Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2OCAK2001SAU CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
6enç eleştirdi
• ANKARA (ANKA) -
DYP Tunceli
Milletvekili Kamer
Genç, makam
araçlannın
sınırlanmasını istedi.
Genç, "Ben yirmi
senedir milletvekiliyim,
kendi özel arabamı
kullanıyorum. Adam
dört dönem önce meclis
başkanlığı yapmış, hâlâ
devletin arabasını
kullanıyor, bırakın
devletin arabasını
kullanmayı, bir de kansı
ve çocuklan kullanıyor.
Yine üç gün bakanhk
yapmış veyahut üç ay
bakanlık yapmış.. bir
bakıyorsunuz, hâlâ
devletin polisini ve
arabasını kullanıyor"
dedi. Eski bakanlar
arasından 6 kişinin
makam arabası
kullandığını öne süren
Genç, makam
araçlannın kullanımının
belli makamdakilerin
dışındakilere
yasaklanması önerisıni
getirdi. Genç, belli
makamdaki insanlara da
'taşıt gideri' adıyla belli
miktarda tazminat
ödenmesini önerdi.
Şevki Yılmaz
iiternette
• ANKARA (ANKA)-
Kapatılan Refah
Partisi'nin yurtdışına
kaçanyasaklı
milletvekili Şevki
Yılmaz, perşembe
günleri internette canlı
yayına çıkıyor. Yılmaz,
Şeker Bayramı'nın
ikincı günü, umre için
gittiği Mekke'den canlı
yayına katıldı. Ramazan
ayının şeytanın
zincirlendiği bir ay
olduğunu belirterek
sözlerine başlayan Şevki
Yılmaz, şeytanın kalan
11 ayda acımasızca
saldınlannı
sûrdüreceğini bildirdi.
Tûrkiye için şeytanuı
saldınlanna gerek
kalmadığım, şeytan
adına görev üslenmiş
birtakım medya
provokatörlerinin bu
görevi yerine
getireceğini ileri süren
Yılmaz, bu saldınlara
karşı Müslümanların
son derece uyanık
olması gerektiğini
bildirdi.
ftoşanma
davaları gtzSi
olrnalı'
• ANKARA (ANKA)-
Aileyi ilgilendiren
evlenme, boşanma,
babalık gibi davalarda
duruşmalann gizli
yapılması için çalışma
yürütülüyor. ANAP
Izmir Milletvekili Işılay
Saygın, TBMM
Başkanhğı'na bir yasa
önerisi sunarak her ilde
ve nüfusu yüz binin
üzerindeki her ilçede
'aile mahkemesi'
kurulmasını istedi.
Saygın, 'aile
mahkemesi'nde
duruşmalann gizli
olarak yürütülmesini
istedi. Devlet Bakanı ve
Başbakan Yarduncısı
Hüsamertin özkan,
Saygın'ın yasa
önerisiyle ilgili olarak
TBMM'ye gönderdiği
'hükümet görüşü'nde;
Saygın'ın önerisinde yer
alan değişikliklerin,
bilim adamlan ve
uzman personelden
oluşan bu komisyonun
çahşmalan sırasında bir
bütünlük içinde
değerlendirilmesinin
daha uygun olacağını
bildirdi.
Snnp kapısında
DİYARBAKIR(AA)
- Şırnak'ın Silopi ilçesi
yakınındaki Habur Sınır
Kapısı'nda, geçen yıl
düzenlenen
operasyonlarda
çoğunluğunu kalem
silahlann oluşturduğu
168 silah ile 5 el
bombası ele geçirildi.
Devlet otoritesinin
bulunmadığı, silah ahş
ve satışının serbest
olarak yapıldığı Irak'ın
kuzeyinde, hemen
hemen her türlü silah
ucuz fiyatlarla işportada
satıhyor.
Devlet Bakanlığı görevinden azledilen Somuncuoğlu, değişim sürecini değerlendirdi
6
MHP intihar ediyor'EMİNEKAPLAN
ANKARA - Cumhurbaşkan-
lığı'na aday olduğu için devlet
bakanlığı görevinden azledilen
MHP Aksaray Milletvekili Sa-
di Somuncuoğlu, MHP'nın.
merkez partisi olmaya heves-
lenmesi durumunda yara alaca-
ğıru söyledi. Somuncuoğlu.
"Kişiler gibi partiler de intihar
edebilirler, anıa kişiliklerini de-
ğiştiremezler'' dedi. Türk siya-
setınde liderlerin isteklerinin
anayasa ve demokratik rejimi
düzenleyen kurallardan üstün
tutulduğunu vurgulayan So-
muncuoğlu, "Türkiye'nin reji-
me bağiı temeJ sdanûsııun kay-
nağı işte buradadır" diye ko-
nuştu.
Sadi Somuncuoğlu,
MHP'nin değişim süreci, kamu
bankalannın özelleştirilmesi,
Içel Milletvekili AB Güngör'ün
konuşması ve af yasasını Cum-
huriyet'e değerlendirdi. Hükü-
metin özelleştirme politikasını
eleştiren Somuncuoğlu, kamu
yarannın yeterli ölçüde korun-
madığına ve özelleştiribnesi
mümkün olmayan stratejik ku-
rumlann belirlenmediğine dik-
"Başkalarma heveslenen parti-
ler yara ahrlar."
kat çekti. Hükümetin kâr eden
işletmeleri özelleştirdiğine dik-
kat çeken Somuncuoğlu, "Za-
rar edenler devletin eKnde kal-
maktadır. En önemlisi de Tür-
kiye'nin, özeDeştirme meselesi
IMF ve Dünya Bankası'nın ter-
cih ve taümadan ile asla ele ab-
namaz. Kendi şardanmız ve
milli yararlanmız gözetilerek
kendiînize has bir srrateji geüş-
tirmemiz gerekmektedir" diye
konuştu.
Kamu bankalannın özelleş-
tirüebileceğini, ancak bazı ön-
lemlerin alınmasının zorunlu
• Genel başkanlann
görüşleri, partilerin
tüzüğünden,
anayasalardan ve
demokratik rejimi
düzenleyen kurallardan
ve kurumlardan üstün
olamaz. Eğer genel
başkanlann istekleri ve
görüşleri rejimin
hukukundan üstün
tutulursa o zaman orada
demokrasi olmaz.
olduğunu anlatan Somuncuoğ-
lu, Ziraat ile Halk Bankası'nın
özelleştirilmek yerine birleştiri-
Ierek şube sayısının azaltılma-
sının daha yararlı olacağını söy-
ledi. Kamu bankalannın arpalık
olmaktan kurtanlması için
özelleştirildiği savunmasnıın
yapıldığını, ancak özel banka-
lardaki arpalığın kamu banka-
lannı çoktan geçtiğini ileri sü-
ren Somuncuoğlu, özelleştirme
sürecinde Yüksek Denetleme
Kurulu'nun devTe dışı bırakıl-
masınuı ise "anlaşıhr cinsten"
olmadığını vurguladı.
"liderlerinistekleri demok ra-
sinin sıkınüSKÜr."
Somuncuoğlu, "MHP'nin,
merkezpartisi ohıp otamayaca-
ğnun" sorulması üzerine, her-
kesin merkez partisi tarifinin
farklı olduğunu, Türk siyaseti-
nin bu konuda ortak bir tarifte
henüz birleşemediğine dikkat
çekti. Bir siyasi partinin üslubu-
nun belli bir süreden sonra "ha-
yat göriişü" olarak ortaya çıktı-
ğını anlatan Somuncuoğlu, söz-
lenni şöyle sürdürdü:
"Bu durumdaki bir parti, şu-
raya veya buraya heves eder de,
kimliğinden başka bir ifade ile
özünden aynbnaya kalkarsa bu-
nu başaramaz ama kendini çok
yaralar. Kişilergibi kurumlann
da karakterieri,şahsiyeöeri var-
dır. Hertstendiğindeveya bir he-
ves uğruna bunun değiştirilme-
si mümkün değildir. Kişiler gibi
partiler de intihar edebüîrler a-
makişüikkrinideğiştiranezler.''
Somuncuoğlu. devlet bakan-
hğından azledilmesı konusunda
ise "bir bakanın Cumhurbaş-
kanı adayı obnasımn bakanhk-
tan ahnmasma cevaz vermeye-
ceğuu"" söyledi.
MHP Içel Milletvekili Ali
Güngör'ün af konusunda yap-
tığı konuşma nedeniyle parti-
den ihracının istendiğinin
anımsatüması üzerine Somun-
cuoğlu, Güngör'ün konuşma-
sında demokrasi ve hukuk açı-
sından sakmcalı bir durum gör-
mediğini belirtti. Ifadesinin sert
olabileceğini, ancak hiç kimse-
ye hakaretin söz konusu olma-
dığnıı ileri süren Somuncuoğlu,
"Güngör, miDetin veküi sıfaüy-
la samimi ve hür vkdanma gö-
re konuşmuştur. Böylesine bir
konuşmanın cezalandırdmasmı
mümkün görmüyorum" diye
konuştu.
Ecevit, son 14 yılın en düşük fiyat artışma imza atacak
Çifler enflasyon rekortmeniANKARA (ANKA)-Tür-
kiye ekonomisinin son 30
yılına damgasını vuran enf-
lasyon, 14 yıl aradan sonra
yeniden yüzde 301u rakam-
İara doğru inerken geride
Türkiye'yi söz konusu dö-
nemde yöneten başbakan-
laria ilgili bir enflasyon pro-
filibıraktı.
1970'lerde enflasyonu
yükseltecek politıkalar izle-
mekle suçlanan Bülent Ece-
vit, 2000'lerde son yıllann
en düşük enflasyonuna imza
atmaya hazırlanırken cum-
huriyet tarihinin en enflas-
yon sever başbakanı, yüzde
150 ile Tansu Çiller oldu.
Süleyman Demirel, kendi
dönemlennde yaşanan yük-
sek enflasyonlan hep önce-
ki hükümetleri suçlayarak
geçiştirirdi.
Turgut Özal ise enflasyo-
nu önce yükseltti, sonra dü-
şürdü, ancak dayanamayıp
yeniden yükseltti. Necmet-
tin Erbakan ve Mesut Ytf-
maz'ın hiç kendi enflasyonu
olmadı.
DÎE'nin 3 Ocak'ta açıkla-
yacağı 2000 yılı fiyat en-
deksleriyle birlikte 1987 yı-
lından bu yana ilk kez Tür-
kiye belki de toptan eşya fi-
yatian bazında yüzde 35 'in,
tüketici fiyatian bazında ise
yüzde 40'ın altında oranlar-
la karşılaşacak. 1999 yılına
göre enflasyonda 30 puana
varan dramatık birdüşüş or-
taya çıkacak. Son 18 yılın
1986'dan sonraki ikinci en
düşük oranlanyla 2001 yılı-
na girilecek.
Türkiye, 1970'li yıllara
yüzde 7-10 civannda enflas-
yon oranlanyla girdi. 1970-
1977 yıllan arasında tüketi-
ci fiyatian bazındayüzde 15
ile yüzde 23, toptan eşya fi-
yatian bazında ise yüzde
yüzde 10 ile yüzde 30 oran-
lan arasında enflasyonlarla
karşı karşıya kalındı.
Enflasyon asıl yükseliş
eğilimine 1978 yılında Sü-
leyman Demirel'in ikinci
başbakanlığındaki Milliyet-
çı Cephe hükümeti döne-
minde girdi.
12 Kasım 1979'da yeni-
den Türkiye'nin yönetimine
gelen Demirel, 24 Ocak ka-
rarlannın alnna imza attı ve
bu kez Ecevit'ten yüzde
80'lerde devraldığı enfias-
Cumhuriyet tarihinin enflasyon rekortmeni Tansu Çiller
olurken, Turgut Özal, tarihe 'enflasyonu önce yükselten,
sonra düşüren ve yeniden yükselten' üder olarak geçti.
yonu yüzde 100'ün üzerine
çıkardı. Ancak enflasyonun
yıllık yüzde 107'yi bulduğu
1980 Aralık ayında Demirel
arnk başbakan değildi. Bu
rekor enflasyon oranlan için
önceki hükümeti suçladı.
1991 yılında yapılan se-
çimleri, "enflasyonu 500
günde tek haneye indinne"
sözü vererek kazanan Süley-
man Demirel, iktidarda kal-
dığı yaklaşık 510 günlük sü-
rede yüzde 59'da aldığı TE-
FE'deki yülık artışı yüzde
60'ta, yüzde 71.1 olarak al-
dığı TUFE'deki artışı ise yi-
neyüzde 71 'dedevretti. Enf-
lasyon şampiyonluğunu ise
Tansu Çiller elde etti.
Bülent Ecevit, kendi adı-
na enflasyon rekorunu 5 O-
cak 1978 ile 12 Kasım 1979
arasıkırdı.
Turgut Özal ise enflasyo-
na kendi döneminde izletti-
ği dalgalı seyirle dikkat çek-
ti. 1987'den sonra 'antienf-
lasyonist' özal yerine 'eırf-
lasyoıüst' Özal geldi.
Kasım 1989 ile Haziran
1991 arasuıda yaklaşık 1.5
yıl başbakanlık yapan Yıl-
dınm Akbulut, enflasyonu
düşürme şansı yakalayan,
ancak sonra kaybeden baş-
bakan oldu.
Ekonominin yönetimin-
de Turgut özal ve Kaya Er-
dem ikilisinın bulunduğu
ve Bülend Ulusu'nun baş-
bakan olduğu dönem ise
Türkiye'nin enflasyon tari-
hine 'enflasyonun asker zo-
ruyla düsürüldüğü' bir dö-
nem olarak geçtı.
'Hükümet uyum içinde'
Bakan Gaydalı:
2000 umulanın
üstünde oldu
GAZtANTEP (AA) - Devlet Bakanı Edip
Safter Gaydah, 2000 yılmın, bütün zoriukla-
ra karşın yine de 'ıımıılanm üzerinde sonuç-
larla' geride kaldığını söyledi.
Gaydalı, hükümetin, el atılmayan birçok
konuyu çözüme kavuşturmak için yoğun ça-
ba gösterdiğini belirterek "Hükümet, son ay-
larda 10 yıldan beri girilemeyen cezaevlerine
girip, her ülkede olduğu gibi bozulan ekono-
miyi yeniden rayına oturmakla meşgul oldu"
dedi.
Enflasyonda istenilen hedefe vanlamadığı-
nı, ancak hedefîn birkaç puan üzerinde ger-
çekleşen rakamın dahi geçmiş yıllann çok
gerisinde kaldığını kaydeden Gaydah, "Enf-
lasyonla mücadele programı bu yıl da devam
edecek ve bu kez hedeflenen rakama ulaşüa-
cak" diye konuştu.
Hükümetin uyum içerisinde çalıştiğını be-
lirten Gaydalı, erken seçim konusuna değine-
rek şöyle devam etti:
"Gureşikavt>edenleryeniden güreşmekiçin
çaba gösterirler. Türkiye'yi sürekn seçim at-
mosferinesokmak Türkiye'ninhayrmadeğiL
Seçim yapdah daha 2 yıl ohnadı. Azimle, bir-
iik ve berâberiikiçerisindeyoiuna devameden
bir hükümet var. Yeniden bir seçim istemek
akla ve mantiğa uygun değfl. Onlann görevi
seçim istemek, bizûn görevimiz ise Türkiye'>i
rayma orurtmakür."
Türkıye'nin 1990'lı yıllarda Irak ile ticaret
hacmınin 3 milyar dolar düzeyinde olduğuna
işaret eden Gaydalı, şunlan söyledi:
"Ancak, son 5-6 yuda ticaret hacmi smrian-
mışti. Son 1 yüda îse yapdğmuz girişimler so-
nucu 1 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.
Türkrye olarak, Büieşmiş Mületier kararlan
çerçevesinde yapılacak 15 mihar dolaruk ti-
caret pastasından en büyük dilimi ahnayı he-
defliyoruz. Belli bir noktaya geJdik. 2001'in
bu açıdan olumlu geçeceğine inanıyorum.n
IRMIKIAYDIN ENGİN aengin(« doruk.net.tr.
Biliyorum; başlıktaki soruya
'tabii olur' yanıtı verdirtecek bir
dizi 'kaynak' gösterilebilir.
Marksizmin klasiklerinden sa-
tırlar, paragraflarcımbızlanarak
'devrimci terör' ile sıradan te-
rör arasındaki farklar kanrtlana-
bilir ve 'devrimci terör'e top-
lumsal bir haklılık, teorik birte-
mel sağlanabilir.
Ama aynı kaynaklardan yola
çıkılarak bunun tersi de yapıia-
bilir.
Bir gazete yazısında teorik
tartışmalara girmeksizin 'ol-
gu lardan yota çıkalım.
•••
Bugün F tipi hapishanelere
karşı direniş başlatan siyasal
çizgilerin 'terör tapıncı'nm kök-
leri esas olarak 'Mayıs 7968'e
dayanıyor. Komünist partilerin
resmileşmiş, taşlaşmış, en
aandan örümcek bağlamış bü-
rokratik yapılanna -büyük ölçü-
de haklı olarak- itiraz eden Ma-
yıs 1968 gençliği, 'devrim'e gi-
den yolu, resmi komünist par-
tilerin dışında aramaya yöneldi.
Komünist partilerin disiplini
içinde yürüyen sanayi işçileri-
nin devrimi gerçekleştirecek di-
namizmi 'artık' taşımadığı, sa-
nayileşmiş ülkelerdeki refahtan
aldıklan payla ehlileştikleri yar-
gısı üstüne kurulan çözümle-
meler (=analizler, tahliller), Çin
(Mao) kökenli bir devrim stra-
tejisine yakınlaştılar Kırlardan
Terörün 'Devrimcisi' Olurmu?
kentlerin fethi!..
Kentler sanayileşmişliği, re-
fahı, uluslararası sermayenin
denetimine geçmişliği temsil
ediyorlardı. Kırlar ise yoksullu-
ğu, geri bırakılmışlığı ve devrim
ateşini...
Kır yoksullannın devrimci or-
dulan kentleri kuşatacak ve bü-
tün insanlığın kurtuluşu anla-
mına gelecek 'devrim
r
\ gerçek-
leştireceklerdi. Güney Ameri-
ka'dan Ortadoğu'ya, Hindis-
tan'a, Güneydoğu Asya'ya ka-
dar uzanan topraklardaki her
köylü ayaklanması bu çözüm-
lemenin bir kanıtı, doğrulanma-
sı olarak kavrandı, alkışlandı,
kutsandı.
Kentlerdeki 'devrimciler' de
kendilerine, kırlardan yükselen
(yükseldiği varsayılan, yükse-
leceği umulan, dünyayı devri-
me taşıyacağına inanılan) hare-
ketle omuzdaşlaşmak, kırlar-
dan yükselen harekete karşı
kentlerdeki emperyalist dinen-
ci zayrflatmak üzere misyonlar
aradılar.
Kentlerde 'devrimci terör'
uygulayan gerillagruplan oluş-
turma düşüncesi o dönemde
ortaya çıktı ve bütün sanayileş-
miş ya da sanayileşmekte olan
ülke kentlerini sardı.
Mmanya'da RAF (Kızıl Ordu
Fraksiyonu), Italya'da Kızıl Tu-
gaylar, Japonya'da Kızıl Ordu
Orgütü, Güney Amerika'da 7u-
pamarolar, Sandinistalar gibi
örgütlenmeler art arda eylem-
lere başladılar.
•••
Türkiye'de bunun yansıması
gecikmeden ortaya çıktı: De-
niz Gezmiş'in önderiik ettiği
THKO (Türkiye Halk Kurtuluş
Ordusu). Mahir Çayan önder-
liğindeki THKP-C (Türkiye Halk
Kurtuluş Partisi - Cephesi), Ib-
rahim Kaypakkaya'nın kurdu-
ğu TİKKO (Türkiye Işçi Köylü
Kurtuluş Ordusu) bunlann bel-
li başlılanydı.
Marksizmin klasiklerinin ke-
sin bir dille reddettiği, solun bir
çocukluk hastafığı olarak nite-
leyip mahkûm ettiği 'bireysel
terör' damgasından kurtulmak
için 'devrimci terör' kavramı
öneçıkanldı; eylemlerinin niçin
'bireysel terör' değil, karşı çıkıl-
maması gereken 'devrimci te-
rör' olduğu üstüne dergiler do-
lusu yazı, ciftler dolusu kitap
yazıldı, çevrildi, yayıldı.
Emperyalizmin üçüncü bu-
nalım dönemini yaşadığı, güç-
lü görünüşünün aldatıcı oldu-
ğu, içten içe çürüdüğü, bir 'kâ-
ğıttan kaplan' olduğu yargısı
temelinde, kırlardan gelecek
devrim ordulannın önünü aç-
mak için silahlanan 'kentgeril-
/a/an'nın, emperyalist metro-
pollerde eyleme geçmesi ön-
görüldü.
Geçtilerde.
NATO generalleri (H.
Thompson), istihbaratçı dip-
lomatlar (Efraim Elrom) büyük
bankacılar (Jürgen Ponto,
Schleier), politikacılar (Aldo
Moro) kaçırıldı, öldürüldü.
Kentlerde bombalar patladıldı.
Banka şubeleri soyuldu ('ka-
mulaştmldı' denmesine özen
göstenildi). Yiyecek taşıyan sü-
per market kamyonlanna el ko-
nularak içlerindekiler kentler-
deki yoksullara dağıtıldı. 'Kent
gerillalanna' karşı operasyon-
lar düzenleyen polis şefleri, is-
tihbarat örgütü üyeleri 'ceza-
landınldı'.
Çoğu üniversite öğrenciliğin-
den gelen 'kadrolan' saran
devrimci romantizm, teorik
çarpıklığı sergileyen eleştirileri
göz ardı etmeye yetti.
İlk şaşkınlığını atıp 'kent ge-
rillalan'na aynı yöntemle yanıt
vermeye başlayan sistemin si-
larılı güçlerinin eğitim ve tekno-
lojik üstünlüğü art arda bu ha-
reketleri çökertmeye başladı-
ğında da aynı küçük burjuva
romantizminin besiediği körlük,
bir 'iç sorgulamayı' önledi.
Amaç gitgide silikleşti; varlı-
ğını 'devrimci terör" olarak ta-
nımlamış örgûtün bir araç ol-
duğu gerçeği yoksayıldı ve ör-
güt kendi içinde amaca dönüş-
meye başladı.
Sonunda da dönüştü.
Kitlesel temelleri olmayan,
uğruna savaştıklannı iddia et-
tikleri halktan hiçbir yığınsal
destek bulamayan, tersine sık
sık, o 'halk' tarafından ihbar
edilen örgütler, varlıklannı sür-
dürebilmek için tüm yaşam
gerçeklerinden soyutlanmış,
kendi içine kapanmış, kendini
önce mutlaklaştırmış, gitgide
de kutsallaştınlmış organi-
zasyonlara dönüştü.
Araçken amaca dönüşen,
kutsallaştınlan, mutlaklaştınlan
her örgütün yazgısıdır: Bilim
inanca (iman) dönüşür, sosya-
list militan da 'mümin'e.
Mümin sorgulamaz, eleştir-
mez. Bir kutsallık için kendini
feda etmeye hazırdır ve bunu
örgüt baskısıylafilan değil, gö-
nüllü olarak, içtenlikie inana-
rak yapar.
Örneğin ölümeyatar. Inana-
nın gücüyle orantılı, gerekirse
ölür.
Bugün Türkiye'de bunu mu
yaşıyoruz?
Yerimiz bitti. Yanndan sonra
(perşembeye) kaldığımız yer-
densürdürelim...
POLİTtKA GÜ1NLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
•••İnsanca Yaşamak
Neredesiniz bilmiyorum!..
Belki sabahın ilk ışıklan kül rengi bulutlann
üzerinde kendine yer ararken tez elden tükenen
umutlan yeşertmek istiyor, rüzgâr kanat bir öz-
gürtüğün peşinden koşuyorsunuz!..
Kandurmuş, beyazbiraydınlık, dostluğun, kar-
deşliğin. sevginin, banşın atlas kumaşı üzeri-
ne ibrişimle işlenmiş mi?
Söyleyin, ne düşünüyorsunuz bugün?
Bir kayısı dalında açan çiçek, nar ağacının gü-
lümseyişi, birçocuğun sevinç çığlığı, gökyüzünü •
kuşatan çanlar huysuz acılan silip götürmeli ar-
tık!..
Var mısınız Şırnak'ta umut toplamaya, Idil'de
yaşamı çoğaltmaya?
Var mısınız teröre karşı güç biriiğine, sonra sev-
giye, birlikteliğe, sevdaya doğru koşmaya?
Karadeniz'deki coşkuyu Ege'de imbata dö-
nüştürmeye; Fırat ktyısındaki çocuklan Kızılır-
mak'ta buluşturmaya; yargısız infazlara, işkence-
ye karşı çıkmaya?..
Bıktık, derin gecelerde karanlık gölgeler gör-'
mekten; huysuz acılaria yaşamaktan!..
Neredesiniz bilmiyorum!..
Ama bugün umutlanmızı ve sevdalanmızı ço-
ğaltalım!..
Bugün yüreğimizin içinden masmavi bulutlar
geçsin!..
Silahlarsussun!..
Bombalar patlamasınL
Çocuklanmız işkencelerden geçip cezaevle-
rine atılmasın!..
Var mısınız demokrasiyi yaşam biçimi olarak
görmeye?
• • •
Camlar kızıla çalan renklerle yanarken gece
sessizce soluyordu...
Biliyorum sonsuz bir bekleyiş içindeydiniz!..
Saat24.00'üvurdu...
Bir ses yankılandı odanın içinde...
Paul Eluard'ın sesiydi:
"Bir ateş yaktım gök mavisi beni bıraktığında,
Birateş, dostu olmakiçin,
Bir ateş, soksun beni kış gecesine
Bir ateş, daha iyi yaşamak için."
Gökyüzü karanlık perdesini açtı...
Sabahtı...
Bilmem sizler de rengârenk düşler çizdiniz mi,
umuda yolculuğa çıktınız mı?
Biliyordum, çoğunuzun gizli odalannızda eski
resimleriniz vardı...
Behçet Necatigil'den mektuplarokuyan Pab-
lo Neruda'yla kış bahçelerinde buluşan, o yaşa-
mın içinde durmadan çoğalmak isteyen de siz-
lerdiniz!..
Siz yanm kalmış masallarda aşkı'aradınız mı?
Sevinci, tutkuyu hiç düşündünüz mü?
Gözlerinizi kapadığınızda akşamüstü yağmur-
lan yağıyordu...
Bir eski zaman mevsimındeydik, 2001'de ye-
niden umut aramaya çıkmıştık!..
Canevinde aydınlanmış gözlerde, çatırdayan
aJevlerin sesinde ölümlere alkış tutmak orta-
çaöın karanlığı değil miydi?
Ofkeliydik, acımasızdık!..
Oysa bulutlar adına, deniz ağaçlan adına se-
vincin çiçeklerini toplamalıydık!..
Siz neredesiniz bilmiyorum!..
Belki bir deniz kıyısında portakal ağaçlannın al-
tındasınız, belki de hücrenin solgun ışığında
ateşli uykunun üç parçalı gölgesindesiniz!..
Sizin de var yanm kalmış sevdalannız, gele-
ceğe yönelik umutlarınız!..
Ne olursa olsun yaşamı çoğaltmaya ne dersi- •
niz?
• • •
Çocuklar yaşamaz, yaşamaya hazırlanır!..
Bu bir Rus atasözüdür!..
Yeni yılın başında Lara'nın lacivert gözlerinde
yeşil birvadiyi düşündüm, günbatımında gümüş-
lenen ırmaklann pembeleşen enginliğinde yaşa-
maya hazırianan çocuklan düşündüm...
Onlar umut yüklüydü, bizlere aydınlık bir gele-
ceği haberveriyordu...
Dilerim kan durmuş, beyaz bir aydınlık dostlu-
ğun, kardeşliğin, sevginin, banşın atlas kuma-
şı üzerine ibrişimle işlenir...
Kaybolan yıllar bir yerlere götürdü bizleri...
Kimi zaman gecenin türküsünü söyledik kah-
rolduk! Kimi zaman çok yalnız hissettik kendimi-
zi! Kimi zaman umudu aradık, bulamadık! Kimi
zaman yaz yağmurlanyla hüznü yaşadık!..
Acılarfa batmamış aşk yaşadınız mı hiç?
Göğün ve yıldızların tutkusu 2001 'in nesi olsun
sizce?
Neredesiniz bilmiyorum!..
Bugün yüreğimizin içinden masmavi bulutlar
geçsin, sevgi üstüne şiirler okunsun!..
Yaşamın adı sevgi olsun!..
İnsanca bir yaşama ne dersiniz?
hikmetcetinkayacv cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cumhurryet
k ı t a p I a r ı
Hikmet Çetinkaya
BİR GÜNEYDOĞU
GERÇEĞİ.NECLA
necla
YENI
ÇIKTI
Onun öykûsüyle hiç kimse fazla ılgılenmedı. ot> dört yaşında
yaşamın kırli sulannda yok olup gıttı..
Sisli ve soguk bir Diyarbakır akşamıydı Karanlığın grigölgesı
evlerin, caddelenn. sokakJann üzenne düşüyordu..
Cumhurtyet Çağ Pazarlama A Ş Türkocağı Cad No'39/41
^ kitap kulübü (34334)Cağalo9!u-lstanbul Tel- (212)514 01 96