17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2OCAK2001SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER 6enç eleştirdi • ANKARA (ANKA) - DYP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, makam araçlannın sınırlanmasını istedi. Genç, "Ben yirmi senedir milletvekiliyim, kendi özel arabamı kullanıyorum. Adam dört dönem önce meclis başkanlığı yapmış, hâlâ devletin arabasını kullanıyor, bırakın devletin arabasını kullanmayı, bir de kansı ve çocuklan kullanıyor. Yine üç gün bakanhk yapmış veyahut üç ay bakanlık yapmış.. bir bakıyorsunuz, hâlâ devletin polisini ve arabasını kullanıyor" dedi. Eski bakanlar arasından 6 kişinin makam arabası kullandığını öne süren Genç, makam araçlannın kullanımının belli makamdakilerin dışındakilere yasaklanması önerisıni getirdi. Genç, belli makamdaki insanlara da 'taşıt gideri' adıyla belli miktarda tazminat ödenmesini önerdi. Şevki Yılmaz iiternette • ANKARA (ANKA)- Kapatılan Refah Partisi'nin yurtdışına kaçanyasaklı milletvekili Şevki Yılmaz, perşembe günleri internette canlı yayına çıkıyor. Yılmaz, Şeker Bayramı'nın ikincı günü, umre için gittiği Mekke'den canlı yayına katıldı. Ramazan ayının şeytanın zincirlendiği bir ay olduğunu belirterek sözlerine başlayan Şevki Yılmaz, şeytanın kalan 11 ayda acımasızca saldınlannı sûrdüreceğini bildirdi. Tûrkiye için şeytanuı saldınlanna gerek kalmadığım, şeytan adına görev üslenmiş birtakım medya provokatörlerinin bu görevi yerine getireceğini ileri süren Yılmaz, bu saldınlara karşı Müslümanların son derece uyanık olması gerektiğini bildirdi. ftoşanma davaları gtzSi olrnalı' • ANKARA (ANKA)- Aileyi ilgilendiren evlenme, boşanma, babalık gibi davalarda duruşmalann gizli yapılması için çalışma yürütülüyor. ANAP Izmir Milletvekili Işılay Saygın, TBMM Başkanhğı'na bir yasa önerisi sunarak her ilde ve nüfusu yüz binin üzerindeki her ilçede 'aile mahkemesi' kurulmasını istedi. Saygın, 'aile mahkemesi'nde duruşmalann gizli olarak yürütülmesini istedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yarduncısı Hüsamertin özkan, Saygın'ın yasa önerisiyle ilgili olarak TBMM'ye gönderdiği 'hükümet görüşü'nde; Saygın'ın önerisinde yer alan değişikliklerin, bilim adamlan ve uzman personelden oluşan bu komisyonun çahşmalan sırasında bir bütünlük içinde değerlendirilmesinin daha uygun olacağını bildirdi. Snnp kapısında DİYARBAKIR(AA) - Şırnak'ın Silopi ilçesi yakınındaki Habur Sınır Kapısı'nda, geçen yıl düzenlenen operasyonlarda çoğunluğunu kalem silahlann oluşturduğu 168 silah ile 5 el bombası ele geçirildi. Devlet otoritesinin bulunmadığı, silah ahş ve satışının serbest olarak yapıldığı Irak'ın kuzeyinde, hemen hemen her türlü silah ucuz fiyatlarla işportada satıhyor. Devlet Bakanlığı görevinden azledilen Somuncuoğlu, değişim sürecini değerlendirdi 6 MHP intihar ediyor'EMİNEKAPLAN ANKARA - Cumhurbaşkan- lığı'na aday olduğu için devlet bakanlığı görevinden azledilen MHP Aksaray Milletvekili Sa- di Somuncuoğlu, MHP'nın. merkez partisi olmaya heves- lenmesi durumunda yara alaca- ğıru söyledi. Somuncuoğlu. "Kişiler gibi partiler de intihar edebilirler, anıa kişiliklerini de- ğiştiremezler'' dedi. Türk siya- setınde liderlerin isteklerinin anayasa ve demokratik rejimi düzenleyen kurallardan üstün tutulduğunu vurgulayan So- muncuoğlu, "Türkiye'nin reji- me bağiı temeJ sdanûsııun kay- nağı işte buradadır" diye ko- nuştu. Sadi Somuncuoğlu, MHP'nin değişim süreci, kamu bankalannın özelleştirilmesi, Içel Milletvekili AB Güngör'ün konuşması ve af yasasını Cum- huriyet'e değerlendirdi. Hükü- metin özelleştirme politikasını eleştiren Somuncuoğlu, kamu yarannın yeterli ölçüde korun- madığına ve özelleştiribnesi mümkün olmayan stratejik ku- rumlann belirlenmediğine dik- "Başkalarma heveslenen parti- ler yara ahrlar." kat çekti. Hükümetin kâr eden işletmeleri özelleştirdiğine dik- kat çeken Somuncuoğlu, "Za- rar edenler devletin eKnde kal- maktadır. En önemlisi de Tür- kiye'nin, özeDeştirme meselesi IMF ve Dünya Bankası'nın ter- cih ve taümadan ile asla ele ab- namaz. Kendi şardanmız ve milli yararlanmız gözetilerek kendiînize has bir srrateji geüş- tirmemiz gerekmektedir" diye konuştu. Kamu bankalannın özelleş- tirüebileceğini, ancak bazı ön- lemlerin alınmasının zorunlu • Genel başkanlann görüşleri, partilerin tüzüğünden, anayasalardan ve demokratik rejimi düzenleyen kurallardan ve kurumlardan üstün olamaz. Eğer genel başkanlann istekleri ve görüşleri rejimin hukukundan üstün tutulursa o zaman orada demokrasi olmaz. olduğunu anlatan Somuncuoğ- lu, Ziraat ile Halk Bankası'nın özelleştirilmek yerine birleştiri- Ierek şube sayısının azaltılma- sının daha yararlı olacağını söy- ledi. Kamu bankalannın arpalık olmaktan kurtanlması için özelleştirildiği savunmasnıın yapıldığını, ancak özel banka- lardaki arpalığın kamu banka- lannı çoktan geçtiğini ileri sü- ren Somuncuoğlu, özelleştirme sürecinde Yüksek Denetleme Kurulu'nun devTe dışı bırakıl- masınuı ise "anlaşıhr cinsten" olmadığını vurguladı. "liderlerinistekleri demok ra- sinin sıkınüSKÜr." Somuncuoğlu, "MHP'nin, merkezpartisi ohıp otamayaca- ğnun" sorulması üzerine, her- kesin merkez partisi tarifinin farklı olduğunu, Türk siyaseti- nin bu konuda ortak bir tarifte henüz birleşemediğine dikkat çekti. Bir siyasi partinin üslubu- nun belli bir süreden sonra "ha- yat göriişü" olarak ortaya çıktı- ğını anlatan Somuncuoğlu, söz- lenni şöyle sürdürdü: "Bu durumdaki bir parti, şu- raya veya buraya heves eder de, kimliğinden başka bir ifade ile özünden aynbnaya kalkarsa bu- nu başaramaz ama kendini çok yaralar. Kişilergibi kurumlann da karakterieri,şahsiyeöeri var- dır. Hertstendiğindeveya bir he- ves uğruna bunun değiştirilme- si mümkün değildir. Kişiler gibi partiler de intihar edebüîrler a- makişüikkrinideğiştiranezler.'' Somuncuoğlu. devlet bakan- hğından azledilmesı konusunda ise "bir bakanın Cumhurbaş- kanı adayı obnasımn bakanhk- tan ahnmasma cevaz vermeye- ceğuu"" söyledi. MHP Içel Milletvekili Ali Güngör'ün af konusunda yap- tığı konuşma nedeniyle parti- den ihracının istendiğinin anımsatüması üzerine Somun- cuoğlu, Güngör'ün konuşma- sında demokrasi ve hukuk açı- sından sakmcalı bir durum gör- mediğini belirtti. Ifadesinin sert olabileceğini, ancak hiç kimse- ye hakaretin söz konusu olma- dığnıı ileri süren Somuncuoğlu, "Güngör, miDetin veküi sıfaüy- la samimi ve hür vkdanma gö- re konuşmuştur. Böylesine bir konuşmanın cezalandırdmasmı mümkün görmüyorum" diye konuştu. Ecevit, son 14 yılın en düşük fiyat artışma imza atacak Çifler enflasyon rekortmeniANKARA (ANKA)-Tür- kiye ekonomisinin son 30 yılına damgasını vuran enf- lasyon, 14 yıl aradan sonra yeniden yüzde 301u rakam- İara doğru inerken geride Türkiye'yi söz konusu dö- nemde yöneten başbakan- laria ilgili bir enflasyon pro- filibıraktı. 1970'lerde enflasyonu yükseltecek politıkalar izle- mekle suçlanan Bülent Ece- vit, 2000'lerde son yıllann en düşük enflasyonuna imza atmaya hazırlanırken cum- huriyet tarihinin en enflas- yon sever başbakanı, yüzde 150 ile Tansu Çiller oldu. Süleyman Demirel, kendi dönemlennde yaşanan yük- sek enflasyonlan hep önce- ki hükümetleri suçlayarak geçiştirirdi. Turgut Özal ise enflasyo- nu önce yükseltti, sonra dü- şürdü, ancak dayanamayıp yeniden yükseltti. Necmet- tin Erbakan ve Mesut Ytf- maz'ın hiç kendi enflasyonu olmadı. DÎE'nin 3 Ocak'ta açıkla- yacağı 2000 yılı fiyat en- deksleriyle birlikte 1987 yı- lından bu yana ilk kez Tür- kiye belki de toptan eşya fi- yatian bazında yüzde 35 'in, tüketici fiyatian bazında ise yüzde 40'ın altında oranlar- la karşılaşacak. 1999 yılına göre enflasyonda 30 puana varan dramatık birdüşüş or- taya çıkacak. Son 18 yılın 1986'dan sonraki ikinci en düşük oranlanyla 2001 yılı- na girilecek. Türkiye, 1970'li yıllara yüzde 7-10 civannda enflas- yon oranlanyla girdi. 1970- 1977 yıllan arasında tüketi- ci fiyatian bazındayüzde 15 ile yüzde 23, toptan eşya fi- yatian bazında ise yüzde yüzde 10 ile yüzde 30 oran- lan arasında enflasyonlarla karşı karşıya kalındı. Enflasyon asıl yükseliş eğilimine 1978 yılında Sü- leyman Demirel'in ikinci başbakanlığındaki Milliyet- çı Cephe hükümeti döne- minde girdi. 12 Kasım 1979'da yeni- den Türkiye'nin yönetimine gelen Demirel, 24 Ocak ka- rarlannın alnna imza attı ve bu kez Ecevit'ten yüzde 80'lerde devraldığı enfias- Cumhuriyet tarihinin enflasyon rekortmeni Tansu Çiller olurken, Turgut Özal, tarihe 'enflasyonu önce yükselten, sonra düşüren ve yeniden yükselten' üder olarak geçti. yonu yüzde 100'ün üzerine çıkardı. Ancak enflasyonun yıllık yüzde 107'yi bulduğu 1980 Aralık ayında Demirel arnk başbakan değildi. Bu rekor enflasyon oranlan için önceki hükümeti suçladı. 1991 yılında yapılan se- çimleri, "enflasyonu 500 günde tek haneye indinne" sözü vererek kazanan Süley- man Demirel, iktidarda kal- dığı yaklaşık 510 günlük sü- rede yüzde 59'da aldığı TE- FE'deki yülık artışı yüzde 60'ta, yüzde 71.1 olarak al- dığı TUFE'deki artışı ise yi- neyüzde 71 'dedevretti. Enf- lasyon şampiyonluğunu ise Tansu Çiller elde etti. Bülent Ecevit, kendi adı- na enflasyon rekorunu 5 O- cak 1978 ile 12 Kasım 1979 arasıkırdı. Turgut Özal ise enflasyo- na kendi döneminde izletti- ği dalgalı seyirle dikkat çek- ti. 1987'den sonra 'antienf- lasyonist' özal yerine 'eırf- lasyoıüst' Özal geldi. Kasım 1989 ile Haziran 1991 arasuıda yaklaşık 1.5 yıl başbakanlık yapan Yıl- dınm Akbulut, enflasyonu düşürme şansı yakalayan, ancak sonra kaybeden baş- bakan oldu. Ekonominin yönetimin- de Turgut özal ve Kaya Er- dem ikilisinın bulunduğu ve Bülend Ulusu'nun baş- bakan olduğu dönem ise Türkiye'nin enflasyon tari- hine 'enflasyonun asker zo- ruyla düsürüldüğü' bir dö- nem olarak geçtı. 'Hükümet uyum içinde' Bakan Gaydalı: 2000 umulanın üstünde oldu GAZtANTEP (AA) - Devlet Bakanı Edip Safter Gaydah, 2000 yılmın, bütün zoriukla- ra karşın yine de 'ıımıılanm üzerinde sonuç- larla' geride kaldığını söyledi. Gaydalı, hükümetin, el atılmayan birçok konuyu çözüme kavuşturmak için yoğun ça- ba gösterdiğini belirterek "Hükümet, son ay- larda 10 yıldan beri girilemeyen cezaevlerine girip, her ülkede olduğu gibi bozulan ekono- miyi yeniden rayına oturmakla meşgul oldu" dedi. Enflasyonda istenilen hedefe vanlamadığı- nı, ancak hedefîn birkaç puan üzerinde ger- çekleşen rakamın dahi geçmiş yıllann çok gerisinde kaldığını kaydeden Gaydah, "Enf- lasyonla mücadele programı bu yıl da devam edecek ve bu kez hedeflenen rakama ulaşüa- cak" diye konuştu. Hükümetin uyum içerisinde çalıştiğını be- lirten Gaydalı, erken seçim konusuna değine- rek şöyle devam etti: "Gureşikavt>edenleryeniden güreşmekiçin çaba gösterirler. Türkiye'yi sürekn seçim at- mosferinesokmak Türkiye'ninhayrmadeğiL Seçim yapdah daha 2 yıl ohnadı. Azimle, bir- iik ve berâberiikiçerisindeyoiuna devameden bir hükümet var. Yeniden bir seçim istemek akla ve mantiğa uygun değfl. Onlann görevi seçim istemek, bizûn görevimiz ise Türkiye'>i rayma orurtmakür." Türkıye'nin 1990'lı yıllarda Irak ile ticaret hacmınin 3 milyar dolar düzeyinde olduğuna işaret eden Gaydalı, şunlan söyledi: "Ancak, son 5-6 yuda ticaret hacmi smrian- mışti. Son 1 yüda îse yapdğmuz girişimler so- nucu 1 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Türkrye olarak, Büieşmiş Mületier kararlan çerçevesinde yapılacak 15 mihar dolaruk ti- caret pastasından en büyük dilimi ahnayı he- defliyoruz. Belli bir noktaya geJdik. 2001'in bu açıdan olumlu geçeceğine inanıyorum.n IRMIKIAYDIN ENGİN aengin(« doruk.net.tr. Biliyorum; başlıktaki soruya 'tabii olur' yanıtı verdirtecek bir dizi 'kaynak' gösterilebilir. Marksizmin klasiklerinden sa- tırlar, paragraflarcımbızlanarak 'devrimci terör' ile sıradan te- rör arasındaki farklar kanrtlana- bilir ve 'devrimci terör'e top- lumsal bir haklılık, teorik birte- mel sağlanabilir. Ama aynı kaynaklardan yola çıkılarak bunun tersi de yapıia- bilir. Bir gazete yazısında teorik tartışmalara girmeksizin 'ol- gu lardan yota çıkalım. ••• Bugün F tipi hapishanelere karşı direniş başlatan siyasal çizgilerin 'terör tapıncı'nm kök- leri esas olarak 'Mayıs 7968'e dayanıyor. Komünist partilerin resmileşmiş, taşlaşmış, en aandan örümcek bağlamış bü- rokratik yapılanna -büyük ölçü- de haklı olarak- itiraz eden Ma- yıs 1968 gençliği, 'devrim'e gi- den yolu, resmi komünist par- tilerin dışında aramaya yöneldi. Komünist partilerin disiplini içinde yürüyen sanayi işçileri- nin devrimi gerçekleştirecek di- namizmi 'artık' taşımadığı, sa- nayileşmiş ülkelerdeki refahtan aldıklan payla ehlileştikleri yar- gısı üstüne kurulan çözümle- meler (=analizler, tahliller), Çin (Mao) kökenli bir devrim stra- tejisine yakınlaştılar Kırlardan Terörün 'Devrimcisi' Olurmu? kentlerin fethi!.. Kentler sanayileşmişliği, re- fahı, uluslararası sermayenin denetimine geçmişliği temsil ediyorlardı. Kırlar ise yoksullu- ğu, geri bırakılmışlığı ve devrim ateşini... Kır yoksullannın devrimci or- dulan kentleri kuşatacak ve bü- tün insanlığın kurtuluşu anla- mına gelecek 'devrim r \ gerçek- leştireceklerdi. Güney Ameri- ka'dan Ortadoğu'ya, Hindis- tan'a, Güneydoğu Asya'ya ka- dar uzanan topraklardaki her köylü ayaklanması bu çözüm- lemenin bir kanıtı, doğrulanma- sı olarak kavrandı, alkışlandı, kutsandı. Kentlerdeki 'devrimciler' de kendilerine, kırlardan yükselen (yükseldiği varsayılan, yükse- leceği umulan, dünyayı devri- me taşıyacağına inanılan) hare- ketle omuzdaşlaşmak, kırlar- dan yükselen harekete karşı kentlerdeki emperyalist dinen- ci zayrflatmak üzere misyonlar aradılar. Kentlerde 'devrimci terör' uygulayan gerillagruplan oluş- turma düşüncesi o dönemde ortaya çıktı ve bütün sanayileş- miş ya da sanayileşmekte olan ülke kentlerini sardı. Mmanya'da RAF (Kızıl Ordu Fraksiyonu), Italya'da Kızıl Tu- gaylar, Japonya'da Kızıl Ordu Orgütü, Güney Amerika'da 7u- pamarolar, Sandinistalar gibi örgütlenmeler art arda eylem- lere başladılar. ••• Türkiye'de bunun yansıması gecikmeden ortaya çıktı: De- niz Gezmiş'in önderiik ettiği THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu). Mahir Çayan önder- liğindeki THKP-C (Türkiye Halk Kurtuluş Partisi - Cephesi), Ib- rahim Kaypakkaya'nın kurdu- ğu TİKKO (Türkiye Işçi Köylü Kurtuluş Ordusu) bunlann bel- li başlılanydı. Marksizmin klasiklerinin ke- sin bir dille reddettiği, solun bir çocukluk hastafığı olarak nite- leyip mahkûm ettiği 'bireysel terör' damgasından kurtulmak için 'devrimci terör' kavramı öneçıkanldı; eylemlerinin niçin 'bireysel terör' değil, karşı çıkıl- maması gereken 'devrimci te- rör' olduğu üstüne dergiler do- lusu yazı, ciftler dolusu kitap yazıldı, çevrildi, yayıldı. Emperyalizmin üçüncü bu- nalım dönemini yaşadığı, güç- lü görünüşünün aldatıcı oldu- ğu, içten içe çürüdüğü, bir 'kâ- ğıttan kaplan' olduğu yargısı temelinde, kırlardan gelecek devrim ordulannın önünü aç- mak için silahlanan 'kentgeril- /a/an'nın, emperyalist metro- pollerde eyleme geçmesi ön- görüldü. Geçtilerde. NATO generalleri (H. Thompson), istihbaratçı dip- lomatlar (Efraim Elrom) büyük bankacılar (Jürgen Ponto, Schleier), politikacılar (Aldo Moro) kaçırıldı, öldürüldü. Kentlerde bombalar patladıldı. Banka şubeleri soyuldu ('ka- mulaştmldı' denmesine özen göstenildi). Yiyecek taşıyan sü- per market kamyonlanna el ko- nularak içlerindekiler kentler- deki yoksullara dağıtıldı. 'Kent gerillalanna' karşı operasyon- lar düzenleyen polis şefleri, is- tihbarat örgütü üyeleri 'ceza- landınldı'. Çoğu üniversite öğrenciliğin- den gelen 'kadrolan' saran devrimci romantizm, teorik çarpıklığı sergileyen eleştirileri göz ardı etmeye yetti. İlk şaşkınlığını atıp 'kent ge- rillalan'na aynı yöntemle yanıt vermeye başlayan sistemin si- larılı güçlerinin eğitim ve tekno- lojik üstünlüğü art arda bu ha- reketleri çökertmeye başladı- ğında da aynı küçük burjuva romantizminin besiediği körlük, bir 'iç sorgulamayı' önledi. Amaç gitgide silikleşti; varlı- ğını 'devrimci terör" olarak ta- nımlamış örgûtün bir araç ol- duğu gerçeği yoksayıldı ve ör- güt kendi içinde amaca dönüş- meye başladı. Sonunda da dönüştü. Kitlesel temelleri olmayan, uğruna savaştıklannı iddia et- tikleri halktan hiçbir yığınsal destek bulamayan, tersine sık sık, o 'halk' tarafından ihbar edilen örgütler, varlıklannı sür- dürebilmek için tüm yaşam gerçeklerinden soyutlanmış, kendi içine kapanmış, kendini önce mutlaklaştırmış, gitgide de kutsallaştınlmış organi- zasyonlara dönüştü. Araçken amaca dönüşen, kutsallaştınlan, mutlaklaştınlan her örgütün yazgısıdır: Bilim inanca (iman) dönüşür, sosya- list militan da 'mümin'e. Mümin sorgulamaz, eleştir- mez. Bir kutsallık için kendini feda etmeye hazırdır ve bunu örgüt baskısıylafilan değil, gö- nüllü olarak, içtenlikie inana- rak yapar. Örneğin ölümeyatar. Inana- nın gücüyle orantılı, gerekirse ölür. Bugün Türkiye'de bunu mu yaşıyoruz? Yerimiz bitti. Yanndan sonra (perşembeye) kaldığımız yer- densürdürelim... POLİTtKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA •••İnsanca Yaşamak Neredesiniz bilmiyorum!.. Belki sabahın ilk ışıklan kül rengi bulutlann üzerinde kendine yer ararken tez elden tükenen umutlan yeşertmek istiyor, rüzgâr kanat bir öz- gürtüğün peşinden koşuyorsunuz!.. Kandurmuş, beyazbiraydınlık, dostluğun, kar- deşliğin. sevginin, banşın atlas kumaşı üzeri- ne ibrişimle işlenmiş mi? Söyleyin, ne düşünüyorsunuz bugün? Bir kayısı dalında açan çiçek, nar ağacının gü- lümseyişi, birçocuğun sevinç çığlığı, gökyüzünü • kuşatan çanlar huysuz acılan silip götürmeli ar- tık!.. Var mısınız Şırnak'ta umut toplamaya, Idil'de yaşamı çoğaltmaya? Var mısınız teröre karşı güç biriiğine, sonra sev- giye, birlikteliğe, sevdaya doğru koşmaya? Karadeniz'deki coşkuyu Ege'de imbata dö- nüştürmeye; Fırat ktyısındaki çocuklan Kızılır- mak'ta buluşturmaya; yargısız infazlara, işkence- ye karşı çıkmaya?.. Bıktık, derin gecelerde karanlık gölgeler gör-' mekten; huysuz acılaria yaşamaktan!.. Neredesiniz bilmiyorum!.. Ama bugün umutlanmızı ve sevdalanmızı ço- ğaltalım!.. Bugün yüreğimizin içinden masmavi bulutlar geçsin!.. Silahlarsussun!.. Bombalar patlamasınL Çocuklanmız işkencelerden geçip cezaevle- rine atılmasın!.. Var mısınız demokrasiyi yaşam biçimi olarak görmeye? • • • Camlar kızıla çalan renklerle yanarken gece sessizce soluyordu... Biliyorum sonsuz bir bekleyiş içindeydiniz!.. Saat24.00'üvurdu... Bir ses yankılandı odanın içinde... Paul Eluard'ın sesiydi: "Bir ateş yaktım gök mavisi beni bıraktığında, Birateş, dostu olmakiçin, Bir ateş, soksun beni kış gecesine Bir ateş, daha iyi yaşamak için." Gökyüzü karanlık perdesini açtı... Sabahtı... Bilmem sizler de rengârenk düşler çizdiniz mi, umuda yolculuğa çıktınız mı? Biliyordum, çoğunuzun gizli odalannızda eski resimleriniz vardı... Behçet Necatigil'den mektuplarokuyan Pab- lo Neruda'yla kış bahçelerinde buluşan, o yaşa- mın içinde durmadan çoğalmak isteyen de siz- lerdiniz!.. Siz yanm kalmış masallarda aşkı'aradınız mı? Sevinci, tutkuyu hiç düşündünüz mü? Gözlerinizi kapadığınızda akşamüstü yağmur- lan yağıyordu... Bir eski zaman mevsimındeydik, 2001'de ye- niden umut aramaya çıkmıştık!.. Canevinde aydınlanmış gözlerde, çatırdayan aJevlerin sesinde ölümlere alkış tutmak orta- çaöın karanlığı değil miydi? Ofkeliydik, acımasızdık!.. Oysa bulutlar adına, deniz ağaçlan adına se- vincin çiçeklerini toplamalıydık!.. Siz neredesiniz bilmiyorum!.. Belki bir deniz kıyısında portakal ağaçlannın al- tındasınız, belki de hücrenin solgun ışığında ateşli uykunun üç parçalı gölgesindesiniz!.. Sizin de var yanm kalmış sevdalannız, gele- ceğe yönelik umutlarınız!.. Ne olursa olsun yaşamı çoğaltmaya ne dersi- • niz? • • • Çocuklar yaşamaz, yaşamaya hazırlanır!.. Bu bir Rus atasözüdür!.. Yeni yılın başında Lara'nın lacivert gözlerinde yeşil birvadiyi düşündüm, günbatımında gümüş- lenen ırmaklann pembeleşen enginliğinde yaşa- maya hazırianan çocuklan düşündüm... Onlar umut yüklüydü, bizlere aydınlık bir gele- ceği haberveriyordu... Dilerim kan durmuş, beyaz bir aydınlık dostlu- ğun, kardeşliğin, sevginin, banşın atlas kuma- şı üzerine ibrişimle işlenir... Kaybolan yıllar bir yerlere götürdü bizleri... Kimi zaman gecenin türküsünü söyledik kah- rolduk! Kimi zaman çok yalnız hissettik kendimi- zi! Kimi zaman umudu aradık, bulamadık! Kimi zaman yaz yağmurlanyla hüznü yaşadık!.. Acılarfa batmamış aşk yaşadınız mı hiç? Göğün ve yıldızların tutkusu 2001 'in nesi olsun sizce? Neredesiniz bilmiyorum!.. Bugün yüreğimizin içinden masmavi bulutlar geçsin, sevgi üstüne şiirler okunsun!.. Yaşamın adı sevgi olsun!.. İnsanca bir yaşama ne dersiniz? hikmetcetinkayacv cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhurryet k ı t a p I a r ı Hikmet Çetinkaya BİR GÜNEYDOĞU GERÇEĞİ.NECLA necla YENI ÇIKTI Onun öykûsüyle hiç kimse fazla ılgılenmedı. ot> dört yaşında yaşamın kırli sulannda yok olup gıttı.. Sisli ve soguk bir Diyarbakır akşamıydı Karanlığın grigölgesı evlerin, caddelenn. sokakJann üzenne düşüyordu.. Cumhurtyet Çağ Pazarlama A Ş Türkocağı Cad No'39/41 ^ kitap kulübü (34334)Cağalo9!u-lstanbul Tel- (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle