23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EYLÛL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Bakanlık muzu Antaiya Narenciye Araştrma Enstitüsü Müdüriüğü'nün hazıriadığı "Muz Yetiştiriciliği" başlıkJı kitapçtğı Tanm Bakanlığı bastırmış, Antaiya cevresindeki muz üreticilerine dağrbyor... Bakanlığın, yayınında dikim tekniklerinden muz bahçesinin bakımına, gübrelemeden ürünü zarartılardan korumaya dek her aynnbdan söz ediliyor. Alanya, Gazipaşa, Anamur yöresindeki muz üreticileri, BakanJığın kitapçığında bakıp muz yetiştirmeye kalkarsa yandığıntn resmidir. Çünkü verilen bilgilerin, önerilen tekniklerin birçoğu işe yaramaz. Özellikle "dikim" teknikleri artk kullanılmıyor, modası geçmiş. Çünkû, bu yıl dağrblan kitapçıklar Bakanlığın ach "Tanm Orman veKöyişteri BakanJığı" iken 1990yıhnda bastınlmış; Antalya'daki depoda yer kalmadığı için 1988 yılında bastnlan "Kivi Yetiştiriciliği" kitabıyla biriikte üreticilere dağıtıhp depo boşaltiıyori T«fc 0.212.512 05 05 Fak* 0,212.512 44 97 - Kartkatür sergisini denetiemek istemişler.. "Ağlanacak haHerine aülmekicinl" T ürk Silahlı Kuvvetleri ki Türkiye'nin en katı disipiin kurallanylayönetiten ve irticaya kar- şı en duyariı kurumudur, buna rağmen eğer heryıl irticaya bulaştığı gerekçesiyte onlar- ca subay ve astsubayın Türk Silahlı Kuvvetteri iie ili- şiği kesiliyorsa oturup düşünmek gerekir. Kaldı ki, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden atılma karar- larını yargıya taşımak isteyenlerin bite önlerine ko- nan dosyalardaki belgelerle tatmin olup ilişik kes- me kararlannı imzaladıklan da bilinmektedir. İrticaya karşı böylesine duyariı ve kendi Içinde son derece disiplinli bir kuruma sızmaya çalışanlar, başka kurumlara neden sızmasın? Bu bakımdan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğkı, irticanın yaıgıya da sızdığı yo- lundaki eleştirisinde son derece haklıdııi Yurtdışına kaçan eski milletvekillerinin variığı bi- rer "belge" olarak irticanın yasamaya kadar bulaş- tığını gösterirken Adalet Bakanı Hikmet Sami Aramyor!Tûrk'ün, "Yargıyı töhmet aittnda bırakmaya kimse- nin hakkı yoktur^ diyerek kendisine belge getirilme- sini istemesi son derece anlamsızdır. Çünkü... Yargıya ya da başka bir kuruma sızan irticanın ta- kipçisi olmak ve bunun belgesini getkmek görevi cum- huriyetin temel ilkelerini savunmakla yükümlü sav- cılardadıri Hikmet Sami Türk, irticaya karşı duyariı olanJan cadi avcıltğıyla suçlamak yerine uyanlan dikkate alarak cumhuriyet savcılarmı goreve çağırmaltdır. Merve Kavakçı adındaki şahsın ifadesini almak isteyen başsavcı hakkında soruşturma açtıran Ada- let Bakanı Hikmet Sami Türk'ün "iddia delile dayan- malı" sözü kulağa hoş getmekle biriikte "görünen köy kılavuz istemez" atasözü karşısında havada kalmaktadıri Çünkü, yıllar boyunca yapılan "enjeksiyon" Tür- kiye'yi bugüne getirmiştir... Necmettln EÎtoakan'ın 25. kez hacı olmak üzere başbakanlığı sırasında bir gövde gösterisiyle çıktı- ğı Mekke seferine katılarak hac farizasını yerine ge- tiren Hikmet Sami Türk, imam-hatip okullarını arka bahçesi olarak gören ve daha sonra kapatıian bir si- yasi parti tarafından yargı kadrolannın "imam"lık yapmak üzere egitilmiş kişilerce nasıl dolduruldu- ğunun belgelerine en kolay ulaşabilecek kişidir. Adalet Bakanı, istedkji belgelerin bir kısmını da ir- ticaya ve bölücülüğe bulaşmış memuıiarla ilgili ka- nun hükmünde kararname tartışmalan sırasında Başbakanlıktan yapılan resmi açıkiamaiarda bula- bilecek konumdadır... özetle Türkiye, "rüşvetin belgesi mi olur..."dan "irticanın belgesini bulun"a gelmiştir! ÎSESSÎZ SEDASTZ (!) mmtKURTCEBE YOkaek YariümHatta ErcünçüTKU CHP kurultayına doğru Deniz'i göreceksin; sakın şaşırma! Deırenızedeöğpenciepçadrıapayacak Milli Eğitim Bakanı Metin Bostan- ctoğhı'nun deprem bolgesinde ça- dırda eğitim yapılmayacağını ciddi ciddi açıkiaması Düzce'deki öğret- menteri acı acı güldüruyor "Deprem sonrası öğretmenlerin ba- nnma sorununu çözemedikleri için göçû özendtrdiler ve öğretmenlerin neredeyse yansı il dışına gitti. Gkjen 940 öğretmentn yerine yeni öğretmenler ne zaman gelecek, ge- lenler nerede yatacak belli değil. Yıkılan okullann yerine prefabrik bi- nalann ihatesi yeni yapıldı ve inşaat- lar 90 günde bitirilecekmiş... Bakanın da çok iyi bildiği gibi okul- lar bu hafta başında açılıyor! Düzce için öngörülen yeni imar pta- nında en fazla üç kata izin veriteceği bildirilir ve artık kimse dort katlı bina- larda oturmak istemezken yıkılmayan dort katlı okullarda sadece çatlaklar sıvanarak bu binalar eğitime hazıria- nıyor. Bugüne kadar htçbir psikolojik des- tek programı uygulanmayan öğret- menler ve öğrenciler çatlaklan sıva- narak 'onanlmış' binalarda nasıl ders yapacak? Bakan, 'çadır sınıf yok' diyor ama başımıza gelecekleri biliyoruz. Eski TIR kasalanna pencere, kapı açarak derslik haline getiriyorlar. Çocuklan, 12 metre uzunluğunda ve yan- yana iki srayı alamayacak geniş- likte metal kutulara sokacaklar.( TIR kasalanna girince çadır- lan arayacağız..." ARAY1Ş TOKTAMIŞ ATEŞ İçerdekHer ve Son haftalarda hapishane- lerden çok sayıda mektup alı- yorum. Her mektup, bir baş- ka yangın yeri. özellikle F ti- pi cezaevieri konusundaki yara bir türlü kapanmıyor ve kapanacak gibi görünmüyor. Önümüzdeki dönemde, bu konuya değgin olarak çok büyük sıkıntılaryaşayacağız. Fehriye Erdal konusunda, Belçika hükümetinin teslimi- yetçi tavnnı eleştirmemi kı- nayan mektuplar da aidım. Birkaç tanesini, özel olarak yanıtladım. Ama hepsini ay- rı ayrı yanıtlamam elbette mümkün değil. Bu konuda şu kadannı söyteyeyim ki yurt- dışında ve belli bir "konfor- mizm" içinde yasayan bazı "eski devhmcilerin" günde- minde, Türkiye'nin okJuğu- nu hiç sanmıyorum. Olsa ol- sa oralardaki "variıklanm" meşrulaştırmak için Türki- ye'yi kullanıyorlar. Türkiye'nin çok zor koşul- larında ve büyük sıkıntılar içindeki kimi tutuklulann, yurt- dışındaki bu arkadaşlarına böylesine sahip çıkmak is- temelerini, zor değeriendiri- ' yorum. • • • '"' "~ ' Başbakanımız Sayın Ece- vit; "fcöyfcenf"projesini, Me- sudiye'nin bir bölgesinde ya- şama geçirmeye çabalıyor. 1970'li yıllarda "deli saçma- sı" olarak değeriendirilen bu "projenin", günümüzde nasıl uygulanabileceğini merak et- memek mümkün değil. Işin temel mantığı "köyh- rin değil, köylülerin bir araya getirilmesi" imiş. Umalım köy- lüleri bir araya getirecek otan yollar, kış koşullarında açık tutulabilsin. Aksi takdirde, bil- gisayar ve yabancı dil ders- leri aksar ki, "gözü ûzerimiz- de" olan dünya miiletlerine karşı çok ayıp olur... Ve her şey bir yana, "köy- lüyü köyde tutma" politikası- nın mantığını anlamak müm- kün değil. Eğer köylüy%köy- de tutmayı "ilericilik" olarak gören varsa, tüm kavramlan yeniden gözden geçirmelidir. Galiba boş işlerie uğraşıyo- ruz. - . Silahlı Kuvvetler mensup- lannın laiklik konusundaki du- yarlılıkları, "birileri" tarafın- dan istismar ediliyor. Geçen hafta yayımlanan bir dergi- nin verdiği rakamlara göre, şu andaTürkiye'de görev ba- şındaki valilerden 21'i, mer- kez valilerinden 38'i ve görev başındaki vali yardımcılann- dan 67'si "Fethullahçı" imiş. Görev başındaki kaymakam- lardan 158'i, emniyet müdür- ı ; terinden 61 'i, emniyet amir- terinden 174'ü ve başkomi- serterden 350'si aynı grup- tanmış... Böyİe saçma bir tablo ola- maz. Eğer bu rakamlar doğ- ruysa, Mustafa Kemal'in la- ik cumhuriyet elden çıkmış demektir. Ya silahlanıp dağ- lara çıkmamız gerek ya da yeniden Samsun'a çıkışîn yol- lannı aramamız gerek... Böyte birtabtoyu kabul ede- mem. Bu konuya değgin ola- rak "£<Jer bir şey olmaz diye kulağımızjn üzerine yatarsak her şey olabilir" düşüncesini sık sık dile getirmeme karşın Türkiye, çok şükür bu nokta- nın çok uzağındadır. Ve işin kötüsü, böylesine abartılı iddialar karşı tarafın "yüzsûzlük" oranını yükseft- mektedir. Çok başanlı bir Mil- li Eğitim Bakanı olarak de- ğerlendirdiğim Sayın Bos- tancıoğlu'nu, Eskipazar'da protesto eden iki hantma "sa- hip çıkantan" gördüğüm za- man, bunu daha iyi anlaya- biliyorum. Bana öyte geliyor ki önü- müzdeki kış, bu başörtüsü meselesi çok can sıkmaya devam edecek. Başka bir malzeme bulamayan kimi "dinci" çevreter, bu tşi körük- temeyi sürdürecekler. • • • ANAR'ın geçen hafta açık- ladığı anket sonuçlan, benim için bir sürpriz olmadı. Aslın- da dünyanm tüm demokra- silerinde iktidar partileri bir ölçüde yıpranır ve oy yitirir- ler. Hele bizim gibi ülkelerde, ekonomik ve toplumsal so- runlar dağ gibi yükselirken iktidar çoğu kez bir "ateşten gömlek"tir. Fakat iktidar partilerindeki ve özellikle DSP'deki oy eri- mesi çok ileri boyutta görü- nüyor. Doğrusu bana dert de- ğil, ama dünyanm hayranlık- la izlediği(!) "uyum", pek bir işe yaramıyor gibi... ••• Türkiye'nin asıl sorunu eko- nomik. Ücretli kesimin sıkın- tı ve sefaleti, zaten "alışıldık" bir durum. Fakat, esnaf da kan ağlıyor. Türkiye'nin he- men her yerinde dükkânını "siftahetmeden" kapatan es- naf sayısı git gide artıyor. Kır- sal kesimin durumu da hiç pariak görünmüyor. Aslında sorun çok girift. Pi- yasalan rahatlatacak politi- kalar uygularsanız, enflasyon denetlenemiyor. Enflasyonu denetlemeye yönelik politi- kalar izlerseniz piyasalar bo- ğuluyor... Ne diyelim? Yaşasın istik- rar... HAYVANLAR ÎSMAILGÜLGEÇ nAA. lgulgec@yahoo.com KİME DUM DUMA BEHÎÇAK • . • • • • ' . ' t } i -i-> -i: ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARAC1 HARBt SEMtHPOROY ^5;"^-r : ';v:: ': ' semihporoy@yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 7Eylül BREZÎLYA 1SdO'O£G£- âmCJ PEOtÛ ALMMttS OttmL THMFMMH K£ŞFEDİl£H •*JZ*UAKCA Mouml OIAOHK /ovMrçn. NAPOLYON POKTttÜZ'i fftAL BOİHOE, 19- YÜ2YIL BAŞLARINM ÖZB- tift KOUUU kAZAUAMÇ, POKT&ÜZ K&UJY£T AİLBSİ 8&eZİLyA'f* HAÇAOMC OftADl* KAlMtÇTt (18O8-1820. 18«'OAH SONKA, POÜTEtOZ'L£ PO- UTiK AÇioAu epr oözere YÜKSELEN BJZBZHM' DA cuumutirsrçiuıc AKOMAK/ eeüçMe eösrag- MİfTİ. 1B2O'0&a POÜT&3Z UBB&U. REfO&ıHJNlM Ğ& . İLK İKİ LÛĞB 6iK£CEKhR. SoUa, #*> dejaneiro'mm ktıze- DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZtLELt Oy AvcılarıL Fazilet Partisi'nde yol ayrımı haberlerine çok gül- düm!.. Tayyip Bey artık karannı yermiş, yeni parti kurmak için harekete geçmiş, yenilikçi kanada "Hoca ile ar- tıkyürünmez" mesajı göndermiş, ama siyasi yasak- lı olduğu için şimdilik Abdullah Gül işi götürecek- miş, yenilikçi kanadın tek kaygısı FP hakkında Ana- yasa Mahkemesi'nden kararçıkmadan partiden ay- nlmalan halinde "/la/n" damgası yemekmiş... - Allah aşkına bunlann hangisi yeni haber?.. Aynı parti içinde yer aldıklanna bakmayın; yenilik- çi ve gelenekçi diye bilinen iki grubun yollan çok ön- ceden aynlmış, Abdullah Gül'ün tahminlerin çok üze- rinde oy aldığı FP kongresinde de köprüler atılmış- tı!. Tayyip Bey'e gelince; o "imam koltuğuna" daha 1994 yılında, belediye başkanı seçildiği sıralarda göz koymuştu!.. Parti içinde "hitabet yeteneği", taban- da heyecan yaratan sivri ve pervasız sözleriyle siv- rildikce o koltuğu elde edebileceğine iyice inandı. Ama, kendisine şöhret kapılannı açan sivri dilinin, bir gün başına büyük dertler açabileceğini hesaplayamadı!. Bir konuşması nedeniyle hem hapis cezası alıp hem de siyasi yasaklı konumuna düşünce frene bastı ama biraz gecikmişti!.. Tayyip Bey, hapisten çıktıktan sonra siyasette bü- yük oynamaya hazırtanan her sağcı Türk büyüğü gi- bi akıl, fikir almak için "bûyük şeytan" ABD'ye gittü. Yetmedi bir daha gitti.. Döndüğünde almış olduğu akıllar nedeniyle olsa gerek tam bir demokrat kesil- miştiL Özal'a övgüler yağdırıp sağı toparlayacak "yeni özal" havasını yaymaya çalıştı. O da pek tut- madı!. Bu arada siyasi yasağının kaldırılması için bir- takım çevrelerle ne tür "pazariıklar" yaptığı, ne tür "ödünler" verdiği de askıda kaldı. 8u içinden çıktığı kabuğu beğenmez tutumu, sistemle uzlaşan tavır- ları, eski söylemleriyle çelişince haf'rf bir karizma depremi yaşadı!.. Son sıralarda aniden "aslına dö- nüp" eski, bildikTayyip sözcüklerini sıralamaya baş- ladı, "referansımızıslam'dır"ded\, Islam'auygunbir yönetim şeklinden dem vurdu!. - Yani bu Tayyip, yine o Tayyip!.. ••• Ama Tayyip Bey'in teşhisi doğru: - Hoca bitmiştir!.. Necmettin Erbakan'ın aktif politikada yapabile- ceği hemen hiçbir şey kalmamıştır, bölmek ve zarar vermekdışında!.. Hiçşaşıımayın; Hoca artık bir par- tiyi sürükleme gücünden yoksundur ama, kendi sa- hasında kurulacak, dışlandığı bir oluşuma zarar ver- meyeteneğinehâlâsahiptir. Hele, Hoca'nın "intikam- cı" kişiliği düşünülürse!... - Işte, başta Tayyip Bey olmak üzere yenilikçi ka- nadı en çok korkutan da bu!.. Bu nedenle Fazilet Partisi hakkında Anayasa Mah- kemesi karan netleşmeden hiç kimsenin partiden ay- nlması, yeni parti kurması söz konusu değil. Şu an- da parti yönetimini elinde tutan Hoca yanlısı gele- nekçilerin, yenilikçi kanadı tasfıyesi gibi bir durum da olanaksız. Bu yenilikçilerin ekmeğine yağ sür- mek olur!. Aslına bakarsanız her iki durumda da Tayyip ta- raftarlan şanslı. FP kapatılsa da, kapatılmasa da Ho- ca'dan umudunu kesenleryeni bir oluşumasıcak ba- kacaktır. Burada soru şu; yenilikçi kanat iddia edil- diği kadar homojen mi?. Abdullah Gül, "emanetçi- liği" kabul edecek kadar Tayyip Bey'e yakın mı? Ve tabii ana soru; Tayyip Bey FP'ninbüyük çoğunluğu- nu kendi tarafına çekmeyi becerebilecek mi?. - Zor sorular!.. ••• Zor, çünkü FP'nin oyuna göz diken çok!.. Sag cenahta ekim için kartlar uzun süredir kanlı- yor. Tüm hesaplarını FP'nin kapatılması ve yeni bir seçim üzerine yapan MHP, bu politikanın gerekleri- ni geçen dönemden bu yanayürütüyor. Meclis'te yol- suzluk dosyalan konusunda yaptığı "ince ayar" oyun- lar, bu politikanın en somut örneklerinden!.. ANAP'ın, kamuoyu yoklamalarında yüzde 10'luk barajın çok altına doğru seyreden oylannı arttırabil- mek için hertürlü cambazlığı denediği malum!. Unut- mayın, mürteci memurlann ayıklanmasına yönelik KHK'nin Cumhurbaşkanı tarafından iki kez geri gön- derilmesini sevinç gösterileriyle karşılayan parti ANAP'tı.. FP bile bu kadar gösteri yapmamıştı!.. Birde DYP var tabii!. ANAP gibi barajın altında sey- reden Tansu Hanım'ın şirketi, pardon partisi yüzde 10 barajı geçebilmek için hertürden uzlaşma, ödün, pazarlık ye işbirliğine açıktır efendim!.. DSP mi dediniz?. Onların hiç uğraşıp zahmete gir- mesine gerek yok... Liderlerinin hocaefendi ile ilgili "üzüntüsünü sunması" ve Hikmet Sami Türk'ün gerici basın tarafından alkışlarla desteklenen "irtica açıklamalan" gerekli potansiyeli sağlamıştır!.. Zavallı Türkiye... Eposta:uzileli (5 ixir.com Faks:(0 212)287 42 41 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ 1613'ten 1917'yedeğın Rusya'yı yöne- tenhanedan. 2/ Sahip olma, ka- zanma... Saka Türklerinin bir destanı. 3/ Sü- rülmemiş, ot bürümüş top- rak... Ilkel bir su taşıtı. 4/ Kansızhk. 5/ 9 Pullann basıl- makn sırasmda meyda- na gelen hatalar... Do- ğu Anadolu'da bir ır- mak. 6/ Su bulunma- yan yerde su niyetiyle 4 toprak, kum gibi şeyler- 5 leaptesataıa. 7/"Hiçbir 5 şey gideremez — sıkmtımı / Memleketimın şaıküan 1 2 3 4 5 6 7 8 ve tütünü gibi" (Nâzım Hikmet)... Bir gösterme sıfatı... Bir ilimiz. 8/ Denize doğru uzanan taşlık burun. 9/ Üst yani açık boru... "Hik- met —": Ressamımız. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Türkiye'den Yunanistan'a göç eden Yunanhlann oluşturduğu bir mûzık türii. II Serbest meslek adam- lannı içinde toplayan resmi birlik... Meyveleri şeker- le kaynatarak hazırlanan tatlı. 3/ Çok ince yufka ve kre- mayla yapılan bir pasta... Eski dilde yüz, çehre. 4/ Va- lide... Keman gibi omza dayanarak çalınan yaylı çal- gı. 5/ Çekişme, kavga... "— Kokulu Kadınlar": İrfan Tözüm'ün filmi. 6/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Şöh- ret... Italya'nın en uzun ırmağı. II Macera. 8/ Güzel kokulu bir tür kavun. 9/ Tiyatroda, sahnenın gerisin- de ve yanlarında bulunan bölüm... Kısa yazı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle