25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 2000 PERŞEMBE O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr ABD'de Bir $6yler Oluyor.:. Prof. Dr. SlUia KÜÂBoğazıçı Ümversttesıe Dünya kapitalizmi, vönetim ^e top- hım: Çokuluslu şirketier milenyumuna mı doğru? Y azımın ılk tumcesı, ağustos başında, Qu- ebec, Kanada'da topla- nan "Uhıslararası Siya- si İHmler DerneğTnın (IPSA) 18 Dunya Kongresı'nın ana ızleğı (teması) ıdı Bır bıldın ıle kaüldığım bu kongre, geçen yıl "Seattte"da yaşanan olaylann ıçen- ğınde yatan goruşlere bılunsel destek verdı Bubüımseldestek hem yenı, genç sıyasal bılımcılerden ve aynı zamanda IPSA'nın ve dunyanın önemlı sıyasal bıhmcılennden geldı Ve kureselleşme konusunda en çarpıcı, yoğun bılımsel ıçe- nklı eleştınyı ıse IPSA'nın 1997-2000 yıllan arasındakı Başkanı Amenkah Prof Theodore J. Lowi >aptı, Lowı 'nın kongreyı açış konuşması ıse ayakta al- taşlandı "Cumhuriyet" ve "demokrasT tar- tısmasında Amenkalı anayasa hukukçu- lannın, genelde "cumhurrjet" yanın- da tavır koymalannın ardından, Amen- kah sıyasal bılımcılenn hatın sayılır bır kesımının de 'kûreselleşme'\ ı sertbirbi- çimde eieşOnııelen dıkkat çekicL Ame- nka'da bır şeyler oluyor Bır "katduncı", globalleşme, global ekonomı vergı kaçınlması, kara parayı aklama fırsatlannı doğuruyor eleştınsı- nı getırdı ve bu her ıkı olgunun dünya ekonomık değenrun yuzde 20'sını oluş- turduğuna ışaret ertı Danımarkalı bır katılımcı ıse şunlan soyledı "Ben sade bir yurttaşım. Globaldev lette bemm >e- rim ne olacak? Şu aşamada benim de\- fetim benımle ilgUeniyor, bana sosyal gü- vence veriyor,yaşhhğımda benı koruy or. Ya 'global devlet' benim için ne yapa- cak?" Soguk savaş donemı bıtelı henuz 10 yıl olmasına karşın, bu 10 yılda olağa- nustu değışıklıkler oldu Bu değışıklık- ler "küreselleşme-globalleşme'' deyı- mıyle anlatılmasıâa karşın. IPSA Kong- resı bu deyım yenne "dünya kaphahz- mi" deyımını kullanarak kureselleşen kapıtalızmın "devlet gücü" ve "devlet künliğT aleyhıne uluslarustû ekonomık ve sıyasal yönlendırmelere yol açtığıru vurguladı "AvrupaBirKği'',NAFTAve "Dunya Hcaret Orgutü* serbest ncare- tı destekler gorunmelenne karşın, as- lında çeşıtlı, dağınık çıkarlan ve "aktör- Jeri" hıyejarşık bır bunyede buluştur- muşlardır, denıldı "Globalleşme, egemenlik ve mesru- ıyet", "Yurttaşlık, değerler ve kunük'', "Kurumtor.çıkariarvesryasalar''. "Dün- ya politikasL, çevTe ve geüşme", "Ku- ram, bilgi ve teknoktji" başlıklan altın- da "ana ızteğı (temayı)1 ' değerlendn-en kongre, ulus-dayalı ekonomık üretım sıstemınden uzaklaşıp gırokçe buyuyen dunya kapıtali2irune geçışte bıldığımız demokratık sıstemler, yurttaşlar kımlı- ğı nasıl etkılenecektır İconulanna yanıt aradı Profesor Theodore J Lovvı'nm konuşması bu yanıüann bır ozetıydı EkoDomi ve siyaset biBmi: Theodore J Lovvı'ye gore kı bu goruş kongrede genelde benımsendı son 20 yıldır sıya- set bılımı "amaçlann" tanımı konusun- dakı çabalannda gucunü yıtırmeye baş- ladı, çunku demokrasının ekonomı ku- ramı açısından tanımlanması, "serbest pazar" anlayışının tek başına her ama- cı gerçekleştırebılır değerlendırmesıne yol açtı Demokrasının bu "ekonomik" değerlendınlmesı bılımsel ekonomı de- ğıldır Bu bır "ideotojkür" ve aynı zaman- da ıyı bır ıdeolojı de değıldır; çunku, ser- best pazar bu pazara gıren herkesı "öz- gûr" yapmamaktadır ve devlenn des- teğı olmaksızın ortaya çıkması ve gelış- mesı olanaklı değıldır Son 20 yıldır ıftıralarla devletı ku- çumseyen ve onu, tabu bu arada "pott- tikayı" da, dünyada "manbksızuğın'' kaynağı olarak gören tehlıkelı anla> ış ya- yılmaktadır "fktisat" yalnızca ekono- mık duşunce sıstemım değıl, sosyal ve sıyasal teonyı de ıçtne alarak "ideolo- jfk" bır ıçenğe kavuşmuştur tşte bu aşa- mada sıyaset bılımıne gorev duşmekte- dır Sıyaset bılımı "iktisafın çoğunluk- la goz ardı ettığı olgulan, varsayımlan ınceleyen bu" bılım dahdır Işte bu var- sayımlan, devlet ve hükümet kurumla- nnı ve pohnkayı tnceleyerek "kıyıa''dan (gaddar) demokrasıyı kurtarma şansımız artabüır, ısterbu "\ayia" ıyı nıyetlı go- zükmeye çalışan baskıcı sıyasal ebtler (seçkın), ıster ıyı nıyetlı gozukmeye ça- lışan, ama baskıcı "pazar" mekanızma- lan olsun Kûreseileşme ve baa göztemler Sankı kendı kendını yönetır gıbı go- zûken uluslararası malı ve sermaye ılış- kılen ve çalışmalan, aslnıda kurumsal yapıdan yoksun değıllerdır IMF, Dun- ya Bankası, Uluslararası Tıcaret Örgu- tu, bırçok uluslararası ve bolgesel orgüt- ler ve bırkaç onemlı merkez bankası bu yapıyı oluşturmaktadırlar Boylece "makro ekonomi" gerçekten bu- sıyasal ekonomı demek oluyor Asunda bu mak- ro düzeyde holdıngler ve çokuluslu şır- ketler, "bireyi" ve "şjrketkri" devreden çıkarmıştır Kureselleşme konusunda sorulması gereken başlıca sorular şunlardır Te- mel amaçlar nelerdır9 Aktörler kımler- dır9 Kımler sahnede9 Kım kazaruyor9 Ne kazanılıyor9 Ve neden9 Kureselleş- me gınşnnlennde ıkı temel konu onem kazanmaktadır 1) Anayasal değı$ım, 2) Toplumsal so- rumluluklann yenıden dağılımı Bınn- cı amaç hukumetın, devletın otontesmı "serbest piyasa" uğruna daraltmaya yo- nelık bu- surû gınşımdır Bunlan mer- kezıyetçıükten, kurallardan uzaklaşma gıbı tanımlayabılınz Temel amaç, dev- leün "serbest piyasa " konusundakı de- netım otontesmı ortadan kaldırmaktır tkıncı amaç ıse "sosyal demokrat yıl- lar" olarak tanımlayabıleceğımız lkın- cı Dunya Savaşı sonrası yıllarda gelış- tınlen ve adaletlı "dağramı" ongören toplumsal sorumluluklardır Aslında ışın ılgınç yonu, anayasal değışımı ve top- r lumsal adaletı "yeni" bır anlayış ıçmde dağıhma tabı tutmak ısteyenler, genel- de çokuluslu şırket yönetıcılen değıl ünıversıtelerde ve çeşıtlı "düşun mer- kezlerin ndekı tfamktank' bazı ekono- mı teonsyenlen ve bazı merkez banka- lanndakı teknokratlardır Peter John- son,Amenkan"FedenüReserveBanka- sı" ve Almanya'nın "Deutsche Bundes Bankaa"nıuıceleyenyapıünda, 197O'lı ve 198O'lı yıllan "Fnedman yanldan- nm", "Keynes"çılen mağlup etmesı ola- rak değerlendınyor Bu bır "ideoJoji" savaşumydı ve Fnedman yanlılannın kazanması ıle küreselleşmenın önu bus- butûn açıldı Tûm bu gelışmeler bazı bıüm adam- lannı "EU"yu (Avrupa Bırlığı) yakın- dan mcelemeye ıttı W6h^angS«reeckve Ptuüppe Schmrtter gıbı EU konusunu on yıldır dennden ınceleyen ıkı sıyaset bı- lımcı, hâlâ şu konuda karar verememış durumdalar EU Amenkan -stılı- klasık bu- çoğulculuk sıstemı mı, yoksa Avru- pa'nm eskı korporatıst yapısına ba ço- ğulcu eklem mı9 Ancak kuşku götûrme- yen bır durum da EU bunyesı ıçınde guçlü çıkar gruplanrun çeşıtlı kademe- lerde yer aldığı gerçeğıdır Ote yandan bu- başka gerçek de göz ardı edılmeme- lıdu- Bırçok holduıg bu-leşıp kartelleş- meye yonelerek rekabetı busbutun or- tadan kaldırmış ve "serbest pıyasa" ye- nne "içe dönük" pobnkalar ızlemeye başlamışlardır Tüm bu oluşumlar ıçmde eksık ve sa- kat bu zıhnıyet vardır O da şudur Ör- neğın, sankı "McDonaM's Francbise"ı almış olan kapıtalıst ulkelerbırbınyle sa- vaşa gırmezler, çunkü çıkar ılışkılen ıçmdedu-ler Göz ardı edılen şudur Eko- nomık nedenlen olan çevre kırletme, yasadışı goç ve "ücret köfetiğj" gıbı ko- nularda ülkeler arasında şıddetlı rekabet vardu- Bu gelışımler aşın tutucu hukû- metlenn doğmasına yol açmaktadır Tum bu gelışmeler göstermektedır kı "Iktisat'', "ekonomi" dıye bu- şey yok- tur Ortadaolan "poidkekonomi"dır Ve polıtık ekonomı, berabennde 3 konuda onemlı sorun getirmektedır Bunlardan bınsı, "yurttashk'' konu- sudur Aşun bıreycı, aşın rekabetçı bır pazar, ıyı yurttaşlık olgusunu geçersız kılmaktadır lkıncısı ıse "ekonomik de- ğer", "ekonomikzengin]ik''konusudur Rekabet, zengınlık doğuruyor denıyor Ancak zenguılık, fakırlık doğurmakta- du" Çunku kureselleşme sıyasalan üe el- de edılen zengınlık, bu sıyasalara koşut benımsenen sosyo-polıtık anlav ış nede- nıylehalkadağıtılmamaktadu' Isterzen- gın, gelışmış devlet olsun, ıster fakır, gelışmekte olan ulke olsun, kureselleş- me sıyasalan sonucu elde edınılen de- ğer "balka akmamaktadır", "halka ak- tanbnamaktadn-" Bu nedenlerle hem geuşmış ve hem de gelışmekte olan ul- kelerde bu konuda büyuk eleştınler, hat- ta bır başkaldınş vardır Bu sıyasalardan ınsanlığın buyuk çoğunluğu zarar gor- mektedu- Uçuncu şık ıse kureselleşme nedenıyle güdulen sıyasalar, kısa süre- de çok para kazanma hırsı, ozellıkle ge- lışmekte olan ulkelenn "çevresine'' ona- nlmaz zararlar vermektedır Kapıtalızm "saydamhğı (şeffafh^)" ongörür, demyor Ancak "birİeşmeler", çokuluslu şırketler bu saydamlığı orta- dan kalduıyor Bunun otesınde gelış- mekte olan ulkelere bır de "şantaj" ya- püıyor "Benim istediklerimiyapmazsan, benim istediklerimi vermezsen, ben de çıkar gidenm ve bunlan veren başka ul- kelere yerieşirim." Theodore J Lowı, ıktısat(,ılara sesle- nerek şoyle dıyor "Biz siyaset bıhmci- ler hep doğru vamtlan veremeyebinriz, ama iktisatçüar da v eremevebilir. Gele- cekte ekonomi politikaya dayanan bir uluslararası siyaset büiminin oluşmasıy- la uygun teori genşebilir. Ancak şimdi- lerde, vüz eDi vıh aşkın bir siire önce ün- lü Fransız düşünuru \\exis, de Tocqu- evılle'insöviediklenbueışıktutabflir.De Tocqueville şu soruyu yoneltiyor: Fe- odal sıstemı ve krallan yenen demok- rası, tûccarlar ve kapıtalıstler önunde genye mı çekılecek 9 ' DeTocqueville'in kendi sorduğu soruya yanm ise şöyk: 'Yenı bır dunya ıçın yenı bır sıyaset bı- lımıne gereksuıımunız var " EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bir Utanç Gecesiydi! Bır eylul sabahı Saat altı Yorgunuz, uzuntu- luyuz Konuşacak soz bulamıyoruz Beyazıt'a gel- dık, koşede buyuk bır mağaza vardı Yepyenı buz- dolaplan, çamaşır makınelerı gıbı beyaz eşya sa- tardı Hepsı Avrupa'dan gelme, o zamanlar yeriı buzdolabı nerde 1 Paramparçaydı her şey 1 Kosko- ca vrtnn tuz buz, ıçerdekı eşyalar kınlmış dökulmuş, kımı sokağa fıriatılmışi Korkunç bır geceydı geçırdığımız Gazetenın ka- pısına gelıp dayanmış bır kalabalık, sıvıl, asker, kadın Eilennde bayraklar, kımınde sopalar. "Bay- rak asın" dıye bağırıyortar. "Vatan" gazetesının bahçe kapısına tırmananlar vardı, kırarcasına zor- layanlar. Sesler, çığlıklar . Çılgına donmuş ınsan- lar Fotoğrafçı arkadaşa seslendım "Gel, bırkaç resım al" O da urkmuş, ne yapacağını şaşırmış "Fılm bıttı" dıyordu. "Hemen btrıkı flaş patlat" de- dım Gıttıterbağıraçağıra! Arkalanndan Cağaloğlu'nun başındakı tutuncuye gıttım Bır sure durup taşıt- larabaktım Kamyonlann arkasına buzdolaplan, ça- maşır makınelen, daha başka şeyler bağlanmiş takır tukur koşturuyorlar Bın onumuzde durdu. Koskoca bır buzdolabı ındınldı Tanınmaz haldey- dı! Galıba bır Amenkan markası. Herkes gıdıp bır tekme atıyordu dolaba 1 Çevrede toplananlar bu ıl- gınç tekme atma yanşına kendılennı kaptırmıştar- dı 1 Duşmandı o nesne, haındı, ezılmesı, yok edıl- mesı bıryurtseveriık gorevıydı' Benden başka sey- reden yok Ben de gıdıp bır tekme atsam mı dı- ye duşundum, oyle ya yurtseverlık gostensı yap- mamam ınsanlan kızdırabılırdı Zaten fena fena bakıyordu kımılen Akla gelmez haberier gelıyordu Beyoğlu, Şışlı yağma edılmıştı Papazların sakallan kesılmıştı Azınlık dukkânlan talan edılmıştı Hem de eilenn- de Atatürk bustu, portresı, adalara bıle çıkartma yapılmış Neler neler olmamışi Bır utanç gunuydu Atatürk'un Selanık'tekı evıne bomba atıldı habe- n bır anda ortalığı cehenneme çevırmıştı Kımdı o ışı yapan, koskoca manşet çekerek Istanbul'u bır- bınne katan gazetenın amacı neydı? Bunu ıktıdar- dakıler mı tezgâhlamıştı'? Turlu kuşkular ıçındey- dık Tutuklamalar başlamış, solcu bılınen yazar- lar, şaırler hemen evlennden alınmıştı Dinamo'lar Kemal Tahir'ler vb Sokağa çıkma yasağı vardı Bızlere hemen bır ızın kartı verdıler Guneş doğmadan gazeteden çıktık Sanınm, Ihsan Ada, Selami Akpınar'la Be- yazıt'a doğru yurumeye başladık, "Dunya "dan Ali ıhsan Göğüş de bıze katıldı Konuşmak zordu, her şey karanlıktaydı Bırçaymolasıverdık, Beyazrt'ta bır sabahçı kahvesınde Boyle bır geceyı bır da- ha yaşayamayacağımızı bılıyorduk Sonra anlaşıldı her şey, bır genç -kı bır emnıyet- çıymış- o bomba olayını duzenlemış 1 Kımın em- nyle? Sonra, çok sonra, o genç bıryerlere valı ola- rak atandı 1 Yassıada duruşmalarında konu goru- şuldu, tanıklar dınlendı Ama gerçek tam olarak ay- dınlatıldı mı7 Hıç sanmam1 Ne var kı devlet o ge- cekı olaylarda zarar gorenlere buyuk olçude taz- mınat odedı DP ıktıdan bır oyun oynamaya kalk- mıştı ama yuzune gozune bulaştırmtştı. Bugun 7 Eylul 1 Kırk beş yıl oncekı o korkunç ge- ceyı unutmam olanaksız1 Ulusça duyduğumuz, • hep duyacağımız o utancı da 1 Neyin Töreni, Neye Alkış? - II Yekta GÛngÖr OZDEN TurkHuhıkKurumu Başkanı "AYVALIK CÜZELDİR" Ama, Eylül'de daha da güzeldir. SEDAOTEL-SARMISAKLI Tel : 0 266 324 71 74 Fax: 0 266 324 71 75 . H angı olumhı gelışme kutlanıyor 9 KHK gostensıyle hukuksal bır atılım mı yaşandı 9 Yakınmalan sona erdıren, mutluluk veren ne olmuş da alkış tutuluyor 9 Hu- "kuk-yargı-adalette özetle sunu- lan şu dufumlar oldukça, yaşandıkça gonenebı-^, ur, kıvanç duyabılır mıyız 9 • "Verdimse ben v^rdim" ve "Kasam oisaydı sizepara verseydim" dıyen, yargı kararlanna kar- şın temel atan, "Iyı çırak ustasından bellı otur" sozunu anımsatırcasına sıyasal yaşama nıce lıder (') yetıştıren, kendını kanıtlama amaçlı, güç ve gövde göstensı mtelıklı yapaylıklara gıren, ge- ncı, böKcü-yıkıcı ve çıkarcı ortaklığının yanşu-- casına desteİdedığı, oncekı aykınbklan ve değış- meyeceğı unutulan, babalıklan, efelenmelen, ka- badayılıklan ovulen cumhurbaşkanlan oldukça, • Denetım gorev ını yapamayan, komısyonla- nnda ve genel kurulunda oncelıkle ve ıvedılıkle göruşulmesı ongorulen KHK'len yıllardır ele alamayan, suıırlayamadığı dokunulmazlığa ılış- kın dosyalan suruncemede bırakarak adaletın gerçekleşmesuu gecıktıren, Anayasa Mahkeme- sı'nın dokuz kez ıptal etöğı yasayı yururluğe ko- yan, Yûksek Seçım Kurulu Başkaru'yla başkan- vekılının görev sûrelennı emeklılık gunlenne ka- dar seçunsız uzatarak kışıye ozel yasa çıkaran, gerçek aklamanınyargıda olacağım goz ardı edıp bakanlık > apan kunılerını sıyasal pazarüklarla yar- gıdaıı kaçınp kuşku bulutlannı koyulaştıran, araş- tırma ve soruşturma komısyonlannı şöyle ya da böyle çalıştırabılse de hıçbır sonuç alamayan, burden çok evhlerle çağdaş gorünume aykın du- rumhıkımı Atamrkve cumhunyetkarsıtlannı ıçm- de banndıran, yakmılan anayasayı 17 yıldır olum- suz yamalar dışında değıştınp ulusumuza daha yaraşır bu- anayasa kazandıramayan. bırçok üye- sı atama turunde seçılıp kıyaklar ve ış peşmde ko- şan, ahlak yasasıvla çekıdüzen sağlanmak duşû- nulen bır yasama organı çalışır görundükçe, • Baskı, gozdağı ve zorlamayla görev değışık- lığı ve emeklılıkler sağlanıp partızanca kadrolaş- manın tezgâhı durumuna gelen, yasama organı- m dışlayıp duzenlemelere gınşen, yargı kararla- nnı hıçe sayan, dönemınde rüşvet, yolsuzluk, ka- yırma soylentılen yaygmlaşan, yasalann öngör- düğu nıtelıklen taşımayanlardan başlayıp bu-çok yanlı, aytan atamalan gerçekleştıren, seçun des- teğı ıçuı gereksız ışçı ahmlannı hızlandu^an, tah- kım ve ozelleştırmeyı manfetmış gıbı ûstelık ge- nye doğru yurüterek hevesle sürduren, deprem- le ılgılı gelır ve gıderlen Sayıştay denetımınden kaçıran, 28 Şubat kararlanm ıkılı tutumlarla su- landıran, koUuk guçlermınbagmüılığını ve yan- lı davramşlannı kaldıramayan, devnm yasalan- na özen gösteremeyen, Istanbul'un Fatıh'ını Is- tanbul yapamayan, gencı, bölucu, ırkçı, yıkıcı ve çıkarcı kadrolaşmasuıı KHK sorunu duzeyıne çıkaran, okul, kıtaplık, çeşme, sağlıkevı, yol (de- mıryolu) yenne camı yapımma, kurs açmaya ağırlık veren, rakam oyunlanyla enflasyon açüc- lamalan yapıp halkı şaşırtan, gekr dağılnnında ve ucrette adalet sağlayamayan, yasadışı örgut- lerın okulu, kalesı ve karargâhı durumuna gelen cezaevı olaylanyla ışkenceyı onleyemeyen, ışle- yenlen behrsız cınayetlen aydmlatamayan, kımı sanıklanyakalatamadığı gıbı korumakuşkusu ya- ratan, bankalan soyanlann yakasına yapışama- yan, vergıyı ancak verenden alıp yıtıklen durdu- ramayan, karaparanınkaynaklannıkurutamayan, öğretım ve egıtımde çağdaşlığa aylonlıklan gı- deremeyen, AB ılgılılenyle kımı sorumsuzlann ortaya attıklan "ounayan azınhk" savlanna ye- tenncekarşıçıkmayan ıvıleşmez-duzelmez (muz- nun-kromk) suçlulan kurtanp Turkıyemızı zayıf kılmak ıçın ulkemıze gelen şenatçı ve PKK des- tetçısı yabancılann baskılanna kapıyı açık tutan, yurtdışma kaçan cınayet suçlulanna sıyasal suç- lu ışlemı uygulayarak anlaşmalara aykın davra- nan ulkelere karşı sessız kalan, IMF onenlennı buyruk gıbı algılayan, AB ölçütlennı gerçekçı- lıkle yaşama geçumekte duraksayıp halkı oyala- yan, mufettışlen ve tefhş kurullaruu yansız ve ya- rarlı çalıştıramayan, sryasal partılerdekı dıktayı kaldıramayan, gereksız Hazıne yardımlannm na- sıl kullanıldığını araştıramayan, seçun yasala- nyla öbur yâsalardaki zorunlu degışiklılden sav- saklayan, MGK'de ayn, dışarda ayn konuşarak , kendını aldatan, gerçekîen soylemek yenne sı- yasal masal ve nınnılerle, ınanç somurusuyle hal- kı kanduıp oy toplamaya çalışan, mılletvekılle- rme soz geçıremeyıp gereksız yontemlere başvu- ran, unıversıtelerde af yasalanyla sonuç almayı başan sayan, Içışlen Bakam savcdara yol göster- meye, Adalet Bakam herkesın bıldığım yınele- yen Danıştay Başkanı'nm sözlenne gerçeklen goz ardı ederek yanıt vermeye kalkıyın, Başba- kan'ı da bır cemaat lıdennı korumakta dırenen ıktıdarlar oldukça, • Osmanlı donemınden kalma yasalar yurur- lukte tutuluyorsa, kurallar eskı, yapünmlar çağ- dışı ve yetersızse, yamalı yasalar, yaralı hukuk yeiulenmıyorsa, anayasaya uymak bahanesıyle ıl- keler, kurum ve kavramlar goz ardı edılıp yıpra- nlıyorsa, anayasa hukukçulan anayasa değışık- lıklen sırasında susuyor, korkaklığı, pısuıklığı ve tutarsızlığı kendılenne yakışünyorlarsa, kımı uye, yargıç ve savcdarla gorevhlenn Hızbullah'la bırlıktelığı ortaya çıkıyor, kımılen de sıyasal, dınsel eğılunlenyle, etkılere açık duruşlarryla karar venyor, oy kullanıyor, görev seçımlennde bu bağlan öne çıkanyor, önyargılı, koşullanmış, katı tutum, sıyasal ve duısel eğılım, mezhepçılık ya da bolgecılık, değışık bağımlıhkla hukuku, ya- salan dışlayıp yanlı davranıyorsa, yargmm bağun- sızbğuu sağlayacak gerçekçı adımlar atılmıyor, gerçek bağımsızlığın vıcdanlarda olduğu unutu- luyorsa, hak aramak pahalı, haklılar yorgun ve pışman, haksızlar rahat, dosyalar çok, durusma- lar uzun aralıklı ıse, kımı yargıçlar kararlan bı- ürkışılere bırakmışçasına "bflirldşı sakanaü" ya- şamyor, keşıfler ödeneksızlık ve değışık neden- lerk yapüarnıyor, kararlar gerekçesız, çehşkılı olu- yor ve geç yazılıyorsa, tutuklama, salıverme ve kımı sonuçlar şaşırtıyor, başaracak avukat yen- ne yetkılılen görecek (') ve ayarlayacak aracı aranıyorsa, cezaevım yasadışı orgutlenn yönet- tığı, adalet mafyasının oluştuğu ve ettasuu arttı- rarak surdûrdüğu soylentılen yaygınlaşıp doğru- lanıyorsa, gereğuıden çok hukuk fakultesı açılıp ogreumbaştan savma yapılryor, ogrenm üyesı ek- südığı gıdenlemıyor, kımı oğrerım uyelen ders- lerme duzenlı gehiuyor demokratık yaklaşunsa- vunmasıyla sakıncalılar araştmna gorevhsı ola- rak alınıyor, klıkler, gruplar, kutuplaşmalar du- yuhıyorsa, yargı yerlennın elvenşsızhğı duzel- tılmıyor, çalışanlann ozlûk haklanrun yetersız- lığı, aylıklardakı başkan-uye farkı gıdenlemıyor- sa, barolar Adalet Bakanlığı'mn vesayeünde tu- tularak bağunsızlığı uygun bulunmuyorsa, yar- gının bağunsızlığı her gûn tartışıhyorsa, bağun- sızlığı ve yansızlığı sağlanacak koUuk guçleny- le yargmın yukunun azaltılması duşunulmuyor- sa, cumhunyet savcılan, bakanlara ılışkın yaİon- malan anayasanın 101 maddesmı ılen surûp ış- leme koymaktan kaçınıyorsa, yûksek yargı organ- lanmız, Anayasa Mahkemesı ıle Hâkunler ve Savcılar Yûksek Kurulu'na göndereceklen uye- len, Yargrtay da Cumhunyet Başsavcısı üe veta- hnı doğrudan seçemıyorsa, lamı hukukçular yaş sınınna ulaşmadan emeklı olarak, kımılen de emeklı olduİctan sonra ışlenne baktıklan kışı ve kuruluşlann, hatta kum savcılar cezaevınde gö- zettıklen hukumlulenn avukatlığuu abp ışlenm ızlıyorsa, arada tehlıkeh ılışkılere gınşen ve sa- tm alınanlar çıkabılıyorsa, yargı organlan bunm- lenne seçımlerde olmadık etkıîeme nedenlen du- yuluyor, hukukçu olmayanlar, sakıncalı eğılımı bıluıenler salt seçım düzenlen ıçuı göreve getj- nlıyor, kararlara gereksız ekler koyanlarya da koy- duranlar soruşturmalardan kurtuluyorsa, yargı organlan arasında "seo-ben, ast-ust, protokol- plaka, ücret-öncetik" yanşma ve tartışması bıt- mıyor, duygusal ve anlamsız sûrtuşmeler geçı- yorsa, hukukçular ve hukuk kuruluşlan arasında karşılıklı saygı, guven, kaynaşma ve dayanışma orneklen ozlemyorsa, ulke gerçeklen, ulusal de- ğerler, evrensel olçütlergozetılmıyor, ılkeler ku- rumlaşmryor, kurumlarguçlenmıyorsa, uyeler, yar- gıçlar, savcılar ve tum çalışanlar, eksıksız ve odünsuz, kendılennıfcukcumhunyetın hukukcu- su ve gorevhsı bılnrryor, hukukun ustönhığu ri- kesuu berumseyip gerçek hukuk devletını olu^-' ~ turmayı ve adaletle yûceltmeyı bınncıl görev say- mıyorsa, ulusun yansı davacı, davalı, yakman ve saııık, bır bolumu de tamk olarak mahkemeler- de ıse, yargıç ve savcı açığı ıle yargı yeri yoksun- luğu çözumlenemıyorsa, • Medyamıznı buyuk kesımının kendını hem savcı, hem yargıç hem de temyız organı yenne koyması, görûlmekte olan davalarla ılgılı sorum- suz yayınlan sürûyorsa, yıkıcılık ve kımı sıyasal fantezılere kendını kaptıran kmu yazar-çızenn hu- kuksal konularda yeterlıklennı gözetmeden gö- ruş açıklayıp yargıyı etkıîeme çabalan ılgı bulu- yorsa, demokrasıyı korumak yenne yıkmaya araç oluyor, "kuvvederüstü' 1 konum edmmeye uğra- şıyorsa, • Genelde demokratık kıtle örgutlen, kuruluş amaçlaruu gerçekleştumekle yûkûmlu gonullü bınmler yenne "atlama tahtaa" sanılarak ûye ya da yöneücı olunuyorsa, örgütlenme ve çalışma ozgürlûğu ûzenndekı hukuk dışı sınırlamalar kal- dınlrmyorsa, fetva ve fennan donemı ozlenıyor, hortlatılmak ıstemyorsa, ulusal kunlığmı yadsı- yanın yurttaş olamayacağı unutuluyor, vatandaş- lık bağı başka kaynaktan gelı>ormuş ya da ye- tersızmış gıbı "anayasal vatandaşhk" karmaşa- sı, kışkırtması desteklenıyorsa, çoğunluğun ıçm- dekılen azmhk yaparak devletın TEK'lığı, ulke- nın TÜM'lüğu ve uhısun BtR'hğı bozubnaya ça- lışıhyorsa, yurttaşlık bıluıcı yetennce oluşma- mış, çoğunhıkla bıreyler suskun, toplum ılgısız ve tepkısız ıse, feodal yapı korunuyor, ağalar, şeyhler, tankatçılarmılletvekılı seçılıyor bulun- maması gerekenler yasama organında bulunu- yorsa, şaıbelıler kımı kuruluşlann başına getın- hp stadyumlarda, uçak alanlannda, seçım kursû- lennde omuzlara alimyor, yuzlerce taşıt aracı ve bınlerce kışımn "gurur duyuyoruz" çığlıklany- la karşılamyorsa, kostebekler yûksek katlara ür- mamyorsa, yabancı ortamlarda kendı ulkesuu kotuleyen mılletvekıllen, hukukçular ve görev- lıler çelanme duymuyorsa, emeklı olduklan ku- rumlan düşünmeyen kumlen ek para ıçın gorev almak uzere kapı kapı dolaşıyorsa, okumayanla- nn, koşe donuculenn, konuşmaktan korkardann sayısı gunbegûn artıyorsa, denetımın ohnadığı, herkesın yaptığının yanma kar kaldığı sorumlu- luk ve hak arama duygusunun azaldığı, msanlık ve dosthığun dınozorlukla suçlandığı, kotü omek- lenn arttığı bır ortam gıderek doğallaşıyorsa, eşıtsızhk, ayncalık, bolgecılık, kayırma-torpıı olaylan becen sayılı>orsa, seçim giderleri için para yardnnı aldığuıı savunanlar kuıanmak ye- rineövûlüyorsa, çoğulcu-katüımcı, kurallar ve ku- rumlar duzenı bu- dısıpluı olan demokrası kural- sızlık samlarak herkes aklına gelem soyleyıp ya- zabılıyorsa, sözde ılencı, sozde demokrat, soz- de mıllıyetçı, sozde lıberal, sozde dındar, sozde Ataturkçu kenduu bu- şey sanıyor ya da bu- şey sanıhyorsa, bağımsızlık ve ozgurlukle adaletı ka- rakten bılen Törkiye sevdahlan uzerlenne duşe- m gereğıyle yapnuyorsa, ıktıdar ve muhalefet boşluğu varsa tören, toplantı neye yarar9 Alkış- lar ne anlama gelır7 "Boşuna" ya da "Yazık" denmez mı° Bu yazıyı bu- çızelge bıçımınde uzat- makkolay Amaduşundurucu,uzucuveacı He- pmuz sorumluyuz Ba kez yıneleyıp anımsat- mayı yararlı buluyorum Aç kalabiKriz, ama as- la onursuz, adaletsiz ve hukuksuz kalamayız. Düzdtme ve Özür: Y Gungor Ozden'ın yazı- smın dunku 1 bolumünde, 1 sutun 2 paragraf 8 satınndakı "sapıklıklar" sozcuğu "sapkuılık- lar", 2 sutun 2 paragraf 8 satınndakı "ozgurlu- ğûnü" sözcuğü "ozûrlennı" olacaktır Duzeltır, özürdılenz. PENCERE jkiPartide İki Değtşim. Ikı partıde ıkıdeğışım gozlenıyor •••• Ötekı "dıncı' partı. • Eskıden Turfcçu partının yokJaşı, ışbırlıkçtsı dın cı partıydı. - * Nasıl oluyordu bu? Mıllıyetçı partı ulusçudur, dıncı partı ummetçtdırî. bırbınneters duşmelen gerekıyordu, ama, "Ikı Kuv tuplu Dünya'daABD'nın Turkıye'ye aşıladığı "Tun\ - Islam Sentezı 'nın "Yeşıl Kuşak" kuramında "Ko- munızmın pan^nın Islamdır" sıyasası MHP'ye yon vermıştı, dafta da onemlısı, ABD kuramını dev- let benımsemışt'. MHP'nın ıse devlete bakışı nasıl ozetlenıyordu "Devletı ebetmüebbef Vaktıyle "TürkÇû" ve "Islamcı" partıler seçımlet re bıle bırlıkte gırerierdı Bırlıkte çamaşır yıkayıp bez dokurlar, şarkı da okurlardı. "Mıllıyetçı Cep- /7e"de buluşup ıktıdarda ış tutarlar; devlette yuva- lanırlardı. • "Ikı Kutuplu" dunyamız "Tek Kutuplu"ya donuf şunce, her şey kokunden değıştı. MHP "Komümzmle Mücadele Dernekleri"y\e palâzlanmış, "Esır Turklen Kurtaımak" ustune şart- lanmış, "Kızıl Elma"ya ulaşmak uzenne kurgulan- mış bır partıydı. Artık komunızm yok. Esır Turkler yok.. Pekı, ışlevı ne olacaktı MHP'nın?. Elde avuçta bır şey kalmamıştı, bır sure Guneydoğu'dakı "üs- tû örtülu savaş "la ıdare eden MHP'nın PKK yenıl- grye uğradıktan sonra boşluğa duşmesı doğakjı. Dunya "Tek Kutuplu" olunca tum kurgular de- ğıştı, dengeler altust oldu, 28 Şubat "komunızm tehlıkest"n\ gundemden sıidı, artık Turkıye Cum- hunyetı ıçın en buyuk tehdıt "ırtıca" ıdı . Devlet bu- na gore vazıyet aldı MHP'nın ırtıcadan koparak devletın ve askenn yanında yennı alması kaçınılmazdı 28 Şubat'tan bu yana ulkenın ıç polıtıkastndaya- şanan ılgınç ve önemlı olay budur. • * * ı Çunku ırtıca "Ikı Kutuplu Dünya " dönemınde, ya- nında gorduğu, destek aldığı ve ışbıriığı yaptığı şo- ven "müttefıkı "nden yoksun kaldı Necmettın Hoca'da jeton geç duştu; dıncı lıder atıp tutuyordu: - Turkıye'de Islamcı devlet kurulacak, ama, bu ış ya kansız olacak ya kanlı< 'Batı Kulupçuler' bıh sınler kı 'Hak gelınce batıl zaıl olacak!' Bız Hıns* tıyan Kulubü'ne karşıyız' Başbakan olur olmaz ılk ış olarak dıncı devletler coğrafyasında cerre çıkan Necmettın Hoca ve mu- ntlen, 28 Şubat'tan sonra Avrupa Bıriığı'nm kapı- sına duştulen Hınstıyanlann kendılennı kurtarma- lannı ıstıyorlar, bu yolda 'Batı Kulübu'nön eşığını aşındınyorlar. t * î -•fJHHFdekrttegrşım. ıç ve dışişoşııttaıın dönüşü* Hffıüyle yaşanan doğal bır sj^reç" ' * **Ya dıncı partı ne yapıyor?.. "Takıyye" mı yapıyor? ' Dıncılığın geleneğınde "ıkıyuzlulük", meşru bıryol ve yordam sayıldığından bu soruya yanıt vermek olanağıyok!. ' ' " , ı ^ "„•( ACI KAYBIMIZ Cumhunyet gazetesi eski Düzettme Servisı Şefi merhum Mustafa Baydar'ın sevgıli eşi, değerii süsleme sanatçısı ŞADIMAN BAYDAR'I 4 Eylül Pazartesi günü kaybetmenin acısını yaşıyoruz. Cenazesı 6 Eylül günü Edirnekapı Mezariığı'na defnedilmiştır. Allah rahmet eylesin. Kızlan: Emel Kebabçıoğlu, Özlem Örs Damatian: Vecthi Kebabçıoğlu, Ateşhan Örs Torunlan: Tuba ve Evrim Yeğenleri: Yavuz Baydar, Nurşen Ertan Baydar TEŞEKKÜR Geçırdığım trafık kazası sonucu kaldınldığım Özel Sılıvn Mıllet Hastanesı'nde başanlı bır operasyonla benı sağlığıma kavuşturan • "-> Ortopedı Uzmanı Sayın Op. Dr. BARBAROS BULAM, Plastık Cerrah Sayın t|! Op. Dr. İSMAİL BÜYÜKÇAYIR ve hastane personelıne, Istanbul SSK Eğıtım Hastanesı Başhekım Sayın DOÇ. Dr. MUSTAFA CANİKÜOÖLU ıle Başhekım Yardımcısı Sayın Dr. GÜLSEREN NEMUTLU'ya *t- teşekkuru bır borç bılınm. TAMER DAĞLIOĞLU Turkıye Gazetecıler Cemıyetı'nın yayınladığı gunluk Bizim Gazete Ulke sorunlarına ıltşkın raporlarıyla araştırmalanyla, köşe yazılanyla tarafsız haberlerıyle sıvıl toplumlann gazetesi Düzenhokumakıçınaboneolun Tel 0 212 51108 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle