Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14OCAK2001 PAZAR
14 j l U J L I . [email protected]
Refik Erduran, rota güvenilir biçimde çizilince yönetimle ilişkisini keseceğini söylüyor
'Dkeler kayıplara kanşü
9
Kültür Servisi- Refik Erduran, say-
falanmızda yayımlanan Ayşegül Yük-
sd'in 'Sahneden' köşesinde Yücel Er-
ten ile yaptığı söyleşiyi yanıtladı.
- Özele inmeden önce genel çerçeveyi
çizmekten yanasınız. Öyle başlayahm.
Nasıl görüyorsunuz genel durumu?
REFİK ERDURAN - Kamuoyumu-
zun belırleyici kesimini gereksiz karar-
sızlık ve sıkıntılar içinde görüyonım.
Oysa hepsini aşıvermek için çok kolay
ve kestirme bir yol var. Hemen Ameri-
ka Birleşik Devletleri'ne başvuralım.
Tam bağımsızlık gibi köhne ilkelerden
arük vazgeçtiğimizi, Atatfirk'ü ulusal ki-
şilik ve onur türünden modası geçmiş
kaygılara aşın bağlı bir lider saydığımı-
zı bildirelim, seksen yıl önceki zaferle
sonuçlanmış Anadohı savaşımız dola-
yısıyla özür dileyelim. Porto Riko sta-
tüsünde bir "ABD'ye bağh devtet" sıfa-
tıyla kabulümüzüricaedelim. Hepimiz
şıppadak Amerikan vatandaşı oluruz.
Politika ve ekonomı direksıyonlanmız
doiaylı yollardan değil de doğrudan doğ-
ruya VVashington'ın ehil ellerine bırakı-
lır. Okullanmızda tngilizcebirinci, Türk-
çe ikinci dil olur. Ruhsal çatlaklanmız-
dan, kapı önlerinde boyun büküp bek-
letilme gerginliklerinden knrtulur, ra-
hat ederiz.
- Sizi böyle konuşmaya iten durum
nedir?
ERDURAN - Göz önündeki durum.
GönüllüBat maymunu idik, ama hiç de-
ğilse itilip kakılmıyorduk. Bize dayak
değil, fısrık atıyorlardı. Artık şamar oğ-
lanı olduk. Onursuzluğumuza yoğun bir
ahmaklık ve bakarkörlük eklendi. "Dış
mihraldar bizi birbirimize düşürövor"
demekte, ama her kesimde anlamsız ego
kavgalanyla ve kendi ayaklanmızla tı-
pış tıpış aynı tuzaklara tekrar tekrar düş-
meyi sürdürmekteyiz.
-Geteüm özete. "Her kesimde" dedi-
niz. Sizin kesiminiz ncdir?
ERDURAN - Önceleri sorsaydınız
"Basın vetiyatro"derdim. "Büyük" ba-
sının bugünküdunıma doğru gidişini gö-
rüp o tavanın dışına sıçradım. (Yanılmı-
yorsam "büyük" gazetede en etkin kö-
şeyi kendi isteğıyle boşaltmış tek vatan-
daşım.) Toplumun görüntüsüne tepki
yüzünden uzun yıllanmı serseriliklerie
heba ettikten sonra ilk sevdam tiyatro-
ya döndüm. Aklım sıra kişiliğirnizin de-
ğerlendirilmesi yönünde herkesin elin-
den geleni yapması seferberliğine katıl-
mak için! Kültüre, sanata, tiyatroya,
özellikle oyun yazarlanmıza bu konu-
da çok sorumluluk düştûğûnü düşünü-
yordum. Daha önce birkaç kere -son
olarak da o döncmin Kültür Bakanı Flk-
ri Sağiar' ın ağzıyla- yapıldığı halde ka-
bul edemediğim Devlet Tiyatrolan Ede-
bi Kurul üyeliğini o düşünceyle ve Ti-
yatro Yazarlan Derneği Yönetim Kuru-
lu'nun ısrarlı görevlendırmesiyle üst-
lendim. Ama bir terslik oldu. Tam o sı-
rada genel müdür ile işten çıkardığı bir
oyuncu arasında çatışma ile başlayan
bir meydan muharebesinin ortasında
buldum kendimı. Kişisel kavgalann toz
dumanı içinde ılkeler kayıplara kanştı.
- Siz de kavgacüardan biri değfl misi-
niz?
ERDURAN - KesinlikJe hayır. Yüz-
de yüz yalana dayalı sistemli ve sürek-
li saldınlan bir buçuk yılda topu topu
ikı kez yanıtlamak zorunda kalıp ka-
muoyuna somut bilgiler verdim, o ka-
dar. Yine de kişisel sataşmalar sürdürü-
lüyor inatla. En büyük basın ayıbı, kö-
şelerin, sürunlann, sayfalann kişisel
r
evlet Tiyatrolan ile hiçbir ilişkim olmadığı uzun yıllar boyunca, benim
ödenekli ve özel hemen bütün tiyatrolarda sayısız oyunum sahnelendi. DT ile ise
çıkar değil, yalnızca bela ilişkisi içindeyim. Hangi nüfiızu kullanıp ne sağlamışım?
Erten kafasını paraya takmış. 'Çok almadım, az aldım' deyip duruyor. Gazetenize
Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü'nün yazısını ve muhasebe bilgisayannın
dökümlerini sunuyorum. Yanlış ya da yalan varsa Erten hesabını sorsun.'
kaygı ve amaçlara alet edilmesidir. En
ayıpsız gazetemiz Cumhuriyet'in hak-
lı eleştiriye dayanıklıhk ününe sığına-
rak belirteyim ki bu sayfalar bile istis-
na değil.
Kavplann içine çekilmeden gerçek-
ler yansıtılacağına, taraf durumuna dü-
şülebiliyor. Habercilikle yorumculuğu,
eleştırmenlikle avukatlığı sürekli birbi-
rine kanştıran Ayşegûl Yfiksd dostum
bir yıllık toplu bakış derlemesinde pat-
tadak "Refik Erduran çalakaiem pote-
mikyapmakta" diye yazıp bcnı güldü-
rebiliyor. Kabak tadı vermiş polemik-
leriyle herkesi bezdiren YücelErten yi-
ne "Erduran oynanan oyunlan dola>>
syla DTfleçıkar inşküeri içmdedir" la-
fi kabılinden ucuzluİdar sergileyebiliyor.
'Esnafça hünerierlm yoir
- O konoda gerçek nedir?
ERDURAN - Tekrarla bezdirme su-
çuna katılma pahasına, açıklayayun. DT
üe hiçbir ilişkim olmadığı uzun yıllar bo-
yuncabenim ödenekli ve özelhemenbü-
tün tiyatrolarda sayısız oyunum sahne-
lendi. DT ile ise çıkar değil, yalnızca be-
la ilişkisi içindeyim. Hangi nüfuzu kul-
lanıp ne sağlamışım? Erten kafasını pa-
raya takmış. "Çok almadım, az aldım"
deyipduruyor. Gazetenize Ankara Dev-
let Tiyatrosu Müdürlüğü'nün yazısını ve
muhasebe bilgisayannın dökümlerini
sunuyorum. Ben muhasebeci değilim.
Uzmanlar -yıllan ve döviz kurlannı he-
saba kataraİc- incelesin. Yanlış ya da ya-
lan varsa Erten hesabını sorsun. Banage-
lince, oyunlanm oynandığı zaman salon-
lan doldurduğu halde, aynı dönemde
elime geçen telif eser toplamı onun al-
dığını açıkladığı çeviri ve uyarlama ka-
zancından az. Çünkü efendim, benim
oyunlanmı en büyük salonlarda en uzun
süreyle sahneletebilmek gibi esnafça
hünerlerim yok.
7 deçtl, 2 oyunum vardı
1
- Somut örnek verebilir mtsiniz?
ERDURAN - Hay hay. Geçen bahar
Yeni Binyıl gazetesinin Yücel Erten dol-
duruşu ile baş sayfasına kocaman res-
mimı koyup "Devlet Tiyatrosu'nda 7
oyunu birden oynuyor" diye rekor çap-
lı yalan uydurduğu sırada topu topu ıki
oyunum sahnelenmekteydi. "SeherVak-
tf5
mart sonlannda başlamıştı, "Bor-
deflo" nisanda! Alçakgönüllü görünme
çabasıyla tablo çarpıtmamak için söy-
leyeyim: Bu ikincisi başanyla sahne-
lendiği zaman yalnız Türkiye'nin değil,
dünyamızın da dunımunu dramatik ku-
raJlara en uygun etkinlikle yansıtan bir
oyundur. Prof. Özdemir Nutku Edebi
Kurul toplantısında "Son ydlarda oku-
duğum en güzel oyunlardan biri" dedi.
Rusça'ya çevrilince oranınüç önemli ti-
yatrosu birdentalip oldu; Rus Kültür Ba-
kanlığı temsilcisi, organizatörlerin dev-
reye girmesiyle birinde kaldı. Işte o oyu-
nun ben lstanbul ve Ankara dışında bir
yerde sahnelenmesini istedim. Mevsim
başlannda bunu yapacağım söyleyen
Bursa yönetimi işi nisana sarkıttı. "Bu
yıBücvazgeçin"ricamda kale alınmayıp
"Gelecek mevsim baştnda bol bol oyna-
nz" denildi. Nısandakı doluluk oram
yüzde yüzün üstünde olduğu halde, 2000
yılı Ekım, Kasım, Aralık aylan boyun-
ca toplam kaç kez oynandı, biliyor mu-
sunuz? Tam 6 kez! Ocakta da benim ts-
ranmla kaldınldı. Işte DT içindeki nü-
fuzumun boyutlan ve "çıkar" ilişkile-
rim. Ama bu kişisel ve özel sorunlan ni-
çin konuşmak zorunda bırakılıyoruz?
- Neyi konuşakm?
ERDURAN - Işlerin kamuyu ilgilen-
diren genel yanını. Yücel Erten neden-
se sanat uğraşıyla yetinemeyip ille yö-
netmenlik koltuğu için patolojik ölçü-
lerde yanıp tutuşanlardan biri. Birkaç yıl
önce benimle temas kurdu, saatlerce dil
dökerek "DT refonmı" planlannı anlat-
tı, o arada niçin kendisının genel müdür
olması gerektiğini vurguladı. "Bozkurt
Knruç-ErginOrbeyÜdHsi'' dediği ki-
şilere ateş püskürdü, destek istedi. (Ya-
zılı mesajlar var; yalanlamaya kalkarsa
gazetenize sunanm.) Baktım ki bütün
derdi bağımsız birimler falan derken
Ankara'nın göbeğinde tiyatro derebey-
liği kurup bağımsızca saltanat sürmek.
Uzak durdum. O sırada benim, "Yeme-
nimin Uçbui" oyunumu yönetmesi söz
konusuydu. Üstünde aylarca çalışıp uzun
uzun notlar faksladı. (Hepsi elimde.)
Tam provalara başlanacakken "ErteB-
yorum" dedi. Nedemnı sorduğumda şu
yanıtı aldım: "Fazla iyibirşey olacak."
Anlayamadığımı söyleyince açtı: "Ba-
nacezaverenbiryöneümintryatrosuna
neden o kadar ryi şej yapayun?" Ken-
disinin bir de sözlü estetik düzeyı var ki,
sonradan dıkkatırru çekti. Şu sıradaki
gazabının en büyük nedeni onu daha
önce bir dergıdc yanıtlarken bir oyu-
nundan diyalog örneği vermiş olmam.
Kusura baİanaym. buraya da aktarmak
zorundayım: "-Aman kardeş bu erkek-
lerçoksinsidir.Gelmeyeceksanırsnı; bir
de bakarsui gefaniş! -Evet laz, benimki
hep ben geimeden gelrvcrir! -Benimki
önce beni getirir; sonra kendisi gelir! -
Aman kız. benimki gider- gelir, gider-
gefir; bir rürlü geunekbilmez! -l lan ak-
hnızfikrkıizaptş aranızda be!" dedim
ya, pardon.
-Estetikdüzey değerlendirroeJerieleş-
tirmenlerin konusu. Onlardan hoşnut
mosunuz?
ERDURAN - Pek görev yapmıyor ya
da yapamıyorlar. Medyada onlara yeter-
li yer verilmiyor. Yurtdışma açılış bu
ortamda yansız değerlendirmeler için
de yararh oluyor. Yine somut örnek is-
terseniz, sözünü etriğim "Yemenimm
Uçton" lstanbul'da iki mevsim süresin-
ce sahnelenirken olumlu ya da olumsuz
bir tek eleştiri yayımlanmadı basında.
Uluslararası Brest Festivali'ne katılın-
ca iki büyük ödülden birini aldı. Ve ge-
çenlerde dedikodusu yapıldı: O festi-
valde yalnız Belarus, Litvanya, Ukray-
na, Estonya, Polonya, Bulgaristan gibi
"çurçur" ülkeler varmış... Oysa hem o
ülkeler tiyatro açısından hiç çurçur de-
ğil, hem defestivaldeAmerıka, Rusya,
Çin, Almanya, Fransa, Italya, Isviçre
gibi Baü'nın düvel-ı muazzaması da ka-
tdmak lütfunda bulunmuşlardı. (Kanıt
diye programı takdim ediyorum gaze-
tenize.)
- Rusya'da da başanh bir festival ya-
pıldığL, 11 Türk oyımunun sahneiendiği
biktirikti. Ama onlardan dördünün sizin
oyunlannız olmasma itiraz edenler var.
ERDURAN - Hakhlar. Ben de itiraz
ettim. Her Türk yazanndan bir oyun ör-
neği verilmesinin doğru olacağını, şim-
dilik seçilenlerin dışmdan da örnekler
sahnelenmesini kendi adımaricaettiği-
mi faksladım. (Saydığım adlar arasm-
da Mehmet Baydur da vardı) Organiza-
törler seçimi tiyatrolann yaptğım, dev-
reye giremeyeceklerinı, saydığım ya-
zarlann bundan sonraki Rusya festival-
lerine alınmasına calışacaklannı bildir-
diler, darboğazuı çeviri yetersizliğin-
den kaynaklandığmı ve onu giderme
sorumluluğunun Türk tarafında bulun-
duğunu söylediler. (Mesajı kanıt diye si-
ze sunuyorum). Son söylediklerinde on-
lar da hakJılar. Elbirliğiyle o yönde ça-
lışma yapmalıyız. Ben kendi hesabıma
kollan sıvadım, Turgut Özakman'ın
"Fehm Paşa'nm Konağı'' oyununu eüm-
le çevirdim Ingilizce'ye. Yeni festival-
de herhangi bir oyunumun oynanması-
na izin vermeyeceğimi de baştan bil-
dirdim.
POıgun ve dengell yöntem
- Demin komık için yanıp tutuşanlar-
dan sözettiniz. Bugünkü DT Gend Mü-
dûrû Rahmi Diüigil deonlardan mı, de-
ğil mi?
ERDURAN - Böyle sorulara niçin
muhatap olduğumu anlayamıyorum.
Rahmi Dilligil yeri geldikçe, örneğin
"Patnm" ve "ÇokGeçOtmadan" oyun-
lan konusunda ters düştüğümüzde "Ben
Refik Erduran'la mutabık obnak zo-
runda değttnn'' diyor. Doğru söylüyor.
Ben de elbette Rahmi Dilligil'in herdü-
şüncesi ya da tutumuyla mutabık olmak
zorunda değilim. tlgılendiğim konu Dev-
let Tiyatrolan'nın rotası. Daha doğru-
su, rotasızlığı. Türk oyun yazarlığma
(şu ya da bu yazara değil!) üstüne dü-
şenleri yapmaftrsatınındüzgün ve den-
geli yöntemlerle verilmesini istiyorum.
Şu kadar sayı ve oranda yerli oyun oy-
nanması yeterli rota değil. "Niçin, na-
SJI" sorulanna da bilinçli yanıtlar sağ-
lanması gerek. O rotanın güvenihr bi-
çimde çızilmesine başlandığını görür
görmez DT yönetimiyle ilişkimi kese-
ceğim.
12 Ocâk -10 Şubat 2001
. . . Yapı Kredi Kültür Merkezi
Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi Sergi Salonu
Anneannesinin ırkcılığı Ben Kingsley'i star yapmış
'Davranışlan travmaya yol açtı'
SEVGİLİ DOSTUM ÂRA'Y
Ara Güler KoleksiyonuMan Seçmeler
YAPIKREDfXULTUR MERKEZt"
Isriklı! CacMni. No. 285 80050 Bcyogla
Ba aergı Yapı Kredı Kiiifûı S«wt TsyuKilık A4^W»findan Yapı ve KrtJı Bania
Kûhûr Servisi - Mahatma Gand-
hi, Nazi avcısı Simon Wiesenthal ve
' 'Schindler'in Listesi'ndeki Izhak
Stern gibi rolleriyle tarunan aktör
Ben Kingsley. adalet için savaşan
bu karakterleri oynamasmda ken-
disini harekete geçiren esin kayna-
ğınuı anneannesi olduğunu açıkla-
dı. Ünlü aktör anneannesinin ırkçı
ve Yahudi karşıtı bir kadın olduğu-
nu ve onun yanmda geçirdiği mut-
suz çocukluğunun, oyuncu olması-
mn en büyük nedeni olduğunu be-
lirtti.
Oscar ödüllü aktör, şimdi de
Prag'da çekimleri yapılan son fılmin-
de Anna Frank'ın babasını canlan-
dınyor. 57 yaşındaki Kingsley, Hint-
li bir baba ile lngiliz bir annenin
genç yaşta yaptıklan bir evliliğin
çocuğu. Babası Rahimtulla BhanjL
Bhanji 1920'lerdeDoğuAfrika'dan
tngiltere'ye gehniş ve tıp eğitimi
görmüş. Annesi Anna ise lngiliz bir
oyuncu. Ben 1943 'te dünyaya gelir
ve adını Krishna Bhanji koyarlar. Fa-
kat Anna'run Doğu Londra'daki an-
nesi, Manchester'de yetişen Kings-
ley'in çocukluğunun kâbusu olur.
'Anneannem tiksinç bir kadındı.
Tfim nâdanhğı ve kindarnğı ile her
zaman başkalanyia alay ederdl O,
çocuklarla baş başa bırakılmaması
gereken biriydL Korkunç ve agresif
Ben Kingsley, faşist ve Yahudi aleyhtan olan anneannesinin davranışlannm
kariyerinin yolnu açan bir fantazi dürrvasına ittigine inanryor.
birisiydi ve şiddet kullanırdı. Faşist,
ırkçı ve Yahudi alej htanydL"
tngiltere'de önümüzdeki günler-
de gösterime girecek olan 'SexyBe-
ast' adlı filmde East End'li bir gangs-
teri canlandıran Kingsley, annean-
nesinin davranışlannın kendisinde
bir travmaya yol açtığını belirtiyor
ve onu oyunculuk kariyerinin yolu-
nu açan bir fantezi dünyasma ittigi-
ne inanıyor. 'Bir film ekibi tarafin-
dan sürekli tdenen bir yıldız oldu-
ğumu dfişûnürdüm. Bu, eğer masa-
daki en komik kişi, odadaki en şa-
kaa kişi olmadığün ya da en güzel
sesimle şarkı söykyemediğim zaman
yılalacağmu hissettiğim çocukça bir
avuntu,başa çıkmanmbir yotuydu.'
Kingsley aktör olduğunda Hintli
nesebiyle sıkı bağlan olan bir isim
seçer İcendine. Eskiden insanlann
babasına seslendikleri adı, ilk ismi
olarak benimser: Ben. Soyadmı ise
Zanzibar'da 'karanfiller krah' ola-
rak bilinen baharat tüccan dedesin-
den alır: Kingsley.
Y A P I Y 0 R L A R J
Pierce Brosnan
BM gönüllüsü
• Pierce Brosnan
Birleşmiş Milletler'in
projelerinde gönüllü
olarak çalışacak.
Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Kofı
Annan'la görüşen
Brosnan,
silahsızlanma, banş ve
çocuklann korunması
konulu kampanyalarda
görev yapacak.
• Paul
Mccartney,
Hindistanın Allahabad
kentinde başlayan
Hindulann dini şenliği
'Kumbha Mela'ya
katılmak için
Hindistan'a gitti.
Şenliğe
Madonna. Sharon
Stone, Richard
Gere, Demi
Moore, Pierce
Brosnan ve
Courtney Love
gibi Hollywood
yıldızlan da
katılacak.
• Kurt
Russell,
kendisine teklif
edilen ve daha
önce Michael
Douglas ile
Russell Crowe
tarafından reddedilen
rol için 'Temel Içgûdü-
2' fılmüün
yapımcılanyla
görüşüyor. Russell, şu
günlerde Tom Cruise,
Cameron Dıaz ve
Penelope Cruz ile
birlikte 'Vanilla Sky'
adlı fılmın
çalışmalanru
sürdürüyor.
• Emlr Kusturlca.
31 Ocak'ta
Moskova'da, tekno-
rock müzik grubu 'No
Smoking Orchestra' ile
birlikte bir konser
verecek. Sinema
yönetmenliği dışında
20 yıldu- müziğe olan
ilgisini de sürdüren
Kusturica, Moskova'da
grupla yaptıklan 'Unza
UnzaTime' adlı
albümün tamtımını da
gerçekleştirecek.
• Haley Joel
Osment, Disney
Pictures'm yeni
projesi 'The
Country Bear'e
sesiyle katılacak.
Doğal ortamda
yaşayan bir gnıp
aymm öyküsünün
anlatıldığı fıhn,
gerçek
hayvanlarla
çekilecek.
• Harrison
Ford, Liam
Nelson ile
başrollerini
paylaşacağı ve
Kathryn
Bigelow'un
yöneteceği 'K-19' adlı
fümin çekimlerine 19
Şubat'ta başlayacaL
• Alan Parker,
yöneteceği 'David
Gale'in Hayatı' adlı
fihnin hazırlıklanna
başladı. Haksız yere
ölüme mahkûm edilen
bir üniversite hocasınm
öyküsünün
anlatıldığı filmde
başrolü George
Clooney
oynayacak.
• MIİOS
Forman,
Saul Zaents'le
birlikte Ispanyol
ressam Francisco
Goya'nın
yaşamını
fılmleştırecek.
Senaryosunu
Micheal Weller'in
yazacağı fihnin
2002'debitmesi
planlanıyor.
• Douglas
Adams. ünlü mizah-
bilınıkurgu serisi
'Otostopçu'nun
Galaksi Rehberi'ni
sinemaya uyarlamaya
çalışıyor. Adams, bu
konuda yönetmen Jay
Roach'la romamna
destek anyor.
Roman, sinemaya
uyarlandığı takdirde
oyunculan kendisi
seçecek olan
Adams, başrolleri Jim
Carrie ve Hugh
Laurie'ye vermeyi
düşünüyor.
• Jeanne
Moreau, Pans'te. ^
Güzel Sanatlar' . /^"l
-^
Akademisi'neüye
seçilen ilk kadın oldu.
73 yaşındaki aktris,
film ve audiovisiel
alandaki sanatsal
yaratıcılıgıyla
akademinin onur
üyeliğine getirildi.
• Frederlc
Belgbeder, 99
Frank' adlı
kitabını sinemaya
uyarlayacak.
Beigbeder,
otobiyografik
özellikler taşıyan
kıtabın günübirlik
yaşayan
başkahramanı
'Octave' rolünü
kendisi
canlandıracak.
• Stanley
Donen, Ye<fi
ölümcül Günah'
adlı bir komedi
filmi çekmeye
hazırlanıyor. 76
yaşındaki yönetmenin
bu filminin
senaryosunu Anthony
Mingella yazmış.
• Ewan
McGregor ve Jude
Law, Londra'daki The
Natural Nylon Theatre
Company'de sahneye
çıkacaklar. Tiyatronun
programında
Christopher
Marlowe'un 'Dr.
Faustus' ve John
Fowles'in romamndan
uyarlanan 'The
Collector' bulunuyor.
• John
Malkovlch,
'Yetenekli Bay Ripley'
fihninin devamı
niteliğindeki
'Ripley'sGame'de
'Ripley' rolünü
canlandıracak. Filmi
Liliana Cavani
yönetecek.