Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•\
SAYFA CUMHURİYET 12OCAK2001CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
AymKala
Haberi okuduğunuzda tüyleriniz diken diken
olmuştur herhalde. Haber, yurdumuzun sakinle-
ri mazur görsünler ama, en hafif deyimiyle bize
hiç de onur vermeyen bir yöresinden, Şanlıur-
fa'dan ya da birbirini izleyen kanlı töre cinayetle-
ri yüzünden artık çok kişi tarafından Kanlıurfa
olarak anılan kentimizden geliyor.
Çağdaş bir kafanın anlamakta güçlük çekece-
ği türden olan ve Ibrahim Arslan diye birinin
evinde geçen olay şöyle: Ailenin genç kızı Rec-
ve Arslan, 8 yıl önce, 11 yaşındayken tecavüze
uğramış, ama bunu söylemeye korkmuştur. Ara-
dan sekiz yıl geçince, olayı ailesine anlatır.
Aile meclisi toplanır ve karar verir: Kız bakire
değildir, istegiyle veya tecavüz sonucu olması
bir şeyi değiştirmez; kız öldürülerek "ailenin na-
musu" kurtanlacaktır.
Nitekim 29.yaşındaki ağabey karan infaz eder.
Genç kız göğsünden av tüfeğiyle vurulduktan kı-
sa süre sonra eve gelen güvenlik güçleri kısa bir
soruşturmadan sonra, gerçeği ortaya çıkanrlar.
Şu anda, ailenin kimi fertleri gözaltında, firar-
da olan ağabey Hüseyin Arslan da aranmakta.
Bu son olay kadar vahim olan bir başka husus
da, daha önce Şanlıurfa Ağır Ceza Mahkemesi
bir karannda, töreyi cinayetlerde hafifletici se-
bep saymış olmasıdır.
••*
Sevgili okurlar, şimdi soruyorum, hangi izan
sahibi insan, bu tür cinayetleri töre diye mazur
görebilir veya hangi vicdan sahibi kişi töreyi bu-
rada hafifletici bir neden olarak kabul edebilir?
İnsan canını hiçe sayan törenin demokraside
yeri var mıdır?
Ya da soruyu başka türlü soralım: Tecavüze uğ-
radığı için bekâretini yitiren kızı, bakire olmadığı
gerekçesiyle öldüren ve bu tür davranışları töre
diye olağan karşılayan insanlann, bu cinayetler-
de töreyi hafifletici sebep sayan hukuk sistemi-
nin egemen olduğu toplumun insanlık ailesinin
herhangi bir gelişmiş kurumu, örneğin AB içinde
eşit ve onuriu bir yeri olabilir mi?
Başka bir soru: Töre cinayetlerine karşı çık-
mak, yerel gelenekleri hiçe sayan birtoplum mü-
hendisliği midir?
Toplum mûhendisi olmayacağız, egemen de-
ğehere saygı göstereceğiz" diyerek insanlık dı-
şı davranışı onaylamak demokratlık, halkın de-
gerierine saygı mıdır?
Demokrasiyi böylesine çarpıtan bir mantık na-
sl bir mantıktır?
Urfalıların hakkını yemeyelim, bu kentimiz, tö-
re cinayetlerinin en yaygın olduğu yer, ama tek
yer de değil.
•••
Istanbul'un bir gecekondu semtinde, babası-
nın tecavüzüne uğrayan kızın durumu karşısın-
da, hocaya başvuran aileye, hocanın "babanın
içinde cin var, sakın müdahale edip cini kızdır-
mayın" yanıtı da başka bir kafanın ürünü değil.
Peki, Recai Kutan'ın, Marmara Üniversitesi
llahiyat Fakültesi Dekanı Zekeriya Beyaz'a öl-
dürmek üzere saldıran gözü dönmüş öğrencinin
eylemini kınayacak yerde, Beyaz'ı oraya atayan
YÛK Başkan'ı Gürüz'ü kınaması ile yukarıda
saydığımız eylemler aynı kafa yapısının çeşitli te-
zahürleri değil rrii?
Bu insanlarla demokrasi yapılacağını söyleyen
kafalara ne demeli?
Çağdaş demokrasiler, çağdaş asgari müşte-
rekler üzerine bina edilebilirler.
Bu asgari müşterekleri yakalayamayanlarla de-
mokratik bir düzen içinde yaşanabileceğini dü-
şünmek büyük yanlışın da ötesinde bir aymaz-
lıktır.
Ya bu kafaları eğitecek veya çağdaş değerie-
re saygılı olmaya zorlayacaksınız, ya da meyda-
nı onlara bırakıp, onlann ilkel düzenlerini ege-
men kılmalanna seyirci kalıp onlara boyun eğe-
ceksiniz. Bunun ikisi arasında bir başka çözüm
yok.
Bu kafalarla mücadele etmeden, onlann suyu-
na giderek demokrasiyi yaşama geçirmek müm-
kün değildir.
Böyle bir savaşımı, toplum mühendisliği ola-
rak niteleyen eyyamcılarla da ulaşamazsınız,
çağdaş yaşama ve demokrasiye...
47 sanık hakkmda dava açıldı
MKEK'de
mermiskamhıhANKARA (Cümhuri-
yet Bûrosu) - Makına
Kimya Endüstrisi Kuru-
mu'ndan (MKEK) sahte
belgelerle 500 bini aşkın
merminin Karadenız
Bölgesi'nde satıldığı or-
taya çıkanldı. Ankara
DGM Cumhuriyet Sav-
cısı Hakan Kızılarslan ta-
rafından şebeke üyesi 47
sanık hakkında iddiana-
me hazırlandı. Kızılars-
lan, "teşekkül haünde
mermi kaçırdıklaru sah-
teevrakdüzenledikleri ve
cûriim işlemek için çete
oluşturduklan" gerekçe-
siyle 47 sanık hakkında
dava açtı. Sanıklar ara-
suıdaMKEKSilahSatın
Alma Şube Şefı ile ku-
rumda çahşan 1 memur.
1 başçavuş, 11 polis, 4
Aras Kargo elemanı ile 1
matbaacmın da bulundu-
gu bildirildi. Kimlerin
elinde olduğu bilinme-
yen mermilerin. terör ör-
gütlerine satılmış olabi-
lecegi dile getirildi.
Alınah bilgiye göre,
MKEK'den yasadışı yol-
laria mermi alarak Kara-
deniz Bölgesi'nde satan
yeni bir şebeke ortaya çı-
kanldı. Şebekenın, mat-
baada çalışan üyesi saye-
sinde polislenn mermi
alabilmc iznine ilişkın
belgelenn sahtelerini
bastırdığı, daha sonra bu
belgelerle MKEKden
mermi alındığı ögrenildi.
Şebeke üyeleri bir sü-
re bu yöntemi kullanarak
MKEK'den mermi alma-
yı.sürdürdüler. Şebeke-
nin daha sonra bu yön-
temden vazgeçerek "Gü-
rel" ve "Arkadaş* adlı av
malzemesi satan iki işye-
ri ile anlaştığı belirtildi.
MKEK'den mermi alan
bu iki işyerinin, daha
sonra bunlan şebeke üye-
lerine sattığı kaydedildi.
Şebekenin son 1.5 ay-
lık dönemde MKEK'den
yasadışı yollarla 268 bin
700 mermi çıkardığı be-
lirlendi. Şebekenin 1996
yıhndan bu yana
MKEK'den 500 binin
üzerinde mermi aldığı
belirlendi. Ankara DGM
Savcısı Hakan Kızılars-
lan, 47 sanık hakkında
iddianame hazırlayarak
dava açtı.
Eski Enerji Bakanı Ancı önce ANAP'ın şeffaflaşması gerektiğini söyledi
'Ozefleştirme çöktüANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - ANAP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı Mesut Yıl-
maz'ın Başbakan olarak ilk kur-
duğu 48. hükümetin Enerji ve Ta-
bii Kaynaklar Bakanı Muzaffer
Ana, hükümetin özelleştirme po-
litikalannı "peşkeş" olaraknitele-
di. Ancı, özelleştirme sonucu ah-
nan fabrikalann ünitelerinin yüz-
de 95'inin arsa fıyatına almması-
m eleştirerek "Enerjide özel sek-
tör daha verimli çahşnnr esprisi,
özeJ sektör için ağaçlan yıkar, ar-
sa fryanna aldığı binayı satar de-
mek değildir. Ancak Türkiye"de
özeDeştirme bu noktaya gelmiştir.
PartiliolarakANAPın buyanhş
özeUeştirme yapısına çıkmasuu da
yadu^r>orum,a>ıplıyorum*
<
dedi.
Ancı, yolsuzluklann önüne geç-
menin şeffaflaşmaya bağlı oldu-
ğunu söyleyen Yılmaz'a "Keşke
ANAP şeffaflaşsa" diye seslendi.
Yılmaz'ın 1991 yıhnda kurdu-
gu ilk hükümetin Enerji ve Tabii
KaynakJar Bakam MuzafTer An-
cı, bakanlıktaki yolsuzluklan ve
ANAP'ın yaklaşımını Cumhuri-
yet'e değerlendirdi.
'PoBtika yanhş'
Ancı, Türkiye'nin özelleştinne
konusundaki politikasının tama-
men yanlış olduğuna dikkat çeke-
rek, şu görüşleri dile getirdi:
"Türkrye'debugün özelkştirme
sonucu ahnan fabrikalann işyerle-
rinin belki de yüzde 95'i arsa fîya-
tna saülır hale gelmiştir. Özelleş-
tirmenin ana amacı devietin han-
tallığı, politikacının müdahalesi
nedeni>le çauştınlama>an KÎT'le-
rin verimli caüşünbnasıydL Bunu
sadece ve sadece 'özel sektör illa
verimli çalıştınr" demek belki
doğru olmayabilir. Ancak 2000 yı-
h Türkiyesi'nde siyasi istikrarsız-
uk ve devlet yönetiminin geldiği
noktada devlet verimh' çalışünla-
bilir. demek mümkiin değil. Ama
özel sektör daha verimli daha ka-
liteli çahşünr esprisi de, ağaçlan
yıkar. arsa fıyatına aldığı binayı
satar demek değüdir. Bugün Tür-
kiye'de ÖzeDeştirme bu noktay-a
gelmiştir. Partili olarak ANAP'ın
bu yanhş özelleştinne yapısına sa-
• Mesut Yılmaz'ın ilk Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Ancı ANAP'ı suçladı. Ancı, "Özelleştirmede
iflas eden tüccar gibi da\Tanıyorlar" dedi.
hip çıkmasını da yadırgıyorum,
ajıphyorum."
Türkiye'de özelleştirmenin "zı-
vanadan" çıktığını vurgulayan
MuzafFer Ancı, "Özelleştinnede
iflas etmekte olan bir füccann ak-
şam pazan mallaruun saüJdığı ka-
fa yapısına doğru gelindi" dedi.
Ancı kendisinin böyle bir bakış
açısı olmadığını belirterek "Bizim
amacımız önıeğin elektriği ben-
den daha ucuza taşraya götürebi-
lecek özel sektöre bu işi vermekti.
Kendim bir işi 1 lira> a yaparken.
aynı işi 3 liraya yapan özel şirkete
neden \ere\im ki. Bu düpedüz
devleti peşkeş çekmektir" diye ko-
nustu.
'AINAP şefiFaflaşsın'
ANAP Genel Başkanı ve Baş-
bakan Yardımcısı Mesut Yıl-
maz'ın "Birçokyolsuzluğun önü-
ne geçmenin yolu şeffaflaşmaktır"
dediğini anımsatan Ancı,
u
Keşke
ANAP da şeffaflaşsa" dedi. "Ba-
na imkân ve yetki verirseniz ben
Turidye'yi partirn gibi idare ede-
ceğim" diyenlere seslenen Ancı,
şunlan söyledi:
"Siyasi hayatta sennaye mület-
veldli sayısı, oy yüzdesi. Zaman
geçtikçe bu oranı artünyorsanız
başanİısmızdemektir. Ancak Me-
sut Yıhnaz için başanh niteleme-
sini kuDanmak doğru mu bflemi-
yonım. ANAP'm başuıa geldiğin-
de oy oranı ve milletvekili sayısıy-
ta son seçimlerdeki rakamlan kar-
şılaşönn."
İĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN
• EN0JJÎ YOL5UZLÜ&UVLA İL64Ü
Enerji sektörüyle ilgili demokratik kitle örgütleri, ihalelerin
TEAŞ'ın zaran 30 milyarANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-Elektrik Mühen-
disleri Odası (EMO) ve
Enerji Yapı Yol-Sen, Tür-
kiye'nin, tarihinin en bü-
yük bunahmıyla karşı kar-
şıya bulunduğunu vurgu-
layarak enerji bunahmının
değil, yönetim bunahmı-
nın yaşandığına dikkat
çektiler.
EMO Başkanı Ah'rığit,
15 yıldan bu yana izlenen
eneni politikalan nedeniy-
le enerji bunalımına giren
Türkiye'nin 2001 yılını
karanlık içinde geçireceği
uyansında bulundu. Ener-
ji Yapı Yol-Sen Genel Baş-
kanı Cengiz Faydah da
enerji sektöründe yaşanan
yolsuzluklann büyüklüğü-
ne dikkat çekerek ANAP
Genel Başkanı ve Başba-
kan Yardımcısı Yılmaz'ın
operasyonun ucunun ken-
disine de dokunmasmdan
korktuğu için tepkisel dav-
randığmı söyledi.
EMO Genel Başkanı
Yiğit ile Faydah, ortak
açıklamalannda, enenı
alanında yaşanan yolsuz-
luklann 1984 Özal iktida-
n ile başlayan "Benim me-
munım işini bilir" dıyen
anlayışın ürünü olduğunu
vurguladılar.
Ali Yiğit, Enerji ve Ta-
bii Kaynaklar Bakanı
Cumhur Ersümer'in ope-
rasyon çerçevesinde yürü-
tülen soruşturmanm "sela-
meti" açısından bir an ön-
ce görevden alınması ge-
rektigini belirterek operas-
yon çerçevesinde konuşu-
lan 350 milyar dolarlık
yolsuzlugun gerçek vurgu-
nun yanında çok küçük
kaldığını söyledi.
Ali Yiğit, geçen yıllarda
gerekmediği halde hükü-
metin elektrik kesintileri-
ne gittiğini anımsattı.
Enerji Yapı Yol-Sen Ge-
nel Başkanı Cengiz Fayda-
lı Türkiye'de yaşanan kri-
zin boyutlanna dikkat çek-
ti. Faydah, bugüne kadarki
ihalelerin birçoğundan
devletin zarara uğratıldığı-
nı anlatarak şu örnekleri
verdi:
Perinçek: Askeri darbe yok
askere darbe söz konıısu
Istanbul Haber Servisi - Işçi Partisi
(İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek,
"Kasırga" ve "Beyaz Enerji" operas-
yonlanmn, Ayduı Doğan ve Mesut Yıl-
maz'a dayandığını öne sürdü. Per-
inçek, Içişleri Bakanı Tantan'ın gö-
revden alınmasının Milli GüvenJik
Kurulu'nca engellendiğini iddia etti.
Perinçek, partisinin Istanbul II Mer-
kezi'nde düzenlediği basın toplantı-
sında, ANAP'm katıldığı koalisyon-
larda. " Hiçbir zaman, Enerji Bakan-
hğı'nı hiçbir partiye birakmadığma"
dikkat çekerek "Bunun nedeni,enerji-
nin çağımam, en buyfik VTirgun kayna-
ğı ounasıdır" dedi.
Aydın Doğan ve Yılmaz arasında,
"Sahte bir çanşma"mn bulunduğunu
belirten Perinçek, "Orduya karşı aynı
taraftadıriar" dedi. "Askeri darbe"
söylentilerinin, asılsız olduğunu söy-
leyen Perinçek, "Askeridarbeyok.As-
keredarbe sözkonusu. Hırsızhğa,tala-
na karşı çıkan ordu, jandarma, yıpra-
ühnak istenrror. Telaşa düşen Yıbnaz,
'Asker geliyor, rejim tehdıt altmda' dî-
yerek bayatiamış yöntenüerle suç gjz-
lemeye çahşryor" dedi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
iptalini istedi
dolar'
• AKTAŞ Elektirik
AŞ'nin hikâyesi tam bir
hukuksal ve ekonomik
skandala dönüştü Burada
yaşanan yolsuzlugun mik-
tan 300 trih/on liradır.
• Afşin-Elbistan Santra-
lı'nda meydana gelen pat-
lamada 500 milyon dolar-
lık zarar oluştu.
• DPT raporlanna göre,
yap-işlet-devret ve yap-iş-
let modelleriyle yapılan
elektrik santrallannın şir-
ketlerine verilen ahm ga-
rantisi uygulaması nede-
niyle TEAŞ şu ana kadar 1
milyar dolara yakm zarara
uğratıldı.
• Mavi Akım Projesi i-
ki ANAP'h bakana verildi.
Rusya, Karadeniz'in dibi-
ne döşeyeceği boru hattı
için fmansman yaratmaz-
ken, Türkiye hiç düşünme-
den Samsun-Ankara hatö-
nı inşa edecek konsorsiyu-
ma 50 milyon dolarlık
avansı, hem de sözleşme-
den sonra yapılan değişik-
likten önce ödemiştir.
Bakan bürokratlarını sucladı
Ersümer: Raporun
vaıiığından
bilehabersizjun
ANKARA (Cumhuri-
yet Bûrosu) - Enerji ve
Tabii KaynakJar Bakanı
Cumhur Ersümer, "Be-
yaz Enerji" operasyonu
öncesinde Teftiş Kurulu
raporlannın sumenaltı
edilmesi konusunda, gö-
revden aldığı bürokratla-
n suçladı. Mevzuat gere-
ği, TEAŞ'm işlemlerine
onay ve olur vermesinin
söz konusu olmadığını
iddia eden Ersümer, "So-
nımlu sayümam mûm-
kün değiL Ben görevimi
yapnuşun. Neyiincehyor-
htr bümiyorunı" dedi.
Enerji Bakanı Ersü-
mer, enerji yolsuzluklan
konusunda Başbakan-
lık'ta bekletilen Başba-
kanlık Teftiş Kurulu ra-
poru ve TEAŞ'ta bekle-
tilen Bakanlık Teftiş Ku-
rulu raporlanna ilişkin
sorulan yamtladı. Ba-
kanlığın telefonlanmn 3
ay dinlendiğini açıklayan
Cumhur Ersümer. "Içiş-
leri Bakanbğı'na ulaşan
ve bana da iletilen iddi-
alar arasında 'Bu bakan
burada durduğu sürece
biz bunu yapamayız...'
Buna benzer iddialar
var. 3 ay dmlemişler ba-
kanhğL Beninüe ilgisi ol-
sabubilgilerbanaverilir
miydi?" diye konuştu.
Başbakanlık'taki ra-
porun varlığından bile
haberdar olmadığını
kaydeden Ersümer, ken-
di içinde çelişkiler içeren
şu açıklamayı yaptı:
"Oavbekletfldiğisöy-
lenen rapor Enerji Ba-
kanhgı'nda değil, TEAŞ
Genel Müdüriûgûnde
bekletilnıiştir.Raporbek-
letildi mi, bekletibnedi
mi? Mutiaka incelenecek
Ama bu haberieri janh,
maksatu. çarpınlnuş bu-
hıyorum. Bu rapor 13 a>
bekletihnemiş, beniro
önûme geldikten sonra 1
ay dobnadan ilgili genel
müdûriüğe sevk edümiş-
tir. Ben hiçbir şeyi gecik-
tirmedim. Onun yerinc
geçip benim davavı aç-
mam mümkiin değiL"
Cumhur Ersümer, ra-
porun gereğinin yapıl-
maması üzerine neden
harekete geçmediğine
ilişkin soru üzerine, bir
bürokratı görevden al-
mak için çok saglam ge-
rekçeler bulmak gerekti-
ğini belirtti.
Cumhur Ersümer
FP'nin araştırma öner-
gesi konusunda Mec-
lis'in vereceği karara
herkesin saygılı olması
gerektiğini söyleyen Er-
sümer. "Bırakalım yargı
görevini yerine getirsin"
dedi.
Enerji Bakanı, bir ga-
zetenin manşetinde
"düğmeye basan kişi"
olarak sunulan eski TE-
AŞ Genel Müdürü Zeki
Köseoğlu için de "Varsa-
>ımlaria hareket etme-
meklazım"dedi.
Ersümer'e istifa çağrısı
Ihcak, YDK'nin
raporunu açıkladı
ANKARA (Cumhuri-
yetBûrosu)- FP Istanbul
Milletvekili Nazh Ibcak.
Başbakanlık Yüksek De-
netleme Kurulu'nun (Y-
DK) enerji dagıtım tesis-
lerinin işletme hakkının
devri konusunda hazırla-
dığı raporda, şartname
ile sözleşmeler arasında-
ki çelişkilerin açıkça or-
taya konulduğuna dikkat
çekti. Ilıcak, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı
Cumhur Ersümer'in
baskı yoluyla TEDAŞ
Yönetim Kurulu'nun de-
vir sözleşmesinde deği-
şiklık yaptırdığım savun-
du. FP Genel Başkan
Yardımcısı Lütfii Esen-
gün de Ersümer'in isti-
fasmı istedi.
Nazh Ilıcak, parla-
mentoda düzenlediği ba-
sm toplantısında, "Beyaz
Enerji" operasyonunun
ardından yaşanan tartış-
malara değinerek "Evet,
asker siyasete de kansa-
maz, ekonomhe de mü-
dahale edemez. tsmi be-
Hrtilmeyen askerierin za-
man zaman siyasete mü-
dahalesine, ekonomiye
müdahalesine şahit ol-
duk. Demek ki hükümet,
asker siyasete. ekonomi-
ye müdahale edince sesi-
ni çıkarmıyor, yolsuziuk-
lara müdahale edince kı-
yametkopuyor" diye ko-
nuştu. Ilıcak, Ersümer'in
TEAŞ'taki yolsuzluklar-
la ilgili olarak Aralık
1999"da hazırlanan Tef-
tiş Kurulu raporunu 13
ay beklettikten sonra ge-
reğini yaptığına dikkat
çekti. Ilıcak toplantıda,
Başbakanlık YDK'nin
1997 tarihli "Ivedi Du-
rum" raporunu da gaze-
tecilere dağıttı. Ilıcak, ra-
porda enerji santrallan
devir sözleşmelerinde
şartnameden farklı un-
surlar yer aldığının ve
bunlann değiştirilmesi
gerektiğinin belirtildiği-
ni vurguladı.
Lütfü Esengün de dün
düzenlediği basın top-
lantısında, operasyonun
ardından yaşanan "as-
ker-sfvil" gerginliğine
dikkat çekerek "Siyasi
ahlak gereği Ersümer'in
görevinden aynlması ge-
rekir"dedi.
oralcalislar@yahoo.com
Büyük gazetelerden birinin yan
manşetinde dün şöyle bir başlık yer
aldı: "O asker bulunacak, BUU" Bu
sözler Başbakan Bülent Ecevit'e
aitti. Ecevit'in söylediklerinden akta-
nlan bir başka cümle ise şuydu:
"Gizli görevliler demokrasiye gölge
düşürdü." Haber şöyle devam edi-
yordu: "Başbakan 'Beyaz enerjiope-
rasyonunu biz başlattık' diyen aske-
rin peşini bırakmamaya karahı. Baş-
bakan dünyenibirçağnda bulundu:
'Sorumlular bir an önce bulunsun ve
haklannda gereken işlem yapılsın.
Eğer bu yapılmazsa, dikta heveslile-
ri yersiz hevese kapılabilir; kışkırtıcı-
lığa kalkışabilir."
Ecevit gibi, sözünü dikkatle tartıp
söyleyen tecrübeli bir siyasetçinin
bu sözleri önemli mi? Bu kadar ısrar-
lı bir tutum alması nasıl yorumlan-
malı? Bir görüşe göre Ecevit'in bu
sözleri önemli değil. Daha düne ka-
dar onlar 28 Şubat'ın hükümeti ola-
rak çalışmadılar mı? Onlar bir yarı
askeri darbenin desteğiyle işbaşına
gelmediler mi? Bu nedenle onlann
Türkiye Sivilleşme Yolunda mı?
askerte girdikleri darbe ve sivilleşme
tartışması çok da bir anlam ifade et-
miyor.
Soruna bugünün gerçeği açısın-
dan baktığımız zaman böyle bir gö-
rüş, bu sert tartışmayı açıklamaya
yeter mi? Ecevit neden hükümeti he-
def aldığını düşündüğü askerin -ki
haberi veren gazeteye göre bu asker
bir üst düzey komutan- bulunması-
nı, hakkında gerekenin yapılmasını
ısrarla istiyor? Üstelik bu ısrannı sür-
dürürken 'dikta heveslileri'rim varlı-
ğından ve bunlann önünün kesilme-
si gerektiğinden söz ediyor?
Benzer bir üslubu Başbakan Yar-
dımcısı Mesut Yılmaz da kullanıyor.
O da 'askeri rejim heveslilerinden'
söz ediyor. Bu hükümeti oluşturan
ANAP ve DSP'nin, 28 Şubat süreci-
nin sonunda yıkılan REFAHYOL hü-
kümetinin yerine koalisyon kurduk-
lan bir gerçek. Bu nedenle bazı ke-
simlerin suçlamalanna da hedef ol-
dular. Hatta geçen yılki seçimlerden
sonra koalisyona giren ve türban ko-
nusunda farklı birtavır alacağını söy-
leyerek kampanya yürüten MHP de
benzer suçlamaların hedefi haline
geldi.
Ancak son günlerde enerji operas-
yonuyla ortaya çıkan, çok ciddi eko-
nomik ve stratejik boyutlan da olan
yen
!
birtartışma başladı. Bu tartışma
geçmişten gelen bir birikimin üzeri-
ne oturdu. Kürtçe eğitimle ciddi bir
gerilime neden olan yakın bir tartış-
ma yaşadık. Bu tartışmada Genel-
kurmay'la Başbakan arasında
önemli görüş farklan ortaya çıktı. Za-
man zaman güvenlik konularında
Genelkurmay'la hükümetin farklı tu-
tumlar aldığını izledik.
Bu farklılıklar AB sürecinin geliş-
mesiyle zaman zaman siyaseti kilit-
leyecek noktalara kadar vardı. Belki
de öyle yansıdı. Bunlan tam olarak
bilemiyoruz. Fakat hükümetle asker-
ler arasında böyle bir aynmın yaşan-
dığını kabul ediyoruz. Işte son ener-
ji operasyonu sırasında bu tartışma
bir üst düzeye sıçradı. Bir general
açıkça hükümetin bir üyesinin 'üstü-
nün çiziteceğini' söyledi.
Ecevit, bu noktada devreye girdi
ve böyle bir açıklamayı yapanın bu-
lunmasını ve hakkında gereğinin ya-
pılmasını istedi. İki gündür bu ısran-
nı sürdürüyor. Herhalde bundan son-
ra konu yargıya intikal edecek. Bu-
rada nasıl bir süreç izlenecek onu
göreceğiz.
• • •
Ecevit'in tutumu önemli. Bu tartış-
ma bir sivilleşme tartışması mı diye
sorulursa bir yönüyle buna evet di-
yebiliriz. Ancak, sorun askerie tartış-
ma sorunu değil ya da onunla sınıriı
değil. Türkiye'yi 12 Eylül düzeninden
kurtarmak bir tartışmanın, bir tutu-
mun sonucu olamaz. Ceza yasala-
nndan, MGK'nin kuruluş kanununa
kadar tartışılması gereken onlarca
yasa var, onlarca idari tutum var. Bü-
tün bunlann sorumlusu da asker de-
ğil, sivil iktidarlar. Eğersivil iktidarlar,
gerçekten bir sivilleşme niyetinde ıs-
rariı olsalar sorun çözülebilir. Ne ya-
zık ki, siviller henüz sivil değiller. On-
lann dünyaya bakışlan, olaylan yo-
rumlayışları da ne yazık ki demokra-
tik ve özgürtükçü değil. Bu nedenle
Türkiye'nin sivileşmesi bir süreç, bir
anlayış değişikliğinin ürünü olabilir.
Şu ana kadar, bu konuda atılmış cid-
di bir adımdan söz edemeyiz.
Ecevit'in, ısrariı tutumunu yine de
önemsiyorum. Ancak bu ısrariı tutu-
mu genel demokratik konularda da
göstermesini ve ısrartı olmasını bek-
liyoruz.
• • •
Necati Cumalı'yla, tath sohbetle-
rimizi birkaç yıldır yapamıyorduk. O-
nun sosyalizmin konularına olan ya-
kın ilgisi nedeniyle sohbetlerimiz ço-
ğu zaman teorik konularda olurdu.
Onu yitirdik. Çok üzgünüm, özlemle
anacağım, çok arayacağım.