17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2001 ÇARŞAMBA HABERLER 'Operasyonlar sürecek' • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Emniyet Genel Müdürü Turan Genç, 2000 yılında gerçekleştirilen operasyonlann 2001 yılında da sürdürüleceğini söyledi. Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Turan Genç, Beyaz Enerji operasyonunun siyasi baskılar nedeniyle polise değil jandarmaya verildiği iddialanyla ilgili olarak "Operaşyon; jandarmâ teşkilatı tarafından başlatılmış ve sürdürülmüştür. Bizim yorum yapmanuz söz konusu değildir" diye konuştu. Soykınm iddialarına yamt • Haber Merkezi - tnönü Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi senatolan, FransaMeclisi'nde 18 Ocak'ta görüşülecek sözde Ermeni soykınmı yasa önerisi ile ilgili karar aldı. lnönü Üniversitesi Senatosu tarafından hazırlanan karar metninde, Fransız hükümetinin uzunca bir süredir yasallaştırmaya çalıştığı sözde Ermeni soykınmı ile ilgili tasannın asılsız, haksız ve yersiz bir yaklaşım olduğu gibi ülkelerarası ilişkileri de zedeleyici özellikte bulunduğu bildirildi. Senato, sözde Ermeni soykınm tasarısını hazırlayanlan ve destekleyenleri kınadığını bildirdi. Köşk'e atama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kemalettin Alikaşifoğlu' nun görevden aynlmasıyla boşalan Cumhurbaşkanhğı Kanunlar, Kararlar ve Hukuk Işleri Başkanhğı'na dün Reşat Şamiloğlu atandı. AÇKLAMA • Haber Merkezi - TEDAŞ Genel Müdür vekili Osman Nuri Doğan, gazetemizin dünkü sayısında yayımİanan "Ersümer Raporu Işleme Koymadı" başlıklı haberle ilgili olarak bir açıklama yaptı. Açıklama şöyle: "...yazıda benim Agora Evleri'nde oturduğum belirtilmektedir. 1985 yılından bugüne kadar TEAŞ-TEDAŞ lojmanlan 38/4 No'hı lojmanda oturmaktayım. Aynca Agora Evleri'nde benim veya bir yakımmın evi bulunmamaktadır." 'Askeri yönetimlerde daha çok yolsuzluk olur, çünkü bu dönemler karanlıktır' Ydmaz askerlere yüldendiANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yar- dımcısı MesutYdmaz, Beyaz Enerji ope- rasyonunda partisine dönük suçlamalan "sert bir dük" yanıtlarken "askeri yöne- tiındençarebekkyenlere" yüklendi. Siya- setçi ve siyaset kurumunun yolsuzluklar- la mücadelede gerekçe gösterilerek yıp- ratılmaya çahşıldığını belirten Yılmaz, "Siz sanıyor musunuz ld askeri yönetim gelse yolsuzluk olmayacakür. Tam tersine daha çok yolsuzlukolacakür. Çünküo za- man daha karanük olacakür. Karanlıkta yolsuzlukla mücadete edemezsiniz" dedi. "BeyazEnerji" operasyonunda gözaltına alınan eski TEDAŞ Genel Müdürü Bir- sel Sönmez'ın geçmişte ANAP'ta siyaset yaptığı için basının partisini hedef aldı- ğını ileri süren Yılmaz. "Bizeskibakanı- nı değil, görevdekibakanınıyolsuzlukne- deniyle Yüce Divan'a gönderen ilk parti- yiz" diye konuştu. ANAP Istanbul Mil- letvekili Emre Kocaoğiu ise "Bir darbe planlamasınm çan seslerini duyuyorum** dedi. Yılmaz, dün partisinin grup toplantı- sında "BeyazEnerji operasyonunda'' par- tisini hedef alanlan ağır bir dille eleştir- di. Yolsuzluklarla mücadele konusunda en fazla sorumluluğun ANAP'lı bakan- uklara düştüğünü belirtti. Yılmaz, Beyaz Enerji operasyonunda gözaltına alınanlar arasında bir eski ANAP'lı bakanın olmasınm, partisinin "imajını bozmakve suçlamak" amacıyla kullanıldığını iddia etti. Bazı basın organlannın yolsuzluklan ortaya çıkarmak değil, siyaseti kirli gös- terip siyaset kurumunuyıpratma amacıy- la hareket ettiğini savunan Yılmaz, "Bi- zim başlatnğunız bir olayı bize karşı kul- lanmaya çauşıyoriar" görüşünü savundu. Siyaset kurumunu "sonın çözemez" gibi göstermeninkimseye yaraı getirmeyece- ğini vurgulayan Yılmaz, "Feki sonınlan siyasetçi ve siyaset kurumu çözemiyorsa kim çözecektir? Türkiye'ninen büyük ga- zetesinin, resmi bile olmayan, sihıet haün- de bir asker üniibrmasuu basmasından utanç duyuyorum" dedi. Milletvekilleri, Yılmaz'ın bu sözlerini ayakta alkışladılar. Grubun basına kapalı bölümünde ise Istanbul Milletvekili Emre Kocaoğiu, son dönemde yaşanan gelişmeleri değerlen- dirirken "parlamentersistemekarşıbirsi- yasi ajitasyon" yapıldığını ileri süıdü. Grupta, Sinop Milletvekili Yaşar Top- çu ise başlatılan operasyonlardan yakı- narak işadamlannın tümüyle suçlu gös- terildiğini, kelepçelendiğini ve yatırımcı- nın korkutulduğunu savundu. Topçu'nun, bu nedenle operasyonlann "ağnîlan atan- masını" önerdiği öğrenildi. Çağlar ve Demirel'i savundu Topçu \hın Bakan Türk'ehakaret AYŞESAYIN ANKARA - ANAP grubunda, DYP kökenli Sinop Milletvekili Yaşar Topçu, eski kabine arka- daşı CavitÇağlar ile Yah- ya Murat DemireTe sahıp çıkarken Içişleri ve Ada- letbakanlannı operasyon- lar nedeniyle "kınadı"'. Adalet Bakanı Hikmet SamiTûrk'ü sert bir dille eleştiren Topçu'nun "Ba- kan, hâkim ve savcılara usulsüz işler yapürıyor, bunu o bacaksız boyuyla yapıyor" diyerek hakaret etti. Topçu'ya tepki göste- ren ANAP Genel Başka- nı ve Başbakan Yardımcı- sı MesutYılmaz ise "Çağ- lar suçsuzsa Isviçre'den gelip hesap versin. Onun eski bakan olması, suçsuz olduğunu göstermez" di- ye çıkıştı. ANAP grubunun bası- na kapalı bölümünde, es- ki Cumhurbaşkanı Sûfcy- man Demirel'e yakınlı- ğıylabilinen YaşarTopçu, Yahya Murat Demirel'in "banka boşalrnğı yönün- deki iddiaları şüpheyle karşüadığmı" söylerken Cavit Çağlar'ı kastederek "Eski bir bakanın kırmı- n bühenJe aranması ayıp- ör" dedi. Edinılen bilgiye göre Topçu, grup toplan- tısında, yolsuzluklarla mücadele kapsamında ya- pılan operasyonlan eleş- tirdi. Operasyonlar nede- niyle "ıçişleri ve Adalet Bakanlannı kınadığuıı" söyleyen Topçu, Çağ- lar'ın durumunun 4422 sayılı Organize Suçlar Ya- sası kapsamında değer- lendirilmesinin doğru ol- madığını sa\ r undu. Adalet Bakanı'nın hâkim ve sav- cılara usulsüz işler yaptır- dığını ileri süren Topçu, "Bunu o bacaksız boyuy- la yapıyor" diyerek Türk'e hakaret etti. Çağlar'ın devlete olan borcunu ödeme taahhü- dünde bulunduğunu, bu- na karşm kırmızı bültenle arandığmı kaydeden Top- çu, Murat Demirel'in bankanm içini boşalttığı- nı da "inandıncı bulma- dığmı" söyledi. Bunun üzerine bazı milletvekil- leri, "lsimkribırak,siste- me bak" diyerek tepki gösterdiler. İşadamlannın üzerine bu şekilde gidil- mesinin sektöre zarar ve- receğini ileri süren Top- çu, operasyonlann "ağır- dan ahnması" gerektiği imasında bulundu. Bunun üzerine kürsüye gelen Mesut Yılmaz, "Bu arkadaşmuzın görüşleri- ne kaülmryorum. Millet- vekili olduğumuzu ve mil- letin temsikisi olduğumu- zu unutmamamız gere- kir'' dedi. îsim vermeden avukat kökenli olan Top- çu'ya, "Avukathğunızı, komplekslerimizi bir ya- na bırakıp yolsuzluklarla mücadeleyi sürdürmek dorumundayız, Bunun so- nuna kadar gideceğiz" karşıhğını veren Yılmaz, Çağlar'ın suçsuzsa Türki- ye'ye gelerek hesap ver- mesini istedi. Topçu, Hür- riyet gazetesinde açıkla- maları yer alan askerin, Jandarma Genel Komuta- nı olduğunu iddia edince Yılmaz. "Jandarma Ge- nel Komutanı, sivil otorite- ye bağta saygıdeğerbir ko- mutandır" dedi. İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Türkiye'nin 2. Cumhurbaşkanı geniş katılımlı bir toplantı ile anıldı 'Atatürk ve Inönü'ye borçluyuz' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-Türkiye Cumhunyeti'nın ku- rucusu Mustafa Kemal Ata- tûrk'ün silah arkadaşı, 2. Cum- hurbaşkanı lsmet lnönü dün ak- şam Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde düzenle- nen geniş katılımlı toplantı ile anıldı. Dışişleri Bakanlığı Müste- şan Büyükelçi FarukLoğoğlu, ls- met lnönü'nün cumhuriyet tarihi- nin en önemli adlanndan biri ol- duğunu belirterek "Yanm asır bo>ıınca Türkij«'yi birinci dere- cede etkilenüştir. Görevinde de çok başanlı olmuştur" dedi. Çankaya Belediyesi ve lnönü Vakfı'nın katkılanyla Oran Ro- tory Kulübü'nce düzenlenen "Ölümünün 27. Yüdönûmûnde Milli Şef lsmet tnönü" başlıklı toplantının açış konuşmasını Çankaya Belediye Başkanı Hay- dar Yılmaz yaptı. Yılmaz. lsmet Inönü'nün "güvenilirtigin timsa- li" olduğunu söyledi. tnönü Vakfı Başkan Yardımcı- sı Gülsün Bilgehan da toplantının düzenlenmesıne katkıda bulu- nanlara teşekkür etti. Açılış ko- Birinci İnönü Z a f e r i ' n i n 80. yıldönümü Batı cephesinde kazanılan ilk zafer Haber Merkezi - Cumhurbaşkam Ahmet Nec- detSezer. Kurtuluş Savaşı'nda Batı Cephesi'nde kazanılan ilk büyük başan olan Birinci lnönü Za- feri'nin 80. yıldönümü dolayısıyla bir mesaj ya- yımladı. Cumhurbaşkanı Sezer, Türk ulusunun tarihi boyunca girdiği birçok sa\aştan başanyla çıktığını: akıl, sağduyu ve bağımsızlığa olan inan- c» ile en olumsuz koşullan bile büyük bir zafere dönüştürebüdigini bildirdi. Sezer şunlan kaydetti: "lsmet bönü komuta- sında kııranılan bu zafer, SevrAntiaşması'nın ön- gördüğü maddeleri uygulama> a çalışarak vatan topraklanmızı bölmek isteyenlere. ulusumuzun bir bütün olarak özgüriük ve bağımsızuğından hiçbir koşul altında ödün v«rmeyeceğini bir kez daha göstermiştir." TBMM Başkam ekılı AK Ihk- soy da yayımladığı kutlama mesajmda. "Bu bü- >iik zafer, Türk ulusunun üstün vatan sevgisinin, özgüriük vtbağımsızlıktutkusununen seçkinör- neklerinden biridir" dedi. Başbakan Bülent Ecevit, "Ulusumuzun, ba- gunsıziık tutkusu ve en zor koşulbır altında bile btrtiğmesampçıkrruşolması, KurtuluşSavas/nm başanyla sonuçlanmasuıdaki en önemli unsur- lardır" derken MHP lideri Devlet Bakanı ve Baş- bakan Yardımcısı Devlet Bahçeli de zaferin, "değeri zamanla daha da abideleşen büyük bir kahramanlık tablosu" olduğunu belirtti. nuşmalannın ardından, Kürşad Terci ile Kağan Korad'dan olu- şan "Bükent Gitar Duo" bir din- leti sundu. Emekli Büyükelçi Tevfîk linaydın' ın yönettiği panelde ko- nuşan Dışişleri Bakanlığı Müste- şan. Büyükelçi Faruk Loğoğlu. İnönü'nün genç nesillerce tanın- mamasının cumhuriyet tarihinin anlaşılması bakımmdan büyük bir eksiklik olduğunu belirtirken "Cumhurryetin geieceği,Cumhu- riyetin geçmişinin iyi anlaşılması ile mümkündür" dedi. Loğoğlu, şunlan söyledi: "Atatürk'ün devrimlerinin ya- şama geçirilmesinde, İnönü'nün bü>ük payı vanh. tnönü'yle ar- kadaşhk, Atatürk'ü yalnızuktan kurtarmış, reformlan, devrimk- ri güvenle sürdüreceğj bir ortam yararmışor. Üişküerinde Ata- türk'ünöndeolmasıtnönü'yü ra- hatsu etmemiştir." lsmet bönü'nün 1950 ile 1960 yıllan arasında izlediği politika- lan anlatan eski CHP Genel Sek- reteri Tarhan Erdem de 1950 son- rasınm lnönü için "çüeli" bir dö- nem olduğunu belirtti. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Başbakan Ecevit, "Bunu söyleye- ni ortaya çıkarın" diyerek öfkesini açı- ğa vurdu. Söyleyenin bir üst düzey komutan olduğunda Hürriyet gazete- si ısrarlı. Üst düzey bir komutan, hü- kümet içinden bir bakanı da kapsayan bir operasyon yaptıklannı ve bundan hükümeti haberdaretmediklerini söy- lüyor. Operasyonu yürütenin Jandar- ma olduğu söylendiğine göre gözler Jandarma Komutanlığı'na çevriliyor. Jandarma Komutanlığı böyle bir açık- lama yapmadıklannı ifade ediyor. Mesut Yılmaz, düne kadar çok iyi • ilişki içinde olduğu Hürriyet gazete- 5 siyle sert bir kapışma içine giriyor. On- * lara, "Askeri darbe mi istiyorsunuz" - diye soruyor. Ecevit ise hükümeti dev- re dışı bıraktığını söyleyen komutanın ve bu yayını yapanlann üzerine gide- ceğini öfkeli bir dille belirtiyor. Bu ara- da Genelkurmay Başkanı ile de gö- rüştüğünü, Kıvnkoğlu'nun da bu açıklamadan üzüntü duyduğunu ve gerekli soruşturmayı yapacağını söy- lediğini aktanyor. Peki Şimdi Ne Olacak? Bu kargaşa içinde biz gazetecilerin, "Bu sert kapışmanın arkasında ne var" sorusunu sormamız ve eldeki ve- rileri değerlendirmemiz gerekiyor. Or- tada ciddi bir enerji yolsuzluğu oldu- ğu anlaşılıyor. Aslında yolsuzluk zaten her önemli olayda bir veri. Bu yolsuz- luk olayı neden patladı ve Hürriyet, bir Jandarma komutanının ağzından bu haberi neden manşetten vermek ihti- yacını hissetti? Aklımıza gelen senaryo şöyle: Ener- ji musluğunu elinde bulunduran ANAP'la Doğan Grubu arasında an- laşmazlık çıkıyor. Bu sırada bir komu- tan, ANAP'lı bir bakanı hedef alan sert bir. açıklama yapınca, Doğan Gru- bu'nun en büyük gazetesi olayın üze- rine gidiyor. Ancak beklenmeyen bir şey oluyor. Hükümeti oluşturan üç partinin liderieri ve özellikle Başbakan Ecevit, ANAP'a yapılan bu hücumu hükümete yapılmış kabul edip sert bir dille karşılık veriyor. Mesut Yılmaz, ortaklanndan aldığı destekle Hürriyet'i hedef alan sert bir çıkış yapıyor. Sonra neler oldu? Hür- riyet'in açıklamasını yayımladığı ko- mutanın sözlerine Genelkurmay Baş- kanlığı ve Jandarma Komutanlığı sa- hip çıkmadı. Hürriyet'in çıkışı da des- teksiz kaldı. Şimdi hükümetle ve özel- likle Mesut Yılmaz'la Hürriyet gazete- si arasında bir kan davası başladı. Bu- nun arkasında ciddi bir ekonomik kavga olduğu da yaygın söylentiler arasında. Bu çatışmanın sonuçlannı önümüz- deki günlerde izleyeceğiz. Doğan Grubu'nun, Sabah Grubu'nun da önemli oranda hisselerini aldığının söylendiği koşullarda, bu kadar güç- lü bir medya grubuyla hükümet ara- sındaki çatışma büyüyerek sürer mi, sürerse ne gibi sonuçlar ortaya çıkar, şimdiden kestirmek zor. Belki de ye- niden bir uzlaşma olur ve dengeler yerine oturur. * • • Bir başka önemli sonuç ise hükü- met ilk kez, bir askeri açıklamaya bu kadar tepki gösterdi ve bunun hesa- bının sorulacağını kamuoyu önünde açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı da hükümetin bu duyarlı çıkışına olumlu tepki vererek yeni bir havanın yaratıl- masına yardımcı oldu. Yolsuzluk, Türkiye tarihinin en bü- yük boyırtlara ulaştığı bir hastalık ha- line dönüştü. Baskıcı, korkutucu, konuşanı susturucu 12 Eylül rejimi artık çürümüşlüğüyle dünyaya nam saldı. Kimin eli kimin cebinde, şaşı- np kalmış durumdayız. Hırsızlık, yol- suzluk tepelerde dolaşıyor. Eski ba- kanlar yolsuzluktan tutuklanıyor, holding patronları hapishane koğuş- larını dolduruyor. Bu arada vatan millet nutuklarını da aynı kişilerin at- tıklannı görerek şaşınyoruz. Şiddetin ve kanın tırmandığı koşul- larda, yolsuzluk da tırmanıyor. Korku egemenliğinin aftından pis kokular ge- liyor. Hiç bu kadar kirlenmemiş, hiç bu kadar ölümle iç içe yaşamamıştık. Ar- tık senaryonun son perdesine gelmiş gibi bir duyguya kapılıyoruz. Türkiye, Avrupa'nın en yoksul ülkesi. Türkiye en çok siyasiyi hapishanelerine dol- duran ülke. Türkiye, en çok parasını savunmaya ve güvenliğe yatıran ülke. Türkiye, iflas eden bir ülke. Medya bu çürüyen sistemin eklem- lenmiş bir parçası olarak görev yapı- yor. Medya patronlanyla hükümet ara- sındaki kavga bir iktidar ve egemen- lik kavgasına dönüşüyor. Çıkar çatış- ması bakalım nerelere kadar uzana- cak? En dikkat çekici olanı ise Mesut Yılmaz'la Hürriyet gazetesi arasında- ki kavga. Düne kadar biıiikteydiler. Şimdi ise yeni bir hesaplaşma gün- demde. Nereye kadar gider, ne gibi sonuçlar yaratır!.. Bekleyip gö- receğiz... GLOBALPOLİTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Birden, Her Şey Hızla Eskimeye mi Başladı? Yeni yılda, ABD kaynaklı uluslararası medyada il- ginçtespitlere rastlanıyor. Bunlara bakarak, ABD'nin dünyanın geri kalanına pompaladığı ideolojinin ye- niden, hızla eskimeye başladığı düşünülebilir: Spe- külasyonun değil, "eskiekonominin", üretimin öne- mini, toplumsal istikrar için serbest piyasanın değil, siyasi boyutun/devlet inisiyatifinin, kurumların öne- mini vurgulayan yaklaşımlar dikkati çekiyor. Devlet müdahalesinin (siyasetin) sonunun geldiğini savu- nan "post-ideolojik" (ideolojiler sonrası) dönemin de mi, "post"u geliyor acaba? Işte benim dikkatimi çeken kimi yazılar: "Yeni Ekonomi aptalca bir iyimseriikti" (R.J. Samuel- son - VVashington Post 26/12); "Gerçek Gerçek- liğin Intikamı" (bu da "yeniekonomi" üzerine, Pa- ul Krugman - New York Times - 31/01), "Istediği- niz kadar tartışın, Japonya hâlâ güçlü bir galip gibi görünüyor" (uluslararası rekabette üstün ol- mak için finansın değil üretimin önemi üzerine, Ea- monn Fingleton, International Hera/d Tnoune 02/01), "Kapitalizm neden Batı'dan başka yerde çalışmryor?" piyasanın işlemesi için önce uygun kurumsal temelin gereği üzerine, Hernando'de So- to - International Herald Tribune 5/01), "Hayır, eko- nomi kral değil"; "Geleceğe dönüş: Küreselleş- me büyüyor ve siyasallaşıyor" (Fareed Zakaria, Newsweek Ocak 2001 ve International Herald Tri- bune). Nevvsvveek editörlerinden, Fareed Zakaria'nm, i- ki makalesini birden özeltikle aktardım. Uluslarara- sı iş çevrelerinin, azgelişmiş ülkelerin, kapitalist eli- tinin okuduğu bir Amerikan dergisi olarak Neswe- ek, geçen dönemde, küreselleşmenin kaçınılmaz ol- duğunu, teknolojik devrim ve mali piyasalar karşı- sında ulus devletlerin anlamının kalmadığını, ekono- minin kral olduğunu anlattı, diğer bir deyişle "VVas- hington Consensus" diye bilinen Hazine Bakanlı- ğı-IMF-Wall Street çizgisinin propagandasını yap- tı. Şimdi, dergi, yeni atanan uluslararası editörü Za- karia'nm ağzmdan ABD dış politikasına yönelik baş- ka bir şey anlatmaya hazırlanıyorsa dikkatle izle- mek gerekir. Zâkaria'ya göre 21. yüzyıl gerçekte, 1991 'de, SS- CB'nin çökmesi ve küresel kapitalizmin çağının ra- kipsiz ideoloji olarak yükselmesiyle başladı. Bundan önce politikacılar, güçler politikasına, ideolojiye ön- celik veriyorlardı. Clinton döneminde Wall Street'in istekleri, serbest ticaret, deregülasyon, denk bütçe gibi kaygılar öne geçti. Siyasette olanaklı olanın sı- nırlannı ekonomi saptadı. Küreselleşme sürecinde tüm ülkeler bu temel prensiplerin esiri olmak zorun- daydılar. Karşılığında ise refah gelecekti. Tüm bun- lan anlattıktan sonra Zakaria devam ediyor, "Son- ra, bu bırakınız yapsınlar cennetine giderken ilginç bir şey oldu. Ülkeler sandıklanndan daha fazla öz- güriüğe sahip olduklannı fark etmeye başladılar": Avrupa ekonomileri sosyal güvenlik sistemlerinin önemli bir kısmını korumaya karar verdiler, Batı'da devlet, sarnlanın aksine küçülmedi, büyüdü, ama bunu yoksullaşma izlemedi. Refah devletleri tekrar canlılık işaretleri vermeye başladı. Asya krizinde VVashington-IMFnin baskısıyla serbest piyasa ku- rallannı uygulayan Endonezya dağılmaya başlarken devlet müdahalesini, regülasyonu seçen Malezya, krizi ufak tefek çiziklerle atlattı. Serbest ticaret ko- nusunda da, Dünya Ticaret Örgütü toplantılannda, gelişmekte olan ülkeler, kendilerine önemli tavizler verilmeden, daha fazla serbestleşmeye imza koy- mayacaklarını gösterdiler. Ancak Batı ülkeleri, ne kendi piyasalannı açmaya ne de tarımsal destekler- den, bunlar piyasa sinyallerini ne kadar çarpıtırsa çarpıtsın, vazgeçmeye niyetli değiller (Nevvsvveek ve IHT makalelerini birteştirerek ilerliyorum). Küresel- leşme, gelişmekte olan ülkelerin iç politikalannın di- namiklerinetakılmaya başladı. Küreselleşmenin de- vam etmesi için gerekli siyasi, kültürel, manevi bir haklılığın uluslararası düzlemde henüz kazanılma- mış olduğu ortaya çıkıyor. Zâkaria'ya göre global ekonomiye siyasetin geri dönmesinin en büyük teh- likesi şurada. "Ülkeler küresel kapitalizmin koy- duğu kısrtlamaların sanıldığı kadar güçlü olma- dığını fark edince, buradan bu kısıtlamalann ol- madığı sonucuna ulaşabiliıier." Artık. "VVashing- ton, piyasalan açmak, serbest ticareti genişletmek istiyorsa siyasi tavizler almayı da becermelidir"... 'Geçen sefer, 19. yüzyılda, küreselleşmeyi bu po- litiketkenlerrayından çıkardı"... "Bugün küreselleş- menin ekonomisi iyi durumda ama politikası değil!" Bunlan nasıl yoaımlamak gerekir? Sizi bilmem a- ma benim tüylerim ürperdi. İlk çıkardığım sonuçlar şunlar. Küreselteştirme politikalanna direniş yükse- liyor, ABD'nin hegemonyası (ekonomik kısıtlamala- nn yaptınm gücü) zayıflıyor, hatta imparatorun üze- rinde elbise (devletlerin uluslararası mali sermaye karşısında iktidarsız olduğu fantezisi) olmadığı or- taya çıkıyor. öyleyse, küreselleşmeyi (ABD hege- monyasını, emperyalizmi) korumak için, ABD dış politikası, ekonomik baskılann yanı sıra, siyasi/as- keri baskıya daha çok önem vermelidir! Ikincisi, Za- karia'nm iki makalesi de, satır aralarında, piyasala- n açmayı sürdürmeye yardımcı siyasi imtiyazlan el- de etmek için hedef ülkelerde, siyasi istikrarı kolla- mak, azgelişmiş ülkelerin yöneticilerini (ömeğin bir insan haklan söylemiyle) karşıya almamak gerekti- ğini söylüyor. Bütün bunlar bizim son birkaç yıldır zaten sapta- mış olduğumuz eğilimler. Küreselleşmenin istikrarı- nı kaybetmeye başladığına da dikkati çekiyorduk. Küreselleşme istikrannı kaybettikçe sürecin politik- leşeceğine de... Bu açıdan Zakaria'nm yazısındaki tespitlere katılıyoruz... Küreselleşmenin kültürel si- yasi, ahlaki üstünlük sağlayamadığı saptamasına da... Bu saptama, ABD önderliğinde uluslararası mali sermaye tarafından dünyaya dayatılan proje- nin giderek artan bir dirençle karşılaştığının uygun bir dille söylenmesinden öte bir şey değil. Bu da "ideolojilehn sonu", "bilgi çağı", tezlerinin, bunlan taşıdığı varsayılan "yeni ekonomi" ideolojisinin de artık eskimeye başladığının bir başka bir gösterge- si. Ancak, başlamakta olan küresel resesyona ba- kınca, küreselleşmenin ekonomisinin iyi durumda olduğu saptamasına katılmak mümkün değil. Sevgili ONATKUTLARz bizleri zamansız yalnız bırahşının 6. yıldönümünde, 11 Ocak Perşembe günü Aşiyan 'daki mezarı başında saat 12'de anacağız DOSTLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle