23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2001 SALI O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus(acumhuriyet.com.tr HukukfCephesinde... Prof. Dr. Erdener YURTCAN Hukuku Profesörü E n güncel konu anayasa- da yapılan değişiklikler. Bu konuda kısa süre ön- ce ikı yazı yazmış ve dü- şüncelerimi açıklamış- tım. TBMM. L'zlaşma Komisyo- nu'nda kabul edilen değişikiikleri - birkaç nokta dışında- benimsedi. Kamuoyunda bu konudaki çalışma- yı izlerken, bana biraz "bardağın yarısı boş, yarısı dolu" yaklaşımı- nı hatırlattı. Hani ınsanlann iyimser mi kötümser mi olduklan tartıya \Tirulurken kullanılan ölçüt. Bu ko- nuda da bazılan düşüncelerini açık- larken. değişikliklerin yapılması olumlu ama.. bu kadan yeterli de- Ceza Hukuku ve Ceza Usul ğil demişlerdi. Elbette katılıyorum. Ama TBM- M'de temsil edilen siyasal partile- rin bir konsensus (uzlaşma) sağla- malan da değişıkliğın başanya u- laşmasındaki en önemlı etken. Bu noktayı sanınm göz ardı edemeyız. Içimizi rahatlatan bir başka açık- lama şu oldu. Uzlaşma Komısyonu çalışmasını sürdürüyor. Daha baş- ka değkiklikler de yakında günde- me gelebilir. Bekliyoruz. Yasama dokunulmazlığı konu- sundaki değişikliğin TBMM'den geçmemesi tabii ki çok üzücü. Ne- dense milletvekilleri bu kavramı kendileri için bir zırh oiarak müta- laa ediyorlar. Oysa bu işin teorisin- de ve yabancı ülkelerdeki uygula- masında böyle bir sonuç asla be- nimsenmez. Ne yazık ki bizim tem- silcilerimiz bu konuda "bugün ba- na, yarın sana" dayanışmasını el- den bırakmıyorlar. Böylece de Ba- tı'dan aldığımız kavramlardan biri- nin daha Türk versıyonunu hayata geçirmiş oluyorlar. Millervekili aylık ve ödeneğinin anayasa değişikliği ile yargı dene- timinden kaçınlmasının bence sa- vunulacak hiçbir yanı yoktur. Mil- letvekillerine sorarsanız, size gider- lerinın çokluğundan yakınıyorlar. Oysa bu giderleri de arttıran etken, seçmenlere hoş görünmek ve bir daha seçilebilmeyi güvence altına almaktır. Anayasa değişikliği Sayın Cum- hurbaşkanf nın önünde. Anayasa. cumhurbaşkanının bu konudaki yetkisini aynntılı oiarak düzenliyor. Bunlar kısaca şöyle: Değişikliği bir daha görüşülmek üzere geri gön- dermek, halk oylamasına sunmak ya da imzalamak ve yürürlüğe gir- mesini sağlamak. Anayasada, cum- hurbaşkanının gerekli görülen maddeleri yalnızca halk oylaması- na sunma yetkisi vardır. Ancak bu olayda bu yetkinin önü daha Uzlaş- ma Komisyonu'nda kesilmişti, çün- kübumetinde(m. 38) "...halkoy- lamasına sunulması halinde tü- miiyle onaylanır" denilmişti. Bu metinTBMM'de aynen kabul edil- di. Bu durumda aylık ve ödenekJer- le ilgili maddenin tek başına halk Büyük bir salona girdik. Burası yatakhaneydi. Ya- taklar düzenle yapılmış. Ama karyolanın önünde tam teçhizatlı askerler dimdik duruyor! Bizi getiren Amerikalı subay, bu askerlerden birinin sırt çanta- sını açtı, içındekilerı gösterdi: Çıkolatasından en lüks diş macununa, tuvalet sabununa, bısküvisin- den bılmem nesine kadar her şey vardı içinde... Bu askerler böyle yarım saat nöbet tutarlarmış! Hazır güç!.. Her an bir yere gitmeye, savaşmaya ha- zır! Sonra başka bir birlık gelir, nöbeti devralırmış. Böyle sürüp gıdermış gece gündüz!.. Amerikalı subay anlatıyordu: "Geçen yıl Başkan Yardımcısı Nixon Caracas'a gitmişti. Üniversitede bir konuşma yapmıştı. Ama solcu öğrenciler üniversite kapılannı tutup Nixon'ı içerdehapsetmekistemişler... Venezüella hüküme- tibirşeyyapamıyordu. Saatlergeçti, sonuçyok. Du- rum Nixon için tehlikeli bir hal alıyordu. Biz, hemen karar verdik; ışte burada hazır bekleyen birliğin Ca- racas'a inip Nixon 'ı kurtarması için uçaklara bindir- dik.. Derken haber geldi, Nixon kurtulmuş, bizim birlik geri döndü.." Bu gerçek öyküyü dinlerken şaşırmıştım. Venezüella bağımsız bir ülkeydi. Nasıl olurdu da bir Amerikan askeri birliği tepeden inip işe karışabilır- di? Hangi hakla, hangi yetkiyle? Venezüella hükü- meti, böyle bir olaya nasıl katlanırdı? Anlaşılan, AB- D'nin kendi arka bahçesi saydığı Güney Amerika ül- kelerinde her türlü davranışı yapmakta kendini iyi- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 40 Yıllık Bir Anı... ce serbest sandığıydı. Yıl 1960, aylardan şubat.. Amerika'ya çağrılı ge- len bir grup Türk gazetecisiydik. Bu olayı sanırım pek çok arkadaş anımsayacaktır. Bu son bir kanıt değildi ki! Güney Amerika'da ne zaman işbaşma bir solcu yönetim gelse, ne zaman Amerikan şirketle- rınin ışlerine karışsa ABD hemen deniz piyadeleri- ni, uçaklarını orayayollar, seçimle iktidaragelen hü- kümeti, başkanı devirip yerine kendi öz adamını ko- yar. Sayılmayacak kadar çok örneği var, Nikara- gua'dan Küba'ya, Şili'ye kadar... Buna, eski başbakanlardan Theodore Roose- velt, "Amerika 'nın Büyük Sopa Politikası" adını ver- mişti, Küba'ya Ispanyollara karşı elde edilen silah, çarpışan bir adam, bir kovboy! Filipinler öyle, Gü- ney Amerika öyle, Asya, Afrika öyle... 19. yüzyıida başlayan bir ABD hegemonyası! Zamanla artan, güçlenen bir tutum... önce Amerika, sonra ötekiler... Onlar da Ameri- ka'ya yararlı olduklan, daha doğrusu Amerikan çı- karlanna hizmet ettikleri süre!... Uzun zaman dünyada bir denge kurulmuştu.. Şimdi o denge bozuldu. Tek yönlü bir dünya oluş- turuldu. O kadar ki dünün düşmanı, 'şeytan impa- ratorluğu'ABD politikasının neredeysebaşdestek- çisi! Terörle savaş!.. Dünyanın en yoksul halkına mil- yarlarca dolarlık bombalan, füzeleri yağdırmak mı? Buncadolar, o yoksul ülkelerin kalkınmasına, uyan- masına, beslenmesıne gitse her türlü kötülüğün kaynağı kurutulmaz mı? Her türlü kötülük açlıktan, sefaletten gelmez mi? Sen milyarları insanları öldür- meye ayır, sonra da fanatizmi, ılkelliğı, vahşeti dur- durabileceğini san! Bu bir aldatmaca ki, kimseyi al- datmıyor. Amerika ne zaman ekonomik bunalıma düşse. bir savaş onu bu çıkmazdan kurtarır! Tükenen mal- zemeler, silahlar, bombalar yeniden yapılır, fabrika- lar daha çok çalışır, işsizlik ortadan kalkarmış... Şimdi Afgan halkının tepesine yağan füzelerin, bombaların yerine yenileri yapılacak... Hiç savaş, çatışma, kavga, dövüş olmasa, o fabrikalar niye ça- lışsın!.. Çok şey var yazılacak! Bugün o 1960 yılındaki ABD gezisini düşündüm. ABD'nin hiçbir zaman de- ğişmediğini; sömürüye, emperyalist, kapitalist çı- karlara dayandığı sürece, ABD politikasının değişe- meyeceğini, bu gerçeği dost düşman herkesin ar- tık anlaması gerektiğinı... Kiosk Bankacılığı ile ozgursunuz. Akbank Kiosk Bankacılığı Akbank kiosklan ile eyinizin ve işyerinizin dışında da İnternete bağlamp Akbank'ın her türlü* bankacılık hizmetine ulaşabilirsiniz. • Hesap bakiyesi ekstre • Para transferleri - Ödemeler • Kredi kartı işlemleri • Dövız atım /satım işlemlen • Yatırım işlemlen • Hısse senedı işlemterı • Hesap açma işlemleri • lleri vadeli para transferleri • Fatura ödeme talimatı verme • Sık yapıtan transfer bilgiieri • Hesap makınesi • Kisisel bilgi günceUeme t* Akbank kiosMannda para cekme i«lcmi ınplamamaMadr.l Akbank Özgür Bankacılık Hizmetleri oylamasına sunulmasının önü tı- kanmıştır. Bu durumda Sayın Cumhurbaş- kanı için iki seçenek ön plana çık- maktadır: Yasayı tümüyle geri gön- dermek ya da onaylamak. Yasayı geri göndermek, beklenen sonuç- lan gecıktirecektir. Unutmamak ge- rekir ki. yapılan anayasa değışik- liklerini hayata geçirmek için uyum yasalan da çıkanlmak zorundadır. Ele almak istediğim bir başka ko- nu DGM'lenn yargı görevinin be- lirlenmesidir. Bugün TCK'nin 313 ve 314. maddelerinin yargılaması DGM'lerde yapılmaktadır. Halkın ve medyanın taktığı isim- le "çete suçları". Sayın Adalet Ba- kanı, birkaç gün önce bu suçlan yargılama yetkisinin DGM'lerden alınacağını, bu konuda bir taslak hazırlandığını ve Bakanlar Kurulu'na sunulduğunu açıkladı. Bu değişiklikle önce- lıkle banka olaylan ne- deniyle açılmış bulunan davaların DGM'lerden ahnması söz konusu olacaktır. Son dönemde gözlemlenen bir gerçek, yapılan hazırlık soruş- turmalarında, birden çok kişinın kanştığı he- men her olayı çete kav- ramı içine sokarak DG- M'lik yapmaktı. Bu yaklaşımın doğal sonu- cu, özellikle lstanbul'da DGM'lerin tıkanması olmuştur. Bu sonucu ya- ratan bir başka etken de, bu olaylarda sanıklara isnat edilen başka ey- lemlerindeDGM'lerta- rafından yargılanması- dır. Bu değişiklikle DG- M'ler ferahlayacaklar- dır. Olumlu bir adımdır. Ancak bir şartla. Bu ko- nuda yasal değişiklik yapıldığında. bu deği- şiklik hemen hayata ge- çirilmelidir ve halen gö- rülmekte olan davalar için de değişiklik uygu- lanmalıdır. Zaten bu işin teonsınde de bu. tartış- masız kabul edilen bir sonuçrur. Benı bu satırlan yaz- maya zorlayan husus, hazırlanan taslakta bu konudaki hata oldu. Sa- yın Bakan'ın açıklama- sında, değişiklikten ön- ce DGM'lerde açılmış bulunan davaların bura- da kalacağı. sonraki da- vaların DGM'lerde gö- rülmeyeceği yer almak- tadır. Bu sonuç bence kabul edılemez. Taslağı hazırlayanlann gözün- den ceza yargılamasının temel bir ilkesi kaçmış- tır. O da. usul kurallan- nın derhal yürürlüğe gı- receği ve eski ve yeni olaylara uygulanacağı- dır. Zaten değişiklik yapmanın ve yargı yeri değiştirmenin amacı da budur. Amaç. DGM'le- rin yükünü azaltmaktır. Bu konuda şöyle bir mantık da bence yürütü- lemez. DGM'ler açılmış davalara zaten bakmak- tadır. Bundan sonrakile- n onlardan alalım. O za- man unutmamak gere- kir ki, Türk ceza yargı- lamasında bugün iki başlı hukuk vardır, DGM hukuku ve diğer mahkemeler hukuku. Bundan ülkeyi kurtar- mak, TBMM'nin göre- vidir. Unutmayalım ki, bu- gün DGM'lerde savun- ma hakkı tam oiarak kullanılamamaktadır. Bu nedenle değişikliği bir an önce yapmak bu açıdan da faydalıdır. Hukuk cephesinde daha yazacak çok şey var, ama yerimiz ne ya- vazıkki sınırlı. PENCERE Alevi Fıkraları Kitabı... '7923 Aydınlanma Devrimi'n'm Anadolu'daki kökenleri hangi kaynaklardan esinlendi?.. Devrim'in kökleri yalnız 'Baf/'da mı?.. Anadolu'daki büyük dönüşümün tohumlanma- sında Alevi-Bektaşi kültürü nasıl biryertutuyor? Anadolu Aydınlanması. halk kesimindeki doğal desteğini ve yandaşlarını Alevi-Bektaşi kesimin- de buldu. Ancak yaşanan olgu Alevi-Bektaşi kül- türünün 'Aydınlanma Fe/sefes/'nin akılcı öğreti- siyle özdeş olduğu anlamına gelmez; buna kar- şın 'Baba Erenler' kesiminde 'Aydınlanma'nın şafağına uyumlu bir içeriğin izleri de görünmez- lıkten gelinemez. Birmecliste 'tütün haram mıdır, helâlmidir'Xar- tışması açılmış; Bektaşi Babası tiryaki olduğun- dan sormuşlar: - Erenler sen ne dersin, haram mı, helâl mi?.. Bektaşi diyalektik mantıkla yanıtlamış: - Helâl ise içiyorum, haram ise yakıyorvm. Alevi-Bektaşi kültürünün Anadolu'da Aydın- lanma Devrimi'ne açıkça destek oluşu, sonuçta evrensel bir değer taşıyor; inancın akılla buluş- tuğu alanlar, az da olsa, yok değildir. • Mizah inançla yapılmaz, aklın ürünüdür, zekâ- nın türetimidir. Bektaşi fıkraları da Türk mizahının dünyada eşi menendi bulunmaz örnekleridir; ağızdan ağıza, dilden dile, kuşaklan aşarak bugünlere ulaşmış bir dünya görüşünün paha biçilmez edebiyatıdır. Inançtan mizah çıkmaz; çünkü inanç, yaşadı- ğımız olaylan yergileyecek bir içerik taşıyamaz; kulluk tevekkülle özdeştir; her olay karşısında boynunu büken kulluk töresinde, cami, havraya dakiliseöğretisine karşı çıkışıboşunaaramayın!.. Dinsel öğretinin kalıplarında aklını eritmiş, yargı- layıcı bakışını ancak dinsel kurallara uymayanla- ra çevirmiş bir softanın, zekâ şimşeğini mızrak gi- bi kullanarak mizah yapması olanaksız gibidir. • Merakımı çekmiştir: Alevi dünyasının enlem ve boylamlannda yer alan nice tarikattan niçin yalnız Bektaşi fıkraları dilden dile dolaşıyor?.. Bu güzelim dünyanın serdengeçtilerifıden ar- kadaşımız Miyase llknur'a bir gün sordum: - Alevi fıkraları yok mu?.. - Olmaz olurmu?.. Gerçekte sorum kasıtlıydı, çünkü sağda solda düzenlenen Alevi sohbetlerinde Kızılbaşlardan nice fıkra dinliyor, nükte işitiyorduk; mecîislerde yergilerin bini bir paraydı, espri küpü nice dost vardı; ama, elde avuçta bir yazılı derleme yoktu. Dağınık, savruk, unutulmaya dönük Alevi fık- raları 'dost meclisleri'nde su üstündeki kaydırak taşları gibi sekiyorlardı; bir süre sonra bellek de- nizinde kaybolup gitmeleri işten değildir. Miyase llknur'a dedim ki: - Sık sık anlattığın Alevi fıkralannı derlemeye ne dersin?.. Bunu ilk kez sen yapacaksın!.. llknur bu iş için bulunmaz kaftandı, üstlendiği işlevin üstesinden geldi, bu alanda 'ilk' olmanın onurunu kazandı, yayımladığı kitabın adı: "Bahçe Biziz, Gül Bizdedir". Alevinin mizah yeteneği, Kerbela tragedyası- nın gözyaşlarından süzülüp Anadolu'da çiğ ta- nelerine dönüşmüştür; her damlanın prizmasın- da kırılacak mizah şimşeğini zekânın ışınına çe- viren akıl, Alevi-Bektaşi kültürünün ortak ürünü sayılır. Yaşadığımız karanlık günlerde "Bahçe Biziz, Gül Bizdedir" gülücüğün aydınlanmasıdır. NOVITAS Tıırizm HAFTA SONU ve YURTİÇİ TURLARI PERA(21 Ekim) GAP (25-29 Ekim) SAFRANBOLU-KASTAMONU (26-29 Ekim) İYONYA (26-29 Ekim) YURTDIŞI TURLAR PRAG (14-18 Aralık) YUNANİSTAN (5-10 Kasım) Tel : (0 212) 251 28 08-09 e-mail : novitasgnovitas.com.tr »eb : ww\\.novitas.com.tr MALATYA ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2001 81 Davacı Engın Demirel vekili A\. Erkan Amanat tara- fından açılan çek ıptali davasında: Malatya Şubesı Esbank Eskişehir Bankası T.A.Ş."ne ait 30000-4132593 nolu hesaba ait D-1902455 seri no- lu 13.2.2001 keşide tanhli 1.970.000.000.-TL bedellı çekin ıptaline karar verilmesı ıstenilmiştir. Anılan çeki ellerinde bulunduranlann ilan tarihinden itibaren 3 ay içerisinde mahkememızin yukarıda numa- rası yazılı dosyasına ibraz etmeleri. aksi takdirde çekin geçersiz sayılacağı ilan olunur. Basın: 58121 DÜZELTME 58486 Basın No'su ile 13 Ekim 2001 tarihinde yayımlanan Yıldız Teknik Üniversitesı Rektörlüğü Araştırma Görevlisi Kadro ilanında Bilgisayar ve Öğrerinı Teknolojileri Eğitimi Bölümü'ne ait 1 adet Araştırma Görevlisi kadrosu sehven çıkmamıştır. Düzeltilir. www.akbank.com.tr AKBANK İLAN SARIYER 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 2001 624 Da\acı Nuray Denise Blıevvet-Toğaç vekili tarafından Judith (Cudi) Ann Minof-Toğaç ve Teoman Togaç aleyhıne açılan tespit davası nedeniyle, Bu davada davalı olup adresi bulunamayan zabıta manfetıyle adresi tespit edilemeyen HAKİM TAHSlN KORUYOLU No: 26 Emırgan Ist. adresinde göstenlen Judith (Cudi) Minoff-Togaç ile Teoman Togaç'a Cumhuriyet gazetesınin 14.10.2001 tanhli sayısında duruşma günü 25.10.2001 günü saat 10'da yapılacağı meşruhath oiarak ilan edilmiş an- cak ılanın başlık kısmında (Sanyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden) yazılacak yerde Sarıyer 11. Asliye Hukuk Mahkemesf nden şeklinde yazılmış olduğundan bu ılanın (Sa- rıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden şeklinde tavzihıne daır ilandır. 15.10.2001. B. Tashih
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle