Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2001 ÇARŞAMBA
14 il. U K . kultur@cumhuriyet.com.tr
Rotterdam ve Berlinfestivallerigenç sinemacüara veyeni sinemalara ağırlık veriyor
KaplanÖdülleri'ne15adayVECDtSAYAR
Uluslararası sinema dünyası, yanndan baş-
layarak yoğun bir döneme giriyor. Avrupa'nın
en önemli festıvallerinden biri olan Rotterdam
Film Festivali yarın başhyor. Arduıdan, 1-6
Şubat tarihleri arasında Budapeşte Ulusal Film
Şenhği, 7-18 Şubat tarihlen arasında da Ulus-
lararası Berlin Film Festivali geliyor. Oscar
adaylan, her yıl olduğu gibi bu yıl da Berlin
Festivali sırasında açıklanacak. 25 Şubat'ta ise
Fransız sinemasınm Oscar'lan olarak tanınan
'Cesar' Ödülleri dağıtılacak.
Şubat ayının en önemli iki etkinliği olan
Rotterdam ve Berlin'in ortak özelliği, genç
sinemacılara ve yeni sinemalara verdikleri
ağırlık. Rotterdam'daki yanşmalı bölüm, tü-
müyle genç sinemacılann ürünlerinden oluşu-
yor. Berlin'de ise yanşmalı
bölümden sonraki en önem-
li bölüm kabul edilen ve eleş-
tirmenlerin her zaman ya-
nşmalı bölüme tercih ettik-
len 'Uluslararası Yeni Sine-
ma Forumu'ndabüyük ölçü-
de genç ve yeni sinemalann
ürünleri yer alıyor
24 Ocak-4 Şubat tarihleri
arasında düzenlenecek olan
ve programında 130 fılme
yer veren 30. Rotterdam
Uluslararası Film Festiva-
li'nin yanşmalı bölümûnde
bu yıl 15 film yer alıyor. Fes-
tivalin büyük ödülleri için
yanşacak ürünler şunlar Bel-
çika'dan Alex Stockman'uı
'\ferbotentezuchten', Brezil-
ya'dan Fernando Meireiles
ve NandoOüval'ın 'Domes-
ticas\ Çın'den Shi Run-
jiu'nun 'All the Way' (Yol
Boyu), Almanya'dan Ufi M
Schüp Pel'in 'Ptanet Ak*\
Avusturya'dan Mirjam Un-
ger'in 'Ternitz Tennessee',
Japonya'dan Kumakiri Ka-
zuyoshi'nin 'Hole in the Sky' (Gökyüzündekı
Delik), gene Japonya'dan FunımayaTomoyu-
Id'mn 'BadCompany' (Kötü Arkadaş), Güney
Kore'den Park Ki-Hyung'un 'Secret Tears'
(Saklı Gözyaşlan), îspanya- Meksika ortak ya-
pımı, Laura Mana'nın 'Compassionate Sex'
(Şefkatlı Cinsellik), Tayland'dan OndePangve
Danny Pang'ın 'Dangerous Bangkok' (Tehlike-
li Bangkok), Hollanda'dan NanoukLeopokT un
'Iles Flottants' (Yüzen Adalar), lngiltere'den
Dom Rotheroe'nin 'My BrotherTom' (Karde-
şım Tom), Uruguay'dan Juan Pablo Rebefla ve
Pabto StoU'un '25 VVatt' adlı fılmleri. Bu ya-
pımlardan üçû, 10'ar bin Euro değerindeki
'Kaplan ÖdüDeri'nin sahipleri olacak. Aynca,
bu yapımlara Hollanda sınemalannda ve tele-
vizyonlannda gösterim garantisi verilecek.
Berlin'de Vıefaam sineması
7 Şubat'ta başlayacak olan 51. Uluslararası
Berlin Film Festivali'nde de genç sinemalar ve
sinemacılara önemli bir yer verilmiş. Yanşma-
daki 24 film arasında Asya'dan 5 film (2 Çin,
2 Japon ve 1 Güney Kore fıbni) var. Afrika ve
Latın Amerika ise birer filmle temsil ediliyor.
Genç sinemalann en fazla ağırlık taşıdığı bö-
lüm ise 'Uhıslararası Yeni Sinema Forumu'.
Ulrich ve Erica Gregor'un yönettığı forumun
ana programında 56 film yer ahyor. Listede Çin,
Japonya, Hong Kong, Singapur, Malezya, En-
LOtterdam'daki
yanşmah bölüm,
tümüyle genç
sinemacılann
ürünlerinden oluşuyor.
Berlin'de ise yanşmalı
bölümden sonraki en
Önemli bölüm kabul
edilen 'Uluslararası Yeni
Sinema Forumu'nda
genç ve yeni sinemalann
ürünleri yer alıyor.
•Dangerous Bangkok*
•t -*»•
donezya, Tayvan gibi Uzakdoğu ülke-
lerinin filmlerinin yanı sıra, Tacüustan,
Türkmenistan, Azerbaycan'dan da ürün-
ler var. Forum çerçevesinde, FIPRES-
CI (Uluslararası Sinema Yazarlan Fe-
derasyonu) işbirliği ile 'Vfetaam Sne-
ması' başhklı bir toplu gösteri düzen-
lenecek.
Toplu gösteride yer alan, Vietnam tarihine
ve ülkenin bugünkü durumuna ilişkin içeriden
yorumlar içeren filmler, Berlin programının
en fazla ilgi görmeye aday yapımlan arasında.
Bubölümde yer alan filmlerin hemen hepsi, Vi-
etnam Savaşı'run Vietnam toplumu üzerinde bı-
raktığı izleri konu alıyor. Lou Trong Ninh'in
2000 yılı yapımı 'Ben Khong Chong' (Dullar
Rıhtımı) adlı yapıtı, hemen tümüyle kadınla-
nn, çocuklann ve yaşlılann yaşadığı bir köy-
de geçiyor ve savaşuı esas kahramanlannın ka-
dınlar olduğu savını işliyor. Bu kadınlar, yal-
mzca dış düşmanlann degil, komşulann, îeodal
geleneklenn de baskısı altında yaşıyor.
NguyenThanhVan ise 'DoiCat' adlı fılrnin-
de trajik bır aşk öyküsünü konu ahyor. Film,
Fransızlarakarşı kazanılan zafer sonrasında, kö-
yüne ve kansına dönmek olanağı bulamamış,
yeni bir aşk ve yeni bir çocukla yaşamını sür-
dürmüş bir askerin, uzun yıllar boyunca ken-
disini bekleyen kansı ile karşılaşmasuıı anla-
tıyor. Le Hoang'ın 'Ai Xuoi Van Ly' (Uzun
{lolt' in ttje s*kv
Yolculuk) adlı fıbni ise günümüz Vietnam'ın-
da geçiyor. Eski bir askerin, bir arkadaşının
küllerini annesine götürmek üzere çıktığı yol-
culuk, ülkede egemen zihniyeti, örselenmiş in-
sani öğeleri yansıtan bir yolculuğa dönüşüyor.
Savaşyorgunu bir kuşağın sorunlan
Almanya'da sinema eğitimi görmüş Phi IV
en Son, 'Vao Nam Ra Bac' (Hedef Güney, Yol-
culuk Kuzey'e) adlı füminde, kendi deneyim-
lerinden yola çıkarak savaş yorgunu bir kuşa-
ğın sorunlannı gündeme getiriyor. VktLlnh'in
'Chung Cu' (Bina) adlı 1999 yapımı ise eski
'suuf düşmanlan'nın ayru çatı altında bir ara-
da yaşamasını konu alıyor. DangNhatMinh' in
'Mua Oi' (Guavas Mevsimi) adlı fılmi de sö-
mürge döneminden kalma bir villada geçiyor.
İki füm de savaşuı galiplen komünist lıderle-
re yönelttikleri keskin eleştirilerle epey ilgi çe-
keceğe benzer.
'TroLaiNguThuy' (NguThuy'aDönüş) ad-
h fibn, Vietnam sinemasırun ünlü belgeselci-
si Le Manh Thich'in filme al-
dığı savaşkadınlannın Vietnam
köyüne geri dönüşünün öykü-
sü. Otuz yıl sonra, bu kahra-
manlar birer yaşlı kadına dö-
nüşmüştür. Bu kadınlann, geç-
mişlerine bakışlanm yansıtır-
ken savaşm anîamsızhğını bir
kez daha vurgulamak şansını
eldeetmiş yönetmen. LuuTrong
Ninh'in 'NgaBaDongLoc'uda
(Dong Loc'lu On Kız), ülkenin
birbaşkaköşesinden insan man-
zaralanna yer venyor. Bu fılm-
de de kamera, savaş kahramanı
bir grup kadının yaşamöykülerine tanıklık edi-
yor.
Festivalin 'Yeni Alman Sineması' bölümün-
de sunulacak olan DietmarRatsch'ın 'EisBıno-
nade fûr Hong U ' (Hong Li tçin Buzlu Limo-
nata) adlı yapımı da Vietnam'ı konu ahyor.
Yönetmen, Hanoı'nın bombalanmasına da ta-
nıkolmuş Doğu Alman fotoğrafçı Thomas BüV
hardt'ın. savaş sırasında gittiği yerlere dönü-
şünü anlatmış. 'Uhıslararası Yeni Sinema Fo-
rumu'nda filmlen gösterilecek Vietnamlı yö-
netmenlerin Berlin'e gelmesı bekleniyor. An-
laşılan o ki, Vietnam Savaşı, 30 yıl sonra yeni-
den tartışılmaya başlanacak. Hem de bu kez,
Amerikalı yönetmenlerin bakış açısından de-
ğil, Vietnamhlann yorumlanndan yola çıkıla-
rak. Son yıllarda dünya sinemasının günde-
minden hiç düşmeyen İran sineması ve Çin,
Hong Kong, Tayvan gibi Uzakdoğu sinemala-
nnın yanına Vietnam sinemasının da yerleşme-
sinin sürpriz olmayacağını şimdiden söy-
leyebiliriz.
Tiyatro Boyalı Kuş, masalı tersinden okuyarak dillenemeyen aşkı, kadının suskunluğunu yansıtıyor
'Ferhatvarmış, Şirin yokmuş'
MELTEMKERRAR
M\.adınlar da aşkı haykırmak ister,
ama hep engellenir! Erkek amaca doğru
yaklaşırken sürekli emek harctyor ve
giderekyüksetiyor. Kadında ise amaca
yönelik bir şeyyok ve giderek alçalan
bir duygu içinde,'
"fotıat,Şirmvedağ-Masalbdyk baş-
hyor. Ferhat, Şirin ve dağ~ Masal böy-
lebitiyor."
Z«ynep Kaçar ve Jale Karabekir ta-
rafından kurulan 'Tîyatıt)Boyah Kuş'un
ilk oyunu 'Ferhat ile Şirin' Istanbul Sa-
nat Merkezi 2. Kat'ta sahneleniyor.
Oyun herkesin bildiği ve yüzyıllardır
farklı şekillerde anlattlan 'FerhatüeŞi-
rin' masalmı bu kez tersten' okutuyor
bize. "Ferhat,aşkuKİandağıdeUyor,pe-
kiŞirin'ene otayor?" Oyunun yönetme-
ni 21eynep Kaçar, Şirin'in gözünden ye-
niden yazdığı bu 'yeni' masalda, işte
bu sorunun yanıtını anyor.
Eylül 2000'de Zeynep Kaçar ve Jale
Karabekir taraftndan kurulan 'Tiyatro
Boyalı Kıış', toplumun her kesHninde ol-
duğu gibi, tiyatro sahnelerinde de erkek
egemen söylemin varlığına karşı diren-
me yolu olarak kadın bakış açısıyla ti-
yatroyapmayı hedefliyor. Masaldan yo-
la çıkmak, tiyatronun bu hedefi için iyi
bir çüaş noktası olmuş. Toplumdaki bü-
tün erkek egemen dayatmalar gibi, ma-
sallar da onlann ağzından yazılmış çün-
kü. "Btdm bakış açımıydan kimse bak-
mıyor, her şey erkeklerin bakış açsm-
dan. EUmizde olan bütün yazartann
hepsi erkek zaten, bu yûzden ister iste-
roez hep bir erkekbalaşı vaı:Tersten bak-
nğnuzda zaten kadm tarafi ortaya çüa-
yor."
Hikâyeyi tersten yazınca ortaya bir pa-
rodi çıkıyor, ama Kaçar'a göre bu za-
ten ^tersten bakıp düzden söykmek".
Boyalı Kıış 'kendi masahnı' yazarken
Şırin'in görünmeyen aşkının kapılan
aralanıyor. Sevdiği için uğruna daglar
delen Ferhat, 'Ferhat' oluyor; ama Şi-
nn beklerken masaldan sürülüyor ve
sonunda "bekkyişi gibi görünmez ohı-
yor".
'Başka bir ben'e dönûşmek
Gerçek masal, "yazgıyı bir dağm in-
sannabfrakırken
n
yeni masal Şirin'e Şi-
rin gözünden bakıyor bir bakıma. Yeni
masalın dediğı gibi, a
Şh-faı'm aşkm-
dan Şirin olanlar anlar" çünkü. Bekle-
me sabnm göstermek çok büyük, bü-
yük olduğu kadar da görünmeyen bir ça-
ba! Kaçar oyunu yazarken bu 'görün-
mezçabayı', başka bir ben'e dönûşmek
olarak yorumladıklannı söylüyor. Çün-
kü "bekleme sabnm göstermek, bh-baş-
ka ben yaratacak kadar zor bir iş*.
Şirin'inbekleyişi, aslında kadının ge-
nel olarak toplumdaki suskunluğuyla
koşut bir durum.
u
Kadmm tophımda
özelktebirşev söyfcınezbiryamvar. 'Kan
tükürdüm, kızılcık şerbeti içtim' man-
üğrylahareket edffiyor. Btebiraz da ka-
dının bu yönünü gostermeye çahştüV
Şirin'in dillenmeyen aşkı da kadının
susturuluşunun en büyük örneği. "Bu-
rada sorgulanan,kadnun aşknun sustu-
ruhnası ashnda. Kadınlar da aşkı hay-
kmnak ister, ama hep engellenir! Er-
kek amaca doğru yaklaşırken sürekti
emek harcryor ve giderek yükseliyor.
Kadında ise amaca yönelik bir şey yok
ve giderek alçalan bir duygu içindeJ"
Oyun, bilinen en eski masallann bi-
rinden yola çıkarken her ne kadar ter-
suve bir yapı kursa da sahnelerin tıpkı
masallardaki gibi episodlara aynhnası,
oyunculann tuluat sanatçılannı andı-
ran diyaloglan, diyalektiğin çoğu zaman
'anlaü* yapısında olması gibi pek çok
özellikle, masalın kendi yapısıyla örtü-
şüyor.
İki oyuncuyla önce'yi ve sonra'yı gö-
zetmeden sürekli eskisine göndermede
bulunarak yeni masalı Şirin'in gözün-
den anlatıyor oyun. Gizli perde kalkın-
ca, ister istemez bir saf tutuyor izleyi-
ci. ama yine masal biterken düşündü-
ğünüz bir şey daha oluyor Şirin'in ya-
nında. Şirin'i Ferhat'a vermemek için
dağı dehne cezasını veren, bir kez ol-
sun sevilmemiş 'zamn' abla ya da bir
zamanlar' çoksevmiş' olan dadının söz-
leri belki de bunlan düşündürten... "tn-
san ne zaman öğrenir sevmeyi? Ne za-
man bıkar sevmekten? Ya da bıkıur mı
sevmekten?"
DEFNE GÖLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Sıcak Küller'
Oya Baydar'ın Sıcak Külieri Kaldı'si (Can Ya-
yınjan), önemli bir roman.
önemi, seksenlerden günümüze, toplumumu-
zun yaşadığı türlü çalkantıları bütünlüklü bir yak-
laşımla anlatmayı deneyen ilk roman oluşu.
Tek bir başkanramanın yaşamı çevresinde ge-
lişse de, geniş kişi ve olaylar ağı, anlatılan yıllara
ilişkin genel toplumsal, hatta küreset görünümün
ortaya çıkmasını sağlıyor.
llya Ehrenburg'un Ikinci Dünya Savaşı önce-
sinde başlayıp, savaş yıllannın Avrupa'sını anlat-
tığı Fırtına adlı romanını anımsattı bana; o denli ge-
niş bir dünya sunabilmesiyle.
Romanla ikjili kimi sorunlar da bu geniş bir za-
man dilimini kapsayan yapısından kaynaklanıyor.
438 sayfalık hacim, bir yandan anlatılmak iste-
nenlere dar geliyor, belki bin sayfalık bir romana
gereç olabilecekdenli canlı aynntılarayer veriliyor,
öte yandan ise romanın anlatı örgüsüne bir şey kat-
mayan gereksiz aynntılara, yığma bilgilere rastla-
nıyor.
Bu ikili güçlüğe karşın yazann akıcı anlatımı yl-
ne de romanın baştan sona ilgiyle okunmasını
sağlıyor. llginç kişi ve olaylar, ilginç mekânlarla bir-
leşerekokurayakın geçmişi bütün "n/rt"uyla yan-
sıtabiliyor.
Roman, içerdiği zengin geteçle çok farklı ve kap-
samlı edebiyat incelemelerine konu olabilir. Söz-
gelimi tek tek kişilerin irdelenmesi, edebiyat eteş-
tirisi olarak başlayacak bir çalışmayı toplumbilim
inceJemesine dönuştürebilir.
Romanın belkemiğıni elbet kişiler ve olaylar ek-
seni oluşturuyor. Ancak romanın geçtiği mekân-
lar da en az onlar kadaryaprtın bütünlüğüne ve ama-
ana hizmet eden biçimide yaşayanvarlıklar gibi be-
timlenerek anlatıma büyük katkıda bulunuyor.
Istanbul ve Paris, roman boyunca uzun, şiirsel
betimlemelerle anlatılan kentler. Yanı sıra Ankara,
Eskişehir, Moskova, Leipzig, Berlin, Bergen, çe-
şitti bölümlerde olaylara kanştıklannda büyük us-
talıklaria aktanlıyorlar. Coğrafi, mimari, toplumbi-
limsel özellikleriyle. Böylesi bırkaç cümle:
Ankara: "Bu şehır geceleri güzeidir. Hele ilkba-
harda, yaz başlannda iğde kokulan, günün sıca-
ğını kovan akşam serinliği, iş paydosunun r&ha-
veti ve mutluluğuyia Kavaklıdere'den Kızılay'a
doğrv salınan insanlan, erik bahartannın tabağı-
nıza, kadehinize düştüğü bahçeleri, avlulan, ay
ışığı altında panldayan Kale, Çankaya'dan bakh-
ğınızda önünûzde uzanan ışık ışık yollar..."
Eskişehir. "Kış gecikir, gecikir, tam bahar geldi
artık derken, b/rcten bastınverir. Sonra karyerden
henûz kalkarken, bahar patlar. Hem de ne patla-
mak. Bir yandan Porsuk taşar, öte yandan ba-
demleri, yabanerikteri, sonra kirazlarve elmalar. Por-
suk çayının iki yanında pembe-beyaz-yeşil bir
cümbüş..."
Moskova: "Burada her şey, ormanlar, ağaçlar,
cadde/er, yo//ar, meydanlar, binalar, heykeller, afiş-
ter, her şey dev boyutlarda: insana hem büyük bir
güç ve iktidar duygusu veriyor hem de eziyor..."
Leipzig: "Puslu, kasyejii, kedQi)işehirJr.'', "cfd-
-ctolerinde, sokaklannda dofaştrken isli, rutubetli,
ağırhava altında ezılecekmiş gibi gelirdi", "kırkyıl
geride kalmış savaşm yaralannı hâlâ taşıyordu'.
Bergen: "Güzel, düzenli; tablolardaki balıkçı li-
manlannı andıran küçük bir kuzey kasabası bura-
sı. önce martılann beyazlığına, şehirte, denizle iç
içeliğe, yollann sükûnetine; binalann, parklann,
çarşılann, caddelerin, köprülerinlegolardanyapıl-
ma oyuncak kentleri hatırlatan insani boyutlanna
şaşıyor."
Sıcak Külieri Kaldı"yı okuduğunuzda, yalnızca bir
roman okumuş ohmuyorsunuz. Geniş bir zaman di-
limi içinde yakın tarihin kişilerine, olaylanna derin-
liğine bir yaklaşıma da tanık oluyorsunuz.
Bu yüzden romanın sürükleyiciliğine kapılarak
hızia okumak; sayfalar, sabrlar arasındaki aynntı zen-
ginliklerini, şiirselliği ("Gür uzun saçlan bağlann-
dan kurtulmuş isyankâr başak demetleri gibi da-
ğılıyor") kaçırmak yapıta haksızlık olur.
Çok şey söyleyen, söytediklerini etkileyici söy-
leyen, bu yüzden de sindirilerek okunması, üze-
rinde düşünülmesi ve tartışılması gereken bir ya-
Prt-
Bir de şu var. Romanın sonunda Ülkü'nün Le-
vent'te ayakta kalmış anne evini görünce, dönüp
burayayerteşmesini, Türkiye'deyeni bir hayata baş-
lamasını, yani yeni bir roman istiyor okur.
Şair Osman Türkay öMü
• LEFKOŞA(AA).
'Uzay Çağı Ozanı' olarak
tanuıan Kjbnsh Türk şair
Osman Türkay, yaşlılığa
bağh sağlık sorunlan
nedeniyle tedavi gördüğü
Girne Akçiçek
Hastanesi'nde öldü. Ünlü
şair uzun yıllar yaşamını
sürdürdüğü lngiltere'den,
Bakanlar Kurulu karan,
Şağlık ve Çevre
Bakanhğı'nın katkılanyla
KKTC'ye getirümişti.
Türkay yann toprağa
verilecek. Şaırin eserleri Türkçe, Ingilızce,
Rumca, Ispanyolca, Urdu, Hindu, Polonya, Çek
ve Isveç dillerine çevrilerek yayımlanmıştı. En
önemli yapıtlan arasında Yedi Telli,
Beethoven'la Aydınhğa Uzanmak, Evrenın
Düşünde Gezgin, Kıyamet Günü Gezginleri
adlı şürleri yer alıyor. Deneme dalında
Edebiyat, Eleştiri ve Dil Üstüne Düşünceler
adlı bir çalışması da bulunuyor. Osman Türkay
Şairler Cemiyeti ve uluslararası kuruluşhrca
1988 ve 1990 yıllannda şiir dalında iki kez
Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilmışti.
Pofis Salvadop DaN'ıün
yaprttopma el koydu
• BUENOSAİRES(AFP)- PolisBuenos
Aires'te, Ispanyol ressam Salvador Dali"ye ah
olan 83 oyma ve lıtografıye el koydu. Lih Van
SA adlı fırmanın yöneticileri, şirketleri için
satın aldıklan Dali'nin yapıtlanrun denerimi
konusunda anlaşmazlık içindeydi. Yapıt.ar,
fırma yöneticileri arasındaki anlaşmazlıi
çözülünceye kadar yargıç Silvia Ramond'un
gözetiminde tutulacak.