - 9. Cımıhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye'nin hiçbir gün durmadan erken seçime gitmesi gerektiğini söyledi. Demirel, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in referandum isteğini "Her yiğidin kendine göre bir yoğurt yiyişi vardır. Orta yerde hukuki bir yanlış yok. Sıyası kısmını ise ben tartışmıyorum" şeklinde değerlendirdi. Aygün: Parasım biz verelim • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, görevli memurlann ücret almamalan durumunda halkoylamasının finansmanını karşılamaya hazır olduklannı söyledi. Halktan korkan bir Meclis'in olamayacağını sa\ r unan Aygün, "Türkiye teslimiyetten dolayı can çekişiyor" dedi. Ulkenin yatınm çöplüğü haline geldiğini belirten Aygün, "Şu anki bütçeyle yatınmlann bitmesi ancak 100 yıl sonra mümkün" diye konuştu. Bi, Bakû-Ceyhan IANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerji ve Tabü Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan, İtalyan "ENI" firmasmın, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC)HamPetrolBoru Hattı Projesi'nın detay mühendıslik aşamasına yüzde 5 oranında katılması konusunda anlaşıldığını bildirdi. Çakan, ENI'nin katılımının BTC Projesi'ne olan desteğin artarak devam ettiğinın bir göstergesi olarak değerlendirdiğini bildirdi. Humlar bizle niye anlaşsın?' • İstanbul Haber Servisi - Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti (KKTC)Başbakanı Derviş Eroğlu, Güney Kıbns'ınAB'ye girmesinin, "AB'nin, adanın bölünmüşlügünü tescil etmesi" anlamına geleceğini, bu durumda KKTC'nin de Türkiye'nin gölgesinde varhğını devam ettireceğini söyledi. Eroğlu, "RumlannAB'ye 2004'te girmeleri kesin, niye Türklerle anlaşma yapsmlar" dedi. Bakan, emniyetle • tstanbul Haber Servisi - Içişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, îstanbul'da iki polisin şehit edilmesi olayına kanşan isimlerin belirlendiğini söylemesine karşın, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Feyzullah Arslan'ın, olayın araştınldığını belirtip örgütün kesin olarak tespit edilemediğini söylemesi dikkat çekti. Medya kavgası Meclis'te • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Doğan ve Ûzan medya gruplarının birbirlerine yönelttikleri suçlamaların incelenmesi için Meclis araştırması istendi. Bir grup AKP millervekili ve ANAP'lı Sebgerullah Seydaoğlu'nun imzasını taşıyan dilekçe, TBMM Başkanhğı'na verildi. Ecevit Köşk'e çıktı... YSK Başkanı Algan, TBMM Başkanı İzgi'yle görüştü Gerilimi düşürme çabalarıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Halkoylamasından kaçış için TBMM'de formül aranırken Başbakan Bülent Ecevit, dün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le yaptığı görüş- meden sonra gerilimi düşüren mesaj- lar verdi. YSK Başkanı Tufan Algan da, dün TBMM Başkanı Ömer tz- gi'yle yaptığı görüşmeden sonra, "Cumhurbaşkanı, 86. maddeyi TBMM'ye geri gönderebilir. Bunun sakıncası yok" açıklamasını yaph. 34 maddelik anayasa değişikliği pa- keti Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girerken 86. maddenin hal- koylamasına götürülmemesi için çö- züm arayışlan dün de sürdü. Yeni bir anayasa değişikliğinin riskli olacağını düşünen hükümette, "Cumhurbaşka- nı bu maddeyi tek başına TBMM'ye geri gönderebilir. Biz de bir işlem yapmayız. kadük olur" görüşü öne çıktı. Sezer'in bu formüle yanaşma- ması durumunda, tek maddelik bir anayasa değişikliğiyle referandum yo- lunun kapatılabileceği kaydedildi. Başbakan Ecevit dün öğleden sonra Köşk'e çıkarak Cumhurbaşkanı Se- zer'le haftalık olağan görüşmesini yaptı. 20 dakika süren görüşmeden sonra TBMM'ye gelerek grup toplan- tısında konuşan Ecevit görüşmeye ilişkin şu açıklamayı yaptı: "Ben bu konuya hiç değinmedim. Bu konu Sayın Cumhurbaşkanı ile TBMM arasındaki bir konudur. Onun için huzurunuzda da bu konuya değin- meyeceğim. Türkiye'nin yeni bir ge- rilime tahammülü yoktur." TBMM Başkanı Omer Izgi, çözüm arayışlannı yoğunlaştınrken dün Mec- lis'e gelen YSK Başkanı Tufan Algan ile yaklaşık 4 saat süren bir göriişme yaptı. İzgi'yle son gelişmeler konu- sunda görüş ahşverişinde bulundukla- rını anlatan Algan, kriz ortamında ül- kenin referandumla meşgul edilmeme- sine dönük yollann neler olabileceğini değerlendırdıklerini söyledi. TBMM Başkanı Izgi'nin 86. maddeyi eski ha- lıne gerirecek bir düzenlemeye gide- ceklerini anlattığını kaydeden Algan, Cumhurbaşkanı'nın 86. maddeyi Meclis'e gönderip gönderemeyeceği- nin sorulması üzerine, "Meclis'e geri gönderebilir. Cumhurbaşkanı'na yasalan kısmen veto etmesine ilişkin 89. madde değişikliği yürürlüğe gir- di. Bu konuda hukuki bir sakınca yok" dedi. Ciller referandum istedi Muhalefet liderleri anayasapazarlığında ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - TBMM Partilerarası Uzlaşma Komisyonu'nun anayasa değişikliginde ikinci pa- ket hazırlığı sürerken muhalefet partileri pazar- lık konularını yeniden masaya getırdi. DYP Ge- nel Başkanı Tansu Çil- ler, mülervekillerine "kı- yak emekülik ve maaş" öngören 86. maddenin doğrudan halkoyuna su- nulmasında ısrarh olduk- lannı belirtırken SP Ge- nel Başkanı Recai Ku- tan, Necmettin Erba- kan'ın siyasi yasağını kı- saltacak maddeyi ikinci pakete ekletmek için ye- niden girişimde buluna- caklannı açıkladı. AKP yöneticıleri ise Recep Tayyip Erdoğan'a mıl- lervekili seçilme yolunu açabilecek maddeyi yeni- den görüşmek için, içtü- züğe dayalı farkh yorum- lan tartışmaya açtı. Partilerarası Uzlaşma Komisyonu üyeleri, ikti- dann ardından dün de muhalefet partilerinin li- derlerini ziyaret etti. Ko- misyon Başkanı Yüksel Yalova, Meclis'ten çıkan 33 maddenin dışında, da- ha önce alt komisyonda kabul edilen 14 madde- nin öncelikle değerlendi- rilmesi için uzlaşma ara- dıklannı vurguladı. Yalo- va, "Elbette bu 14 mad- de ile sınıru kalmayaca- ğız. Bunun dışındaki maddeleri değiştirmeye de hazmz" dedi. DYP üderi ÇıUer, mil- lervekili maaşlanyla ilgili 86. maddenin halkoyuna sunulmasından yana tav- rını dile getirdi. lcranın başı olarak Cumhurbaş- kanı'nın verdiği mesajın dikkate alınmasını iste- yen Çiller, "Biz böyle bir ortamda 86. madde- nin doğrudan doğruya millete götürülmesi te- zini benimsiyoruz" gö- rüşünü savundu. Komisyondaki "usul" tartışmasmda AKP'li üyelerin, reddedilen maddelerin yeniden gö- rüşülmesine ihşkin for- mülleri gündeme getir- dikleri öğrenildi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART m.kart(â superonline.com.tr PİAR GALLUP araştırmasına katılanlann yüzde 84'ü 'kıyağa' hayır dedi Yıırltaş Sezer'e güveniyortstanbul Haber Senisi - PİAR GALLUP'un ekim ayında yaptığı ka- muoyu araştırmasına göre Türk halkı, yüzde 84.7 oranla millervekili maaş ve özlük haklanyla ilgılı düzenlenen ana- yasa maddesini reddediyor. Bu oranın dünya kamuoyu araştırmalannda çok ender rastlanan yüksek oran olduğuna dikkat çeken PİAR GALLUP kurucu- su ve CHP Bilim. Kültür Platformu Başkanı Bülent Tanla, "Millervekil- leri ve iktidar, maaş ve özlük hakla- nnda ısrar ederek hem halka ters düşüyorlar hem de demokrasi. siya- set ve siyasetçiye olan güvenin yok olmasına neden oluyorlar" dedi. PlAR GALLUP'un yaptırdığı Ekim 2001 tarihli kamuoyu araştırmasında en çok güven duyulan kurum, yüzde 78.5 ile yine Cumhurbaşkanhğı. Ku- rumlara duyulan güven sıralamasında Kurumlara duyulan güven Cumhurbaşkanlığı Silahlı Kuvvetler Polis Teşkilatı Başbakan Parlamento Milletvekilleri Ekim 1999 51.2 65.1 51.7 33.9 21.2 16.5 Ekim 2000 78.9 74.5 60.2 23.8 22.3 15.7 Ekim 2001 78.5 74.6 60.9 12.6 11.7 Milletvekili maaşları ve özlük hakları ile ilgili değişiklik hakkındaki düşünceler Kabul etmeyenler Kabul edenler Cevap vermeyenler/Pikri olmayanlar Toplam 84.7 11.6 3.7 100.0 Silahlı Kuvvetler yüzde 74.6 ile ikinci, polis teşkilatı 60.9 ile üçüncü sırada yer alıyor. Güven konusunda sırayı Başbakan yüzde 12.6, Parlamento yüzde 11.7, milletvekilleri yüzde 8.8 oranlarıyla takip ediyor. Ekim 1999 ve Ekim 2000 tarihlerinde yapılan araştır- ma sonuçlanyla karşılaştınldığında başbakan, parlamento ve mületvekille- rine güven oranı giderek düşüyor. Araştırmaya göre kamuoyunun yüzde 74.6'sı halkoylaması sonuçlannın hü- kümete güvensizlik anlamma geldiğini düşünüyor. Araştırmada, millervekili maaşlan ve özlük haklan ile ilgili ana- yasa maddelerini kabul etmeyenler yüzde 84.7 oranındayken kabul eden- ler yüzde 11.6 olarak belirlendi. Araştırmanın sonuçlannı değerlen- diren Tanla şunlan söyledi: "Kamu- oyunda miüetvekilleri hakkında 'kendi çıkarlannı koruyan, kendilerini düşünen' kanaati hâkimdir. Topluma saygüı, ilkeu* ve yararlı davranan ku- rumlara güvenin yüksek olduğu gö- rülmektedir. Buna karşıbk hüküme- tin ve bazı milletvekillerinin topluma karşı olan sorumluluk ve saygılannı kaybetmiş olduğu sonucu, kamu- oyunda artık yaygın hale gelmiştir." IRMIKI AYDIN ENGÎN aengin@doruk.net.tr Önümuzdeki günlerde bir si- nemanın önünden geçerken ya da gazetelerin sinema say- falarına bakarken "Büyük Adam, KüçükAşk" diye bir fil- me rastlarsanız, kendinize bir iyilik yapın. işiniz varsa ertele- yin; bir bilet alıp o sinemaya dalın. Her şeyin kabalaştıgı; savaş gibi kaba gücün en son aşaması olan bir tehdidin bi- zim ve tüm insanlığın kapısını çaldığı şu günlerde inceliklerle örülmüş bir sinema filminin ta- dını çıkarın. Sinemadan çıktıktan sonra, telefon edip, e-mektup yazıp, faks yollayıp bana teşekkür et- menize gerek yok. Bu bir seyirci yazısı. Filmin sinematografik özelliklerini, varsa kusurlannı, eksiklerini si- nema eleştirmenleri yapsın. Sanat eleştirmenleri filmi iste- dikleri gibi didiklesinler; ister göklere çıkarsınlar, ıster yerin dibine batırsınlar, ister hem öy- le hem öyle yapsmlar. Bu be- nim işim değil... Bu bir seyirci yazısı. Filmi Handan Ipekçi üret- miş. Senaryosunu yazmış, ya- pımcılığını üstlenmiş ve yönet- Büyük Adam, Küçük Aşk miş. Yani baştan sona, tepe- den tırnağa onun ürünü. Film gösterımı başlamadan önce ta- nıştırdılar. Şöyle bir selamlaş- madan ibaretti. isabet. Filmin sonunda karşılaşsaydık boy- nuna sarılır, sonra gözlerinin içi- ne bakıp "sağ olun" derdim. O- la ki münasebetsiz kaçardı... Elimize tutuşturulan tanıtım broşürcüğünde filmin konusu- nu da özetlemişler: "Tüm yakınlannı, köyüne ya- pılan bir operasyonda kaybe- den 5 yaştndaki küçük Hejar'la, huzurevine yatma hazırlığı için- deki dul yargıç emeklisi Rifat Bey'in yolları Istanbul'da kesi- şir. Insani ilişkilerin derinliklerin- de, etnik farklılıkların önemini kaybettiği bir film..." Özet doğru. Ama alabildiği- ne eksık. Dahası yetersız. Gösterımden önce seyirci- lerle tanıştırılan filmin kamera- nın önündeki ve arkasındakı kahramanları adına yönetmen Handan Ipekçi, kısa (bence fazla kısa) bir konuşma yaptı. "Sevgi üstüne bir film yapmak istedik" dedi. Haklı. Sevgi üstüne bir film yapmış. Dediği doğru. Ama eksik. Dahası yetersiz. "Büyük Adam, Küçük Aşk" elberte "sevgi üstüne" bir film; elberte insan ilişkilerinin derin- liklerindedolananbirfilm.Ama bunu Türkiye'nin hâlâ kanayan bir yarasını izlek alarak yapıyor: Kürt sorununu!.. Işte bu yürek ister. Hayır. DGM savcısı korkusu yüzünden yürek istemez. O aşılır. Olmadı aşılmaz bedeli ödenir. Ama Türklerin ve Kürtlerin saflannda, milliyetçiliğin en ka- basından en ince dozlarına ka- dar her türünün kol gezdiği bir ülkede, "Kürt gerçeğı"r\\ böy- lesi inceliklerle ele almak yürek ister. Sanıyorum pek çok aydın "Türk" ve pek çok aydın "Kürt" bu filmi beğenmeyecek. llgiy- le, soluksuz izleyecekler. Ama sinemadan çıktıktan sonra ıti- razlarını dillendirecekler. Itiraz- ları büyük olasılıkla sinema sa- natına ilişkin olmayacak. Kürt sorununu, senarist ve yönet- men Handan Ipekçi'nin ele alı- şındaki bakış açısına itiraz edecekler. Etsinler. • • • Gençliğinde drama sanatıy- la epey buluşmuş, bu sanata bulaşmış, onun tuzaklarıyla bo- ğuşmuş, "neyapılması"gerek- tiğini değılsebile, "neyapılma- ması" gerektiğini bilecek kadar deneyım biriktırmiş bırıyim. Ipekçi'nin görsel bir sanat olan sinemada, senaryosunun düğümlerini "dil" üstüne kur- ması başlı başına bir cesaret. Hiç Türkçe bilmeyen küçücük Hejar ile bu ülkede Türkçeden başka dil konuşulmasına katla- namayan emekli yargıç Rifat Bey arasındaki dilden kaynak- lanan anlaşmazlık'ın aşılması. artık iki kişi arasındaki bir ilişki- nin değil, iki halk arasındaki iliş- kinin derinliklerine ulaşıyor. Değişim, küçücük Hejar'ın bilincinde yaşanmıyor. Bir de- ğişim, bir dönüşüm için o he- nüz pek küçük. O sadece öldü- ğünü bilmediği -söylenince ölümü bilmediğinden anlam- landıramadığı- anneciğine ka- vuşmak istiyor. Oysa yaşamının sonbaharın- daki ve o güne dek değer yar- gılarından, siyasal tercihlerin- den hiç kuşkulanmamış, o yüz- den de onlan hiç sorgulama- mış Rifat Bey değişiyor ve dö- nüşüyor. Rifat Bey'deki değişimin si- nema diliyle seyirciye aktarıl- ması, bence yüzlerce sayfalık "Kopenhag 67çüt/eri"nden, diplomasi dilinin mızmızlığıyla kaleme alınmak zorunda ka- lınmış İnsan Hakian Evrensel Bildirgesi'nöen çok daha an- lamlı. • • • Bu bir seyirci yazısı. Sinema ve sanat eleştirmenleri yazıla- nnı hazıriayadursunlar. Siz, si- zin gibi bir "sey/'rc/"nin sözleri- ne kulak verin. Önümuzdeki günlerde bir sinemanın önün- den geçerken "Büyük Adam, KüçükAşk" diye bir filme rast- larsanız, kendinize bir iyilik yapın. İşiniz varsa erteleyin; bir bilet alıp o sinemaya dalın. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Çocuklar Açlıktan ÖlmesinL. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) '16 Ekim Dünya Gıda Günü'nöe yaptığı açıkla- mada 800 milyon kişinin açlık çektiğini, her yıl 15 milyon çocuğun açlıktan öldüğünü bildirdi... Aynı gün ABD uçaklan Kâbii'i bombalıyor, ay- nı zamanda havadan fındık ezmesi, bisküvi atı- yordu... Peki açlıktan etkilenen ve ölen çocuklar, han- gi ülkelerde bulunuyor? Afganistan, Burundi, Çad, Etiyopya, Mada- gaskar, Nijerya, Tanzanya, Yemen gibi geri kal- mış Müslüman nüfusun yoğun olduğu ülkeler- de!.. Dünyada açlık çeken 800 milyon kişi, hem beyinsel hem de fiziksel gelişimlerini tamamla- yamıyor... FAO raporunda, bu konunun altı çizilirken şöyle deniliyor: "Besin yetersizliği çeken insan sayısının Av- rupa ve Kuzey Amerika 'daki nüfustan fazla ol- ması, açlığın dalga dalga çoğalması, ulusların banş ve refahını tehdit ediyor..." Bugün dünyada açlık çeken 800 milyon kişi- nin 200 milyonunun çocuk olması dikkat çe- kici değil mi? Pakistan'da yaşayan 1 milyonu aşkın Afgan göçmen de açlıkla karşı karşıya!.. BM Türkiye FAO Daimi Koordinatörü Aifredo VVitschi Cestari, açlık tehlikesinin en çok ço- cukları etkilediğini vurgularken şöyle diyor: "Roma'da yapılan (1996) Dünya Gıda Zirve- si'nde aç insanlann sayısını 800 milyondan 400 milyona indirmek için söz verdik..." Aradan yaklaşık 5 yıl geçmiş. Ancak dünya- daki açlık hızla yayılıyor... • • • 16 Ekim Dünya Gıda Günü'nde Türkiye'de etkinlikler düzenlendi... Ne yazık ki medyamız, etkinliklerde gündeme getirilen konulara sanınm 'haber değeri olma- dığı' gerekçesiyle fazla yer vermedi!.. Türkiye'yi yönetenler, ülkede aç insanlann sa- yısının giderek arttığının farkında değiller!.. Istanbul'un göbeğinde çöp bidonlarında yiye- cek artıklan arayan çocukları görmüyor hiç kim- se!.. Türkiye'de hayvancılık da öldü!.. Bakın Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yu- suf Gökalp ne diyor: "Türkiye gıda üretimi açısından kendineyeter- li olmakla beraber, hayyansal protein tüketimi bakımından gelişmiş ülkelerdeki ortalamanın gerisinde kalmıştır..." Türkiye'de insanlar aç!.. Ülkemizde ekonomik bunalım tüm ağırlığıyla sürüyor!.. Türkiye nüfusunun yüzde 15'i günlük 1 dola- nn (1 milyon 600 bin lira), yüzde 38'i de 1.5 do- lar (2 milyon 400 bin lira) gelir elde ediyor... Bu ne demektir? Türkiye'de 35 milyondan fazla kişi en temel gıda maddelerini bile karşılayamayacak durum- da... Acı ama gerçek? Tüketici Koruma Derneği Başkanı Mehmet Sevim, bakın ne diyor: "Dünyanın en variıklı 225 kişinin toplam ser- vetinin sadece yüzde 4 'üyle tüm dünya nüfusu- nun asgari gıda, su ve sağlık gereksinimleri kar- şılanabilir. ABD'de ve AB'de 1 yılda parfümler için harcanan toplam parayla tüm dünya nüfu- sunun gıda sorunu çözümlenebilir. 2000 yılı iti- barıyla dünyada silahlanmaya harcanan paranın sadece yüzde 1V bile açlık sorununu ortadan kaldırabilir." * • • Afganistan'daki Birleşmiş Milletler yetkilileri- nin açıklamalarınıbilmem televizyon ekranların- dan izliyor musunuz? Diyorlar ki: "Bir ay sonra kış bastıracak. Tek gıdalan ek- mek ve çay olan Afgan halkı, savaş sürerse aç- lıktan ölecek!.." Silahlanmaya harcanan paranın yüzde 1'iyle tüm dünyada yaşayan 800 milyon insanın aç- lıktan kurtulacağı bir dünya istemek suç mu? 800 milyon aç insandan 200 milyonu çocuk bu dünyada!.. Her yıl açlığa bağlı olarak ölen 15 milyon ço- cuk ise 5 yaşın altında!.. Toklar açların halinden anlamıyor!.. Utanç verici bir durum değil mi? hikmet.cetinkaya a cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 CHP sandık istedi Kurtuluş için seçim kaçınılmaz MUTLU SERELİ ANKARA - "Parti denetmenlerinin" ör- güt denetimlerini ta- mamladığı ve yönetici- lerin de Türkiye gezile- rini başlattığı CHP'de, erken seçim istendi. CHP yönetimi, erken seçim isteğini ilk kez açıkça dile getirdi. Er- ken seçim olasılığını ve bu konuya CHP'nin yaklaşırnını değerlendi- ren Algan Hacaloğlu, seçimin kaçımlmaz ha- le geldiğine inandıkla- nnı bildirdi. Ekonomi- nin içinde bulunduğu çıkmazın ve parlamen- tonun işleyemez hale gelmesinin 2002 yılının ilkbahannda bir seçimi gündeme getireceğüıi anlatan Hacaloğlu, an- cak ABD'nin Afganis- tan'a saldınsı ve diğer bazı görünmeyen ne- denlerle bu tarıhin bir- kaç ay ertelenebileceği öngörüsünde bulundu. Hacaloğlu, en geç 1 yıl içinde Türkiye'nin önünde seçim göründü- ğünü, CHP olarak seçi- mi istediklerini belirtti. Demokrasinin kurtu- luşu için seçimin kaçı- nılmaz hale geldiğine dikkat çeken Algan Ha- caloğlu, "Parlamento kendini yenilemelidir ve sîyasete güven taze- lenmeudir. Aksi halde Türkiye'nin sıkmüla- n artarak devam ede- cektir" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle