Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EYLÛL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Bakanlık
muzu
Antaiya Narenciye
Araştrma Enstitüsü
Müdüriüğü'nün
hazıriadığı "Muz
Yetiştiriciliği" başlıkJı
kitapçtğı Tanm
Bakanlığı bastırmış,
Antaiya cevresindeki
muz üreticilerine
dağrbyor... Bakanlığın,
yayınında dikim
tekniklerinden muz
bahçesinin bakımına,
gübrelemeden ürünü
zarartılardan
korumaya dek her
aynnbdan söz ediliyor.
Alanya, Gazipaşa,
Anamur yöresindeki
muz üreticileri,
BakanJığın
kitapçığında bakıp
muz yetiştirmeye
kalkarsa yandığıntn
resmidir. Çünkü
verilen bilgilerin,
önerilen tekniklerin
birçoğu işe yaramaz.
Özellikle "dikim"
teknikleri artk
kullanılmıyor, modası
geçmiş. Çünkû, bu yıl
dağrblan
kitapçıklar
Bakanlığın ach
"Tanm Orman
veKöyişteri
BakanJığı" iken
1990yıhnda
bastınlmış;
Antalya'daki depoda
yer kalmadığı için
1988 yılında bastnlan
"Kivi Yetiştiriciliği"
kitabıyla biriikte
üreticilere dağıtıhp
depo boşaltiıyori
T«fc 0.212.512 05 05 Fak* 0,212.512 44 97
- Kartkatür sergisini
denetiemek istemişler..
"Ağlanacak haHerine
aülmekicinl"
T
ürk Silahlı Kuvvetleri ki Türkiye'nin en katı
disipiin kurallanylayönetiten ve irticaya kar-
şı en duyariı kurumudur, buna rağmen eğer
heryıl irticaya bulaştığı gerekçesiyte onlar-
ca subay ve astsubayın Türk Silahlı Kuvvetteri iie ili-
şiği kesiliyorsa oturup düşünmek gerekir.
Kaldı ki, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden atılma karar-
larını yargıya taşımak isteyenlerin bite önlerine ko-
nan dosyalardaki belgelerle tatmin olup ilişik kes-
me kararlannı imzaladıklan da bilinmektedir.
İrticaya karşı böylesine duyariı ve kendi Içinde
son derece disiplinli bir kuruma sızmaya çalışanlar,
başka kurumlara neden sızmasın?
Bu bakımdan Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hüseyin Kıvnkoğkı, irticanın yaıgıya da sızdığı yo-
lundaki eleştirisinde son derece haklıdııi
Yurtdışına kaçan eski milletvekillerinin variığı bi-
rer "belge" olarak irticanın yasamaya kadar bulaş-
tığını gösterirken Adalet Bakanı Hikmet Sami
Aramyor!Tûrk'ün, "Yargıyı töhmet aittnda bırakmaya kimse-
nin hakkı yoktur^ diyerek kendisine belge getirilme-
sini istemesi son derece anlamsızdır.
Çünkü...
Yargıya ya da başka bir kuruma sızan irticanın ta-
kipçisi olmak ve bunun belgesini getkmek görevi cum-
huriyetin temel ilkelerini savunmakla yükümlü sav-
cılardadıri
Hikmet Sami Türk, irticaya karşı duyariı olanJan
cadi avcıltğıyla suçlamak yerine uyanlan dikkate
alarak cumhuriyet savcılarmı goreve çağırmaltdır.
Merve Kavakçı adındaki şahsın ifadesini almak
isteyen başsavcı hakkında soruşturma açtıran Ada-
let Bakanı Hikmet Sami Türk'ün "iddia delile dayan-
malı" sözü kulağa hoş getmekle biriikte "görünen
köy kılavuz istemez" atasözü karşısında havada
kalmaktadıri
Çünkü, yıllar boyunca yapılan "enjeksiyon" Tür-
kiye'yi bugüne getirmiştir...
Necmettln EÎtoakan'ın 25. kez hacı olmak üzere
başbakanlığı sırasında bir gövde gösterisiyle çıktı-
ğı Mekke seferine katılarak hac farizasını yerine ge-
tiren Hikmet Sami Türk, imam-hatip okullarını arka
bahçesi olarak gören ve daha sonra kapatıian bir si-
yasi parti tarafından yargı kadrolannın "imam"lık
yapmak üzere egitilmiş kişilerce nasıl dolduruldu-
ğunun belgelerine en kolay ulaşabilecek kişidir.
Adalet Bakanı, istedkji belgelerin bir kısmını da ir-
ticaya ve bölücülüğe bulaşmış memuıiarla ilgili ka-
nun hükmünde kararname tartışmalan sırasında
Başbakanlıktan yapılan resmi açıkiamaiarda bula-
bilecek konumdadır...
özetle Türkiye, "rüşvetin belgesi mi olur..."dan
"irticanın belgesini bulun"a gelmiştir!
ÎSESSÎZ SEDASTZ (!) mmtKURTCEBE
YOkaek YariümHatta
ErcünçüTKU
CHP kurultayına doğru
Deniz'i göreceksin; sakın şaşırma!
Deırenızedeöğpenciepçadrıapayacak
Milli Eğitim Bakanı Metin Bostan-
ctoğhı'nun deprem bolgesinde ça-
dırda eğitim yapılmayacağını ciddi
ciddi açıkiaması Düzce'deki öğret-
menteri acı acı güldüruyor
"Deprem sonrası öğretmenlerin ba-
nnma sorununu çözemedikleri için
göçû özendtrdiler ve öğretmenlerin
neredeyse yansı il dışına gitti.
Gkjen 940 öğretmentn yerine yeni
öğretmenler ne zaman gelecek, ge-
lenler nerede yatacak belli değil.
Yıkılan okullann yerine prefabrik bi-
nalann ihatesi yeni yapıldı ve inşaat-
lar 90 günde bitirilecekmiş...
Bakanın da çok iyi bildiği gibi okul-
lar bu hafta başında açılıyor!
Düzce için öngörülen yeni imar pta-
nında en fazla üç kata izin veriteceği
bildirilir ve artık kimse dort katlı bina-
larda oturmak istemezken yıkılmayan
dort katlı okullarda sadece çatlaklar
sıvanarak bu binalar eğitime hazıria-
nıyor.
Bugüne kadar htçbir psikolojik des-
tek programı uygulanmayan öğret-
menler ve öğrenciler çatlaklan sıva-
narak 'onanlmış' binalarda nasıl ders
yapacak?
Bakan, 'çadır sınıf yok' diyor ama
başımıza gelecekleri biliyoruz. Eski
TIR kasalanna pencere, kapı açarak
derslik haline getiriyorlar. Çocuklan,
12 metre uzunluğunda ve yan-
yana iki srayı alamayacak geniş-
likte metal kutulara sokacaklar.(
TIR kasalanna girince çadır-
lan arayacağız..."
ARAY1Ş
TOKTAMIŞ ATEŞ
İçerdekHer ve
Son haftalarda hapishane-
lerden çok sayıda mektup alı-
yorum. Her mektup, bir baş-
ka yangın yeri. özellikle F ti-
pi cezaevieri konusundaki
yara bir türlü kapanmıyor ve
kapanacak gibi görünmüyor.
Önümüzdeki dönemde, bu
konuya değgin olarak çok
büyük sıkıntılaryaşayacağız.
Fehriye Erdal konusunda,
Belçika hükümetinin teslimi-
yetçi tavnnı eleştirmemi kı-
nayan mektuplar da aidım.
Birkaç tanesini, özel olarak
yanıtladım. Ama hepsini ay-
rı ayrı yanıtlamam elbette
mümkün değil. Bu konuda
şu kadannı söyteyeyim ki yurt-
dışında ve belli bir "konfor-
mizm" içinde yasayan bazı
"eski devhmcilerin" günde-
minde, Türkiye'nin okJuğu-
nu hiç sanmıyorum. Olsa ol-
sa oralardaki "variıklanm"
meşrulaştırmak için Türki-
ye'yi kullanıyorlar.
Türkiye'nin çok zor koşul-
larında ve büyük sıkıntılar
içindeki kimi tutuklulann, yurt-
dışındaki bu arkadaşlarına
böylesine sahip çıkmak is-
temelerini, zor değeriendiri-
' yorum.
• • • '"' "~ '
Başbakanımız Sayın Ece-
vit; "fcöyfcenf"projesini, Me-
sudiye'nin bir bölgesinde ya-
şama geçirmeye çabalıyor.
1970'li yıllarda "deli saçma-
sı" olarak değeriendirilen bu
"projenin", günümüzde nasıl
uygulanabileceğini merak et-
memek mümkün değil.
Işin temel mantığı "köyh-
rin değil, köylülerin bir araya
getirilmesi" imiş. Umalım köy-
lüleri bir araya getirecek otan
yollar, kış koşullarında açık
tutulabilsin. Aksi takdirde, bil-
gisayar ve yabancı dil ders-
leri aksar ki, "gözü ûzerimiz-
de" olan dünya miiletlerine
karşı çok ayıp olur...
Ve her şey bir yana, "köy-
lüyü köyde tutma" politikası-
nın mantığını anlamak müm-
kün değil. Eğer köylüy%köy-
de tutmayı "ilericilik" olarak
gören varsa, tüm kavramlan
yeniden gözden geçirmelidir.
Galiba boş işlerie uğraşıyo-
ruz. - .
Silahlı Kuvvetler mensup-
lannın laiklik konusundaki du-
yarlılıkları, "birileri" tarafın-
dan istismar ediliyor. Geçen
hafta yayımlanan bir dergi-
nin verdiği rakamlara göre,
şu andaTürkiye'de görev ba-
şındaki valilerden 21'i, mer-
kez valilerinden 38'i ve görev
başındaki vali yardımcılann-
dan 67'si "Fethullahçı" imiş.
Görev başındaki kaymakam-
lardan 158'i, emniyet müdür-
ı ;
terinden 61 'i, emniyet amir-
terinden 174'ü ve başkomi-
serterden 350'si aynı grup-
tanmış...
Böyİe saçma bir tablo ola-
maz. Eğer bu rakamlar doğ-
ruysa, Mustafa Kemal'in la-
ik cumhuriyet elden çıkmış
demektir. Ya silahlanıp dağ-
lara çıkmamız gerek ya da
yeniden Samsun'a çıkışîn yol-
lannı aramamız gerek...
Böyte birtabtoyu kabul ede-
mem. Bu konuya değgin ola-
rak "£<Jer bir şey olmaz diye
kulağımızjn üzerine yatarsak
her şey olabilir" düşüncesini
sık sık dile getirmeme karşın
Türkiye, çok şükür bu nokta-
nın çok uzağındadır.
Ve işin kötüsü, böylesine
abartılı iddialar karşı tarafın
"yüzsûzlük" oranını yükseft-
mektedir. Çok başanlı bir Mil-
li Eğitim Bakanı olarak de-
ğerlendirdiğim Sayın Bos-
tancıoğlu'nu, Eskipazar'da
protesto eden iki hantma "sa-
hip çıkantan" gördüğüm za-
man, bunu daha iyi anlaya-
biliyorum.
Bana öyte geliyor ki önü-
müzdeki kış, bu başörtüsü
meselesi çok can sıkmaya
devam edecek. Başka bir
malzeme bulamayan kimi
"dinci" çevreter, bu tşi körük-
temeyi sürdürecekler.
• • •
ANAR'ın geçen hafta açık-
ladığı anket sonuçlan, benim
için bir sürpriz olmadı. Aslın-
da dünyanm tüm demokra-
silerinde iktidar partileri bir
ölçüde yıpranır ve oy yitirir-
ler. Hele bizim gibi ülkelerde,
ekonomik ve toplumsal so-
runlar dağ gibi yükselirken
iktidar çoğu kez bir "ateşten
gömlek"tir.
Fakat iktidar partilerindeki
ve özellikle DSP'deki oy eri-
mesi çok ileri boyutta görü-
nüyor. Doğrusu bana dert de-
ğil, ama dünyanm hayranlık-
la izlediği(!) "uyum", pek bir
işe yaramıyor gibi...
•••
Türkiye'nin asıl sorunu eko-
nomik. Ücretli kesimin sıkın-
tı ve sefaleti, zaten "alışıldık"
bir durum. Fakat, esnaf da
kan ağlıyor. Türkiye'nin he-
men her yerinde dükkânını
"siftahetmeden" kapatan es-
naf sayısı git gide artıyor. Kır-
sal kesimin durumu da hiç
pariak görünmüyor.
Aslında sorun çok girift. Pi-
yasalan rahatlatacak politi-
kalar uygularsanız, enflasyon
denetlenemiyor. Enflasyonu
denetlemeye yönelik politi-
kalar izlerseniz piyasalar bo-
ğuluyor...
Ne diyelim? Yaşasın istik-
rar...
HAYVANLAR ÎSMAILGÜLGEÇ
nAA.
lgulgec@yahoo.com
KİME DUM DUMA BEHÎÇAK
• . • • • • ' . '
t
}
i -i-> -i:
ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARAC1
HARBt SEMtHPOROY ^5;"^-r :
';v::
':
' semihporoy@yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 7Eylül
BREZÎLYA
1SdO'O£G£-
âmCJ PEOtÛ ALMMttS OttmL THMFMMH K£ŞFEDİl£H
•*JZ*UAKCA Mouml OIAOHK /ovMrçn. NAPOLYON
POKTttÜZ'i fftAL BOİHOE, 19- YÜ2YIL BAŞLARINM
ÖZB- tift KOUUU kAZAUAMÇ, POKT&ÜZ K&UJY£T
AİLBSİ 8&eZİLyA'f* HAÇAOMC OftADl* KAlMtÇTt
(18O8-1820. 18«'OAH SONKA, POÜTEtOZ'L£ PO-
UTiK AÇioAu epr oözere YÜKSELEN BJZBZHM'
DA cuumutirsrçiuıc AKOMAK/ eeüçMe eösrag-
MİfTİ. 1B2O'0&a POÜT&3Z UBB&U. REfO&ıHJNlM
Ğ& . İLK İKİ
LÛĞB 6iK£CEKhR. SoUa, #*> dejaneiro'mm ktıze-
DÜZ ÇİZGİ
ÜMİT ZtLELt
Oy AvcılarıL
Fazilet Partisi'nde yol ayrımı haberlerine çok gül-
düm!..
Tayyip Bey artık karannı yermiş, yeni parti kurmak
için harekete geçmiş, yenilikçi kanada "Hoca ile ar-
tıkyürünmez" mesajı göndermiş, ama siyasi yasak-
lı olduğu için şimdilik Abdullah Gül işi götürecek-
miş, yenilikçi kanadın tek kaygısı FP hakkında Ana-
yasa Mahkemesi'nden kararçıkmadan partiden ay-
nlmalan halinde "/la/n" damgası yemekmiş...
- Allah aşkına bunlann hangisi yeni haber?..
Aynı parti içinde yer aldıklanna bakmayın; yenilik-
çi ve gelenekçi diye bilinen iki grubun yollan çok ön-
ceden aynlmış, Abdullah Gül'ün tahminlerin çok üze-
rinde oy aldığı FP kongresinde de köprüler atılmış-
tı!.
Tayyip Bey'e gelince; o "imam koltuğuna" daha
1994 yılında, belediye başkanı seçildiği sıralarda göz
koymuştu!.. Parti içinde "hitabet yeteneği", taban-
da heyecan yaratan sivri ve pervasız sözleriyle siv-
rildikce o koltuğu elde edebileceğine iyice inandı. Ama,
kendisine şöhret kapılannı açan sivri dilinin, bir gün
başına büyük dertler açabileceğini hesaplayamadı!.
Bir konuşması nedeniyle hem hapis cezası alıp hem
de siyasi yasaklı konumuna düşünce frene bastı
ama biraz gecikmişti!..
Tayyip Bey, hapisten çıktıktan sonra siyasette bü-
yük oynamaya hazırtanan her sağcı Türk büyüğü gi-
bi akıl, fikir almak için "bûyük şeytan" ABD'ye gittü.
Yetmedi bir daha gitti.. Döndüğünde almış olduğu
akıllar nedeniyle olsa gerek tam bir demokrat kesil-
miştiL Özal'a övgüler yağdırıp sağı toparlayacak
"yeni özal" havasını yaymaya çalıştı. O da pek tut-
madı!. Bu arada siyasi yasağının kaldırılması için bir-
takım çevrelerle ne tür "pazariıklar" yaptığı, ne tür
"ödünler" verdiği de askıda kaldı. 8u içinden çıktığı
kabuğu beğenmez tutumu, sistemle uzlaşan tavır-
ları, eski söylemleriyle çelişince haf'rf bir karizma
depremi yaşadı!.. Son sıralarda aniden "aslına dö-
nüp" eski, bildikTayyip sözcüklerini sıralamaya baş-
ladı, "referansımızıslam'dır"ded\, Islam'auygunbir
yönetim şeklinden dem vurdu!.
- Yani bu Tayyip, yine o Tayyip!..
•••
Ama Tayyip Bey'in teşhisi doğru:
- Hoca bitmiştir!..
Necmettin Erbakan'ın aktif politikada yapabile-
ceği hemen hiçbir şey kalmamıştır, bölmek ve zarar
vermekdışında!.. Hiçşaşıımayın; Hoca artık bir par-
tiyi sürükleme gücünden yoksundur ama, kendi sa-
hasında kurulacak, dışlandığı bir oluşuma zarar ver-
meyeteneğinehâlâsahiptir. Hele, Hoca'nın "intikam-
cı" kişiliği düşünülürse!...
- Işte, başta Tayyip Bey olmak üzere yenilikçi ka-
nadı en çok korkutan da bu!..
Bu nedenle Fazilet Partisi hakkında Anayasa Mah-
kemesi karan netleşmeden hiç kimsenin partiden ay-
nlması, yeni parti kurması söz konusu değil. Şu an-
da parti yönetimini elinde tutan Hoca yanlısı gele-
nekçilerin, yenilikçi kanadı tasfıyesi gibi bir durum
da olanaksız. Bu yenilikçilerin ekmeğine yağ sür-
mek olur!.
Aslına bakarsanız her iki durumda da Tayyip ta-
raftarlan şanslı. FP kapatılsa da, kapatılmasa da Ho-
ca'dan umudunu kesenleryeni bir oluşumasıcak ba-
kacaktır. Burada soru şu; yenilikçi kanat iddia edil-
diği kadar homojen mi?. Abdullah Gül, "emanetçi-
liği" kabul edecek kadar Tayyip Bey'e yakın mı? Ve
tabii ana soru; Tayyip Bey FP'ninbüyük çoğunluğu-
nu kendi tarafına çekmeyi becerebilecek mi?.
- Zor sorular!..
•••
Zor, çünkü FP'nin oyuna göz diken çok!..
Sag cenahta ekim için kartlar uzun süredir kanlı-
yor. Tüm hesaplarını FP'nin kapatılması ve yeni bir
seçim üzerine yapan MHP, bu politikanın gerekleri-
ni geçen dönemden bu yanayürütüyor. Meclis'te yol-
suzluk dosyalan konusunda yaptığı "ince ayar" oyun-
lar, bu politikanın en somut örneklerinden!..
ANAP'ın, kamuoyu yoklamalarında yüzde 10'luk
barajın çok altına doğru seyreden oylannı arttırabil-
mek için hertürlü cambazlığı denediği malum!. Unut-
mayın, mürteci memurlann ayıklanmasına yönelik
KHK'nin Cumhurbaşkanı tarafından iki kez geri gön-
derilmesini sevinç gösterileriyle karşılayan parti
ANAP'tı.. FP bile bu kadar gösteri yapmamıştı!..
Birde DYP var tabii!. ANAP gibi barajın altında sey-
reden Tansu Hanım'ın şirketi, pardon partisi yüzde
10 barajı geçebilmek için hertürden uzlaşma, ödün,
pazarlık ye işbirliğine açıktır efendim!..
DSP mi dediniz?. Onların hiç uğraşıp zahmete gir-
mesine gerek yok... Liderlerinin hocaefendi ile ilgili
"üzüntüsünü sunması" ve Hikmet Sami Türk'ün
gerici basın tarafından alkışlarla desteklenen "irtica
açıklamalan" gerekli potansiyeli sağlamıştır!..
Zavallı Türkiye...
Eposta:uzileli (5 ixir.com
Faks:(0 212)287 42 41
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ 1613'ten
1917'yedeğın
Rusya'yı yöne-
tenhanedan. 2/
Sahip olma, ka-
zanma... Saka
Türklerinin bir
destanı. 3/ Sü-
rülmemiş, ot
bürümüş top-
rak... Ilkel bir
su taşıtı. 4/
Kansızhk. 5/ 9
Pullann basıl-
makn sırasmda meyda-
na gelen hatalar... Do-
ğu Anadolu'da bir ır-
mak. 6/ Su bulunma-
yan yerde su niyetiyle 4
toprak, kum gibi şeyler- 5
leaptesataıa. 7/"Hiçbir 5
şey gideremez —
sıkmtımı /
Memleketimın şaıküan
1 2 3 4 5 6 7 8
ve tütünü gibi" (Nâzım
Hikmet)... Bir gösterme sıfatı... Bir ilimiz. 8/ Denize
doğru uzanan taşlık burun. 9/ Üst yani açık boru... "Hik-
met —": Ressamımız.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Türkiye'den Yunanistan'a göç eden Yunanhlann
oluşturduğu bir mûzık türii. II Serbest meslek adam-
lannı içinde toplayan resmi birlik... Meyveleri şeker-
le kaynatarak hazırlanan tatlı. 3/ Çok ince yufka ve kre-
mayla yapılan bir pasta... Eski dilde yüz, çehre. 4/ Va-
lide... Keman gibi omza dayanarak çalınan yaylı çal-
gı. 5/ Çekişme, kavga... "— Kokulu Kadınlar": İrfan
Tözüm'ün filmi. 6/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Şöh-
ret... Italya'nın en uzun ırmağı. II Macera. 8/ Güzel
kokulu bir tür kavun. 9/ Tiyatroda, sahnenın gerisin-
de ve yanlarında bulunan bölüm... Kısa yazı.