Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
15
Ağa ile
uşağı
Cinayetten hükümlü
annesiyle cezaevinde
yaşayan küçük kızı
görünce Demokratik
Sol Parti Genel
Başkan Yardımcısı ve
Başbakan eşi Rahşan
Ecevit'e af yasası
ilhamı gelmişti...
Bayramdan önce, adı
şartla salıverme olan
yasa çıkh... Bayramda
televtzyoncular
gösterdi ki Rahşan
Hanım'a ilham veren
küçük kızın
annesi 4.5 yıl
sonra tahliye
edilecekmiş...
Bizim de
aklımıza bildik bir fıkra
geldi... Köyün ağası at
üstünde kasabaya
giderken yanında
yürüyen uşağına
hınzırtık olsun diye
atn pisliğini yeme
karşılığında atnı
önermişti hani. Uşak
da yemişti... Dönüşte
uşak atta, ağa yaya
yol alırken, köye
girişte ele güne rezil
olacağını düşünen
ağa, stını geri almak
için bu kez pisliği
kendisi yemeyi
önermişti. Yemişti
de... Sonuçta, ağa atn
üstünde köye girerken
uşak sormuştu, "Sen
yine atta, ben yine
yaya; biz bu pisliği
niye yedik agam" diye.
Siz bu yasayı neden
çıkarttardınız
hanımefendi!
Etektronik posta: denizsom9cunihuriyetcoin.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- 10 günlük tatilde trafık
canavan rekor kırmış...
"Hangi canavann hatınnı
kırdıkki!"
asal bu ya; Trtan oğlu Prometheus, balçı-
ğı gözyaşı ile yoğurarak ilk insanı yarattı. llk
insanın adı yoktu ve başlangıçta tüm insan-
lar erkekti. Kendilerini tannlar kadar güçlü
ve mutlu sanan erkeklerin dünyası yüzsüzlük ve ter-
biyesizlikdoluydu.
Tannlann tannsı Zeus, tannlara ait olan akıl ve ate-
şi çalarak insanlara veren Prometheus'u cezalandınr-
ken bir yandan da erkekleri cezalandırmak istedi ve
oğlu ateş tannsı Hephaistos'a buyruk verdi; Hepha-
istos balçığı suyla yoğurarak ilk kadını yarattı.
ilk kadının adı Pandora'ydı.
Zeus, asla açmaması gereken gizemli bir kutu ve-
rerek kadını, yeryüzüne, Prometheus'un kardeşi Epi-
metheus'a gönderdi.
Prometheus, kardeşine Zeus'un armağanını kabul
etmemesini söylediyse de Epimetheus, Pandora'nın
güzelliğine hayran kaldı ve onu insanlann arasına ka-
bul etti. Ve Pandora bir gün gizemli kutuyu açtı...
Kutu
Kutunun içinden hastalık, keder, ıstırap, yalan, seh-
vet ve her türlü kötülük, kuşlar gibi uçuşarak dışan çı-
kıp yeryüzüne dağılırken Pandora hatasını anladı, ku-
tuyu kapattı. Kutunun içinde 'ümif kalmıştı.
Artık yeryüzünde kadın ve erkekten oluşan insanlar
'ümit'le yaşamaya mahkûmdu.
Sayılannı bizim koyduğumuz şu zaman diliminde,
yeni biryüzyıla ve yanı sıra yeni bir binyıla girerken 'ma-
sal'ı yeniden yazabilsek...
Bir kutu yapsak... ' :
Kutunun içine, olumlu anlamyüklü ketimeterdoldur-
sak ve Olimpos niyetine Everest'in zirvesine çıksak...
Kutuyu açıp, kelimeleri yeryüzüne savursak...
Kutuya koyabileceğimiz kelimeler o kadar az ki...
Binlerce sözcükten oluşan sözlüklerde olumlu an-
lam yüklü kelimelerin sayısı yüz dolayında:
Aşk... Anlayış... Banş... Dostluk... Eğitim... Kardeş-
lik... Sevgi... Saygı... Bilgi... Sanat... Kültür... Bilim... De-
mokrasi... Adalet... Paylaşım... Temiz... Mutluluk...
Coşku... lyi... Hoşgörü... Spor... Özgün... Vefa... Bir-
lik... Sevinç... Çalışkan... Içtenlik... Güzel... Doğru... Top-
rak... Bereket... Su... Dayanışma... Açıklık... Dürüst...
Yaratıcı... özgür... Güvenli... Emek... El ele... Düşün-
ce... Eşit... Aydın... Çiçek... Tomurcuk... Doğal... Ye-
nilik... Berrak... Evrensel... Güneş... Uyum... Ürün... Her-
kes... Ağaç... Bulut... Sağlık... Resim... Sevecen...
Renkli... Iş... Aş... Şefkat... Özdeş... Güvence... Pay-
laşım... Esin... Ezgi... Sempati... Estetik... Sağduyu..
Hava... Ümit... Kıvanç... Onur... Akıl... Hoş... InsancıL
Toplumsal... Tok... Cömertlik... Gülümseme... ileri..
Duyarlı... Aydınlık... Bağımsız... Bilinç... Deneyim..
Esenlik... Görgü... Şeffaf... Modem... Uygar... Mizah..
Özveri... Katılım... Devrim... Zekâ... Yenilik... Başan..
Neşe.
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURtKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuö yahoo.com
Yazılan senin senaryon sevgili halkım.
Yaşamının filmine seyirci kalma!
Naim Süleymanoğlu adı verilen okul
1988yılında, Balıkesir'in Edremit
ilçesine bağlı Zeytinli kasabasın-
da dönemin ANAP'lı belediye baş-
kanı yeni yapılan bir ilköğretim oku-
luna 'Naim Süleymanoğlu' adını ver-
mişti...
Okulun açılışını dönemin Başbaka-
nı Turgut Özal yapmış ve Zeytinli'ye,
halterşampiyonu Naim Süleymanoğ-
lu'nu da yanında getirmişti...
O yıllarda Süleymanoğlu'na ağıriı-
ğınca altın veriliyor, evler, otomobiller
armağan ediliyordu. Zeytinli'den de pa-
ha biçilmez 'manevi bir odül' çıkmış-
tı... Süleymanoğlu, Zeytinli'de göz-
yaşlarını tutmaya çalışırken "Böyle
güzel bir ödül karşısında çok duygu-
landım. Bu okula her türlü maddi ve
manevi desteği vereceğim" diyordu.
Aradan yıllar geçti...
Okulda bir 'Naim Köşesi' bileya-
pıldı...
Bir gün okula gelir sağlamak için
'gece' düzenlenmesi gündeme gel-
di... Süleymanoğlu'nun katılacağı okul
yemeği okula büyük katkı sağlaya-
caktı... Bin bir zorlukla Naim Süleyma-
noğlu'na ulaşıldı... Süleymanoğlu'nun
uygun gördüğü bir gün belirlendi...
Davetiyeler hazırlandı... Okul yemeği-
nin adına da 'Süleymanoğlu Onur Ge-
cesi' denildi.
Ve o gün ve o gece Naim Süleyma-
noğlu Zeytinli'ye gelmedi; Zeytinli'den
edilen telefonlara çıkmadı...
Zeytinli'de şimdilerde başka bir tö-
ren düşünülüyordu; okulun adının de-
ğiştirilmesi töreni!
Trafik ve
Ekonomik Düzen
Dr. İSMAİL KILINÇ
Yıllardır "Trafik Canavan "nın
yarattığı sorunlarla uğraşıyor,
yeni komisyonlar yeni yasala-
n hazırlıyor ve çıkartıyor, ce-
zalan arttınyor, denetimleri sık-
laştınyor; yine de üstesinden
gelemiyor ve karayollanmız her
gün onlarca insanın mezarı
olurken yaralılar da "patates
çuvallan" gibi ilkyardım bilgisi
hiç mi hiç olmayan kişilerce
taşınarak hastanelere yetiştiril-
meye çalışılıyor. Hiçbir zaman
bozuk trafik düzeninin bozuk
ekonomik düzenin bir parçası
ve sonucu olduğunu aklımıza
getirmeden (ya da getirmek is-
temeden) yakınıp duruyoruz.
Latince bir deyim vardır:
"Sublata causa, tollitur effec-
tus". Bunan anlamı da şudur:
"Sonuçlan düzeltmek istiyor-
san, nedenleri ortadan kaldır."
Biz yarattığımız "Ruhsat-Ehli-
yet" sözcükleriyle sonuçlarla
ilgilendiğimizi açıkça gösteri-
yoruz.
Isterseniz ömeklerie "Trafık
Canavan"n\n ilgilendirdiği ku-
rum ve kişileri görelim.
Karayollan: Cumhuriyet'in ilk
yıllannda gerçekleştirilen ola-
ğanüstü "yurdu ağlaha örme"
politikası terk edilerek karayol-
lannaağırlıkverilmiştir. Bugün
Avrupa'da trenler uçaklarla re-
kabete girerken biz hâlâ
Ankara-lstanbul demiryolunu
(n'oldu Ayaş Tüneli?) bitireme-
dik ve üstüne üstlük "Demir-
yolu komünist işidir" diyerek
konuyu da kapattık. Israrla ka-
rayolu politikasını sürdürüyor,
kullanılmayan otoyollara (ben-
zin istasyonu, korkulukları ol-
mayan otoyollar) trilyonlan ya-
tınyor, kıyılan doldurarak (çev-
reye de zarar vererek) parala-
n denize gömüyoruz.
Trafikten sorumlu kişi ve ku-
ruluşlar. Trafikpolisi "sabitnok-
talı ve ruhsat-ehliyet sözcüklü
denetimi" bırakarak "hareket-
li ve eğitici" denetime geçmek
zorundadır. Siz hiç "küçük ço-
cuğunu öne oturtmuş ya da di-
reksiyonda kucağına oturtmuş,
araba kullanırken cep telefo-
nuyla konuşan, camlardan şi-
şe, çöpatan, farlan yanmayan
ya da kusuhu olan, kabak las-
tikle giden, gündüz sis lamba-
lannı yakıp giden" bir sürücü-
nün trafik polisi tarafından dur-
durulduğunu ve uyarıldığını,
ceza kesildiğini gördünüz mü?
Kentiçi sokaklarda devriye ge-
zip tek yönlü yollan ihlal eden,
kaldınmlara istediği gibi park
eden, park yerlerini kendi te-
kellerine alan restoranlan (gi-
din de restoranın park yerine
yemek yemeden park edin),
sokaklan park için parselleyen
kişi ve mafyacıları uyaran, ce-
za kesen trafik polisi gördü-
nüz mü?
Sürücüler ve sürücü kursla-
n: Yeterii eğitim vermeyen, de-
netlenemeyen, kursa gitme-
den ehliyet verebilen, 2 saat-
lik direksiyon dersiyle yetinen,
bir tamircinin bildiği bilgiden
fazla motor dersi verilen sürü-
cü kurslarından ehliyet almış,
trafik kavramını bilmeyen, tra-
fik eğitimi almamış, eşekten
inip arabaya binmiş, sadece
yolda kendisinin araba kullan-
dığını zanneden, "N'olmuşya-
ni" felsefesine sahip (N'olmuş
yol versen, N'olmuş park ettiy-
sek, sen trafik polisi misin!) sü-
rücülerle cezalan arttırarak uğ-
raşmak boşunadır. Sürücü kim-
liği vatandaş kimliği gibidir.
Vatandaş olduğumuzda, ya-
ni kalkınıp geliştikçe ve de-
mokrasiyi öğrendikçe trafiği
de öğreneceğiz, öğrenmek zo-
rundayız. Kırmızı ışıkta geçip,
hatalı sollayıp, sonra da ceza-
sı neyse veririz diyen bir man-
tıkla milyarlık arabaları nasıl
edindiği belli olmayan kara pa-
ra sahipleriyle nasıl uğraşa-
caksınız. Bunlar bozuk ekono-
mik düzenin sonuçlan değil
midir? Sürekli sol şeritte gide-
rek trafiği tıkayan, uyardığında
tehlikeli hareketler yapan, sol-
ladıktan sonra sağa yanaşma-
yı bilmeyen, kısacası kursta
öğrendiğini yolda unutan sürü-
cülerle ne yapabilirsiniz? Eği-
tim düzeni de ekonomik düze-
nin bir sonucu olduğuna göre
yozlaşmış, rüşvetçi, çeteci,
mafyavari bir ekonomik dü-
zende "farianm açık, görüyo-
rum, görütüyorum"\a mücade-
le edemezsiniz. Bozuk ekono-
mik düzen "bozuksürücü" ya-
ratır. Arabesk liberalizm, ara-
besk sürücü yaratır.
Yayalar: Bozuk ekonomik
düzenin eğitimiyle yetişen ya-
yalar istediği yerden, istediği
zaman yolu geçebilmektedir.
Bir kentte ne kadar üst geçit
çoksa, trafik de o kadar bo-
zuk demektir. Sadece ilkokul-
da öğrendiği "geçerken önce
sola, sonra sağa, tekrar sola
bakılır'üan başka bir şey öğ-
renmemiş ya da kendisine öğ-
retilmemiştir. Yaya iken sürü-
cüye, sürücü iken yayaya ba-
ğırabilmektedir.
Cezalan istediğiniz kadar
arttırın, yeni yasalar çıkann,
eğer "sürücü" kimliğini ve ah-
lakını veremezsek trafik ca-
navan daha çok can alacak-
tır. Sonuçlarla değil, neden-
lerie uğraşalım.
ÇtZGÎLlK KÂMtL MASARACI
HARBt SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 2Ocak
JAPONLAR AMMİA'Y! AUYORİ
1342 'De BUSVM,IT.Dülvm SAVAŞI (ÇİNO£, 3APON K3IVVETIE-
Ri, FIÜPİULEK'İN BAŞKENTİ MANİLA'YHGtRDİ. 7ARALIK
1341 'Oe, PEARL UAeSOUR'A yaPrrUARI HWA SACKINIYtA
ABb'NE SAVAŞ AÇAN SAPONUİR, HEMEN BttZ 6ÛN SöıV-
KA &UPİN ADAtAK/'AjA ÇIKMIŞTt. ONLAZA ZAgŞt SAYUN.
MA SAVAÇINOA BUIMHAM GEUERAL D0U6OK MAC
ABTHIM KOtAUTMSINOAKİ ABD VE &UPİN KUWETt£fZİ,
eÜÇUİ SALOHllLARA MYAUAMAVIP SAmAN YA&MA-
DASl'NA VE ÛMLÜ CORBE&IDOS APASl'NA ÇEKILMIŞTİ.
AUCAK, SU SĞUİMPeKİ ÇARPIÇMAIA& DA SONUÇ-
venMiyecsK, f=ıüP/MLee TAMAMEN JAPON ese-
MENUĞİME 6İ/SSCE/ÇTİ-
YANDAKI RESİM, MANİLA KÖBFE2.İ(SOLPA) AĞZ-tNOA BU
LUNAN STeATESİK CORREGIDOR. AOASI'Ht VE ÖM
PLANDAKİ SATAAN VARIMACASl'Nl GÖeÜNfÜLÜYOR.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ilişkin raporlarıyla, araştırmalarıyla, köşe yazılarıyla,
tarafscz haberteriyte sivil toplumlann gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
İTALYAN KULTUR MERKEZI
MeşrutiyetCad.i6iTepebaşı Tel: 293 98 48-251 8 9 69
İTALYAIUCA
DİL KURSLARI
O8 OCAK - O l NİSAN
HAFTADA 2 GÜN
Pazartesi - Çarşamba veya Salı - Perfembe
11.00-13.00/ 15.00-17.00/ 17.00-19.00/ 19.00-21.00
AYRICA
Cumartesi: 7/.OO-75.OO veya 16.00-20.00
Pazar: 7 7.00-75.00
İLERİ SEVİYELER İÇİN
Haftoda 1 gün ikişer saat konuşma ve kültür sanat kurslan
Koyıriar. 18 Aralık 2000- 06 Otok 2001 anuı saat: 09.00-19.00 arası
2 Adet Fotoğraf ve Kur» Ücr«ti 95.000.000 TL İle Mürotot
(021 2) 293 «9 7* 13 HAT)
TIYATROSU
Yaıan-Yoneten: Metin Baljy
Miizık:KemalGunuc
DELİKANLI
Cuma: 20.30, Cumartesi: 15.30-18.30,
Pazar: 15.30
[
IzmirCad. IhlamurSok. 7 A Kızılay \
Gise: (0-312) 417 76 76
EFES Pilsen inkulturve sanatakatküan artarak sürecek.
ACI KAYBIMIZ
Cemiyetimiz üyesi, Sürekli Basın Kartı sahibi değerli arkadaşımız
Türkiye Spor Yazarlan Derneği Ankara Şubesi Başkanı
EROL YAŞAR TÜRKALP
1 Ocak 2001 Pazartesi günü vefat etmiştir.
Vefatı camiamızda üzüntü yaratan Türkalp'in cenazesi 2 Ocak
2001 Salı günü (bugün) saat 11 .OO'de Türkiye Spor Yazarlan
Derneği Ankara Şubesi önünde yapılacak törenin ardından Ankara
Kocatepe Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Karşıyaka
Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Erol Yaşar Türkalp'e Tann'dan
mağfiret, ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz.
TÜRKİYE CAZETECİLER CEMİYETİ
ACI KAYBIMIZ
Cemiyetimiz üyesi, 1988 Burhan Felek Basın Hizmet
ödülü, Basın Şeref Kartı sahibi değerli büyüğümüz
MİTHAT PERİN
1 Ocak 2001 günü vefat etmiştir. Ölümü camiamızda
üzüntü yaratan Mithat Perin'in cenazesi 3 Ocak 2001
Çarşamba günü Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle
namazının ardından, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa
verilecektir. Mithat Perin'e Tann'dan mağfiret, ailesine ve
üyelerimize başsağlığı dileriz.
TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ
GÖRÜŞ
PERİHAN ERGUN
Modaya Uymak
Son günlerde bir şeker firmasının ekranlarda gö-
rüntüye gelen bayram reklamı olumlu-olumsuz et-
kiler yaratıyor. Izleyenlerin bazılarınca bu görün-
tüler -suçluluk duygulanyla olsa gerek- "Ouygu
sömürüsü yapılıyor, yaşlılarda bunalım yaratıyor"
gibi anlamlandınlıyor. Oysa bu reklam fılmi son
yılların bir gerçeğini görüntülüyor. Çünkü artık
bayramlaşmalann getireceği sıcak sevgi harele-
rine gereksinim duyulmuyor. Kendisinden istenen
bayramlık reklamın kurgulayıcısının da bu konu-
daki amacını rastlantı olarak öğrendim. Şöyle ki
yapıcının çalıştığı yerdeki ve çevresindeki tanış-
lannın her biri, on günlük uzun bayram/yeni yıl din-
lencesinin nerede ve nasıl geçirilebileceğinin ta-
sımlamalannı yaparlarken, onları bayram saba-
hında beklemede olanların yoksunluğunu du-
yumsamış. Bu duygusallıkla reklamı oluşturmuş.
Bilinen aile yapımız içinde yetişen ve yaşlılarla kim-
sesiz çocuklann barındırıldığı yerlerde uzun sü-
re çalışmalarda bulunmuş bir kişi olarak bu dü-
zenlemeyi, yapımcısına hak vererek uygun bulu-
yorum. Bir de, aynca üç kez babaanneyim...
Toplumumuzda uzun yıllardır moda halindeki
davranışlar sergileniyor. Örneğin, geçmişte gi-
yim kuşamlanyla yardıma muhtaç görüntüdeki
insanlanmız -genelde erkekler- ceketlerinin kü-
çük göğüs ceplerinde yaygın olarak aynalarını
taşırlarken özentiyle zoralımı olduğu günlerde
Marlboro paketleri taşırlardı. Son yıllarda onlann
yerini, yine özentiyle cep telefonlan doldurdu.
Tüketim toplumunun, buna benzer başka birya-
zıda konu edilebilecek daha bir yığın uydum akıl
işlevi de vardır.
Işte, uzun tatil günlerinin güneyde, Ege'de ve
hatta yurtdışında geçirilmesi istemleri de bu tür-
den modaya uymadır, diyorum. Bugün TV haber-
lerinden edindiğimiz bilgilere göre yavru vatan
Kıbrıs'a anavatandan 15.000 kişi gitmiş ve bu-
güne kadar da 20 trilyon lira kumar parası bıra-
kılmış.
Bu serüvenlerin dışında, her bayram gidiş ve
dönüş yollannda trafik canavarının aldığı canlar-
la yaptığı hasariar da ayn bir üzüntü yaratıyor. Bu
tatilin 6. gününde ölü sayısı 150'ye, yaralı da
500'e yaklaştı. Son günlerin tutukevleri operas-
yonlanyla yaşadığımız trajik olaylar yetmezmiş-
çesine, üzüntülere bu kayıplar da eklendi. Oysa
bu dinlenceleri, sevgi ve ilgiye gereksinimi olan
yakın ve uzak yaşlılarımızla kimsesiz, yuvalı-yu-
vasız çocuklanmıza harcayarak onlann sevinç ve
mutluluklarıyla kutsansak daha iyi olmaz mı?..
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Muğla'nın
Milas ilçesi ya-
kınlannda an-
tik bir kent. 2/
Üstü kapah
olarak anlat- 4
ma... "Sergio 5
—-": Italyan
sinema yönet-
meni. 3/ Küba
kökenli bir
dans... Antal-
ya'nınbirilçe- 9
si. 4/ Gerici-
lik... Adlan sıfat yapan
bir yapım eki. 5/ Bir
nota... Korkuttna, 2
azarlama. 6/ Bir işi ye- 3
rine getirme... Hizip. 4
II Arasına peynir, su- 5
cuk gibi katıklar konu-
larak özel makineyle
kızartılmış ekmek di-
limi... "Müjde —-":
Sinema oyuncumuz. 9
8/ Oyunda cezah çocuk... Bir işi yapmaya hazır. 9/
Izmir'in Selçuk ilçesinde Aydınoğullan dönemin-
den kalma ûnlü cami.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kolaylıklaparaya çevrilebilme özelliği fazla olan
varlıklar. 2/ Aşık olmaktan duyulan korku. 3/ Düz
ve ensiz yassı bağ... Osmanlılarda gece bekçisi. 4/
Yelkenli gemilerde mizana diregi denilen kıç direk-
te eğik duran bayrak sereni. 5/ Uzeri dal ve hasırla
örtülmüş kulübe... Girmeye çahştığımız örgütûn
kısa yazılışı. 6/ Bir soru sözü... Derin ve çok bilgi-
si olan. II Gemilerin onanldığı üstü örtülü havuz...
Kınm hanlanna ve prenslerine verilen san. 8/ Üvey
anne. 9/ Müsavi... "Türkçembenim —- bayrağım"
(F. H. Dağlarca).
02Ocak 2001
Bugün depremin
.günü
Profesyonel
gönû'llülerimiz hâlâ
depremzedelerin
vanında!
On yedi aydır, ilanlarımızla, çabamızı
topluma duyuran, gereksinimimiz olan
| insan gücü ve malzemeyi sağlamamıza
olağanüstü destek veren Cumhuriyet,
Star, Hürriyet, Milliyet, Sabah
gazetelerine sonsuz teşekkürlerimizi
iletiyor ve yeni yılın mutluluk
getirmesini diliyoruz.
Yaröımlannız için
(0212) 292 87 27 - 292 08 01
(Iş günlen saat 10 00/17 00 arası)