Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 OCAK 2001 PAZAR CUMHURİYET OAYFA
HABERLER
Batumlu toprağa
veriMi
• Istanbul Haber Servis
-Geçirdığı beyın
kanaması sonucu bir
süredir tedavi gördûğü
Florence Nightingaie
Hastanesi'nde önceki gün
vefat eden gazeteci Sabit
Batumlu'nun (70)
cenazesi, Eyûp Sultan
Camii'nde ikindi vakti
kılınan cenaze namazının
ardından Eyüp Sultan
Mezarhğı'nda toprağa
verildi. Batumlu için
Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti'nde (TGC)
düzenlenen törende
konuşan TGC Başkan
Yardımcısı Orhan Erinç,
41 yıllıkmeslek
arkadaşının unutulmayan
gazeteciler arasında yer
alacağını söyledi.
o'nun
kapaüJması
• ANKARA (AA)-
Çağdaş Radyo'nun sahibi
Ayhan Aygün, RTÜK _
(Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu) tarafindan
verilen 180 günlûk
kapama cezasuıın 'çok
boyutlu hukuk skandalı'
olduğunu bildirdi. RTÜK
gibi bir kurumun
"ımranlı ilçesı ile Imralı
Adası'nı birbirinden
ayıramamasının üzücü bir
durum olduğu"nu
kaydeden Aygün,
RTÜK'e 'bu hatadan
vazgeçrne' çağnsında
bulundu.
Radyoaktif
madde tnrsfzlıği
• BURSA (AA) - Bursa
Organize Sanayi
Bölgesi'nden, radyoaktif
madde içeren paratoner
malzemesi çalındı. Bursa
Emnıyet
Müdûrlüğü'nden yapılan
yazılı açıklamada, Atom
Enerjisı Kurumu
Küçükçekmece
Şubesi'nden alınan
bilgiye göre, radyoaktif
malzemenin 4 veya 6
tablet haluıde yuvarlak
bir muhafaza içinde
olabileceği, bu bölûmün
parçalanması durumunda
5 metrekarelik alan
içinde temas eden
kişılerde tehlike
yaratabileceği ifade
edildi. Açıklamada,
"Malzemeye 5 metreden
daha yakın mesafede 1
hafta kahnırsa kanserojen
etki yapabileceği
bildirilmiştir. Malzemeyi
gören ve bilen şahıslann
emniyet müdürlüğû ile
irtibata geçmeleri
gerekmektedir" denıldi.
Aynlık Acısı'
yaynnlamyop
• Istanbul Haber Servisi
- 1950'lenn sonunda
Türkiye'den kaçan, Türk
vatandaşlığından
çıkanlınca ABD
vatandaşlığına geçen ve
romanlanyla ün kazanan
eski adalet bakanlanndan
Hidayet Aydıner'in oğlu
Erce Aydıner'in (Erje
Aygen) kitabı "Aynlık
Acısı"nı Doğan Kitap
yayımlıyor. Daha önce
Amerika'da satışa
sunulan, orijinal adıyla
"Sadness At Leaving",
Aydıner'in Türkiye'de
yayımlanacak ilk kitabı.
Otelciler Bü-Hği
Kongpesj
• Istanbul Haber Servisi
- Uluslararası Otelciler
Birliği'ninflHRA)
Londra'daki genel
kurulunda, 2002 yıhnda
düzenlenecek olan
Uluslararası Otelciler
Birlığı Kongresi'nin
Istanbul'da
gerçekleştirilmesine karar
verildi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin il başkanlan toplantısında konuştu
^Ulkenin sonıııu yoksııflıık'ANKARA
I (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP
Genel Başkanı
Deniz Baykal,
' Türkıye'nin "3
Y" diye nitelediği "yoksuDuk,
yolsuziukveyandaşlık" baskı-
sı altında olduğunu belirterek
ülkeyı bu durumdan çıkarmak
için bu duruma getirenlerin
uğraştıklannı söyledi. Baykal,
"O nedenle birbüierine bir şey
söyleyememekte, karşı çıka-
mamaktalar.O nedenle başan-
ta olamrvorlar. Türkiye'yi bu
• CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin en büyük sorununun
yoksulluk, yolsuzluk ve yandaşlık olduğunu söyleyerek "Parmak hesabıyla
aklananlann siyaset tahrip oluyor deme hakkı yoktur" dedi.
noktaya getiren CHP değüdir"
dedi.
CHP 11 Başkanlan Toplantı-
sı, dün Çağdaş SanatlarMerke-
zi'nde gerçekleştirildi. İl baş-
kanlannın yanı sıra, MYK ve
PM üyeleri ile partililerin kanl-
dığı toplantıda Deniz Baykal, 2
saat 20 dakika süren bir konuş-
ma yaptı. Türkiye'deki yoksul-
luğun en başta gelen nedeninin
yolsuzluklar olduğuna dikkat
çeken Baykal, Türkiye 100
milyar dolannı 100 Idşrye ayıra-
cakkadarzengin bir ülkedeğü-
dir" diye konuştu. Baykal,
dünyanın hiçbir ülkesinde yol-
suzluklann Türkiye'deki boyu-
tuna ulaşmadığıru iddıa ederek
önce toplumun bu yolsuzluk-
larla hesaplaşmak zorunda ol-
duğunu söyledi.
Ulke siyasetinin iddiasını,
özgüvenini, cesaretini yitirdi-
ğini kaydeden Baykal, siyase-
tin içeride bürokrasiye, dışan-
da da değişik dış çevrelere tes-
lim edıldiğini belirtti. CHP li-
deri, hiçbir dönemde IMF ile
kurulan ilişkinin son dönemde
olduğu kadar teslimiyetçi ol-
madığına dikkat çekerek "lş
arnk TBMM'nin taahhüt alü-
nasokuhnasma kadar dayandı-
nhnışör" dedi.
Türkiye'de sistemin yolsuz-
Baykal'dan
muhaliflere
gözdağı
ANK4RA (Cumburiyet
Bûrosu) - CHP Genel Baş-
kanı Deniz Baykal, parti
içinde sükûnete gereksi-
nim bulunduğunu belirte-
rek bunu sağlamak için ge-
rekirse "hoşgörü'', gere-
kirse de "kararhhkb'' dav-
ranacaklannı söyledi.
Baykal'ın önerisi üzerine
il başkanlanrun bugün bir
bildirge yayunlayarak
"Anadolu Solu" söylemi
ve partide sükûneti sağla-
ma konusunda tam destek
verdiklerini açıklamalan
kararlaştınldı.
'CHP'de kavga
olmayacak'
CHP'nin dün gerçekleş-
tirilen il başkanlan toplan-
üsı yaklaşık 10 saat sürdü.
Baykal, 24'ü yeni atanan
il başkanJanna hitaben,
parti içindeki kavgalann
ve çekişmelerin sonlandı-
nlması gerektiği vurgusu-
nu yaptı. "Kavgah eve kız
vermezter, kavgalı partiye
ey vermezler'' diye konu-
şan CHP lideri, bundan
sonra partide kavga olma-
yacağını, olamayacağını
söyledi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART
m.kart(a superonline.com.tr
luğa dayalı olarak ışledığını be-
lirten Baykal, bunu sadece
CHP'nin söylediğinin altını
çizdi. Baykal, Enerji Bakanlı-
ğı 'ndaki yolsuzluk ıddıalaruıuı
hemen ardından "Siyaset ku-
rumu tahrip ediKyor" diye ya-
pay tartışma başlatıldığına dik-
kat çekti. 1998 yılında, döne-
min CHP Genel Sekreteri Ad-
nanKeskin'ın Enerji Bakanlı-
ğı 'ndak' hukuksuz ihalelerle il-
gili basın toplantılan düzenle-
diğini anımsatan Baykal, bun-
lann şimdi ortaya çıktığmı söy-
ledi. Baykal. "Enerji Bakanb-
ğı gibi bu kadar adı çık-
mış bir bakanhkta, böyie
bir ihalenin ortaya çıkma-
sı, orada bakannk yapan-
lar için bir sürpriz sayıla-
bflirmi?TEAŞgibionem-
li bir kurumun genel mü-
dürii gözaJüna ahnacalç
biz de 'Aaaa, insanlar hiç
de görüldüğü gibi olmu-
yormuş' dryerek,obakan-
dan hesap sormayacağız*'
diye konuştu.
Hûkûmete sert tepkj
Baykal, siyaset kunı-
munun gerçekten tahrip
olduğunu, ancak bundan
kurtulması gerektiğini be-
lirterek başta ANAP lide-
ri Mesut Yılmaz olmak
üzere, diğer parti lıderle-
rine de sert çıktı. Baykal
şunlan söyledi:
"Aklanmak isteyenkr,
yolsuzhıklan örtbas ede-
ceklerine, 'Verin beni
mahkemeye' derler, gider
mahkemede aklamrlar.
Parmak besabıyla akla-
nanlann, yoisuzhıklar or-
taya cıkmca,'Vay, siyaset
kurumu tahrip ediiiyor'
diyerek şikâyet etmeye
haklan vokrur. Demokra-
si şantajryla, siyasetçilerin
vofeuzJuklaruu görmez-
den gelme talebini kimse-
nin bize yapmaya hakkı
yoktur. Kimse bunu biz-
den istemesin. Herkes he-
sabını verecek. Atadığm
genel müdür, müsteşar
yardnncısı gözahma annı-
yor,sen hâlâyerinde duru-
yorsun."
ANAP tansiyonu düşürmeye çalışırken MHP de soğukkanlı davranılmasını istedi
Asker-sivil gergiıdiği yumuşatdıyor
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-ANAP, 'Be-
yaz Enerji' operasyonu-
nun ardından siyasüer ile
Genelkurmay arasıdaki
gerginliği düşürmeye ça-
lışıyor. ANAP Genel
Başkan Yardımcısı Meh-
metSaühYıldınm,''G€-
neDaırmay'ın söylemle-
riyle Sayın Mesut Y ü-
maz'msöykmieri arasm-
da çok büyük bir farkb-
uk olduğunu zannetmi-
yorum" dedi. MHP'lı
Devlet Bakanı Tunca
Toskay, soğukkanlı
olunmasına ihtiyaç du-
yulduğunu söyledi. TO-
BB Başkanı Fuat Miras
da, iş çevreleri olarak
devletin en üst kurumla-
nnın tartışma konusu ya-
pılmasmı istemedikleri-
ni kaydetti.
Siyasilerin, askerleri
gündelik yaşama çeke-
cek tavırlardan özenle
kaçınması gerektiğini
belirten Yıldınm, gaze-
tecilerin sorusu üzerine
şöyle konuştu:
"Sayuı Mesut Yü-
maz'ın söyiedikleri çok
iyi değerlendirUİr ve tab-
10 edüirse bepinizin buna
kaOlacağmı ümit ediyo-
rumjd Genelkurmay'm
söylemleriyk Mesut
Bey'in söylenueri arasm-
da çok büyük bir farkb-
hk olduğunu zannetmi-
yorum. Sayın Yılmaz,
parlamenterdemokratik
rejimin kurulması konu-
sundaki dmaruhğuu or-
tayakoyuyoıf
MHP'li Devlet Bakanı
Tunca Toskay da gazete-
cilerin sorulan üzerine,
yaşanan siyasi gerginlik-
lere ilişkin, Türkiye'de
yetkili kişilerin, kuruluş-
lann ve kuruluş yetküile-
rinin sakin ve soğukkan-
lı olmasına ihtiyaç bu-
lunduğunu söyledi.
Hükümet ortağına
'müfteri' eleştirisi geldı-
ği ve bunu naszl değer-
lendirdığinin soruhnası
üzerine ise Toskay, "Da-
hafazlabirdegeriendir-
meyi bu asamada doğru
buhnuyorum. Daha ay-
nntüışeylersöyletınekis-
teyebflirsmiz, ama0 Tfir-
k^e'nin yaranna oaBaz"
diye konuştu.
Başbakanlık Teftis Kurulu'ndan açıklama
6
Görüş gönderildi9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Gazetenıizin dünkü sayısında yer alan
f ğ g y
kddı: Mesut Yılmaz da giziedi" başlık-
h haber üzerine Başbakanlık Teftiş Ku-
rulu'ndan açıklama yapıldı. Açıklama-
da, Adalet Bakanlığı kanahyla gelen
yazının 5 Ekim 1998 tarihinde konuyu
soruşturan müfettişlere iletildiği behr-
tildi. Müfettişlenn yazıya ilişkin görüş-
lerini 21 Ekim 1998 tarihinde Teftiş Ku-
rulu Baskanhğı'na ılettiği bildirilen
açıklamada, değerlendirmenin KİT Ko-
misyonu'na, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanhğı 'na, Başbakanlık Yüksek De-
netleme Kurulu Başkanlığı 'na ve Ada-
let Bakanlıf 1 aracılığıyla savcılığa ile-
tildiği kaydedildi.
Açıklamada, konuyu soruşturan mü-
fettişlenn savcılık yazısı karşısındaki i-
ki sayfalık değerlendirmesini içeren gö-
rüşün Ankara Cumhuriyet Savcılığı 'na
göndenldığı bildınldi. Açıklamada,
"Adalet Bakanhğı'na yazüan ymn ile
'Konu ile ılgüı olarak Başbakanlık baş-
müfettişleri Mehmet Kıhnçer ve Ab-
met Ydmaz tarafindan yapılan değer-
lendirme sonucu düzenlenen mütalaa
ve ekleri ilişikte olup, Ankara Cumhu-
riyet Başsavcılığı'na intikali hususun-
da' geregnun yapılması istenSdiği gö-
rühnektedn-" denıldi.
IRMIKIAYDIN ENGİN aengin@doruk.nettr
Anlaşıldı.
Istesek de istemesek de, bir
süre daha "düğmder" ile oyna-
yacağız.
Ya da oynatılacağız...
Ya da dayanamayıp "oynafa-
cağız"...
Daha ciddi sorunlar üstüne
tarnşamayacağız.
Ya da daha uçan konular üs-
tünde durup, sözcüklerie oyna-
yıp, diltezzetterikeşfine çıkıp ke-
yif çatamayacağız.
Orneğin şu pazar gününde
keyifle, "Türkçe Yazım Kuralla-
nnın Sefaleti" başlıklı bir yazı
döktüremeyeceğiz.
ömeğin yukandaki cümle-
paragraflarda art arda dört beş
kez kullandığımız "ya" ve
"cüa'dan oluşan birleşik sözcük
"ya da "nın bitişik mi, ayn mı ya-
zılacağı gibi okkalı ve yanıtsız
soruyu bir kez daha soramaya-
cağız. Çeşitli yazım kılavuzlann-
daki ve çeşitJi dfl ustalannın yaz-
dıklanndaki farklan sergileyip
kendimizce dalga geçemeyece-
ğiz...
Yufolsun...
•••
Anımsayacaksınız, biz bir za-
manlar yine düğmelerle oyna-
Düğmeyle Oynarken Sahiden Oynatacağız
rnıştık. Yine milyonlarca kişiydik.
Haftalarca evdeki lambanın
düğmesine basıp, pencereteri-
mizi ateşböceklerine döndür-
müştük. Lambanın heryanıp sö-
nüşünde milyonlarca kişi bir
ağızdan çığlıklar yükseltmiştik:
"Susuriuk istemiyoruz... Ka-
tillerin, hırsızlann, vurguncula-
nn, soygunculann kolgezdiği ve
ellerinikollannısallayarakgezdi-
ği bir Türkiye istemiyoruz" diye
haykırmıştık.
Sonra...
Sonra az gittik, uz gittik, bir de
dönüp ardımıza baktik ki...
Yine düğmelerte oynuyoruz...
Hayıroynatılryoruz...
Ya da galiba "oynatıyoruz".
• • •
Nedir olan?
Enerji iletim sektöründeki ka-
mu ihaielerinde hırsız bürokrat-
larla, hırsız müteahhitlenn vur-
gunlanndan birkaçı ortaya çık-
mış. Vurgunu ortaya çıkaran ih-
bar, jandarmaya yapıldığından
soa/şturmayı jandarma yürüt-
müş. Vurgunun çapı, siyasal ve
bürokratik bağlantılan epey
önemli, dahası "ömekoluştura-
cak" önemdeymiş.
Ama tam da bu toz duman
arasında, yazılı medyanın -tiraj-
ca- en Hi kıyım gazetesinde bir
haberyayımlanmış. Adı açıklan-
mayan, ancakyüksek rütbeli ol-
duğu sezdirilen bir asker, "Dûğ-
meye Enerji Bakanı değil, biz
bastık. Bir kere o bakanın ûstû-
nû çizin"demiş.
Son 40 yılda üç askeri darbe
yaşamış, MGK'si olan, 28 Şu-
battan geçmiş ^a da henüz
geçmemiş) bir ülkede huzur
içinde "hükümet" etmekte olan
sryaset esnafı os'saat yaygara-
yıbasrmş:
- Amanın, demokrasi elden
gidiyori..
Şimdi, "Elden giden bari de-
mokrasigibibir demokrasiolay-
dı" demeyi bir yana bırakalım.
Bu yaygarada sesj en çok çı-
kanın, bu ülkede vurgunculuğu
kurumlaştıran. rüşveti neredey-
se meşrulaştıran, çürümeyi
özendtren Ozalizm'in günü-
müzdeki siyasal uzantısı bir par-
ti oluşundaki kara mizahı da bir
yana bırakalım.
Ama bari bizi enayi yerine
koymalanna boyun eğmeyelim.
, Madem elbiriıği ve özellikle
"medya biriiği" ile soygunun,
vurgunun kendisinden çok,
dügmeye kimin bastığı bu ka-
dar önemli, şunu aydınlatvere-
lim. Aydınlatıverelim kj vurgunun
üstüne gidebilelim; elimize geç-
miş ipin ucunu tutup şu kirli ço-
rabı baştan sona söküverelim.
Işte, Hürriyetyazdı. Genel Ya-
yın Müdürü de açıkladı: Haber
dogruymuş. Sağlammış. Üfürük
değilmiş.
Eh, Başbakanımız da açıkla-
dı, "bakan üstü çizen" yüksek
rütbeli askerin ardında ordu, jan-
darma, polis, MİT filan da yok-
muş. Yani ciddi bir tehlike de
yok.
Oyleyse bilelim bu lafı edenin
kim olduğunu.
Kimse kalkıp Hürriyet'teki,
"KaynağıaçıMayamayz" palav-
rasına kanıp susmasın. •
Açıklanmaması bir meslek il-
kesi olan bir kaynak yok ortada.
Saklanan haberin kaynağı değil,
haberin ta kendisi. Adı açıklan-
mayan askftr eline geçen bir bil-
giyi aktarmıyor; kendi yaptğı bir
"/ş/"açıklıyor. "Düğmeyefılanca
bastı" demiyor, "Bizbastık" di-
yor.
Bir örnek verelim:
Başbakan Ecevit kalksa,
"Bugün BakanlarKurulu'ndaşu
konuyu ete aidık" dese, ardın-
dan da "Aman bu söyledikteri-
mi benden duymuş olmayın;
adımı açıklamayın" diye eklese
ne kadar anlamsız olursa, bu
"haber"de de durum aynı.
Bizim meslekte, "adının açık-
lanmasını istemeyen bir yetki-
li... " diye başlayan haber cüm-
leleri herzaman mide bulandınr.
Mide de bulandırsa, söz konu-
su yetkili sahiden bir "haberkay-
nağı işieyi" görmüş olaydı; Hür-
riyetteki arkadaşlanmızın yanın-
da saf tutar, "Kaynak açıklan-
maz" ilkemizi aslanlargibi savu-
nurduk.
Ama durum öyle değil. Hiç
değil.
Bir kez dahayineleyelim: Hür-
riyet'teki arkadaşlanmız kusura
bakmasınlar ama, sakladıklan,
açıklamaktan kaçındıklan habe-
rin kaynağı değil, kendisi.
Şu "seçilmiş üstü çizen atan-
mış"\n kimliğıni bir an önce bil-
sek de, düğmelerie oynamak-
tan kurtulup hırsızlarla uğraşma-
ya başlasak...
Yoksa bu gidişle sahiden "oy-
natacağız..."
POUTtKA GÜNLÜĞÜ
HtKMET ÇETİNKAYA
Korkulu Düşler...
Bir kış günüydü...
Günlerden pazardı...
llkkarşılaşmalanydı. Biraz çekîngendi kadın. Er-
kekse, ona kendi yalnızlığını anlatıyordu...
Ben onun öyküsünü dinlerken dalıp gittim...
Eski defterleri kanştınrken yine bir pazar sâba-
hında onu anımsadım...
Şimdi neredeydi acaba?
Ahşap binanın kiremrrierine serçeier konup ko-
nup havalanıyordu...
Aşk, haydutluk ve esmerlik konulannı tartıştık-
lan günler çok uzakta kalmıştı...
Korkulu düşlerle uyandığı geceler sona ermişri...
Belki o, şimdi Jacques Prevert'in penceresin-
den geniş sokağa bakıyor. menevişli bir gökyüzü
ona durmadan gülümsüyordu...
Kiraz ağacı kış yorgunuydu. Bahçedeki yase-
minler evin yanı başında hüznün ve yalnızlığın
resmini çiziyordu.
Eli telefona uzandı. Sadece "nasılsın" diyecek-
ti. lyileşip iyileşmediğini soracaktı. Nedense vaz-
geçti. Yine inadı tutmuştu...
Oktay Rrfat'ın, fasuh/e pişiren kadınını düşün-
dü. Sonra o kadının gözlerini.
Tuzlu bir deniz kokusu mu vardı havada, anla-
madı. Boğaz'dan birbeyaz geminin geçip geçme-
diğine bakmadı.
Dedi ki:
"Köşe başını tutan leylak kokusu
yakamı bırak da gideyim"
Aslında gideceği bir yer yoktu...
Elleri ceplerinde iskelede dolaştı. Canı simit çek-
ti. Bir bardak çay içmek istedi...
Eskiden kelebekler havalanırdı yüreğinde. Her
pa zar Nikos Gatsos'a uğrar, Yannis Rrtsos'la ge-
vezelik ederdi...
O beyaz avtulan düşünürdü. Çayırtarda esmer
tenli kızlarla dolaşırdı...
Bugün ise eski defterleri kanştınyordu...
Daigalarsusmuş, güneş Marmara'nın üzerinden
batmıştı...
Bir sigara yaktı. Rıhtımda yürümeye başfadı.
Avuçlaıı ıslak, saçlan darmadağındı...
Yaşam durgun ve yavaştı!
Umut ise zorlu ve debdebeli!..
• • •
Bir kış günüydü...
Günlerden pazar...
Başını öne eğmişti kadın. Erkek ise durmadan
konuşuyordu...
öykü o günden bugüne gelmişti...
Rıhtımda yürürken, Recep'e uğradı. Recep rakı
sofrasını kurmuştu...
Parka yöneldi...
Kafasi karmakanşıktı...
Giderek grileşen gökyüzüne bakarken yıllar Ön-
cesine yeniden gitti...
Eskiden gecenin esintilerinde yıldızlan sayar,
bulutlarla dalga geçerdı. Işıksız tepelenn ağaçlann-
da titreşen arzulan yakalardı...
O sabah oturup şunlan yazdı:
Sokaklarbomboş... t-u.,«;
Ben seni anyorum ve özlemimi kırtangıç kana-
dında yitirilmiş birsevdanın kaçışı gibi göniyorum...
Bırakıp gittin beni, bir daha dönmeyecek gibi. Ne
el salladın, ne de "iyi geceler" dedin. Hiç konuş-
madan çekip gittin. Bir mor menekşe yalnızlığını bı-
raktın yüreğime...
Bak dünya umurumda bile değil. Salt seni öz-
lüyorum. Uçtan uca bir sevda yakıp yıkıyor beni.
Kusurluysam özür dilemeye hazınm...
Niye kaçıp gittin böyle zamansız? Niye çocuksu
düşJerimi sakladın haber vermeden?
Tüm bu sorularıma yanıt vermelisin, uçurumla-
nn kenanna geLn ölüme karşı koymalısın!..
Şu anda ellerimle buyutuyorum gözlerini, o kü-
çücük bumundan unutulmuş öpücükleri kaldı-
nyorum...
Paul Fort'un dizelennde karanlık ormanlann ko-
nuğu oluyorum, Charles Peguy'un Seine'in kıyı-
sına demir atmış çrfte yük gemisine biniyorum...
Büyük hayıflanmalar var içimde biliyor musun?
Max Jacop'un sesini duyuyorum, kimselerin
duymadığı şarkılar söylüyorum...
Güneşin şeytanlan otağlannı kurmuşlar meydan-
lara, önterinden geçıp gidiyorum, dans eden çin-
gene kızlanna hiç bakmıyorum...
Yüreğimdeki hançeri artık hiç kimse oynatamaz:
yok olan sevdamı hiçbir ateş tutuşturamaz...
Sokaklar bomboş ve ben seni artyorum...
• • •
Bir kış günüydü...
Günlerden pazardı...
Eli telefona uzanırken, o aradı...
Çok kısa konuştular...
Oysa birbirlerini ne kadar sevıyorfardı!..
Ahşap binanın üzerinden havalanan kuşlara
baktı...
İlk karşılaştıklan günü düşündü!..
Dediki:
"Niye kaçıp gittin böyle zamansız?
Işkenceciler, sorgucular, gardiyanlar bile söküp
alamamıştı benim aşkımı!.."
Parktan çıktı, nhtıma doğru yürümeye başladı...
hikmetcetinkayaıa cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cumhuriyet
k 1 t a p 1 a r 1
Hikmet Çetinkaya
BİR GÜNEYDOĞU
GERÇEĞİ.NECLA
Onun öyküsüyle hiç kimse fazla ılgılenmedı, OD dort yaşında
yaşamın kirL sulannda yok oJup gıtü...
Sisli ve soğıik bir Diyarbakır akşamıydı K^anlığm grigölgesi
evlenn. caddelerin. sokakJann üzenne düşüyordu..
Çağ Pazariama A.Ş TürkocağıCad Nor39/41
kitap kulûbû (34334>Cağa(oğ!u-(stanbu( Tel: (212)514 01 96