21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19EKİM2001 CUMA HABERLER DÜNYADA BUGUN ALt SİRMEN "ABD mali kriz içinde ve Carter'dan beri kö- tü yönetiliyor, sistemi iflas etmiş durumda, ula- şım, enerji, eğitim, sağlık sistemlerinin tamamı ile altyapı ve sanayii çöküş halinde. ABD'de halkın yüzde 8C'ini dar gelirliler oluşturuyor ve bunların durumu 1977'ye oranla çok daha kö- tü. IMF ve bugünkü politikalar devam ettiği, Walt Street ve Federal Reserv sistemi mevcut hâkimiyetlerini sürdürdükleri sürece, ABD'de kimse tırmanma beklemesin. Böyle giderse belki Bush bile görev süresini tamamlayamadan çekilmek zorunda kalır. Sadece ABD değil, Ingiltere, Almanya, Fran- sa ve Italya bile çöküş halinde.... ...1930'larda Roosevelt düşmanlıkları bitir- mek ve kolonyalizmin izlerini silmek istiyordu... Dünyada ABD'nin ve Avrupa'nın kalkınması, diğer ülkelerin kalkınmalarına bağlıydı. Şimdi de aynı. Fakat ABD ve Avrupa iflasın eşiğine geldiği gibi, Güney Amerika'yı da mahvettiler. Meksika eskisi gibi değil, Panama, Ekvadorar- tıkyok. Kolombiya mahvoldu vb.... • • • Afrika ABD'nin gözleri önünde, Ingilizler ve ABD'deki bazılan tarafından kitle ölümlehyle resmen ortadan kaldınlıyor. Mesela Başkan'ın babası Bush, Kanada'nm önceki başbakanıy- la birlikte, Barrick Gold adlı firmalarıyla Kon- go 'ya yerleşmiş durumda ve burantn zengin al- tın ve elmas yataklannı sömürüyorlar. Bunlar ve çokuluslu şirketler Afrika'nın her tarafında özel ordular kuruyor ve Afrika halklarını birbir- lerine kırdınyorlar. Bu şekilde hem Afrika'nın zengtnliklerini çalıyor hem de nüfusunu azaltı- yorlar. öte yandan Asya 'da yeni oluşumlar var. Rus- ya, Çin, Hindistan hatta bunlarla birlikte Japon- ya yeni oluşumlar içinde. Şanghay işbiıiiği ör- gütü kuruldu. Bu arada Çin'den başlayıp As- ya'dan Avrupa 'ya uzanacak ulaşım hatları üze- rinde çalışılıyor. Güneydoğu Asya ülkeleri ben- zer tarzda işbirliği planlıyorlar. Asya 'da çok bü- yük nüfus var. ABD de Güney ve Kuzey Kore 'yi barıştırıp buradan başlayacak bir ulaşım hattıy- la, Sibirya üzehnden Avrupa'ya ulaşabilir. Bu hattaki ve diğer ülkelere, borç değil, kredi ve- rerek onları kalkındırabilir ve bu şekilde malla- rına daha geniş ve zengin pazarlar açabilir. • • • Böyle dönemlerde dünya savaşlan çıkanlır. 1. Dünya Savaşı 'nı Asya 'daki benzer oluşumların önünü kesmek isteyen Ingilizler çıkarttı... 2. Dünya Savaşı'nı aynı maksatla Almanlar çıkar- dı. Şimdi ABD ve Ingiltere içindeki güçler, As- ya 'daki gelişimleh engellemek için dünya sava- şı çıkarmak istiyorlar. Ağustos bunun için en uy- gun aydır. Bu savaşın adını da Batı ile Islamın savaşı koyacaklar. Bu savaşı engellemeliyiz." Yukarıdaki satırları okuduktan sonra, haklı olarak sorabilirsiniz: - Kim bu adam yahu, neler söylüyor bu? Belki de komplo teorisi tutkunu bir Amerikan düşmanının sözleri olarak bunun üzerinde dur- mayabilirsiniz de. Ancak yukarıdaki konuşmanın 24 Tem- ımuz'da, ABD'de 2004 seçimlerinde Demokrat başkan aday adayı Lyndon Larouche tarafın- dan yapıldığını ve o günden bu yana internet sayfalarında gezdiğini belirtmek isterim. 11 Eylül olayının bizzat ABD'nin içindeki güç- ler tarafından düzenlendiğini iddiaedenlerden değilim. Ama bu olayların en çok ABD'deki ki- mi güçlerin işine yaradığına inanıyor, bu olası- lığın kolay göz ardı edilir cinsten olmadığını sa- nıyorum. Siz ne dersiniz? Köyedönüşdavası • BATMAN - Batman'ın Beşiri ilçesi Yolveren köyünden 1993 yılında Almanya'ya göç etmek zorunda kalan Yezidiler, geri dönebilmek için yaptıklan başvurunun kabul edilmesinde korucu engeliyle karşılaştı. Yezidilerin, köyü boşaltmayan korucular hakkında mahkemeye başvurması üzerine başlayan davada, yeniden keşif yapılması kararlaştınldı. 8 yıl önce Almanya'ya yerleşen Yezidiler, bir süre önce Batman'a gelerek köylerine geri dönmek için yetkililere başvurdular. Yezidiler, olumlu yanıt almalanna karşın korucu ailelerinin köyden çıkmak istememesi üzerine Batman Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurdular. Dûn görülen davanın ilk duruşmasında mahkeme, yeni bir keşif yapılmasına karar vererek duruşmayı 21 Kasım'a erteledi. Esrarengiz saldrılar • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo ve Televizyon Ust Kurulu'nun (RTÜK) garajında, kadın personele ait araçlann lastiklerinin şişlendiği ve camlaruun kınldığı yönündeki şikâyetler üzerine araştırma başlatıldı. Özellikle kadın çalışanlann arabalannın hedef alınması kurumda, saldınyı yapanlann aşın dinci gruplar olduğu söylentilerine yol açtı. RTÜK'ün garajına yalnızca kurum personeline verilen özel manyetik kartlarla girilebiliyor. Bu kartlara sahip olanlar dışında RTÜK'ün Personel Yardımlaşma Vakfı (TELVAK) çalışanlan da garaja inebiliyor. RTÜK'te 300'e yakın kişi çahşırken TELVAK çatısı altında da 100'e yakrn işçi bulunuyor. TSK'de çtfte lojmana son • ANKARA (ANKA) - Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Olağanüstü Hal Kararnamesi nedeniyle bu bölgede görev yapan subaylara tanınan çifte lojman uygulamasına son veren yasa tasansı Milli Savunma Komisyonu'nda kabul edildi. Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, subaylann olağanüstü halle ilgili kararnameye dayanarak iki lojman kullanabildiklerini belirtti. Devlet Bakanı Nejat Arseven, valiliklere 'insan haklan genelgesi' gönderdi İşkenceyiönleyin Devlet Bakanı Arseven. ANKARA (AA) - Insan hak- lanndan sorumlu Devlet Baka- nı Nejat Arseven, il ve ilçeler- dekı insan haklan kurullann- dan öncelikle can ve mal gü- venliği, işkence ve kötü mu- amelenin önlenmesi ve masu- miyet ilkesinin korunmasuıı is- tedi. Nejat Arseven, valiliklere gönderdiği genelgede, Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasada be- lirtildiği gibi insan haklanna saygı temeli üzerine kurulu de- mokratik, laik ve sosyal bir hu- kuk devleti olduğunu kaydetti. Arseven genelgede, insan hak- lannın korunması ve ihlalleri- • Arseven genelgede, can ve mal güvenliği, işkence ve kötü muamelenin önlenmesini istedi. Genelgeye göre insan haklan kurullan. uluslararası denetime açık olan insan haklan konusunda kendi iç teftiş ve denetim mekanizmalannı eksiksiz işletecekler. nin önlenmesi için kurumsal yapılaşmaya önem verildiğini ve bu çerçevede insan hakla- nndan sorumlu Bakanlık ile TBMM İnsan Haklan încele- me Komisyonu'nun kuruldu- ğunu anımsattı. İnsan haklan kurullanntn çok yararh çahşmalar yaptığı- na işaret eden Nejat Arseven, insan haklan konusunda halkın doğru bilgilendirilmesine ve bilinçlendirilmesine önemli katkı sağladığını kaydetti. BakanArseven. kurullardan, can ve mal güvenliği, işkence ve kötü muamelenin önlenme- si, masumiyet ilkesinin korun- ması gibi birinci kuşak haklar- dan, çahşma haklan ve sağlık hizmetlen gibi ikinci kuşak haklar ve çevre temizliği gibi üçüncü kuşak haklann ele alın- masını ve korunmasuıı istedi. Genelgeye göre, insan hakla- n kurullan, uluslararası dene- time açık olan insan haklan ko- nusunda kendi iç teftiş ve dene- tim mekanizmalannı eksiksiz işletecekler. Insan haklan der- si veren öğretmenler bilgilen- dirilecek. Çocuk, özürlü ve kadınlann sorunlanna öncelik verilecek. insan haklan kitaplıklan oluş- rurulacak. İnsan haklan konu- sunda yerel medya aracılığıy- la halk bilgilendirilecek. Okullarda konuya ilişkin tanıtıcı resim, şiir ve kompo- zisyon yanşmalan düzenlene- cek. Bayrampaşa Cezaevi'ndeki 1615 görevli, tutuklulara karşı kötü muameleyle suçlanıyor 'Hayata Dönüş'e dava Kötü muamele 12bin Mşiye soruşturma • îçişleri Bakanı Yücelen, 1995-2001 yıllan arasında işkence yaptığı tespit edilen ve kötü muamelede bulunan toplam 12 bin 735 personel hakkında adli ve idari soruşturma açıldığını bildirdi. ANKARA (ANKA) - îçişle- ri Bakanı Rüştü Kazım Yüce- len, insan haklan ihlallerinın anmda araştınldığını belirterek "Karakollarda ve emniyet müdürlüklerinde gözaltına alınanlar devletin sorumlulu- ğu altındadır" dedi. Yücelen, 1995-2001 yıllan arasında iş- kence yaptığı tespit edilen ve kötü muamelede bulunan top- lam 12 bin 735 personel hakkın- da adli ve idari soruşturma açıl- dığını bildirdi. Yücelen, SP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğ- lu'nun işkence iddialanyla ilgi- li soru önergesine verdiği yanıt- ta, Türkiye'de sistematik işken- ce yapılmadığını kaydederek "Eğer böyle bir uygulama ol- saydı, işkence yaptığı iddia edilen görevliler hakkında hiçbir soruşturma yapılmaz- dı" dedi. "Türldye'de işkence yapıldığına ilişkin çok kap- samlı bir karalama kampan- yası sürdürüldöğünü" savu- nan Yücelen, Adli Tıp Kunı- mundan alınan raporlarda işken- ce yapıldığına dair hiçbir bulgu- ya rastlanmamasma karşın, bel- li kesimlerden temin edilen dok- tor raporlan ile işkence iddiala- nnın desteklendiğini ve ulusla- rarası camiada da bir koz olarak kullaruldığını belirtti. SİBEL KIZILIŞIK ECEVtT KILIÇ Bayrampaşa Cezaevi'nde 19Aralık 2000 tarihinde düzenlenen ve 12 tu- tuklunun ölümüyle sonuçlanan "Ha- yata Dönüş Operasyonu"'nda 1615 jandarma ve infaz koruma memuru hakkında "tutuklu ve hükümlülere kötü davranmak" ve "görev i körü- ye kullanmak" suçundan dava açıldı. Ancak iddianamede tutuklu ve hü- kümlülerin nasıl öldüklerine dair tek bir cümle yer ahnadı. Eyüp Cumhuriyet Savcısı Cafer Koman, hazırladığı iddianamede, operasyonun arduıdanjandarmanın tu- tuklu ve hükümlüleri döverek dışan çıkardığını belirterek, bu kötü muame- lenin, sevk sırasında da sürdüğünü ifa- de etti. Savcı Koman, 1615 asker ve in- faz koruma memurunun bu eylemle- rinden dolayı "tutuklu ve hükümlü- lere kötü davranmak" suçundan ce- zalandınlmalarını istedi. Koman, cezaevindeki son aramamn 7 Aralık 2000 tarihinde yapıldığmı ve arama tutanağmda cezaevinde herhan- gi bir silah bulunmadığmın belirtildi- ğini kaydederek, silahlann cezaevine bu son aramadan sonra sokulduğunu iddia etti. Jandarma ve infaz koruma memurlannın cezaevine silah sokul- masına göz yumduklarını ileri süren Koman, görevlilerin "görevi kötüye kullanma" suçunu işlediklerini vur- guladı. Adli Tıp raporlannın cezaevi ope- Hayata Dönüş Operasyonu'nda Bayrampaşa'da 12 kişi yaşamını yitirmişti. rasyonu gerçeğini ortaya çıkarmasma karşın 12 tutuklu ve hükümlünün ölü- müyle ilgili olarak hâlâ dava açılma- dı. Adli Tıp raporlan, tutuklu ve hü- kümlülerin, silah ve işkence ile öldü- rüldüklerini belgelemesine karşın Cumhuriyet Savcısı Koman, operas- yona katılan görevliler hakkında yal- nızca cezaevine silah sokulmasına göz yumduklan için dava açtı. Adli Tıp Ku- rumunun Bayrampaşa Cezaevi'nde- ki operasyonla ilgili hazırladığı rapor- da 5 tutuklu ve hükümlünün uzak atış sonucu, 5 tutuklunun ise gaz ve sinir bombalanmn çıkardığı yangın nede- niyle öldükleri belirtihnişti. Banş, F tipine karşı eyleminin 170'inci gününde yaşamını yitirdi Sessiz ölümler 40'a yükseldi ÎZMİT (Cumhuriyet) - Kandıra F Tipi Cezaevi'nde ölüm orucunda bulunan Ali Ekber Banş eyleminin 170. gününde yaşamını yi- tirdi. Ölüm orucu eylemin- de yaşammı yitirenlerin sa- yısı40'a yükseldi. "Hayata Dönüş" operas- yonunun ardından tutuklu bulunduğu Gebze Özel Tip Cezaevi'nden Kandıra F Ti- pi Cezaevi'ne nakledilen Komünist Partisi înşa Örgü- tü (KP-1Ö) üyesi Ali Ekber Banş (30) 15 gün önce kal- dınldığı Izmit Devlet Hasta- nesi'nde dün yaşamrnı yitir- di. Tunceli'nin Mazgirt ilçe- sinde 1971 'de dünyaya ge- len Banş, evli ve bir çocuk babasıydı. Banş'ın cenaze- si, yapılacak otopsi sonrası ailesi tarafından alınarak toprağa verilmek üzere memleketine götürülecek. Cezaevlerinde ve dışan- da F tipi cezaevlerine karşı başlatılan ölüm orucu eyle- mı yann birinci yıluu dol- duruyor. 19 Aralık 2000'de ülke genelindeki 20 ceza- evine aynı anda düzenlenen "Hayata Dönüş" operas- yonunda 36 kişi yaşamını yitirmişti. Operasyon sıra- smda ateşli silah kullanıldı- ğı ortaya çıkmış, otopsi ra- porlanna göre bazı tutuklu ve hükümlülerin kasıtlı ola- rak yakıldığı belirlenmişti. "Hayata Dönüş" operas- yonu bu operasyonun ardın- dan Istanbul, Ankara, Izmir, Trabzon, Kocaeli ve Mer- sin'de başlatılan ölüm orucu eylemleri, eylemlere destek veren tutuklu ve hükümlü yakınlan ve 2 askerin de aralannda bulunduğu top- lam 74 kişi yaşammı yitir- di.Tutuklu ve hükümlü ya- kınlan, devletin duyarsızlı- ğının ölümleri arttırdığını söylediler. Kopuslarm nedeni AKP'de 'masony kavgası BÜLENT SARIOĞLU ANKARA - Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kuruluş sürecin- de bazı kopuşlann perde arkasında "masonluk kavgasımn" yattığı öğ- renildi. 2 yıl boyunca Recep Tayyip Erdo- ğan'ın sağ kolu olarak yeni oluşumun mimarlı- ğım yapan lsmail Kah- raman'ın "3 kurucu- nun mason olduğu" ge- rekçesiyle Erdoğan'la restleştiği belirtildi. REFAHYOL dönemin- de bakanlık yapan Istan- bul Milletvekili lsmail Kahraman, FP dönemin- de Erdoğan kadrosunun en önde gelen ismi olarak yeni parri hazırlığına baş- İamıştı. Kahraman, yeni oluşumun parhleşme sü- recinde aniden Erdo- ğan'dan kopru. Kahra- man'ın itiraz konulanyla ilgili olarak siyasi kulisle- re yayılan gerekçe, dün SP'nın yayın organı Mil- li Gazete'de "Kulis An- kara" köşesinde Kahra- man 'ın adı kullanılmadan gündeme getirildi. Kahra- man'ın, Erdoğan'ın kar- şısına çıkıp "Ben ömrü- mü bunlarla mücadele- ye adadım. Nasıl bunla- ra listede yer verirsiniz" diye itiraz ettiği, ancak "Böyle kabul ediyorsan gel, kabul etmiyorsan sen bilirsin" yanıtını al- dığı belirtildi. Kahra- man'ın itiraz gerekçesi- nin, bin profesör, biri spor kökenli üç "ma- son"un kurucu üye yapıl- masından kaynaklandığı iddia edildi. An istifa etti Parti ilk fıreyi'verdi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Parti içi mu- halefetle erken tanışan AKP, ilk firesini verdi. Emekli kurmay albay ol- ması nedeniyle "Erdo- ğan'ın kurmayı" olarak nitelenen Konya Milletve- kili HüseyinÂn, AKP'yi ve liderini suçlayarak isti- fa etti. Dün parlamentoda ba- sın toplantısı düzenleye- rek ıstifasmı açıklayan An, AKP ve Erdoğan'a yönehkşu açıklamalarda bulundu: "Partide hasta- lık meydana geldi. İmri- yazh niiller\ekilleri, ikin- ci sınıf milletvekilleri gi- bi aynm oluşru. Biz bu çirkinlikleri biliyoruz. Demokrasi mücadelesi vermek için kışladan geldim. Ama ne siyasi partilerin ne de siyasetin kıymeti harbiyesi yok- rur. Kışladan geldim, bü- miyordum, kışladan çıkmca öğrendim." NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Ekonomik kriz öyle boyutlara u- laştı ki, bakanlıklar bile harcamaları- nı kesmek zorunda kalıyorlar. Ba- kanlıklar bile diyorum, çünkü düne kadar Maliye Bakanlığı'nın aylık har- cama tablosuna yansıyan rakamlar, devlet kuruluşlarında bir tasarruf ça- bası olmadığını gösteriyordu. Devle- tin gelirlerinin ödeyeceği faizlere yet- memesi, devletin küçülmesi gerek- tiği düşüncesini daha da güçlü bir şekilde gündeme getirdi. 2002 büt- çesine yansıyan rakamlara bakılırsa, devletin ekonomik alanda küçülme- si daha çok memurların maaşlarının düşürülmesi şeklinde hayata geçiri- lecek. Devletin ekonomik alanda küçül- tülmesi, uzun süredir tartışılıyor. Bir kesim; devletin ekonomik alanda kü- çültülmesinin, yoksul kesimlerin ve çalışanlann aleyhine olacağını, zen- gin kesimlerin ise işine yarayacağını düşünüyor. Bu nedenle devletin kü- çültülmesine yönelik özelleştirmele- re bu çevreler karşı çıkıyorlar. Onlar bu eleştirileri, son yıllardaki özelleş- tirmelerin çapaçul bir şekilde yapıl- masını da örnek göstererek haklı ol- duklarını söylüyorlar. özelleştirilen Devleti Küçültmek(!) bankaların içinin boşaltılarak yeni- den devletin sırtına yük olması, Tür- kiye'de özelleştirmelere karşı çıkan- lara haklılık kazandırdı. • • • Özelleştirmelerde yapılan yolsuz- luklara ve çapaçulluğa rağmen şura- sı da bir gerçek ki, devlet ağır, han- tal bir gövde olarak ekonomik buna- lımın temel unsurlarından biri olma- ya devam ediyor. Üstelik devlete yön veren egemen anlayış, ekonomik tercihleriyle de bu hantallığı ağırlaş- tıran bir rol oynuyor. Bütçeyi gözden geçirirseniz, vergilehmizden alınan paraların önemli bir kısmı kültür, eği- tim ve sağlık gibi temel hizmetlere gitmiyor. Büyük kalemler, üretime yönelik olmayan devlet hizmetlerine gidiyor. Devletin ekonomik alandaki yatı- rımlan, maalesef siyasi iradenin ter- cihleri yüzünden ekonomik olmak- tan çıktı. KlT'ler, devletin ekonomik alandaki beceriksizliğinin ya da dev- letin ekonomik alana girmesinin ge- reksızliği nedeniyle büyük bir yük ha- line dönüştü. Bu nedenle devletin ekonomik alandan çekilerek hizmet- ler alanına girmesı ve bu yüklerden kurtulması gerekiyordu. Türkiye, ne yazık ki bu değişimi sağlıklı bir şekil- de yapamıyor. Devlet, bu ülkeyi yö- netenlerin tercihleri nedeniyle hantal ve pahalı bir devlet görünümünden kurtulamıyor. • • • "Devlet küçülüyor" diye manşetle- rin atıldığı gün, gazetelerde küçük bir haber dikkatlerden kaçmış olabi- lir. Ben hatıhatayım: Kars, Bitlis, Van ve Hakkâri valilikleri, Güneş Tiyatro- su'nu bu illerde oynayacağı "TerkEt- medi Sevdan Beni" adlı oyunu ya- sakladılar. Devlet Tiyatrosu, Opera ve Balesi Çalışanlan Vakfı (TOBAV) bu yasaklamayı kınadığını açıkladı. Aslında, hemen her gün Türkiye'nın dört bir yanında yasakçı devlet zıh- niyeti egemenliğini sürdürüyor. Devletin küçülmesinin asıl, siyasi ve sosyal yaşamımızda gerçekleş- mesi gerekiyor. Zaten bu durum de- ğişmeden ekonomik küçülme de çok fazla bir anlam ifade etmeyecek. Bir devlet yetkilisi, henüz görmeden ve ne olduğunu bilmeden bir tiyatro oyununu yasaklama yetkisini elinde tutabiliyorsa o devlet küçülmez. Bir sanat eserini keyfi bir şekilde yasak- lama yetkisini hâlâ yargıç ve savcı- nın yerine geçen bir devlet görevlisi elinde tutuyorsa, o ülkede devlet kü- çülmez. ••• Neden küçülmez? Çünkü devlet görevlileri, hâlâ toplum üzerinde bir egemen güç olarak görüyorlar ken- dilerini. Kanunlar ve ellerindeki ola- naklar onlara bu gücü veriyor. Dev- letin ekonomik olarak küçülmesin- den daha önemlisi, devlete yön ve- ren anlayışın köklü bir değişikliğe uğ- raması. Size küçük bir örnek: Araba- nızla gece karanlığında yolda gidi- yorsunuz, bir anda yolunuz kesiliyor, elinde el feneri bulunan polisler ışığı gözünüze tutuyor, "Ruhsat ve ehli- yet" diyor. Şaşkınlık içinde ehliyetinizi ve ruh- satınızı uzatıyorsunuz. Bir suçluluk duygusuyla devlet görevlisine bakı- yorsunuz. Böyle bir uygulamayla dağ başın- da jandarmalar tarafından durduru- larak da karşılaşabilirsiniz. Işte bu uygulama Türkiye'de bir türlü küçül- meyen devleti ifade ediyor. Dünya- nın hiçbir gelişmiş ülkesinde güven- lik görevlileri rastgele yurttaşları çe- viremezler. Bunun için şüpheli bir du- rum olması gerekir ya da bir ihbar ol- ması gerekir. Biz de ise her yurttaş potansiyel bir suçlu gibi kabul edilerek günün ve gecenin her saatinde, derede, dağ- da, şehir içinde bir anda çevrilebilir ve hesap vermek zorunda bırakılabi- lir. Işte ülkemizdeki devlet anlayışı budur. Devletin görevlileri güçlü ve egemendir. Yurttaş ondan korkar ve kendisini onun karşısında ezik hisse- der. ••• Devletin küçülmesi tartışmaları bu gerçeklik içinde düşünüldüğü za- man bir anlam kazanır. Sorun ekono- mik olmaktan çok siyasidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle