17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12OCAK2001CUMA 14 KULTUR [email protected] Edebiyatımızın çeşitli dallannda ürünler veren Necati Cumalı 'alacaklı'ydı yaşamdan 'Ben şahim,gelecek adamtyun 9 KültürServisi- " Kaderimi düşündümhayatın içinde /Ben şairim, gerçek, gelecek adamıyım " llk şiiri 1949'da yayımlandı edebıyat dergilerin- de. Ozamanlaradı Ahmet NecatiAcaridi. Birtür- lü severaediği soyadını mahkeme karanyla değiş- tirerek adıyla uyumlu olan 'Cumah' soyadını al- dı. 'Önce adından başlamısn şiire.' Şiirle başladı- ğı edebiyat yaşamında roman, öykü, oyun, senar- yo dallannda sayısız ûrün verdi. Özlemle, aşkla, öfkeyle taşıdı yüreğindekileri yapıtlanna. Şiire başlaması 'başkalarına benzemiyor- du'."Önce öğrendim şiirin ne olduğunu; sonra yazmaya başladım. Liseyi bitirdikten sonra şiir yazmaya başladığımda Yunus'tan başlayıp o gü- ne uzanan tüm şairleri çok iyi öğrenmiştim. Çok çabuk buldum şiirde kendi sesiraL Yöntemim açık- n. Çevremde, vaşamda aradım şiiri. 'Kızılçuliu Yo- lu'nda topladığım Uk şürlerimle, çocukluk anıla- nmdan başlayarak yaşamın beni etkikyen renk- lerini getirdim. Nasıl yaşarsam. nasd konuşursam öyle yazryordum." Şiir farklr bir yere sahipti yüreğinde: "Şair, sa- dece kendisinin dostu ve düşmanıdır. Öncetikk yazdığınız şiiri kendiniz sevmeüsiniz." 'Yaşadıkça boş durmam ben' Yaşamındakı her şeyi, işini, kazancını hep şi- ire göre düzenlemışti. Yaşam onun için nerede tü- kendiyse hemen değıştırmişti düzeninı. Sayısızçev- reye gırip çıkmıştı. Hukuk fakültesi yıllannda Ankara'da, aralannda Orhan \ieti, OktayRifat, Me- lih Cevdet Anday, Nurullah Ataç, Sabahattin Ali, Cahit Sıtkı gıbı edebiyat adamlanmn oluşturdu- ğu gruba 'yeniyetae bir yazar' olarak katılmıştı. Bir üniversite de bu çevre olmuştu; "öyle çok şey öğrendim ki onlardan-." Urla'da kendisine yeni ufuklar açan avukatlı- ğa başladığı dönemlerde yazdığı 'Zeüş', 'Nahn- lar' ve 'Susuz Yaz' gibi yapıtlan yaşamla, yaşa- mın gerçekleriyle tanışıklığın ürünleriydi. Ege yöresindeki kasaba ve kırsal kesim inşanlannın sorunlanru yansıtan Curaalı, 'TOtün ÜçlemesT olarak bilinen roman dizisi 'Tütûn Zamanı' (Ze- liş), 'Yağmurlaria Topraklar', 'Acı Tütün'de 1950'lerde Urla'daki tütün üreticilerinin gûçlük- lerle dolu yaşamını akıcı, şiirsel bir dille aktardı Ancak avukatlığın şiiri öldürdüğünü görmüş- tü. Bir gün anıden Paris'e gıtmeye karar verdi. Tûm cömertliğıyle yaşamının belki de en güzel gün- lerinı sunan Paris'te, Türkçenin dünyanın en gü- zel dillerinden biri olduğunu, en önemlisı de 'şi- ir dili' olduğunu duyumsamıştı. YapmacıkJıktan ve takJitten kaçma, salt güze- li arama çabası dönemin eleştirmenlerince "Ne- e zaman ki bana 'Uzak Haziran'ın şairi ya da 'Derya Gûlü'nün yazan diyorsun, işte o zamanbenim değerim var demektir. Boşuna yaşamadım. Olanaklan elden geldiğince zorlamaya çalıştım. Kaderim bana yaşama şansı verdi. Ben de bunun hesabını vermeliyim. 'Bu yaşa kadar ne yaptın' diye sorulacak olursa alacaklı çıkanm ben. cati Cumah'nın şiiri, saçlannı geriye atnuş bir ba- lerin sadeliği gibidir" olarak değerlendirildi. Şı- innin bugüne uzanan sadeliği ve geleceğe kalma- sı konusunda, "Edebiyat bir şiir mezarhğHhr. Pek az şiir ayakta kalmıştır bugüne dek. Yalnız iyi şi- ir' eskimez. Kaba şiirin içinde hayat tohumu var- dır. Biçim olarak baglamdır, tek dizesini degişti- remezsiniz- Değerler, beğenüer değişirbelki, ama degtşmeywı bir tek şeyvardn-şiirde: Duygulan obn- ca çıplakhgryla anlatmak" diyordu. Bu yüzden şurlenne karşı acımasızdı. 70'in üzerinde şiirini yok etmişti. Kendisini baştan be- ri denetlemişti: "Onlan ben seçmezsem yaşam zatenseçecekti.55ydhkedebiyat uğraşunda iki de- fa ölen şairier gördüm. Önce bu dûnyadan gitti- ler, ardından şöıieri yok otdu." Sanat anlayışını "Garip" ve "1940 Kuşağı"nın etkilerinden anndırarak kurmaya çalıştı ve yalın, aydınlık bir duyarlıhğı, lirik şiirlerîe yansıttı. Başlıca konulan bireyin gûncel kaygılan, sevileri, sevinç ve özlemleri, aynhk ve acılanyla birlikte çağın sorunlanydı. "Once rûzgânn taşıdığı to- num gibi küçücük bir şey düşer akhma. Bir an- lamdır bu, bir gerçekfir, yaşam ilişkilerimizde öz denebflecek bir durumdur. Esin,olsa olsa bu ola- bflir.O tohumu alır genştiririm sonra.Yazacak du- ruma gelmesini beklerim, yazarun, beğenmem, bir daha yazarun. Gün, ay, yd ne kadar geçerse ge- çer böyle. Yedi sekiz kez yazdığım oyunlar vardır. Bir şiiri eksik, uymayan bir kelimesini bulabilin- ceye kadar kaç kez ya/dığunı kendim de bilmem. Her yazışun sevinçle biter. Çok geçmeden sevinç geçer, yazdüdanmın kusurunu görürüm. Yazar- ken coşanm,yazdıktan sonra da yazdıklanma sal- dınnm. Yeni baştan yazanm.Yaşadıkça boş dur- mam ben_. Şürimiz ise 2. Yeni'den sonra söze bo- ğuldu. Oysa şiir az sözle çok şey aniaür. Tuğla gi- bi döşemebsiniz şiiri Sarsınca dökülmemdL Sağ- lam olmalı. Benim için yazdmış, brardiğim her şi- ir. her piyes; vurulmuş bir avdır: Bitti, çektim vur- dum onu. Şimdi ben silahım omzumda, yenisinin peşinde koşanm. Gerçek mutluluk bir şiiri ya da bir piyesi bitirdiğim an. Yülar geçtikçe büyük bir yorgunluk var benim üzerimde. ben buraya kolay gelmedim ve hâlâ da geünedim. Ne zaman ki ba- na Uzak Hazıran"ın şairi ya da ne bileyim 'Der- ya Gül ü" nün yazan diyorsun, işte o zaman benim değerim var demektir." Hammaddesi yaşadığı toplum ve insandı Tüm yapıdannda kendisini vuran, anı bırakan bir şeyleri kaleme almıştı: "Nahnlarpiyesim,a\n- katugımda almış olduğum bir kıy kaçırma dava- sından oluşru. Susuz Yaz, üstiendiğün bir su an- laşmaznğı davasından doğdu. Mıne ise 1949 yılın- da, Uk oyunum Boş Beşik oynarken aklıma düş- tü; köyûn birinde bıçakla kayınpederini öldüren genç ve güzel bir kadînın dramrydı. Bütün bunla- n yaşanmış olaylardan harekede yazdım." Bir Makedonya göçmeni olarak 'Makedonya 1900' ile bu yapıtın devamı niteliğındeki 'VJran Dağlar'da günümüzde dünyanın en büyük soru- nu olan etnık aynlıklan yanıtladı. Cumalı için önemli olan; düşgücüyle gerçeği harmanlayıp herkesin okuduğu zaman içinde ken- dini bulabiieceği. bir anlamda kamuoyunun tanı- yacağı birtipi yaratabilmekti. Hammaddesi ise duy- gulan, düşünceleri, hüzünlen, sevinçleri, yaşadı- ğı toplum ve ilişkiler yumağı içersindeki insan- dı. ÇocukJuğundan beri okuduğu bütün klasik ro- manlarda görüntü önce gelmişti. O da yapıtlann- da bir dünya kurarken beyninın içinde oluşan fo- toğraflan yansıtıyordu. Oykü, roman ve oyunla- nndan bazılan sinemaya uyarlandı. Yapıtlan bir- çok dile çevrildi, yurtdışmda sahnelendi. 75 ya- şında şöyle bir geriye dönüp baktığında ne hisset- tiğıni şöyle anlatıyordu: "Boşuna Yaşamadım Ben diye bir şiirini vardır. Gerçekten de boşuna yaşamadım. Olanaklan el- den geldiğince zortamaya çahşüm. Kaderim bana yaşama şansı verdü Ben de bunun hesabını verme- liyim. 'Bu yaşına kadar ne yaptın" diye sorulacak olursa, alacakh çıkanm ben. Yaşamunı iyi değer- iendirmeye çausüm. Çönkü yaşam, bir alacak-ve- recek meselesidir. Kimsenin hayiazfak etmeye hak- kı yok vaşamda." Çok yönlü, başanlı bir edebiyatçıydıMEMET Fli\T- Çok yönlü, her alan- da başanlı bir yazın adaînıydı. Şiir, öy- kü, roman, oyun, senaryo her türde ses getıren ürünler verdi. Yapıtlanyla ölüm- süzlüğe ermış, mutlu bir sanatçı olarak aynldı dûnyadan. SELLMILERİ - Necati Cumah, çağ- daş Türk edebıyatımn en incelikli sanat- çılanndan biriydi. Tûrkçemizi gönül- den sevmiş bu yazar duyarlı şıirlerinde, o kadar çok sevdiğım öykülennde, 'Mi- ne' ve 'Derya Gülü' gibi unurulmaz oyunlannda ınsanın dinmez hüzünleri- ni, içe alatıbnış gözyaşlarmı işledi. Onun 'Yalnız Kadın", 'Ay Bûyürken Uyuya- mam' gibi bazı öyküleri bende başli ba- şına bir hayat niteliğinde yaşar durur. Ne- cati Cumalı'dan aynlışla edebiyatımız onurlu, alçakgönüllü, ülkülere bağlan- mış gerçek bir yazannı daha yitirdi ne yazık ki. ŞÜKRANKURDAKUL-1948'delz- mir'de başlayan arkadaşhğımiz son yıl- lara kadar sürdü. Yaranlan karşısmda nes- nel kalabildığimı sanıyorum.'1940 Ede- biyat Hareketi' içinde şiiri, öyküleri ve oyunlanyla ayn bir yeri vardı. 1950'li yıllarda Yaşar Kemal'in nitelemesiyle 'yaşlanmaz şair çocuk" kişiliğini yan- sıttığı unutulmaz şiirler yazdı. Yeni bir öykü dili yaratması da bu yıllara rast- lar. Gelecek kuşaklar, Necati Cumalı'yı bıraktığı şiir, öykü, roman ve oyunlany- la 20. yüzyılın klasiklerinden biri ola- rak anacaklar. OKTAY AKBAL - Bir eksilmedir, kendi içimizde bir yokoluştur, neredey- se kendi ölümümüzdür çok sevilen bir dostu yitirmek. Necati Cumalı yanm yüzyıldır tanıdığım, sevdiğim, edebi- yatımızın en büyük yazarlanndan -bi- riydi demiyorum- biridir. Çünkü Cu- malı gibi sanatçılar ölmez. SAMİKARAÖREN- Elli yıllık dos- tum büyük şair, gerçek sanat adamı, sev- gili Necati Cumalı da sanat çevrelerinin ve aydınlanmızın yüreğını yakarak dün- yanuzdan aynldı. 'Büyük şair' dedim, sevgili Necati, yazınımızın yalnız şiir tü- ründe değil. roman, öykü, oyun ve de- neme türlerinde de ölümsüz yapıtlar bı- raktı. Sevgili Cahit Külebi "Biz bir al- tin kuşağız" derdi. Necari'nin ölümüy- le o altm kuşaktan birini daha yitirdik. Çok acı... Tazeliğini koruyan şiirleri ve öbür yapıtlan, onun bize en büyük en büyük armağanıdır. Tesellimiz onun ya- pıtlandır. DOGAN HIZLAN - Necati Cumalı yazar olarak, şaır olarak, tiyatro adamı olarak, yanı sıra dost olarak da çok sev- diğim bir insandır. Oyunlannda her za- man bir Anadolu panoraması görmü- şümdür. Oyunlannda Balkanlar'a ve Anadolu'ya farklı birbakış vardır. Coş- kusunu her gjrdiği toplantıya yansıür, bir şairin gerilimini, heyecanını her zaman taşır ve girdiği ortamı değiştirirdi. Y1LDIZKENTER-Necati Cumalı yı ilk, gençlik yıllanmda şiirleriyle tanı- dım, sonra öyküleriyle. Sonra oynadı- Kenter Tryatrosu'nun sahnelediği 'Derya Gülü'nde Yıldız Kenter ve Müşfık Kenter. 'Mine' fdminde Türkan Şoray. ğım, yaşadığım ve kiınilen arük benim de birparçam olan oyunlanyla... 'Mran Daglar'la yepyeni birhayranlıkla roman- cı Necati Cumalı'yı tanıdım. Izmir tur- nesinde dost olduğumuz Cumah, oyun- lannı oynarken ailemizin bir parçası ol- du. Herkesin sevdiği tarafi büyümemiş çocukluğuyda En yakın dostlanyla bi- le kavga ederdi ama hemen unutulur gi- derdı. Türkçesini her zaman büyük bir ke- yifle izledim. Yapay bir Türkçesi yok- tu.0 güzelim Türkçesı hep yaşayan, can- lı ve kıvraktı. Çok üretken, heyecanlı, sevecen ve sinirliydi. Çok özleyeceğim ama bıraktıklanyla durmadan onu yaşa- yacağız. ŞUKRANGÜNGÖR-Necarj'yle îz- mir'de iki tiyatro ve şiir aşığı olarak ta- ruştık. Sonra bir gün tiyatrosuna hayran olduğu Fransa'ya gitti, an kovanı gibi iş- leyen avukatlık yazıhanesininkapısına kı- lit asarak. Döndüğünde ben Muhsin Er- tu^ui'un yönettiği tiyatroda çahşıyordum. Birakşamüstü 'DeryaGülü'nü getirdi, fi- nali yoktu, 'bir piyesim daha var, Şefair Tiyatrolan hiç beğenmedi' dedi, kısaca oyunu özetledi. 'Hemengetir' dedim, sa- bahakadar oyunu okudum, bayıldım. Sa- at 09.00'da telefon açtım kaleminden öperim' dedim. 'Nahnlar'ı oynamaya bâşladık. Her vesileylebunuhayanıun en mutlu olayı olarak anımsardı. EğerFran- sa'ya gitmeyip, avukathğa devam etsey- di, çok daha iyi oyunlar yazabUirdi. RECEP BfLGINER - Necati Cuma- b, edebiyatın temel direklerindenbin idi. İyi biryazar, iyi bir şair, iyi birtiyatroya- zan, iyi bir roman ve hikâye yazan, bu- nun yanı sıra iyi de bir düz yazardı. Ye- ri doldurulamayacak bir edebiyat ve kül- tür adamıydı. Eserlerini kabul ettirebıl- mek için çok çekti, bunun yanı sıra has- talığından dolayı bedeni de acı çekti. NEDRET GÜVENÇ-Necati Cuma- h'nın önemi anlatamayacağım kadar büyük. 'Boş Beşik' oyununu, benı tiyat- roda izledikten sonra yazmıştı. Her şey- den önce, özellikle de 1940'h ve 50'li yıllann Türkıyesi'nin en büyük aşk şa- iridir. Oyunlannda, birparçaımz olan Ma- kedon insanının yaşam biçimini çok iyi bir şekilde yansıtır. Haldun Taner ve MeJih CevdetAnday la birlikte Türk ti- yatrosunu yapılandıran üç yazardandı. ADNANBESYAZAR- Necati Cuma- lı, edebiyatın her alanına el atmış, hep- sinde de belli bir basan düzeyinin alti- na düşmemiştır. Yazdığı her türde yalın- hk temel ilkesidir. Şiirlerinde, öyküle- rinde, oyunlannda ve denemelerinde tutanak' anlayışmda değıl, insan ger- çeği boylamında vermiştir. Onu kitlele- rin benimsediği bir yazar durumuna, bi- çemindeki bu yalınlık, seçtı^i konular- daki sorunsallık getırmıştir. Orneğin ka- dının erotizmı de aşan cinselliğini 'Ay Bûyürken Uyuyamam'daki beğeni dü- zeyinde kimse açık açık işlemeyı göze alamamıştır. Bunu güncelhğin tuzağına düşüp yapmamış, yazınsal beğeni öyle anlatılinasını gerektirdiği için yapmış- tır. Öylesine canlı bir insandı la, yüzü- ne ölüm perdesi yakışmayan tek insan kim deseler, onu gösterirdim. Gecesi gündüzü çalışmakla geçen onurlu bir yaşamı oldu. Obür tarafa yüreğiyle, eme- ğiyle gidiyor. Bir sanatçı için az şey mi? ATAOL BEHRAMOGLU - Necati Cumalı her şeyden önce,tipkıCahit Kü- lebi, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Ceyhun Atuf Kansu ya da Sait Faik gibi, renkli Türkçesi, sıcak ve akıcı şiir diliyle, haDc- çı insancıl şiirimizın seçkın bir şairidir. Şiirlen, oyunlan. öyküleri ve romanla- nyla da çağdaş edebiyatımızın önemli bir ustasıdır. Benim en sevgili ağabey ve ustalanmdandı ve hep öyle kalacak. DEMİKTAŞ CEYHUN - Necati Cu- malı, hem çok sevdiğim bir şair, hem de çok sevdiğim bir ağabeyimdi. Yirmi dört saatini edebiyata ayıran, bütün ya- şamı edebiyat üzenne İcuruluydu. MUZAFFER BUYTIUKÇIJ - Top- lumsal ve bireysel olaylann doğduğu kaynaklara eğiİen, edebiyat ürünlerini oralarda arayan bir yazardı. Yapıtlann- da insanın her zaman gündemde olan cin- selliğini, o cinselliğin uzantısı sayılan olaylan, ılışkılerindeki gelgıtlen ve ruh- lannda meydana gelen sarsıntılan aynn- tılı birbiçimde işlemişti. Kadının sorun- lanna ışık tutmuş, başkaldınşını ortaya koymuştur. Ege'nin dipdiri sulannı bü- tün kuraklıklan canlandırmak için ev- renin her yanına akıtan bu coşkulu ır- mak 'Bizimdir'diye övünüyorum ama yi- tirdiğim için çok üzülüyorum. KONUREKTOP-Yapıtlannda Cum- huriyet döneminın bütün değerlerini bu- luruz. O, bu değerleri zenginleştirmiş, deneme yazılannda savunmustur. Ede- biyatın bütün dallannda başanlı ürün- lerverdi. Amailkgözağnsışiirdi. 1940'ta ilk şiiri 'Kml Çullu Yolu' tazelıği, du- ruluğu, dil ustalığı ile bugün de başan- sını sürdürür. 'Harbe Gidenin Şarküa- n'ndan başlayarak dünyanuı ve ülke- mizin sorunlannı gündeme getırmiştır. Genellikle Ege bölgesinin aileden üre- tün ilişkilenne kadar sorunlu yanlaruu desti. Yeni şiınn usta bırtemsilcisi, Cum- huriyetin halkçılık, laiklik basta gehnek üzere bütün değerlerinin yılmaz savu- nucusuydu. KENAN IŞIK - Türk tiyatrosunun dünya çapındaki en değerli yazarlann- dan biridir. Onun gıbı olağanüstü bir yazan yitirmekle çok şey kaybettik. Fransa'da da sahnelenen 'Derya Gü- lü'nün yanı sıra, tiyatromuzun yapı taş- lanndan olan 'Mine' ve 'Nahntar' ilk on- da sayılacak oyunlann başında yer ahr. 'Derya Gülü' Şehır Tıyatrolan'nda sah- nelendiğinde henüz genç bir yönetmen- dim. O dönemde ve sonra Cumalı ile ça- lışmış ohnak benim için büyük mutlu- luktur. Düşünceleri,tiyatroadına her za- man yol gösterici olmuştur. ATIFYIUVIAZ-Necati Cumalı Tür- kiye kültürüne ve edebiyatına önemli katkılan olan bir yazar dostumdu. Sine- mada Necati ile çok güzel şeyler başar- dık. Adı V^sfiye', 'Mine','Dul Bir Ka- dm' fıhnleri Necati'nin öykü ve oyun- lanndan yararlanarak yapıldı ve çok ba- şanlı filmler oldu. Bunda Necati'nin yazarlığının önemli bir payı var. SERVER TANtLLİ - Necati Cuma- h'nın ölümüyle şiinmiz, romanımız ve tiyatromuz, dev yaraticılanndan birini yitirmiştir. Yazdığı sürece, sanannı, ger- çekçilığın pınanndan akan sularla bes- ledi; daha güzel ve insanca bir dünya için yazdı. Şiiri ise, apayn bir olgunluktadır ve iyimseriik taşır. Unlü 'HürriyeteÖv- gü' adlı şiirinde dediği gibi, "boşuna değil dökülen kan!" Onun sanatı gele- ceğin güzclliğine mancımızı tazeleyip durmuştur; bu işlevini, ölümünden son- ra da sürdürecektir. DİKMEN GÜRÜN - Nasıl unutabi- liriz 'Boş Beşjk', 'Susuz Yaz', 'Vur Em- ri', 'Ezik Otlan', 'Derya Gühl', 'Nahn- lar', 'Mine' gibi oyunlan? Necati Cuma- lı'nın vefat ettiğini öğrendiğim an aklı- ma geliveren eserler... Yazdıklannın sa- dece birkaçı... 194O'lı yıllann sonlann- dan bu yanatiyatroylaiç içe yaşayan Cu- malı, çok daha sonra bir ropörtajda şöy- le diyecektı: "Tiyatroda başannın neİe- re bağh olduğunu gördükçe kuildığun, oyun yazmaktan vazgeçmek istedigim çok oldu.-" Ama, yine de yazmayı sür- dürecek ve dahası, tiyatroda başannm koşullannın ne olduğunu da sık sık sor- gulayacaktı... Necati Cumalı'nın "Bir ti- yatro olayında basansızlık söz konusu olursa sorumlu ya da sorumlulann, ola- ya katiolanyla ele ahnarak bir bir araş- nnhnası gerekir'" sözlen sanki bugün- lerebirgöndermedir... Hüznü seven bir yazardı Cumalı ve oyunlannda insan ilişkilerinı yaşamın bu genel hüznü için- de, şair yanını öne çıkararak işlemişti. YAZIODASI SELİM İLERİ 1 AraştrmalarveBelgeler' Inci Enginün'ün yeni kitabı Amştırmalar ve Bel- geler adını taşıyor (Dergâh Yayınlan). Büyük boy, 672 sayfa kitap, göz göre göre kaybolan edebiyatımızın bir savunusu, koruyucusu niteliğinde. Yazar, önsözünde, "Görüleceği gibi yazılar ağır- lıklı olarak Yeni Türk Edebiyatı alanındadır. Ahmet Midhat Efendi başta olmak üzere Tanzimat'tan gü- nümûze kadar ulaşan yazarlar söz konusudur" di- yor. Anılan yazariann günümüze ulaştıklanna, yanna ka- vuşacaklanna ben de inanıyorum, bütün kalbimle. Yalnız kaç okur için? Inci Enginün, yazariığı ölçüsünde, o aziz okuriar- dan biridir. Çok uzun yıllardan beri, Zeynep Kefman'la birlikte, yazarianmızın eserlerini yaşatmaya çalıştı. Abdülhak Hâmid'leri, Ahmet Haşim'leri başka nasıl okuyabılırdik? Inci Enginün'ün bir başka tutkusu da, yazarianmı- zın mektuplannı deriemek. Cahit Srtkı'nın ailesine yazdığı mektuplardan incelikli bir kitabı ona borçlu- yuz. Araştırmalar ve Belgeler'in ikinci bölümü, yine ya- zarianmızın mektupları. Hâmid'ler, Halide Edib'ler, Sûleyman Nazif'ler, Yakup Kadri, Mehmet Kap- lan, nihayet son bir mektup da memleket haritasını Türk şiirine çizmiş Cahit Külebi'den... Göz göre göre kaybolan edebiyatımız için, Mual- lim Naci'den söz açarken, Inci Enginün şöyle diyor: "Durmadan tekrarladığı bir konu yazarianmızın bütün eseherinin yayımlanması. Onlan, ismi var, eseriyok veya ulaşılamaz halden kurtarmak lâzım." Fakat nasıl? Sözgelimi Muallim Naci. ömer'in Çocukluğunu günümüzde okuyan var mı? Türkçe dil bilincinin bel- ki de ilk örneği sayılabilecek olağanüstü güzel me- tin, değişen devirlere, değişen hayatlara, koşullara rağmen, 'çocuk gözü'nün öncesiz sonrasız masu- miyetini söyler. Bir rüyayı okur gibi okumuştum Ömer'in Çocukluğu'nu. Aynı yazann Şeyh Galip'e uzanan roman dene- mesini ne çok okumak isterdim... Ezhar-ı Efkâr adlı bu eserden söz açıldığına Tanpınar'ın 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi'nde rastlamıştım. O kaynağa Inci Enginün de başvurmak ihtiyacı duymuş. Araştırmalar ve Belgeler'i, eserin tadını çıkara çı- kara okuyorum. Halide Edib'in müzik konusundaki düşüncelerinin evrimini kaleme getiren yazıyı, öyle sanıyorum ki, yalnızca Inci Enginün yazabilirdi. Ha- lide Edib'in yazı dünyasını handiyse bir çalışma oda- sı haline getirmiş Enginün, o eserden bu romana, şu öyküye, yıllarca yaşadığı bir semtin sokaklannda do- laşır, gezinir gibi girip çıkıyor. Hele Safiye Ayla-Şerif Muhittin çiftiyle ilgili bö- lüm. Halide Edib'in defgilerde, gazetelerde kalmış gü- zel yazılanndan biri olmalı; Enginün karanlıktan kur- tarmış. "İki Eş Sanatkâr" başlıklı yazıda yer alıyor: "SafiyeAyia, merhum Mehmet Baha'nın beste- lediği Abdülhak Hâmid'in bir şaheserinden bir par- ça okudu. 'Kısas isterim, padişahım kısas' diyeyük- selen pürüzsüz bir ses acı bir feryat halinde salonu çınlatırken piyesin kahramanlannın ruhlannıç/örüyor gibiydim."- - .«— . •- ı Yazı t9!5€'da Yeni Istanbul gazetesinde yayımlan- mış. Romanlar, öyküler yazmaya çalışan bir insan ola- rak beni büyüledi: Hangi salondu, hangi gün, hangi akşamdı, Abdülhak Hâmid'in hangi piyesi.-birşarkı mı, Safiye Ayla neler hissediyordu?.. Edebiyat, biraz da beslendiği hikâyelerte edebiyat cHabilir. Bizdeböylesi hikâyelerdaimaunutuluşaterk edilmiştir. Onlardan yoksun kala kala vardığımız noktayı, In- ci Enginün, "Tanzimat Sonrası Edebiyatta Osman- lıya Bakış" yazısında özetlemiş: "Günümüzün postmodern edebiyat anlayışı, ta- rih içinde çok serbest bir şekilde dolaşmaya fırsat verdiği için bazı kapılan yokluyor demektir diye dü- şünmekten kendimi alamıyorum. Roman adı altın- da çok gelişigüzel kaleme alınmış, tarihî yanlışlaria dolu, birkısmı çok satan kitaplar 'postmodern' şem- siyesine sığınmak isteseler de, zaman bunlan şüp- hesiz tasfiye edecektir.'' Takvimde lz Bırakan: "Türk, Ingiliz, Rum, Ermeni I Biliyorduk birbihmi- zin diliyle I Günaydın derken gülmesini", Ibrahim Zeki Burdurlu, "Biliyorduk Mahallemizde", bir Kıb- ns şiiri, alıntılayan Inci Enginün, Araştırmalar ve Bel- geler, Dergâh Yayınlan, 2000. Azerbaycan'da Türk karikatürcüieri sergisi • Kühür Servisi - Karikatür Vakfı tarafindan düzenlenen, Tan Oral, Kamil Masaracı ve Nezih Danyal'ın karikatürlerinden oluşan karikatür sergisi, 15 Ocak'ta Azerbaycan'm başkenti Bakû'da Ressamlar îttıfakı Sergi Salonu'nda açılıyor. Sanatçılann onar karikatürle katıldıklan sergi, karikatürümüzün Azerbaycan'da tanıtılmasını, Türk karikatürcülerle Azeri karikatürcülerin tanışmasını ve ortak çalışmalar yapmasını hedefliyor. Yönetmen John ScMesinger kalp krizi geçirdi • NEW YORK (AA) - Başrollerinı Ehıstin Hoffinan ve Jon Voigt'ın paylaştığı 'Geceyansı Kovboyu' filminin Oscarlı yönetmeni John Schlesinger, geçirdiği kalp krizi scnucu hastaneye kaldınldı.74 yaşmdaki Schlesınger, bir süre önce by-pass ameliyatı geçirmişti. Geçen yıl başrollerini Madonna ile Rupert Everett'in paylaştığı 'The Next Best Trmg' adlı fılmi yöneten Schlesinger'in diğer filmler arasında, 'Marathon Man', 'Kanlı Pazar'. 'Pacifıc Heights' ve 'Şahin ile Kardan Adam' bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle