17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2001 ÇARŞAMBA V CJ \jr\Jm\\j t ^ H l i r ı . [email protected] YÖK, Laikltf&Gericilik... Prof. Dr. Süleyman ÇELİK Ondokuz ty Y ÖK Başkanı Sayın "sınıftançıkmasadayoklamadayok Prof. Dr. Kemal Gü- yazacağun" soyler ve dersten sonra rüz kendisini. laikli- durumu dekanlığa y«zılı olarak bildi- ğe duyarlı Atatürkçü rir. Her derste bu olay yaşanır ve her kesimvegüçlere,üni- seferinde de durum dekanlığa yazılı versitelerde gericili- olarak bildirilir. rüz kendisini. laikli- ğe duyarlı Atatürkçü kesim ve güçlere, üni- versitelerde gericili- ğe (irtica) karşı mücadeie eden ve bu- nu engelleyecek tek kişi olarak gös- termektedir. Söz konusukesim ve güç- lerin de, büyük oranda buna inandığı gözlenmektedir. Bilimın ilk koşulu kuşku olduğuna göre bu sava kuşkuyla yaklaşalım ve uygulamalara bakahm. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Öncelikle şuna açıklık getırmek ge- rekir. Bûyük kentlerdeki kurumsal- laşmış üniversitelere bakarak Türk ünKçrsitelerihakkmdakarar\çrBemez. Bu savın test edilip karar verilebile- ceği üniversiteler, Yükseköğretim Ya- sası'mn çıkmasıyla birlikte, bilinçli olarak şeriatçı temeUer üzerine otur- tulmaya çahşılanve 28 Şubat'a kadar. bu yönde. oldukça yol alan taşradaki üniversitelerdir. "Yeni kurulmakta olan üniversite- lereöğretim üyesiyetiştirmek" gerek- çesiyle yurtdışına lisansüstü eğitime gönderilen, çoğunlugu özenle seçilmiş şeriatçı/Türk Islam sentezci gençler, bugün bu üniversitelerde profesör ol- dular. Bu üniversitelerde YÖK'ün göze- timinde, gericilikle mücadeie adı al- tında yapılan, daha doğrusu "~mış gi- bi yapılan" tek iş türbanla mücadele- dir. 1996-1997 öğretim yılının başında, sopası dahıl. Aczunendi kıyafcti ile derse giren bir öğrenciye, dersin öğ- retim üyesi profesör "bu küıkla derse giremeyeceğinr bildirir. Fakat yöne- ticilerin kendisini desteklediğini bi- len ögrenci, uyanya aldırmaz ve sınıf- tan çıkmaz. Bunun üzerine profesör, Profesörün yazılanna yanıt verme gereksinimi duymayan dekanlık, söz konusu öğrencinin "derse girdiği hal- deyokyazıkbğmı" bildiren şikâyet di- lekçesi üzerine, ılgili öğretim üyesi- ni. "suufta bulunan bir öğrencininyok yazdamayacağmı ve küık-kryafetinden dolayısuuftan çıkarüamayacağını,ak- si hajde sorumlu olacağmı" bildiren bir yazıyla tehdıt eder. Bu dekan, YÖK tarafindan atanmıştu*. Dekanüğtn görüşünün rektörlükçe onaylandığı bilindiğinden durum, bel- geler de eklenerek bir yazıyla YÖK Başkanhğı'na bildirilir. Fakat YÖK Başkanhğı'ndan bir ses çıkmaz. "Keserdönersap döner,güngEJirbe- sap döner" örneği, aradan birkaç ay geçer ve 28 Şubat gelir. O zamanaka- dar değil türbanlılara, eli sopalı Aczi- mendilere bile ses çıkarmayan, şeri- atçılarla işbirliği yapan, kendileri de şeriatçı ya da eyyamcı olan rektörler birden Atatürkçü olurlar. Türedi Atatürkçü bu rektörler, 28 Şu- bat'tan sonra da uzunca bir süre hiç- bir uygulama yapmaksızın kulaklan- nın üzerine yatıp beklerler. Fakat işin ciddi olarak izlendiğini anlaymca ta- kıyyeye başvurarak "türbania müca- deie edryormuşgOri" görünmeye çalı- şırlar. Bugün hâlâ, çoğu bakanlıkta oldu- ğu gibi, üniversitelerde de takıyye yo- luyla uyutma politikası uygulanarak zaman kazanılmaya ve 28 Şubat ka- rarlan uyutulmaya çalışılmaktadır. Sa- dece dersliklere türbanla girileme- mekte, bunun dışındabahçs, kütüpha- ne, kafeterya gibi derslik dışı yerlere kanşılmamaktadır. tşin trajikomik yanı, mücadeleyi ya- pan rektör yardımcısı, dekan ve mü- dür gibi yöneticüerin çoğunun eşleri, hatta ortaokul öğrencisi kızlan tür- banlı. Bunlar kapah kapüar ardında türbanı ve şeriatı savunmakta; türban- lı öğrencilere "zulüm devrinde yaşa- düdaruu, bunun da geçeceğini" söy- leyerek moral vermekte; soruşturma- larda onlan komyup kollamaktadırlar. GeçenyılVan'da yapılan türbanades- tekgösterisine kablanTıpFakültesi De- kanfnı YÖK aynı gün görevden alarak ne kadar Atatürkçü olduğunu kanıtladı! Bu kişiyi Konyaaan getirip Van'da de- kan yapan YÖK değil miydi? Sayın Gürüz'e haksızlık etmemek, daha doğrusu Gürüz'ün öncellerinin (selef) haklarını yememek için YÖK kurulduğundan beri, 20 yılayakın sü- redir dekanlık yapan bir kişiyi büyü- teç altma alalım: Aynı zamanda Ata- türk Küftür, Dfl ve Tarih Yüksek Ku- ruluüyefiğijtıpnnş olanbukişi, bir an- lamda hem YÖK'ü hem de Atatürk'ün mirası üzerine oturtulmuş adı geçen kurulu simgelemektedir. Bu vazgeçilemeyen sayın dekan, Atatürk'ü ne kadar sevdiğini kanıüa- mak için, ölümünün 50. yılında, rek- törü ile birlikte, Atatürk'e Artnağan adını verdikleri bir kitap yayımlıyor. Kitaptaki yazısını okuduğunuzda, özel- likle satır aralannı okumasını biliyor- sanız, Atatürk'ün adını ağzından dü- şürmeden, Atatürkçü geçinerek Ata- türk ilke ve devrimlerinin altının na- sıl oyulduğunu görürsünüz. Bakalım neler yazmış? «Milli mücadeie devrinde (1919- 1922)göstertfiğimiz başanyv 1924 ten sonra tam olarak tekrar edemedik. 1924ten sonra kendisine karşı sflahh mücadeie verdiğhniz Avrupa modeB- ni ve ideolojisini seçtik~. Bunun için- dir kL sosyal ve mifli bütünleşme sağ- lanamadığı gibi, ekonomik kalkmma datenünedilemedLtarihibütûnlükyı- lokh. mazidenkopuşvegefcceğegüven- sizlik başladL" Sayın dekan, 1923'üpas geçnği için cumhuriyete karşı mı? Bilemiyoruz. Fakat curnhuriyet dışındaki Atatürk devrimlerine karşı olduğu anlaşılıyor. Aynı dekan Türk Ocağı'nda verdiği konferansta, "Osmanh'nm ideolojisi- nin tslamiyet olduğunu, Osmanh'nm var olduğu sürece tlahiKeometullah'ı cihanayayma ülküsü güttüğünü" söy- lemiş. Bu dekan Atatürkçü-milliyetçi mi? Yoksa Osmanlıcı-ümmetçi mi? Bunu en iyi YÖK bilir. Hakkındaki bügi ve belgeler kendilerinde mevcut. Fakat bunlar, 3 yıllık süresi dolduğunda, tekrar dekan olarak atanmasına şim- diye kadar engel olmadı. YÖK tarafindan atanmış bir başka dekan, ögrenci yılhğına yazdığı yazı- da "Hakk'm askeri olmalannı ve bu uğurda can vermelerini'' istiyor. Bilin- diği üzere, Hizbullah, Allah'ın parti- si demek olduğu gibi, Hakk'ın aske- ri de Allah'ın askeri demek oluyor. Bu dekanın atadığı bölüm başkanı da yazdığı kitabındatürban sorununu or- taya şu şekilde koyuyor: "Uygulan- ması bir zulüm halini alan, devletle mületin arasını açan,idareedilenlerin gönlünde idare edenlere karşı nefret duygusu doğuran, geüştiren ve yoğun- laşuran. inananlann hak ve hürriyet- lerini yok eden mesete." Aynı bölüm başkanı, başka bir ki- tabında da şunlan yazıyor "Demekolu- yor ki, şeriat denflen bügi tatbik edö- medikçe Tann'ya ulaşüamaz. Şeriatm ışığmı ele alıp vürümedikçe hakikate erişilemez. Hakk'a erişmek için şeri- at, tarikata muhtaçnr. Yani şeriat, tat- bik edilmedikçe fayda sağjamaz." YÖK bu bilgilere de sahiptir. Fakat bu görüşlere sahip olmak, YÖK'e gö- re yönetici olmaya engel değildir ki bunlara ses çıkanlmamaktadır. Daha- sı, atanması için bu dekanı YÖK'e öneren, bu bölüm başkanının atanma- suıı da onaylayan rektörün Atatürkçü- lüğüne kefil olduğunu, Sayın Gürüz ilgililere bildirmektedir. Sayın Gürüz'ün kefil olduğu rektö- rün üniversitesinde profesörlük kad- rosuna başvuran bir doçentin dosya- suu inceleyen değerlendirme jürisi üyesi bir profesör. raporunda; "ada- yın yayınlannda açıkça şeriatı savun- duğunu; Kuran'ı anayasaya, hadisle- ri yönetmeliklere benzettiğini; Ku- ran'ın sadece din bilimlerinin değil, fen ve sosyal büimlerin de kanunlan- nı toplayan flahi bir kitap olduğunu öne sürdüğünü: Atatürk ilke ve dev- rimlerini dinsiz yenilikler olarak nite- lediğuıi". sayfa numaralaruıı vererek ayrıntılanyla yazıyor. Aynca bilim hırsızlığı yaptığıru saptıyor ve sonuç olarak "profesöriüğe yükseltilmesinin uygun ohna\acağnıın bıldiriyor. Ilgi- li rektörün gericilerin adamı olduğu- nu bildiği için, raporun bir kopyasını, yükseltilmeye engel olunur düşünce- siyle doğrudan YÖK Başkanlığı'na gönderiyor. Fakat YÖK'ten gene bir ses çıkmıyor ve sözkonusu doçent, ön- celik ve ivedilikle profesörlüğe yük- seltiliyor. Buörnekleri daha da çoğaltabiliriz. Fakat üniversitelerde kimin laikliğin teminatı olduğunu (!), gericilikle na- sıl mücadeie edildiğini (!) kanıtla- mak için bu kadar örnek yeter sanı- nm. VGericilikle mücadeie, Ata- türk'ün başlattığı Aydınlanma Dev- rimi'ni tamamlamaya çalışarak ya- pılır. Türk Aydınlanma Devrimi'nin ta- mamlanmasına engel olanlar, eğitim- de firsat eşitliğinden uzaklaşılması nedeniyle tarikat ya da cemaatlerin tu- zağuıa düşmüş zavallı kız öğrenciler değil; aymazlık, sapkınlık ve özel- likle çıkarlan için hıyanet içinde olan- lardır. ARADABIR HAYDARYILMAZ Çankaya Belediye Başkanı Yeni Yılda Beklentilep Türkiye 2000 yılını sancılı, sıkı, sarsıcı, acılarla, kü- çük sevinçlerle geçirdi. Geleceğe ilişkin umutlann ve beklentılerin yükselti kaybına uğradığı geçen yılda, toplumsal bir karamsartık da ne yazık ki yaygınlaş- ü. Toplum, IMF'nin buyruğuyla dayatılan, bel sıkan, bel kıran kemer politikalanyla bezgın, şaşkın ve eko- nomik oiarak nefessiz bir yıl geçirdi. Adına enflas- yonu düşürme denilen ve özünü ücretli kesim(ler)in satın alma gücünü tırpaniamanın oluşturduğu prog- ram yılın son çeyreğinde deyım yenndeyse "fos" çıktı. Adına bankalar bunalımı (krizi) denilen ve Tür- kiye'nin dışa bağımlı ve kendi başına bir şey yapa- maz olduğunu en iyi biçimde anlatan ve biryerde/k- rar mahiyeti de taşıyan "imdat" çağnsı, uluslarara- sı sözü geçen finans kuruluşlannca -IMF ve Dünya Bankası- empoze edılen özelleştinne, tanm ve üc- ret politikalan alanında pek çok ipotegin kabul edil- mesiyle aşılabıldi. Ekonomisinı dışardan yönetilme- yeterk eden Türk hükümeti, merkezsel yönetimin ar- tık çağ karştsında gülünç kalan, merkezsel yönetim sevdasını devam ettirmekte ise bir sakınca görme- di. Yılan hikâyesine dönen yerel yönetimler yasası bir türlü çıkanlamadı. Gerçi çıkanlması düşünülen ya- sada da aslında yerelliğın adı geçmiyordu (esame- si okunmuyordu). Gecekondu affı ile ilgili girişimler, Hazine ve bele- diye arazileri üzerine kondurulmuş "korsan" yapıla- nn Devlet Hazinesi'ne gelir getireceğine dair beklen- tinin yarattığı dar görüşlülükle birteşiyordu. Olası af- fın kent topraklannı yeni bir yağmalamaya ve kent- leri artık düzettilmesi olanaksız bir meçhule sürük- lemesi gerçeğini siyasiler nedense oy hesabıyla gör- mek istemediklerini, yeni yılda aynı konuyu günde- me getireceklerinin sinyalini vermeleriyie ispat edi- yorlar. Geçen yılınflaşve sancılı birbaşka konusu ise "af ile ilgiliydi. Cumhurbaşkanı'nın geri çevirdiği yasa- da direnen (ısrar eden) bir hükümet, sakat içeriğine rağmen eski liderlerini kurtarmaktan ötesini düşüne- meyen bir ana muhalefet partisi, el birligiyle Türki- ye'ye bir af "armağan" ettiler. Sosyal, ekonomik ve psikolojik boyutlan ile ilgili çalışma yapılmamış bir af- fın işeyaramayacagı nedense hep göz ardı ediliyor- du. Yolsuzluk, çete, hortumlama gibi sözcükler geri- de bıraktığımız yılın en sık işittiğimiz sevimsiz söz- cükleriydi. Turizmde oluşan olumlu hava, Galatasaray'ın UE- FA ye Süper Kupa'yı ülkemize getirirken yarattığı sevinçler, Avrupa Futbol Şampiyonası'nda çeyrekfi- nale kalan milli takımımız, Sydney Olimpiyatlan'nda etde edilen başanlar 2000 yılının renk, ışıltı ve sevinç dalgalanydı. Toplumsal olarak Avrupa Biriiği ile ilişkileri rayına oturtamayan, ekonomik göstergeleri pek pariak ola- mayan Türkiye'nin 2001 yılını atılım, iyimserlik, he- yecan ve güzelliklerle karşılaması için elbiriiğiyle adımlar atmak gerekiyor. Bunun için sportif başan- lan öbür toplumsal alanlara taşımak gerekiyor. Türkiye'nin, artık kangrenleşmiş yerel yönetimle- rinive personel rejimini 2001 'de çağdaştaştırmast ge- rekiyor. Ekonomide gelir uçurumunun dengelenme- si için yavaş da olsa bazı adımlann atılması kaçınıl- maz bir önemi gösteriyor. Toplumun adeta yok sa- yılan, küstürülen alın teri sahipleri ile diyalog kurmak ve onlan hatıriamak toplumsal geleceğimiz için vaz- geçilemez ve ertelenemez bir görev olarak hüküme- tin önünde duruyor. Çünkü benzer uygulamalann devamı, toplumsal tufana çağn çıkarmaktan öte bir sonuca yaramaz. Siyasetin demokratikleştirilmesi, anayasa veyasalardaki çağa uygun olmayan hüküm- lerin yavaş yavaş ayıklanmaya başlanması, hukuk devleti alanında sağlanması çok gerekli (elzem) iyi- leştirmeler ile Türkiye 2001 yılını farklı bir frekansta yakalayabilir. Bunun için toplumsal dayanışmaya, sağlam bir siyasi ufkun da her zamankinden daha çok eşlik etmesi gerekiyor. Yeni yılın ülkemize iyilik- ler ve güzellikler getirmesi de ancak bu ittifak ile mümkün olabilir. Özveriyle Çalışan Yöneticilerimize Selam... Doç. Dr. AyşeYÜKSELçYDDKtrsalAlanKoordinatörii B ugün "tdarecüer Günü" yaklaşık beş yıldır, kırsal alan kalkınma ça- lışmalannı birlikte gerçekleştirdi- gımız birçok idarecımızı tanunış olmak, bu mesleği ve mensupla- nnı ve de onlannbu anlamlı gün- lerini anunsamak kutlamak benim için bir onur. Cumhuriyetimizin tüm idarecilerini saygıyla anarken, "İdarecüerGünü"nün tüm yönetıcıle- re kutlu olmasını diliyorum. Bu anlamlı günde. bugüne kadartanıdığun ida- recilerimizi tek tek düşünüyor, onlara yürekten sevgi ve selamlanmı iletiyorum. Onlar, yönet- nkleri il ya da ilçede, zorluklan, yüreklerindeki sevgi ve heyecanla yenerek halka, çağdaş dün- yanın gereksinimlerini sağlarken ne kadar önem- lı olduklannı düşünemiyorlar bile! Günün 24 saati onlar için hızmet zamanı, halkın güvenlik- li, huzurlu bir ortamda yaşayabilmesi, çahşabil- mesi, çağdaş eğitim almak içinköyden okula ta- şınan çocuklann sağlıklı bir şekilde okula ve eve geri dönmelerinin sağlanması, okullarda eği- timin en iyi nitelikle gerçekleşmesi, öğretmen- lere görevlerinde kolayhklar getirihnesi, halkın okur yazarlıktan yüksek okul bıtirmeye kadar tüm eğitim aşamalarına en iyi şekilde sahip olması, çağdaş dünyanın gereksinimlerine kavuşuüna- sı, ınsana verilen değer ile niteliğin geliştiribne- si ve de sürekli gelişmenin gerçekleşebilmesi gi- bi aklımıza gelen her konuda sorumluluk hisse- den ve bu sorumluluk bilinci ile çalışan idare- cilerimiz onlar. Sağolsunlar. Buyü ki "Idarecfler Günü"noe, idareye ve ida- recisine bağlı bir toplumun birey olarak idare- cilerimizle ilgili bazı görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Saygı duyduğum ve de değer verdiğim bu meslek mensuplan ile çalışmalanmdan kazandığun deneyimler, göz- lemlerim bana şunlan öğretti; - Idareciliğin ilk adımı olan kaymakamlık ol- dukça zor sınavlar ve egitimlerle kazanılıyor, bu nedenle ülkemizin her suuf ilçesinde görev yapan kaymakamlar çalışmalannda daha fazla desteklenmeli, değerlendırihneh ve de iç güçle- ri zenginleştirihneli, - Valilik mutlaka kaymakamüktan sonra gel- meli, bu makam için idarecilerimizin olumsuz rekabet ortamlanndan etkilenmemes.i sağlan- malı, bu konuda yasayanlar objeknf olarak de- ğerlendirilmeli, - Valilik atama ile gerçekleşen bir görev olsa bile, atama yapılan kişiler mutlakaidareci olma- lı, dışandan atama yapılmamah, - Toplam Kalite Yönteminde nitelikli ınsan gü- cüne verilen önem doğrultusunda, valilik göre- yi de bir ölçekle belirlenmeli, hiçbir şekilde po- litik kararlann sonucu olmamalı, - îdarecilerimiz, siyasilertarafindan kesinlik- le yıpratılmamalı, hiçbir siyasi bu makamı ken- di beklentileri doğrultusunda değerlendirmeme- li, - Valilik süresi objektif değerlendirme ile be- lirlenmeli, valilerimizin bir kararname ile görev değişikiikleri yaşaması önlenmeli, - idarecilerimizin o dönemin günceli olan olumsuzluklarla haksız yere zarar görmelerine izin verilmemeli, bu konudaki ölçütler net ola- rak belirlenmeli, - Çağdaş birTürkiye'de oldukça önemli bir gö- rev olan idarectliğin iyi tanıhlması, yıpratılma- ması için ivedilikle bu mesleği geliştirme ye çağdaş normlara uyma projeleri gerçekleştiril- meli, - Çağdaş uygarlık seviyesine yükselmek için oldukça önemli olduğuna inandığımız idareci- likmesleğinde "Topbm Kalite Yönetimi"nege- çümeü, - tlçe ve ilde idarecilerin görev ve çalışma alanlan benzer özelliklerden kurtanhnah, vah- lerimizin yetki ve sorumluluklan arttınlmah, merkezden yetki devri yapılmalı, - Büyük idareci Atatürk'ün "Toplumsal Ge- fişmenin de, Toplumsal Çürümenin de Temelin- de tdarecininTa\TiVar" değerlendirmesinin ışı- ğında, yurttaşlann idarecisıni tanımak, ona des- tek ohnak sorumluluğu olmalı, iyi idarede, ida- reci kadartoplumun da sorumluluğu bilinci yer- leşmeli, bemmsenmeli, benimsetilmeli. Ülkemizin her yöresinde, Cumhuriyeumizin yaşatıhnasında, eğitinı, sosyal ve kültürel geli- şimde çağdaş koşıülann oluşturulmasında değer- li mülki idare amirlerimizin önemi çok büyük. Gencecik kaymakamlanmız en zor ilçelerde bi- le, heyecanla, moral ve seyinçle nerdeyse obna- zı olduruyor, halkına eğitim, sağlık, ekonomik ve kültürel alanlarda en ıyiyi sunmaya çahşıyor- lar. Birbirleri ile halka hranette yanşıyorlar. Iş- te bu çalışkan, gözlerinin içi parlayan kaymakam- lanmızdan her yıl bir tanesi. a tdarec9er Deme- ği" tarafindan "Yüm tdarecisi 1 " seçiliyor. Bu onur verici bir değrelendirme, ama yeterli değil diye düşünüyorum. Çükü aynı anda yılın idare- cisi olabilecek çok kaymakam tanıyorum, onlar- dan birini seçmek haksızlık gibi. Seçilen, bunu hak ederken, seçilemeyenlere de haksızlık olu- yor, çalışkan, başanlı, heyecan dolu bu kayma- kamlannuz oldukça, onlan ödüllendırmek için daha gelişmiş yöntemler bulmalıyız diye de dü- şünmeden edemiyonun. Belki de ödüllendır- mek gerekiyorsa bunun krıterleri çok net belir- lenmeli, puânlama ya da kredilendirme gibi yön- temler uygulanmalı. Toplam Kalite Yönetimi- nin gereİdıliğine inandığımız ve bunu konuştu- ğumuz çağdaş dünyada yapılan hizmetin nicel yanı değil, niteliğmin önemi bilinci ile de kay- makamranmızın görev yaptıklan ilçede halkın niteliğinin gelışmesıne olan katkılan oldukça önemli olmalı bu ödül için. Bu saptamalanmla birlikte, henüz hangi kaymakamımızın yılın ida- recisi seçildiğını Dİlmememc rağmen seçilen yöneticimizi içtenlikle kutluyorum. Içişleri Bakanımız Sayın Sadettin Tantan'ın bizleri sevindiren, yüreklendıren bırçok çalışma- sı gibi mülki idare amirliği mesleğinin şelişti- rilmesine yönelik başlattığı çalışmalar da çok umut verici. Onun sade, çalışkan ve olması gereken özellikleri taşıyan kişiliği birlikte çahştığı tüm idarecilere yansunalı, halkın idarecılen olarak tüm kaymakam ve valilerimiz. görev bölgelerin- de Atatürk devrim ve ilkelerinin ışığında de- mokrasiyi. çağdaşhğı özümsetmeli, uygulama- lı, eğitimde ve sosyal adaleti yerleştirrnede en iyi hizmeti sunmalıdu"lar. Çok değerli idareci- lerimiz, sizler uygar toplum seviyesine ulaşmak- ta, bize yolumuzu belırleyen Atatürk'ten, cum- huriyetten yana taraf oldukça, cumhuriyetimi- zin temel ilke ve değerlen sonsuza kadaV yaşa- yacak, toplumsal değişim ve ulusal kalkınma gerçekleşecektir. BizTer de bir yurttaş ya da Si- vil Toplum Orgütü olarak. bilgi birikinumiz ve heyecanımızla sorunlann çözumünün bir parça- sı olarak yanınızda yer alacağız. Özellikle kırsal bolgelerde, yapılmasa gere- kenleri en iyi bilen siz idarecilenmizle birlikte çalışmak, köye ve kasabalann, de\r let, millet iş- birliği ile kalkınmasına hız verecektir. Birlikte gerçekleştireceğimız başanlı çalışmalara olan ınancımızla, cumhurn'etimizin siz değerli, ida- recilerinin "10 Ocak tdarecilerGünü"nü kutlu- yor, sizleri saygı ve sevgi ile selamhyoruz. BÜLENT DtKMENER HABER ÖDÜLÜ YARIŞMASI Gazeteci Bûlent Dikmener'ın anısını yaşatmak ve Türk gazetecıhğıne olan katküannı manevi yönden sürdürmeyi sağlamak amacıyla, adına 1980 yılıo- da konulan "Haber Ödfilö" 2000-2001 döoemınde de sûtdünilmektedir. Ödül koşullan şöyledır 1. Ödüle her Türk gazeteci aday olabilir. 2. Adaybk, gazetecuun kendı ya da Ödûl Komitesi üyeleruün önerisi ile ger- çekleşir. 3. Ödüle aday göstehlecek haberierin 1 Nısan 2000 ile 31 Mart 2001 tarihlen arasında günlük ga- zeteler ya da süreU yayınlardan binode yayımlannuş olması gereklıdir. 4. Ödüle aday olabıteıek için nitelıklen 3. maddede belırtılen haberierin yayunlandıgı gazete ya da sürelı yayınlann biı sayısının 12 Nısan 2001 günü akşamına kadar Bfllent Dikmener Haber Ödnlü PK: 246/lstanbnl adresıne taabhütlü olarak ulaştınlması zorunludur. 5. Ödûller: a) Haber Ödühı, b) Jün Özel Ödülû, olarak belirlenmiştir. Kazananlara, ödülü süngeleyen birer plaket ile özel annağanlar venlecektır. Ödil Komitesi: Mûfıt Alaçalı, Yalçm Bayer, Fikret Daglıoflu, Orhan Erinç. Yalçın Eryalçm, Do- ğan Kaürcıoğlu, Ergin Koouksever, Turgay Olcayto, Erkan özmen, Deniz Som. Yılmaz Tunçkol, Ul- vi Yanardağ. Aramızdan aynlanlar: Orhtn Aptydın (1926-1986), Etem Ütik (1925-1989), Ayh«n Bışo^n (1928-1993), Kayhan Edip Sakarya'(1948-1994),Soner Girgiıı (1937-1995), Çetin Öz- bayrak (1939-1995), Erhan Akyddn (1947-1998), Oktay Kırtböke (1936-1999) Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük BIZ İ tTI U 3 Z G T G Ülke sorunlanna ilişkin raportanyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberteriyle srvil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75 Cumhurryet k kitap kulübü J MUM ÜİYALÜGU TAKSİM SERGİ SALONU'NDA Her Peneınhe Doğaçlama Performans [email protected] istiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81/82 PENCERE Cumhuriyetçi Olmak Kolay Değil... Telefon: - Ne oluyor?.. - Yağma Hasan'ın böreği!.. - Ama jandarma yakaladı. - Hangi birini yakalayacak?.. Nereye el atsan çirkef, çamur, pislik.. - Va medya?.. - Evtereşenlik!.. Edepsizliğin, namussuzluğun bi- ni bir para... Telefondaki ses: - Bak, dedi, sana Eşrefin "Lazımsa" redifli bir hicvini okuyayım: "Dolaş bâb-ı hûkümette, bulursun yâd lazımsa. Mezahstana git bir işde ancak dâd lazımsa. Terakki maksadınsa şimdi bir casus-i kâbus o/, Hafiyye namın olsun bir şerefli ad lazımsa. Büyükler evlerinden başka bin kerhane yaptır- dı, Utanma, sen de bir meyhane yap irad lazımsa. Drtersen hoş geçirmek vaktini, gayet edepsiz ol. Bırak mazlumu, koş zalim için imdad lazımsa. (yâd = hatıra, dâd = feryat, kâbus = karabasan, hafiyye = ajan, irad = gelir) Eşref, Izmir Memleket Hastanesi karşısında bir küçük ev alıp taşınmış; evin arka pencereteri Mu- sevi mezarlığına bakıyormuş; Eşref: - Hasta olursam karşı hastaneye götürürsûnüz, ö/ürsem maşatlığa gömersiniz, ucuz olur. • Osmanlf nın son dönemine dönüştük; namuslu adamı mumla anyoaız. 1991 'de geleceğe bakar- ken medyanın böylesine rezilleşip kirleneceğini kestirebilseydim, o yıl aynldığım Cumhuriyet'e dö- nüşü göze alabilir miydim?.. 1991 neyıldı?.. Sovyetler yıkıldı.. Nadir Nadi'yi yitirdik.. Biz gazeteden aynldık.. Bütün dünya hop oturup hop kalkıyordu; Ame- rikalı Japon Francis Fukuyama'nın yazdığına gö- re "tarihin sonu gelmiş"İv, 1923 Devrimi'nin ve Cumhuriyet Türkryesi'nin de sonu geldiğine göre bizim gazetenin işi tamamdı. Kimileri göbek atıyor- du. Babıâli'de medyalaşma başlamıştı. Eşrefin dediği gibi: Dıfersen hoş vakit geçirmek vaktini, gayet edep- siz ol, Bırak mazlumu, koş zalim için imdad lazımsa. Ylne de gazete çöküp de biz imdada çagnldığı- mız zaman bir avuç Cumhuriyet çalışanı gazete- ye döndük; biliyorduk ki Fukuyama'nın dediği gi- bi "tarihin sonu gelmemiş"t\; tarih yeni başlryor- du. Şimdi yıl 2001.. Yaklaşık 10 yıl geçti; bu arada Cumhuriyet, ai- lenin desteğiyle vakıflaştı; çalışanlann gazetesi ol- du; medya kiriendikçe saygınlaşü. • ."" T" ' Orhan Erinç ile Hikmet Çetinkaya, bu serfjve- nin başını çekip ağır yükünü taşıyanlardandır... Onlar gazetecidirier.. Cumhuriyetçidirter.. Cumhuriyetçi olmak kolay değil!.. Kalemini kir- letmeden koruyabilen kaç kişi kaldı?.. Oıtıan ve Hikmet ile birlikte geleceğe el ele yü- rüyoruz. Onlar da artık benim gibi 'icra' değil 'ka- rar' organlannda yerienni alıyorlar; bu gazete, ça- lışanlann alın teri ve göz nurunun ürünüdür. Yapacağımız çok iş var!.. TKP, DlSK-MADEN-tŞ ÜYESt HİDAYET SARIOCUZU (1958-....) kaybettik. Yoldaşlann başı sağolsun. Erden Akbulnt, Fevn Aker, Gûleser Aker, Nadir Akgfil, Nurer Altun, Alim Aras, Hasan Ayhan, Şahabettin Bakırsan, Ajpaslan Ba\ ramgil, Sflleyman Coşknn, Selira Çamalan, Halil Çclimli, Hösnü Çuhadar, Faruk Demirayak, Yavuz Dersan, Höseyin Erler, Aybars Güncr. Zühtü Kayalı, Cemal Kraİ. Vurdakul Küçük, Ne\iat Miser, fomris Miser, Mehmet AJi Polat Caner Sezan, tbrahim Şahin, Mustafa Taydaş, Selabattin Torokay, Celal l var. Abdullah Yılmaz, Ali thsan Bekmezci, Sadettin Uçkun, Zeki Tombak, HaıuTı Bilgay, Yalçm Atügan. Cumhuriyet k i t a p 1 a r ı Der.tlşık Kansu - Mehmet Açıktan AHMET TANER KIŞLALFNIN ARDINDAN Bu kitap, yurtseverlik öğretmenı Ahmet Taner Kışlalı'nın katledıkşının bırinci yılında. sadece paylaştıgımız actnın küçülmesini kolaylaştırmak amacıyla değd, Alımet Taaer Kışlalı sevgısinin aradan geçen süre içinde nasıl harelendı^imn bir göstergesı olarak yayımlanraakta. r* Cumhurtyc( Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad to:39/41 LkitapttulubO (34334)Cağaloğiu-lstanbulTel:(2125140196
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle