17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Ağa ile uşağı Cinayetten hükümlü annesiyle cezaevinde yaşayan küçük kızı görünce Demokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Başbakan eşi Rahşan Ecevit'e af yasası ilhamı gelmişti... Bayramdan önce, adı şartla salıverme olan yasa çıkh... Bayramda televtzyoncular gösterdi ki Rahşan Hanım'a ilham veren küçük kızın annesi 4.5 yıl sonra tahliye edilecekmiş... Bizim de aklımıza bildik bir fıkra geldi... Köyün ağası at üstünde kasabaya giderken yanında yürüyen uşağına hınzırtık olsun diye atn pisliğini yeme karşılığında atnı önermişti hani. Uşak da yemişti... Dönüşte uşak atta, ağa yaya yol alırken, köye girişte ele güne rezil olacağını düşünen ağa, stını geri almak için bu kez pisliği kendisi yemeyi önermişti. Yemişti de... Sonuçta, ağa atn üstünde köye girerken uşak sormuştu, "Sen yine atta, ben yine yaya; biz bu pisliği niye yedik agam" diye. Siz bu yasayı neden çıkarttardınız hanımefendi! Etektronik posta: denizsom9cunihuriyetcoin.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - 10 günlük tatilde trafık canavan rekor kırmış... "Hangi canavann hatınnı kırdıkki!" asal bu ya; Trtan oğlu Prometheus, balçı- ğı gözyaşı ile yoğurarak ilk insanı yarattı. llk insanın adı yoktu ve başlangıçta tüm insan- lar erkekti. Kendilerini tannlar kadar güçlü ve mutlu sanan erkeklerin dünyası yüzsüzlük ve ter- biyesizlikdoluydu. Tannlann tannsı Zeus, tannlara ait olan akıl ve ate- şi çalarak insanlara veren Prometheus'u cezalandınr- ken bir yandan da erkekleri cezalandırmak istedi ve oğlu ateş tannsı Hephaistos'a buyruk verdi; Hepha- istos balçığı suyla yoğurarak ilk kadını yarattı. ilk kadının adı Pandora'ydı. Zeus, asla açmaması gereken gizemli bir kutu ve- rerek kadını, yeryüzüne, Prometheus'un kardeşi Epi- metheus'a gönderdi. Prometheus, kardeşine Zeus'un armağanını kabul etmemesini söylediyse de Epimetheus, Pandora'nın güzelliğine hayran kaldı ve onu insanlann arasına ka- bul etti. Ve Pandora bir gün gizemli kutuyu açtı... Kutu Kutunun içinden hastalık, keder, ıstırap, yalan, seh- vet ve her türlü kötülük, kuşlar gibi uçuşarak dışan çı- kıp yeryüzüne dağılırken Pandora hatasını anladı, ku- tuyu kapattı. Kutunun içinde 'ümif kalmıştı. Artık yeryüzünde kadın ve erkekten oluşan insanlar 'ümit'le yaşamaya mahkûmdu. Sayılannı bizim koyduğumuz şu zaman diliminde, yeni biryüzyıla ve yanı sıra yeni bir binyıla girerken 'ma- sal'ı yeniden yazabilsek... Bir kutu yapsak... ' : Kutunun içine, olumlu anlamyüklü ketimeterdoldur- sak ve Olimpos niyetine Everest'in zirvesine çıksak... Kutuyu açıp, kelimeleri yeryüzüne savursak... Kutuya koyabileceğimiz kelimeler o kadar az ki... Binlerce sözcükten oluşan sözlüklerde olumlu an- lam yüklü kelimelerin sayısı yüz dolayında: Aşk... Anlayış... Banş... Dostluk... Eğitim... Kardeş- lik... Sevgi... Saygı... Bilgi... Sanat... Kültür... Bilim... De- mokrasi... Adalet... Paylaşım... Temiz... Mutluluk... Coşku... lyi... Hoşgörü... Spor... Özgün... Vefa... Bir- lik... Sevinç... Çalışkan... Içtenlik... Güzel... Doğru... Top- rak... Bereket... Su... Dayanışma... Açıklık... Dürüst... Yaratıcı... özgür... Güvenli... Emek... El ele... Düşün- ce... Eşit... Aydın... Çiçek... Tomurcuk... Doğal... Ye- nilik... Berrak... Evrensel... Güneş... Uyum... Ürün... Her- kes... Ağaç... Bulut... Sağlık... Resim... Sevecen... Renkli... Iş... Aş... Şefkat... Özdeş... Güvence... Pay- laşım... Esin... Ezgi... Sempati... Estetik... Sağduyu.. Hava... Ümit... Kıvanç... Onur... Akıl... Hoş... InsancıL Toplumsal... Tok... Cömertlik... Gülümseme... ileri.. Duyarlı... Aydınlık... Bağımsız... Bilinç... Deneyim.. Esenlik... Görgü... Şeffaf... Modem... Uygar... Mizah.. Özveri... Katılım... Devrim... Zekâ... Yenilik... Başan.. Neşe. SESSÎZ SEDASIZ (!) NURtKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuö yahoo.com Yazılan senin senaryon sevgili halkım. Yaşamının filmine seyirci kalma! Naim Süleymanoğlu adı verilen okul 1988yılında, Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Zeytinli kasabasın- da dönemin ANAP'lı belediye baş- kanı yeni yapılan bir ilköğretim oku- luna 'Naim Süleymanoğlu' adını ver- mişti... Okulun açılışını dönemin Başbaka- nı Turgut Özal yapmış ve Zeytinli'ye, halterşampiyonu Naim Süleymanoğ- lu'nu da yanında getirmişti... O yıllarda Süleymanoğlu'na ağıriı- ğınca altın veriliyor, evler, otomobiller armağan ediliyordu. Zeytinli'den de pa- ha biçilmez 'manevi bir odül' çıkmış- tı... Süleymanoğlu, Zeytinli'de göz- yaşlarını tutmaya çalışırken "Böyle güzel bir ödül karşısında çok duygu- landım. Bu okula her türlü maddi ve manevi desteği vereceğim" diyordu. Aradan yıllar geçti... Okulda bir 'Naim Köşesi' bileya- pıldı... Bir gün okula gelir sağlamak için 'gece' düzenlenmesi gündeme gel- di... Süleymanoğlu'nun katılacağı okul yemeği okula büyük katkı sağlaya- caktı... Bin bir zorlukla Naim Süleyma- noğlu'na ulaşıldı... Süleymanoğlu'nun uygun gördüğü bir gün belirlendi... Davetiyeler hazırlandı... Okul yemeği- nin adına da 'Süleymanoğlu Onur Ge- cesi' denildi. Ve o gün ve o gece Naim Süleyma- noğlu Zeytinli'ye gelmedi; Zeytinli'den edilen telefonlara çıkmadı... Zeytinli'de şimdilerde başka bir tö- ren düşünülüyordu; okulun adının de- ğiştirilmesi töreni! Trafik ve Ekonomik Düzen Dr. İSMAİL KILINÇ Yıllardır "Trafik Canavan "nın yarattığı sorunlarla uğraşıyor, yeni komisyonlar yeni yasala- n hazırlıyor ve çıkartıyor, ce- zalan arttınyor, denetimleri sık- laştınyor; yine de üstesinden gelemiyor ve karayollanmız her gün onlarca insanın mezarı olurken yaralılar da "patates çuvallan" gibi ilkyardım bilgisi hiç mi hiç olmayan kişilerce taşınarak hastanelere yetiştiril- meye çalışılıyor. Hiçbir zaman bozuk trafik düzeninin bozuk ekonomik düzenin bir parçası ve sonucu olduğunu aklımıza getirmeden (ya da getirmek is- temeden) yakınıp duruyoruz. Latince bir deyim vardır: "Sublata causa, tollitur effec- tus". Bunan anlamı da şudur: "Sonuçlan düzeltmek istiyor- san, nedenleri ortadan kaldır." Biz yarattığımız "Ruhsat-Ehli- yet" sözcükleriyle sonuçlarla ilgilendiğimizi açıkça gösteri- yoruz. Isterseniz ömeklerie "Trafık Canavan"n\n ilgilendirdiği ku- rum ve kişileri görelim. Karayollan: Cumhuriyet'in ilk yıllannda gerçekleştirilen ola- ğanüstü "yurdu ağlaha örme" politikası terk edilerek karayol- lannaağırlıkverilmiştir. Bugün Avrupa'da trenler uçaklarla re- kabete girerken biz hâlâ Ankara-lstanbul demiryolunu (n'oldu Ayaş Tüneli?) bitireme- dik ve üstüne üstlük "Demir- yolu komünist işidir" diyerek konuyu da kapattık. Israrla ka- rayolu politikasını sürdürüyor, kullanılmayan otoyollara (ben- zin istasyonu, korkulukları ol- mayan otoyollar) trilyonlan ya- tınyor, kıyılan doldurarak (çev- reye de zarar vererek) parala- n denize gömüyoruz. Trafikten sorumlu kişi ve ku- ruluşlar. Trafikpolisi "sabitnok- talı ve ruhsat-ehliyet sözcüklü denetimi" bırakarak "hareket- li ve eğitici" denetime geçmek zorundadır. Siz hiç "küçük ço- cuğunu öne oturtmuş ya da di- reksiyonda kucağına oturtmuş, araba kullanırken cep telefo- nuyla konuşan, camlardan şi- şe, çöpatan, farlan yanmayan ya da kusuhu olan, kabak las- tikle giden, gündüz sis lamba- lannı yakıp giden" bir sürücü- nün trafik polisi tarafından dur- durulduğunu ve uyarıldığını, ceza kesildiğini gördünüz mü? Kentiçi sokaklarda devriye ge- zip tek yönlü yollan ihlal eden, kaldınmlara istediği gibi park eden, park yerlerini kendi te- kellerine alan restoranlan (gi- din de restoranın park yerine yemek yemeden park edin), sokaklan park için parselleyen kişi ve mafyacıları uyaran, ce- za kesen trafik polisi gördü- nüz mü? Sürücüler ve sürücü kursla- n: Yeterii eğitim vermeyen, de- netlenemeyen, kursa gitme- den ehliyet verebilen, 2 saat- lik direksiyon dersiyle yetinen, bir tamircinin bildiği bilgiden fazla motor dersi verilen sürü- cü kurslarından ehliyet almış, trafik kavramını bilmeyen, tra- fik eğitimi almamış, eşekten inip arabaya binmiş, sadece yolda kendisinin araba kullan- dığını zanneden, "N'olmuşya- ni" felsefesine sahip (N'olmuş yol versen, N'olmuş park ettiy- sek, sen trafik polisi misin!) sü- rücülerle cezalan arttırarak uğ- raşmak boşunadır. Sürücü kim- liği vatandaş kimliği gibidir. Vatandaş olduğumuzda, ya- ni kalkınıp geliştikçe ve de- mokrasiyi öğrendikçe trafiği de öğreneceğiz, öğrenmek zo- rundayız. Kırmızı ışıkta geçip, hatalı sollayıp, sonra da ceza- sı neyse veririz diyen bir man- tıkla milyarlık arabaları nasıl edindiği belli olmayan kara pa- ra sahipleriyle nasıl uğraşa- caksınız. Bunlar bozuk ekono- mik düzenin sonuçlan değil midir? Sürekli sol şeritte gide- rek trafiği tıkayan, uyardığında tehlikeli hareketler yapan, sol- ladıktan sonra sağa yanaşma- yı bilmeyen, kısacası kursta öğrendiğini yolda unutan sürü- cülerle ne yapabilirsiniz? Eği- tim düzeni de ekonomik düze- nin bir sonucu olduğuna göre yozlaşmış, rüşvetçi, çeteci, mafyavari bir ekonomik dü- zende "farianm açık, görüyo- rum, görütüyorum"\a mücade- le edemezsiniz. Bozuk ekono- mik düzen "bozuksürücü" ya- ratır. Arabesk liberalizm, ara- besk sürücü yaratır. Yayalar: Bozuk ekonomik düzenin eğitimiyle yetişen ya- yalar istediği yerden, istediği zaman yolu geçebilmektedir. Bir kentte ne kadar üst geçit çoksa, trafik de o kadar bo- zuk demektir. Sadece ilkokul- da öğrendiği "geçerken önce sola, sonra sağa, tekrar sola bakılır'üan başka bir şey öğ- renmemiş ya da kendisine öğ- retilmemiştir. Yaya iken sürü- cüye, sürücü iken yayaya ba- ğırabilmektedir. Cezalan istediğiniz kadar arttırın, yeni yasalar çıkann, eğer "sürücü" kimliğini ve ah- lakını veremezsek trafik ca- navan daha çok can alacak- tır. Sonuçlarla değil, neden- lerie uğraşalım. ÇtZGÎLlK KÂMtL MASARACI HARBt SEMtH POROY [email protected] TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 2Ocak JAPONLAR AMMİA'Y! AUYORİ 1342 'De BUSVM,IT.Dülvm SAVAŞI (ÇİNO£, 3APON K3IVVETIE- Ri, FIÜPİULEK'İN BAŞKENTİ MANİLA'YHGtRDİ. 7ARALIK 1341 'Oe, PEARL UAeSOUR'A yaPrrUARI HWA SACKINIYtA ABb'NE SAVAŞ AÇAN SAPONUİR, HEMEN BttZ 6ÛN SöıV- KA &UPİN ADAtAK/'AjA ÇIKMIŞTt. ONLAZA ZAgŞt SAYUN. MA SAVAÇINOA BUIMHAM GEUERAL D0U6OK MAC ABTHIM KOtAUTMSINOAKİ ABD VE &UPİN KUWETt£fZİ, eÜÇUİ SALOHllLARA MYAUAMAVIP SAmAN YA&MA- DASl'NA VE ÛMLÜ CORBE&IDOS APASl'NA ÇEKILMIŞTİ. AUCAK, SU SĞUİMPeKİ ÇARPIÇMAIA& DA SONUÇ- venMiyecsK, f=ıüP/MLee TAMAMEN JAPON ese- MENUĞİME 6İ/SSCE/ÇTİ- YANDAKI RESİM, MANİLA KÖBFE2.İ(SOLPA) AĞZ-tNOA BU LUNAN STeATESİK CORREGIDOR. AOASI'Ht VE ÖM PLANDAKİ SATAAN VARIMACASl'Nl GÖeÜNfÜLÜYOR. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Bizim Gazete Ülke sorunlanna ilişkin raporlarıyla, araştırmalarıyla, köşe yazılarıyla, tarafscz haberteriyte sivil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75 İTALYAN KULTUR MERKEZI MeşrutiyetCad.i6iTepebaşı Tel: 293 98 48-251 8 9 69 İTALYAIUCA DİL KURSLARI O8 OCAK - O l NİSAN HAFTADA 2 GÜN Pazartesi - Çarşamba veya Salı - Perfembe 11.00-13.00/ 15.00-17.00/ 17.00-19.00/ 19.00-21.00 AYRICA Cumartesi: 7/.OO-75.OO veya 16.00-20.00 Pazar: 7 7.00-75.00 İLERİ SEVİYELER İÇİN Haftoda 1 gün ikişer saat konuşma ve kültür sanat kurslan Koyıriar. 18 Aralık 2000- 06 Otok 2001 anuı saat: 09.00-19.00 arası 2 Adet Fotoğraf ve Kur» Ücr«ti 95.000.000 TL İle Mürotot (021 2) 293 «9 7* 13 HAT) TIYATROSU Yaıan-Yoneten: Metin Baljy Miizık:KemalGunuc DELİKANLI Cuma: 20.30, Cumartesi: 15.30-18.30, Pazar: 15.30 [ IzmirCad. IhlamurSok. 7 A Kızılay \ Gise: (0-312) 417 76 76 EFES Pilsen inkulturve sanatakatküan artarak sürecek. ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz üyesi, Sürekli Basın Kartı sahibi değerli arkadaşımız Türkiye Spor Yazarlan Derneği Ankara Şubesi Başkanı EROL YAŞAR TÜRKALP 1 Ocak 2001 Pazartesi günü vefat etmiştir. Vefatı camiamızda üzüntü yaratan Türkalp'in cenazesi 2 Ocak 2001 Salı günü (bugün) saat 11 .OO'de Türkiye Spor Yazarlan Derneği Ankara Şubesi önünde yapılacak törenin ardından Ankara Kocatepe Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Erol Yaşar Türkalp'e Tann'dan mağfiret, ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz. TÜRKİYE CAZETECİLER CEMİYETİ ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz üyesi, 1988 Burhan Felek Basın Hizmet ödülü, Basın Şeref Kartı sahibi değerli büyüğümüz MİTHAT PERİN 1 Ocak 2001 günü vefat etmiştir. Ölümü camiamızda üzüntü yaratan Mithat Perin'in cenazesi 3 Ocak 2001 Çarşamba günü Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Mithat Perin'e Tann'dan mağfiret, ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz. TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ GÖRÜŞ PERİHAN ERGUN Modaya Uymak Son günlerde bir şeker firmasının ekranlarda gö- rüntüye gelen bayram reklamı olumlu-olumsuz et- kiler yaratıyor. Izleyenlerin bazılarınca bu görün- tüler -suçluluk duygulanyla olsa gerek- "Ouygu sömürüsü yapılıyor, yaşlılarda bunalım yaratıyor" gibi anlamlandınlıyor. Oysa bu reklam fılmi son yılların bir gerçeğini görüntülüyor. Çünkü artık bayramlaşmalann getireceği sıcak sevgi harele- rine gereksinim duyulmuyor. Kendisinden istenen bayramlık reklamın kurgulayıcısının da bu konu- daki amacını rastlantı olarak öğrendim. Şöyle ki yapıcının çalıştığı yerdeki ve çevresindeki tanış- lannın her biri, on günlük uzun bayram/yeni yıl din- lencesinin nerede ve nasıl geçirilebileceğinin ta- sımlamalannı yaparlarken, onları bayram saba- hında beklemede olanların yoksunluğunu du- yumsamış. Bu duygusallıkla reklamı oluşturmuş. Bilinen aile yapımız içinde yetişen ve yaşlılarla kim- sesiz çocuklann barındırıldığı yerlerde uzun sü- re çalışmalarda bulunmuş bir kişi olarak bu dü- zenlemeyi, yapımcısına hak vererek uygun bulu- yorum. Bir de, aynca üç kez babaanneyim... Toplumumuzda uzun yıllardır moda halindeki davranışlar sergileniyor. Örneğin, geçmişte gi- yim kuşamlanyla yardıma muhtaç görüntüdeki insanlanmız -genelde erkekler- ceketlerinin kü- çük göğüs ceplerinde yaygın olarak aynalarını taşırlarken özentiyle zoralımı olduğu günlerde Marlboro paketleri taşırlardı. Son yıllarda onlann yerini, yine özentiyle cep telefonlan doldurdu. Tüketim toplumunun, buna benzer başka birya- zıda konu edilebilecek daha bir yığın uydum akıl işlevi de vardır. Işte, uzun tatil günlerinin güneyde, Ege'de ve hatta yurtdışında geçirilmesi istemleri de bu tür- den modaya uymadır, diyorum. Bugün TV haber- lerinden edindiğimiz bilgilere göre yavru vatan Kıbrıs'a anavatandan 15.000 kişi gitmiş ve bu- güne kadar da 20 trilyon lira kumar parası bıra- kılmış. Bu serüvenlerin dışında, her bayram gidiş ve dönüş yollannda trafik canavarının aldığı canlar- la yaptığı hasariar da ayn bir üzüntü yaratıyor. Bu tatilin 6. gününde ölü sayısı 150'ye, yaralı da 500'e yaklaştı. Son günlerin tutukevleri operas- yonlanyla yaşadığımız trajik olaylar yetmezmiş- çesine, üzüntülere bu kayıplar da eklendi. Oysa bu dinlenceleri, sevgi ve ilgiye gereksinimi olan yakın ve uzak yaşlılarımızla kimsesiz, yuvalı-yu- vasız çocuklanmıza harcayarak onlann sevinç ve mutluluklarıyla kutsansak daha iyi olmaz mı?.. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Muğla'nın Milas ilçesi ya- kınlannda an- tik bir kent. 2/ Üstü kapah olarak anlat- 4 ma... "Sergio 5 —-": Italyan sinema yönet- meni. 3/ Küba kökenli bir dans... Antal- ya'nınbirilçe- 9 si. 4/ Gerici- lik... Adlan sıfat yapan bir yapım eki. 5/ Bir nota... Korkuttna, 2 azarlama. 6/ Bir işi ye- 3 rine getirme... Hizip. 4 II Arasına peynir, su- 5 cuk gibi katıklar konu- larak özel makineyle kızartılmış ekmek di- limi... "Müjde —-": Sinema oyuncumuz. 9 8/ Oyunda cezah çocuk... Bir işi yapmaya hazır. 9/ Izmir'in Selçuk ilçesinde Aydınoğullan dönemin- den kalma ûnlü cami. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kolaylıklaparaya çevrilebilme özelliği fazla olan varlıklar. 2/ Aşık olmaktan duyulan korku. 3/ Düz ve ensiz yassı bağ... Osmanlılarda gece bekçisi. 4/ Yelkenli gemilerde mizana diregi denilen kıç direk- te eğik duran bayrak sereni. 5/ Uzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe... Girmeye çahştığımız örgütûn kısa yazılışı. 6/ Bir soru sözü... Derin ve çok bilgi- si olan. II Gemilerin onanldığı üstü örtülü havuz... Kınm hanlanna ve prenslerine verilen san. 8/ Üvey anne. 9/ Müsavi... "Türkçembenim —- bayrağım" (F. H. Dağlarca). 02Ocak 2001 Bugün depremin .günü Profesyonel gönû'llülerimiz hâlâ depremzedelerin vanında! On yedi aydır, ilanlarımızla, çabamızı topluma duyuran, gereksinimimiz olan | insan gücü ve malzemeyi sağlamamıza olağanüstü destek veren Cumhuriyet, Star, Hürriyet, Milliyet, Sabah gazetelerine sonsuz teşekkürlerimizi iletiyor ve yeni yılın mutluluk getirmesini diliyoruz. Yaröımlannız için (0212) 292 87 27 - 292 08 01 (Iş günlen saat 10 00/17 00 arası)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle