16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EYLÜL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Güçlendirme' adı altında çokkatlı binaları koruyarak geleceğe taşıyorlar Yalova'nın apartmm sevdası TC j TC YALOVAVAUUÖn* İ YALOV.* * A.S Depremin samklarmdan Yüksel tnşaatAŞ'nin depremde hasargö- ren yapuann onanmı için 'dcvietmûşaviri'olduğnnadairbdge. Yalova'da Haa Mehmet Ovası'ndaki deprem darfoesine dayanamayan apartmanlar 'orta hasan güçlendirme' uygulamasıyla yıknndan kurtanhyoriar. Bayındırfak Bakanhğı, deprem giderierini azattmak adına bu uygulamayı sürdûrüyor. • Yeni imar koşullannın 2 ve 3 katlı evler olarak belirlendiği Yalova'da, depremi ağır hasarla geçiren apartmanlar bile orta hasarlı sayılıp 'ayakta güçlendirilerek' (!) geleceğin 'ayncalıklı yüksek binalan' olmaya hazırlanıyorlar... OKTAYEKİNCt YALOVA - "Yalova'da kumhı ara- zi üzerinde inşa edümiş çiftlik binala- n yıküdığı hakle, köyün kendisi pek za- rar görmemiştir." Bu kısa ama tarihsel saptama, 10 Temmuz 1894 tarihındeki büyük lstan- bu}.deprernıne ait raporda yer alıyor. Atina Rasathanesı Müdürü Eginitis tarafmdan düzenlenen rapordaki "kumlu arazT denılen bölge ise 17 Ağustos 1999 depreminde yerle bir olan "yeni" apartmanlann sıralandı- ğı, bugünkü Haa Mehmet Ovasu. 106 yıl önce çiftlik evlerinin bile yıkıldığı ovadaki "enkaztar'' arasın- da dolaşırken, yine Eginitis raporun- da "zarargörmediğT vurgulanan Ya- lova merkezındckı benzer binalann "depreme nasıl dayanabüdikJeri" de hemen anlaşılıyor... Yalova. neresinden bakılırsa bakıl- sın, "1894'ten bu yana" yapılaşmaya uygun olmadığı "bilinen'' arazilenn özellikle 1980 sonrasmda "yüksek katfc imara «yıhnagnın" dramını ya- şıyor. Kentte hemen herkesin ortak göz- lemi olan; "Son 15 yıl içinde inşa edi- len apartmanlar göçtü, daha esküer ayakta" şeklindekı saptamanın teme- linde de; "Ayakta kalan binalann bü- yük çoğunhığunun Yakna'run tarihsel yerteşme merkezmde bulunmalan" gerçeğı yatıyor... Çûnkû "tarihtekr yer seçimleri, bugünkü gibi "imar ranü ve arazi spe- külasyonu gözetilerek" değil, yüzler- ce yıllık yerleşme kültürü ve kent ge- leneklerine göre belirlenmişti. Şimdi unutulan bu kûltür ve geleneklerin oluşmasında da yine tarih içindeki depremlerle yaşanan "deneyimlerm'' yol göstericiliği vardı... •Orta hasarir imar Işte bu "büyük dersin'' hiç değilse artık 17 Ağustos 1999 depremi son- rasmda değerlendirilip degerlendiril- mediğini gözlemek üzere yine Hacı Mehmet Ovası 'ndaki "duruma" bak- tığımızda ise yerle bir olan apartman- lann arasuıda her nasılsa ayakta ka- labilen ve bu başanlanndan ötürü de "orta hasarh" raporlanyla adeta "te- sefli mûkafaü'" verilen çok katlı beto- narme yapılar hepimizi şaşkına çevi- riyor. Çünkü, bu yapılann da aslmda "güç- lendinne" yoluyla bile olsa yeniden depreme dayanıklı hale getirilmeleri "bflimsel'' olarak mümkün değilken, aynı ovada bundan böyle "2 kat aşü- mayacak" şeklindeki deprem sonrası plan kararlanna da yine bu orta hasar- lı apartmanlann "kötü imar emsah" oluşturmalan yetkililerin umurunda bile değil. Hele bir tanesinin, yıkım ekiplerin- ce (ve u hakh"da olarak) "agn- hasar- h" zannedilerek yıkılmaya baslanma- sı üzenne, mal sahibinin; "Etimdera- por var, bu orta hasarhdır'' deyip yı- kım fırmasını mahkemeye veraıesi, apartmanın u a>aktaki halini" gören herkesi bu uygulamanın ne denli bi- lim dışı olduğu konusunda yetennce aydınlatıyor. BayındıriıkBakanlığı'nın "deprem giderierini azaJtmak" adına sürdürdüğü bu "orta hasarlı aymazh- ğm" emnde sonunda kimlere ve neye hizmet edeceğinı ise aym akşam Eİe- lediye Çay Babçesi'ndeki paneli izle- yen Yalova Valisı Nihat Ozgöi'ûn şu sorusu açığa çıkanyor: "Bugûctendi- rflen apartmanlarda acaba mal sahip- leri mi oturacak. yoksa güçlendirme bk- tikten sonra satacaklar mı?_" Aynı çok katlı apartmanlann, imar koşulunun artık 2-3 kat olacağı Yalo- va'dakı "ayncahkhgetecekleri'' de dik- katealındîğında, şimdi "devtetkredi- sjyte" sözde onanlan bu binalann ne şantıyesi manzarası, bu bakir kalmış doğal güzelliklerin şimdi de "deprem bahanesiyle imara açümak istendiği- ni" adeta haykınyor. Ormanlık ve ağaçlık bir çevrenin tam ortasmdaki "tıraşlanmtş" şantiye alanı, yakında "900 konuuuk" bir yer- leşmeye dönüşecek. Aynı bölgenin "mücaviri" (komşusu) konumunda- ki diğer yeşil alanlann da bu "kentsel gelişmeye" (!) uyum içinde "imarlı arazüere" çevrileceğini görmemek, sadece Türkiye'deki imar düzenini "bBmeyenler'' için belki mümkün ola- bilir...Yalova kent merkezinden uzak- ta, ormanhk dağlann ve yeşıl vadıle- konutlannda adeta "resmi imarplanı- na" dönüsmüş... Farklı yönlere bakan odalar Yine plandaki "aynı tip" olduklan anlaşılan konut bloklannm "hemen heryöne" bakacak şekilde sıralanmış olması da "mimari özensizliğin n en açık göstergesi. Böylece örneğin kı- minin yatak odası batıya bakarken, kiminin de kuzeye, güneye ya da do- ğuya bakacak. Rüzgâr yönü, yağmur, güneş vb. gibi, yönlendirmede dikkat edıbnesı gereken faktörler de bu ras- gele sıralanış nedenıyle insanlann ya- PROJE KONTROL MUSAVIRUG! Bayındırfak Bakanbğı'nca yetki verilen proje mûşaviıük bûrolan, hasarh apartmanlan yeniden pazariamak isteyenlere 'teknik hizmet' sunuyor. Yalova'da hasarh binalann üstûne bu şirketierin reklam ve ilanlan asıhyor. denli "vûksekrant'' getireceği de he- men anlaşüabilen •'deprem hedefleri" arasuıda... Ormana kalıcı tahıibat Bayındırlık Bakanlığı'ndan "yetld- B" kılınan "PJVfbelgeyi (Proje-Mü- şavirlik) mühendislik bürolannca ve beledıyelerden "ruhsaf da alınmadan gerçekleştırilen bu "orta hasarh imar pazarmı" görünce, Yalova'daki "ka- ha konotiar" için neden "Paşaköy" gi- bi dünya cenneti bir ormanlık bölge- nin seçildiğine de artık pek şaşırmı- yoruz. Yalova-Bursa yolundan ayn- lıp yemyeşil tepelere tırmandıktan sonra karşımıza çıkan kalıcı konut rin arasında bir "aydu kent" gibi ku- rularak, ashnda "uyku kenflere ör- nek oluşturacağı anlaşılan Paşaköy Kahcı Konut Sitesi'nin şantiye bina- sındaki "yerteşme planını" uıceledi- ğimizde ise yer seçımındekı çevreye duyarsızlığrn. bu kez de "insana say- gısızhk''la sürdüğûnü saptıyoruz. Örneğin planda "anaokuhı" ve "ü- köğretim okuhı" gibi kullanımlar, yer- leşmenın "en uzak" köşelerine ve ne- redeyse "dışma" atıhrken, en merke- zı yerde "cami" tasarlanmış. Yasadı- şı yapılaşma bölgelerindeki; "önce ortayabir cami,sonra çevresine kaçak yapüar" şeklinde gerçekleşen "yağma- cı yerleşme kültürü'', Paşaköy kalıcı şamı üzerinde "kahcı sorunlar" yara- tacak... Işte bütün bu gözlemlerle Yalova'ya dönüp akşama doğru Belediye Çay Bahçesi 'nde düzenlenen panelde ola- nı biteni tartıştığımızda, anlatılanlan dikkatle dinleyen yaşh bir Yalovalı iç- tenlikle soruyor: "Peki, bütün bunla- n neden yetkifilere anlatmadnuz,ya da onlar neden sizlerie görüşmeden bu işleri yapıyoriar?™" Yalovalı amcaya; "anlatıyoruzama dinkmiyorlar" desek bile artık bir anlamı kalmıyor. Çünkü hem Yalo- va'da hem de toplumda "kahcı tahri- bafyaratan bütün bu bayındırlık uy- gulamalan, tüm hızıyla v.e "kesüıti- siz" sürüyor... Subası beldesi Kıüıa komıûarda i rantp]amy SUBAŞI/YALÖVA - Kıyı kuşağın- daki deprem yıkımını Körfez'in gü- neyinde yükselen yamaçlardan "gü- venük" içinde seyreden Subaşıbelde- sındeyız... Ydlardıreskiyerieşmeböl- gesinden 'Sazgeçmediği" için 17 Ağus- tos 1999yakı 7.4'lük sarsıntıda sade- ce "1 kjşjyi" yıtıren Subaşı, asıl dep- remi "şündi" yaşıyor. Çünkü, Yalova ilinde "kahakonırt- lar" içinbelirlenen arazilerden en bü- yüğü Subaşı'nda. 2500 nüfuslu bu se- vimli tanm beldesi, çok yakında 15 bın nüfuslu yenı bir yerleşmeyle "ku- şanmuş" olacak... 2952 kalıcı konut ınşaan için hafredilen tanm toprağı- m deniz kıyısına dökmek üzere kon- voy halinde taşıyan dev "dampeıü kamyonbr" ise gece gündüz Subaşı'nı "çjğneyerek" ortalığı toza, dumana ve gürültüye boğuyorlar... Bu ınşaatlar ıçın kamulaşünlan ve- rimlı tanm arazısinin yüzde 90'ının "aktif meyvelikkr'' olduğunu belir- ten Belediye Başkanı tsmafl Fidan, dağlardan körfeze doğru akanyeşil do- kunun "1700 dönümünü" yok eden şantiye alanında bırkaç hafta önceki doğal görüntüyü şöyle özetliyor- "Şu kesimde 150 dön üm ceviz ormanı var- dı, şeftafi-kiraz bahçeleriyle birlikte anrtsal meseBkler de buhınuyordu_." Bu yeryüzü cenneti ıçın köylülere ödenen "kamulaştoma bedeUeriyle" yıllannı tanma ve meyvecilığe ada- mış Subaşıhlann, aynı yaşamı yeni- den kuracak başka tarlalan ancak köy- den çok uzaklarda saün alabılecekle- rini anlatan tsmail Fidan, depreme göğüs geren beldesinin bu darbeye ise artık zor dayanabilecegmı söylüyor. Sanıklara I? güvencesl' Kahcı konutlariçin "plansE"bir yer seçımi köylüleri topraklanndan eder- ken, depremde yerle bir olan "katü" binalann rnüteahhitleri ise bu kez de "deprem inşaaüan pazanndan" ye- niden \ e üstelik "devleun himayesin- de" iş buhnanın ayncalığını yaşıyor- lar. "Başbakanhk" bünyesinde çalı- şan ProjeUygubunaBirnni'nın Yalo- va Valiliğı'ne gönderdiği 25/07/2000 tarih ve 1332 sayılı yazıda; "Dünya Bankaa'ndanteminedflen kredi" yar- dımıyla kendı hasarlı evıni yapacak- lara "teknikdestekvekontroOükhiz- mederi" vermek ıçın "YüksdAŞ"nin Başbakanlıkça "müşavir fırma ola- rakgörevlendirid@'' belirtıliyor. Ben- zerşekilde >ine depremde çökenapart- manlan yapmış olan dığer fırmalann da Bayındırlık Bakanlığı'ndan "yet- ki'' alarak orta ve az hasarlı binalann onanm işlerini yaptıklan, inşaatlann cephelerine asılmış reklam ve ilan afışlerinden anlaşılıyor... O günün aksamı Yalova'daki çay bahçesinde yorgunluk atarken, çay şekerinin paketlendıği küçük kâğıdın üzennde şu yazıyı okuyoruz: "Ozel Gıda/ Yalova'yı seviyonız, terk etme- yeceğiz-.'' Umanzbuduyguyükhlsevgi, 1999 öncesindeki gibi yeniden her yere apartmanlar dikerek artık gösteril- mez.. PERŞEMBE ORHAN BLRSAU Geleceği İnşa Etmek Deprem sözunü duymak ıstemeyenlerin sayısı ol- dukçafazla. Özellikle apartman toplantılannda ev- lerin depreme dayanıkhlığı ve apartmanlann güç- lendirilmesi konusu gündeme geldiğinde bu ger- çek çarpıcı bir biçimde oırtaya çıkıyor. Evlerine bir şey olmayacağını söyleyenlerden, insan yazgısını kimsenin değiştiremeyeceğini vurgulayanlara ka- dar, türlü çeşitli bahane ileri sürenlerin haddi he- sabı yok. Tabii, insanlara bu bahaneleri bulduran ve söy- leten, esas olarak maddi olanaksızlıklar. Kaybedecek en az malı olanlar. canlannı en çok Tann'ya emanet edenler. Özetle birçoğumuz deprem sözünü duymaktan nefret eder hale geldi. Hele 7'den büyük deprem olabileceğini ve Istan- bul'un bütün çürük evlerinin yıkım tehlikesi ile kar- şı karşıya bulunduğunu yazan ve söyleyenlere, Mil- liyet'teki köşesinde Hasan Pulur gibi yıllann köşe yazarları da bazen şiddetle çatıyor. Pulur, deprem olacak diyen bilim insanlannı ve yazarlan sevmiyor, "Deprem olsa dayıkımayolaç- mayacak" diyenleri seviyor. Üniversitelerimizden Marmara depremi konu- sunda farklı sesler çıktığı doğru. Ancak bu farklı ses- ler arasındakı farkların gıderek azalmaya başladı- ğını da görmek gerek. Ben olsam deprem olmayacağını belirten "uzman- lara", hangi bilimsel çalışmasıyla bu "olmayacağı" gösterdiğini ve bu bilimsel çalışmasını nerede ya- yımladığını soranm. Bilim dünyasının evrensel eleştirisine ve tartış- masınasunulmayan butürgörüşler, bilimsel olma- yı bir kenara bırakın, bir sav, bir bilimsel spekülas- yon bile olma durumunda değiller. Bazı belirsizlikler nedeniyle esas olarak eleştiri- lecek olan, ülkemizde bilimi hem kendi hem ülke hayatından sürekli dışlayan politik yapılanmalardır. Deprem olgusunu hemen hiçbir kalkınma, yöne- tim, yaşama programına almayan ve bu konuda hıç- bir şey yapmayan sıyasi parti ve liderlerdir. Izmit ve Düzce depremleri ortalığı dümdüz ettik- ten sonra deprem olgusu Istanbul için İLK KEZ gündeme geldi. Bundan niçin rahatsız olalım ve deprem öncesi- nin uyurgezeriiğine, boşvermişliğine, yazgıcılığına, vurgunculuğuna niçin geri dönelim? Hele politikacılar bu geri dönüşe dünden can atarken? • • • Osman Uiagay, Millryet'teki köşesinde, Istanbul'u depreme hazıriama çalışmalan bir "Uygaıiık mira- sı projesi"ne dönüştürulebilir dıyor ve ekliyor: "Bu projeye büyük miktarda uluslararası destek sağla- nabilir... Bütün dünya Istanbul'un uygariık tarihinin en önemli merkezlerinden biri ve aynı zamanda dünyanın en güzel, korunmaya değer kentlerin- den biri olduğunu hatıriamış olur... Bu projenin ya- ratacağı ekonomik aktivite çeşitli sektöriere olum- lu yansımalar yapabılir..." Dünyanın saygın bilim insanlan durmadan şunu vurguluyor Istanbul için, Marmara bolgesı için bir şeyler yapmak isteyenler için zaman var, hem de yetennce... Depremin 30 yıl sonraya kalma olasılığı var ol- duğuna göre, 30 yıllık bir süreyi kapsayacak bir Is- tanbul'u depreme karşı yenileme ve yeniden yapı- landırma projesi, istanbul'u dünyanın bir numara- lı kenti yapmaz mı? Ve Türkiye, uygariığa, belki de gelmiş geçmiş bütün zamanlann en büyük hediyesini vermez, kat- kısını yapmaz mı? • • • Bu kentin gerçek sahibi, istanbullulardır; ekme- ğini bu topraklardan kazanan, fabrikalannın baca- sı burada tutenlerdir. Istanbul'un gerçek sahibi yönetim olarak yerel yö- netimlerdir. Istanbul Anakent Belediyesi ve ilçe be- lediyeleridir. Merkezi hükümetler, Istanbul'a iki asma köprü kurdular. Yüzyıllann rüyası olan metroyu engelleyen An- kara; temelini atan, bugünlere getiren de günlük po- litikalann ve beş yıllık seçilme dönemlerinin dışına ilk kez çıkabilen ve geleceği düşünebilen yürekli be- lediye başkanlan olmuştur. Belediye başkanlan ve bu kentin diğer sahiple- ri, şimdi de, istanbul'u geleceğe hazıriayacak bu uygariık projesini başlatmalıdıriar. Istanbul, biraz dış dünyanın desteğiyle, ama esas kendi dinamiği ve zenginliğiyle böyle bir projeyi hayata geçirecek potansiyele ve bilgi birikimine sahiptir. O halde? Gelecek, sahibini bekliyori Protokol imzalandı Turizmcilerden meşe kampanyasına destek Istanbul Haber Servisi - Dünyanın en büyük ağaçlandırma projesi olan "Türidye İçin 10 Mflyar Meşe" kampanyasına. tu- rizm sektörünü temsil eden meslek kuruluşlan ile tatil köyleri ve şehir otelleri destek verdi. Pro- jeyi başlatan TEMA Vak- fi, Türkiye Seyahat Acen- talan Birliği (TÜRSAB), Türkiye Otelciler Bırliğı (TÜROB), Türkiye Tu- rizm Yaönmcüan Deme- ği(TYD)ilel5tatılkö- yü ve otelle "2000 Ydı UlusalMeşeProtokoKTnü imzaladı. "Toprakkavbmaçare: Meşe" sloganıyla yürü- tülen 10 Milyar Meşe Pa- lamudu Projesi'ni turist- lere tamtmak, katılımla- nıu sağlamak ve toplu- ma çevre-toprak konıma bilinci yaymamn amaç- landığı protokol, Ceylan Intercontinantel Otel'de imzalardı. Protokolü onaylayan Turizm Baka- m Erkan Mumcu doğal, sosyal, kültürel çevresi ile kaliteli olmayan hiçbir turizm ürününün tek ba- şına "kantefi" olamayaca- ğını belırtti. Bakan Mum- cu, TEMA'nın başlattıgı projenin Türkiye'nin ilk ve en büyük global sivil toplum girişimi olduğu- nu ifade ederek "Doğal çevrenin herhangi bir un- surane kadar küresel ve dünyeviiseprojenin hede- fi de o kadar küresel ve dünyevidir'' dedı. ITF tstanbul Fuarcılık tarafindan organize edilen "Uhıslararası Turizm ve Seyahat Fuan - ITTE 2001"nin Ceylan Inter- continental Hotel'de dü- zenlenen tanıtım toplan- tısına da katılan Tunzm Bakanı Erkan Mumcu, özel havacıhk alanındaki krizın. sektörün sorunla- nndan kaynaklandığını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle