17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14OCAK2001 PAZAR 14 j l U J L I . [email protected] Refik Erduran, rota güvenilir biçimde çizilince yönetimle ilişkisini keseceğini söylüyor 'Dkeler kayıplara kanşü 9 Kültür Servisi- Refik Erduran, say- falanmızda yayımlanan Ayşegül Yük- sd'in 'Sahneden' köşesinde Yücel Er- ten ile yaptığı söyleşiyi yanıtladı. - Özele inmeden önce genel çerçeveyi çizmekten yanasınız. Öyle başlayahm. Nasıl görüyorsunuz genel durumu? REFİK ERDURAN - Kamuoyumu- zun belırleyici kesimini gereksiz karar- sızlık ve sıkıntılar içinde görüyonım. Oysa hepsini aşıvermek için çok kolay ve kestirme bir yol var. Hemen Ameri- ka Birleşik Devletleri'ne başvuralım. Tam bağımsızlık gibi köhne ilkelerden arük vazgeçtiğimizi, Atatfirk'ü ulusal ki- şilik ve onur türünden modası geçmiş kaygılara aşın bağlı bir lider saydığımı- zı bildirelim, seksen yıl önceki zaferle sonuçlanmış Anadohı savaşımız dola- yısıyla özür dileyelim. Porto Riko sta- tüsünde bir "ABD'ye bağh devtet" sıfa- tıyla kabulümüzüricaedelim. Hepimiz şıppadak Amerikan vatandaşı oluruz. Politika ve ekonomı direksıyonlanmız doiaylı yollardan değil de doğrudan doğ- ruya VVashington'ın ehil ellerine bırakı- lır. Okullanmızda tngilizcebirinci, Türk- çe ikinci dil olur. Ruhsal çatlaklanmız- dan, kapı önlerinde boyun büküp bek- letilme gerginliklerinden knrtulur, ra- hat ederiz. - Sizi böyle konuşmaya iten durum nedir? ERDURAN - Göz önündeki durum. GönüllüBat maymunu idik, ama hiç de- ğilse itilip kakılmıyorduk. Bize dayak değil, fısrık atıyorlardı. Artık şamar oğ- lanı olduk. Onursuzluğumuza yoğun bir ahmaklık ve bakarkörlük eklendi. "Dış mihraldar bizi birbirimize düşürövor" demekte, ama her kesimde anlamsız ego kavgalanyla ve kendi ayaklanmızla tı- pış tıpış aynı tuzaklara tekrar tekrar düş- meyi sürdürmekteyiz. -Geteüm özete. "Her kesimde" dedi- niz. Sizin kesiminiz ncdir? ERDURAN - Önceleri sorsaydınız "Basın vetiyatro"derdim. "Büyük" ba- sının bugünküdunıma doğru gidişini gö- rüp o tavanın dışına sıçradım. (Yanılmı- yorsam "büyük" gazetede en etkin kö- şeyi kendi isteğıyle boşaltmış tek vatan- daşım.) Toplumun görüntüsüne tepki yüzünden uzun yıllanmı serseriliklerie heba ettikten sonra ilk sevdam tiyatro- ya döndüm. Aklım sıra kişiliğirnizin de- ğerlendirilmesi yönünde herkesin elin- den geleni yapması seferberliğine katıl- mak için! Kültüre, sanata, tiyatroya, özellikle oyun yazarlanmıza bu konu- da çok sorumluluk düştûğûnü düşünü- yordum. Daha önce birkaç kere -son olarak da o döncmin Kültür Bakanı Flk- ri Sağiar' ın ağzıyla- yapıldığı halde ka- bul edemediğim Devlet Tiyatrolan Ede- bi Kurul üyeliğini o düşünceyle ve Ti- yatro Yazarlan Derneği Yönetim Kuru- lu'nun ısrarlı görevlendırmesiyle üst- lendim. Ama bir terslik oldu. Tam o sı- rada genel müdür ile işten çıkardığı bir oyuncu arasında çatışma ile başlayan bir meydan muharebesinin ortasında buldum kendimı. Kişisel kavgalann toz dumanı içinde ılkeler kayıplara kanştı. - Siz de kavgacüardan biri değfl misi- niz? ERDURAN - KesinlikJe hayır. Yüz- de yüz yalana dayalı sistemli ve sürek- li saldınlan bir buçuk yılda topu topu ikı kez yanıtlamak zorunda kalıp ka- muoyuna somut bilgiler verdim, o ka- dar. Yine de kişisel sataşmalar sürdürü- lüyor inatla. En büyük basın ayıbı, kö- şelerin, sürunlann, sayfalann kişisel r evlet Tiyatrolan ile hiçbir ilişkim olmadığı uzun yıllar boyunca, benim ödenekli ve özel hemen bütün tiyatrolarda sayısız oyunum sahnelendi. DT ile ise çıkar değil, yalnızca bela ilişkisi içindeyim. Hangi nüfiızu kullanıp ne sağlamışım? Erten kafasını paraya takmış. 'Çok almadım, az aldım' deyip duruyor. Gazetenize Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü'nün yazısını ve muhasebe bilgisayannın dökümlerini sunuyorum. Yanlış ya da yalan varsa Erten hesabını sorsun.' kaygı ve amaçlara alet edilmesidir. En ayıpsız gazetemiz Cumhuriyet'in hak- lı eleştiriye dayanıklıhk ününe sığına- rak belirteyim ki bu sayfalar bile istis- na değil. Kavplann içine çekilmeden gerçek- ler yansıtılacağına, taraf durumuna dü- şülebiliyor. Habercilikle yorumculuğu, eleştırmenlikle avukatlığı sürekli birbi- rine kanştıran Ayşegûl Yfiksd dostum bir yıllık toplu bakış derlemesinde pat- tadak "Refik Erduran çalakaiem pote- mikyapmakta" diye yazıp bcnı güldü- rebiliyor. Kabak tadı vermiş polemik- leriyle herkesi bezdiren YücelErten yi- ne "Erduran oynanan oyunlan dola>> syla DTfleçıkar inşküeri içmdedir" la- fi kabılinden ucuzluİdar sergileyebiliyor. 'Esnafça hünerierlm yoir - O konoda gerçek nedir? ERDURAN - Tekrarla bezdirme su- çuna katılma pahasına, açıklayayun. DT üe hiçbir ilişkim olmadığı uzun yıllar bo- yuncabenim ödenekli ve özelhemenbü- tün tiyatrolarda sayısız oyunum sahne- lendi. DT ile ise çıkar değil, yalnızca be- la ilişkisi içindeyim. Hangi nüfuzu kul- lanıp ne sağlamışım? Erten kafasını pa- raya takmış. "Çok almadım, az aldım" deyipduruyor. Gazetenize Ankara Dev- let Tiyatrosu Müdürlüğü'nün yazısını ve muhasebe bilgisayannın dökümlerini sunuyorum. Ben muhasebeci değilim. Uzmanlar -yıllan ve döviz kurlannı he- saba kataraİc- incelesin. Yanlış ya da ya- lan varsa Erten hesabını sorsun. Banage- lince, oyunlanm oynandığı zaman salon- lan doldurduğu halde, aynı dönemde elime geçen telif eser toplamı onun al- dığını açıkladığı çeviri ve uyarlama ka- zancından az. Çünkü efendim, benim oyunlanmı en büyük salonlarda en uzun süreyle sahneletebilmek gibi esnafça hünerlerim yok. 7 deçtl, 2 oyunum vardı 1 - Somut örnek verebilir mtsiniz? ERDURAN - Hay hay. Geçen bahar Yeni Binyıl gazetesinin Yücel Erten dol- duruşu ile baş sayfasına kocaman res- mimı koyup "Devlet Tiyatrosu'nda 7 oyunu birden oynuyor" diye rekor çap- lı yalan uydurduğu sırada topu topu ıki oyunum sahnelenmekteydi. "SeherVak- tf5 mart sonlannda başlamıştı, "Bor- deflo" nisanda! Alçakgönüllü görünme çabasıyla tablo çarpıtmamak için söy- leyeyim: Bu ikincisi başanyla sahne- lendiği zaman yalnız Türkiye'nin değil, dünyamızın da dunımunu dramatik ku- raJlara en uygun etkinlikle yansıtan bir oyundur. Prof. Özdemir Nutku Edebi Kurul toplantısında "Son ydlarda oku- duğum en güzel oyunlardan biri" dedi. Rusça'ya çevrilince oranınüç önemli ti- yatrosu birdentalip oldu; Rus Kültür Ba- kanlığı temsilcisi, organizatörlerin dev- reye girmesiyle birinde kaldı. Işte o oyu- nun ben lstanbul ve Ankara dışında bir yerde sahnelenmesini istedim. Mevsim başlannda bunu yapacağım söyleyen Bursa yönetimi işi nisana sarkıttı. "Bu yıBücvazgeçin"ricamda kale alınmayıp "Gelecek mevsim baştnda bol bol oyna- nz" denildi. Nısandakı doluluk oram yüzde yüzün üstünde olduğu halde, 2000 yılı Ekım, Kasım, Aralık aylan boyun- ca toplam kaç kez oynandı, biliyor mu- sunuz? Tam 6 kez! Ocakta da benim ts- ranmla kaldınldı. Işte DT içindeki nü- fuzumun boyutlan ve "çıkar" ilişkile- rim. Ama bu kişisel ve özel sorunlan ni- çin konuşmak zorunda bırakılıyoruz? - Neyi konuşakm? ERDURAN - Işlerin kamuyu ilgilen- diren genel yanını. Yücel Erten neden- se sanat uğraşıyla yetinemeyip ille yö- netmenlik koltuğu için patolojik ölçü- lerde yanıp tutuşanlardan biri. Birkaç yıl önce benimle temas kurdu, saatlerce dil dökerek "DT refonmı" planlannı anlat- tı, o arada niçin kendisının genel müdür olması gerektiğini vurguladı. "Bozkurt Knruç-ErginOrbeyÜdHsi'' dediği ki- şilere ateş püskürdü, destek istedi. (Ya- zılı mesajlar var; yalanlamaya kalkarsa gazetenize sunanm.) Baktım ki bütün derdi bağımsız birimler falan derken Ankara'nın göbeğinde tiyatro derebey- liği kurup bağımsızca saltanat sürmek. Uzak durdum. O sırada benim, "Yeme- nimin Uçbui" oyunumu yönetmesi söz konusuydu. Üstünde aylarca çalışıp uzun uzun notlar faksladı. (Hepsi elimde.) Tam provalara başlanacakken "ErteB- yorum" dedi. Nedemnı sorduğumda şu yanıtı aldım: "Fazla iyibirşey olacak." Anlayamadığımı söyleyince açtı: "Ba- nacezaverenbiryöneümintryatrosuna neden o kadar ryi şej yapayun?" Ken- disinin bir de sözlü estetik düzeyı var ki, sonradan dıkkatırru çekti. Şu sıradaki gazabının en büyük nedeni onu daha önce bir dergıdc yanıtlarken bir oyu- nundan diyalog örneği vermiş olmam. Kusura baİanaym. buraya da aktarmak zorundayım: "-Aman kardeş bu erkek- lerçoksinsidir.Gelmeyeceksanırsnı; bir de bakarsui gefaniş! -Evet laz, benimki hep ben geimeden gelrvcrir! -Benimki önce beni getirir; sonra kendisi gelir! - Aman kız. benimki gider- gelir, gider- gefir; bir rürlü geunekbilmez! -l lan ak- hnızfikrkıizaptş aranızda be!" dedim ya, pardon. -Estetikdüzey değerlendirroeJerieleş- tirmenlerin konusu. Onlardan hoşnut mosunuz? ERDURAN - Pek görev yapmıyor ya da yapamıyorlar. Medyada onlara yeter- li yer verilmiyor. Yurtdışma açılış bu ortamda yansız değerlendirmeler için de yararh oluyor. Yine somut örnek is- terseniz, sözünü etriğim "Yemenimm Uçton" lstanbul'da iki mevsim süresin- ce sahnelenirken olumlu ya da olumsuz bir tek eleştiri yayımlanmadı basında. Uluslararası Brest Festivali'ne katılın- ca iki büyük ödülden birini aldı. Ve ge- çenlerde dedikodusu yapıldı: O festi- valde yalnız Belarus, Litvanya, Ukray- na, Estonya, Polonya, Bulgaristan gibi "çurçur" ülkeler varmış... Oysa hem o ülkeler tiyatro açısından hiç çurçur de- ğil, hem defestivaldeAmerıka, Rusya, Çin, Almanya, Fransa, Italya, Isviçre gibi Baü'nın düvel-ı muazzaması da ka- tdmak lütfunda bulunmuşlardı. (Kanıt diye programı takdim ediyorum gaze- tenize.) - Rusya'da da başanh bir festival ya- pıldığL, 11 Türk oyımunun sahneiendiği biktirikti. Ama onlardan dördünün sizin oyunlannız olmasma itiraz edenler var. ERDURAN - Hakhlar. Ben de itiraz ettim. Her Türk yazanndan bir oyun ör- neği verilmesinin doğru olacağını, şim- dilik seçilenlerin dışmdan da örnekler sahnelenmesini kendi adımaricaettiği- mi faksladım. (Saydığım adlar arasm- da Mehmet Baydur da vardı) Organiza- törler seçimi tiyatrolann yaptğım, dev- reye giremeyeceklerinı, saydığım ya- zarlann bundan sonraki Rusya festival- lerine alınmasına calışacaklannı bildir- diler, darboğazuı çeviri yetersizliğin- den kaynaklandığmı ve onu giderme sorumluluğunun Türk tarafında bulun- duğunu söylediler. (Mesajı kanıt diye si- ze sunuyorum). Son söylediklerinde on- lar da hakJılar. Elbirliğiyle o yönde ça- lışma yapmalıyız. Ben kendi hesabıma kollan sıvadım, Turgut Özakman'ın "Fehm Paşa'nm Konağı'' oyununu eüm- le çevirdim Ingilizce'ye. Yeni festival- de herhangi bir oyunumun oynanması- na izin vermeyeceğimi de baştan bil- dirdim. POıgun ve dengell yöntem - Demin komık için yanıp tutuşanlar- dan sözettiniz. Bugünkü DT Gend Mü- dûrû Rahmi Diüigil deonlardan mı, de- ğil mi? ERDURAN - Böyle sorulara niçin muhatap olduğumu anlayamıyorum. Rahmi Dilligil yeri geldikçe, örneğin "Patnm" ve "ÇokGeçOtmadan" oyun- lan konusunda ters düştüğümüzde "Ben Refik Erduran'la mutabık obnak zo- runda değttnn'' diyor. Doğru söylüyor. Ben de elbette Rahmi Dilligil'in herdü- şüncesi ya da tutumuyla mutabık olmak zorunda değilim. tlgılendiğim konu Dev- let Tiyatrolan'nın rotası. Daha doğru- su, rotasızlığı. Türk oyun yazarlığma (şu ya da bu yazara değil!) üstüne dü- şenleri yapmaftrsatınındüzgün ve den- geli yöntemlerle verilmesini istiyorum. Şu kadar sayı ve oranda yerli oyun oy- nanması yeterli rota değil. "Niçin, na- SJI" sorulanna da bilinçli yanıtlar sağ- lanması gerek. O rotanın güvenihr bi- çimde çızilmesine başlandığını görür görmez DT yönetimiyle ilişkimi kese- ceğim. 12 Ocâk -10 Şubat 2001 . . . Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi Sergi Salonu Anneannesinin ırkcılığı Ben Kingsley'i star yapmış 'Davranışlan travmaya yol açtı' SEVGİLİ DOSTUM ÂRA'Y Ara Güler KoleksiyonuMan Seçmeler YAPIKREDfXULTUR MERKEZt" Isriklı! CacMni. No. 285 80050 Bcyogla Ba aergı Yapı Kredı Kiiifûı S«wt TsyuKilık A4^W»findan Yapı ve KrtJı Bania Kûhûr Servisi - Mahatma Gand- hi, Nazi avcısı Simon Wiesenthal ve ' 'Schindler'in Listesi'ndeki Izhak Stern gibi rolleriyle tarunan aktör Ben Kingsley. adalet için savaşan bu karakterleri oynamasmda ken- disini harekete geçiren esin kayna- ğınuı anneannesi olduğunu açıkla- dı. Ünlü aktör anneannesinin ırkçı ve Yahudi karşıtı bir kadın olduğu- nu ve onun yanmda geçirdiği mut- suz çocukluğunun, oyuncu olması- mn en büyük nedeni olduğunu be- lirtti. Oscar ödüllü aktör, şimdi de Prag'da çekimleri yapılan son fılmin- de Anna Frank'ın babasını canlan- dınyor. 57 yaşındaki Kingsley, Hint- li bir baba ile lngiliz bir annenin genç yaşta yaptıklan bir evliliğin çocuğu. Babası Rahimtulla BhanjL Bhanji 1920'lerdeDoğuAfrika'dan tngiltere'ye gehniş ve tıp eğitimi görmüş. Annesi Anna ise lngiliz bir oyuncu. Ben 1943 'te dünyaya gelir ve adını Krishna Bhanji koyarlar. Fa- kat Anna'run Doğu Londra'daki an- nesi, Manchester'de yetişen Kings- ley'in çocukluğunun kâbusu olur. 'Anneannem tiksinç bir kadındı. Tfim nâdanhğı ve kindarnğı ile her zaman başkalanyia alay ederdl O, çocuklarla baş başa bırakılmaması gereken biriydL Korkunç ve agresif Ben Kingsley, faşist ve Yahudi aleyhtan olan anneannesinin davranışlannm kariyerinin yolnu açan bir fantazi dürrvasına ittigine inanryor. birisiydi ve şiddet kullanırdı. Faşist, ırkçı ve Yahudi alej htanydL" tngiltere'de önümüzdeki günler- de gösterime girecek olan 'SexyBe- ast' adlı filmde East End'li bir gangs- teri canlandıran Kingsley, annean- nesinin davranışlannın kendisinde bir travmaya yol açtığını belirtiyor ve onu oyunculuk kariyerinin yolu- nu açan bir fantezi dünyasma ittigi- ne inanıyor. 'Bir film ekibi tarafin- dan sürekli tdenen bir yıldız oldu- ğumu dfişûnürdüm. Bu, eğer masa- daki en komik kişi, odadaki en şa- kaa kişi olmadığün ya da en güzel sesimle şarkı söykyemediğim zaman yılalacağmu hissettiğim çocukça bir avuntu,başa çıkmanmbir yotuydu.' Kingsley aktör olduğunda Hintli nesebiyle sıkı bağlan olan bir isim seçer İcendine. Eskiden insanlann babasına seslendikleri adı, ilk ismi olarak benimser: Ben. Soyadmı ise Zanzibar'da 'karanfiller krah' ola- rak bilinen baharat tüccan dedesin- den alır: Kingsley. Y A P I Y 0 R L A R J Pierce Brosnan BM gönüllüsü • Pierce Brosnan Birleşmiş Milletler'in projelerinde gönüllü olarak çalışacak. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofı Annan'la görüşen Brosnan, silahsızlanma, banş ve çocuklann korunması konulu kampanyalarda görev yapacak. • Paul Mccartney, Hindistanın Allahabad kentinde başlayan Hindulann dini şenliği 'Kumbha Mela'ya katılmak için Hindistan'a gitti. Şenliğe Madonna. Sharon Stone, Richard Gere, Demi Moore, Pierce Brosnan ve Courtney Love gibi Hollywood yıldızlan da katılacak. • Kurt Russell, kendisine teklif edilen ve daha önce Michael Douglas ile Russell Crowe tarafından reddedilen rol için 'Temel Içgûdü- 2' fılmüün yapımcılanyla görüşüyor. Russell, şu günlerde Tom Cruise, Cameron Dıaz ve Penelope Cruz ile birlikte 'Vanilla Sky' adlı fılmın çalışmalanru sürdürüyor. • Emlr Kusturlca. 31 Ocak'ta Moskova'da, tekno- rock müzik grubu 'No Smoking Orchestra' ile birlikte bir konser verecek. Sinema yönetmenliği dışında 20 yıldu- müziğe olan ilgisini de sürdüren Kusturica, Moskova'da grupla yaptıklan 'Unza UnzaTime' adlı albümün tamtımını da gerçekleştirecek. • Haley Joel Osment, Disney Pictures'm yeni projesi 'The Country Bear'e sesiyle katılacak. Doğal ortamda yaşayan bir gnıp aymm öyküsünün anlatıldığı fıhn, gerçek hayvanlarla çekilecek. • Harrison Ford, Liam Nelson ile başrollerini paylaşacağı ve Kathryn Bigelow'un yöneteceği 'K-19' adlı fümin çekimlerine 19 Şubat'ta başlayacaL • Alan Parker, yöneteceği 'David Gale'in Hayatı' adlı fihnin hazırlıklanna başladı. Haksız yere ölüme mahkûm edilen bir üniversite hocasınm öyküsünün anlatıldığı filmde başrolü George Clooney oynayacak. • MIİOS Forman, Saul Zaents'le birlikte Ispanyol ressam Francisco Goya'nın yaşamını fılmleştırecek. Senaryosunu Micheal Weller'in yazacağı fihnin 2002'debitmesi planlanıyor. • Douglas Adams. ünlü mizah- bilınıkurgu serisi 'Otostopçu'nun Galaksi Rehberi'ni sinemaya uyarlamaya çalışıyor. Adams, bu konuda yönetmen Jay Roach'la romamna destek anyor. Roman, sinemaya uyarlandığı takdirde oyunculan kendisi seçecek olan Adams, başrolleri Jim Carrie ve Hugh Laurie'ye vermeyi düşünüyor. • Jeanne Moreau, Pans'te. ^ Güzel Sanatlar' . /^"l -^ Akademisi'neüye seçilen ilk kadın oldu. 73 yaşındaki aktris, film ve audiovisiel alandaki sanatsal yaratıcılıgıyla akademinin onur üyeliğine getirildi. • Frederlc Belgbeder, 99 Frank' adlı kitabını sinemaya uyarlayacak. Beigbeder, otobiyografik özellikler taşıyan kıtabın günübirlik yaşayan başkahramanı 'Octave' rolünü kendisi canlandıracak. • Stanley Donen, Ye<fi ölümcül Günah' adlı bir komedi filmi çekmeye hazırlanıyor. 76 yaşındaki yönetmenin bu filminin senaryosunu Anthony Mingella yazmış. • Ewan McGregor ve Jude Law, Londra'daki The Natural Nylon Theatre Company'de sahneye çıkacaklar. Tiyatronun programında Christopher Marlowe'un 'Dr. Faustus' ve John Fowles'in romamndan uyarlanan 'The Collector' bulunuyor. • John Malkovlch, 'Yetenekli Bay Ripley' fihninin devamı niteliğindeki 'Ripley'sGame'de 'Ripley' rolünü canlandıracak. Filmi Liliana Cavani yönetecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle